Aziz Nesin'in oğlundan manifesto gibi açıklama

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 05 Şubat 2008 01:56, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması için hazırlanan bildiriye imza attığı gerekçesiyle hakarete varan bir çok mesaj aldığını ifade eden Aziz Nesin'in oğlu Prof. Ali Nesin, "18 yaşını bitirip rüştünü ispatlamış birinin kılık kıyafetinden dolayı üniversiteye alınmaması, her şeyden önce etik olarak yanlıştır" dedi.

Yazılı bir açıklamada bulunan Ali Nesin, üniversitede kılık kıyafet özgürlüğünü savunan bir metne imza atmasının ardından hakaret içeren çok sayıda mesaj aldığını belirterek, "Sanki ortada bir suç varmış gibi, varsa da çocuklarımızın bunda bir suçu varmış gibi Nesin Vakfı'na bağışlarını kesenler oldu. Bir çok kişi "Aziz Nesin'in kemikleri sızlamıştır" diyerek sitemde bulundu. Hatta laiklikten ödün verdiğimi, Aziz Nesin'i Sivas'ta yakanlarla ittifak kurduğumu, bu imzadan mutlaka bir çıkarımın olduğunu ileri sürenler bile oldu. En ağır koşullarda baskı ve tehditler altında, henüz 28 Şubat olmadan önce, yani herkesin korkudan tir tir titrediği bir zamanda kökten dinciliğe karşı konferans düzenleyenlerden biri olarak, inançsızlığını çekinmeden kamuoyunda açık açık dile getirmiş biri olarak ve yaşımın yarısını batıda geçirmiş biri olarak herhangi birinin absürdlüğe kaçmadan laikliğimden kuşku duyabileceğini sanmıyorum" dedi.

Ali Nesin, babası Aziz Nesin'in eserlerini yaşatmak için hayatını 180 derece değiştirdiğini ve Nesin Vakfı'nı bugünlere taşımak için gecesini gündüzüne kattığını belirterek, "Nesin Vakfı'na yapılan her türlü alçakça hücumu göğüsleyen biri olarak, eski Türkçe öğrenip sabahlara kadar çalışarak Aziz Nesin'in birçok eserini Türkçemize kazandırmış biri olarak, Aziz Nesin'in kitaplarını basmak ve vakfa daha fazla gelir sağlamak amacıyla Nesin Yayınevi'ni kurmuş biri olarak, kimsenin bana 'babanın kemikleri sızlamıştır' demeye hakkı yoktur. Kaldı ki, kendine özgü analiz ve bakış açısıyla bizleri sürekli şaşırtan Aziz Nesin'in hangi konuda ne düşüneceğini, öngöreceğini varsaymak kimsenin haddi değildir. Bir matematikçi ve bilim adamı olarak, tatil yapmayarak 10 yıldır yazlarını gençlere matematik öğretmeye adayan biri olarak, gece gündüz çalışarak 5 yıldır Matematik Dünyası gibi her sayısı 10-12 bin satan bir dergi çıkaran biri olarak, araştırmasından zaman ayırıp her biri bir çok basım yapmış 6 popüler matematik kitabı yazmış biri olarak ve bütün bunları amatör bir ruhla, heyecanla, aşkla sevkle yapmış ve yapan biri olarak aydınlanma derslerine de ihtiyacım yok" ifadelerini kullandı. Komünistliği yaşam biçimi olarak benimsemiş biri olarak solculuk derslerine ihtiyacı olmadığını kaydeden Ali Nesin, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"18 yaşını bitirip rüştünü ispatlamış birinin kılık kıyafetinden dolayı üniversiteye alınmaması, her şeyden önce etik olarak yanlıştır. Etik olarak yanlış olan her duruşun da uzun dönemde büyük zararı dokunur. Kimsenin kimseyi, düşüncesinden, inancından, giysisinden ve yaşam biçiminden dolayı üniversiteden men etmeye hakki yoktur. Bu hakkı ben kendimde görmediğim gibi bir başkasına da devredemem. Eğer yasaklarla Türkiye'nin daha laik olacağı düşünülyorsa bu düşünce baştan aşaği yanlıştır; bu kızların düşünceleri ve inançları üniversiteden men edilerek değişmez ki. Hatta tam tersine... Kaldı ki düşünce doğru bile olsa amaca ulaşmak için her yol mübah değildir. Verilen mücadelenin her şeyden önce etik olarak doğru olması gerekir. Mücadele yönteminin yanlışlığını göstermek için abartarak bir örnek vereyim: Türbanlıları ıssız bir adaya sürerek elde edilecek bir laiklikten yana değilim ben. Bu yasak, toplumu gereksiz yere kamplara böldüğünden doğru bir şey değildir. Bu yasak, toplumun bir kesimini eğitimsiz bıraktığından iyi bir şey değildir. Bu yasak, toplumun bir kesimine 'siz üniversiteye yakışmıyorsunuz' diyerek hakaret ettiğinden güzel bir şey değildir. Yani bu yasak ne doğrudur, ne iyidir, ne de güzeldir. Onlar bize aynı hakki tanımayacaklar diyenler oldu. Belki... Olabilir... Mümkündür. Ama aramızda bir fark olsun değil mi? Eleştirdiklerimizle, karşı olduklarımızla aynı davranışı gösterirsek o zaman onlardan ne farkımız kalır? Bu yasak kalkarsa başı açık kızlarımız örtünme konusunda baskıgöreceklerdir diyenler oldu. Doğrudur, böyle bir olasılık vardır. Ama demokrasi engebeli bir yoldur. Bu engebeli yolu yasaklarla düzleştirmeye çalışmak beyhude bir davranıştır. Gereken mücadele etik olarak doğru bir biçimde verilmelidir. Türkiye bugün bu sorunla daha demokratik yollarla başa çıkacak olgunluktadır."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber