Okul sütü projesine TZOB'dan tam destek

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 7 milyon 63 bin 768 çocuğa her gün en az 200 mililitre uzun ömürlü süt dağıtılmasını sağlayacak Okul Sütü Projesi'ni çok önemsediklerini ve atılan bu olumlu adımı sonuna kadar desteklediklerini belirtti.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 02 Mayıs 2012 13:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Bayraktar, okullarda süt dağıtımının bugün başladığını hatırlatarak, sütün, sadece bebeklikte değil, insan yaşamının her evresinde tüketilmesi gereken bir besin olduğunu, düzenli süt tüketimi alışkanlığının, bebeklikten yaşlılığa, bireyin zihinsel ve fiziksel gelişimine, vücudunun güçlenmesine ve sağlığının korunmasına çok ciddi oranda katkı sağladığını vurguladı.

GÜNDE 3-4 SU BARDAĞI SÜT TÜKETİLMELİ

Süt tüketiminin genellikle ileri yaşlarda görülse de temeli çocukluk ve gençlik dönemine dayanan osteoporoz (halk arasında bilinen adıyla kemik erimesi) hastalığına yakalanma riskini azalttığını hatırlatan Bayraktar, Sağlık Bakanlığı'nın, bireylerin günlük olarak tüketmesi gereken süt miktarını çocuklarda, ergenlerde, gebe/emzikli kadınlarda ve menopoz sonrası kadınlarda 3-4 su bardağı, yetişkinlerde ise 2 su bardağı olarak tavsiye ettiğini belirtti. Kalsiyum, protein, A, B, D, E vitaminleri bakımından zengin olan sütün, kemik ve dişlerin sağlıklı gelişiminde, bağışıklık sisteminin güçlenmesinde, göz, saç ve deri sağlığında, sinir ve sindirim sisteminin düzenlenmesinde ve büyümede etkin rol oynadığını bildiren Bayraktar, "Bu nedenle büyüme ve gelişme çağından itibaren çocukların, gençlerin, anne adaylarının, yaşlıların süt ve ürünlerini dengeli biçimde tüketmesi gerekmektedir. Ayrıca yapılan araştırmalar sütün, bireylerin sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin yanı sıra osteoporoz, kanser, kalp krizi, obezite gibi pek çok hastalığa karşı vücudu koruduğunu göstermektedir. Günde 2-3 bardak süt içenlerde kolon kanseri, meme kanseri ve over (yumurtalık) kanseri riskinin ciddi oranda azaldığı bildirilmektedir. Tüm dünya ülkeleri, süt tüketiminin artırılması adına ciddi çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmaların yürütülmesinde ve yeni inisiyatiflerin oluşturulmasında devlet, sivil toplum ve özel sektör kuruluşlarının işbirliği esas alınmaktadır. Ayrıca, tüm bu girişimlere halkın katılımı da son derece

önemlidir. Ancak ne yazık ki ülkemizde süt tüketim alışkanlığı yaygın değildir. Bu doğrultuda yapılan araştırmalar Türk halkında süt tüketiminin çay, su ve gazlı içeceklerden sonra 4. sırayı aldığını göstermektedir" dedi.

TÜRKİYE, DÜNYA İNEK SÜTÜ ÜRETİMİNİN YÜZDE 2,08'İNİ KARŞILIYOR

Bayraktar, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) verilerine göre, 2010 yılında dünyada 599 milyon 438 bin 3 tonu inek sütü olmak üzere 720 milyon 870 bin 390 ton süt üretildiğini, Türkiye'nin 12 milyon 480 bin 100 tonu inek sütü olmak üzere 13 milyon 605 bin 594 tonluk üretimle 11'inci sırada bulunduğu bilgisini verdi. Bayraktar, dünyada sütün çok önemli bir ürün haline geldiğini, toplam 179,2 milyar dolarla dünyada ürün bazında değer olarak en büyük üretimin inek sütünde yapıldığını vurguladı. Türkiye'nin, 2010 yılında 12 milyon 480 bin 100 ton inek, 816 bin 832 ton koyun, 272 bin 811 ton keçi, 35 bin 851 ton manda sütü ürettiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"İnek sütü, Türkiye'de de ürün bazında değer olarak en büyük üretimin gerçekleştirildiği kalemdir. Ülkemizde 2010 yılında 3,9 milyar dolarlık inek sütü üretilmiştir. Dünya nüfusunun yüzde 1,06'sı kadar olmasına rağmen, dünya inek sütü üretiminin yüzde 2,08, toplam süt üretiminin ise yüzde 1,89'unu karşılıyor. Son yıllarda süt üretiminde çok önemli bir artış var. Fakat üretimde sürekliliğin sağlanması için fiyat istikrarının korunması gerekir. Türkiye'de Mart-Nisan-Mayıs döneminde doğumlara bağlı süt üretimi artıyor. Zamanlamanın doğumlara bağlı süt üretiminin arttığı döneme denk getirilmesi, sütte fiyat istikrarının korunması açısından da çok yerinde olmuştur. Uzun vadede yürütülecek Okul Sütü Projesi sayesinde Türkiye'de süt kalitesi yükselirken, aynı zamanda hayvancılık ve hayvancılıkla ilişkili diğer sektörler de gelişecek; bu sektörlerde istihdam kapasitesi artacaktır. Yine Okul Sütü Projesi ile beslenme yetersizliğinden kaynaklanan gelişim bozukluklarına yönelik yapılan harcamaların azalacaktır. Türkiye, Okul Sütü Projesi'nden sosyal gelişimin yanı sıra ekonomik anlamda da topyekun bir fayda sağlayacaktır. Bu tip programlar; sağlıklı nesillerin yetişmesi açısından sosyal; tüketim alışkanlıklarının artırılarak süt ve süt ürünlerine talep yaratılması ve süt sektöründe arz-talep dengesinin sağlanması açısından da ekonomik fayda sağlamaktadırlar. Bu nedenle, sağladığı fayda ve gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar dikkate alındığında, bu projenin başlatılmasının yanında, ayrıca bu projenin peynir, yoğurt gibi süt ürünleri ile çeşitlendirilmesi ve mutlaka yasal bir zemine oturtulması gerektiğine inanıyoruz. Böylece, bu programların uygulandığı ülkelerdeki gibi sağlıkl nde 2-3 bardak süt içenlerde ı nesillerin yetiştirilmesi devlet garantisine alınmış olacaktır."

60'DAN FAZLA ÜLKEDE OKUL SÜTÜ PROGRAMI UYGULANDI

Gelişmiş ülkelerde süt tüketim rakamlarının Türkiye ile karşılaştırıldığında; kişi başına Avrupa Birliği'nde 10,7, ABD'de 11,8 kat daha fazla süt içildiğini belirten Bayraktar, "Dünyada birçok ülke bu sorunu çözmek için bireyleri özendirici ve teşvik edici okul sütü programlarına başvurmaktadır. Mevcut veriler 60'dan fazla ülkede okul sütü programlarının uygulandığını göstermektedir. Süt tüketimini artırma amaçlı gelişmiş ülkelerde uygulanan programlar genel itibarıyla yasal altyapısının olması noktasında benzerlik göstermektedir. Uygulamalardaki farklılıklar ise ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin; AB'de, eğitim kuruluşlarındaki öğrencilere, işlenmiş süt ürünlerinin tedarik edilmesi için topluluk yardımları verilmektedir. Ayrıca, bu yardımlara ilaveten üye ülkeler, aynı ürünler için ulusal yardımlar da verebilmektedir" dedi.

Bayraktar, Çek Cumhuriyeti'nin, çalışmalarda ulaşılan başarıda devletin rolünü en açık şekilde ortaya koyan ülke olduğunu kaydederek, "Küçük ölçekli bir işletme tarafından 1996 yılında Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da başlatılan Okul Sütü Programı, AB'ye üyelik sürecinde, 1999 yılından itibaren devlet projesi haline gelmiştir. Çek Cumhuriyeti'nde, 2004 yılında, 2 bin 569 okulda 540 bin öğrenciye süt ve süt ürünleri (uzun ömürlü UHT süt, aromalı süt, yoğurt, sütlü tatlılar, sütlü çikolatalar ) dağıtılmış ve programın süt tüketiminde yüzde 19 oranında bir artış sağladığı gözlenmiştir. Program 'Laktea' adlı kar amacı gütmeyen bir kuruluş tarafından yürütülmüş ve finansmanın yüzde 50'si ulusal ve topluluk yardımları ile yüzde 50'si ise aileler tarafından karşılanmıştır. Bir diğer başarılı uygulama örneği Portekiz'dir. Bu ülkede 'Okul Sütü' uygulamaları sonucunda yıllık kişi başına içme sütü tüketimi 29 litreden 70 litreye yükselmiş, 10 yıl içinde boy ortalamasında 3 santimetreye yakın artış olmuş, ayrıca çocukların okula devam ve zihinsel aktivitelerinde belirgin değişiklikler gözlenmiştir" dedi.

Okul sütü programlarının aynı zamanda süt hayvancılığında istikrarı sağlamak ve süt piyasasını düzenlemek için bir araç olarak kullanıldığını da ifade eden Bayraktar, "Avrupa Birliği Komisyonu Okul Sütü Programının genel amaçlarından birini 'Süt ürünleri pazarını genişletmek' olarak belirtmektedir. Komisyon, programın esas amaçlarından birini ise 'AB pazarında süt ürünleri için istikrar sağlamak ve yaşama standartlarının yükseltilmesine katkıda bulunmak' şeklinde açıklamaktadır. Okul sütü, toplam ulusal süt tüketiminin; Tayland'da yüzde 25, Japonya'da yüzde 9, ABD'de yüzde 7, Finlandiya'da yüzde 5, Norveç'te yüzde 4, İsveç'te yüzde 4, Kanada'da ve Danimarka'da yüzde 3'ünü oluşturmaktadır" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber