Erdoğan: Bu millet penaltıyı iyi atar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da Atatürk Kültür Merkezi'nde toplu açılış töreninde konuşuyor.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 02 Nisan 2017 14:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Erdoğan: Bu millet penaltıyı iyi atar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugünkü 'hayır' diyen zihniyet Aşık Veysel'i Ulus'a sokmayan zihniyettir. Hamdolsun bugün Ankara'nın tüm kurumlarında, tüm mahallelerinde hani dün o caddelerine sokulmayan insanlar var ya onlar ve onların çocukları, torunları yaşıyor, işte onlar 'evet' diyenler." dedi.

Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediyesince Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen toplu açılış töreninde vatandaşlara hitap etti.

Ankara'nın tüm ilçe, semt ve mahallelerinde oturan vatandaşları selamlayan ve sevgilerini ileten Erdoğan, "Karadeniz benim baba, ata yurdum, İstanbul doğduğum, büyüdüğüm, yetiştiğim, siyasette ve millete hizmet yolunda piştiğim yer. Ankara ise 2001 yılında arkadaşlarımızla birlikte partimizi kurduğumuz, 2002 yılından itibaren Türkiye'ye, Türk milletine Cumhuriyet tarihinin en büyük hizmetlerini getirdiğimiz yer." ifadesini kullandı.

Ankara'nın tarihi boyunca hep karargah olarak kullanılan bir şehir olduğunu vurgulayan Erdoğan, Osmanlı padişahlarından Yıldırım Beyazıd'ın Timur'un ordularına karşı karargahını Ankara'da kurduğunu, Anadolu'nun dirlik ve birliğinin manevi hamilerinden Hacı Bayram-ı Veli'nin ve Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemseddin'in de Ankara'yı bir nevi karargah olarak kullandığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Savaşı'nda askeri ve siyasi yönetim karargahı olarak görev yapan Ankara'nın bu vasfının başkentlikle taçlandığını ifade ederek, "Cumhuriyet tarihi boyunca verdiğimiz demokrasi mücadelesinin karargahı da hep Ankara olmuştur. Ankara, şu anda anayasa değişikliğine karşı 'hayır' kampanyası yapan ama 'evet' denmesi için ne gerekiyorsa onu söyleyen birisi var ya, işte o zatın partisinin tek parti olarak bu ülkeyi yönettiği dönemde, maalesef millete tepeden bakan, milleti hor gören bir anlayışın hakimiyetine girmiştir. Milletin karargahı olması gereken Ankara, bu faşist, baskıcı anlayışın istilasına uğramıştır." diye konuştu.

Şair ve yazar Abdurrahim Karakoç'un "İsyanlı Sükut" şiirinden "Gitmişti makama arz-ı hal için / 'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını / Bir azar yedi ki oldu o biçim... / 'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını / Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş / Sandım can evime döktüler ateş / Sordum, 'Memleketin neresi gardaş?' / 'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını." dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte bu şekilde can evine ateşler dökülen günlerden geçen milletimiz, kendisine demokrasinin, özgürlüklerin, kalkınmanın yolunu açan herkese dört elle sarılmıştır." ifadesini kullandı.

Halk ozanı Aşık Veysel'in bir vesileyle geldiği Ankara'da kıyafetinden dolayı Ulus'a sokulmadığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bugünkü 'hayır' diyen zihniyet işte Aşık Veysel'i de Ulus'a sokmayan zihniyettir. Hamdolsun bugün Ankara'nın tüm kurumlarında, tüm mahallelerinde hani dün o caddelerine sokulmayan insanlar var ya onlar ve onların çocukları, torunları yaşıyor, işte onlar 'evet' diyenler. Rahmetli Menderes'i sadece milletin isyanına kulak verdiği, milletin taleplerini yerine getirdiği için darağacına çıkardılar. Ona sessiz kalanlar, darağacına çekenlerin arkasında duranlar da 'hayır' diyenlerdir.

1960 darbesinden beri Türkiye demokrasi ve kalkınma yolunda ne zaman ileriye doğru adımlar atmışsa hep aynı şey olmuştur. Birtakım eller hemen devreye girmiş, darbelerle, muhtıralarla, koalisyonların sebep olduğu siyasi ve ekonomik krizlerle ülkemiz hep geriye itilmiştir. Türkiye sadece 1991 yılından bu yana sadece istikrarlı yönetime sahip olsaydı, bugün nerede olacaktık biliyor musunuz? Şu anda bulunduğumuz yerin tam 2 kat daha ilerisinde olacaktık. Yani bugün kişi başına düşen milli gelir 11 bin dolar, bu durumda şu an itibarıyla 22 bin dolarlık kişi başına düşen milli gelire sahip olacaktık."

- "Bu millet penaltıyı iyi atar..."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün açıklanan büyüme rakamlarına göre Türkiye'nin 2016'da yüzde 2,9 büyüdüğüne dikkati çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bazıları bu rakamı küçümsemeye kalkabilir. Aynı dönemde AB'nin ortalama büyüme rakamı ne biliyor musunuz? Yüzde 1,5. OECD ülkelerinin ortalama büyümesi ne kadar biliyor musunuz? 1,7. Bize tabii ki 2,9 yetersiz geliyor. Ancak dünyadaki anlı şanlı ekonomi değerlendirme kuruluşları var ya, benim her zaman bunlara biraz fırça attığım, 'Bu açıklamalarınız siyasidir. Bunların açıklamalarına bakmayın dediğim' var ya, onların değerlendirmelerinin bir puan üzerinde bunun çıktığını unutmayalım. Bu ne demektir? Ters köşe oldular yine. Bu millet penaltıyı iyi atar."

Kahvehane köşelerinde "hayır" kampanyası yapılmakla milletin aldatılamayacağını ifade eden Erdoğan, "Avrupa'ya gelen siyasetçilerimizin önünü kesmekle 16 Nisan'ı döndüremeyeceksiniz. İnşallah 16 Nisan'da Avrupa'nın liderlerine, bir kısmı hariç, gereken dersi vermeye var mıyız?" diye sordu.

Vatandaşların "evet" demesi üzerine de Erdoğan, "Maşallah. Hiç merak etmeyin, biz beşer planında kimsenin önünde eğilmedik, biz sadece Rabbimizin huzurunda rükuda eğiliriz, secdede eğiliriz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ne olursa olsun, bedeli ne olursa olsun Allah'ın izniyle bu terörü bitireceğiz. İnşallah 16 Nisan, bunun müjdecisi olacaktır." dedi.

Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediyesince Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen toplu açılış töreninde vatandaşlara hitap etti.

Diyarbakır'da dün düzenlenen toplu açılış törenindeki izlenimlerini aktaran Erdoğan, Diyarbakır'ın 16 Nisan'da yapılacak referandumda "evet" diyeceğini söyledi. Erdoğan, "Özgürlüklerin, barışın, hürriyetin dünkü bir araya gelişle yeni bir milat oluşturduğu bir yapıyla yollarda, meydanda, Diyarbakır da baktım ki 'evet' diyor." ifadelerini kullandı.

Ülkenin gelişmesine faydasına olan, iyi ve güzel gelişmelerin şartının istikrar ve güven olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz, 1960'tan beri istikrar ve güven ortamımızı tehdit eden onlarca hadise yaşadığımız halde gereken tedbiri alamadık. Gerçi, bugün hepsini de saygıyla andığımız Özal'dan Demirel'e, Erbakan'dan Türkeş'e ve Yazıcıoğlu'na kadar tüm liderler, tecrübeleri sonunda hep aynı noktada buluşmuşlardır. Nedir o? Başkanlık sistemi...Ama bir türlü adım atılamamıştır.

Açık konuşmak gerekirse biz de iktidara geldiğimizden beri içimizde bir ukde olarak yer almasına rağmen örneğin şahsım Belediye Başkanlığımdan itibaren hep bunu dillendirmişimdir. Ama gereken mesafeyi kat edemedik. Çünkü karşımıza sürekli çeşitli engeller çıkartıldı. Bir fırsatını bulup 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi krizi sırasında bu sürecin ilk adımını attık. Bu adım, cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesiydi. O zaman pek çokları bu kararın ne anlama geldiğini bilmiyordu ama biz ne yaptığımızı çok iyi biliyorduk. Doğru olan, bu sisteme 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde geçmekti. Fakat, 2013 yılı baharından itibaren kesintisiz bir şekilde öyle büyük saldırılara maruz kaldık ki inanın bana, bu meseleyi gündeme getirmeye dahi fırsat bulamadık."

O süreçte yaşananları dile getiren Erdoğan, "Neydi onlar? Gezi olayları, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminin ardından peş peşe yaşadığımız seçimleri biliyorsunuz, değil mi? 7 Haziran seçimleri sırasında bu konuyu yeniden ülkemizin gündemine getirdim. Şehir şehir gezip, milletime yeni anayasa ve onunla birlikte başkanlık sistemini ve ona olan ihtiyacımızı anlattım. Cevabı, milletimizin iradesini hiçe sayarak, milletimizi, ülkemizi yeniden koalisyon dönemlerinin karanlığına itmeye yönelik meydan okumalarla aldık." diye konuştu.

Ana muhalefet temsilcilerinin "Sistem değişmezse bir şey olmaz. Herkes işine devam eder.' şeklinde açıklamalarda bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Muhalefetin böyle dediğine bakmayın. Her konuda olduğu gibi bu hususta da yalan söylüyor. Hatırlayın, 7 Haziran akşamı sonuçlar dahi resmen açıklanmadan ne dediler? 'Sivil darbe önlendi. Cumhurbaşkanlığı makamının meşruiyeti tartışmalı hale gelmiştir. Siyaseten ve hukuken boşlukta bir kişi var.' dediler. Hatırlıyorsunuz değil mi? Yani istikrarsızlık çığırtkanlığı yaptılar.

Hemen ardından Diyarbakır'da 53 kardeşimiz öldürüldü. Öldürülenler Kürt, öldürenler de Kürt. Hani bu alçaklar Kürtlerin temsilcisiydi? Dün, Diyarbakır'da da anlattım. Bunlar hiçbir zaman benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi olmadı. Bunlar Kürt kardeşlerimi, ellerinde silahlarla tehdit ettiler ve evlerine girerek evlerinin içinde tüneller açarak, evleri tünellerle birbirlerine bağladılar. Evlerin altında adeta suni şehirler hazırladılar. Bunları yaptılar ama şu anda o açtıkları çukurlara gömülüyorlar. Ne olursa olsun, bedeli ne olursa olsun Allah'ın izniyle bu terörü bitireceğiz. İnşallah 16 Nisan, bunun müjdecisi olacaktır.

Cumhurbaşkanlığı yetkilerimi kullanarak 'tekrar seçim' dedik ve 1 Kasım'daki seçimle bunların heveslerini benim milletim kursaklarında bıraktı. 16 Nisan ise tüm bu kriz tüccarlarına verilecek tarihi bir cevap olacaktır. Bu cevaba hazır mıyız? Ankara 16 Nisan'da darbecilere bir daha meydanı bırakmamak için 'evet' diyor mu? Ankara, 16 Nisan'da Feto ihanet çetesini bir daha bu ülkeye zarar veremeyecek hale getirmek için 'evet' diyor mu? Ankara bölücü terör örgütüne ve ülkemize kem gözle bakan herkese dersini vermek için 'evet' diyor mu?"

- "Bundan sonraki tokat, daha da büyük olacak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz 2016'da FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi hakkında bilgi vererek, "Siyasi kaos hesapları tutmayanlar, 15 Temmuz gecesi Feto'nun ordu içindeki militanlarını devreye sokup, darbe girişimi başlattılar. 15 Temmuz darbe girişiminin öncelikli hedefi, ülkenin ve milletin karargahı olan Ankara'yı ele geçirmekti. Bunun için, en çok saldırıyı burada yaptılar, en çok kanı Ankara'da döktüler." diye konuştu.

Vatandaşların "idam" şeklinde slogan atmaları üzerine Erdoğan, bu konudaki düşüncesini daha önce de dile getirdiğini hatırlattı. Erdoğan, "Biliyorsunuz, idam konusundaki kararım bellidir. Buna birileri ihsas-ı rey diyebilir ama bellidir. Neden? Çünkü, 16 Nisan'dan sonra bu konu parlamentoya gelir. Sayın Kılıçdaroğlu, kendisi de olumlu baktığını söylüyor, inşallah, tekrar terse dönmez. Sayın Bahçeli öyle diyor. Sayın Yıldırım'ın zaten kanaatini biliyorum ve parlamentodan geçip bana geldiğinde ben de bu kararı onaylarım." dedi.

Kendilerinde 249 şehidin katillerini af yetkisini bulmadıkları belirten Erdoğan, darbe girişimi sırasında gövdesini tanklara, F-16'lara siper eden Türk milletiyle gurur duyduğunu söyledi. Erdoğan "Onlar zannettiler ki, bu modern silahlarla bu işi bitireceğiz. Bitiremediler. Niye? Onlar tuzaklarını kurdular ama Allah'ın tuzağının üzerinde bir tuzak yoktur, bunu bilmiyorlardı. Tokadı yediler mi? Milletten yediler. 249 şehit verdik, 2 bin 193 gazimiz vardı ama tokadı yediler. Bundan sonraki tokat, daha da büyük olacak." ifadelerini kullandı.

Ankara'nın İstiklal Harbi'nden sonra ikinci defa gazilikle şereflendiğini vurgulayan Erdoğan, "Ankaralılar şehit oldu, gazi oldu ama asla teslim olmadı ve başkentini teslim etmedi, ülkesini teslim etmedi, Meclisini, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, Genelkurmayını, Emniyet teşkilatımızın binalarını, sokakları, caddeleri darbecilere teslim etmedi. Ulaşabilse başının üzerinden geçen F-16'ları tutup yere çalacak bir inanç ve azimle darbecilere direnen tüm Ankaralılara şükranlarımı, saygılarımı sunuyorum." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Halk oylamasını yapıyoruz, Kılıçdaroğlu çıkmış diyor ki 'Hayır diyenler teröristtir' diyormuşuz. Kılıçdaroğlu, yine yalan söylüyorsun. Biz demokrasiye öylesine inanmışız ki bağlı olmuşuz ki milletin iradesi bizim için en saygın tepe noktadır. 'Evet' diyen ne kadar saygınsa 'hayır' diyen de o kadar saygındır." dedi.

Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen toplu açılış törenindeki konuşmasında, 15 Temmuz'da şehit olanlara Allah'ta rahmet, yakınlarına başsağlığı, gazilere ise şifalar diledi.

"İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür / İmansız olan paslı yürek sinede yüktür" dizelerini paylaşan Erdoğan, Ankaralıların imanlarıyla darbeci imansızlara gereken dersi verdiği bildirdi.

Konuşmasını, İstiklal Marşı'nın "Ruhumun senden İlahi, şudur ancak emeli / Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli / Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli." dizeleriyle sürdüren Erdoğan, "İşte siz bu anlayışla, bu inançla yürüdünüz. O gece bu gazi şehre uzanan namahrem elleri kırdınız. Türkiye'nin izzetini kurtardınız. Biliyoruz ki izzetini kaybeden zillete düçar olur. İşte siz bu izzeti kurtardınız." ifadesini kullandı.

- "Yalan üstüne yalan söylemeye devam ediyorlar"

Erdoğan, 15 Temmuz'da Türk milletinin izzetine canı pahasına sahip çıktığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Şu anda her taraftan üzerimize gelenler var ya, işte onların tek derdi sizlerin teslim olmak yerine direnmeniz ve zafere ulaşmış olmanızdır. Ondan dolayı çıldırıyorlar, kuduruyorlar. Siz onların tüm hesaplarını, tür planlarını, tüm beklentilerini yerle yeksan ettiniz. Milletimizin vurduğu sille onları öyle bir sersemletti ki parlamentonun önlerini alnımıza silah dayanmış pankartlarla gösteri yapan teröristleri teslim edecek kadar muvazeneyi kaybetmiş durumdalar. İşte İsviçre Parlamentosunun önünde büyük bir pankart. Benim resmim ve benim şakağıma dayanmış bir silah. Ne diyor, 'Erdoğan'ı öldürün.' Be dangalaklar, Erdoğan sizin demenizle mi ölecek? Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık. Rabbimin takdiri neyse o olacak. Ne bir an ileri ne bir an geri. Onun değiştiremezsiniz. Siz o sokaklarda sosyalist partinizi dolaştırarak, PKK'lıları dolaştırarak, sol terör örgütlerini dolaştırarak, kendi polislerinizle onları koruma altına alarak Türkiye'nin şanından, izzetinden bir şeyleri söküp alacağınızı mı zannediyorsunuz? 16 Nisan geliyor, Türk milleti 80 milyon inşallah bütün bu Batının liderlerine en büyük dersi verecek."

AB ile ilgili sözlerinin haklılığının ortaya çıktığını belirten Erdoğan, "Bakın Vatikan'da Avrupa Birliği üyesi ülkelerin liderleri kuzu kuzu orada oturdular Papa'yı dinlediler. Avrupa Birliği'ne Türkiye'yi 54 yıldır niye almıyorlar anladınız mı? Olay tamamıyla açık ve net söylüyorum, Haçlı İttifakıdır. 16 Nisan aynı zamanda bu kararı değerlendirme günü olacaktır. Çünkü 14 senedir bunlarla masaya oturduk, konuştuk hep yalan söylediler. Yalan üstüne yalan söyledir. Hala yalan söylemeye de devam ediyorlar." ifadesini kullandı.

- "Onun döneminde hastanelerimizin halini annelerinize sorun"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Erdoğan, "Halk oylamasını yapıyoruz, Kılıçdaroğlu çıkmış diyor ki, 'Hayır diyenler teröristtir' diyormuşuz. Kılıçdaroğlu, yine yalan söylüyorsun. Biz demokrasiye öylesine inanmışız ki bağlı olmuşuz ki milletin iradesi bizim için en saygın tepe noktadır. 'Evet' diyen ne kadar saygınsa 'hayır' diyen de o kadar saygındır. Ancak bizim 'evet'i anlatırken bir uyarı görevimiz var. Nedir o? Kim 'hayır' diyor. Kandil 'hayır' diyor mu, bölücü başı 'hayır' diyor mu, Pensilvanya 'hayır' diyor mu, Avrupa'da bir kısım liderler 'hayır' diyor mu. Düşünün Avrupalı parlamenterler, liderler Avrupa'da hayır kampanyası yapıyor. Türkiye'den baro başkanı Avrupa'ya gidip kampanya yapıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, "Kişi sevdikleriyle beraberdir" ve "Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu" sözlerini aktararak, "Şimdi anladın mı Kılıçdaroğlu ne söylemek istediğimi." ifadesini kullandı.

Gençlere, Kılıçdaroğlu'nun SSK'da uzun süre genel müdürlük yaptığını hatırlatan Erdoğan, onun dönemindeki hastanelerin halini annelerine, dedelerine sormalarını isteyerek, "Bu zatın beş koyunu bile güdemeyeceğini size söylerler." dedi.

- "Anayasa kitapçığı fırlatılacak bir başbakan olmasın"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin damdan düştüğünü, daha hızlı yürümek ve daha büyük hizmetler yapmak istediklerini belirterek, şu görüşlere yer verdi:

"Şimdi Ankara 16 Nisan'da bu ülkeye ve millete müstemleke gözüyle bakanlara şöyle sağlamından bir Osmanlı yan gözüyle bakmaya 'evet' mi? Ankara, terör örgütleri üzerinden kendisine mesaj gönderenlere cevabını 16 Nisan'da sandıkta 'evet' diyerek vererek verecek mi? (Vatandaşların 'evet' cevabı üzerine) Ankara bitirdi bu işi, bitirdi. Ankara sadece 1950 yılından bugüne 48 hükümetin kuruluşuna şahitlik etti. Koalisyon hükümetleri kurulurken nerelerde ne pazarlıklar yapıldığını, ne dolaplar döndüğünü en iyi bu şehir bilir. O Güneş Motel'ler, ne pazarlıklar, hangi bakanlığı alırsın, ne kadar para istersin? Neler döndü, neler... Biz, Türkiye bu zilletten kurtulsun, artık hükümetler böyle gizli saklı pazarlıklarla değil doğrudan sandıkta kurulsun istiyoruz. Ankara ne cumhurbaşkanı-başbakan kavgaları görmüş bir şehirdir. Aynı zihniyette olmalarına rağmen cumhurbaşkanı Sayın Sezer'in merhum Ecevit'e Anayasa kitapçığı fırlatmasını hatırlıyoruz değil mi? İşte diyor ki artık bu tür anayasa kitapçığı fırlatılacak bir başbakan olmasın."

Ülke yönetiminde iki başlılık olmaması için yeni düzenlemeyle artık başbakanlık makamının olmayacağını vurgulayan Erdoğan, sadece cumhurbaşkanlığı makamının olacağını bildirdi.

Kılıçdaroğlu'nun "Cumhurbaşkanının Meclisi feshedeceği" yönündeki iddialarını anımsatan Erdoğan, fesihin söz konusu olmadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Çık bunu ispat et. Böyle bir şey yok. 'Fesih' diye bir şey söz konusu değil. Hem kanun hazırlama tekelini ona bırakarak hem denetim yetkileriyle tahkim ederek hem milletvekili sayısını artırarak biz Meclis'i daha da güçlendiriyoruz. Yalan konuşma. Cumhurbaşkanının kanun yapma hakkı bile yok. Cumhurbaşkanı sadece bütçe teklifi yapabilir. Onda da Meclis kabul etmediği takdirde bir önceki yılın bütçesiyle devam ediliyor. Olay bu."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Meclis, diyelim ki seçimlerin yenilenmesi kararı alıyor veya cumhurbaşkanı böyle bir karar alıyor. Bu neyi getirir biliyor musunuz? Aynı anda hem Meclisin seçimini aynı anda cumhurbaşkanının da seçimini getirir. Bu ne demektir? Bu tür kararı almak da kolay değil. Dürüst ol, samimi ol. Böylece geçmişte yaşadığımız siyasi istikrarsızlıklar ortadan kalkıyor." dedi.

Ankara Büyükşehir Belediyesince Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen toplu açılış töreninde vatandaşlara hitap eden Erdoğan, 16 Nisan'da halkoyuna sunulacak anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanının Meclisi, Meclisin de cumhurbaşkanını olur olmaz bahanelerle taciz etmemesi için her ikisinin seçiminin beş yılda bir veya aynı günde yapılmasının zorunlu hale getirildiğini belirtti.

Erdoğan, "Kaldı ki, Meclis, diyelim ki seçimlerin yenilenmesi kararı alıyor veya cumhurbaşkanı böyle bir karar alıyor. Bu neyi getirir biliyor musunuz? Aynı anda hem Meclisin seçimini aynı anda da cumhurbaşkanının da seçimini getirir. Bu ne demektir? Bu tür kararı almak da kolay değil. Dürüst ol, samimi ol. Böylece geçmişte yaşadığımız siyasi istikrarsızlıklar ortadan kalkıyor. Hatta milletimize de ilave bir imkan getiriyor. 100 bin imza ile seçim günü geldi, halkımız cumhurbaşkanı adayı gösterebiliyor. Böyle bir hak var mıydı? Ama şimdi var." diye konuştu.

Değişiklikle seçilme yaşının 18'e indirildiğini hatırlatan Erdoğan, "hayır"cıların, "Parlamentoyu çoluğa çocuğa mı bırakacağız?" ifadelerini kullandığını dile getirdi. Meclis'te 25-30 arası beş kişinin bulunduğunu belirten Erdoğan, "Sanki Meclis, tamamen 18-25 arası gençlerle dolacak. Kim hak ediyorsa parlamentoya o girecek. Kaldı ki ben gençlerime güveniyorum, inanıyorum." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin, 21 yaşında bir çağı kapatıp bir çağı açan Fatih Sultan Mehmet'in, Kanunilerin, Ulubatlıların nesli olduğunu söyledi. Parlamentonun daha genç, dinamik olmasını istediklerini belirten Erdoğan, dünyadan örnekler vererek, 59 ülkenin parlamentosunda 18 yaşın ölçü olduğunu aktardı.

Erdoğan, alandakilerin "İşte ordu, işte komutan" sloganları üzerine, şair Arif Nihat Asya'nın Fetih Marşı'nın, "Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan / Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan / Elde sensin dilde sen gönüldesin, baştasın / Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın." dizelerini okudu.

- "Söyledin işte bu sözü, kayıtlarda var"

Millet adına adaleti sağlayan yargının bağımsızlığının yanına tarafsızlığı ekleyerek geçmişte yaşanan olumsuzluklardan yargıyı kurtardıklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yapılan değişikliklerin ana özeti bu. Şimdi soruyorum, burada ülkenin zararına olan bir şey var mı? Bu değişikliğe karşı çıkanların dedikleri ne? Teker teker sayıp canınızı sıkmak istemiyorum. Ama şundan emin olun, söylediklerinin hepsi yalan, yalan, yalan... Ne diyor? 'Lokantaları kapatacak', 'Akşam yatıp sabah kalktığında bir de bakmışsınız muhtarlıkları kapatmış' diyor. Bir defa anayasamızın amir hükmü, kanunlar cumhurbaşkanına bu yetkiyi vermiyor. Anayasanın vermediği bir yetkiyi cumhurbaşkanı kullanamaz. Kanunların vermediği bir yetkiyi cumhurbaşkanı kullanamaz. Ne diyor, 'Bir kararnameyle muhtarlıklar kapatılacak.' Ya muhtarlıklar kararnameyle kurulmuyor ki cumhurbaşkanı kararnameyle bunları kapatsın. Kanunla kuruluyor. Dolayısıyla ancak kanunla kapatılabilir. Böyle bir yetki cumhurbaşkanında yok."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, kendisinin BM'de yaptığı konuşmanın ertesi gününde "Sanki muhtarlara konuşuyor." dediğini hatırlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sincan'da 30-40 kadar muhtar kardeşimle konuşuyor. Bir muhtar diyor ki, 'Siz bizi aşağıladınız.' 'Ne dedim?' diyor. 'Sayın Cumhurbaşkanımızın BM'de yaptığı konuşmada, 'Sanki muhtarlara konuşuyor' dediniz, bizi aşağıladınız.' diyor. 'Haddime mi?' diyor. Söyledin işte bu sözü, kayıtlarda var. Şunu bilmiyor, Tayyip Erdoğan 16 bin muhtarı şu ana kadar Cumhurbaşkanı Külliyesi'nde ağırladı. Benim muhtarım bugüne kadar cumhurbaşkanlığı makamına gelmemiş ki, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gelmemiş ki. Bu kapıları muhtarına, vatandaşına açan bir cumhurbaşkanı ilk defa biz olduk, hamdolsun. Çünkü biz oraları hizmet makamı olarak gördük."

"Biz bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik." düsturuyla göreve geldiklerini ifade eden Erdoğan, 55 bin muhtarı ağırlayacaklarını söyledi.

Bu ülkenin ve milletin bir beka meselesi bulunduğunu belirten Erdoğan, bunun için terörle mücadelenin başarıyla götürülmesi ve ekonomide yeni, güçlü atılımlar yapılması gerektiğini kaydetti.

Halk oylamasının ardından cumhurbaşkanı seçimini getirmediğini, cumhurbaşkanı seçiminin Kasım 2019'da yapılacağını anımsatan Erdoğan, 16 Nisan'da "evet" çıkması halinde partili cumhurbaşkanlığı döneminin başlayabileceğini, buna mani bir durumun olmadığını ifade etti.

- "Sözde değil, hakiki manada hemşehriyiz"

Batı'da yükselen ırkçılık dalgasının, İslam ve Türk düşmanlığının önünün kesilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bu sorunlarla daha kolay mücadele edilmesini sağlanacağını vurguladı.

Kendisini "14 yıllık bir Ankaralı" olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık öyle sözde değil hakiki manada hemşehriyiz." ifadesini kullandı.

Alandakilere, "Bu kardeşinizin ülkenin ve milletin aleyhine olacak en küçük bir işin içinde yer alabileceğine ihtimal veriyor musunuz?" diye soran Erdoğan, "Hayır" karşılığını alması üzerine, "Öyleyse 16 Nisan'daki anayasa değişikliğinin de Türkiye'nin ve Türk milletinin hayrına olduğundan emin olun." dedi.

"Ankara'dan, şu hipodromdan öyle bir 'evet' diyelim ki Kandil, Pensilvanya, Batı'nın o 'hayır' diyen liderleri duysun." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet için 'evet' mi? Tek millet, Türk'üyle Kürt'üyle Laz'ıyla Çerkez'iyle Gürcü'süyle Abhaza'sıyla 80 milyon tek millet. Bayrağımız, şehidimizin kanıyla rengini almış, bağımsızlığımızın ifadesiyle hilal, şehidimizin ta kendisi yıldız. 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Bu vatanı kimse bölemez. Allah'ın izniyle silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, korucularımız Tendürek Dağları'nda, Cudi'de, Gabar'da, Bestler Deresi'nde bu teröristlerin inlerine giriyor. Pensilvanya'nın teröristlerinin inlerine nasıl girdiysek bunların da inlerine giriyoruz. Daha da gireceğiz, temizleyeceğiz. Çünkü bir merhamet toplumunu, bu ümmeti bunlar parçaladılar, bunların parçalamalarına fırsat vermeyeceğiz. Tek devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden başka devletimiz yok. Paralel devletmiş, şu, bu devletmiş, hiç, asla fırsat vermeyeceğiz."

- "Dua" şiirini okudu

Arif Nihat Asya'nın "Dua" şiirinin, "Biz kısık sesleriz, minareleri sen ezansız bırakma Allah'ım. Ya çağır şurda bal yapanlarını ya kovansız bırakma Allah'ım. Mahyasızdır minareler göğü de kehkeşansız bırakma Allah'ım. Müslümanlıkla yoğrulan bu yurdu Müslümansız bırakma Allah'ım. Bize güç ver cihad meydanını pehlivansız bırakma Allah'ım. Kahraman bekleyen yığınlarını kahramansız bırakma Allah'ım. Bilelim hasma karşı koymasını bizi cansız bırakma Allah'ım. Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız ve vatansız bırakma Allah'ım." dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilere "Ankara, 16 Nisan'da minareleri ezansız, gönderleri bayraksız, yürekleri sevgisiz bırakmamak için, barış, özgürlük, yeniden bir diriliş için 'evet' diyor mu? Ankara 16 Nisan'da istiklali ve istikbali için 'evet' diyor mu?" diye sordu.

Alanı dolduranların "evet" yanıtını vermesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısının sözlerini söyleyerek tamamladı.

- Toplu açılış töreninden notlar

Ankara'daki toplu açılış töreni için, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından 7 Ağustos 2016'da Yenikapı'da yapılan "15 Temmuz Demokrasi ve Şehitler Mitingi"nde kurulan platformun benzeri kuruldu.

Platform üzerinde ay ve yıldız ile Ankara Valiliği ve Ankara Büyükşehir Belediyesinin logosu yer aldı.

Tören alanına, üzerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafının yer aldığı ve "Belediye başkanı oldu İstanbul değişti, başbakan oldu Türkiye değişti, cumhurbaşkanı oldu dünya değişti", "Gün gelir çocuklarımıza anlatırız seni, yedi düvelin birleşip yıkamadığı adam diye" yazılı pankartlar asıldı.

Alanda, ayrıca, Başbakan Binali Yıldırım'ın fotoğrafının bulunduğu, üzerinde "Otoyolu biz yaparız ama demokrasi otoyolunu, anayasa otoyolunu millet yapar." yazılı pankart yer aldı.

Tören alanındaki, "İster PKK, ister DEAŞ, ister FETÖ, ister PYD, ister DHKP-C, ister Batı'nın terör sevicileri, topunuz gelin." yazılı pankart da dikkati çekti.

Konuşmalar öncesinde, platformda yer alan dev ekranlardan, eski cumhurbaşkanları Turgut Özal ile Süleyman Demirel, Eski MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, eski başbakanlardan Necmettin Erbakan ve eski Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun başkanlık sistemine ve sistem değişikliğinin bir ihtiyaç olduğuna ilişkin açıklamaları alandakilere dinlettirildi.

Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AK Parti Genel Sekreteri Abdülhamit Gül, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatih Şahin, bazı AK Parti Ankara milletvekilleri, Ankara Valisi Ercan Topaca ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, "Tüm yapılan eserlerin Ankara'mıza, Ankaralılara, aydınlık yarınlara bir milat olmasını Allah'tan temenni ediyoruz. Ya Allah Bismillah." diyerek beraberindekilerle kurdele kesti.

Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti'nin Kayseri'de düzenlenecek mitingi için törenden erken ayrılması nedeniyle kurdele kesiminde yer almadı.

Ankara'daki törende, toplam bedeli 1 trilyon 405 milyar lira olan 193 projenin açılışı yapıldı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber