Basında dava süreleri ile ilgili iptal gerekçesi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 06 Temmuz 2011 12:38, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01

Anayasa Mahkemesinin, basılmış eserler yoluyla işlenen suçlarda ceza davalarının günlük süreli yayınlar yönünden iki ay içinde açılmasını zorunlu kılan Basın Kanunu hükmünü iptaline ilişkin kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, baktığı bir davada, 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 26. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ''iki ay'' ibaresinin anayasaya aykırı olduğu kanısına vararak, iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.

Yüksek Mahkeme, kanunun ''Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının günlük süreli yayınlar yönünden iki ay içinde açılması zorunludur'' hükmündeki ''iki ay'' ibaresini iptal etmiş, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar vermişti.

Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararında, itiraz konusu kuralda, basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanun'da öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının günlük süreli yayınlar yönünden iki ay içinde açılması gerektiğinin belirtildiği kaydedildi. İtiraz konusu kuralda düzenlenen dava açma süresinin, ceza muhakemesi şartlarından ve yargılama usulüne ilişkin olduğu belirtilen kararda, bu nedenle, basın suçlarında dava açma süresini belirleme yetkisinin yasakoyucunun takdirinde olduğu vurgulandı.

Kararda, şu tespitler yapıldı:

''Günümüzde hemen hemen bütün ülkelerin basın kanunlarında, basın davalarında gecikmelerin önlenerek basın özgürlüğünün zedelenmesine engel olmak amacıyla, basın suçlarına ilişkin davaların açılması için özel sürelere yer verildiği görülmektedir. Nitekim, itiraz konusu kurala ilişkin gerekçede de basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanun'da öngörülen diğer suçlardan dolayı bu alanda faaliyet gösterenleri uzun süre ceza tehdidi ile karşı karşıya bırakmamak ve böylece basın özgürlüğünü güvence altına almak amacıyla söz konusu suçlar nedeniyle açılacak davalar için belirli süreler öngörüldüğü ifade edilmiştir. Yasakoyucu basın suçlarında dava açılmasını belirli bir süreyle sınırlama konusundaki takdir yetkisini, Anayasa'da belirlenen kurallara bağlı kalmak ve adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözetmek koşuluyla kullanabilecektir. Bir başka ifadeyle, bir yandan basın mensuplarının uzun süre ceza tehdidi altında bulunmalarına engel olunması, diğer yandan da suçtan mağdur olanların hak arama özgürlüklerinin zarar görmemesi amacıyla basın suçlarında dava açma süresinin makul bir süre olarak belirlenmesi suretiyle, basın hürriyeti ile hak arama hürriyeti arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir. Yine, basın suçlarında Cumhuriyet savcılığınca resen dava açılmasıyla korunmak istenen hukuki yarar ile basın hürriyetinin korunmasındaki hukuki yarar arasında da makul bir dengenin bulunması gerekir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 174. maddesinde iddianamenin kabulü için öngörülen onbeş günlük sürenin dava açma süresine dahil olması, iddianamenin iadesinden sonra yeniden iddianamenin düzenlenmesi, şüphelinin ifadesinin alınması, adli para cezasını gerektiren suçlarda ön ödeme önerisinde bulunulması gibi durumlarda itiraz konusu ibarede öngörülen iki aylık dava açma süresinin fiili olarak kısalması ve buna bağlı olarak sürenin kaçırılması sonucunun da doğabileceği, ayrıca dava açmanın Cumhuriyet savcısının insiyatifinde bulunduğu da gözetildiğinde, itiraz konusu ibarede yer alan iki aylık dava açma süresinin yeterli ve makul bir süre olmadığı açıktır. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu ibare Anayasa'nın 2. ve 36. maddelerine aykırıdır. Kuralın iptali gerekir.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber