4. Yargı Reform Paketi, yakında Meclis'e sevk edilecek

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 16 Mart 2012 17:28, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Adalet Bakanlığının kısa bir süre içerisinde '4. Yargı Reform Paketi'ni meclise sevk edeceğini belirterek, bu paketin daha çok ifade ve basın özgürlüğü de dahil olmak üzere insan hakları standartlarının yükseltilmesine yönelik önemli iyileştirmeler içereceğini bildirdi.

Bakan Bağış, Reform İzleme Grubu'nun (RİG) 25. Toplantısının ardından Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in katılımıyla düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin en önemli ayağını oluşturan siyasi reformlara ilişkin kararlılığını sürdürdüğünün bir kez daha teyit edildiğini söyledi.

Bugünkü toplantıda pozitif gündem konusunun değerlendirildiğini vurgulayan Bağış, ''AB sürecinde bazı ülkelerin haksız ve mantıksız bir şekilde fasılları engellemeleri karşısında komisyonunun süreci canlandırmak için ülkemizde bir pozitif gündem sürecini başlatma arzusu olumlu değerlendirilmektedir'' dedi.

Bağış, bu çerçevede sekiz engelli fasıl üzerinde çalışma gruplarının kurulmasının RİG tarafından da uygun bulunduğunu aktararak, bunlardan en önem verdikleri ''Yargı ve Temel Haklar'' başlıklı 23. fasıl fasıl ile ''Adalet, Özgürlük ve Güvenlik'' başlıklı 24. fasılla ilgili çalışma gruplarının bir an önce kurulmasının uygun bulunduğunu kaydetti.

Bir çelişkiyi de AB nezdinde gündeme getirme konusunda hemfikir olduklarını belirten Bağış, Karadağ'ın müzakerelere başlaması sürecinde AB üyesi ülkelerin yeni bir karar alarak, bundan sonra müzakerelere yeni başlayacak ülkelerin öncelikli olarak 23. ve 24. fasılları açmalarını ön koşul haline getirdiklerini bildirdi.

Bakan Bağış, şunları kaydetti:

''Ancak 13 faslı açmış olmamıza rağmen Türkiye'nin bu iki faslı açamamasının tek sebebi Kıbrıs Rum kesiminin şımarık tavırlarıdır. Bu çelişkinin gündeme getirilmesinde Reform İzleme Grubumuzda bir ortak kanaat oluştuğu görülmüştür. Reform İzleme Grubu, Türkiye'nin yeni ve sivil bir anayasa kavuşması konusundaki kararlılığını bir kez daha vurgulamıştır. Meclis başkanı Cemil Çiçek başkanlığında faaliyetlerini sürdüren Uzlaşı Komisyonunu, Mayıs 2012'ye kadar çalışmaları belli aşamaya getirmesi ümit edilmektedir. Şu anda Adalet Bakanlığımızın hazırlayıp meclise sevk ettiği üçüncü yargı reformu paketi üzerinde durulmuştur. Özellikle tutukluluk süreleri gibi toplumda sıkça tartışılan konulara cevap verecek olan paketin içeriği zaten mecliste görüşülmektedir. Onun dışında Adalet Bakanlığımız tarafından hazırlanan 'İfade Özgürlüğü Eylem Planı'nın önemine vurgu yapılmış ve bunun da Nisan 2012 sonuna kadar hayata geçirilmesinin öngörüldüğü tesis edilmiştir. Sizlerle paylaşacağımız yeni ve müjdeli bir haber de Adalet Bakanlığımızın kısa bir süre içerisinde 4. Yargı Reform Paketi'ni meclise sevk edecek olmasıdır. Bu paket daha çok ifade ve basın özgürlüğü de dahil olmak üzere insan hakları standartlarının yükseltilmesine yönelik önemli iyileştirmeler içerecektir. Bu 4. paketle birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) bulunan 3 bin civarında dosyanın çözüme kavuşması öngörülmektedir. Bu da Türkiye'deki yargı yükünün hafiflemesi ve Türkiye'nin uluslararası imajına çok önemli katkılarda bulunması anlamına gelmektedir.''

Bağış, bunların dışında kişisel verilerin korunmasına yönelik çalışmalar, Adalet Komisyonunda görüşmeleri devam eden Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun Tasarısı ve son üç yıldır Reform İzleme Grubunda sıkça tartışılan terörün finansmanıyla mücadele amacıyla hazırlanan tasarının kısa sürede yasalaşmasının uygun görüldüğünü kaydetti.

Toplantıda, çocuk hukuku ilkelerinin geliştirilmesi ve uygulama birliğinin sağlanması konusunda Adalet Bakanlığı tarafından oluşturulan çalışma grubunun faaliyetlerinin öneminin de altının çizildiğini aktaran Bağış, insan hakları konusunda bütüncül bir yaklaşımın devlet düzenine yerleşmesi konusunda, bu konuda kurumsallaşma ve meclise gerekli çalışmaların sevk edilmesinin de kararlaştırıldığını kaydetti.

Bağış, İnsan Hakları Kurumu Kanun Tasarısının yenilenmesi ve meclis başkanlığına sunulmuş olmasının, Türkiye'nin ulusal insan hakları kurumunun Paris prensibi ile uyumlu olması ve bu prensiplere göre A statüsü alacak şekilde yapılanmasının hedeflendiğini vurgulayarak, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanun Tasarısının en hızlı şekilde meclise sevk edilmesinin de kararlaştırıldığını anlattı.

-Anayasa Mahkemesine bireysel başvurular 23 Eylül'de başlayacak''-

Egemen Bağış, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu Kanun Tasarısı taslağına karşı hususların da gözden geçirdiğini ifade ederek, ''Anayasa Mahkememize son Anayasa referandumundan sonra vatandaşlarımızın bireysel başvuru yapabilme hakkı getirilmişti. Bu hak vatandaşlar tarafından 23 Eylül'den itibaren kullanılmaya başlanacak. Yani 23 Eylül'den itibaren vatandaşlarımız Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabileceklerdir'' diye konuştu.

Bağış, 8 Mart'ta mecliste alınan bir kararın da Reform İzleme Grubu tarafından ele alındığını belirterek, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Dünya Kadınlar Gününde kabul edilmesinin önemli olduğunu vurguladı.

Egemen Bağış, Dışişleri Bakanlığı tarafından imzalanan kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesini ilk imzalayan ve ilk onaylayan ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çekti.

Türkiye'deki farklı inanç grupları ile diyaloglarının devam ettiğini dile getiren Bağış, ayrıca vize konusunun da toplantıda gündeme geldiğini ve Türk vatandaşlarına karşı uygulanan haksız ve hukuksuz vizelerin son bulması için AB nezdindeki çalışmaların yine aynı kararlılıkla sürdürülmesi konusunda ortak kanaate varıldığını belirtti.

Bağış, ''Türkiye'nin imzalaması beklenilen geri kabul anlaşması ile ilgili olarak komisyonun tüm üye ülkelerden Türkiye ile vize serbestliği müzakerelerine başlama yetkisi alması önkoşulu kararlılığımız bir kez daha vurgulanmıştır'' dedi.

Egemen Bağış, bir sonraki RİG toplantısının İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin evsahipliğinde Haziran ayında Ordu'da yapılacağını bildirdi.

Afganistan'da bir Türk helikopterinin düşmesiyle ilgili olarak da Bağış, ''Milletimizin başı sağolsun. Bütün bakanlarımız, milletvekillerimiz çalışma arkadaşlarımız adına Reform İzleme Grubu'muzun üzüntülerini aktarma görevi de maalesef bize düştü'' şeklinde konuştu.


ADALET BAKANI ERGİN;

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, gelecek olan 4. yargı reformu paketinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Türkiye aleyhine vermiş olduğu ihlal kararlarının sonuçlarını ortadan kaldırmaya ve yeni ihlaller olmamasına dönük tedbirlere yönelik bir paket olduğunu bildirdi.

Ergin, Reform İzleme Grubu'nun (RİG) 25. toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında soruları cevaplandırdı.

Üçüncü yargı reformu ile birçok sanığın tahliye edilebileceğinin iddia edildiği hatırlatılarak, bu konuda çalışmaları olup olmadığı ve bundan kaç kişinin istifade edeceğinin sorulması üzerine Ergin, parlamentoda bulunan yargıyı hızlandırma paketi içinde değişik düzenlemeler olduğunu, ancak burada bu hazırlıklar yapılırken ''Şu kadar dosya bundan etkilensin'' gibi bir bakış açıları olmayacağını söyledi.

Ergin, yasama faaliyetlerinin ortaya çıkan ihtiyaçlardan, değişen şartlardan, yeni konseptlerden, gelişen şartlara bakılarak yapıldığını, o anlamda ''Bundan kaç kişi istifade eder- Şu davanın tarafları istifade eder'' gibi bir çalışmalarının olmadığını, genel olarak yargı reformu stratejisi çerçevesinde yapmış oldukları bir çalışma olduğunu ifade etti.

Sadullah Ergin, 4'üncü yargı reformu paketiyle ilgili olarak da ''Gelecek 4. pakette Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye aleyhine vermiş olduğu ihlal kararlarının sonuçlarını ortadan kaldırmaya ve yeni ihlaller olmamasına dönük tedbirlere yönelik bir pakettir. Ondan da kaç kişi istifade eder- Doğrusu böyle bir çalışmamız yok'' dedi.

Bir gazetecinin ''İfade özgürlüğü eylem planını Nisan ayına kadar hayata geçirmeyi planladığınızı söylediniz. Bu konuda bilgi verir misiniz-'' şeklindeki sorusuna karşılık da Ergin, bir ifade özgürlüğü eylem planı hazırlığı, bir de genel anlamda insan hakları ihlallerinin önlenmesine dönük ayrı bir çalışmaları olduğunu, nisan ayı içerisinde Bakanlar Kurulu'na getirip siyasi değerlendirmelerden sonra kamuoyu ile bunu paylaşacaklarını bildirdi.

-AİHM'e giden şikayetlerde azalma beklentisi-

AİHM'deki dosyaların Türkiye'nin uzun süredir mustarip olduğu bir konu olduğunu belirten Ergin, bu konuyu tamamen Türkiye'nin gündeminden düşürecek çalışmalar yaptıklarını, adımlar attıklarını söyledi.

Ergin, ''Bunlardan bir tanesi Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını düzenleyen ve 2010 yılındaki 12 Eylül referandumu ile Anayasamıza giren bireysel başvuru düzenlemesidir. 23 Eylül 2012'den itibaren vatandaşlarımız Strazburg mahkemelerine gitmeden önce Anayasa Mahkemesi'nde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden kaynaklanan haklarını arayabileceklerdir'' dedi.

Adalet Bakanlığı olarak AİHM'e bir öneride bulunduklarını ifade eden Ergin, şunları kaydetti:

''Uzun yargılamalardan dolayı Türkiye'yi şikayet eden vatandaşlarımızın dava dosyası yıl sonu itibariyle 2 bin 500 civarındaydı. 23 Eylül 2012 tarihine kadar bu sayının 3 bin 500'e ulaşması öngörülüyor. Dolayısıyla Türkiye'de uzun yargılamalardan dolayı mağdur olduğunu düşünen yaklaşık 3 bin 500 vatandaşımız, devletimizi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne şikayet etmiş oluyor. Bizim teklifimiz şu oldu; 'Biz kendimiz yurt içinde, Türkiye'de bir iç hukuk yolu oluşturalım, vatandaşımızla orada biz kendimiz uzlaşalım ve oluşturacağımız bu iç hukuk yolu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul edilirse o 3 bin 500 başvuruyu Türkiye'de çözelim, Strazburg mahkemeleri bu işe bakmasın.' Mahkeme bu önerimize sıcak yaklaştı ve Türkiye'ye bunu kabul ettiğini bildirdi. Bir de pilot dosya önerdi. 20 Mart tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu yöndeki kararının çıkmasını bekliyoruz. O karar çıktıktan sonra kendimiz Türkiye'de bir iç hukuk yolu oluşturacağız. Komisyon marifetiyle bunu oluşturacağız. Davacılarla bu komisyonda belli bir zeminde uzlaşma arayacağız. AİHM'in burayı etkin iç hukuk yolu olarak kabul etmesi halinde artık diğer uyuşmazlıkların tamamı, 3 bin 500 dosya bu komisyonda görülecek.''

Bunun Türkiye açısından önemli bir gelişme olduğunu belirten Ergin, Strazburg mahkemesi için de önemli bir iş yükünün tatlıya bağlanması sonucunu doğurabileceğini söyledi.

Ergin, ''Bunun geçmişte örnekleri var. Terör zararlarının tazmini konusunda oluşturduğumuz komisyon da bunun bir benzeridir. Bu şekilde mahkemeleşmeden ihtilafları çözme yolunda bir adım öngörülmüştür. Bu şekildeki uzlaşma yolları artı Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru kabul etmesiyle beraber Türkiye'den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne giden şikayetlerde önemli bir azalma olacağını öngörüyoruz ve Türkiye'nin Strazburg mahkemelerindeki sicili kısa bir süre içerisinde pozitife dönecektir'' diye konuştu.

-Yasaları aşan uygulamalarla mücadele-

Adalet Bakanı Ergin, 28 Şubat dönemine ilişkin savcılığın düğmeye bastığı yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine de ''Bu konuya ilişkin daha önce de değişik haberler çıktı. Birtakım görevlilerin ifadeye çağrıldığı ve ifadelerinin alındığı yönünde haberler oldu. Sizin gibi biz de takip ediyoruz. Savcılığın soruşturması şu aşamada bizlere açık değil. Bunun yansımasıyla beraber haberdar oluyoruz ama bir çalışma olduğu anlaşılıyor. Hangi süreçte ne şekilde gelişir beraberce izleyeceğiz'' dedi.

Dink ailesinin 2 MİT görevlisinin yargılanması talebine ilişkin olarak da Ergin, bu konuyla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda devam eden bir soruşturma olduğunu hatırlatarak, o çerçevede gelişmeleri izlemek gerektiğini söyledi.

Sadullah Ergin, tutuklu yakınlarının cezaevlerine ziyaretçi olarak gitmelerinde uygulanan prosedüre ilişkin olarak da şunları kaydetti:

''Cezaevlerine gidenlerin tamamı için uygulanan bir mevzuat vardır ve bu mevzuata dayalı uygulamalar yapılmaktadır. Burada yaşanan birtakım hadiseler, olaylara baktığınızda insan olarak hepimiz bundan etkileniyoruz ama cezaevlerinde şu anda 130 bin civarında hükümlü ve tutuklu var. Buraların güvenliğinin sağlanması açısından da öteden beri uygulana gelen kurallar var. Bu kuralların uygulanmasından kaynaklı sorunlarla uğraşmamız gerekir ama kuralların kendisi normalde uzun tecrübeler sonucunda oluşturulmuş kurallardır. Ancak kuralı aşan uygulamalar varsa bunlara ilişkin gelen talepler, şikayetler olduğunda bunlar en titiz şekilde değerlendiriliyor.

Son günlerde basına yansıyan 2 gazetecinin yakınlarıyla ilgili uygulamada o kişileri rencide etmek için yapılmış bir uygulama varsa, böyle bir iddia varsa bunların gereği yapılır. Ancak mevzuattaki bir kuralı uyguladığı için de görevliye bir şey söyleme imkanımız yok. Burada olayın oluş biçimi, insani açıdan hepimizi etkileyen bir anlatım da var. Ancak özel kabinlerde bu kontroller yapılıyor. Şayet x-ray cihazı ötmeye devam ediyorsa, ben gittiğim takdirde de bakan olarak oradan geçiyorum, milletvekilleri gittiği takdirde de oradan geçiyorlar. Cezaevinin güvenliği açısından herkes için uygulanan genel geçer bir kuraldır ama olaylardaki münferit oluşları genel bir sunum içinde takdim etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Yasaları aşan, kuralları aşan ve karşısındaki insanı rencide etmek için, küçük düşürmek için yapılmış bir uygulama varsa elbette ki bununla da mücadele etmek görevim.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber