Bir Sayıştay Denetçisi Raporunun Sonuçları

Sayıştay Denetçilerinin 2004 yılı sonlarına doğru Fırat Üniversitesinde yaptığı denetimlerin akademik kadrolarda oluşturduğu domino etkisi hala devam ediyor. Bir çok üniversitede, bu rapor fırsat bilinip, araştırma görevlileri 33/a'dan 50/d'ye aktarılmaya başlandı. Yaşananlar rahatsız edici boyutlara varınca 'torba yasa' ile 33/a'ya göre görev yapan araştırma görevlileriyle ilgili 3 yıllık sınırlama ortadan kaldırıldı. Ancak, Dokuz Eylül Üniversitesi başta olmak üzere üniversitelerdeki atılmalar ve aktarılmalar devam etmektedir. Konuya ilişkin olarak bir ziyaretçimiz tarafından gönderilen "Dokuz Eylül Üniversitesinde Neler Oluyor?" başlıklı yazıyı görmek için başlığa tıklayın.

Haber Giriş : 26 Mayıs 2005 10:59, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ'NDE NELER OLUYOR?

Konuya ilgi duyan herkesin bildiği üzere, Sayıştay denetçisinin 2004 yılı sonlarında Fırat Üniversitesi'nde yaptığı tahkikat neticesinde hazırladığı rapor, başta Dokuz Eylül olmak üzere pek çok üniversitenin bilimsel verimlilik konusunda düşünmesini (!) sağladı. Fırat Üniversitesi yöneticilerine, araştırma görevlilerinin görev süreleri gerekçe gösterilerek çıkarılan zimmet, hukuksuz uygulamaların başlangıcı oldu.

Dokuz Eylül Üniversitesi'nde 33/a kadrosuyla görev yapan araştırma görevlileri, ne olduğunu hâlâ idrak edemedikleri 50/d kadrosuna aktarılmaya başlandılar. Eylül 2004 tarihinde başlayan bu uygulamada konunun muhatabı araştırma görevlilerinin fikri sorulmaksızın hızlı bir biçimde kadro aktarımı yapıldı. Çeşitli ortamlarda ?araştırma görevliliğinden emekli olacak tembellerin, okula uğramadan maaş alan ve ticari işlere soyunmuş asalakların üniversiteden atılacağı? söylenerek uygulamalara kılıf aransa da DEÜ'deki bu kişiler her kim ya da kimlerse, onlara yönelik açılmış tek bir soruşturma nedense yok. O efsanevi kişilerin kim/kimler olduğunu yalnızca uygulamayı başlatanlar biliyor. 33/a maddesinde görev yapan araştırma görevlileri, burslu öğrenci maddesi olan 50/d'ye aktarıldıkları günlerde büyük bir şaşkınlık yaşadılar. Çünkü 50/d maddesi yalnızca lisans üstü eğitim görülen günlerde maaş (burs) alınabilen bir görev tanımını içermektedir. 50/d maddesinde yüksek lisansını ya da doktorasını tamamlayan bir araştırmacı eğer aynı gün öğretim görevliliği veya yardımcı doçentliğe atanmazsa işsiz kaldı demektir. 50/d maddesinin en önemli sakıncalarından biri güvencesiz olmasıysa, diğeri de üstlerle her koşulda ve ortamda uzlaşıya dayalı bir ilişkiyi zorunlu kılmasıdır. Atama-yükseltme kriterlerinin dünyaca ünlü olduğu ülkemizde, yönetenlerle iyi ilişkiler kurmanın ne anlama geldiğini herkes iyi bilmektedir.

Dokuz Eylül Üniversitesi'nin bu konudaki uygulamaları sonucunda onlarca araştırma görevlisi idari mahkemelere başvurdular. Dava dilekçelerine üniversite tarafından verilen cevaplar, uygulamanın hangi amaca yönelik olduğunu açıklamaya çalışırken yepyeni bir terminoloji yaratmaktan da geri kalmadı. Kadro aktarımının amacının ?üniversitedeki bilimsel verimliliği arttırmak ve tembelliği önlemek? olduğunu bu cevaplardan öğrendik. Fırat Üniversitesi'nde inceleme yapan denetçi bile bilimsel verimliliği arttırmak ve tembelliği önlemek yolunda ?kendisi için küçük ama Türkiye için çok büyük bir adım?(!) attığının farkında olmasa gerek. Gelişmeleri acı bir tebessümle izliyoruz; Sayıştay raporları üniversitedeki bilimsel verimi arttırmada en etkili referans olarak öne çıkıyor. Bilimsel verimliliğin üniversitemizdeki artışına örnekler vermek yararlı olacaktır. 50/d'ye aktarılan kimi araştırma görevlileri, yüksek lisans ya da doktora çalışmaları bitmesine rağmen çalışmalarını değerlendirmeye açmıyorlar. Tezler teslim olduğu gün işsiz kalma kaygısı önemli bir sorun olarak görülüyor. Kimilerinin tezini bırakıp yönetim kademelerindekilerin iki dudağından çıkacak her türlü emre kendilerini amade ettiklerini ve akademik kaygı taşımadıklarını da vurgulamak gerek. Huzursuzluk ve güvensizlik nedeniyle çalışmaların durma noktasına geldiği, kadro almak amacıyla insani ilişkilerin arka plana itildiği vb. konular en fazla yakınılan sorunlar. Uygulama nedeniyle mahkemeye başvuranlar ise, yönetimi karşılarına aldıkları için asla kadro alamayacaklarına inan(dırıl)mış durumda, bu içerikte konuşmalar gerek görülen ortamlarda çekinmeden yapılıyor. Üniversitede bilimsel verimlililik, bilimsel etik, yardımlaşma, paylaşım? beklenmedik oranda artıyor. (!) Bilim uğruna fakülte yönetimlerinde topluca istifalar yaşanıyor ve yine bilim uğruna istifalar topluca geri alınıyor?

Üniversitemizdeki meseleden haberdar olan TBMM'nin, torba yasa kapsamında 33/a maddesine ek yapmasına ve Maliye Bakanı'nın ?araştırma görevlileri, tezlerini bitirip yardımcı doçent olasıya kadar kadrolarında kalabilecekler? açıklamasına karşın Dokuz Eylül Üniversitesi'ndeki uygulama tüm hızıyla sürüyor.

Neyse? Bunlar sıkıcı konular. Üniversitemizde bahar şenlikleri de başladı. Sağlık Kültür Spor Dairemizce organize edilen ve ?Kamu Yönetimi Bilimsel Düşünce Topluluğu?nun düzenlediği Miss Dokuz Eylül Güzellik Yarışması'na gidip bilimsel düşüneceğiz, üniversite nedir onu yerinde inceleyeceğiz, kendimizden şüpheleneceğiz.

"Haber Gönder" yoluyla haberi yazan: Mühendis

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber