Soru iptali nedeniyle memurluğa düşürülen komisere İDDK'dan iyi haber

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 2011 tarihinde gerçekleştirilen komiser yardımcılığı sınavı sonucunda komiser yardımcılığı kursuna başlayan ve bu kursu başarıyla tamamlayarak komiser yardımcısı olarak atanan davacının, anılan sınavda yer alan bazı soruların mahkeme kararıyla iptal edilmesinin ardından yeniden yapılan değerlendirme sonucunda başarısız sayılması üzerine, tekrar polis memurluğuna atanmasını hukuka aykırı buldu.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 02 Haziran 2022 13:44, Son Güncelleme : 02 Haziran 2022 13:45
Soru iptali nedeniyle memurluğa düşürülen komisere İDDK'dan iyi haber

İlk derece mahkemesince, yargı kararı uyarınca yapılan yeni sıralamaya göre 26/03/2011 tarihinde gerçekleştirilen komiser yardımcılığı sınavında başarısız olduğu sabit olan davacının, komiser yardımcılığı kursuna devam ettirilerek kursu başarıyla tamamlaması üzerine komiser yardımcılığına atanmasında idarenin açık hatası bulunduğu ve davacının hukuka aykırı işlem dolayısıyla elde ettiği komiser yardımcılığı statüsünün kazanılmış hak kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından, davacının komiser yardımcılığından polis memurluğuna atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Danıştay 2. Dairesi ise; Diğer taraftan, davacının komiser yardımcılığına, hukuk müşavirliğinin görüşü doğrultusunda yapılan bir değerlendirme sonucunda atandığı, idarenin açık mevzuat hükmüne aykırı bir uygulamasından söz edilemeyeceği, maddi olay yönünden de hatalı bir saptamaya dayanılmadığı görüldüğünden, bu atama işleminin açık hataya dayandığı ve her zaman geri alınabileceği sonucuna varılamayacağı gerekçesi ile bu kararı bozmuştur.

İlk derece mahkemesi kararında ısrar etmiştir.

Danıştay İDDK ise ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğuna karar vermiştir.

İDDK kararında şu hususa vurgu yapmıştır: Davacının komiser yardımcısı olarak atanmasından iki yıl sonra yargı kararının uygulandığından bahisle, subjektif kazanımlarını ortadan kaldıracak şekilde, komiser yardımcılığından polis memurluğuna atanması yolunda tesis edilen işlemde hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerine uyarlık bulunmamaktadır.

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

ESAS NO: 2021/3035

KARAR NO: 2022/823

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .

VEKİLİ: Av..

KARŞI TARAF (DAVALI) : .Genel Müdürlüğü

VEKİLİ: Av. .

İSTEMİN KONUSU:

. İdare Mahkemesinin. tarih ve E:., K:. sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Polis memuru olarak görev yapmakta iken 26/03/2011 tarihinde gerçekleştirilen komiser yardımcılığı sınavı sonucunda komiser yardımcılığı kursuna başlayan ve bu kursu başarıyla tamamlayarak komiser yardımcısı olarak atanan davacının, anılan sınavda yer alan bazı soruların mahkeme kararıyla iptal edilmesinin ardından yeniden yapılan değerlendirme sonucunda başarısız sayılması üzerine, tekrar polis memurluğuna atanmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğünün. tarih ve . sayılı işleminin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

. İdare Mahkemesinin. tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla, Danıştay Onaltıncı Dairesinin 17/11/2015 tarih ve E:2015/17566, K:2015/7337 sayılı bozma kararına uyularak;

Sınav sorularının bir kısmının iptali istemiyle açılan davalarda . İdare Mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması kararlarının uygulanması kapsamında idarece yapılması gerekenin, kararların gerekçesine de uygun olarak seksenbir soru üzerinden yapılacak değerlendirme sonucunda belirlenen kontenjan dahilinde kalan personelin başarılı ilan edilerek kursa çağrılmaları, daha önce başarılı olduğu kabul edilerek kursa başlatılan ancak yargı kararı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda kontenjana giremeyerek başarısız oldukları anlaşılan personelin ise kursa devamının sonlandırılması olduğu halde bu yapılmayarak, hukuka aykırı bir şekilde daha önceki listede başarılı sayılarak kursa başlatılmış bulunan personelin de kursa devamının sağlanması suretiyle açık hataya düşüldüğünün anlaşıldığı,

Açık hataya düşülmek suretiyle tesis edilen işlemleri ise idarenin her zaman geri alabileceği,

Nitekim, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 tarih ve E:1968/8, K:1973/14 sayılı kararıyla "İdarenin; yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre aranmaksızın kanunsuz terfi veya intibaka dayanarak ödediği meblağı her zaman geri alabileceği, ancak belirtilen istisnalar dışında kalan hatalı ödemelerin istirdadının, hatalı ödemenin ilk yapıldığı tarihten başlamak üzere 90 gün içinde kabil olduğu ve 90 günlük süre geçtikten sonra istirdat edilemeyeceğine" karar verilmekle, idarece tesis edilen ve hukuka aykırılığı açık olan idari işlemlerin süreyle bağlı kalınmaksızın her zaman geri alınabileceğinin kabul edildiği,

Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin birçok kararında da belirtildiği üzere, kazanılmış hakların, yalnızca kişinin bulunduğu statüden doğan (maaş gibi), tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş, kişisel alacak niteliğine dönüşmüş hakları kapsadığı, başka bir deyişle kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerektiği, bu bağlamda hukuka aykırı olduğu belirlenen idari işlemlerin geri alınması durumunda işlem dolayısıyla elde edilen ve kamuya yönelik etki ve sonuç doğuran statülerin hiçbir şekilde kazanılmış hak kapsamında değerlendirilemeyeceği, ancak hukuka aykırı işlemin tesis edilmesinde hilesi veya gerçek dışı beyanı bulunmayan kişilerin işlem geri alınıncaya kadar elde ettiği kişisel kazanımlarına dokunulamayacağı,

Bu durumda, ilgili mevzuat, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararlarının birlikte değerlendirilmesinden, yargı kararı uyarınca yapılan yeni sıralamaya göre 26/03/2011 tarihinde gerçekleştirilen komiser yardımcılığı sınavında başarısız olduğu sabit olan davacının, komiser yardımcılığı kursuna devam ettirilerek kursu başarıyla tamamlaması üzerine komiser yardımcılığına atanmasında idarenin açık hatası bulunduğu ve davacının hukuka aykırı işlem dolayısıyla elde ettiği komiser yardımcılığı statüsünün kazanılmış hak kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından, davacının komiser yardımcılığından polis memurluğuna atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay İkinci Dairesinin 03/06/2021 tarih ve E:2021/2853, K:2021/1935 sayılı kararıyla;

Anayasa'nın 138. ve 2577 sayılı Yasa'nın 28. maddesi uyarınca idarenin yargı kararının gereğini yerine getirmesinin bir zorunluluk olduğu, ancak iptal edilen işlemle üçüncü kişiler yönünden kazanılmış bir hak doğmamış olsa da eğer sübjektif kazanımlar söz konusu ise bu sübjektif etki ve sonuçların korunmasının hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerinin bir sonucu olduğu,

Uyuşmazlık konusu olayda, hatalı soruların yargı kararıyla iptali sonucunda, idarece yargı kararı üzerine yapılan değerlendirmede sıralamaya giremeyerek başarısız oldukları anlaşılan kursiyerlerin ilişikleri kesilmeyip kursa devamının sağlandığı ve davacının durumunda olduğu gibi bu kişilerin kursu başarıyla tamamlayarak komiser yardımcısı olarak atanmak suretiyle bu statüleri gereği kişisel kazanımlar elde ettikleri,

Bu durumda, davacının komiser yardımcısı olarak atanmasından iki yıl sonra yargı kararının uygulandığından bahisle sübjektif kazanımlarını ortadan kaldıracak şekilde komiser yardımcılığından polis memurluğuna atanması yolunda tesis edilen işlemde hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerine uyarlık bulunmadığı,

Diğer taraftan, davacının komiser yardımcılığına, hukuk müşavirliğinin görüşü doğrultusunda yapılan bir değerlendirme sonucunda atandığı, idarenin açık mevzuat hükmüne aykırı bir uygulamasından söz edilemeyeceği, maddi olay yönünden de hatalı bir saptamaya dayanılmadığı görüldüğünden, bu atama işleminin açık hataya dayandığı ve her zaman geri alınabileceği sonucuna varılamayacağı gerekçesiyle, . İdare Mahkemesinin. tarih ve E:., K:. sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti:

. İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla;

Hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında verilen iptal kararlarının, varlıklarını hukuka uygunluk karinesinden yararlanmak suretiyle sürdüren idari işlemleri tesis edildikleri tarihe kadar geriye yürür şekilde ortadan kaldırdıkları, dolayısıyla, dava konusu edilen idari işleme bağlı olan diğer işlemlerin de ortadan kalktığı, iptal kararının bu özelliğinin dava konusu yönetsel tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklandığı, bir başka ifadeyle iptal kararlarının, iptal edilmiş olan idari işlemi hukuk aleminde hiç doğmamış hale getirdiği,

Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisinin hukuki güvenlik ilkesi olduğu, hukuki güvenlik ilkesinin, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı, diğer bir ifadeyle, hukuki güvenlik ilkesi, kişilerin hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri anlamına gelirken, idari istikrar ilkesinin, bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesini ifade ettiği, gerekçesi eklenmek suretiyle, davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, birebir aynı durumda olan kişilerce açılmış davalarda çeşitli idare mahkemeleri tarafından dava konusu işlemlerin iptali yolunda verilen ısrar kararlarının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca onandığı, bu kararların emsal nitelik taşıdığı; idarenin hatalı işleyişi nedeniyle ortaya çıkan hukuksal nedenlere bağlı olarak, kişilerin elde ettikleri kazanımların aradan uzun yıllar geçtikten sonra geri alınmasının hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerine aykırı olduğu, olayda açık hata ve açık kanunsuzluktan da söz edilemeyeceği, 2014 yılına ilişkin olan dava ile ilgili olarak 2021 yılında gelinen bu aşamada mağduriyetinin had safhada olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Polis memuru olarak görev yapan davacı, 26/03/2011 tarihinde gerçekleştirilen komiser yardımcılığı sınavında "başarılı" sayılarak davalı idare tarafından komiser yardımcılığı kursuna başlatılmıştır.

Söz konusu sınavda yer alan bazı soruların iptali istemiyle açılan davalarda, idare mahkemesi tarafından hatalı olduğu tespit edilen soruların iptaline karar verilmiştir. Bunun üzerine davalı idarece, hukuk müşavirliğinin görüşü doğrultusunda, ilk sınavda başarılı olmakla birlikte yargı kararı sonucunda yapılan değerlendirmeye göre sıralamaya giremeyerek başarısız sayılanların kurs ile ilişiği kesilmemiş ve davacı anılan kursu başarıyla tamamlayarak 2012/12107 tarihinde komiser yardımcısı olarak atanmıştır.

Mahkeme kararıyla hatalı soruların iptalinin ardından tekrar yapılan değerlendirme sonucunda, başarısız sayılan davacının Emniyet Genel Müdürlüğünün 03/09/2014 tarihli işlemiyle polis memurluğuna atanması üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrasında, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmüne, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinin 1. fıkrasında, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. ..." hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisi "hukuki güvenlik ilkesi"dir. Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Diğer bir ifadeyle hukuki güvenlik ilkesi, kişilerin hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri anlamına gelirken, "idari istikrar ilkesi" ise, bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesini ifade etmektedir.

Anayasa'nın 138. ve 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesi uyarınca idarenin yargı kararının gereğini yerine getirmesi bir zorunluluk ise de, iptal edilen işlemle üçüncü kişiler yönünden kazanılmış bir hak doğmamış olsa da, eğer subjektif kazanımlar söz konusu ise, bu subjektif etki ve sonuçların korunması da yukarıda değinildiği üzere hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerinin bir sonucudur.

Uyuşmazlıkta, hatalı soruların yargı kararıyla iptali sonrasında idarece yeniden yapılan değerlendirme sonucunda sıralamaya giremeyerek başarısız oldukları anlaşılan kursiyerlerin ilişikleri kesilmeyerek kursa devamları sağlanmış ve davacının durumunda olduğu gibi, bu kişiler kursu başarıyla tamamlayarak komiser yardımcısı olarak atanmak suretiyle, bu statüleri gereği kişisel kazanımlar elde etmişlerdir.

Bu durumda, davacının komiser yardımcısı olarak atanmasından iki yıl sonra yargı kararının uygulandığından bahisle, subjektif kazanımlarını ortadan kaldıracak şekilde, komiser yardımcılığından polis memurluğuna atanması yolunda tesis edilen işlemde hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerine uyarlık bulunmamaktadır.

Öte yandan, davacının komiser yardımcılığına, hukuk müşavirliğinin görüşü doğrultusunda yapılan bir değerlendirme sonucunda atandığı, idarenin açık mevzuat hükmüne aykırı bir uygulamasından söz edilemeyeceği, maddi olay yönünden de hatalı bir saptamaya dayanılmadığı görüldüğünden, bu atama işleminin açık hataya dayandığından ve her zaman geri alınabileceğinden söz edilemez.

Bu itibarla, temyize konu davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin. İdare Mahkemesinin. tarih ve E:., K:. sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3. .-TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine,

4.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın. İdare Mahkemesine gönderilmesine,

5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; . İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile . İdare Mahkemesinin. tarih ve E:., K:. sayılı ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber