'KHK'larla amacımız etkin ve süratle sonuç almak '

Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapıldı. Toplantının ardından Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş açıklama yaptı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 31 Ekim 2016 17:32, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Yapılan bu koordineli çalışmalar sonucu 296 çok önemli olayın bu yıl içerisinde önlenmiş olması da Türkiye'nin terörle mücadelesindeki gelmiş olduğu noktayı göstermesi bakımından fevkalade değerlidir. Bunların içerisinde araçlı saldırılar, suikastlar dahil olmak üzere, bu 296 konunun altını çizmek isterim." dedi.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Hakkari Dağlıca'da şehit düşen 3 asker için taziyede bulunarak, konuşmasına başlayan Kurtulmuş, "Dağlıca'da şehit verdiğimiz üç asker evladımız, kardeşimiz için Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Ailelerine, milletimize ve Türk Silahı Kuvvetleri camiasına başsağlığı diliyorum." ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, terör örgütlerinden, bir daha bu ülkede hiçbir şekilde hareket edemeyecek noktaya gelene kadar mücadele edilerek, şehitlerin hesabının sorulacağını belirtti.

Bakalar Kurulu toplantısının ana gündem maddelerinden birinin Türkiye'nin iç ve dış güvenlik meseleleri olduğunu aktaran Kurtulmuş, Genelkurmay Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığının, kendi kurumları nezdinde yürütülen faaliyetler ve Türkiye'deki iç güvenlik meselesiyle ilgili sunumlar yaptıklarını bildirdi.

Kurtulmuş, ayrıca, Genelkurmay Başkanlığının, Fırat Kalkanı Operasyonu, Musul operasyonuyla ilgili olarak da değerlendirmelerini bakanlar kuruluyla paylaştığını kaydetti.

Türkiye'nin eş zamanlı olarak PKK, DEAŞ ve FETÖ ile mücadelesini sürdürdüğünü hatırlatan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, PKK, DEAŞ ve FETÖ'nün, Türkiye'ye karşı tehditlerini artırma ihtimalinin olduğunu vurguladı.

Kurtulmuş, "Türkiye'nin özellikle Suriye'de sahadaki varlığı arttıkça, Türkiye içerisinde ve dışarısında terör örgütlerinin imkan ve kabiliyetlerini ortadan kaldırmaya devam ettikçe Türkiye'ye karşı (bu öğütlerin) terör tehdidini artırma ihtimalleri de mevcuttur. Dolayısıyla her şık, her ihtimal göz önüne alınarak içeride ve dışarıda Türkiye'yi ilgilendiren bütün güvenlik tedbirleri etkin bir şekilde uygulanmaya devam edecektir." diye konuştu.

TSK'nın, emniyet teşkilatının, terörle mücadeledeki ilgili bütün birimlerin, gerek istihbarat bakımından gerek insan kaynakları bakımından gerek alet ve ekipman bakımından bütün eksikliklerinin süratle giderildiğini anlatan Numan Kurtulmuş, güvenlik güçlerinin terörle mücadelede imkan ve kabiliyetlerinin her geçen gün biraz daha artırıldığını ifade etti.

- "10 bin özel harekat polisi ve 5 bin güvelik korucusu alınacak"

Bu çerçevede 10 bin özel harekat polisi ve 5 bin güvelik korucusunun alınması yönündeki adımların da atılacağını bildiren Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Türkiye, teröre pabuç bırakmayacak, bu mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir. Bunu yaparken, sadece sahada mücadele şeklinde değil, terörü yenecek stratejilerin her alanda, siyasi ekonomik, sosyal, toplumsal, bütün stratejilerin de uygulanması üzerinde durulmuştur. Örneğin, DEAŞ ile ilgili hem teröre karşı mücadele verirken aynı zamanda, DEAŞ'ın teolojisinin Türkiye topraklarında yandaş bulmasını önlemek için buradaki bizim milletimizin sahih İslam geleneğinin yeniden genç nesillere en güzel sunumunu sağlayacak tedbirlerin alınması da güvenlik stratejimizin parçalarından birisi olarak görülmelidir."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bütün terör örgütleriyle mücadelede İçişleri Bakanlığının, Genelkurmay Başkanlığının ve ilgili diğer birimlerin son zamanlardaki koordineli çalışmaları devam ettikçe, terör örgütlerinin de köşeye sıkışmakta olduğunun görüldüğünü anlattı.

Kurtulmuş, "Yapılan bu koordineli çalışmalar sonucu 296 çok önemli olayın bu yıl içerisinde önlenmiş olması da Türkiye'nin terörle mücadelesindeki gelmiş olduğu noktayı göstermesi bakımından fevkalade değerlidir. Bunların içerisinde araçlı saldırılar, suikastlar dahil olmak üzere, bu 296 konunun altını çizmek isterim." ifadesini kullandı.

- "Mümbiç'in, PYD'den temizlenmesi için ÖSO'ya gerekli desteği verecektir"

Türkiye'nin yurt dışındaki gelişmelere karşı aldığı tedbirlere ilişkin de açıklamada bulunan Kurtulmuş, Türkiye'nin güneyindeki sınırları güvenlik bakımından etkileyecek adımların atılmasıyla ilgili Suriye'deki Fırat Kalkanı Harekatı'nın 69'uncu gününde sürdüğü anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Fırat Kalkanı, bu 69 günlük süre içerisinde başından itibaren planlandığı şeklinde seyretmektedir. Türkiye hedeflerini birer birer gerçekleştirerek, kendisinin hemen güneyinde beş bin kilometrekarelik güvenli bölgenin oluşması için adımlarını atmaktadır. Tabi ki bu adımları atarken, hem sahada çok taraflı silahlı güçlerle karşı karşıyadır hem de çok taraflı bir diplomatik temas süreci içerisindedir. Bu alandaki operasyonu sürdürmek için ilgili bütün ülkelerle diplomasi yürütülmektedir. Sahada ciddi bir şekilde Özgür Suriye Ordusu'nu lojistik olarak destekleniyor. Türkiye'nin stratejik hedeflerine ulaşması için adımlar atılması sağlanıyor. Ama aynı şekilde burada istenmedik bazı hadiselerin karşımıza çıkmaması için de ilgili bütün taraflarla müzakereler yapılarak bu operasyonlar sürdürüyorlar. İnşallah Mümbiç konusundaki gelişmeler de sağlanacak. Ya Mümbiç tamamen PYD'den temizlenecek, söz verildiği gibi, ya da Türkiye'nin, Mümbiç'in, oradaki bir başka terör örgütü olan PYD'den temizlenmesi için Özgür Suriye Ordusu'na gerekli desteği verecektir. Bu konuda da gerekli müzakereler yürütülüyor."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, anayasa değişikliğini yapabilmek için diğer partilerin tavırlarının, tarzlarının ne olacağını görmeleri gerektiğini belirterek, "Sayın Devlet Bahçeli'nin işin önünü açan bu tartışmaları biran evvel hızlandırıp, sonuçlandırmak niyetini ortaya koyan beyanları açıktır. Dolayısıyla burada MHP'nin, CHP'nin nasıl tavır takınacağı bizim atacağımız adımların hem kapsamını belirlemek hem takvimini belirlemek bakımından önemlidir. Tek başımıza halledemeyeceğimiz bir işi, tek başımıza halledecekmişiz gibi topa girmeyiz." dedi.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın idamla ilgili açıklamaları oldu. Hükümetin bu konuda bir çalışması var mı?" sorusu üzerine, Kurtulmuş, idam tartışmasının sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan söylediği için gündeme gelmediğini, özellikle 15 Temmuz akşamından sonra her gittikleri yerde milletin büyük çoğunluğunun idamdan bahsettiğini, bu yönde kendilerine taleplerinin geldiğini aktardı.

- "Birçok ülkede idam cezalarının olduğunu biliyoruz"

Halkoyu ile seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da halkın bu taleplerini dile getirerek, gündeme taşıdığını ve kendi reyini başından belli ettiğini vurgulayan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanımız 'Eğer parlamento bu işi hallederse böyle bir karar getirirse ben bekletmeden onaylarım' demiştir. Şimdi biz de AK Parti olarak bütün bunları kendi aramızda değerlendiriyoruz ama herhangi bir şekilde idam kararının getirilmesi ya da herhangi bir anayasa değişikliğini yapacak güce tek başımıza sahip değiliz. Bu parlamentonun vereceği bir karardır. Diğer partilerin oturup konuşacağı, uzlaşacağı, üzerinde tartışacağı bir konudur. Bu konuyu eğer parlamento gündemine taşır ve burada önemli bir şekilde idam kararı istikametinde bir sonuç, kanaat ortaya çıkarsa adım atılır. Sonuç itibarıyla bugün açısından konuşuyorsak toplumsal bir talep var. Bunları değerlendirmek durumunda olan bir siyaset var. Henüz siyasetin değerlendirmesine bu konu girmiş değildir. Siyaset toplumdaki talepleri yok sayarak yol alamaz. Kaldı ki birçok ülkede idam cezalarının olduğunu biliyoruz. Bu nihayetinde kamuoyunun talebi. Parlamentonun buna vereceği cevap, parlamentonun yaklaşımı ve sonunda parlamentoda alınacak kararla ilgili bir konudur."

Kurtulmuş, "İstihbaratın ortak havuzda toplanması konusu Bakanlar Kurulunda gündeme geldi mi?" şeklindeki soru üzerine, konunun gündeme gelmediğini ancak Türkiye'de bu anlamda bir yeniden yapılandırma ihtiyacının çok açık ortada olduğunu belirtti.

İstihbaratın yeniden yapılandırılması çerçevesinde çalışmaların mevcut olduğunu ifade eden Kurtulmuş, zamanı geldiğinde konunun Bakanlar Kurulu ve TBMM'nin gündemine geleceğini kaydetti.

- "Sonuç alıcı tesirli adımlar atma mecburiyetimiz var"

Son çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK) ilişkin muhalefetin eleştirilerinin hatırlatılmasına karşılık Kurtulmuş, AK Parti hükümeti olarak Meclis'te bir çoğunluk problemlerinin bulunmadığını bildirdi.

Hangi yasayı getirirlerse getirsinler, Meclis'ten geçirme imkanlarının olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Eğer muhalefetin engellemesiyle karşılaşırsak, biraz daha vakit alır yasanın Meclis'ten geçmesi. AK Parti çoğunluğu itibarıyla bir yasayı çıkarma gücüne sahip olmayan bir iktidar partisi değil. İstediğimiz yasayı Meclis'e getirir, Meclis'in iradesine sunarız. AK Partili vekillerin çoğunluğu da bunu uygun görürse, o yasa çıkar. KHK'lardaki temel amacımız etkin, süratli ve gerçekten sonuç alıcı işler yapmaktır. KHK'lar ile gündeme gelen birçok konu aslında normal şartlarda bir düzen içinde yapılamayacak işlerdir. Örneğin kamudan bu kadar FETÖ'cünün temizlenmesi. Bunu normal şartlarda zor yaparsınız. TSK'nın yeniden yapılanmasına ilişkin kararların alınması. Yaparsınız da yine uzun süreler alır. Buradaki amaç parlamentoyu baypas etmek değil, etkin hızlı sonuç alıcı adımları atabilmektir. Bu istikamette kararlar alıp yürüyoruz. Nihayetinde Türkiye çok olağanüstü bir süreçten geçiyor. Bu süreçte bizim vakit kaybetmeden sonuç alıcı tesirli adımlar atma mecburiyetimiz var."

- Yeni anayasa teklifi çalışmaları

Kurtulmuş, başkanlık sistemini de içeren yeni anayasa teklifi çalışmalarının ne durumda olduğunun sorulması üzerine, Türkiye'de anayasa tartışmalarının yeni yapılmadığını vurguladı.

AK Parti'nin geçtiğimiz hükümetler döneminde yeni anayasa çalışmaları üzerine çalıştığını anımsatan Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Şimdi burada iki tür yol takip edilebilir, birincisi çok kapsamlı bir anayasa değişiklik teklifi, yani bu bir tam manasıyla bir yeni anayasadır. Böyle bir hazırlığımız mevcuttur, tamamlanmıştır. Ayrıca şu anda ihtiyaç olan temel meselelerle ilgili daha dar kapsamlı bir anayasa hazırlık paketi... Bu da hazırlanmıştır, bu da hazırdır. AK Parti'nin önünde iki tane dosyanın, iki tane hazırlığın olduğunu ifade etmek isterim. Anayasa deyince tek başına bizim gücümüz yetmiyor. Anayasa değişikliğini yapabilmek için diğer partilerin tavırlarının, tarzlarının ne olacağını görmemiz lazım. Sayın Devlet Bahçeli'nin işin önünü açan bu tartışmaları biran evvel hızlandırıp, sonuçlandırmak niyetini ortaya koyan beyanları açıktır. Dolayısıyla burada MHP'nin, CHP'nin nasıl tavır takınacağı bizim atacağımız adımların hem kapsamını belirlemek hem takvimini belirlemek bakımından önemlidir. Tek başımıza halledemeyeceğimiz bir işi, tek başımıza halledecekmişiz gibi topa girmeyiz."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bu konuda bir ittifak gerektiği takdirde bunu arayacaklarını, hangi kısıtlar içinde bu konsensüse ulaştıklarını bileceklerini, konsensüse ulaştıktan sonra da takvimi işletmeye başlayacaklarını anlattı.

Konunun bir müzakere süreci gerektireceğini, bu süreçler içinde diğer partilerin ne tür tavır takınacaklarını da görmek gerektiğini belirten Kurtulmuş, bu tavırlar sonucu 330'u aşacak bir irade ortaya çıktığını gördükleri anda hangi kapsamlı anayasa teklifiyle bunun olması mümkünse bunu gündeme getireceklerini ifade etti.

Anayasa değişikliğiyle ilgili kim ne derse onu dinleyeceklerini vurgulayan Kurtulmuş, "Daha önce söylediğimiz gibi 367'yi bulsak bile millete gideriz. 330 ve 367 arasında olursa zaten mecbur gideriz. 330'un altında çıkarsa o da başımızın üstüne. İktidar partisi olarak 330'un altında çıkması muhtemel bir noktaya eğer bu iş gelirse o adım da herhalde atılmaz. 330'u aştığımızı gördüğümüz anda düğmeye basar, adımlarımızı atarız." diye konuştu.

- Fırat Kalkanı Harekatı

Kurtulmuş, "Fırat Kalkanı Harekatı'nda, son 8 günden bu yana TSK'ya ait uçakların havadan destek vermediğini görüyoruz yapılan açıklamalarda. Bu anlamda Suriye rejimi ile ya da Rusya ile görüşmeler devam mı ediyor. Bir sıkıntı veya tehdit mi söz konusu?" sorusuna karşılık, şunları kaydetti:

"Biz bir taraftan operasyon bir taraftan diplomasi yapıyoruz. İkisini birden yürütüyoruz. Orada bizim amacımız DEAŞ'ın ve Türkiye'ye tehdit oluşturan unsurların o bölgeden temizlenmesidir. Türkiye orada başka silahlı güçlerle bir mücadele içine girme niyetinde değildir. Böyle bir hedefi de yoktur. Hedeflediğimiz şey çerçevesinde, planlandığımız şekilde adımlar atıyoruz. Bazı meseleler ortaya çıkarsa bunu da konuşarak görüşerek diplomatik olarak aşmaya çalışıyoruz. Bu bütün alanda, Fırat Kalkanı Harekatı ve Musul Operasyonu'nda böyledir. Türkiye'nin sahadaki Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) verdiği lojistik destek herhangi bir başka güçle savaşması için değil Türkiye'ye tehdit teşkil eden DEAŞ ve PYD unsurlarına karşı verilen savaşta sağlanacak lojistik destektir. Operasyon planlandığı gibi devam ediyor. Türkiye gerektiği zaman hava desteğini ÖSO'ya vermeyi sürdürecektir."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi talebine ilişkin, "Yarın sabah Feto'yu Türkiye'ye iade etmeleri ya da geçici tutuklama kararı vermeleri belki çok kolay görünmüyor ama sürecin hızlandığını ifade etmek isterim. Sayın Bozdağ'ın gezisinin, aradaki ilişkileri daha da net bir hale getirdiğini ve Feto'nun iadesi ya da geçici tutuklanması sürecini hızlandırdığını ifade edebilirim." dedi.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Sahadaki önemli noktalardan birinin Musul operasyonu olduğunu belirten Kurtulmuş, Musul operasyonunda Türkiye'nin daha önce kamuoyuyla paylaştığı çizgilere ters düşecek bir gelişmenin şu ana kadar yaşanmadığını belirtti.

Musul operasyonunun planlandığı şekilde devam ettiğini, bu konuda Türkiye'nin hassasiyetlerinin ortada olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Türkiye bölgedeki en önemli şehirlerden birisi olarak Musul'un etnik ya da mezhebi bakımdan dengelerinin değiştirilmesinin sadece Irak'taki siyasi istikrarsızlığa değil bölgesel büyük istikrarsızlıklara yol açacağını ve bu anlamda da bölgeye hiçbir olumlu katkı sağlamayacağını düşünmektedir. Onun için Musul operasyonunda, Musul halkının bu işin esası olması ve Musul'un mevcut statüsünün korunmasının uluslararası camianın da ana hedefi olması gerektiğinin altını çizmektedir. Bu çerçevede, Türkiye, Musul'daki operasyonu yakinen takip ediyor. Türkiye'nin eğittiği, donattığı Ninova Muhafızları operasyonun içerisindedir, Peşmergeler operasyonun içerisindedir.

Korkulan Haşdi Şabi'nin Musul operasyonunun bir parçası haline dönüştürülmesiydi. Şimdiye kadar Haşdi Şabi operasyonun içerisinde değildir. Yapılan müzakereler, diplomatik çalışmalar sonucunda da Haşdi Şabi'nin Musul'a girmesi inşallah önlenecektir. Burada önemli olarak Türkiye'nin yakından takip ettiği bir durumsa Telafer'in geleceğidir. Telafer, Musul'un emniyetini sağlayan şehirlerden birisi. Özellikle DEAŞ'tan Telafer'in temizlenmesi için Şii ve Sünni Türkmenlerin birlikte hareket etmesini sağlamak ve Türkmen gücüyle birlikte Irak ordusunun yapacağı operasyonlarla Telafer'in temizlenmesinin sağlanması, Türkiye'nin esas üzerinde durduğu noktadır. Ancak herhangi bir şekilde Telafer'e karşı yapılacak olan etnik ya da mezhebi bir saldırının, Allah muhafaza orada insanların bir etnik temizliğe, mezhebi temizliğe uğramalarına yol açacağı gibi, bir hareketlenmeye de Türkiye'nin seyirci kalmayacağını bir kere daha ifade etmek isterim."

- "Türkiye'nin Rakka operasyonuna ilişkin fikri açıktır"

Türkiye'nin sınırı dışında yaşanan diğer önemli meselelerden birinin de Rakka operasyonu olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Türkiye'nin Rakka operasyonuna ilişkin fikri de açıktır. Aynen Musul gibi Cerablus'ta bizim yapıp başarıyla sağladığımız gibi Rakka'nın da Rakka halkından oluşturulacak unsurlarla birlikte ve meşru yönetimlerle birlikte yapılması, meşru ordularla birlikte yapılmasının doğru olduğu kanaatindeyiz. Bunu yaparken de Türkiye'nin tezi, Musul operasyonu ve Türkiye'nin Fırat Kalkanı operasyonu bittikten sonra Rakka operasyonunun yapılmasının askeri bakımdan, stratejik bakımdan daha doğru olacağı yönündedir." dedi.

Bütün gelişmeleri yakından takip ettiklerini dile getiren Kurtulmuş, "Sahada bir askeri gereklilikler var, Türkiye bunları yakinen takip ediyor ve üzerine düşen her türlü sorumluluğu hem Türkiye'nin güvenliğini sağlamak hem de Türkiye'nin dostlarını sağlamak bakımından bunları yerine getirmeye gayret ediyor. Ama bütün bunları yaparken de çok taraflı bir diplomasinin, sahadaki uygulamaların da bir parçası olduğunun farkındadır. İlgili bütün taraflarla da bu diplomatik temaslarımızı yürütmeyi sürdürüyoruz." ifadelerini kullandı.

- Adalet Bakanı Bozdağ'ın ABD ziyareti

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın ABD ziyaretine değinen Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Biliyorsunuz daha önce çok çeşitli vesilelerle başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün ilgili kişilerin, bizlerin Amerika Birleşik Devletleri'ne gittiğimiz zaman ilgili muhataplarımızdan ısrarla talebimiz, 'Feto'yu iade edin. Ayrıca bu süre içinde Türkiye'ye zarar vermemesi için geçici tutuklama kararı vererek izole edin.' Çünkü Türkiye'ye karşı operasyonları yürüten ve 15 Temmuz darbesinin arkasındaki bir numaralı isim olan bu kişi halen bulunduğu yerden, Amerika Birleşik Devletleri'nden kendi networkünü kontrol edebilecek, insanlara mesajlar iletebilecek, meşru Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne ve Türk devletine karşı operasyonları yönlendirebilecek bir imkana sahiptir. Bu imkanın, bu kişinin elinden alınması dostluk gereğidir. Sayın Bekir Bozdağ da hem 15 Temmuz sonrasında hazırlanmış olan yeni dosyayı ilgili muhataplarına sunarak, bu anlamda adalet bakanları düzeyinde ilk teması sağlamış ve bu çerçevede yapılan görüşmeler de oldukça verimli geçmiştir. Ümit ediyorum ki bu bir süreç, yani yarın sabah Feto'yu Türkiye'ye iade etmeleri ya da geçici tutuklama kararı vermeleri belki çok kolay görünmüyor ama sürecin hızlandığını ifade etmek isterim. Sayın Bozdağ'ın gezisinin, bu anlamda bu ziyaretin aradaki ilişkileri daha da net bir hale getirdiği ve Feto'nun iadesi ya da geçici tutuklanması sürecini hızlandırdığını ifade edebilirim. Söylenmesi gerekenler hem şifahi olarak Türkiye'nin talepleri olarak ifade edilmiş hem de dosya kendilerine takdim edilerek, bununla ilgili gerekli adımların atılması ricasında bulunulmuştur.

Ayrıca her düzeyde yaptığımız gibi bir kere daha şu uyarıda da bulunulmuştur; 'Eğer Amerika Birleşik Devletleri'ne, Amerika Birleşik Devletleri'nin meşru hükümetine, devletine karşı herhangi bir terörist, bir eylemde bulunsaydı ve biz o teröristi alıp burada, Çankaya'da, Ankara'da, İstanbul'da bir yerde, şu kadar küsur sene saklasaydık, korusaydık, Amerikan halkı ve yöneticileri ne hissederse biz de bunları hissederiz, Türk halkı da bunları hissediyor.' diyerek, kendilerine gerekli siyasi uyarılar da yapılmıştır. Bu çerçevede ümit ediyorum ki iade ya da geçici tutuklama sürecinde oldukça önemli bir adım atıldı. Bunun gereğini Amerika Birleşik Devletleri'nin yöneticilerinin, hukukçularının, yargı sisteminin yapması gerektiğine inanıyoruz. İnşallah Türkiye'ye bu büyük kabusu yaşatan, 15 Temmuz gecesindeki o karanlık geceyi yaşatan ve ondan sonraki süreçte de boş durmayan örgüt liderinin Türkiye'ye en kısa zamanda iadesi mümkün olur ya da bu iade süreci içerisinde geçici tutuklaması kararı mümkün olur."

- Yakalanan üst düzey PKK yöneticisi

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, "PKK'nın üst düzey yöneticilerinden biri elimizde." ifadesi hatırlatılarak, "Bu kişinin ismiyle ilgili kamuoyuna bilgilendirme yapılacak mı? Bu isim itiraflarda bulunuyor mu? Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na yönelik yapılan operasyon bu kişinin itirafları dahilinde mi yapıldı?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Sayın İçişleri Bakanımızın yaptığı açıklamada dile getirdiği kişi, ismini tabii kamuoyuna açıklamamız mümkün değil. Önemli bir isim, Türkiye'deki PKK operasyonları açısından. Bu kişinin sorgulamasında çok sayıda bilginin ortaya çıktığını anlıyoruz. Bu bilgiler çerçevesinde güvenlik kuvvetlerimiz de birtakım yönlendirmeleri yapacaktır. Dolayısıyla bu, neleri söylüyor, bunları kamuoyuyla paylaşmak herhalde doğru olmaz ama önemli bir kişi olduğunu ve çok kilit bilgilere sahip olduğunu kamuoyuyla paylaşabiliriz. Ancak bu kişinin sorgulamasıyla Sayın Kışanak'ın yargılanması arasında hiçbir bağlantı yoktur."

- "Dosyanın münderecatına bakılarak gerekli işlemler yapılır"

"Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atanacak mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Şu anda Kışanak'la ilgili devam eden bir süreç var, tutuklama kararı var. Bu tutuklama kararı çerçevesinde yani dosyanın münderecatına bakılarak gerekli işlemler yapılır." dedi.

Kurtulmuş, 10 bin özel harekatçı ve 5 bin korucu alımına ilişkin sürecin ne zaman başlayacağına ilişkin soruyu, "İçişleri Bakanlığı en kısa zamanda bu süreci başlatıyor. Çünkü ihtiyaç var. İhtiyacın karşılanması bakımından en kısa zaman düğmeye basılacak. Hem 10 bin özel harekatçı hem de 5 bin güvenlik korucusu temin edilecektir, görevlendirilecektir." şeklinde yanıtladı.

- Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik soruşturma

"Cumhuriyet gazetesinin yazar kadrosuna yönelik bir operasyon söz konusu, muhalefetin, basın özgürlüğü noktasında ciddi eleştirileri var. Düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Sorunuzu şöyle düzeltelim, Cumhuriyet gazetesinin yazar kadrosuna dönük bir operasyon değil. Yenigün Haber ve Yayıncılık Grubu'na, yani Cumhuriyet gazetesine, Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi olan Cumhuriyet Gazetesi Vakfı'na ilişkin 18 Ağustos 2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan bir soruşturma var. Dolayısıyla bu, tüzel kişiye açılmış bir soruşturmadır ve bugün itibariyle değil, 18 Ağustos'ta başlatılmış bir soruşturmadır. 30 Ekim tarihi yani dün itibarıyla ise yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından arama, el koyma ve gözaltı kararları verilmiş, ilgili kişilerle ilgili de bu uygulama bugün itibarıyla başlatılmıştır. Şu anda devam eden, soruşturması önceden başlatılmış olan bir dosya var, devam eden hukuki bir süreç var. Hep beraber bu hukuki süreci izleyeceğiz. Bizim siyaset olarak bu süreçle ilgili 'şöyle ya da böyle olsun.' şeklinde bir söz söylememiz mümkün de değil, doğru da değil. Dolayısıyla biz de sizler gibi süreci izliyoruz. En kısa zamanda sürecin sonucunu hep beraber göreceğiz."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber