Danıştay: Türban çağdaş bir örtü değil

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 11 Nisan 2008 08:25, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

?Türban çağdaş bir örtü değil'

BELMA AKÇURA

Başkan Candan ?Türk halkının geleneklerini ve bu geleneğin yarattığı örtünme biçimini de göz önünde bulunduran Danıştay, türbanın çağdaş bir örtü olmadığı görüşünde' dedi

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Paris Descartes Üniversitesi Hukuk Fakültesi işbirliği ile ?Anayasa ve Laiklik? konulu uluslararası bir sempozyum düzenlendi.

Türkiye'de yaşananlar ?Cumhuriyet-demokrasi çatışması mı??, yoksa ?Laiklik-din çatışması mı??, ?Avrupa Birliği, laik bir oluşum mudur?? yönündeki sorulara yanıt aranan sempozyumda laiklik, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin parti kapatma ve türban kararları doğrultusunda değerlendirildi.

Toplantıda 80 yıllık anayasal laiklik döneminin son 40 yılında, ?demokrasi-laiklik? çatışmasında yargının hakemlik görevi üstlendiği, ancak bu hakemliğin sorunu çözme yerine, siyaset-hukuk çatışmasını beraberinde getirdiği belirtildi.

?Dışavurum öne çıkıyor'

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi): ?Avrupa'da din giderek içselleştirilirken, bizde dışavurum öne çıkmakta. İslami başörtü, bunun tipik örneği. Laikliğin din özgürlüğüne indirgenmesi ise saydamlık ilkesini geleceğe yönelik olarak ortadan kaldırmaktadır.

Öyle olmasaydı, başörtüsü sorunu içinden çıkılamaz bir hale gelmezdi. İkinci nokta da dinsel dışavurum zorlamasına karşılık farklı fikirlere tahammül eksikliğidir.?

?Din, devleti denetliyor'

Kamil Ateşoğulları (Hukukçu, eski Milletvekili): ?Cumhuriyet döneminin ?modernleşme' uygulamaları ?rakip ideoloji' rolünü oynayamadı. Laiklik yerine ?laikleştirme'yi programladı. Devletin din üzerindeki denetimi yerine, dinin devleti denetlediği bir noktaya gelindi.

Laiklik, hiçkimseyi inancından dolayı dışlamamaktır. Din ve inanç özgürlüğü, ancak tüm dinler karşısında yansızlığı öngören laik bir düzende gerçekleşebilir.?

?Bir farziyet yok'

Prof. Dr Şahin Filiz (Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Felsefesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi): ?İslam dininde ?başörtüsü ya da türban' adına ne dersek diyelim, bunun örtülmesi ile ilgili kesinlikle herhangi bir farziyet yoktur. Türban söylemi, İslam'ın ahlaki ve medeni özünü gölgelediği gibi, artık ?siyaset dininin siyasi bir farzı' haline gelmiştir. Kadın türbanıyla var edilip tanımlanan bir nesne durumuna düşürülmüştür. Türban söyleminin üzerinde tanık olunan şiddetli ısrar ve vurgu ile Yahudi geleneğindeki türbana ilişkin katı söylem arasında yakın benzerlik bulunmaktadır.?

?Bir hareketin simgesi'

Turgut Candan (Danıştay 7. Daire Başkanı): ?Yapılan araştırmalardan, türban takan bayanların çoğunluğunun, aile ya da çevre baskısı nedeniyle örtünmek zorunda kaldıkları anlaşılıyor.

Laik hukuk devleti, bu tür dinsel ve kimi zaman da siyasal olabilen simgeleri taşımak zorunda olmadıkları inancında olan bireylerin, bu tür baskılardan korunmalarını sağlayıcı önlemleri almak zorundadır.

Türk halkının geleneklerini ve bu geleneğin yarattığı örtünme biçimini de göz önünde bulunduran Danıştay, türbanın çağdaş bir örtü ya da giysi olmadığı görüşündedir. İkincisi; Danıştay, türbanı topluma empoze etmeyi ideoloji haline getiren, dinsel içerikli bir hareketin simgesi olarak değerlendirmektedir.?

Anayasa Mahkemesi

Prof. Dr Bihterin Vural Dinçkol (İstanbul Ticaret ve Marmara üniversiteleri Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi): ?Anayasa Mahkemesi'nin laikliğe ilişkin bu tanımı, devlete dini hak ve özgürlükler üzerinde denetim yetkisi tanırken, dinin toplumsal görevlerinden sıyrılıp, vicdanlara itilmesi doğrultusundaki amaca paralel bir anlam taşımaktadır.

Mahkeme bu tanıma varırken, kendisini yönlendiren bazı toplumsal tecrübelerden de bahsetmektedir. Dinin bazı kimseler tarafından sömürülmekte ve kötüye kullanılmakta olduğuna ilişkin ?tecrübeleri' kararına dayanak yapar. Bu da Anayasa Mahkemesi'nin karara varırken, ülkenin içinde bulunduğu siyasal ve toplumsal koşulları da göz önüne aldığı anlamına gelmektedir.?

Fransa çözdü

Prof. Dr Jean Pierre Machelon (Paris Descartes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve Maurice Hauriou Merkezi Müdürü): ?Fransa'da İslam'ın yerleşmesiyle birlikte laiklik kavramı başka bir açıdan tartışılmaya başlandı. Üç genç kız lisede başörtüsünü çıkartmayı reddetti.

Danıştay'da bazı koşullar çerçevesinde ve çok göze batmamak kaydıyla dini simgeler içeren işaretler taşınabileceğini söyledi. Bu çok sorun yarattı. Birçok farklı taleple karşı karşıya kalındı.

Laikliğin hastaneler gibi farklı alanlardaki uygulamaları da sorun oldu. Sonuçta 2004'de çıkan bir yasayla dini aidiyet belirten işaret veya elbiseler eğitim alanında yasaklandı.?

?Cumhuriyetin felsefesi'

Osman Paksüt (Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili): ?Anayasal rejimin ve laikliğin vazgeçilmez olduğu hususunda geniş bir mutabakatın varlığı inkar edilemez. Türkiye Cumhuriyeti doğuştan laiklik fikrine dayan- maktadır. Laiklik Cumhuriyet'in kuruluşunda olmayan, sonradan ortaya atılıp içi doldurulan bir kavram değildir.

Cumhuriyet'i kuran milli iradenin hedef edindiği, sahiplendiği bir kavramdır.?


?Türbanda AB kriteri yok'

AB Komisyonu Başkanı Barroso, TBMM'de yaptığı tarihi konuşmada, laiklik ve türbanda AB kriteri olmadığını söyledi. ?Türkiye köktendinciliğe güçlü bir alternatif sunuyor' diyen Barroso, Türkiye'yi AB'ye götürecek kestirme bir yol olmadığını belirtti

45 yılda Ankara'ya gelen ikinci AB Komisyonu Başkanı olan Barroso TBMM'de konuşurken, Başbakan Erdoğan ve bakanlar kendisini dikkatle dinledi.

Ankara Anlaşması'nın imzalandığı 1963 yılından bu yana Ankara'ya gelen ikinci AB Komisyonu Başkanı olan Jose Manuel Barroso, Türkiye'yi AB üyeliğine götürecek kestirme bir yol olmadığını söyledi. CHP'nin, TBMM'de kapatma davası konusunda görüş beyan etmemesi konusundaki uyarısını dikkate alan bir konuşma yapan Barroso, ?Şiddet içermeyen görüşlerin cezalandırılmaması? gerektiğini vurgulayarak örtülü mesaj verdi. Barroso, laiklik ve türbanda AB kriteri olmadığını kaydetti.

Beraberinde, Komisyon'un genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'le birlikte Ankara'da tarihi bir ziyarette bulunan Barroso, TBMM Genel Kurulu'na hitabında önemli mesajlar verdi.

Köktendincilere alternatif

Türkiye'nin AB mevzuatı konusundaki çabalarından etkilendiğini söyleyen Barroso, daha fazla faslın açılmasıyla birlikte bu yıl ciddi gelişmeler olacağını kaydetti. Barroso, ?Türkiye laik demokratik bir cumhuriyet olduğunu göstererek Avrupa'ya gayet iyi entegre olmuştur. Nüfusu Müslüman olan bir ülke olarak, kökten dinci eğilimlere çok güçlü bir alternatif sunmaktadır? dedi.

Milliyetçilere mesaj

Barroso, ?Milliyetçi duygular ve bir millete ait olmakla, AB'nin bir parçası olmak birbiriyle tamamen uyumludur, birbiriyle çelişmez? diye konuştu.

Kriterleri yerine getirenlerin tam üye olabileceğini kaydeden Barroso, ?Komisyonun rolü de reformlara yardımcı olmaktır. Bu, aday ülkelerin iç meselelerine müdahale değildir. Ortak amaçlarımıza ulaşmak istiyorsak, ortak bir çalışmadır? dedi.

Barroso, Türkiye'nin, ifade özgürlüğü ile sivil-asker ilişkilerinde demokrasinin ağırlığını artıran daha fazla adım atılması gerektiği mesajını verdi.

Üstü örtülü atıf

Barroso, ?Herhangi bir toplum içinde şiddet içermeyen görüşlerin yargı konusu yapılması ve bundan dolayı hüküm giyiliyor olması sağlıklı neticeler doğurmayacaktır? sözleriyle AKP hakkındaki kapatma davasına üstü örtülü atıf yaparken şöyle dedi:

?Ceza Kanunu'ndaki 301. maddenin Avrupa standartlarıyla aynı düzeye getiriliyor olması önemlidir. Parlamentoda çalışma başlayacağını öğrenmekten memnunum. İfade özgürlüğü demokrasilerde çok partili bir sistem için de önemlidir. İnsanlar görüşlerini dile getirdikleri için hüküm giyerlerse demokrasi tehdit altına girer. Çatışma ortamı, şüphe ve hoşgörüsüzlük ortamı çıkar. Bu da siyasi partilerin aralarındaki barışı tartışmalarına, demokratik tartışma mekanından uzaklaşmalarına yol açar.?

?Laiklikte tutum almayız'

Barroso şöyle dedi:

?Laiklik konusundaki mevcut tartışmanın Türk toplumu açısından önemini anlıyorum. AB'ye üye ülkeler de yakın tarihlerinin muhtelif dönemlerinde benzer tartışmalardan geçtiler. Ancak her biri kendi iç uzlaşısını bulabildi. Türkiye'nin de bunu yapacağını umuyorum. Bu çerçevede Avrupa Komisyonu'nun başörtüsü gibi konularda bir tutum almasını ya da standartlar getirmesini beklemeyin, çünkü AB'nin bu yönde ne tutumu ne de standartları var. Savunulması temel olan tek hayati ilke, herkesin karşılıklı inançlarına ve görüşlerine hoşgörü gösterilmesidir; bu durumda her kadının inancı, görüşü ne olursa olsun kendi özgür seçimini yapabilmesi esastır. En son gelişmeleri büyük bir dikkatle takip ediyoruz. Bu bizim görevimiz.?

Kürtlere siyasi hak

?Enerjinizi reformlara harcayın? diyen Barroso, PKK'nın AB'nin terör listesinde olduğunu, Türkiye'nin terörle mücadelesini desteklediklerini vurgularken AKP'lilerden alkış aldı.

Güneydoğu sorununun kapsamlı bir stratejiyle çözülebileceğini kaydeden Barroso, ?Bu çabaların sosyoekonomik gelişmelerle bölge içinde desteklenmesi gerektiğini ve Kürt orijinli Türk vatandaşlarının kültürel ve siyasi haklarının temin edilerek desteklenebileceğini söylemek istiyoruz. Biliyorum ki hükümet bu konuda bir plan üzerinde çalışmaktadır. Bu konunun detaylarını en kısa zamanda duyacağımı ümit ediyorum? dedi.

?Tartışmaktan korkmayın? diyen Barroso, en büyük engelin önyargılar ve ihmaller olduğunu kaydetti ve konuşmasını, Türkçe ?Teşekkür ederim? diyerek tamamladı.

Barroso, Berlin'den sonra Lefkoşe'nin Avrupa'yı bölen son duvar olduğunu belirterek, ?Şu anda Türkiye'nin katılım süreci önünde duran en temel engellerden biri budur. Ankara Anlaşması çerçevesindeki yükümlülüklerin yerine getiriliyor olmasının da ilave protokolün uygulanabilmesi açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum? dedi.

?Kimse karşınızda duramaz'

Barroso, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Köşk'teki görüşmesinde, Türkiye'nin üyeliğine verdiği önemi vurguladı. Barroso, ?Ben Portekiz Başbakanı iken şimdi de AB Komisyonu Başkanı olarak Türkiye'nin üyeliğine hep inandım, destekledim. Ancak reform süreciniz devam etmeli. Büyük mesafeler kat ettiğiniz bu reformlar yarım kalmamalı. Şartlarını yerine getirmiş bir Türkiye'nin AB üyeliğinin önünde kimse duramaz? dedi. Gül de, ?Ben de Cumhurbaşkanı olarak Türkiye'nin AB perspektifinden ayrılmaması, AB istikametinden geri kalmaması gerektiğine her zaman inanıyorum? dedi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber