Danıştay'ın eğitime müdahalesi rektörleri de isyan ettirdi

Kaynak : Zaman
Haber Giriş : 12 Şubat 2010 07:20, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

YÖK'ün katsayı düzenlemesini ikinci kez iptal eden Danıştay'a rektörlerden tepki yağıyor. Yargının eğitime müdahale etmesinden rahatsız olan rektörler, katsayı konusunun eğitim bilimcilere bırakılmasını istiyor.

Her şeyin Danıştay'a taşınmasını eleştiren Galatasaray Üniversitesi Rektörü Ethem Tolga, sınıfta kalan öğrencilerin bile mahkemeye başvurduğuna dikkat çekiyor. Meslek liselerine üniversite yolunun açılması gerektiğini belirten Tolga, öğrencilere de 'karamsar olmayın, derslerinize çalışın' çağrısı yapıyor. Katsayının, hukukçuların değil eğitimcilerin işi olduğunu vurgulayan Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü İnci Varinli de, "Yargı, eğitime bu kadar müdahale etmemeli." uyarısında bulunuyor. Sakarya Üniversitesi Rektörü Mehmet Durman, yargının meseleyi çözmeye yönelik tavır belirlemesini isterken, Gelişim Meslek Yüksekokulu Mütevelli Heyet Başkanı Abdülkadir Gayretli, "Danıştay inadı bırakıp çözüme yardımcı olmalı." diyor.

Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır, Baro'nun açtığı davanın hukuka uygun olmadığını söyleyerek, "Baro insan haklarına aykırı nedeniyle başvurduklarını söylüyor ama açtıkları dava ile yüz binlerce insanın eğitim hakkının yok sayıldığını da biliyor. YÖK'ün, ortadaki mağduriyeti gidermek, daha iyi koşullar oluşturmak için yaptığı düzenleme hukuka aykırı diye iptal ediliyor." diyor. Baronun meslek örgütü alanında bu kadar çaba sarf etmediğini belirten Çalışır, baronun dava açma yetkisi olmadığına da dikkat çekiyor: "Baronun iptal açma gibi bir yetkisi yok. Çünkü baronun subjektif taraf ehliyeti yok. İdari Yargılama Kanunu 2. maddesinde iptal davası açabilmeniz için kişisel hakkınızın ihlal edilmesi ve menfaat koşulu aranması gerekiyor. Ama baronun böyle bir hakkı ihlal edilmemiştir." Çalışır, kararın içeriğini ise şöyle değerlendiriyor: "Danıştay, idarenin faaliyetlerine sadece hukukilik açısından bakabilir. Yani yapılanın, yasal düzenlemelere uygun olup olmadığı hususunda bakabilirler. Burada Danıştay, yerindelik denetimi yaptı. Ama buna yetkisi yok. Danıştay, daha önceki kararlarında 'YÖK yetkilidir' diyor. Arkasından ekliyor: 'Ama çizdiğim çerçevede yetkilidir.' Bu yanlış."

İstanbul Barosu eski başkan adayı Şadi Çarsancaklı, mevcut yönetimin baroyu bir kavganın tarafı haline getirdiğine işaret ediyor. Baro mensuplarını buna karşı çıkmaya çağıran Çarsancaklı, "İktidar kavgasında mevzi tutabilmek için binlerce genci mazlum konuma sokacak bir tasarrufun ayıplı olduğu, bu ayıbın baro eliyle gerçekleştiği ortada. Hepsinden daha vahimi, bu iktidar kavgası hukukun bizatihi kendisini ortadan kaldırmakta. Bu hukuk ihlalini yapanlar unutmasınlar, tahrip ettikleri hukuk uygulaması gün gelecek onlara da lazım olacak." diye konuşuyor.

Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Başkanı Avukat Necati Ceylan da baronun, temel hak ve özgürlüklere güvence sağlayacak bir kurum olması gerekirken aksi bir tutum takındığını ifade ediyor: "Hukuksuzluğu savunanlar hukukçuların kendisi. Bu ülkenin onlarca sorunu var. Baronun bu konular üzerine tek bir beyanatının olmaması manidar. Ancak Ergenekon davası ile katsayı konusunda tavır koymasını biliyor." Türkiye'de yargı vesayeti olduğunu dile getiren avukat Ceylan, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Onu kırmak lazım. Baro, Danıştay'a eşitlik için başvurduğunu söylüyor ama Danıştay aynı konuda kendisine başvuran Diyarbakır Barosu'na sen taraf olamazsın deyip, talebini geri çeviriyor."

Avukat Hakları Merkezi kurucusu avukat Mehmet Uçum, baro yönetiminin kendi ideolojik görüşü ve siyasi eğilimini 24 bin üyeli bir kurumun ismini kullanarak dile getirmesi hem hukuk hem de etik açısından doğru bulmadığını vurguluyor. Uçum, yönetimi şöyle eleştiriyor: "Barolar davalara müdahil olmak için elbette girişimde bulunabilirler. Burada önemli olan, anayasal bir yetkinin hangi alanda nasıl kullanıldığıdır. Ergenekon davası sanıkları için çırpınacaksınız ama yaşlarının kat be kat üstünde ceza alan çocuklar için sesiniz çıkmayacak, işte asıl yanlış burada. Hukuk ihlallerinde seçicilik olmaz."

Hukukçular Derneği Başkanı avukat Kamil Uğur Yaralı ise baronun kaybettiği itibara dikkat çekiyor: "Mensuplarının ciddi sorunları varken iki katsayı davası açarak özgürlük ve hukuk karşıtı tavırlarında ısrarcı olduklarını göstermiş oldular." Katsayı adaletsizliğinin YÖK Kanunu'nun 45. maddesine aykırı olduğunu belirten Yaralı, şunları kaydediyor: "Baro yönetiminin 28 Şubat'ın hukuk mirasına sahip çıkarak darbeci baro sıfatını benimsediğini söyleyebiliriz. Baronun mensuplarını, darbeci sıfatını baroyla özdeşleştiren bu yönetimin görevden alınması için her türlü hukuki girişimde bulunmaya çağırıyoruz."

Özgürlüklerin karşısında

İstanbul Barosu eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun yol göstermesine uyarak 'katsayı adaletsizliğinin' iptali için iki kez Danıştay'a başvurdu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber