Ali Babacan: Girişim sermaseyle ilgili yeni düzenleme içerisindeyiz

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 03 Aralık 2011 16:49, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Bugünlerde Türkiye'de girişim sermayesi ile yeni bir yasal düzenleme çalışması içerisindeyiz'' dedi.Babacan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen II. Küresel Girişimcilik Zirvesi'nin ''Küresel Ekonomik Krizin Sürdürülebilir Kalkınma Üzerine Etkileri ve Girişimcilik'' konulu oturumunda yaptığı konuşmada, en önemli sermayenin gençler olduğunu ifade ederek, başka alanlarda gerekenleri yapmadıktan sonra devletin girişimcilik için ne kadar para dökerse döksün sonuç alabilmenin mümkün olmadığını söyledi.

Babacan, ''Kuşkusuz birtakım kaynaklar ayrılacaktır. Devletlerin girişimcilik için asıl yapması gereken hür irade ve hür teşebbüs ortamını oluşturabilmek, finansa erişimde yine fırsat eşitliğini oluşturabilmek. Bu da son derece önemli. Güzel fikirler var ama bu iş biraz da parayla oluyor. O güzel fikrin arkasında duracak sistemi, mekanizmaları oluşturabilmek...'' diye konuştu.

Babacan, ''Bugünlerde Türkiye'de girişim sermayesi ile yeni bir yasal düzenleme çalışması içerisindeyiz. Bugünün şartlarına uygun ve 'O konuyu daha da cazip hale getirebilecek neler yapabiliriz' diye çalışıyoruz'' dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul'un, tarih boyunca girişimcilik tarihinin, ruhunun yeşerdiği bir şehir olduğunu bildirdi.

Babacan, II. Küresel Girişimcilik Zirvesi'nin ''Küresel Ekonomik Krizin Sürdürülebilir Kalkınma Üzerine Etkileri ve Girişimcilik'' konulu oturumunda yaptığı konuşmada, İstanbul'un, tarih boyunca bir ticaret ve iş merkezi olduğunu ifade ederek, bu kentte iş yapma ve girişimcilik kültürünün eskilere dayandığını söyledi.

İstanbul'u finans konusunda dünyanın 10 küresel finans merkezinden birisi yapmak istediklerini ve hedeflerinin 2023 yılı olduğunu bildiren Babacan, ''Bugün pek çok uluslararası kuruluş İstanbul'u baz alıyor ve buradan bölge operasyonlarını yönetiyor. Örneğin Coca Cola, İstanbul merkezinden 92 ülkedeki operasyonunu yönetiyor. IFC, Washington dışındaki ilk ofisini İstanbul'da açtı. EBRD, bölgesel ofisini burada açmayı tercih etti'' diye konuştu.

Bugün İstanbul'dan dünyanın 120 ayrı kentine uçuşların söz konusu olduğunu hatırlatan Babacan, İstanbul'un, tarih boyunca girişimcilik tarihinin, ruhunun yeşerdiği bir şehir olduğunu söyledi.

Dünya ekonomisinin geçmekte olduğu bu zor dönemde girişimciliğin ne kadar önemli olduğunu, bu zor dönemden çıkmak için pek çok ülkenin şiddetle reform yapma ihtiyacında bulunduğunu ve bu reformların önemli bir kısmının verimliliğin artması ve girişimciliğin önünün açılmasıyla ilgili reformlardan oluştuğunu ifade eden Babacan, ''Bugünün dünyası artık çok çalışmayı, koşturmayı gerektiriyor. Yerinde oturanın hızla geriye doğru zemin kaybettiği bir dönemdeyiz'' dedi.

Babacan, Türkiye'nin, özellikle G-20 ve OECD gibi platformlarda küresel koordinasyonun önemini hep vurguladığını belirterek, şunları kaydetti:

''2008'den bu yana artık G-20'nin Liderler Zirvesi de var. Maalesef biz hala temel konularda, temel sorunların çözümünde o dayanışma ruhunu göremiyoruz. Ülkeler kendi milli menfaatleri doğrultusunda hareket ettiğinde ve sadece kısa vadeli çıkarlarını düşündüğünde bu, maalesef dünyayı her yıl daha da riskli, tehlikelerin daha büyük olduğu bir ortama sürüklüyor. Bu, hem finans sektörü, hem küresel dengesizlikler, hem de çevre ile ilgili konular için geçerli. Maalesef son 2 yıldır dünyadaki çevreyle ilgili tartışmalar sürekli zemin kaybediyor. Pek çok ülke taahhüde girmek istemiyor. Oysa biliyoruz ki eğer hiçbir şey yapmazsak, hiçbir ülke kendi politika setinde bir değişikliğe gitmezse, 'Ben hızlı büyüyeyim, önümüzdeki 3-5 yıl iyi bir ekonomik büyüme yakalayayım, 20-30 yıl sonrasında kim öle kim kala' diye yaklaşırsa dünyayı bekleyen çok büyük bir tehlike söz konusu.''

-''Melek yatırımcı''-

Ali Babacan, ''melek yatırımcı'' konseptine değinirken de ''Bu, girişim sermayesinin de önceki aşaması... Bununla ilgili ne yapabiliriz, bununla ilgili nasıl bir hukuki düzenleme yaparız ki Türkiye de bu alanda gelişsin? Bu konuya ayrılan fonların rasyonel bir şekilde kullanılması... Devlet olarak 'Ben şu kadar para harcadım, görevimi yaptım' değil. Biraz daha işin içine girmemiz gerekiyor'' diye konuştu.

Bunu eğitim sistemine de yerleştirmek gerektiğini belirten Babacan, 2003'den bu yana bütçenin yapısını değiştirdiklerini, bu tarihten itibaren eğitimin bir numaralı harcama kalemi olduğunu bildirdi.

Babacan, eğitim sistemine girişimcilik kültürünü ve düşünce hürriyetini yerleştirememeleri halinde, ileri yaşlarda bu kültürü kazanmanın zor olabildiğini söyledi.

Eğitimle iş hayatının iç içe olmasının büyük önem taşıdığını kaydeden Babacan, bazı okul ve üniversitelerin tamamen içine kapalı olduğunu, genç yaşlardan itibaren iş hayatıyla muhatap olmanın, ayrıca, üniversite ve iş dünyasının çok yakın çalışmasının büyük önem taşıdığını kaydetti.

Babacan, konuşmasını ''Ne kadar iyi yetişmiş nüfusunuz varsa, ne kadar dünyaya açık nüfusunuz varsa, o nüfusun ürettiği katma değer daha fazla oluyor ve o ülkenin toplam ekonomik büyüklüğü de daha büyük oluyor. En önemli kaynağımız olan genç nesillerimizi mutlaka en iyi şekilde yetiştirip geleceğin dünyasına hazırlamak için adımlar atmak gerekiyor. Burada devletlerin ve hükümetlerin çok önemli sorumluluğu ve ağır bir yükü var'' şeklinde tamamladı.

-''Hızla çöken bir kulübe kim üye olmak ister ki?''-

Ali Babacan, ''AB'deki durum sizi ne kadar endişelendiriyor?'' sorusu üzerine, AB'de bir şeylerin bozulması durumunda bunun sonuçları olacağını belirterek, şöyle dedi:

''Türkiye'nin AB ile durumuna, konumuna bakalım. Yani, AB'nin çöktüğü kadar hızla çöken bir kulübe kim üye olmak ister ki? AB'ye baktığımızda, Türkiye hala süreci sürdürüyor. Biz, AB'yi bir fikirler ve değerler birliği olarak görüyoruz. Siyasi kriterler ve Türkiye'nin katılım sürecinde, bu süreçle ilgili gerekli olan şeyleri yerine getirmesi, Türkiye'ye daha fazla demokrasi, özgürlükler, hukukun üstünlüğünü getirecektir ki, bunlar ekonomiden de daha önemli şeyler. Ekonomi açısından zaten her ölçüte göre, çok iyi durumdayız. Dolayısıyla bize bir örnek değil orası. Kim bilir, 9 Aralık'taki zirveden sonra belki her şey daha farklı olur. Ne olacağını görmemiz gerekir ama biz hala inanıyoruz ki, AB'nin bütünlüğünü koruması çok önemli. Bir fedakarlık yaparak, bir araya gelerek çözüme ulaşacaklar.''

Türkiye'nin bankacılık sektörünün güçlü olduğuna değinen Babacan, ''2008-2009'da bankalarımızın her biri piyasada bir testten geçti ve hiçbir Türk bankası negatif etkilenmedi olanlardan. Bütçe açığı açısından da bütün dünyanın en düşüğüyüz, borçla, GSYH oranı AB'dekilerin en alt düzeyinde. Dolayısıyla bu ana sorunların hiçbiri bizde yok. Türkiye ile Avrupa'nın durumuna baktığımızda siyah-beyaz gibi birbirine ters, birbirinden farklı'' diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber