'Eş zamanlı 10 civarında örgütle mücadele ediyoruz'

Adalet Bakanı Bozdağ: "Dünyada eş zamanlı 10 civarında terör örgütüyle mücadele eden yegane ülke Türkiye'dir. Eğer biz istikrarı bu bölgede hakim kılamazsak Bursa'da hiçbirimiz güven içinde olamayız. Onun için bölgenin istikrarına düşmanlık edenler ve bu istikrarı yok etmek isteyenler karşısında her daim dik duracağız. Güçlü iktidarlar burada olması lazım. Siyasi istikrar yetmez, güçlü iktidar olacak ki ülke daha cesur kararlarla ileri götürülsün. Zayıf iktidarlar cesur kararlar alamazlar"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 18 Mart 2017 15:58, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Eş zamanlı 10 civarında örgütle mücadele ediyoruz'

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Baktığınızda 67 yılda Türkiye 3 tane darbe, 3 tane muhtıra yaşamış. Sistem, kriz, arıza, darbe üretiyor. Türkiye'nin sürekli, kriz, arıza, darbe, muhtıra üreten, 10 yılda bir milletin iradesine, boyunduruk koyan bu düzeni, hükümet sistemini değiştirmesi şarttır." dedi.

Bozdağ, Bursa'da Anadolu Öğrenci Birliği üyeleriyle bir araya geldi.

Burada bir konuşma yapan Bakan Bozdağ, hükümet olarak son 15 yıl içinde gençlerin önünü açmak, milletin bugünden daha iyi bir hale gelmesini sağlamak, devletin daha kudretli olmasını temin etmek, sadece ülke içinde değil bölgede de güçlü bir Türkiye yaratmak için ellerinden gelen çabayı hep beraber harcadıklarını, bundan sonra da harcamaya devam edeceklerini belirtti.

Bozdağ, pek çok zorluk yaşadıklarını ancak milletin duası, desteği, yaptıkları çalışmalarla bu zorlukları bir bir aşmayı başardıklarını vurgulayarak, "16 Nisan'da Türkiye, tarihi bakımdan büyük bir dönüşümü yapıp yapmamayı oylayacaktır. Son 200 yıldır Türkiye'de 'Bu ülkenin en iyi yönetim tarzı nasıl olmalı, Türkiye'yi en iyi hangi hükümet sistemiyle yönetebiliriz, milletimiz ve devletimiz daha güçlü nasıl olabilir' soruları hep soruldu, tartışıldı. Zaman zaman birileri tercih edildi bunlardan, uygulamaya konuldu. Osmanlı'da yapıldı, Cumhuriyet döneminde yapıldı, Meclis hükümet sistemi, parlamenter sistem, uygulamalarını biz Cumhuriyet döneminde hep beraber gördük ama bunların hiçbiri tartışmayı bitirmedi." değerlendirmesinde bulundu.

- "Yeni Türkiye'nin kapılarını açma günüdür"

Türkiye'nin yeniden bu tartışmayı yaşadığını ifade eden Bozdağ, bu tartışmalara nokta koyacak fırsatın milletin önünde bulunduğunu bildirdi.

"16 Nisan, 200 yıllık tartışmaya milletin hakemliğinde nokta koyma günüdür." diyen Bozdağ, şöyle devam etti:

"16 Nisan, büyük bir reformu yapma günüdür. Yeni Türkiye'nin kapılarını açma günüdür. Büyük Türkiye'nin temellerine 'Evet'lerle harç koyma günüdür. Biz yeni ve büyük Türkiye'nin inşallah 16 Nisan'da milletimizin büyük çoğunluğunun duası, rızası ve reyiyle beraber temellerine harcı koyacağız ve ülkemizin gelecekte daha büyük bir medeniyet, daha büyük bir devlet, daha büyük bir kültür, daha büyük bir refah içinde olmasını sağlayacak güçlü bir inşa girişimini birlikte başlatacağız. 15 Temmuz 2016 hain ve kanlı darbe teşebbüsünden sonra Türkiye'de sistem tartışmalarına bir nokta koyma gündeme geldi. Bunun üzerinde özellikle durmamız lazım. Neden Sayın Bahçeli 15 Temmuz'dan sonra yeni sistemin yapılabileceğinin sinyalini verdi? Çünkü 15 Temmuz bizim ülke ve millet olarak atlattığımız büyük bir badiredir, büyük bir tehlike ve tehdittir. Sadece darbe tehlikesi tehdidi değil, işgal tehlikesi ve tehdidi. İç savaş tehlikesi ve tehdidi. Türkiye'nin bölünme tehlikesi ve tehdidi. Dinde reform yapılarak Kur'an ve sünnetin Fetullahçı Terör Örgütü eliyle tahrip edilmesi tehdidi ve ülkenin ekonomisinin çökmesi tehdidi, Sivas Kongresi'nde reddedilen mandanın bir terör örgütü eliyle yeniden Türkiye'ye getirilmesi tehdidi ve tehlikesi ve pek çok badireyi hep beraber atlattık. Türkiye'nin yeniden böyle badirelerle karşılaşmaması gerekir."

Bozdağ, 1960, 1980 ve 2016 yıllarında darbeler yaşandığını, 1970 ve 1997 yıllarında muhtıra verildiğini, 2007 yılında da e-bildiri yayımlandığını anımsatarak, "Baktığınızda 67 yılda Türkiye 3 tane darbe, 3 tane muhtıra yaşamış. Sistem, kriz, arıza, darbe üretiyor. Türkiye'nin sürekli, kriz, arıza, darbe, muhtıra üreten, 10 yılda bir milletin iradesine, boyunduruk koyan bu düzeni, hükümet sistemini değiştirmesi şarttır. Bizim büyük bir Türkiye rüyamız varsa 10 yılda bir kıyamet kopan bir Türkiye'de gerçekleştirme şansımız yoktur. Onun için darbelere, krizlere, kaoslara karşı etkin mekanizmaları olan ve bunları adeta imkansızlaştıran bir sistemi hep beraber hayata geçirmeye çalışacağız." değerlendirmesini yaptı.

- "Terör örgütleri orada çoğaldı"

Bugün 65. Cumhuriyet hükümetinin görev başında olduğuna işaret eden Bozdağ, şunları söyledi:

"Cumhuriyetin ilanından 94 yıl geçmiş. 17,5 ay, ortalama hükümetlerin ömrü. Bir siyasi istikrar yok. Türkiye'nin yanı başı yangın yeri. Suriye'de 2011'den beri iç savaş var ve tam 6 yıldır 600 bin insan öldürüldü, şehit edildi. 15 milyon insan yerinden, yurdundan edildi. Terör örgütleri orada çoğaldı. İslam dünyasının hayatını tehdit ve tehlikeye attığı gibi İslam düşmanlığının bütün dünyada zirve yapmasını sağladı. Ve Türkiye bu yangının ateşinden, dumanından, yangında yananların kokusundan ve yangından kaçanların feryadı figanından kurtulamadı. Irak 2003'ten beri iç savaşta. 14 yıldır Irak'ta kardeş kardeşi öldürüyor. Yüz binlerce Iraklı hayatını kaybetti. Oradan da Türkiye'ye gelen büyük sıkıntılar var. Bizim içimizde PKK terör örgütü, DEAŞ terör örgütü, DHKP/C terör örgütü, FETÖ terör örgütü dahil pek çok terör örgütü eş zamanları terör eylemi yapıyorlar ve sürekli milletimizin devletimizin birliğine bütünlüğüne saldırıda bulunuyorlar. Dünyada eş zamanlı 10 civarında terör örgütüyle mücadele eden yegane ülke Türkiye'dir. Eğer biz istikrarı bu bölgede hakim kılamazsak, Bursa'da hiçbirimiz güven içinde olamayız. Onun için bölgenin istikrarına düşmanlık edenler ve bu istikrarı yok etmek isteyenler karşısında her daim dik duracağız. Güçlü iktidarlar burada olması lazım. Siyasi istikrar yetmez, güçlü iktidar olacak ki ülke daha cesur kararlarla ileri götürülsün. Zayıf iktidarlar cesur kararlar alamazlar. Güçleri yetmedi."

Bozdağ, dağları deldiklerini, havaalanlarıya Türkiye'nin her yerini birbiriyle bağladıklarını vurgulayarak, "Hızlı trenle, şehir hastaneleriyle, toplu konutta, doğalgazda... Şöyle bir bakın baştan sona şantiye olmuş ve değişen bir Türkiye. Neyle yapıyoruz, siyasi istikrar, güçlü iktidarla. Zayıf bir iktidar olsaydık bizi çoktan götürürlerdi. Götüremediler, bundan sonra da Allah'ın izniyle götüremeyecekler. Çünkü bizim dayımız aziz Türk milletidir. Dayısı millet olanı, dayısı başka kirli güçler olanlar asla yenemez." dedi.

- "Kararı kim verecek, aziz milletimiz verecek"

Bozdağ, halk oylaması için yurt içinde ve yurt dışında çalışmalara başladıklarına işaret ederek, Avrupa'ya gittiklerinde orada büyük bir telaş gördüklerini, bunun içinde Avusturya, Hollanda, Almanya, Belçika, İsviçre, Danimarka'nın olduğunu aktardı.

Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:

"Başkaları da telaş ve korku içinde. Sanırsınız ki biz Türkiye'nin hükümet sistemini değil Almanya'nın hükümet sistemini değiştirip, değiştirmeyeceğimizi 16 Nisan'da oylayacağız. Herkesi bir panik ve korku sarmış durumda. Yahu size ne. Biz kendi hükümet sistemimizi değiştirip değiştirmeyeceğimizi oylayacağız. Sizin hükümet sistemine dair bizim bir değerlendirmemiz, oylamamız yoktur. Öte yandan FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP/C ve diğer terör örgütleri 'Hayır' için propaganda yapıyor. Kararı kim verecek, aziz milletimiz verecek. 'Evet' veya 'Hayır' diyecekleri etkilemek için. Propaganda yapanları ayırmak lazım, bir de 'Hayır' ve 'Evet' diyecek hakemi ayırmak lazım. Biz şimdi propaganda yapanları söyleyince hemen 'Bak (Hayır) diyene terörist diyor.' Bunu kim diyorsa ahlaksızın büyüğüdür. Biz millete diyoruz ki, tarihi büyük bir reformun arifesindeyiz. 'Bu reform olsun' diyenler var, 'Olmasın' diyenler var. 'Olsun' diyenler şunlar, 'Olmasın' diyenler de şunlar. Siz karar vereceksiniz 'Evet' veya 'Hayır' diyerek. O zaman propaganda yapanlara da lütfen bir bakın. 'Evet' diye kim çalışıyor, propaganda yapıyor. MHP çalışıyor, propaganda yapıyor. Büyük Birlik Partisi çalışıyor, propaganda yapıyor. Saadet'in tepesi hariç tabanının hepsi 'Evet' için gayret ediyor. 'Hayır'a bakın kim çalışıyor. HDP çalışıyor, CHP çalışıyor, Almanya çalışıyor, Avusturya çalışıyor. Hollanda, PKK çalışıyor. FETÖ çalışıyor, DHKP/C çalışıyor. Herkes çalışıyor. O zaman biz aziz milletimize 'Hayır'ın propagandasını yapanlar bunlar 'Evet'in propagandasını yapanlar bunlar. 'Hangisini diyeceğinize siz kendiniz karar verin' demeyecek miyiz?"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "16 Nisan halk oylaması, eski Türkiye'nin geri dönülmez bir şekilde gönderilmesini sağlayacak ve zayıf Türkiye isteyenlerin heveslerini kursağında koyacak büyük bir tarihi reformun yapılacağı gündür." dedi.

Bursa'da Anadolu Öğrenci Birliği üyeleriyle düğün salonunda bir araya gelen Bozdağ, terörün istikrarsız Türkiye için "Hayır" kampanyalarına destek verdiğini söyledi.

Yeni sistemin güçlü ve istikrarlı Türkiye'yi getireceğine dikkati çeken Bozdağ, şunları kaydetti:

"Terör örgütleri neden 'Hayır' çıksın diye bakıyor? Siyasi istikrarın, güçlü iktidarın, etkin bir yönetimin olduğu ülkelerde kriz olmaz. Olursa bile kriz hemen ortadan kaldırılır. Güçlü mekanizmalar vardır, kaos, kargaşa olmaz. İstikrarsızlık, yönetim boşluğu olmaz. Böyle bir ortamda da terör örgütleri hedeflerini gerçekleştirmek için güçlü eylemler yapamazlar. Bakın, 7 Haziran seçimleri oldu, hemen arkasından PKK terör örgütü 23 Temmuz'da terör eylemlerine başladı. Neden? İstikrar çıkmadı sandıktan. Güçlü iktidar çıkmadı sandıktan. Parçalı bir iktidar ihtimali çıktı. Kimin iktidar olacağı da belli değil. Belirsizlikten daima mikroplar istifade eder.

Bütün bu terör mikropları istikrarsızlık, boşluk, kaos ve kargaşadan istifade eder. İşte bu sistem değişikliği istikrarsızlığa, kaosa, kargaşaya, zayıf iktidar ihtimaline son veriyor, istikrar veriyor, güçlü iktidar kuruyor. Krizle, kargaşayla, terörle etkin bir şekilde mücadele yapabilecek bir mekanizmayı sistemin doğal sonucu olarak hayata geçiriyor."

- "Eski Türkiye'yi bekleyenler daha çok beklerler"

Bozdağ, Batılı ülkelerin istikrarsız, ekonomisi çökmüş, enerjisini iç çatışmalara harcayan, kaynaklarını yatırım ve gelecek daha iyi olsun diye değil yangınları söndürmek için itfaiyelere harcayan Türkiye istediklerini vurguladı.

"Onlar haksızlık, hukuksuzluk yaptığında, 'Siz haksızsınız. İnsan haklarına dair bütün sözleşmeleri ayaklar altına alıyorsunuz.' diyen bir sesi duymak istemiyorlar." ifadelerini kullanan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer ekonomik sıkıntınız varsa 'Size 5 milyar dolar borç verebiliriz.' diyen bir Tayyip Erdoğan'ın sesinin kulaklarında çınlamasını istemiyorlar. Ne istiyorlar? İstikrarsız olsun, ekonomi çöksün, kriz, kaos olsun, hükümet bununla baş edemesin, gelsin, kapılarına ezik ezik 'Bize çare olun, yardım edin, para verin, akıl verin, destek olun bu sıkıntımıza.' diye yalvaran, yakaran bir Türkiye ve Türkiye'nin hükümetini istiyorlar. Bunlara en büyük cevabı 16 Nisan'da Allah'ın izniyle hep beraber vereceğiz. Allah'ın izniyle 15 yılda ülkemiz bugün bütün bu olumsuzluklara meydan vermeyecek bir değişim ve dönüşümü yaşamıştır.

Hem Batı'ya hem terör örgütlerine hem başka hesap sahiplerine buradan söylüyorum: Eski Türkiye muhaldir. Eski Türkiye'yi bekleyenler daha çok beklerler. Eski Türkiye'yi inşaya kimsenin gücü yetmeyecektir ve millet eski Türkiye'nin bütün dinamikleriyle yeniden hayat bulmasına izin vermeyecektir. İşte 16 Nisan halk oylaması, eski Türkiye'nin geri dönülmez bir şekilde gönderilmesini sağlayacak ve zayıf Türkiye isteyenlerin heveslerini kursağında koyacak büyük bir tarihi reformun yapılacağı gündür."

Bozdağ, "Bu reformun özü, Türkiye'yi yönetecek hükümeti siz seçmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Ana soru bu." değerlendirmesinde bulundu.

Şu anda Türkiye'de sadece bir milletvekili seçimi yapıldığını, ayrıca yürütme organı seçimi yapılmadığını belirten Bozdağ, şunları ifade etti:

"Hükümet, Meclisin salt çoğunluğundan çıkmakta, Meclisin güvenine dayanmaktadır. Yeni sistem diyor ki: Milletvekili seçimi için vatandaşın önüne sandık koyacağız. Yürütme yetkisini kullanacak cumhurbaşkanı seçimi için vatandaşın önüne bir sandık koyacağız. İkisi ayrı ayrı seçilecek, yürütme yetkisini kullanacak hükümet sadece halkın iradesine ve halkın sandıkta yüzde 50 artı 1'inin verdiği güvenoyuna dayalı olarak iktidar yetkisini kullanacaktır. Ben şimdi soruyorum: Sokakta gezen iki vatandaştan biri ve birinden biraz fazlasının oyunu almış birisi mi Türkiye'yi yönetse daha iyi olur, yoksa yüzde 20'sinin, yüzde 30'unun, yüzde 40'ının oyunu almış bir iktidar mı Türkiye'yi yönetse daha iyi olur? Yüzde 50 artı 1'inin asgari oyunu alanın Türkiye'yi yönetmesi, demokratik meşruiyet bakımından da siyasi istikrar bakımından da güçlü iktidar bakımından da hukuk devleti bakımından da milli iradenin iktidarda tam olarak olması bakımından da bugünkünden bin kat daha iyidir."

- "16 Nisan'a kadar saygı orucu kararı almışlar"

Bozdağ, CHP'nin yüzde 26 oyuyla bunun referandumda engellenme ihtimalinin bulunmadığını, onun için AK Parti'lilerin, MHP'lilerin, HDP'lilerin, Saadet Partililerin, Büyük Birlik Partililerin ve diğer partilere gönül verenlerin oylarına ihtiyacı olduğuna işaret ederek , bu nedenle sistem değişikliğiyle ilgili yasa teklifini Anayasa Mahkemesine götürmediğini anlattı.

"Sizin oyunuza ihtiyaçları olmasaydı, hiçbir güç bunun Anayasa Mahkemesine gitmesine engel olamazdı." değerlendirmesinde bulunan Bozdağ, konuşmasını şöyle tamamladı:

"(CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) Merhum Necmettin Erbakan Hocamızın ölüm yıl dönümünde düzenlenen anma toplantısına gidip katıldı, Temel Bey'in yanında da elini açtı, dua etti. Allah duasını kabul etsin ama buradan söylüyorum, 28 Şubat'ın önden çekiş arabası da CHP'dir, arkadan itişli arabası da CHP'dir. Yandan, sağdan, soldan, ortadan, bütün destekçisi CHP'dir. 28 Şubat'ın en büyük mağduru Necmettin Erbakan Hocamızdır. Peki ne oldu, gitti oraya elini açtı, dua etti? Niye dua etti? Eğer bu halk oylaması olmasaydı gençler, hiçbir güç Sayın Kılıçdaroğlu'nu o toplantıya götürüp Erbakan Hoca'ya dua ettiremezdi. Sizden korktuğu için yaptı. Saadet Partililerin oyuna ihtiyaç olduğu için yaptı. Bakın, bu sistem geldiği zaman herkes sizin oyunuza muhtaç. Kendi oyu yetmiyor, 'Bizim mahalle beni destekler.' demek yok. Başka mahallelere de açılmak zorunda kalacak, ön yargıları yıkılacak.

Şimdi başka bir şey söylüyor. 'Tayyip Bey'i herkes seviyor. Her parti seviyor. Tayyip Bey'in aleyhine konuşursak adam 'Hayır'a verecek, birden incinip 'Evet'e dönebilir.' Onun için diyor ki CHP: '16 Nisan akşamına kadar 'Sayın Cumhurbaşkanı' deyin ya da 'Sayın Recep Tayyip Erdoğan' deyin, sakın Cumhurbaşkanı'na saygısızlık ifade eden bir dil kullanmayın' diyor. 16 Nisan'a kadar saygı orucu kararı almışlar. Yani Tayyip Bey'i sevdiklerine boğdurmak için güya bunu yapıyorlar. Ben de diyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu: Bir dünya bir araya geldi, bu millet Tayyip Bey'i kimseye yedirmedi, senin bu şark kurnazlığına mı yedirecek? Tankların önüne yatanlar, kurşunlara göğsünü açanlar, jet savaş uçaklarının altında ölüme meydan okuyanlar, senin şark kurnazlığına yenilip sevdiği lideri senin dediğin gibi hançerleyecekler mi? Yok öyle bir şey."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber