Star Gazete yazarı, öğretim üyelerine ?Müktesebat'ı sordu

Haber Giriş : 09 Ekim 2005 19:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

musa ağacık/star

Beşiktaş Belediyesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi arasında kültürel, sanatsal ve eğitsel alanlarda işbirliği yapılmasını öngören bir protokol imzalandı. MSÜ rektörlük binasında gerçekleştirilen imza törenine Belediye Başkanı İsmail Ünal, Rektör Prof. Dr. İsmet Vildan Alptekin, MSÜ öğretim üyesi ve Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu Genel Sanat Yönetmeni Zeliha Berksoy ile üniversite öğretim üyeleri katıldı. Protokolün ardından katılımcılara AB'ye üyelik sürecinde sıkça gündeme gelen Arapça-Osmanlıca ve yabancı sözcükleri sordum. Türkçeden yana bir kısım sevgili okurlar:

Zeliha Berksoy olarak, Beşiktaş Belediyesi ile MSÜ arasındaki anlaşma sizin için ne ifade ediyor?

Kendimi şu anda bulutlar üzerinde hissediyorum. Kültür ve sanat su gibi gerekli.. Çünkü insanların doğruyu bulmaları, hayata gönül rahatlığıyla bakmaları için kültür ve sanat birinci şey..

Peki AB'ye üyelik sürecinde gündeme gelen ?müktesebat' gibi Arapça-Osmanlıca sözcüklerden birşey anlıyor musunuz?

Müktesebat, herhalde anlaşma, yani o konuda tartışma..

Drogasyon?

Bir grup, ekip çalışması..

Entegrasyon?

Ona karışmak..

Deklerasyon?

Bunu açıklamak, somut hale getirmek..

İmtiyazlı ortaklık?

Kötü bir şey.. Asla kabul etmiyoruz.

Melih Aşık'ın Açık Penceresi'nin nükte yazarı Akif Kökçe'nin ifadesiyle ?Avrupa ittifakı'na azalık müzakereleri esnasında neden Türkçe yerine lisan-i Osmani ve lisan-i ecnebi tercih ediliyor?

Yani bu maymun tiyatrosu, böyle bir şey olmaması lazım.. Çünkü biz artık yeni Türkçeyi kullanıyoruz. Anlaşılır, her şeyi çok net bir şekilde anlatan gayet güzel bir Türkçemiz var. ?Tartışma' varken niçin ?müzakere?' Saçma bir şey.

Rektörlüğe ulaşabilmek!

Sayın Rektör, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinden esinlenerek mi acaba Rektörlüğe ulaşabilmek için dar, karanlık ve uzun bir koridor seçtiniz?

Ama bizim burda geniş bir kapımız da var..

Kapalı ama öyle değil mi?

Bir örnek olarak kabul ama bizim üniversitemizin kapısı AB'nin kapısının yanında çok büyük kalır.

Bu arada ?AB masasına oturan yetim'i tanıyor musunuz?

Ben Türkiye'yi yetim kabul etmiyorum..

?Baba', bu ifadesiyle 40 yıldır yönetiminde bulunduğu Türkiye'yi ?yetim bıraktığını mı' itiraf ediyor sizce?

Yooo, ?Baba'nın zamanında biz daha çok yetimdik, onun için Türkiye'nin yetim olduğunu kabul etmiyorum..

?AB müktesebat'ı ne ifade ediyor?

Şimdi bu Arapça sözcüklerden vaz geçmemiz, halkın anlayacağı şeyler kullanmamız lazım. Ama şu anda AB'yle ilişkileri yürüten hükümet üyeleri, malesef bu kelimeleri kullanıyorlar.. Gazeteciler olarak sizler de kullanıyorsunuz..

Gazetecilerin bir bölümü halkı uyutmak için kendilerinin de anlayamadığı Osmanlıca sözcüklerini kullanmalarını doğru buluyor musunuz?

Hayır, ben buna karşıyım. Türkçe karşılığı neyse o sözcükleri kullanmamız lazım.

Mimarlık Fakültesi Dekanı

Siz örtmenim?

Prof. Bilgi Aşkun, Mimarlık Fakültesi Dekanı..

AB'ye üyelik süreciyle ?müktesebat' gibi anlaşılması zor Osmanlıca sözcüklerin kullanılmasını doğru buluyor musunuz?

Osmanlıca'nın kullanılması acaba hukuk dili olması nedeniyle mi kulanılıyor?

Nedeni, halkın olup biteni anlamasını engellemek olamaz mı?

Belki de.. Yoksa herkes hukukçu olur çıkar diye mi.. Yani bu işlerine gelmiyor mu? Biliyorsunuz bütün yasaların hepsi anlaşılmaz bir dilde..

AB'ye üyelik süreci, ?buraya çöp döken eşektir' şeklindeki yazıların da sona ermesi değil mi?

Gayet tabii, o da çevrenin kirlenmesi.

Bu arada Mimarlar Odası'nın nitelikli yapıların inşaasına gerekli katkıyı yaptığını söyleyebilir misiniz?

Mimarlar Odası, en azından mimarların hakkını koruyamıyor, ben ona inanıyorum..

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber