TÜİK: Sendikalar açlık sınırı kavramını yanlış yerde kullanıyor

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 18 Eylül 2008 17:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanvekili Ömer Toprak, sendikaların yaptığı çalışmanın adına açlık sınırı dediğinde sıkıntı doğduğunu belirterek, belli tanımları olan kavramların, o tanımlarda kullanılması gerektiğini söyledi.

TÜİK, basın mensuplarına yönelik olarak düzenlediği bilgilendirme seminerleri çerçevesinde bugün "Tüketim Harcamaları ve Yoksulluk İstatistikleri" konulu, altıncı semineri düzenledi.

Seminerde, gazetecilerin toplu sözleşme döneminde gündeme gelen açlık ve yoksulluk sınırı tartışmalarıyla ilgili sorularını yanıtlayan Toprak, TÜİK'in hesaplamalarını, objektif kriterler, dünya standartlarındaki tanımlar çerçevesinde yaptığını söyledi.

Toprak, sorunun isimlendirmeden kaynaklandığını belirterek, şöyle devam etti:

"Eğer sendikalar yaptığı çalışmanın adına açlık sınırı derse, o zaman sıkıntı doğuyor. Belli tanımları olan kavramlar, o tanımlarda kullanılmalı. Bu kavramın anlamı bellidir. Kavram bizim sınırlarımız içine girerken sevmediğimiz birtakım şeyleri çıkarıp, başka istediğimiz şeyleri kavrama koyup, sonra da bu kavram dünyada kullanılan kavramdır dememeliyiz. Hiç bir konuda bu yapılmamalı. Yapılan yanlış budur. Yoksa sendikalar özgür şekilde, sübjektif hesaplama yapabilir ama buna geçim sınırı, onurlu yaşam düzeyi, memurun kimseye muhtaç olmadan yaşaması için minimum seviye gibi isimler vermeli. Ama kalkıp da açlık sınırı, yoksulluk sınırı dendiğinde sorun çıkıyor. Tamam, yapın sadece aynı adı kullanmayın. Çünkü tamamen farklı şeylerden bahsediyoruz.

Açlık sınırı, acından ölmemek demektir. Acından ölmeyecek kadar, yaşamını sürdürmek için gereken minimum gıda gereksinimi demektir. Ya onların isim değiştirmesi gerekiyor, ya da kamuoyunun şunu anlaması gerekiyor ki sendikaların açıkladığı açlık sınırı, yoksulluk sınırı uluslararası literatürde karşılığı olan kelimelerin anlamı değil, sendikaların kendi yükledikleri özel anlamlar çerçevesinde açıkladıkları açlık ve yoksulluk sınırlarıdır. TÜİK'in de dünya ölçeğinde, karşılaştırılabilir rakamları vardır. Benim de memur maaş artışları ile ilgili bir toplantıda bunların gündeme gelmesi benim de hiç hoşlandığım bir durum değil. Bu araştırmanın hedef kitlesi memur değil, tüm Türkiye ortalamasından bahsediyoruz. Kırıyla, kentiyle tüm Türkiye'nin ortalama bir bireyinden bahsediyoruz, ortalama ailesinden bahsediyoruz. TÜİK makro anlamda bunu yapmak zorundadır, mikroya girerse eğer memurlar için, işçiler için o zaman kurum altından kalkamaz. Her konuda hedef kitlesi belli olan ve genellikle Türkiye ortalaması olan çalışmaların sonuçlarını yayımlar TÜİK. Şu hedef kitle, bu hedef kitle için hiç bir zaman çalışmamız olamaz."

"Memur maaş görüşmelerinde açlık ve yoksulluk sınırının gündeme gelmemesi gerektiğini mi öneriyorsunuz" şeklindeki soru üzerine de Toprak, o önerinin sahibinin TÜİK olamayacağını söyledi.

Toprak, sıkıntının sendikaların açıkladıkları rakamları açlık ve yoksulluk sınırı olarak açıklamalarından kaynaklandığını yinelerken, "Buna geçinme sınırı deyin, açlık sınırı deyip, meseleyi karıştırmayın. Biz TÜİK olarak bu işe katılmayız, biz objektif rakam üreten kurumuz, durduğumuz yer bellidir. Biz herhangi bir tartışmanın ortasında yer alacak bir kurum değiliz. Bize sorarlarsa cevabımızı veririz, hangi cevabın hangi tanımla olduğu ile birlikte. Diğer kısmı bizim dışımızda olan bir şey" dedi.

Bir soru üzerine, TÜİK'in bütün enerjisini memurlar için böyle bir geçim sınırı hesaplamasında kullanamayacağını da kaydeden Toprak, objektif ve sübjektif yöntemlerin bulunduğunu, TÜİK'in kullandığı yöntemin, objektif olduğunu, sübjektif kavramın ise tartışmaya açık olduğunu söyledi ve "Ben bu rakamı öyle bir toplantıda savunamam. Bu rakamların orada kullanılması, benim kendi inisiyatifimle orada yaptığım açıklamalar değil" dedi.

"Açıkladığımız rakamlar tepkileri hak ediyor diyor musunuz" şeklindeki soruya, "Hayır öyle bir şey demiyorum çünkü tarifini yapıyorum baştan" diyen Toprak, tarifi koyduktan sonra, o tarife yönelik rakam konusunda bir endişe sahibi olmadıklarını, kurum olarak verilen tarifler çerçevesinde açıklanan rakamların Türkiye gerçeğini yansıtmadığına dair bir endişeye sahip olmadıklarını da söyledi.

SUNUM

Öte yandan, bilgilendirme seminerinde "Tüketim Harcamaları ve Yoksulluk İstatistikleri" konusunda bir sunum da yapıldı.

Sunumda, yoksulluğun tanımı, insanların temel gereksinimlerini karşılayamama durumu olarak açıklanırken, dar anlamda yoksulluğun açlıktan ölme ve barınacak yeri olmama durumu, geniş anlamda yoksulluğun ise gıda, giyim ve barınma gibi olanakları yaşamlarını devam ettirmeye yettiği halde toplumun genel düzeyinin gerisinde kalmayı ifade ettiği kaydedildi.

Hane ya da bireylerin yaşamlarını fiziksel olarak sürdürebilmeleri için ihtiyaç duyulan minimum tüketim seviyesinin mutlak yoksulluk olarak tanımlandığı sunumda, mutlak yoksulluk oranının asgari refah düzeyini yakalayamayanların sayısının toplam nüfusa oranı olduğu kaydedildi.

Açlık sınırı da bir kişinin yaşamını devam ettirebilmesi için alması gerekli temel gıda maddelerinden oluşan sepetin maliyeti olarak tanımlanırken, yoksulluk sınırı kişinin iyi beslenme yanında ihtiyaç duyduğu giyim, barınma, ulaştırma, haberleşme gibi minimum yaşam düzeyini ya da temel gereksinimlerini karşılayabilmesi için gerekli olan tüm mal ve hizmetleri satın alırken ödemesi gereken para veya asgari düzeyde bir yaşam kalitesine sahip olabilmesi için yapması gereken minimum harcama miktarı olarak tanımlandı.

Hane Halkı Bütçe Anketi verileri kullanarak yoksulluk ve açlık sınırının belirlendiği kaydedilen sunumda, açlık sınırında kişi başına Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) standartlarına, Dünya Bankası standartlarına göre günlük kalori miktarının 2100 kalori olarak belirlendiğini ve bunun parasal karşılığının 1,6 YTL olduğu ifade edildi.

Bu rakamların hesaplanmasında kullanılan sepette, gıda tüketiminde en önemli paya sahip ilk 80 maddenin yer aldığı kaydedilirken, bu maddeler arasında ekmek ve tahıllar, et, balık, süt, peynir, katı ve sıvı yağlar, meyve, sebze gibi ürünlerin yer aldığı belirtildi.

Açlık sınırının uluslararası literatürde de tarif edildiği gibi mutlak açlık içinde yer alıp almadıklarının belirlenmesi amacı taşıdığının ifade edildiği sunumda, fertlerin gıdanın yanı sıra gıda dışı mal ve hizmet payının eklenmesi ile hesaplandığı belirtildi.

TÜİK'in yoksulluk çalışmasında elde ettiği açlık ve yoksulluk sınırları ile sendikaların açıkladığı değerler arasında, günlük kalori gereksini, açlık sınırındaki mal sepetinin içeriği ve fiyatlandırılması, eşdeğerlik ölçeğinin belirlenmesi, yoksulluk sınırında gıda dışı harcama payının hesaplanması konusunda farklılıklar bulunduğuna dikkat çekildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber