Yeni üniversiteler, Sezer, Anayasa ve hukuk
Cumhurbaşkanı Sezer, 15 yeni üniversite kurulmasını öngören yasayı kısmen veto
etti. İade gerekçesi çok net: "Rektör adaylarının Cumhurbaşkanı'na önerilmesinde,
yetki hükümette değil, YÖK'te. Yasayı bu haliyle TBMM'den yeniden geçirin, onaylayayım"
diyor ve uzun uzadıya hukuk dersi veriyor.
Mevcut YÖK yasasına göre, rektörler için önce ilgili üniversitelerde seçim
yapılıp en yüksek oy alan 6 aday belirleniyor. Ardından bu 6 adaydan 3'ü YÖK
tarafından elenerek, kalan 3'ü Cumhurbaşkanı'na bildiriliyor. Cumhurbaşkanı
da bu 3 adaydan birini rektör olarak atıyor.
Ama yeni kurulan üniversitelerde farklı bir yol izlenebiliyor. 90'lı yıllarda
20'ye yakın yeni üniversite kurulduğunda, tüm rektörleri dönemin hükümeti atamıştı.
Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan adayları belirlemiş, Başbakan Demirel Çankaya'ya
önermiş, Cumhurbaşkanı Özal da onaylamıştı.
Bu rektörlerin pek çoğu tarikat kökenli olduğu için sonraki yıllarda bu yöntem
yoğun eleştirilere neden olmuştu. Ne zaman yeni üniversite kurulması gündeme
gelse, rektör atamalarının hükümet tarafından değil, YÖK'ün önerisi ve Cumhurbaşkanı'nın
onayıyla gerçekleşmesi, bu tartışmalarda gelinen son nokta olmuştu.
Hükümet, bu konuda daha önce yaşanan tartışmaları hiç dikkate almayarak, tıpkı
Demirel'in yaptığı gibi, 15 yeni üniversite yasasına geçici bir madde koyup,
kurucu rektörleri belirleme yetkisini uhdesine aldı. Vetoyu da işte bu yüzden
yedi.
Cumhurbaşkanı Sezer, 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'nın 13. maddesiyle, rektör
adaylarını belirleyip önerme yetkisinin YÖK'e verildiğine işaret etti. Sezer,
5447 sayılı yasanın geçici 1. maddesinde, yeni kurulan üniversitelerde kurucu
rektör adaylarının Milli Eğitim Bakanı ve Başbakanca belirlenmesinin, üniversitelerin
bilimsel ve yönetsel özerkliğiyle, Yükseköğretim Kurulu'nun Anayasa'da belirlenen
görev ve yetkileriyle bağdaşmadığını, hizmetin gereğine ve kamu yararına uygun
düşmediğini kaydetti.
Sezer, "Kuşkusuz, kurucu rektör adaylarının belirlenmesinde, önceki yasalarda benzer düzenlemelerin yapılmış olması, incelenen Yasa'nın geçici 1. maddesinin hukuka ve Anayasa'ya uygunluğunu göstermemektedir" dedi.
Hukuk dersi!
Yasa koyucunun üniversiteleri bilimsel özerklik ve kamu tüzel kişiliğiyle donatmasının,
yükseköğrenime verilen önem ve değerin sonucu olduğunu ifade eden Sezer, rektör
seçimi yetkisinin Cumhurbaşkanı'na verilmiş olmasının yönetsel özerkliği de
içerdiğini anlattığını kaydetti ve şöyle devam etti:
"Çünkü bilimsel özerklik, belirli sınırlar içinde serbestçe karar alıp,
bu kararları uygulayabilmeyi; başka bir deyişle, verilen görev alanı içinde
kalmak koşuluyla, üniversite dışı yönetsel birimlerin ve siyasal erkin karışması
olmadan, işleyişini kendisinin yönlendirebilmesini gerektirmektedir. Bilimsel
özerklik, yönetsel özerkliği de içermektedir. Yönetsel özerklikle bilimsel özerklik
birbirini tamamlamakta, yönetsel özerklik olmadan bilimsel özerklikten söz edilmesi
anlamsız kalmaktadır" dedi.
Şimdi ne olacak?
Hükümet ya inat edip yasayı TBMM'den aynen geçirdikten sonra yeniden Çankaya'ya
gönderecek ya da Sezer'in söylemlerini dikkate alacak. Görünen o ki hükümet
inattan yana. Bu da tıpkı imam hatipler, türban ve katsayılar gibi yeni bir
kaos demek.
Mutlu bayramlar...
abbas güçlü/milliyet