12 üniversiteden ODTÜ'deki olaylara tepki

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 24 Aralık 2012 19:02, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

18 Aralık'ta Göktürk-2 Uydusu'nun Çin'deki Jiuquan Hava Üssü'nden fırlatılması nedeniyle düzenlenen tören öncesi ve sonrası ODTÜ'de çıkan olaylarla ilgili Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi'nden ortak açıklama yapıldı. Açıklamaya Hacettepe, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi, Sabahattin Zaim Üniversitesi, Uşak Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Bezmialem Vakıf üniversitesinden destek geldi.Açıklamada TÜBİTAK Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Araştırma Merkezinde başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı bir tören düzenlendiği hatırlatılarak " Türkiye Cumhuriyeti'nin uzay bilimleri ve teknolojileri alanında göstermiş olduğu bu tarihi başarı, ne yazık ki ODTÜ yerleşkesinde bazı öğrencilerin şiddet eylemleriyle gölgelenmeye çalışılmıştır.

Üniversiteler öğrencilerin ve bilim adamlarının fikir ürettiği, düşüncelerini özgürce paylaştığı; farklı, hatta katılmadığı düşüncelere tahammül etmeyi içselleştirdiği ortamlar olmalıdır. Şiddet içeren eylemlerin fikirlerin önüne geçmemesi esastır. Öğrencilerin tek protesto aracı eleştirel fikirleri olmalı; taş, sopa ve molotof kokteyli öğrencilerle anılmamalıdır. Kavga ve şiddet hiçbir fikre hizmet edemez ve hiçbir fikir hedeflerine bu yöntemlerle ulaşamaz.

Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi olarak, ODTÜ yerleşkesinde gerçekleştirilen tören sırasında yaşanan şiddet olaylarını üzüntüyle karşılıyoruz.

Toplumun her alanda bir adım daha ileriye gidebilmesinin, üniversite öğrencilerinin eğitim, araştırma ve sosyal sorumluluk faaliyetleriyle mümkün olacağına inanıyoruz. Üniversiteler olarak öğrencilerimizin kamuoyunda başarılarıyla gündeme gelmeleri en büyük arzumuzdur.

Bu vesileyle, ülkemizde heyecan uyandıran ve tüm dünyanın ilgisini çeken böylesine bir bilimsel ve teknolojik başarının gerçekleşmesinde katkısı olan bilim adamlarımıza ve diğer yetkililere teşekkür eder, tebriklerimizi sunarız. Kamuoyuna saygıyla duyurulur" denildi.

Öte yandan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Senatosu tarafından da yapılan yazılı açıklamayla protesto girişimlerinin kınandığı belirtildi.

Açıklamada şöyle denildi:

"Uzay ve uydu sistemlerine yönelik teknoloji, uzman insan gücü ve alt yapı geliştirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının gözlem ve araştırma ihtiyaçlarının milli imkan ve kabiliyetlerle karşılanması ihtiyacını karşılamak amacı ile üretilen Türkiye'nin ilk milli keşif uydusu Göktürk-2 ve TÜBİTAK UZAY mühendisleri tarafından geliştirilen Milli Uçuş Bilgisayarı BİLGE, ülkemizin çağdaş medeniyeti yakalamasında önemli bir adım oluşturmaktadır. Böyle önemli projeleri destekleyen hükümet ve araştırma kurumlarına teşekkür ederiz. Göktürk-2' nin uzaya fırlatılması törenine, tüm öğrenci ve öğretim elemanlarının da coşkuyla katılmaları beklenirken, bilime ve gelişmeye karşı yapılan bu anlamsız protesto girişimlerini kınıyor ve kamuoyuna ilan ediyoruz."


ÜNİVERSİTE SENATOSU, GÖKTÜRK-2'YE SAHİP ÇIKTI

Geçtiğimiz hafta Çin'den fırlatılan Göktürk-2 isimli uydu ile ilgili bir açıklama yapan Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Senatosu, ?ODTÜ'de meydana gelen olaylar ve sonrasında kamuoyunda yapılan tartışmalar konuyu asıl mecrasından saptırmış ve millet olarak haklı bir gururu paylaşacağımız bu günlerde kamuoyu olumsuz bir atmosfere doğru yönlendirilmiştir? denildi.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin uydu ihtiyacını karşılamak üzere tasarlanan GÖKTÜRK-2'nin yüksek resim depolama kapasitesine ve 20 kilometrekarelik alanda 2,5 metre çözünürlükte fotoğraflama özelliklerine sahip bir uydu olduğunun belirtildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

?GÖKTÜRK-2'yi diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerden biri de içerisindeki yazılımların tamamının, donanımın ise yüzde 80'inin Türk mühendisleri tarafından yapılmış olmasıdır. Dünyada sadece 56 ülkenin uydusu vardır ve bunlardan 25'i kendi uydusunu üretebilmektedir. Halen, 11 ülke kendi uydusunu kendi roketiyle fırlatabilmektedir. Bu aşamada 12. ülke olma hedefiyle çalışmalar sürdürülmelidir. Öte yandan, GÖKTÜRK-2'nin fırlatılması sırasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) meydana gelen olaylar ve sonrasında kamuoyunda yapılan tartışmalar konuyu asıl mecrasından saptırmış ve millet olarak haklı bir gururu paylaşacağımız bu günlerde kamuoyu olumsuz bir atmosfere doğru yönlendirilmiştir. Halbuki, son 10 yılda, birçok ülkede yaşanan ekonomik krizlere karşılık, ülkemizde diğer birçok alanla beraber, özellikle yüksek öğretimdeki okullaşma oranlarında, kadro aktarımı ile öğretim elemanı sayılarında, fiziki alan tahsislerinde ve araştırma faaliyetlerine yapılan kaynak aktarımındaki artış gözle görülür seviyelerdedir. Bu katkılar yüksek öğretim alanının gelişmesi açısından takdire şayandır. Hem yapılan eylemlerin, hem de bu eylemlerden hareketle kamuoyu oluşturmaya çalışan odaklarda yapılan tartışmaların söz konusu böylesi güzel çalışmayı gölgelediği, maksadını aştığı ve yapılan katkıyı göz ardı etmeye dönük girişimler olduğu kanaatimizi üniversite senatosu olarak kamuoyuna saygıyla duyururuz.?


BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ'NDEN BAŞBAKAN ERDOĞAN'A DESTEK

BİNGÖL (İHA) ? Bingöl Üniversitesi Senatosu, geçtiğimiz günlerde Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) ilk milli uydu ?Göktürk 2' için düzenlenen tören sırasında yaşanan protesto olaylarıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a destek verdiler.

Rektör Prof. Dr. Gıyasettin Baydaş ile senato üyelerinin imzasıyla alınan kararda, üniversitelerin bir ülkenin gelişimindeki lokomotif güç olmanın yanında, demokrasinin insan hak ve özgürlüklerinin beşiği konumunda olduğu vurgulanarak; ?Sayın Başbakanımız da YÖK'ün sadece bir koordinasyon kurulu olmasını beyan etmesiyle üniversitelerin daha özerk ve özgürlükçü olmasını arzu etmektedir. Ancak; demokratik hak ve özgürlükler çerçevesinde yapılan eylemler asla şiddet içermemeli ve kamu malına zarar vermemelidir. 18 Aralık 2012 günü Göktürk-2 uydusunun fırlatılması münasebetiyle ülkemizin önemli üniversitelerinden birinde Sayın Başbakanımızın katılımıyla yapılan ve gurur duyulması gereken bir gün ve etkinlikte Sayın Başbakanımıza yönelik tutumu anlamakta güçlük çekiyoruz. Oysa ülkemiz açısından son derece mutluluk ve gurur verici bir olay gerçekleşmekteydi. Bunun ideolojik ve siyasi mülahazalara kurban edilmesine anlamlı bulmuyoruz. Evrensel bilimin üretildiği bir yuvada bu üretime zemin oluşturan ve destek olan bir siyasi irade tenkide değil ancak takdire şayandır. Hükümetimizin son dönemlerde yükseköğretime rekor düzeyde kaynak aktarması, Doğu ve Güneydoğu üniversiteleri olmak üzere tüm üniversitelerimize çok önemli ve anlamlı destekler sağlaması takdirle karşılanması gerekirken, Sayın Başbakanımıza bu nevi muamelenin reva görülmesini doğru bulmadığımızı Türkiye kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz? denildi.


İÜ REKTÖRÜ PROF. DR. YUNUS SÖYLET'İN ODTÜ'DEKİ OLAYLARLA İLGİLİ AÇIKLAMASI

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, ODTÜ'deki olaylarla ilgili yaptığı açıklamada, "Bilim yuvası olan üniversiteler, değişimi en yakından takip eden kurumlar olmalılar. Bu yüzden çok küçük bir azınlığın, ODTÜ gibi ülkemizin en önemli bilim ve eğitim kurumlarından birinin imajını olumsuz şekilde etkilemesine izin verilmemelidir" dedi.

Söylet, geçtiğimiz hafta Türkiye için gurur vesilesi olan ve stratejik öneme sahip bilimsel bir çalışma gerçekleştirildiğini belirterek, "İçerisindeki yazılımların yüzde yüzü, donanımın ise yüzde sekseni Türk mühendisleri tarafından yapılan yüksek çözünürlüklü GÖKTÜRK-2 uydusu uzaya fırlatıldı, başarıyla yörüngeye yerleştirildi. Bu başarı, üniversitelerin gerçekleştirdiği araştırmalar ve yaptıkları bilimsel çalışmalarla gündeme gelmesi gerektiğini savunan biz bilim insanları ve Türkiye için büyük bir önem sahipti. Bu başarıyı ülke olarak hep birlikte yaşamamız gerekirdi. Ancak bu başarılı bilimsel çalışma gerçekleşirken ne yazık ki diğer taraftan da bir üniversitede olmasını asla kabul edemeyeceğimiz görüntülere hep birlikte şahit olduk. Bu önemli olayın bilimsel yönünden daha çok bir grup öğrencinin taş, sopa, lastik yakma ve molotof kokteylleri ile gündeme gelmesi hepimizi derinden yaraladı. Bu tutum geleneksel misafirperverliğimizle de hiç bir biçimde bağdaşmamaktadır. Artık önümüzde yepyeni bir dünya var. Bu yüzyılın gerçekleri ve dinamikleri çok farklı. Bilim yuvası olan üniversiteler, değişimi en yakından takip eden kurumlar olmalılar. Bu yüzden çok küçük bir azınlığın, ODTÜ gibi ülkemizin en önemli bilim ve eğitim kurumlarından birinin imajını olumsuz şekilde etkilemesine izin verilmemelidir. Geleceği, eğitim ve bilimle kurmaya çalışan gençlerimizin, başkalarının eğitim hakkını engellemeden, kampüslerdeki güven ortamını zedelemeden ve bin bir emekle çocuklarını üniversiteye gönderen ailelerin huzurunu bozmadan kendilerini ifade etmeleri gerekir. Bunun dışındaki eylemler, başkalarının özgürlüğüne ve haklarına müdahale anlamına gelir" dedi.


DÜ GENEL SEKRETERİ EYİGÜN'DEN ODTÜ'DEKİ EYLEMLERE İLİŞKİN AÇIKLAMA

Dicle Üniversitesi (DÜ) Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) meydana gelen öğrenci eylemleri ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, ODTÜ'de yaşananların ve arkasından koparılan kıyamet gürültüsünün, Maya takviminin öngördüğü kıyamet senaryosundan daha fazla ses getirdiğini söyledi.

DÜ Genel Sekreterlik makamında İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Eyigün, ODTÜ olayının yanlış bir mecrada tartışıldığını, kamuoyu, üniversitelilerin protesto nedeninden ziyade, şiddeti konuştuğunu ifade etti. Olay ve olguları doğru analiz ederek, toplumun demokratik gelişim sürecine katkı sunacak yerde, konuyu siyasi arenaya çekip rakipleri zayıflatmak için fırsat kollayan ve kışkırtan bir muhalefet anlayışının olduğunu savunan Eyigün, "Burada muhalefet derken, yalnızca siyasal parti anlamında değil, her türlü düşünsel, ideolojik, kısaca dünya görüşü temelindeki bir muhalefetten söz ediyorum. Çünkü burada da görüldüğü gibi, şiddetle, demokratik eleştirel hak birbirine karıştırıldı veya öyle gösterilmeye çalışıldı? dedi. Türkiye'de iktidardayken, üniversiteliyi apolitik, tepkisel bir yüksek lise öğrencisi konumunda görme ve gösterme eğiliminin olduğunu ifade eden Eyigün, muhalefete geçince, iktidarın yolunu açacak devrimci kahramanlar gibi gösterme geleneğinin söz konusu olduğunu dile getirdi. Eyigün, ?Çünkü öğrenciye medenice tartışma, konuşma ve düşüncelerini açıklama yöntemi verilmemektedir. Ya ODTÜ'de olduğu gibi sınırları zorlayan sözde bir özgürlük anlayışı telkin edilmekte, ya da bahar şenlikleri, kır gezileri ve şov gösterileriyle adeta düşünmeyi, özgürce eleştirmeyi, tepkisini dile getirmeyi unutturacak ve yasaklayacak bir gençlik yetiştirilmektedir. Üniversitelere eleştirel düşünce biçimlerinin önünü kapatmadan, tepkisel bakış açılarını karartmadan özgürce, ama şiddetsiz, engelsiz bir öğrencinin nasıl davranması anlatılmalı ve o öğrenciye bu yaşatılmalıdır. Üniversiteli özgür bir ortamda konuşabilmeli ve tartışabilmelidirler. Bunun için de öncelikli olarak siyasi kimliği ön planda olan konuşmacılardan ziyade, sosyal, sanatsal ve bilimsel kimliği ile öne çıkan aydınlarla sık sık bir araya gelmelidirler. Böyle ortamlarda öğrenci, hem konuşarak enerjisini boşaltmış olacak hem konuşma ve tartışma kültürü kazanacak, hem ötekini kabullenmeyi öğrenecek, daha da önemlisi, pasif ve ilgisiz kalmayıp sosyal ve siyasal sorunlara karşı eleştirel bir bakış açısı kazanacaktır? diye konuştu. Şiddet, özgürlük ve demokrasinin birbirine ters kavramlar olduğunu bildiren Eyigün, ?Her türlü şiddetle müdahalenin adına faşizm denir. Demokrasi diyerek şiddeti mazur gösteremezsiniz. O zaman, polisin de yaptığı aşırı güç kullanımına, demokrasilerde böyle şeyler olur dememiz gerekmez mi? Hayır, demokrasilerde ne polisin yaptığı gibi, gereksiz müdahaleler ne de öğrencilerin protesto amacıyla taşla, sopayla saldırması yoktur? ifadelerini kullandı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber