Kolesterole dikkat

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 11 Nisan 2009 15:16, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

- Özel Sani Konukoğlu Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Lütfi Baran kolesterolün beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar, kaslar ve karaciğer başta olmak üzere tüm vücutta yaygın olarak bulunan, hayat için gerekli olan bir madde olduğunu söyledi.

Dr. Lütfi Baran, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi'nde halka açık konferanslar kapsamında "Kolesterol" konusunu anlattı. Kolesterolün vücudu oluşturan tüm hücrelerin zar yapılarında başka proteinlerle birleşerek zar yapısını koruduğunu belirten Dr. Baran, "Kolesterol vücut için gerekli hayati maddelerden birisidir. Testosteron, Östrojen, Progesteron gibi cinsiyet hormonları, vücudun tuz dengesini ayarlayan Aldosteron hormonu, D vitamini, safra asitleri ve yine vücudun strese karşı cevap olarak ortaya çıkarttığı kortizon grubu hormonlar hepsinin ana maddesi kolesteroldür. Bu nedenle kolesterolü son derecede zararlı bir maddeymiş gibi düşünmek doğru değildir. Önemli olan yüksek kolesterolün vücut üzerindeki olumsuz etkileridir. Kanda kolesterol 3 şekilde bulunur. Kandaki kolesterolü karaciğere taşıyan kolesterol olan HDL kolesterol iyi huylu veya faydalı kolesterol olarak bilinir. Bir kişide bunun değeri ne kadar yüksekse o kadar iyidir. Kalp hastalıkları, damar tıkanıklığı ve kalp krizi gibi problemlere yol açan kolesterol ise kötü kolesterol veya zararlı kolesterol olarak bilinen LDL kolesteroldür. Bunun değeri de ne kadar az ise o kadar iyidir. VLDL kolesterolü trigliseride bağlı artan kolesteroldür. Düşüklüğü veya yüksekliği trigliserid seviyesi ile değişkenlik gösterir" dedi.

Kolesterol yüksekliği, tiroid bezinin yetersiz çalışmasına neden olduğunu anlatan Dr. Baran, "Kalıtsal yağ metabolizması hastalıkları, karaciğer hastalıkları, böbreğin bazı mikrobik olmayan iltihabi hastalıkları, şeker hastalığı, şişmanlık, stres, yenilen gıdalar gibi bazı hastalıklar ve durumlarda görülebilmektedir" diye konuştu.

Kolesterol yüksekliğinde belirti ve bulguların, ani kolesterol yükselmesine bağlı olmadığını da ifade eden Dr. Baran, ''Uzun süreli kolesterol yüksekliğinin damar duvarında kolesterol birikmesine yol açması, arterioskleroz denilen damar tıkanmasına bağlı belirtilere yol açar. Bazı hastaların omuzum, kolum, başım ağrıyor acaba kolesterolüm mü yükseldi demeleri bu nedenle doğru değildir" şeklinde konuştu.

Damar sertleşmesi diye de bilinen 'arterioskleroz' tüm damarları tutan bir hastalık olduğunu kaydeden Dr. Baran, "Kandaki kolesterol yüksekliği, kandaki şeker yüksekliği (diyabet), yüksek tansiyon (hipertansiyon), sigara gibi faktörlerin sebep olduğu damar sertliğinin gelişimi çocuk yaşlarda başlamakta ve erişkin yaşlarda belirti verir hale gelmektedir" dedi.

Tedavinin ana ilkesinin önce diyet ve egzersiz sonra ilaçla olması gerektiğine dikkati çeken Dr. Baran, "Tipik beslenmede protein yüzde 15 - 20, karbonhidrat yüzde 40 - 50 ve yağ yüzde 40 iken arzu edilen diyet beslenmede protein yüzde15 - 20, karbonhidrat yüzde 45 - 55 ve yağ yüzde 30 olmalıdır. Dikkat edilirse diyette önemli olan yağın veya yağa yol açacak besinlerin azaltılmasıdır. Düzenli egzersiz HDL kolesterolü (iyi kolesterol) yükseltir, LDL kolesterolü (kötü kolesterol) düşürür. Hastalar, düzenli egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirmelidirler. Haftada en az 3, tercihen 5 kez, 30 - 45 dakika süre ile yürüyüş, koşu, yüzme, bisiklete binme gibi sporlar yapılmalıdır" diye konuştu.

Bazı besinlerin kan yağları üzerine olumlu etki yaptığına da değinen Dr. Baran, sözlerini şöyle tamamladı, "Son yıllarda Amerika'da yapılan çalışmalarda nar suyunun damar içindeki kolesterol plaklarını büyük oranda gerilettiği gözlenmiştir. Aynı şekilde ülkemizde de Antepfıstığı ve cevizin kan kolesterol seviyelerini düşürdüğüne ait bilgiler yayınlanmıştır. Kolesterol bozukluklarını düzeltmek amacı ile çeşitli ilaçlar geliştirilmiştir. İlaç tedavisine ne zaman başlanacağı, ne kadar süre kullanılacağı ve

hedef kolesterol, LDL - kolesterol ve trigliserid düzeylerinin nasıl ayarlanacağı bir hekim tarafından ayarlanmalıdır".

Katılımın yoğun olduğu konferansta Dr. Baran, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber