ABD ile Rusya arasında ateşkes sağlandı mı?

Yaşananlara rağmen Suriye'deki ateşkes anlaşmasını olumlu karşıladıklarını söyleyen Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, "Ateşkesin sağlanacak olmasını olumlu karşılıyoruz. Ümit ederiz ki uygulama kabiliyeti olan bir ateşkes olur" dedi

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 22 Şubat 2016 20:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
ABD ile Rusya arasında ateşkes sağlandı mı?

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Bakanlar Kurulu toplantısında, kararlılık içinde terörle mücadelenin sürdürülmesi, bu sürdürülürken birlik, huzur ve demokrasi eylem planından hiç taviz verilmeden bu süreçte yapılması gereken bütün restorasyon çalışmalarının da yapılması bir kere daha müzakere edildi. Bu konudaki kararlılık teyit edildi" dedi.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 64. Hükümet kurulduğunda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde verdiği yemekte hükümet üyeleriyle bir araya geldiğini anımsatan Kurtulmuş, bugün de 64. Hükümetin Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki ilk toplantısının yapıldığını belirtti.

Kurtulmuş, toplantıda öncelikle iç ve dış güvenlikle ilgili konuların ele alındığını, bu konularda İçişleri Bakanlığı, MİT Müsteşarlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığının sunumlar yaptığını kaydetti.

Türkiye içindeki terör ve terörizmle mücadele kapsamındaki gelişmeler ve Türkiye'nin çevresindeki gelişmelerin toplantıda ele alındığını vurgulayan Kurtulmuş, "Kararlılık içinde terörle mücadelenin sürdürülmesi, bu sürdürülürken birlik, huzur ve demokrasi eylem planından hiç taviz verilmeden bu süreçte yapılması gereken bütün restorasyon çalışmalarının da yapılması bir kere daha müzakere edildi. Bu konudaki kararlılık teyit edildi. Ayrıca terörün sınır ötesi kaynakları ve bu kaynakların Türkiye'ye karşı oluşturduğu tehditler üzerinde duruldu. Bu tehditlerin bertarafına ilişkin hazırlıklar ve bunlarla ilgili olarak da Türkiye'nin konuyu teferruatlı olarak ele geçirmesi zarureti ortaya konuldu" diye konuştu.

Kurtulmuş, toplantıda göçle ilgili değerlendirmelerin de yapıldığını, yaklaşık 3 milyona yakın Suriyeli ve Iraklı mültecinin bulunduğu bir ülkeden söz edildiğini ifade etti. Göç meselesinin bugün uluslararası alanda ne kadar büyük bir boyuta ulaşmış olduğunu bildiklerini aktaran Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye göç meselesinde şimdiye kadar nerdeyse tek başına mücadele etti. Bundan sonra uluslararası camianın Türkiye'nin göç ve göçmen sorununa yaptığı bu katkıya destek vermesini beklemek de hakkımızdır. Ayrıca Türkiye'nin yasa dışı göç bakımından da sadece üzerinden geçilen ülke olmanın ötesinde ekonomik gelişmesi de göz önüne alınan bir hedef ülke haline geldiği, bunun için de Türkiye'nin yasa dışı göçle de bütün imkanlarıyla mücadele etmesinin önemli bir güvenlik meselesi olduğunun da altı çizildi. Bu çerçevede sadece 15 yıl içinde Türkiye'nin 146 bin 485 yasa dışı göçmeni yakaladığını biliyoruz. Bunların 91 bini de Ege ve Akdeniz'de uluslararası sularda yakalanmıştır. Bu anlamda bir önceki yıla göre yakalanan yasa dışı göçmen sayısında 2,5 kat artış, denizlerde yakalanan yasa dışı göçmen sayısında ise 6 kat artışın olduğu ortaya konuldu."

- "Türkiye'nin enerji arz güvenliği ele alındı"

Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu'nda, Türkiye'nin enerji arz güvenliğinin de masaya yatırıldığını, Türkiye'nin ekonomik gelişmesiyle birlikte enerji talebinin arttığını dile getirdi.

Bölgedeki siyasi ve sosyal gelişmeler dolayısıyla Türkiye'nin enerji bakımından kendisine yeterli hale gelmesinin fevkalede önemli bir güvenlik meselesi haline geldiğine dikkati çeken Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çerçevede Türkiye'nin enerji kapasitesinin artırılması, doğalgazda tedarik esnekliğinin artırılması. Türkiye'de doğalgazın dışa bağımlılığı yaklaşık yüzde 55 Rusya, yüzde 16 İran'dır. Yani yüzde 71 enerji kaynakları bakımından iki yakın komşumuza bağlıyız. Bu çerçevede bu tedarik esnekliğinin sağlanması, doğalgaz depolama çalışmaları gibi alanlardaki çalışmaların sürdürülmesi, ayrıca Türkiye'nin kömür üretiminin artırılması, buradaki rezervlerin kullanılması, özellikle termik santralların tedarik bakımından önemli bir kaynak olarak görülüyor. Ayrıca mevcut enerji yatırımlarının kısa sürede tamamlanması, 3-4 yıl içinde mevcut altyapı yatırımının hızlandırılması, yabancı yatırımcının Türkiye'ye çekilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması gibi alanlarda Türkiye'nin yapması gerekenler, Bakanlar Kurulunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız tarafından paylaşıldı. Bu konuların her biriyle ilgili bakanlar da gerekli katkılarda bulundu."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Ankara'daki terör saldırısını gerçekleştiren canlı bombanın kimliğine ilişkin, "Emniyet bakımından olayın işleyişi, serüveni, aradaki ilişkiler itibarıyla aşağı yukarı olayın bütün yönleriyle safahatı ortadadır. Ancak ölen canlı bombanın gerçek kimliği ise yapılan DNA testlerinden sonra netleşir netleşmez bunu da kamuoyuyla paylaşırız. İsmi başka bir isim olabilir. İsminin başka bir isim olması, meselenin gerçeğini değiştirmez" dedi.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı.

Bakanlar Kurulu'nda ekonomiyle ilgili sunumların da yapıldığını aktaran Kurtulmuş, küresel ekonomideki yavaşlama, jeopolitik gerginlikler ve siyasal belirsizlikler, FED'in faiz artışıyla birlikte ortaya çıkan yeni küresel ekonomik dalgalanma, özellikle emtia fiyatlarındaki düşüşün bundan sonraki süreçte yakın planda dünya ekonomisini etkileyecek ana akım gelişmeler olarak değerlendirildiğini belirtti.

Kurtulmuş, Türkiye'nin 2002 yılından bu yana yaşadığı ekonomik gelişme sürecinde, Türkiye ekonomisinin yapısal olarak son derece sağlam alanları olduğu gibi, özellikle Türk lirasının değer kaybı, risk biriminin artması gibi bütün gelişmekte olan ülkelerde görülen benzer meselelerin Türkiye'de de olduğunu ifade etti.

Tasarruflardaki azalma ve tasarrufların artırılmasının şart olduğu, iş gücü niteliğinin artırılması ve ihracat pazarlarının tekrar genişletilmesi gibi alanlarda da neler yapılması gerektiği konusunda uzun müzakereler yapıldığını aktaran Kurtulmuş, "Bu çerçevede Türkiye ekonomisinin bundan sonraki süreçte makro istikrarını, makro tedbirlerle reform sürecini sürdürmesi en önemli kararlılık alanlarından birisidir. Türkiye'de yapısal reformların sağlanması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, yargı reformu, şeffaflık, kamu maliyesiyle ilgili reform çalışmaları, kamu yönetimi reformu ve eğitim reformu gibi alanlarda zaten 64. Hükümet programının parçası olan reform adımlarına kararlılıkla devam edileceğinin de altı çizilmiş oldu" değerlendirmesini yaptı.

Bundan sonraki ekonomik reformların üç ayak üzerine oturacağını bildiren Kurtulmuş, "Birisi makro reformlar, bir diğeri mikro reformlar. Mikro alanda da 25 sektörel dönüşüm programından taviz vermeden uygulamalar devam edecektir. Üçüncü ayak ise AB uyum reformları çerçevesinde Türkiye'nin bu süreci sürdürmesidir" dedi.

- Göç sorunu ve dış ilişkiler

Bakanlar Kurulu toplantısında, dış ilişkilerle ilgili gelişmelerin de alındığını kaydeden Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Son derece hızlı, son derece devingen bir süreçten geçiyoruz dış ilişkiler bakımından. Türkiye çok farklı alanlarda farklı dış politik sorunlarla karşı karşıya. Ayrıca sadece Türkiye değil, bölgemiz ve küresel ölçekte dünyanın da sürekli dış politikada yeni sorunlarla, yeni gelişmelerle karşı karşıya kaldığı ortadadır. Bu çerçevede, Türkiye'nin AB ilişkileri, dış politikadaki önemli gelişme alanlarımızdan birisidir. Özellikle AB ile göç sorununa karşı ortak eylem planı içerisinde hareket etmemiz, bundan sonraki süreçte de bu iş birliğinin artırılarak devamı önemlidir. Bunun için Türkiye'nin vize serbestisi anlaşmasını ümit ediyoruz ki 2016'nın Ekim ayında bunu nihayetlendireceğiz, ayrıca 2016'nın Haziran ayında da geri kabul anlaşmasının üçüncü ülkelere uygulanması konusunda da gerekli adımlar atılacaktır."

Yasa dışı göçle ilgili olarak son zamanlarda yapılan çalışmalar ve önleyici tedbirler çerçevesinde, yasa dışı göçte önemli azalmaların görülmeye başlandığını dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çerçevede Türkiye'nin yasa dışı göç konusunda Türkiye, Almanya ve Yunanistan'ın yapacağı ortak çalışmalara NATO'nun vereceği destek de önemli olacaktır. NATO'nun hem Ege Denizi'nde hem de Türkiye-Suriye sınırında yasa dışı göçe ilişkin istihbarat, keşif ve izleme faaliyetleri içerisinde olması ümit edilir ki bu alandaki kararlı işbirliğini artıracak önemli bir tavır olacaktır. Ayrıca Türkiye'nin Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkilerindeki gelişmeler, Suriye politikasındaki birtakım görüşlerimizdeki farklılıklar, ayrıca Ortadoğu ve Körfez ülkeleriyle olan ilişkilerimizdeki son gelişmeler, Suriye ve Irak'taki siyasal gelişmeler, Kıbrıs'taki ve Filistin'deki gelişmeler de bu dış işleri sunumunda ele alınan önemli konular oldu."

Kurtulmuş, her bakanlık, her kamu kurum ve kuruluşunun bütün meseleleri en ince detayına kadar takip ederek Türkiye'nin ulusal menfaatlerinin korunması, halkın huzur ve refahının geliştirilmesi bakımından üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirdiğini ifade etti.

Terörle mücadelede bütün kurum ve kuruluşlar arasında her türlü iş birliğinin en üst düzeyde sağlandığına vurgu yapan Kurtulmuş, "Dış politikanın yakınen takip edilebilmesi için bütün kurum ve kuruluşlar arasında da fikir alışverişleri, bu anlamda da perspektif paylaşımları gerçekleştiriliyor. Türkiye bu anlamda çevresindeki bütün gelişmeleri hem takip ediyor hem bu gelişmeleri proaktif bir şekilde izlemeye çalışarak Türkiye'nin menfaatlerini koruyacak istikamette çalışmalarını sürdürüyor" diye konuştu.

- Ankara'daki terör saldırısı

Kurtulmuş, açıklamasının ardından gazetecilerinin sorularını yanıtladı.

Ankara'daki terör saldırısını gerçekleştiren kişinin kimliğine ilişkin bazı iddiaların sorulması üzerine Kurtulmuş, hükümet adına resmi açıklamayı yaparken eldeki net bilgilerle hareket edildiğini söyledi.

Açıklama ve sözlerinin kamuoyunu bilgilendirmek adına bir sorumluluk olduğu bilinciyle hareket ettiklerini dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Patlama yerinde bir baş parmak ve bir el bulundu. Buradaki parmak izlerinden, şahsın kimlik bilgileri o şekilde tespit edildi. Mardin'den 2014 yılı yaz ayında girdiği, daha önce PYD bölgesinden Türkiye'ye giriş yaptığı, PYD bölgesinde bulunduğu ve oradan geldiği çok açık çok net olan bir durumla karşı karşıyayız. Bizim elimizdeki bilgi buydu, olay anında ve olay sonrasındaki araştırmalar sırasında.

Şimdi bu kişinin aslında isminin başka bir isim olup olmadığı şu anda devam etmekte olan tahkikat çerçevesinde savcılığın görev alanı içerisindedir. Kimlik bilgilerinin teyit edilmesi bakımından DNA testleri yapıldı. Savcılık bununla ilgili resmi açıklamayı yapacaktır. Ama sonuçta net olan şey şudur, bu bombayı patlatan kişi PYD bölgesinden girmiştir. Bu arabanın temin edilmesi, İzmir'den kiralanması, arkasından İstanbul'a, oradan da Diyarbakır kırsalına ve daha sonra Ankara'ya getirilerek bu bombayı patlatan kişiye teslim edilmesi, bütün bunlar ondan sonraki soruşturma safhasında açıkça ortaya konulmuştur. Yaklaşık 20'nin üzerinde kişi gözaltına alınmıştır, bunların içerisinden bir kısmı da tutuklanmıştır.

Emniyet bakımından olayın işleyişi, serüveni, aradaki ilişkiler itibarıyla aşağı yukarı olayın bütün yönleriyle safahatı ortadır. Ancak ölen canlı bombanın gerçek kimliği ise de yapılan DNA testlerinden sonra netleşir netleşmez bunu da kamuoyu ile paylaşırız. Çünkü biz net bilgi üzerinden görüşlerimizi ifade ederiz. Şu anda soruşturma savcılık tarafından devam ettiriliyor. İsmi başka bir şey olabilir. İsminin başka bir isim olması, meselenin gerçeğini değiştirmez. Mesele, bu kişi PYD bölgesinden Türkiye'ye giriş yapmış, kendisini ibraz ettiği kimlikle bu şekilde Türkiye'de kayıt altına alınmış ve bu kimliğe bağlı olan kişinin işbirliği içerisinde olduğu bir zincir içerisinde de eylem PYD-PKK bağlantılı olarak ortaya konulmuştur. Eğer böylesine bir saptırma da söz konusuysa bu eylemin bir kere daha ne kadar art niyetli olduğunu ortaya koyar. Ne kadar hesaplı, kitaplı olduğunu ortaya koyar. Dolayısıyla bizim resmi bilgileri bu anlamda netleştikçe ortaya koymak gibi bir sorumluluğumuz var."

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Terörle mücadelede son derece başarılı bir ülke olarak Ankara'da gerekli tedbirlerimizi alacağız. Bunun içerisinde korunması öncelikli olan binalar, şahıslar tabii ki var. Ama bütün bunların hepsi teferruattır. Teröre karşı önlemlerin görünür olması, olmaması hepsi teknik meseledir. Aslolan mesele, devletin kurum ve kuruluşları bütün bu tedbirleri alırken vatandaşlarımızın tamamının bu konuda duyarlı olmasıdır" dedi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Kurtulmuş, bir gazetecinin, "Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun katılımıyla geçen hafta sonu yapılan toplantıda, Ankara bazında yeni güvenlik tedbirleri alınacağının bildirildiğini ancak somut olarak nasıl önlemler alınacağının açıklanmadığını" ifade ederek ne tür önlemlerin alınacağını sorması üzerine, şunları kaydetti:

"Türkiye, Ankara saldırısı da gösterdi ki, çok ciddi bir şekilde terör saldırısıyla karşı karşıyadır. Planlı, art niyetli, arkasında birçok desteklerin olduğu, bu desteklerin sadece eleman desteği değil, sadece silah, mühimmat desteği değil öyle görünüyor ki istihbarat desteklerinin de olduğu son derece kapsamlı terör dalgasıyla karşı karşıya olduğumuz açıktır."

- "Esas bir numaralı meselemiz..."

Suruç'ta, Ankara Garı'nda, İstanbul Sultanahmet'te ve en son Ankara'da tekrar olan patlamaların bu gerçeği çok iyi anlamayı gerektirdiğini söyleyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Terörle mücadelede de hiçbir detay atlanmadan, bütün bu detayların çok ciddi koordinasyonla uygulanması şart. Terörle mücadelede Fransa da aynı şeyi yaşadı, Amerika da 11 Eylül'den sonra aynı şeyi yaşadı, diğer bütün ülkeler, terörle mücadele eden ülkeler aynı şeyi yaşıyorlar. Esas bir numaralı meselemiz, terörle mücadelede ulusal birliği sağlamamızdır. Bunun için bütün herkesin, medyanın, vatandaşlarımızın, kamu kurum ve kuruluşlarımızı yönetenlerin, kamu yöneticilerinin aynı şekilde siyasilerin, farklı kanaatlerdeki herkesin ortak bir tek kanaati olması gerekir ki, terör yapmak hainliktir, terör odakları şer odaklarıdır ve bütün bu terör örgütleri, adı ne olursa olsun hepsi bu milletin düşmanıdır. Dolayısıyla burada hepimizin ortak çizgide buluşmak mecburiyetimiz var. Ondan sonra teröre karşı şöyle bir tedbir alınır, böyle bir tedbir alınır, kimin ne tedbir almakla ilgili fikri varsa bunu ortaya koyar."

Güvenlik tedbirleriyle ilgili toplantıda, sadece Ankara için değil bütün illerin genel güvenlik konseptinin dışında o illere özel güvenlik konseptleri üzerinde çok derin müzakerelerin yapıldığını anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tabii ki burada ana gündem, Ankara Valiliğindeki toplantıda, Ankara olduğu için burada belli konular görüşüldü. Şimdi 'Ankara'da niye teröre karşı tedbirlerimizi artırmalıyız' derken, soruyu bir de şöyle sormak lazım, Ankara'da hem de Merasim Sokak'ta niye bu saldırıyı düzenlediler? Bütün millete, 78 milyona gözdağı vermek için, Türkiye'yi terörle mücadele edemez göstermek için böyle biri saldırıyı yaptılar. Terörle mücadelede son derece başarılı bir ülke olarak Ankara'da gerekli tedbirlerimizi alacağız. Bunun içerisinde korunması öncelikli olan binalar, şahıslar tabii ki var. Ama bütün bunların hepsi teferruattır. Teröre karşı önlemlerin görünür olması, olmaması hepsi teknik meseledir.

Aslolan mesele, devletin kurum ve kuruluşları bütün bu tedbirleri alırken vatandaşlarımızın tamamının bu konuda duyarlı olmasıdır. Duyarlılık önce bu konuda milli birliği sağlamamızı gerektiriyor, ikincisi ola ki teröre karşı alınan tedbirlerin bir kısmı vatandaşlarımız bakımından da ilave tedbirler ve ilave sorumluluklar gerektirir. El birliği içerisinde terör örgütlerinin hiçbir şekilde bundan sonra eylem yapmasına imkan sağlamayacak, onların zeminlerini daraltacak her türlü tedbiri alacağız. Tabii ki burada aslolan vatandaşımızın esenlik içinde yaşamasını sağlayabilmektir."

- Artvin'deki eylem

Artvin Carettepe maden sahasıyla ilgili eylemlerin Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine de Kurtulmuş, bu konunun toplantıda gündeme gelmediğini ancak konuyu yakından takip ettiklerini ifade ederek, "Artvinli hemşehrilerimiz de rahat olsunlar, yani biz hükümet olarak çevreye karşı en ufak bir zarar verilmemesi için her türlü tedbiri alırız. Bu çerçevede ÇED raporlarında da bildiğim kadarıyla buradaki maden ocağının kapalı bir ocak olarak faaliyette bulunması için izin verilmiştir. Yani çevreye zarar vermeyecek şekilde bu faaliyetleri yapması için izin verilmiştir" diye konuştu.

Türkiye'nin yer altı ve yer üstü kaynaklarını çok iyi kullanabilmesi, enerji alanında son derece ciddi atılımlar yapması, madencilik alanında elindeki bütün imkanları kullanması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu bir terazidir. Terazinin bir kefesinde Türkiye'nin madenlerini kullanabilmesi, ekonomik olarak bunlardan iyi istifade edebilmesi, diğer tarafında ise bütün bunları yaparken çevreye zarar verilmemesi. Bu dengenin sağlanacak olmasından hiç kimsenin şüphe etmemesini arzu ederiz. Burada hükümet olarak bu dengeyi sağlayacağız. Sadece Cerattepe özelinde söylemiyorum, genel olarak Türkiye her türlü madeninden istifade edecek ama bunu yaparken de doğaya zarar vermeyecek tedbirlerle bunların üretilmesini sağlayacak."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber