Faruk Güllü'ye FETÖ'den verilen hapis cezasının gerekçesi açıklandı

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, baklavacı Faruk Güllü'ye "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan verdiği 8 yıl 9 aylık hapis cezası hükmünün gerekçesini hazırladı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 20 Haziran 2020 11:20, Son Güncelleme : 20 Haziran 2020 11:22
Faruk Güllü'ye FETÖ'den verilen hapis cezasının gerekçesi açıklandı

- Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik açılan TUSKON davasından dosyası ayrılan baklavacı Faruk Güllü'ye "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 8 yıl 9 aylık hapis cezası veren mahkeme, kararının gerekçesini açıkladı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan Faruk Güllü, yargılamayı yapan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince 12 Şubat 2020 tarihli duruşmada üzerine atılı suçtan 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılırken, dosyaya yansıyan sağlık sorunları ve tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak tahliye edilmişti.

Mahkeme heyeti, Güllü'ye verdiği cezaya ilişkin 179 sayfalık gerekçeli kararını tamamladı.

Gerekçeli kararda, sanık Faruk Güllü'nün savunmasında 2008 yılından sonra mali krize girdigi için magazalarını kapatmaya ve franchise vermeye başladıgını, bir başka alıcının olmaması üzerine Hasan Gültekin isimli kişinin sanıktan franchise aldıgını, ilk işlemin 2012 sonu 2013 başlarında oldugunu söylediği anlatıldı.

Ancak sanıgın krize girdigi yıllarla Hasan Gültekin'e verdiği ilk franchise tarihinin arasında çok uzun bir süre oldugu kaydedilen kararda, Güllü'nün 31 Ağustos 2015 tarihinde Gültekin'e devir işlemleri yaptığı ancak hisselerin devrinin örgüte yönelik soruşturmaların çogalması sonrası 25 Aralık 2015 tarihinde gerçekleştiği belirtildi.

Gerekçeli kararda, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıgı tarafından kamuoyunda FETÖ'nün iş adamları ve iş dünyası yapılanması olarak bilinen TUSKON davasının soruşturmasına FİADER operasyonu ile başlanıldıgı, sanıgın bu soruşturma haberlerini aldıgı, buna göre şirketlerinde devir işlemlerine girdigi, her ne kadar taraflar devir hususunda noterden bir işlem yapmamışsa da büyük çaplı, tanınan ve maddi degeri yüksek bir ticari ilişkinin adı yazılı şekilde yapılmasının yine ticari hayatın olagan akışına aykırı olduğu" ifadelerine yer verildi.

2015-2016 yıllarında FETÖ silahlı terör örgütünün tüm sektörlerdeki benzer dava dosyalarında benzer şekilde hareket ettigi, Hasan Gültekin hakkında da ayrı bir soruşturma yapıldıgı, bu kişinin şirketlerine de kayyım atandıgı kaydedilen kararda, Gültekin'in iş yeri aramasında bulunan bir ajandasında bulunan bir notta "2017 sonuna kadar fabrika benim şirketinde kalacak, 2016 sonunda eger halen birbirimize güven sorunumuz devam ediyorsa, Hasan Gültekin adı altında 2017 sonuna kadar 5-6 magaza açıp, beraber 3 gruba ayrılacak, 2016 tarihi sonuna kadar personeller bizim kadromuzda olacak, kendisi istedigi müdür veya usta veya muhasebeciyi atasın" ifadelerinin yazılı olduğu belirtildi.

Kararda, Güllü ile Gültekin'in aralarının bozulması ve Gültekin hakkında da soruşturma başlatılması sebebiyle bu şahsın 3 Ocak 2017'de elindeki işletmeleri başka bir kişiye devrettiği, bu şahsın şirketi Avrupa'ya taşımak ve kaçmak için altyapı hazırladıgı anlatıldı.

Öte yandan Faruk Güllü'nün 2004 yılından bu yana Hasan Gültekin ile hareket ettiği dile getirilen kararda, sanıgın savunması esnasında aralarında husumet bulundugunu söylese de dosya kapsamında böyle bir durumun görülmediği kaydedildi.

- Örgüt talimatıyla Amerika'ya para transferi

Sanıgın, savunmasında yurt dışı baglantısı olarak hatırlamadıgını iddia ettigi bir erkek şahsın kendisinden rica etmesi üzerine TUSKON Amerika merkezine 26 Mayıs 2015 tarihinde 5 bin dolar gönderdigini söylediği, açıklama kısmına ise "Talimata istinaden Burçak Arslan tarafından nakit olarak yatan" yazdığı kaydedilen kararda, şunlar kaydedildi:

"FETÖ silahlı terör örgütü tarafından talimatla para yatırıldıgı, başka dava dosyalarından da bilindigi üzere Amerika'ya yapılan para transferlerinde, 'fishing' denilen belli bir meblagın altında çok sayıda kişi tarafından gönderilen paraların kontrolsüz bir şekilde ABD'ye gönderildigi ve yine sanıgın parayı getiren kişiyi örgüt bilinci ile deşifre etmek istemedigi ancak para transferi açıklama kısmına ismi yazılmak suretiyle örgüt içi kimin görevini yerine getirdiginin anlaşılmıştır.

Kararda, sanıkla ilgili soruşturma aşamasında alınan MASAK raporunda gerek sanıgın ve gerekse şirketin yapmış oldugu parasal işlemlerin incelendigi, sanıga ait Baklavacı Güllüoglu Gıda San. ve Dış Tic. AŞ unvanlı şirkete FETÖ silahlı terör örgütü suçlamasıyla hakkında dava ve soruşturma açılan kişiler tarafından para gönderildiği vurgulandı.

Gerekçeli kararda, sanık Güllü'den elde edilen dijital veri incelemelerine de yer verildi.

- "Cep telefonunu sıfırlayarak delilleri karartmaya çalıştı"

Güllü'nün cep telefonu saatinin ve internet son etkinleştirme tarihinin 1 Ocak 1970 olarak görüldüğü belirtilerek, cep telefonuna format atmak veya sıfırlamak suretiyle verilerini sildigi, delilleri karartmaya çalıştıgının anlaşıldıgı aktarıldı.

Sanığın emniyetteki ifadesinde kendi kullanımında olduğu beyan ettiği GSM numarasına tanımlı "Önemli Güllüoğlu Ailesi" adlı WhatsApp grubuna kayıtlı olduğu, söz konusu grubun 29 Temmuz 2014 ila 1 Ağustos 2016 arasında açık kaldığı bilgisine yer verilen kararda, sanığın bu grup içinde 15 Kasım 2014'te "Estonyada maklube ziyafeti" şeklinde bir paylaşımının bulundugu, söz konusu yemegin örgütsel bir ritüel kapsamında degerlendirildigi kaydedildi.

Sanıgın ikinci cep telefonuna ilişkin yapılan dijital incelemede ise FETÖ elebaşının sohbet, video, ses kayıtlarının ve paylaşımlarının oldugu ozgurherkul.org sitesi ve bamteli sitelerine ait LOG kayıtlarının tespit edildigi vurgulandı.

Kararda, sanığın Türkiye-Estonya Uluslararası İş-Kültür-Eğitim Derneği'nin yönetim kurulu üyesi olduğu, derneğin Dışişleri Bakanlıgı tarafından FETÖ ile irtibatlı dernekler kapsamında oldugunun bildirildigi değerlendirilerek, "Ayrıca sanıgın FETÖ'nün finans ayagını oluşturan legal görünümlü illegal yapılanmalarından olan ilk iş adamı dernegi niteligindeki İş Hayatı Dayanışma Dernegi (İŞHAD) üyesi ve TUSKON yönetim kurulu asıl ve yedek üyesi oldugu, her iki derneğin FETÖ iltisakı nedeniyle kapatıldığı, bir dönem yönetim kurulu başkanı olduğu Küresel Atılım Sanayici ve İşadamları Dernegi'nin FETÖ ile iltisakı bulunduğu" belirtildi.

Güllüoğlu Baklavaları Şirketi'ne ait hard diskten elde edilen bilgilere göre de Sanık Güllü'nün FETÖ-cemaat degişimi dönemi sonrası da ikili ve sosyal ilişkileri kapsamında irtibatının devam ettigine dikkat çekildi.

- "Fabrika binasında askeri öğrencilere 100 TL harçlık"

Dava dosyasında ifadesi bulunan 3 kişinin, Kara Harp Okulu ögrencileriyle, 2010'da okuldan mezun olmadan hemen önce sanık Güllü'nün Yenibosna'daki fabrikasına gidildigini, burada sanıkla kahvaltı yapıldıgını, içinde 100 TL harçlık bulunan zarf alındıgını, bu eylemin örgüt içi bir ödüllendirme oldugunu, ayrıca sanıgın sorumlulugunda oldugu asker kişilere her ay baklava gönderdigini söyledikleri belirtilen gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi:

"Bu kapsamda fabrika binasında sanıgın Kara Harp Okulunu bitirmek üzere olan tanımadıgı kişilerle kahvaltı yapıp harçlık vermesinin hayatın olagan akışına aykırı oldugu, her ne kadar sanık mahkeme aşamasındaki beyanında ara ara yardıma muhtaç bazı ögrencilere yüzer lira harçlık verdigini iddia etmişse de Kara Harp Okulu'nu bitirmek üzere olan 3 ögrencinin yardıma muhtaç konumda olamayacagı, kaldı ki sanıgın yardım ettigi kişilerin asker şahıs oldugunu beyan etmedigi, bu haliyle sanıgın asker kişilerle görüşmesinin FETÖ bünyesinde ödüllendirme ve sızma girişimleri için uyumlu, sanıgın örgüt faaliyetleri kapsamında hareket ettigine delil teşkil ettigi değerlendirilmiştir.

Kararda, sanık Güllü'nün, bir başka davada yargılanan Palmiye Gıda Şirketi sahibi Abdullah Yıldırım Demirci ile 2 Temmuz 2016'da bir telefon görüşmesi yaptıkları, Güllü'nün bu görüşmede "Son dönemde birazcık tuhaf tuhaf telefonlar gelmeye başladı" dediği ve devamında da "Bu telefon benim ama kimse ögrenmesin" şeklinde uyarıda bulunduğuna dikkat çekilerek, Güllü'nün sık sık GSM hattı değiştirdiği, adına kayıtlı hat olmadığını, çoğunlukla şirket üzerine kayıtlı hatları kullandığı belirtildi.

Sanığın bu hat değiştirme çabasının örgütsel gizliligi saglamaya dönük oldugu, zira köklü bir magaza zincirleri bulunan bir tacirin sık sık GSM hattı degiştirmesinin sanıgın tanınmışlık ve ulaşılabilirligiyle tezatlık oluşturduguna işaret edildi.

Kararda, sanıgın sahibi oldugu ve bu markaya ait en degerli şubelerini soruşturma kapsamı dışında tutmak gayesiyle ödeme kabiliyeti olmayan ve yakın arkadaşı oldugu degerlendirilen Hasan Gültekin'e ve oradan da nihai olarak şirket çalışanı İlhami Şahin'e devrettiği anlatılarak, "Sanık mahkeme savunmasında, borçlarının arttıgı ve kredi ödeme güçlük çektiği şeklinde beyanda bulunulmuşsa da sanıgın ticari faaliyetleri kötüleşirken arkadaşının işlerinin arttıgı ve geliştigi, birbiri ile irtibatlı ticari işletmelerin birinin kazanırken digerinin ticari olarak zora girmesi ticari hayatın olagan akışına aykırıdır." denildi.

-"17-25 Aralık sonrası soruşturmalardan etkilenmemek için tedbir aldı"

Sanıgın hakkındaki soruşturmalarla ilgili bilgi sahibi oldugu, 17-25 Aralık sonrası süreçte ticari faaliyetlerini kontrol altında tutma ve soruşturmalardan etkilenmemek için tedbirler almaya başladıgı ifade edilen kararda, "Bir başka soruşturmaya konu olan Mehmet Kanar ile Mehmet Nejat Güllü arasında geçen görüşmede, sanık hakkında malların başkasının üstüne olduğu, bir tek Merter'deki imalathanenin kaldıgı, onun ise işe yaramadıgı ve borcu olduğunun konuşuldugu, Nejat Güllü'nün, kardeşi ile görüşmediğini ve kardeşinin söz dinlemedigini beyan ettigi" kaydedildi.

Sanıgın savunmasında, 2012 yılında Bank Asya hesaplarını kapattıgını iddia etse de bankadan alınan verilerde sanıgın hesaplarını kapatmadıgı, aksine Mayıs 2014'de çok sayıda TL hesabı açtıgı, bunun yanında döviz ve katılım hesaplarının da bulundugu ve kapanmadıgı, bir banka hesabının kapanması ile para yatırılmayıp hesabın açık tutulması arasında fark oldugu bildirilen kararda, sanığın yine savunmasında gazete ve dergi abonesi olmadıgını iddia etse de, franchise olarak verilen şubelere belli bir gruba yönelik yayınların düzenli olarak gelmesinin ve sanığın bunu bilmemesinin gerçeği yansıtmadığının altı çizildi.

Sanığın şirket devirlerinde şaibeli işlemlere de rastlandığı bildirilen kararda, sanıga ait Güllüoglu Grubu ile ticari ve finansal ilişki içerisinde bulundugu tespit edilen FETÖ silahlı terör örgütü ile iltisaklı kurum, kuruluş, vakıf ve derneklere, sanıgın gerek şahsi banka hesabından, şirket hesaplarından bagışların yapıldıgı ve bu işlemlerin çogunlukla ortaklar cari hesabı ile kapatıldıgının tespit edildiği bildirildi.

- "Bilerek ve isteyerek örgütün degirmenine su taşıdı"

Kararda, şunlar kaydedildi:

"Sanıgın örgütle canlı ve geçişken olan organik bag kurdugu, bu organik bagın emir ve talimat almaya ve vermeye müsait bir hiyerarşi ilişkisi dogurdugu, sanıgın örgütle ilişkisinin yakalanma günü olan 18 Ağustos 2016 tarihine kadar devam ettigi, örgütle süreklilik arz edecek bir ilişki içinde oldugu, FETÖ/PDY'nin legal görünümlü illegal STK yapılanması içerisinde yer aldıgı, sanıgın örgütün finans ayagına hizmet eden piramidal dikey yapılanmasına göre ikinci kattaki 'sadık tabaka' içinde yer aldıgı deyim yerindeyse sanıgın bilerek ve isteyerek örgütün degirmenine su taşıdıgı görülmektedir."

Mevcut delil durumu itibariyle sanıgın eylemlerinin 17/25 Aralık ve özellikle 1 Mart 2014 tarihli TUSKON 5. Olagan Genel Kurul Toplantısından sonra da devam etmesi nedeniyle hata hükümlerinden ve etkin pişmanlıktan yararlanmasının mümkün olmadıgı, zaten kendisinin de böyle bir talebi olmadıgı vurgulanan kararda, "Sanığın bilakis isim vermekten imtina ederek yuvarlak cümlelerle geçiştirmeler yaptığı", sanıgın eylemlerinin bu haliyle silahlı terör örgütü üyeligi suçunu oluşturdugu aktarıldı.

Sanıgın savunmalarının ceza tehdidinden kurtulmaya yönelik olduğu belirtilen kararda, "Sanığın dosyaya yansıdıgı kadarıyla 1994 yılından bu yana devam eden yogun örgütsel ilişkileri, örgütteki 'Büyük A Plus' olarak nitelendirilen mütevelli konumu, örgüte baglılıgı, suçun işlendigi yer ve zaman ile sanıgın bu suçu işlemedeki amacı, yani örgütü finansal açıdan güçlü tutma gayesi hususları birlikte dikkate alınarak sanıgın alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmasına, cezasında Terörle Mücadele Kanunu uyarınca yarı oranında arttırım yapılmasına, sabıkasız olması ve duruşmada gözlemlenen olumlu tutum ve davranışları ile cezanın sosyal ve ekonomik anlamda gelecegine olan etkisi nazara alınarak hakkında takdiri indirim yapılmasına karar verilmiştir." denildi.

Kararda son olarak, sanık Güllü'nün ortaklıgındaki şirketlerin FETÖ'nün talimatıyla ve sermayesiyle kurulduguna, FETÖ'ye ait olduguna, şirketlerin ticari faaliyetleri sadece paravan olarak kullanıp kara para akladıgına, hayali işlemler yapıldıgına, şirketlerin suç gelirlerinin olduguna, ticari kazanç elde etmediklerine veya asıl gelirlerinin örgütsel faaliyetlere dayandıgına, şirketlerin mal varlıgının suçtan elde edildigine dair yeterli somut delil bulunmadıgından, ortaklıgındaki şirketler hakkındaki el koyma ve kayyım atama kararlarının hükmün kesinleşmesiyle birlikte kaldırılmasına hükmedildiği ifade edildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber