Özürlüler Kanun tasarısının tam metni

Haber Giriş : 10 Mayıs 2005 14:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

05/05/2005 tarihinde Bakanlar Kurulunca TBMM'ye gönderilmiştir.

ÖZÜRLÜLER HAKKINDA VE BAZI KANUNLAR İLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI

BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Genel Esaslar

Amaç
Madde 1- Bu Kanunun amacı; özürlülüğün önlenmesi, özürlülerin sağlık, eğitim, rehabilitasyon, istihdam, bakım ve sosyal güvenliğine ilişkin sorunlarının çözümü ile her bakımdan gelişmelerini ve önlerindeki engelleri kaldırmayı sağlayacak tedbirleri alarak topluma tam katılımlarını sağlamak ve bu hizmetlerin koordinasyonu için gerekli düzenlemeleri yapmaktır.

Kapsam
Madde 2- Bu Kanun özürlüleri, ailelerini, özürlülere yönelik hizmet veren kurum ve kuruluşları ile diğer ilgilileri kapsar.

Tanımlar
Madde 3- Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Özürlü: Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişiyi,

b) Özürlülük ölçütü: Uluslararası ölçütler göz önünde bulundurularak hazırlanan ve gerek duyuldukça revize edilen ölçütleri,

c) Ağır özürlü: Özürlülük ölçütüne göre, ağır özürlü olarak tanımlanan kişiyi,

d) Bakıma muhtaç özürlü: Özürlülük sınıflandırmasına göre resmi sağlık kurulu raporu ile ağır özürlü olduğu belgelendirilenlerden, günlük hayatın alışılmış, tekrar eden gereklerini önemli ölçüde yerine getirememesi nedeniyle hayatını başkasının yardımı ve bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede düşkün olan kişileri,

e) Korumalı işyeri: Normal işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan özürlüler için, meslekî rehabilitasyon ve istihdam oluşturmak amacıyla Devlet tarafından teknik ve malî yönden desteklendiği ve çalışma ortamının özel olarak düzenlendiği işyerini,

f) Korumalı işyeri statüsü: Çalışanlarının yönetmelikle belirlenen oranını özürlülerin oluşturduğu veya özürlülere yönelik çalışmaları ile korumalı işyerine sağlanan teknik ve malî destek sağlanma şartlarını taşımayı,

g) Rehabilitasyon: Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle oluşan özrü ortadan kaldırmak veya özürlülüğün etkilerini mümkün olan en az düzeye indirmek, özürlüye yeniden fiziksel, zihinsel, psikolojik, ruhsal, sosyal, meslekî ve ekonomik yararlılık alanlarında başarabileceği en üst düzeyde yetenekler kazandırarak; evinde, işinde ve sosyal yaşamında kendine ve topluma yeterli olabilmesi ve özürlünün toplum ile bütünleşmesi, ayrımcılığa karşı tüm tedbirlerin alınması amacıyla verilen koruyucu, tıbbî, meslekî, eğitsel, rekreasyonal ve psiko-sosyal hizmetler bütününü,

h) Sınıflandırma: Önemli bir sağlık ögesi olarak insan vücudunun fonksiyonu ve yetersizliğinin tanımı konusunda ortak ve standart bir dil ve çerçeve geliştirme çalışmasını,
ifade eder.

Genel esaslar
Madde 4- Bu Kanun kapsamında bulunan hizmetlerin yerine getirilmesinde aşağıdaki esaslara uyulur:

a) Devlet, insan onur ve haysiyetinin dokunulmazlığı temelinde, özürlülerin ve özürlülüğün her tür istismarına karşı sosyal politikalar geliştirir. Özürlüler aleyhine ayrımcılık yapılamaz; ayrımcılıkla mücadele özürlülere yönelik politikaların temel esasıdır.

b) Özürlülere yönelik olarak alınacak kararlarda ve verilecek hizmetlerde özürlülerin, ailelerinin ve gönüllü kuruluşların katılımı sağlanır.

c) Özürlülere yönelik hizmetlerin sunumunda aile bütünlüğünün korunması esastır.

d) Kurum ve kuruluşlarca özürlülere yönelik mevzuat düzenlemelerinde Özürlüler İdaresi Başkanlığının görüşünün alınması zorunludur.

İKİNCİ BÖLÜM
Sınıflandırma, Bakım, Rehabilitasyon, İstihdam, Eğitim,
İş ve Meslek Analizi

Sınıflandırma
Madde 5- Özürlülerle ilgili derecelendirmeler, sınıflandırmalar, tanılamalar uluslararası özürlülük sınıflandırması temel alınarak hazırlanan özürlülük ölçütüne göre yapılır. Özürlülük ölçütünün tespiti ve uygulama esasları, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Bakım
Madde 6- Özürlü kişilerin yaşamlarını öncelikle bulundukları ortamda sağlık, huzur ve güven içinde sürdürmesi, toplum içinde kendi kendilerini idare edebilecek ve üretken hâle gelebilecek şekilde bakım ve rehabilitasyonlarının yapılması, bunlardan ihtiyacı olanların geçici veya sürekli bakım altına alınması veya bunlara evde bakım hizmeti sunulması esastır.

Ruhsatlandırma
Madde 7- Özürlülere yönelik bakım hizmetlerini, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünden ruhsat alan gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşları verebilir.

Hizmet sunumu
Madde 8- Bakım hizmetlerinin sunumunda kişinin biyolojik, fiziksel, psikolojik ve sosyal ihtiyaçları da dikkate alınır. Bakım hizmetlerinin standardizasyonu, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü koordinasyonunda çalışmalar yürütülür.

Bakım hizmetleri ile bakımın nitelikli temini sağlanır.

Bakım çeşitleri
Madde 9- Bakım hizmetleri, evde bakım veya kurum bakımı modelleriyle sunulabilir. Öncelikle kişinin sosyal ve fiziksel çevresinden ayrılmaksızın hizmetin sunulması esas alınır.

Rehabilitasyon
Madde 10- Rehabilitasyon hizmetleri toplumsal hayata katılım ve eşitlik temelinde özürlülerin bireysel ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak verilir. Rehabilitasyon kararının alınması, plânlanması, yürütülmesi, sonlandırılması dâhil her aşamasında özürlü ve ailesinin aktif ve etkili katılımı esastır.

Rehabilitasyonun her alanında ihtiyaç duyulan personelin yetiştirilmesine yönelik eğitim programları geliştirilir ve bu personelin istihdamı için gerekli önlemler alınır.

Erken tanı ve koruyucu hizmetleri
Madde 11- Yeni doğan, erken çocukluk ve çocukluğun her dönemi fiziksel, işitsel, duyusal, sosyal, ruhsal ve zihinsel gelişimlerinin izlenmesi, genetik geçişli ve özürlülüğe neden olabilecek hastalıkların erken teşhis edilmesinin sağlanması, özürlülüğün önlenmesi, var olan özrün şiddetinin olabilecek en düşük seviyeye çekilmesi ve ilerlemesinin durdurulmasına ilişkin çalışmalar Sağlık Bakanlığınca planlanır ve yürütülür.

İş ve meslek analizi
Madde 12- Özür türlerini dikkate alan iş ve meslek analizleri, Özürlüler İdaresi Başkanlığının koordinatörlüğünde Millî Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılır. Bu analizlerin ışığında, özürlülerin durumlarına uygun meslekî rehabilitasyon ve eğitim programları, anılan kurumlarca geliştirilir.

Meslekî rehabilitasyon
Madde 13- Özürlülerin yeteneklerine göre mesleğini seçme ve bu alanda eğitim alma hakkı kısıtlanamaz.

Özürlülerin yetenekleri doğrultusunda yapabilecekleri bir işte eğitilmesi, meslek kazandırılması, verimli kılınarak ekonomik ve sosyal refahının sağlanması amacıyla meslekî rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanmasının sağlanması esastır.

Gerçek veya tüzel kişilerce açılacak olan özel meslekî rehabilitasyon merkezleri, yetenek geliştirme merkezleri ve korumalı işyerlerinin değişik tipleri ile özel işyerlerinde bireylerin bireysel gelişimleri ve yeteneklerine uygun iş veya becerilerini geliştirici tedbirler alınır. Bu alandaki hizmetler ihtiyaçlara göre iş ve meslek analizi yapılarak hizmet satın alınması suretiyle temin edilebilir. Buna ilişkin usul ve esaslar, Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Sosyal ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri belediyeler tarafından verilebilir. Belediyeler bu hizmetlerin sunumu sırasında gerekli gördüğü hallerde, halk eğitim ve çıraklık eğitim merkezleri ile işbirliği yapar. Özürlünün rehabilitasyon talebinin karşılanamaması halinde, özürlü, hizmeti en yakın merkezden alır ve ilgili belediye her yıl bütçe talimatında belirlenen miktarı hizmetin satın alındığı merkeze öder.

İstihdam
Madde 14- İşe alımda; iş seçiminden, başvuru formları, seçim süreci, teknik değerlendirme, önerilen çalışma süreleri ve şartlarına kadar olan safhaların hiçbirinde özürlülerin aleyhine ayrımcı uygulamalarda bulunulamaz.

Çalışan özürlülerin aleyhinde sonuç doğuracak şekilde, özrüyle ilgili olarak diğer kişilerden farklı muamelede bulunulamaz.

Çalışan veya iş başvurusunda bulunan özürlülerin karşılaşabileceği engel ve güçlükleri azaltmaya veya ortadan kaldırmaya yönelik istihdam süreçlerindeki önlemlerin alınması ve işyerinde fiziksel düzenlemelerin bu konuda görev, yetki ve sorumluluğu bulunan kurum ve kuruluşlar ile işyerleri tarafından yapılması zorunludur. Özürlülük durumları sebebiyle işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan özürlülerin istihdamı, öncelikle korumalı işyerleri aracılığıyla sağlanır.

Korumalı işyerleriyle ilgili usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Eğitim ve öğretim
Madde 15- Hiçbir gerekçeyle özürlülerin eğitim alması engellenemez. Özürlü çocuklara, gençlere ve yetişkinlere, özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak, bütünleştirilmiş ortamlarda ve özürlü olmayanlarla eşit eğitim imkânı sağlanır.

Özürlü üniversite öğrencilerinin öğrenim hayatlarını kolaylaştırabilmek için Yükseköğretim Kurulu bünyesinde araç-gereç temini, özel ders materyallerinin hazırlanması, özürlülere uygun eğitim, araştırma ve barındırma ortamlarının hazırlanmasının temini gibi konularda çalışma yapmak üzere Özürlüler Danışma ve Koordinasyon Merkezi kurulur.

Özürlüler Danışma ve Koordinasyon Merkezinin, çalışma usul ve esasları, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu ile Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken hazırlanan yönetmelikle belirlenir.

Görme özürlülerin eğitim ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırlanacak kabartma kitap, sesli kitap ve materyal üretilmesini teminen gerekli işlemler, Millî Eğitim Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca müştereken yürütülür.

Eğitsel değerlendirme
Madde 16- Özürlülerin eğitsel değerlendirme ve tanılaması il milli eğitim müdürlükleri rehberlik araştırma merkezlerinde uzman kişilerden oluşan ve özürlü ailesinin yer aldığı özel eğitim değerlendirme kurulu tarafından yapılır ve eğitim plânlaması geliştirilir. Bu plânlama her yıl yeniden değerlendirilerek, gelişmeler doğrultusunda gözden geçirilir.

Kurulun teşkili ve çalışma usul ve esasları Milli Eğitim Bakanlığı ile Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle belirlenir

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Değiştirilen Hükümler

Madde 17- 8/6/1965 tarihli ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 1 inci maddesinde yer alan "öğrenci etüd eğitim merkezleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri" ibaresi eklenmiştir.

Madde 18- 625 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"Geçici Madde 2- 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümleri gereği izin almış olan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri 31/12/2006 tarihine kadar Millî Eğitim Bakanlığınca belirlenen hükümlere uygun olarak açılış izinlerini yenilerler."

Madde 19- 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 42 nci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Özürlülerin yaşamı için zorunluluk göstermesi hâlinde, proje tadili kat maliklerinin en geç üç ay içerisinde yapacağı toplantıda görüşülerek sayı ve arsa payı çoğunluğu ile karara bağlanır. Toplantının bu süre içerisinde yapılamaması veya tadilat talebinin çoğunlukla kabul edilmemesi durumunda; ilgili kat malikinin talebi üzerine bina güvenliğinin tehlikeye sokulmadığını bildirir komisyon raporuna istinaden ilgili mercilerden alınacak tasdikli proje değişikliği veya krokiye göre inşaat, onarım ve tesis yapılır. İlgili merciler, tasdikli proje değişikliği veya kroki taleplerini en geç altı ay içinde sonuçlandırır.Komisyonun teşkili, çalışma usulü ile özürlünün kullanımından sonraki süreç ile ilgili usul ve esaslar Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikle belirlenir."

Madde 20- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 53 üncü maddesinin başlığı ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Özürlülerin Devlet memurluğuna alınmaları ve görevlendirilmeleri:"

"Mevzuata uygun olmak kaydıyla; kariyer mesleği olan özürlülerin mesleklerine uygun münhal kadrolara atanması, mesleklerini icra veya infaza yardımcı araç ve gerecin kurumlarınca temin edilmesi esastır. Özürlülerin Devlet memurluğuna alınma şartları ile hangi işlerde çalıştırılacakları, mesleklerini icra ve infazda hangi yardımcı araç ve gereçlerin kurumlarınca temin edileceği, zihinsel özürlülerin hangi görevlere atanmasında asgari eğitim şartından istisna edileceği hususları Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Devlet Personel Başkanlığınca müştereken hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir."

Madde 21- 657 sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.

"Ek Madde 39- Devlet memurlarının, hayatını başkasının yardım veya bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede özürlü olduğu sağlık kurulu raporu ile tespit edilen çocukları ile kardeşlerinin, memuriyet mahalli dışında resmî veya özel eğitim ve öğretim kuruluşlarında eğitim ve öğretim yapacaklarının bu kuruluşlar tarafından belgelendirilmesi hâlinde, ilgilinin talebi üzerine eğitim ve öğretim kuruluşlarının bulunduğu il veya ilçe sınırları dahilinde kurumunda bulunan durumuna uygun boş bir kadroya ataması yapılır."

Madde 22- 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "gazilerin" ibaresinden sonra gelmek üzere "özürlülerin" ibaresi eklenmiştir.

Madde 23- 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 73 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İlgilinin işitme, konuşma veya görme özürlü olması:
Madde 73- Noter, ilgilinin işitme, konuşma veya görme özürlü olduğunu anlarsa, asgarî ücreti geçmeyecek oranda malî sonuç doğurmayan işlemler özürlünün isteğine bağlı olmak üzere iki tanık huzurunda yapılır. İlgilinin işitme veya konuşma özürlü olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması hâlinde, iki tanık ve yeminli tercüman bulundurulur."

Madde 24- 1512 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bir noterlik işleminde imza atılmış veya imza yerine geçen el işareti yapılmış olmasına rağmen, ilgilisi ister veya adına işlem yapılan ve imza atabilen görme özürlüler hariç olmak üzere noter, işlemin niteliği, imzayı atan veya el işaretini yapan şahsın durumu ve kimliği bakımından gerekli görürse, yukarıdaki fıkradaki usul dairesinde ilgili, tanık, tercüman veya bilirkişinin parmağı da bastırılır. Mühür kullanılması hâlinde parmağın da bastırılması zorunludur."

Madde 25- 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"65 yaşını doldurmadığı halde başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde malûl olduklarını tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporu ile kanıtlayanlardan yukarıdaki şartları taşıyan Türk vatandaşlarına birinci fıkrada öngörülenin üç katı aylık bağlanır. Herhangi bir işe yerleştirilemeyen özürlülerden yukarıdaki şartları taşıyan Türk vatandaşlarına ise birinci fıkrada öngörülenin iki katı aylık bağlanır."

Madde 26- 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun 3 üncü maddesinin (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (d) bendi eklenmiş ve mevcut (d), (e) ve (f) bentleri (e), (f) ve (g) olarak teselsül ettirilmiştir.

"d) "Bakıma Muhtaç Özürlü"; özürlülük sınıflandırmasına göre resmi sağlık kurulu raporu ile ağır özürlü olduğu belgelendirilenlerden, günlük hayatın alışılmış, tekrar eden gereklerini önemli ölçüde yerine getirememesi nedeniyle hayatını başkasının yardımı ve bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede düşkün olan kişiyi,"

Madde 27- 2828 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin (g) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"g) Kuruma bağlı olanlar dışında kurulacak sosyal hizmet kuruluşlarının, özel eğitim ve rehabilitasyon hizmeti verenler hariç olmak üzere açılış iznine, her türlü standartlarına ve işleyişlerine ilişkin esasları, varsa ücret tarifelerini tespit etmek, onaylamak, denetimini yapmak ve bu esaslara uymayanların faaliyetlerini durdurmak."

Madde 28- 2828 sayılı Kanuna aşağıdaki maddeler eklenmiştir.

"Ek Madde 7- Sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmayan, bakıma muhtaç özürlülerden ailesini kaybetmiş olanlar ile ailesi ekonomik veya sosyal yoksunluk içerisinde bulunanlara bakım hizmetinin resmi veya özel bakım kurumlarında ya da ikametlerinde verilmesi sağlanır.

Bakıma muhtaç özürlülere sunulacak bakım hizmetlerinin kapsamı ve bu hizmetleri verecek olan gerçek ve tüzel kişilerin izin, çalışma usul ve esasları, denetlenmeleri ile ücretlendirme ve ödemeleri Kurumun koordinatörlüğünde, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Bakıma muhtaç özürlülere sunulacak bakım hizmetinin karşılığı olarak her ay için kişi başına belirlenecek tutar, iki aylık net asgari ücretten fazla olamaz.

Bakıma muhtaç özürlülerin, Kurumca bakılanlar dışındakilerin bakım ücreti bu amaçla Kurum bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.

Ek Madde 8- İşitme ve konuşma özürlülerine gerek görüldüğü hâllerde tercümanlık yapmak üzere illerde işaret dili bilen personel görevlendirilir. Personelin işaret lisanı öğrenmeleri için gerekli kursların düzenlenmesi sağlanır. Bu personelin görev ve yetkileri, çalışma koşulları ile ilgili usul ve esaslar Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün müştereken hazırlayacakları yönetmelikle belirlenir."

Madde 29- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasına (n) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"o) Özürlülerin araçları için ayrılmış park yerlerine,"

"(o) bendinin ihlâli hâlinde para cezası iki kat artırılır."

Madde 30- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

"s) Özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları,"

Madde 31- 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesine (n) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (o) bendi eklenmiş ve mevcut (o) bendi (p) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.

"o) Özürlü bireylerin spor yapabilmelerini sağlamak ve yaygınlaştırmak üzere; spor tesislerinin özürlülerin kullanımına uygun olmasını sağlamak, spor eğitim programları ve destekleyici teknolojiler geliştirmek, gerekli malzemeyi sağlamak, konu ile ilgili bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları ile yayınlar yapmak, spor adamları yetiştirmek, özürlü bireylerin spor yapabilmesi konusunda ilgili diğer kuruluşlarla işbirliği yapmak,"

Madde 32- 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"Özürlülerin çıraklık eğitimine alınmalarında Bakanlıkça merkezde ve illerde; hekim, fizyoterapist, psikolog, çocuk gelişimi ve eğitimcisi, özel eğitimci, sosyal çalışmacı, dil ve konuşma terapisti, iş ve meslek danışmanı, iş-uğraşı terapisti, rehber öğretmen, odyolog, eğitim odyoloğu meslek gruplarından en az üçünün bir araya geleceği bir kurul oluşturulur. Özürlülerin ilgi, istek, yetenek ve becerileri doğrultusunda ve sağlık kurulu raporunu da dikkate almak suretiyle hangi meslek dalında eğitim alacaklarına kurul karar verir.

Kurulun oluşturulması ve çalışma usul ve esasları Milli Eğitim Bakanlığı ve Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."

Madde 33- 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun 3 üncü maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.

"m) Rehabilite edici tıbbi hizmetlerde kullanılan yardımcı araç ve gereçleri üretmek amacıyla, kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulacak kuruluşların açılış iznini vermeye Sağlık Bakanlığı yetkilidir. Bu kurum ve kuruluşların açılış izninin verilmesine, üretim ve personel standardına, işleyiş ve denetimi ile daha önce açılmış olan kurum ve kuruluşların durumlarına ilişkin esaslar Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

Madde 34- 30/4/1992 tarihli ve 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.

"Ek Madde 3- Görme, ortopedik, işitme, dil-konuşma, ses bozukluğu, zihinsel ve ruhsal özürlü çocuklardan özel eğitim değerlendirme kurulları tarafından, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam etmeleri uygun görülenlerin eğitim giderlerinin, her yıl bütçe uygulama talimatında belirlenen miktarı Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır."

Madde 35- 28/12/1993 tarihli ve 3960 sayılı Kalıtsal Hastalıklarla Mücadele Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Devlet, kalıtsal kan hastalıklarından thalessemia ve orak hücreli anemi dahil olmak üzere, bütün kalıtsal kan hastalıklarıyla ve özürlülüğe yol açan diğer kalıtsal hastalıklarla koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında mücadele eder. Bunun için gerekli ödenek Sağlık Bakanlığı yılı bütçesine konulur."

Madde 36- 13/4/1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (u) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"u) Kadınlara, güçsüzlere, özürlülere ve çocuklara karşı şiddetin ve ayrımcılığın teşvik edilmemesi."

Madde 37- 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 108 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 108- Bu Kanunda öngörülen idari para cezaları, 101 inci maddedeki idari para cezaları hariç, gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 101 inci madde kapsamındaki idari para cezaları ise, Türkiye İş Kurumu Bölge Müdürü tarafından verilir.

Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir.

Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç 7 gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur."

Madde 38- 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa aşağıdaki madde eklenmiştir.

"Ek Madde 1- Büyükşehir belediyesi ile bağlı ilçe ve ilk kademe belediyelerinde özürlülerle ilgili bilgilendirme, bilinçlendirme, yönlendirme ve danışmanlık hizmetleri vermek üzere özürlü hizmet birimleri oluşturulur. Bu birimler, faaliyetlerini özürlülere hizmet amacıyla kurulmuş dernek ve bunların üst kuruluşlarıyla işbirliği hâlinde sürdürürler. Özürlü hizmet birimlerinin kuruluş, görev, yetki, sorumluluk ve işleyişine ilişkin usul ve esaslar Özürlüler İdaresi Başkanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenir."

Madde 39- 25/3/1997 tarihli ve 571 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinin (h) bendine aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

"Başkanlığın bağlı olduğu Bakanın onayı ile özürlü kimlik kartı hazırlama veya verme yetkisi, valiliklere devredilebilir. Özürlü kimlik kartı hazırlama ve verme usul ve esasları, İçişleri Bakanlığı ve Özürlüler İdaresi Başkanlığı ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünce müştereken hazırlanacak yönetmelikle belirlenir."

Madde 40- 571 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (h) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir.

"d) Devlet Personel Başkanı,"

"h) En fazla üyesi bulunan işçi ve işveren konfederasyonlarının temsilcileri,"

"k) İçişleri Bakanlığını temsilen bir üye ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürü,

l) Radyo Televizyon Üst Kurulu üyelerinden görevlendirilecek bir üye,

m) Türkiye Barolar Birliğince görevlendirilecek bir üye."

Madde 41- 571 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 19 uncu maddesine aşağıdaki bentler eklenmiştir.

"c) Özürlülerle ilgili hakları izlemek ve değerlendirmek,

d) Özürlü haklarına ilişkin ulusal politikanın oluşturulmasına yardımcı olmak ve uygulamalarda birliktelik sağlamak."

Yürürlükten kaldırılan hükümler
Madde 42- 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun ek 37 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

Geçici Madde 1- Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde yürürlüğe konulur.

Geçici Madde 2- Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilir.

Geçici Madde 3- Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde kendilerince sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin özürlülerin erişilebilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri alır. Mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl içinde özürlüler için erişilebilir duruma getirilir.

Yürürlük
Madde 43- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
Madde 44- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


GENEL GEREKÇE

Anayasamızda özürlü bireylerin temel sorun alanları olan; eğitim, sağlık, çalışma hayatı, sosyal güvenlik ve toplumsal hayata uyum alanlarında özel düzenlemeler yapılmış ve özürlü bireylere bu alanlarda özel olarak korunacak grup olarak yer verilmiştir. Ancak, Anayasamızda yer alan bu hükümlere rağmen özürlü bireylerin sorunlarının azaltılmasında yeterli mesafe alınamamıştır. Mevzuatın dağınıklığı, hizmet sunumunun farklı kurumlar eliyle, koordinasyonsuz biçimde yürütülmesi ve standart uygulamaların olmaması özürlü bireylerin gereksinimlerinin karşılanamamasının başlıca nedenleridir. Özürlü bireylerin diğer toplum kesimleriyle birlikte gereksinimlerinin karşılanması, hizmetlerin sağlıklı bir biçimde planlanması ve toplumsal kaynakların rasyonel dağıtımı, konu ile ilgili özel politika ve hizmet modellerinin oluşturulmasını gerektirmektedir. Bu nedenle, ülkemizde, mevzuat içinde dağınık şekilde bulunan özürlü bireylere yönelik yasal düzenlemelerin ilkesel düzeyde yasal bir bütünlüğe kavuşturulması zorunludur. Bu zorunluluğun yerine getirilmesi, özürlülük konusunda kapsamlı bir bakış açısının gerçekleşmesi ve sorunlara tüm toplum kesimlerinin farkındalık ve duyarlılığının sağlanarak ortak bir anlayışa ulaşılmasıyla mümkün olacaktır.

Bu bakış doğrultusunda dünya genelinde özürlülükle ilgili tartışmalar, insan hakları ve ayrımcılık noktalarında devam etmektedir. Son yıllarda özürlülerin oluşturduğu organizasyonlar, özürlülüğün pozisyonunun yeniden belirlenmesi, insan hakları ve vatandaşlık hakları açısından bir çok çalışmalarda bulunmuşlardır. Bugünkü özürlü politikası kişilerin görme, işitme, zihinsel ve bedensel yetersizlikleri olması gibi fiziksel özelliklerine odaklanmadan kişinin yeteneklerine, topluma kazandırabileceklerine ve vatandaş olarak, insan haklarına saygı duymaya odaklanmaktadır. Bu politika, özürlüler ile ilgili ayrımcılığı vurgulayan yasalarda, özürlülere ve haklarına zarar vermeden uygulanabilir yasal düzenlemelere gidilmesi yönündedir.

Özürlülük; özürlü bireyi, ailesini, yakın çevresini ve ait olduğu toplumsal yapıyı ilgilendiren bir olgudur. Özürlü bireylerin diğer toplum kesimlerinden farklı olmayan temel gereksinimleri bulunmaktadır. Sağlık, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanma, eğitim görme, meslek ve iş edinme, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler ile siyasal yaşama katılma bunların başında gelmektedir. Ancak temel gereksinimler açısından bir farklılık bulunmamasına karşın, bir özel gereksinim grubu oluşturan özürlü bireyler, bu hizmetlere ulaşabilirlik açısından diğer bireylere göre eşit olmayan bir konuma sahiptir ve bu anlamıyla da ayrımcılık belirginleşmektedir.

Ayrımcılık açısından değerlendirildiğinde; toplumsal alan ve yaşam çevresi, özürlü bireyler gözetilmeden düzenlenmektedir. Bu yapılanma, özürlü bireyi korunmaya muhtaç ve dar bir çevreye bağımlı kılmakta, toplumsal yaşam içinde ulaşabilirliğini sınırlandırmakta ve engelli duruma getirmektedir. Bu düzenlemelerdeki temel ilke; özürlü bireylerin gereksinimlerinin diğer bireylerinkiyle eşit önemde olduğu, bu gereksinimlerin toplumsal planlamalarda esas alınması ve bütün bireylere ayrımcılığı ortadan kaldıracak ve eşit katılım fırsatını tanıyacak biçimde kullanılması olmalıdır.

Bu doğrultuda özürlüler alanında olsun veya olmasın uluslararası ve ulusal mevzuatta yer alan bütün haklar özürlüler içinde geçerlidir. Devletler bu hakları ırkı, rengi, dili, cinsiyeti,dini, siyasal veya diğer alanlardaki görüşleri, ulusal, etnik veya toplumsal kökeni, mülkiyet durumu, doğumla ya da başka türlü edinilmiş konumu, özrü nedeniyle hiçbir ayrım yapmaksızın tanırlar.

Bu bağlamda dünya ölçeğinde özürlülere yönelik yapılan her türlü çalışmanın ana hedefi özürlülerin toplumsal yaşama tam ve eşit katılımının sağlanması ve güçlendirilmesidir. İnsan hakları ve temel özgürlüklerin tam olarak hayata geçirilmesi, özürlülerin eşit fırsatlara sahip olmaları ve güçlendirilmeleri için esastır. Bölgesel farklılıkların, tarihsel, kültürel ve dini nedenlerin önemi akılda tutulurken, siyasi ekonomik veya kültürel sistemlerine bakılmaksızın, tüm insan haklarının ve temel özgürlüklerin korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak ana hedeftir. Özürlü olmakla hiç kimsenin; bağımsız yaşama, yaşamdan haz duyma, kendi tercihlerini kullanma, topluma katkıda bulunma, bir meslek sahibi olma, ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ve eğitsel alanlardan yararlanma, fırsat eşitliği, tam katılım, istihdam, iyi bir yaşam standardına ulaşma ve kendine yeterli olma, kendi sorunlarının çözümüyle ilgili konularda söz ve karar sahibi olma hakları kısıtlanamaz ve engellenemez. Özürlülerin kendine yeterli, toplumla kaynaşabilen, üretici bireyler olarak yetişmelerini sağlamak için eğitsel, kültürel, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Bütün hizmetler, olanaklar ve avantajlar özürlülerin toplumla kaynaşmalarını engellemeyecek biçimde ve onların durumlarına ve ihtiyaçlarına uygun koşullarda düzenlenmelidir.

Ülkemizdeki özürlülük profiline ilişkin kapsamlı verilere ilk kez Türkiye Özürlüler Araştırması (2002) ile ulaşılmıştır. Bu veriler özürlüler konusunda acil sosyal politikalar oluşturulması ve yasal düzenlemeler yapılması gerekliliğini ortaya koymuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre ülkemizde 8.431.937 kişi özürlü olarak yaşamını sürdürmektedir ve bunun genel nüfusa oranı %12,29'dur. Bunların 2,58'i (yaklaşık 1,8 milyon) fiziksel özürlü, %9,70'i (yaklaşık 6,6 milyon) ruhsal ve süreğen hastalığa sahiptir.

Özürlülük olgusu kendi içinde değerlendirildiğinde, özürlüler içinde en dezavantajlı grup, toplumsal hayata yeniden kazandırılması hayli güç olan bakıma muhtaçlardır. Ülkemizde bakıma muhtaç özürlülere yönelik sosyal bakım hizmetleri ise son derece yetersizdir. Bundan dolayı gerek kurumsal, gerekse eve yönelik bakım hizmetleri alanında bakıma muhtaç özürlülerin günlük yaşamlarını kolaylaştırıcı projelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, özürlülük alanında temel hak ve hizmetlerden yararlanmada fırsat eşitliği yaratmanın yanı sıra, çalışabilir ve çalışamayacak durumda olan bakıma muhtaç özürlü bireylere yönelik hizmet sunumu ve uygulamalarının belirli bir standarda kavuşturulması, dil ve terminoloji birliğinin sağlanması gerekmektedir.

Tasarı, yukarıda belirtilen gerekçelerle hazırlanmıştır.


MADDE GEREKÇELERİ

Madde 1- Madde ile, Kanunun amacı düzenlenmektedir. Özürlülerin sağlık, eğitim, rehabilitasyon, istihdam, sosyal yardım alanlarında yaşadıkları sorunların çözümlenmesi ile özürlülere yönelik olarak hizmet veren kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanması için özürlüler alanında yasal düzenlemelerin yeterli seviyeye çıkarılması ve ilkesel düzeyde yasal bir düzenleme yapılması ve mevzuat arasında uyum sağlanması gerekli bulunmaktadır.

Madde 2- Madde ile, Kanunun kapsamı düzenlenmektedir.

Madde 3- Madde ile, Kanun içinde geçen terimlerin tanımı yapılmaktadır.

Madde 4- Özürlülere verilecek hizmetlerin, ulusal ve uluslararası politikalara ve normlara uygun olarak yürütülmesi gereklidir. Madde ile, Kanunda belirtilen hizmetlerin yerine getirilmesinde uyulacak esaslar düzenlenmektedir.

Madde 5- Günümüzde kişinin fizyolojik, psikolojik veya anatomik yapı ve fonksiyonların kaybı ya da normalden sapmasına yönelik bir sınıflandırma sistemi kullanılmakta, bu sınıflandırmada kişinin bedensel, zihinsel, ruhsal, işitsel ve duyusal yeteneklerin azalması veya kaybedilmesi, aktivitesinin ve katılımının sınırlandırılması ve kişisel çevresel faktörlerin etkisi üzerinde durulmamaktadır. Özürlülük yalnızca bedensel yapı ve fonksiyonel kısıtlılıklarla değil, çevresel ve kişisel etmenlerin etkisi altında kişinin aktivite ve katılımının kısıtlanması ile ortaya çıkan bir durum olduğuna göre, özürlülerin sınıflandırılmasında asıl temel alınması gereken nokta kişinin aktivite sınırlılığının yanı sıra katılım sınırlılıkları ve bunlara çevresel ve kişisel faktörlerin etkisidir. Kurum ve kuruluşların özürlülerin özür durumları ile ilgili ölçütleri arasında önemli farklılıklar olduğu gözlenmiştir. Ayrıca ülkeler arasında da benzer değerlendirme farklılıkları olması nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü uluslararası ve sektörler arası standart dilin oluşturulmasını hedefleyen bir sınıflandırma sistemi olan fonksiyona göre uluslararası sınıflandırma sistemini (International Classification of Functioning = ICF) oluşturmuştur. Bu sınıflandırma sistemi insan fonksiyon ve yetersizliklerini aktivite kısıtlılıkları, katılım kısıtlılıkları, çevresel ve kişisel etkenlerle birlikte değerlendirmektedir. ICF sağlık bilgi sisteminin, sistematik bir kodlama sistemi oluşturmak, özürlülerle ilgili kurumlar arasında standart bir dil geliştirmek, ülkedeki sağlık sistemi ve hizmetlerinin değerlendirilmesini sağlamak gibi amaçları vardır. ICF sağlıkla ilgili bir sınıflandırma olmasına rağmen farklı sektörler tarafından kullanılabilecektir. Sigorta, sosyal güvenlik, insan hakları ve iş sağlığı, eğitim, ekonomi gibi alanlarda yapılacak araştırmalarda, plânlama ve politika oluşturma çalışmalarında kullanılabilir. Madde ile, Türkiye'de hâlihazırda kullanılan ve her kurum için farklı özellikler içeren özürlüler ile ilgili sınıflandırma sistemlerinin değiştirilerek, özürlülüğe yol açan bütün etmenlerin göz önünde tutulduğu standart uluslararası geçerliliği olan bir sınıflandırma sisteminin getirilmesi ve özürlülük tespitinin temellerini dünyada da cari olan bu sınıflandırmaya göre yapılması hedeflenmektedir.

Madde 6- Özürlülük ölçütüne göre ağır özürlüler rehabilitasyon hizmeti alamamaktadırlar. Bakım hizmetlerine ihtiyacı olan kişinin bunu talep etmesi hakkıdır. Konuya insan hakları çerçevesinde yaklaşılması ve sosyal bakım hizmetlerine ihtiyacı olan kişinin bu hizmetleri talep etmesinin insan haklarından kaynaklanan bir hak olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Madde ile, özürlü kişilerin bakım ve rehabilitasyonlarının yapılması, bunlardan ihtiyacı olanların geçici veya sürekli bakım altına alınması veya evde bakım hizmeti sunulması öngörülmektedir.

Madde 7- Bakım hizmetlerinin sunumunda merkezî idarenin yanında yerel yönetimlerin, gönüllü kuruluşların, sosyal denetimli serbest piyasa modeline uygun olarak gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin de görev ve yetki sahibi olmasında yarar görülmektedir. Ancak yerel yönetim kurumlarının, gönüllü kuruluşlarının, gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin bu alanda hizmetlerini yaygınlaştırmalarını müteakiben merkezî idarenin uygulamadan çekilmesi hedeflenmektedir. Merkezî idareden beklenen; bu alanda hizmet sunacak kurum ve kişilere örnek hizmeti göstermesi, resmî ve özel kuruluşlar için yasal düzenlemeleri yapması, hizmetin standartlarını ve ilkelerini belirlemesi, rehberlik ve denetim hizmetlerini sunması, ulusal plânlama ve politikaları yönlendirmesidir. Madde ile, bakım hizmetlerini Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünden ruhsat alan gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarının verebilmesi öngörülmektedir.

Madde 8- Sosyal hayatta pratik olarak uygulanması gereken bir hizmetin teorik ve akademik bir alt yapısının oluşturulması ve geliştirilmesi, toplam kalite anlayışı çerçevesinde kalıcı etkinliğinin sağlanması açısından şarttır. Nitekim bakım hizmetleri alanında ileri bir seviyede olan gelişmiş ülkelerde, bakım, geniş anlamda sosyal hizmetler, dar anlamda bakım bilimine ait alt dallardan oluşan disiplinler arası bir bilim dalı olarak yüksek okullarda okutulmaktadır. Sosyal bakım hizmetlerinin sunumunda kişinin psiko-sosyal, biyolojik ve fiziksel özelliklerinin ve ihtiyaçlarının bir bütün olarak ele alınmasında ve hizmetlerin bu anlayış çerçevesinde plânlanmasında fayda görülmektedir. Aksi hâlde biyolojik veya fiziksel ihtiyaçları giderilen, ancak psiko-sosyal ihtiyaçları ihmal edilen kişiye sunulan hizmetler yeterli olmayacağı gibi, bakıma muhtaç kişinin hayata bağlılığı da olumsuz yönde etkilenecektir. Sosyal bakım biliminin içeriğini, temel esaslarını ve aksiyon alanlarını belirlemek, sosyal bakım çerçevesinde sunulan ders programlarını güncelleştirmek, gerek eve gerekse kurumsal bakım hizmetlerine yönelik teorik olarak oluşturulan standart bakım modellerinin hayata geçirilmesindeki etkinlikleri değerlendirmek, bakım kalitesini artırıcı tedbirleri ve uygulamaları tasarlamak gibi bilimsel ve kurumsal yönden uzmanlık gerektiren bir çok konunun ve sorunun ortaklaşa yürütülmesi zaruridir. Ayrıca sosyal bakım hizmetleri kapsamında özürlüler önemli bir yer almaktadır. Bu nedenle madde ile, ortak çalışmaların koordinatörlüğü görevi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne verilmektedir. Sosyal bakım hizmetleri, gerek bilimsel gerekse meslekî açıdan birçok disiplin ve çalışma alanı ile yakından ilgilidir. Bakıma muhtaç kişinin demografik ve şahsi özelliklerinin yanında hastalık veya özürlülük türüne göre de farklı branşların elemanlarına veya bu branşlarda da eğitim almış sosyal bakıcılara ihtiyaç vardır. Örneğin bakıma muhtaç yaşlıların, hastaların bakım ihtiyacının, gerontoloji ve geriatri, sosyal tıp ve sağlık psikolojisi gibi disiplinlerin temel eğitimini almış sosyal bakıcı tarafından karşılanması isabetli olacaktır.

Madde 9- Evde bakım hizmetleri hastalık, özürlülük, yaşlılık ve analık durumunda aileye verilen her türlü desteği kapsar. Bu hizmetin temel amacı, muhtaç bireyin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayarak aileye destek vermek ve böylece hem bir bütün olarak ailenin hem de tüm aile üyelerinin işlevselliğini artırmaktır. Bakıma muhtaç birey için ise amaç, ev dışında kurumsal yardım almayı geciktirmek ve böylece bireylerin kendi evlerinde olabildiğince uzun, bağımsız, rahat ve huzurlu bir şekilde yaşamalarını sağlamaktır. Kurum bakımı ise, sosyal ve ekonomik yoksunluk içinde bulunan veya evde bakım istemeyen bireylerin sağlık, sosyal, psikolojik ihtiyaçlarının giderildiği, boş zamanlarını değerlendirici etkinliklerin yapıldığı, sosyal ilişkilerinin ve aktivitelerinin arttırıldığı, toplu bakımın yapıldığı kurum bakımıdır. Bakım hizmetlerinde; sürekli destek, bakım, tedavi ve korunmaya gereksinimi olan bireylere yaşadıkları ortamda yaşam desteği verecek hizmetlerin devamını sağlamak ve yaşam kalitelerini artırıcı önlemlerle, insanca ve özel ihtiyaçları karşılanarak yaşam haklarının güvence altına alınması hedeflenmektedir. Çevresel, fiziksel, sosyal ve duygusal gereksinimi olan ve bakım hizmetinden yararlanmak isteyen bireylere geniş bir seçme özgürlüğü sunulmalıdır. Esas olan; bireyin özrünün etkisinin azaltılarak ev ve çevresel düzenlemelerle bulunduğu ortam içinde bağımsızlığını sağlayarak destek vermektir. Ancak, özürlülük ve bağımlılık oranı yüksek olan bireylerin kurum bakımını, bağımlılık oranı düşük olanların ise evde bakım hizmetini seçme hakları vardır. Madde ile, bakım hizmetlerinin öncelikle kişinin sosyal ve fiziksel çevresinden ayrılmadan sunulması öngörülmektedir.

Madde 10- Rehabilitasyonun özürlü bireyin günlük yaşamda, sosyoekonomik alanda bağımsızlığının geliştirilmesi ve sağlanmasında, toplumsal yaşam içerisinde tam ve eşit koşullarda yer almasının sağlanmasında çok büyük önemi bulunmaktadır. Bu hizmetin sunulması bütün özürlülerin hakkıdır. Özürlünün; özrünün türü, derecesi, nedeni, özürlünün sosyoekonomik seviyesi, yahut sair nedenlerle rehabilitasyon hizmetlerinin verilmesinde ayrım yapılarak, özürlü bireylerin bu hizmetlerden elde edebileceği yarar ve gelişme engellenemez. Rehabilitasyon hizmetlerinin bütün özürlülere verilmesinin yanı sıra, rehabilitasyonun her aşamasında özürlü ve ailelerinin aktif katılımının sağlanması rehabilitasyon hizmetlerinden beklenen yararın en üst düzeyde olmasını sağlayacaktır. Rehabilitasyon organizasyonunda, bireylerin yetenekleri, yaşam biçimleri ve beklentileri dikkate alınarak plânlama yapılması gerekir. Rehabilitasyon programlarının bireysel ihtiyaç ve taleplerini kapsayacak şekilde düzenlenmesi rehabilitasyondan elde edilecek yararların en üst düzeyde olması açısından önem taşımaktadır. Madde ile, özürlü bireylerin rehabilitasyon hizmetinden eşit şekilde yararlanmaları; rehabilitasyon programlarının bireysel ihtiyaçlarına, beklentilerine ve yaşam biçimlerine uygun olarak düzenlenmesi hedeflenmektedir.

Madde 11- Özür oranının azaltılması; özürlülüğe yol açan risk faktörlerinin önlenmesi ile mümkündür ve bu rehabilitasyonun temel hedeflerinin başında gelir. Bu nedenle koruyucu hizmetleri, tarama ve erken müdahale programları önem kazanmaktadır. Özürlülüğün tümünü önlemek mümkün olmayabilir, ancak önlenebilecekler konusunda gerekli önlemleri almak, önlenemeyenlere yönelik rehabilite edici hizmetleri de nitelik ve nicelik olarak yeterli hâle getirmek gerekir. Rehabilitasyon, sadece özürlülük ortaya çıktıktan sonra devreye girmez, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerini de içerir. Bu nedenle rehabilitasyon alanlarına göre hizmetler organize edilmelidir. Bir çok özürlülük önlenebilir niteliktedir. Özürlülüğün önlenmesindeki en önemli faktör, toplumun bilgi ve bilinç düzeyinin yükseltilmesidir. Bu nedenle özürlülükle ilgili; beslenme, gerekli vitamin kullanımı, enfeksiyon hastalıklarına karşı aşılama gibi koruyucu önlemler konusunda yapılacak toplumu bilgilendirici kampanyaların büyük önemi bulunmaktadır. Gelişim dönemleri içinde en önemli dönem 0-6 yaş dönemidir. Bu dönemde çocuğun gelişiminin desteklenmesi, fiziksel, motor, sosyal, ruhsal ve zihinsel gelişimlerinin izlenmesi, genetik geçişli ve özürlülüğe neden olabilecek hastalıkların erken teşhis edilmesinin ve erken müdahale edilmesinin sağlanması, özürlülüğün önlenmesi, var olan özrün şiddetinin olabilecek en düşük seviyeye çekilmesi, ilerlemesinin durdurulması çocuğun ruhsal, bedensel her açıdan sağlıklı bir yetişkinlik dönemi geçirilebilmesi için çok önemlidir. Bu dönemde ailelerin çok önemli rolü ve etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle ailelere sosyal, ekonomik, psikolojik destek, danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinin verilmesi gereklidir. Madde ile, yeni doğan, erken çocukluk ve çocukluğun her döneminde çocukların fiziksel, motor, sosyal, ruhsal ve zihinsel gelişimlerinin izlenmesi, genetik geçişli ve özürlülüğe neden olabilecek hastalıkların erken teşhis edilmesi sağlanarak, özürlülüğün önlenmesi, daha pahalı olan tedavi maliyetlerinin azaltılması, var olan özrün ilerlemesinin durdurulması amaçlanmaktadır.

Madde 12- Özürlü bireylerin bireysel özellikleri, ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda meslekî eğitim hizmetlerinden yararlanabilmeleri iş ve meslek analizlerinin yapılarak işin özellikleri ile bireyin özelliklerinin karşılaştırılması ile mümkün olabilecektir. Özürlüler için iş ve meslek analizlerinin yapılması ve bu doğrultuda özürlülerin kendileri için en uygun olan meslekte eğitim almaları hedeflenmektedir. Eğitim öğretimin her aşamasında özürlü bireylerin bireysel özellikleri, ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda meslekî eğitime yönlendirilmeleri gerekmektedir. Madde ile, özürlü kişi ile işin özelliklerinin karşılaştırılmasına yönelik danışmanlık hizmetlerinin yerine getirilerek, meslekî yönlendirme hizmetlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması hükme bağlanmaktadır.

Madde 13- Çağımızda çalışma, bir insan hakkı olarak değerlendirilmektedir. İnsan hakları kavramının gelişim süreci içinde bir sosyal hak olarak kabul gören çalışma; her çağdaş toplumda tüm bireyler için ulaşılmak istenen bir hedeftir. Herkes için temel bir hak olan çalışma, günümüzde insanlar için maddî kazanç sağlamak ve yaşamı devam ettirmenin ötesinde anlamlar taşımaktadır. Çalışma; aidiyet duygusu, kendine güven ve benlik saygısının gelişmesi ve sosyalleşme için, yani temelde psikolojik sağlığın korunması için gerekli bir koşuldur. Toplumun tüm bireyleri için önemli olan çalışma hakkı, özürlüler için, yaşadıkları topluma ulaşmada kilit rol oynamaktadır. Bir şey üretmek için bedensel ve zihinsel olarak çaba harcama anlamına gelen çalışma, birey ve içinde yaşadığı toplum açısından çok önemli anlamlar içermektedir. Her şeyden önce bireyin güven içinde var olabilmesi, kendini gerçekleştirebilmesi ve varlığını sürdürebilmesi çalışmasına bağlıdır. Herkes gibi özürlü bireyler de yetenekleri doğrultusunda istediği mesleği seçmekte ve çalışmak istediği alanı belirlemekte özgürdür. Ancak, toplumsal önyargılar ve varsayımlar nedeniyle özürlü bireyler istedikleri mesleği seçmekte, çalışmak istedikleri alanı belirlemekte engellerle karşılaşmaktadırlar. Madde ile, özürlülerin mesleğini seçme ve bu alanda eğitim alma hakkı önündeki engellerin kaldırılması hedeflenmekte, ayrıca bu hizmetlerin belediyeler tarafından da verilebilmesi öngörülmektedir.

Madde 14- Özürlülerin istihdam edilmeleri; hem özürlü hem de özürlünün ailesi ve çevresinde bulunan bireyler için yararlar sağlamaktadır. Buna karşılık özürlülerin toplumla bütünleşmesinde kilit rol oynayan istihdamın önündeki engeller çeşitlidir. Bu engellerden biri ülkenin ekonomik yapısından kaynaklanan işsizlik sorunudur. Özürlüler, işsizliğin ekonomik ve sosyal sonuçlarından en ağır şekilde etkilenen toplumsal kesimlerin başında gelmektedir. İşverenlerin özürlülere karşı salt özürlü olmalarından kaynaklanan bireyin çalışamayacağı veya belirli işleri yapamayacağına yönelik varsayımları, bilgi eksiklikleri ve önyargıları bulunmakta ve bu önyargılar özürlülerin istihdamında önemli bir engel teşkil etmektedir. Özürlüler işgücü piyasasında diğer bireylerle aynı eğitim düzeyine ve aynı vasıflara sahip olsalar bile tercih edilmemekte, özürleri nedeniyle işe alımda ayrımcılıkla karşılaşabilmektedirler. Özürlü bireylerin kişisel olarak değerlendirilmesi sonucu, işini yapmasına herhangi bir engeli yok ise ve işverenin özürlü bireyi istihdam etmesinde hiçbir zararı olmuyor ise özürlülük bireyin istihdam edilmesine hiçbir şekilde engel değildir. Özürlü bireyler diğer insanlara tanınan istihdam olanaklarından yoksun kalmamalıdır.

Özürlü bireylerin iş piyasasına entegrasyonlarını iyileştirmeye yönelik stratejilerin temel ilkelerinden birisi de, iş bulma aşamasında yaşanan güçlüklere özel bir önem verilmesidir. Bu süreçte yaşanan varsayımlar, bilgi eksikliği ve önyargılar nedeniyle özürlüler bir çok engelle karşılaşmaktadırlar. Bunun yanı sıra doğrudan işle ilgili olmayan özelliklerin aranması, örneğin; bir daktilograf alımında enerjik bireylerin arandığının ilan edilmesi gibi, başvuruların ve seçimin özürlüler için ulaşılabilir ve uygun olmayan mekanlarda yapılması, başvuru formunda uygun olmayan bilgilerin doldurulması veya elle yazılmasının istenmesi, istenen çalışma süreleri ve şartlarının özürlü bireye uygun olmaması gibi nedenler de özürlülerin iş başvurusunda ve seçim sürecinde karşılaştıkları engellerden bazılarını oluşturmaktadır. Bunlar özürlülerin fırsat eşitliğini engellemekte ve ayrımcılığa neden olabilmektedir.

Çalışan veya iş başvurusunda bulunan özürlüler diğer bireylere nazaran farklı uygulamalarla karşılaşabilmektedir. Özürlüler zaman zaman özrü nedeniyle işe tercih edilmeme, uygun olmayan şartlarda çalışmaya zorlanma, eşit işe eşit ücret alalamama, terfi ettirilmeme gibi adil olmayan davranışlarla karşılaşabilmektedirler. Madde ile, özürlü bireylerin işgücü piyasasında karşılaştıkları ayrımcı uygulamaların engellenmesi, özürlülerin iş başvurusunda, seçim sürecinde karşılaştıkları engellerin en aza indirilmesi, mümkünse ortadan kaldırılması, yarışma şartlarının eşitlenerek istihdamlarının kolaylaştırılması amaçlanmaktadır.

Madde 15- Eğitim, uluslararası belgeler ile iç hukukumuzda özürlülere tanınması hükme bağlanmış temel bir haktır. Özürlü bireylerin de herkes gibi; genel kültürlerine katkıda bulanacak ve kendilerine eşit fırsatlar sunacak, yeteneklerini, düşünme yetisiyle, manevî ve sosyal sorumluluk duygusunu geliştirmelerini ve toplumun yararlı bir üyesi olmalarını sağlayacak eğitimden yararlanma hakkı vardır. Ancak, yasalar ile özürlülere tanınmış olmasına karşın, bu hak, ülkemizde yeterli düzeyde sağlanamamaktadır.

Yükseköğretim Kurulu bünyesinde kurulması öngörülen Özürlüler Danışma ve Koordinasyon Merkezi ile, üniversitelerde bulunan bu açık kapatılacak ve özürlü öğrencilere uygun eğitim, araştırma ve barındırma ortamları ile özel ders materyallerinin hazırlanması ve temini gibi konularda çalışmalar yapılacaktır.

Madde ile, özürlü bireylerin eğitim haklarını engellenmeden kullanmalarının sağlanması ve görme özürlüler için eğitim sisteminin her kademesinde ihtiyaç duydukları, kabartma kitap, sesli kitap ve benzeri materyallerin Milli Eğitim ve Kültür ve Turizm bakanlıklarınca temini öngörülmektedir.

Madde 16- Özürlü çocukların alanında uzmanlaşmış kişilerden oluşan bir kurul tarafından eğitsel yönden değerlendirilmesi, tanılanması, ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve bu doğrultuda eğitim plânlanması yapılmasının büyük önemi bulunmaktadır. Böylece çocuk her yönüyle değerlendirilebilecek, ihtiyaçları ve gereksinimleri belirlenebilecek, yeterlilikleri ve sınırlılıkları göz önünde bulundurularak, uygun düzenleme ve desteklerle eğitim alması ve bu eğitimden en yüksek seviyede yarar elde etmesi sağlanabilecektir. Bu değerlendirme ve plânlamada ailenin aktif ve etkin katılımının sağlanması da özellikle önemlidir. Çocuğu her yönüyle en iyi şekilde tanıyan, isteklerini beklentilerini en iyi şekilde bilen ailelerdir. Aileler bu anlamda yol göstericidir. Aynı zamanda eğitim, eğitim ortamında başlayıp, eğitim ortamında bitmez. Günün her saatinde ve her ortamda devam eden bir süreçtir. Burada ailenin katılımının ve desteğinin sağlanması gerekmektedir. Plânlanan eğitim programından beklenen yararın sağlanması plânlama aşamasından uygulamaya kadar ailenin her süreçte katılımıyla sağlanabilir. Eğitim programları her yıl gözden geçirilerek, yararı tartılmalı, eksikleri belirlenmeli ve çocukta yaşanan gelişmelere göre yeniden gözden geçirilerek, plân yenilenmelidir. Madde ile, özürlülerin eğitsel değerlendirme ve tanılamasının il milli eğitim müdürlükleri rehberlik araştırma merkezlerinde uzman kişilerden oluşan ve özürlünün ailesinin de yer aldığı kurul tarafından yapılması ve eğitim plânlamasının geliştirilmesi öngörülmektedir.

Madde 17- Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine hem Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünce hem de Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünce açılış izni verilmesi uygulamada sorunlara yol açmaktadır. Madde ile, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine açılış izni verilmesi yetkisi Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğüne verilerek bu sorunun ortadan kaldırılması öngörülmektedir.

Madde 18- Madde ile, daha önce 2828 sayılı Kanun hükümleri gereğince Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünce açılma izni verilmiş olan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin 31/12/2006 tarihine kadar Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenen esaslara uygun olarak açılış izinlerinin yenilemeleri öngörülmektedir.

Madde 19- Mevcut yapılarda özürlüler için fizikî düzenlemeler bulunmamakta, bu düzenlemelerin gerçekleştirilmesi ise kat malikleri kurulunun oybirliğini gerektirmektedir. Madde ile, apartmanlarda özürlülere yönelik olarak yapılması gereken düzenlemelerin, oybirliği sağlanamaması durumunda, bir komisyon tarafından değerlendirilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır. Tadilatın yapılması halinde giderler, 634 sayılı Kanunun 42 nci maddesine göre yeniliklerden faydalanan tarafından faydalanma oranına göre ödenecektir.

Madde 20- Madde ile, kariyer mesleği olan özürlülerin durumlarına uygun kadrolarda çalışabilmelerine yönelik düzenleme yapılmaktadır.

Madde 21- Madde ile, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi çalışanların atamalarının, geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerden, hayatını başkasının yardım ve bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede özürlü ve özel eğitim alması gerektiğini belgeleyenlerin eğitim göreceği il veya ilçe sınırları içine yapılması öngörülmektedir.

Madde 22- Madde ile, ekonomik güçlükler yaşayan ve emsallerine oranla daha fazla harcama yapmak durumunda olan özürlülerin yurt sınırları içinde brüt 200 metrekareyi geçmeyen tek meskeni olması hâlinde emlak vergisi muafiyetinden yararlanmaları öngörülmektedir.

Madde 23- Madde ile, görme özürlülerle, işitme ve konuşma özürlülerin noterlik işlemlerinde, isteğe bağlı olarak iki tanığa gerek kalmadan işlem yaptırabilmeleri öngörülmektedir.

Madde 24- Madde ile, imza atabilen görme özürlülerin noterlik işlemlerinde mühür kullanması ve parmağının bastırılması zorunluluğunun kaldırılması öngörülmektedir.

Madde 25- Madde ile, 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda değişiklik yapılarak 65 yaşını doldurmadığı halde başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde malûl olduklarını tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporu ile kanıtlayanlar ile herhangi bir işe yerleştirilemeyen özürlülere anılan Kanun uyarınca yapılan aylık ödemelerin artırılması öngörülmektedir.

Madde 26- Madde ile, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünce verilecek bakım hizmetine ilişkin olarak, ilgili mevzuata bakıma muhtaç özürlü tanımı eklenmiştir.

Madde 27- Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından ruhsatlandırılmaları uygulamada sorunlara yol açmaktadır. Madde ile, bu merkezlerin ruhsatlandırılmasındaki ikili uygulamanın kaldırılması amaçlanmaktadır.

Madde 28- Madde ile, 2828 sayılı Kanuna iki madde eklenmektedir.

Ek 7 nci madde ile, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünce verilecek bakımın ağır özürlü hizmetine ilişkin olarak, ilgili mevzuatta hizmet sunumu, izin, denetim, ücretlendirme ve ödemelerin usul ve esasları düzenlenmektedir.

Ek 8 inci madde ile de, ülkemizde profesyonel olarak işaret dili tercümanlığı yapacak uzmanlar bulunmadığından Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünde işaret dili bilen personelin yetiştirilmesi amaçlanmaktadır.

Madde 29- Madde ile, özürlülerin araçları için ayrılmış park yerlerine park etme yasağı getirilmekte ve çoğu dünya ülkesinde olduğu gibi özürlüler için ayrılmış park yerlerine park edenler için cezaların artırılması öngörülmektedir.

Madde 30- Madde ile, özürlülerin eğitimleri, meslekleri ve günlük yaşamlarında kullanmaları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gerecin katma değer vergisinden muaf tutulması amaçlanmaktadır.

Madde 31- Sportif aktivitelere katılan özürlüler, sağlam bireylerle bir araya gelerek bir gruba ait olma, paylaşma, işbirliği duygularını yaşayarak olumsuz duygulardan kurtulmakta, kendilerine ve topluma karşı olumlu tutum geliştirmektedirler. Spor kişilere özrü ile başa çıkmasını ve özrünü hafifletmesini öğreten, kas ve sinir sistemini, zihinsel reaksiyonlarını, vücudun fizyolojik ve metabolik gelişimini destekleyen bir araçtır. Bu nedenle de spor konusunda teşvik edilmeleri ve önlerindeki engellerin kaldırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Madde ile, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün görevleri arasına özürlülerin spor yapabilmelerinin sağlanması ve bunun yaygınlaştırılması hususu eklenmektedir.

Madde 32- Madde ile, genel olarak işsizliğin özel olarak da özürlü işsizliğinin önlenmesinde çok önemli bir yere sahip olan çıraklık eğitiminden özürlülerin de fırsat eşitliği ilkesi doğrultusunda yararlanabilmeleri için özürlü bireyin bilgi, istek, yetenek ve becerileri doğrultusunda eğitim göreceği mesleği bir arada ele alacak olan ve bu alanda uzman kişilerden oluşan bir kurul oluşturulması öngörülmektedir.

Madde 33- Rehabilite edici hizmetlerde kullanılan ortopedik ve diğer yardımcı araç ve gereçleri üreten kuruluşlar, standarda ve özürlü bireyin durumuna uygun olarak üretim yapmamakta, cihaza uyum için yeterli hizmetleri verememektedir. Madde ile, bu kuruluşların açılışının, işleyişinin, üretim ve personel standardı sağlanmasının Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülmesi öngörülmektedir.

Madde 34- Madde ile görme, ortopedik, işitme, dil-konuşma, ses bozukluğu, zihinsel ve ruhsal özürlü çocuklardan Özel Eğitim Değerlendirme Kurulları tarafından, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam etmeleri uygun görülenlerin eğitim giderlerinin, uygulamada birliği sağlamak için her yıl bütçe uygulama talimatında belirlenen miktarı kadarının Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine konulması öngörülmektedir.

Madde 35- 3960 sayılı Kalıtsal Hastalıklarla Mücadele Kanununda, kalıtsal kan hastalıklarından thalassemia ve orak hücreli anemi dâhil olmak üzere bütün kan hastalıklarıyla koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında mücadele etmek hedeflenmiştir. Bu Kanunda belirtilen kalıtsal hastalıklar sadece kalıtsal kan hastalıkları ile sınırlı tutulmuştur. Madde ile, mücadele edilmesi düşünülen hastalıklar ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenmektedir.

Madde 36- Madde ile, radyo ve televizyon programlarında özürlülük olgusunun olumsuz bir biçimde yer almaması ve topluma bu şekilde yansıtılmaması öngörülmektedir.

Madde 37- Madde ile, özürlü ve eski hükümlü çalıştırmamaktan doğan para cezalarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bölge müdürlüğü yerine Türkiye İş Kurumu bölge müdürlükleri tarafından tahakkuk ettirilerek işlemlerin uzamasının önlenmesi ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bölge müdürlüklerinin iş yüklerinin azaltılması öngörülmektedir.

Madde 38- Ülkemizin toplam nüfusunun yarısına yakını büyükşehir belediyeleri sınırları içinde yaşamaktadır. Madde ile, özürlülerin yerel düzeydeki sorunlarının çözüme kavuşturulması amacıyla kendilerine en yakın birimler olan belediyeler bünyesinde danışmanlık hizmeti vermek üzere büyükşehir belediyeleri, bağlı ilçe ve ilk kademe belediyelerinde özürlü hizmet birimleri oluşturulması öngörülmektedir.

Madde 39- Madde ile, Özürlüler İdaresi Başkanlığının görevleri arasında bulunan özürlü kimlik kartı hazırlama veya verme yetkisinin ilgili kamu kurumlarına devrine imkan tanıyan düzenleme yapılmaktadır.

Madde 40- Madde ile, Kültür ve Turizm bakanlıklarının birleştirilmesi sonucunda Özürlüler Yüksek Kurulunda açığa çıkan üyeliğe, duyulan ihtiyaç nedeniyle Devlet Personel Başkanının üyeliği öngörülmektedir. Yine, "en fazla üyesi bulunan işçi ve işveren konfederasyonlarının başkanı" ibaresi konuyla ilgili uzman katılımının sağlanabilmesi amacıyla "en fazla üyesi bulunan işçi ve işveren konfederasyonlarının temsilcileri" olarak değiştirilmekte ve Özürlüler Yüksek Kurulu üyeleri arasına Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürü, İçişleri Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanlığı ve Türkiye Barolar Birliği Başkanlığını temsilen birer üyenin katılması öngörülmektedir.

Madde 41- Madde ile, Özürlüler Yüksek Kurulunun görevleri arasına; özürlü haklarının korunması, geliştirilmesi, uygulanmasının izlenmesi, izleme sonuçlarının değerlendirilmesi ve mevzuatta ve uygulamada görülen aksaklıkların giderilmesi, ulusal mevzuat ile uluslararası mevzuat arasındaki uyumsuzlukların giderilmesi amacıyla özürlülerle ilgili hakları izlemek ve değerlendirmek ile özürlü haklarına ilişkin ulusal politikanın oluşturulmasına yardımcı olmak ve uygulamalarda birliktelik sağlamak görevlerinin eklenmesi öngörülmektedir.

Madde 42- Görme, ortopedik, işitme, dil-konuşma, ses bozukluğu, zihinsel ve ruhsal özürlü çocuklardan özel eğitim değerlendirme kurullarınca özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam etmeleri uygun görülenlerin eğitim giderlerinin her yıl bütçe uygulama talimatında belirlenen miktarı kadarı Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanması öngörüldüğünden madde ile 506 sayılı Kanunun ek 37 nci maddesi yürürlükten kaldırılarak mükerrerliğin önlenmesi amaçlanmaktadır.

Geçici Madde 1- Madde ile, Kanunda öngörülen yönetmeliklerin Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde yürürlüğe konulması amaçlanmaktadır.

Geçici Madde 2- 1997 yılında 3194 sayılı İmar Kanununda yapılan değişikliğe rağmen mevcut yapı ve alanlarda özürlülere yönelik düzenlemelere rastlanmamaktadır. Bugün kullanılmakta olan ve tamamına yakını özürlüler için ulaşılabilir olmayan okul, hastane, belediye, sağlık ocağı gibi resmî binalar ile özel eğitim, özel sağlık, sinema, tiyatro, çarşı, otel, yurt, kütüphane, müze, konferans salonu gibi umumî binaların özürlüler açısından erişilebilir duruma getirilmesi büyük önem arz etmektedir. Aynı durum özürlüler için erişilebilirlik koşullarını taşımayan mevcut yaya yolları, yaya geçitleri ve açık alan düzenlemeleri için de geçerlidir. Madde ile, mevcut bina ve açık alanların uzun süre kullanılacağı göz önüne alındığında, mevcut resmî ve umumî binalar ve kamusal açık alanlar için makul düzenleme koşullarının tanımlanması ve bir uygulama programının yapılması, mevcut umumî yapı ve kamusal açık alanların beş yıl içinde özürlülerin erişimine uygun duruma getirilmesi amaçlanmaktadır.

Geçici Madde 3- Madde ile, beş yıl içerisinde, şehir içinde kullanılan belediye ve özel tüm toplu taşıma araçlarının özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilmesi amaçlanmaktadır.

Madde 43- Yürürlük maddesidir.

Madde 44- Yürütme maddesidir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber