MYK personeline ilave tediye ödemesi kamu zararı sayıldı

Sayıştay Temyiz Kurulu, Mesleki Yeterlik Kurumunda çalışan personele yapılan ilave tediye ödemeleri nedeniyle ayni ve nakdi tüm ödemelerin aylık net tutarları toplamı için öngörülen üst sınırların aşılması suretiyle kamu zararı oluştuğuna karar veren kararı onadı.

Haber Giriş : 11 Temmuz 2022 00:05, Son Güncelleme : 11 Temmuz 2022 08:11
MYK personeline ilave tediye ödemesi kamu zararı sayıldı

Sayıştay Temyiz Kurulu, Mesleki Yeterlik Kurumunda çalışan personele yapılan ilave tediye ödemeleri nedeniyle ayni ve nakdi tüm ödemelerin aylık net tutarları toplamı için öngörülen üst sınırların aşılması suretiyle kamu zararı oluştuğuna karar veren kararı onadı.

Kurul onama kararında Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesine atıf yaptı

MYK personeline ücret, mali ve sosyal haklar yönünden üst sınırların belirlenmiş olmasının, Devletin, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğüne bir aykırılık oluşturmamaktadır.

Ülkenin ekonomik ve mali kaynakları, kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınarak ayni ve nakdi ödemelere ilişkin yeni bir düzenleme yapılmasının da Devletin, çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğüyle bağdaşmayan bir yönü bulunmamaktadır.

MYK 666 sayılı KHK öncesi sonrası savunması kabul görmedi

Dilekçi karar düzeltme dilekçesinde; Anayasa Mahkemesi'nin 12/07/2017 tarih ve E.2017/27 sayılı Kararının dikkate alınmadığını, mezkur ilam hükümlerinde, anılan mahkeme kararına aykırı hükümlere yer verildiğini, Anayasa Mahkemesinin ilk incelemeye ilişkin Kararında görüleceği üzere belirtilen maddeler kapsamında Sayıştay ilgili dairesinin yetkisizliğinin dikkate alınmadığını, tazmine gerekçe olarak gösterilen maddelerin uygulanmakta olan davada kural olarak ele alınamayacağı ve 375 sayılı KHK'nın Ek 11/c maddesinin MYK'da sadece Uzman unvanlı personele uygulanabileceğini, MYK'da görevli uzman unvanlı meslek personeline yapılacak bütün ayni ve nakdi ödemeler yönünden 666 sayılı KHK kuralı ile getirilen üst sınır, KHK kuralında değişiklik öngören yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra MYK kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan uzman unvanlı meslek personeli bakımından geçerli iken yürürlük tarihinden önce atanmış bulunan uzman unvanlı meslek personelini kapsamadığı halde Temyiz Kurulu İlamında bu hükmün dikkate alınmadığını, yasal düzenlemenin yürürlük tarihinden önce istihdam edilen uzman unvanlı personele de kamu zararı çıkartıldığını, yine kamu zararının sadece uzman unvanlı meslek personeline çıkartılması gerekirken tüm unvanlara kamu zararı çıkartıldığını iddia etmiştir.

Temyiz Kurulu

Yılı: 2014

Dairesi:3

Dosya No: 44818

Tutanak No: 50372

Tutanak Tarihi: 3.11.2021

Konu: Personele yapılan ilave tediye ödemeleri nedeniyle ayni ve nakdi tüm ödemelerin aylık net tutarları toplamı için öngörülen üst sınırların aşılması.

1-104-269-316 sayılı Ek ilamın 1 inci maddesi ile; ... Kurumu personeline yapılan ilave tediye ödemelerinin, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (ç) bendi ile ayni ve nakdi tüm ödemelerin aylık net tutarları toplamı için öngörülen üst sınırların aşılmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle ... TL'ye verilen tazmin hükmünün 14.11.2018 tarih ve 45329 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 1. maddesi ile tasdikine karar verilmiştir.

Kurumu adına Strateji Geliştirme Daire Başkanı ... karar düzeltme dilekçesinde özetle;

Sayıştay Başkanlığı İlam Müdürlüğü'nün 05/03/2019 tarihli ve E. 1914021 sayılı yazısı ekinde Kuruma iletilen 2014 mali yılına ilişkin 104-269-316 Numaralı Temyiz Kurulu İlamın tebellüğ işlemleri tamamlandığını ve tarafınca muhasebe kayıtlarına alınarak İlamın infaz süreci başlatılarak, tahsilat sürecinin başlatıldığını,

Ancak, 14-11-2018 tarihli ve 45329 sayılı Temyiz Kurulu İlamında yer alan hükümler incelendiğinde, Anayasa Mahkemesi'nin 12/07/2017 tarihli ve E.2017/27 sayılı Kararının dikkate alınmadığı ve mezkur ilam hükümlerinde, anılan mahkeme kararına aykırı hükümlere yer verildiğini,

Şöyle ki, Anayasa Mahkemesinin ... Kurumunu ilgilendiren Kararında aynen;

"II. İLK İNCELEME

5. Başvuran Mahkemede görülmekte olan dava ise ... Kurumu personeline, anılan kuralda belirtilen sınırdan fazla ödeme yapılması nedeniyle oluşan kamu zararının sorumlulardan tahsili yönünde düzenlenen rapor üzerine yapılan yargılamaya ilişkindir. Bu itibarla, 5544 sayılı Kanun 'un 25. maddesinin itiraz konusu (1) numaralı fıkrasının "Başkan, yönetici personel ve diğer personelin ücret, mali ve sosyal hakları;... "ve " ...Yönetim Kurulunun kararı ve Genel Kurulun onayı ile belirlenir." bölümü, bakılmakta olan davada uygulanacak kural değildir. Bu nedenle, belirtilen bölüme yönelik başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.

8. 5544 sayılı Kanun'a bağlı "İHDAS EDİLEN POZİSYONLAR CETVELİ " ile bakılmakta olan davadaki yargılamaya esas rapor gözetildiğinde davaya konu fazla ödemenin, 375 sayılı KHK'nın itiraz konusu kuralında belirtilen unvanlardan yalnızca "uzman unvanlı meslek personeli "ne yönelik olduğu anlaşılmaktadır.

10. Açıklanan nedenlerle;

A. 21.9.2006 tarihli ve 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu 'nun 25. maddesinin;

1. (1) numaralı fıkrasında yer alan "...bakanlık genel müdürüne yapılan ödemeleri aşmamak kaydıyla,... " ibaresinin esasının incelenmesine,

2. (1) numaralı fıkrasının kalan bölümünün, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu bölüme yönelik başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,

B. 27.6.1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek II. maddesinin birinci fıkrasının, !2.7.2013 tarihli ve 6495 sayılı Kanun 'un 73. maddesiyle değiştirilen;

1. (c) bendinde yer alan "Türk Akreditasyon Kurumu Genel Sekreterliği, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü Başkanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığı, kalkınma ajansları ve... ", " ...genel müdür, genel sekreter, genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcısı unvanlı personel ile... "ve "... genel müdür ve genel sekreterler için bakanlık genel müdürü, genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcıları için bakanlık genel müdür yardımcısı,... " ibarelerinin, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu ibarelere yönelik başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,

2. (c) bendinin kalan bölümünün esasının incelenmesine,

OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir." denildiğini, dolayısıyla ilk incelemede görüleceği üzere belirtilen maddeler kapsamında Sayıştay ilgili dairesinin yetkisizliği ve tazmine gerekçe olarak gösterilen maddelerin uygulanmakta olan davada kural olarak ele alınamayacağı ve 375 sayılı KHK' nın Ek 11/c maddesinin MYK'da sadece Uzman unvanlı personele uygulanabileceğinin açıkça ifade edildiğini,

Ancak, Sayıştay Temyiz Kurulu İlamı incelendiğinde Anayasa Mahkemesi Kararının dikkate alınmadığı, MYK'da görevli tüm unvanlardaki personel için kamu zararı çıkartıldığı ve ayrıca yetkisizlik hükümlerinin dikkate alınmadığını,

Anayasa Mahkemesi Kararı ile Temyiz Kurulu'nun İlamı arasında yer alan bir diğer uyumsuzluğun ise; Anayasa Mahkemesi Kararında aynen;

"III. ESASIN İNCELENMESİ

.

16. MYK'da görevli uzman unvanlı meslek personeline yapılacak bütün ayni ve nakdi ödemeler yönünden KHK kuralı ile getirilen üst sınır, KHK kuralında değişiklik öngören yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra MYK kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan uzman unvanlı meslek personeli bakımından geçerli iken yürürlük tarihinden önce atanmış bulunan uzman unvanlı meslek personelini kapsamamaktadır.

.

36. Ayrıca, MYK'da görevli uzman unvanlı meslek personeline yapılacak bütün ayni ve nakdi ödemeler yönünden üst sınır öngören itiraz konusu KHK kuralının, aynı veya benzer kadrolarda olup farklı kurumlarda görev yapanlar arasındaki ücret dengesizliğini gidermeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, itiraz konusu kuralın temelini oluşturan 666 sayılı KHK'nın gerekçesinde düzenlemenin amacı şu şekilde açıklanmıştır: "Kamu görevlilerine mali haklar kapsamında değişik adlar altında ve farklı tutarlarda ilave ödemeler yapılması, aynı veya benzer kadrolarda görev yapan kamu görevlileri arasında maaş farklılıklarına neden olmuştur. Ayrıca bazı kamu idarelerinde çeşitli statülerde personel istihdam edilmesi ve bazı kamu idarelerine mali hak tespitine yönelik verilmiş olan yetkiler genel ücret dengelerini bozmuştur.

Bu Kanun Hükmünde Kararname ile; kapsama giren kamu kurum ve kuruluşlarındaki tüm kurumsal ek ödemeler kaldırılarak tek bir ek ödeme sistemi getirilmekte ve farklı kurumlarda aynı hizmet sınıfında, aynı veya benzer unvanlı kadrolarda çalışan kamu görevlilerinin aynı tutarda ek ödemeden yararlandırılmaları sağlanmaktadır./... Yapılan düzenlemeler ile kamu görevlilerinin mali hakları açısından mevcut adaletsizliklerin giderilmesi amaçlanmakta, mevcut çalışanların mali haklarında herhangi bir azalma ve mevcut statülerinde herhangi bir değişiklik öngörülmemektedir. " Dolayısıyla çalışanlar arasında var olan ücret dengesizliğinin giderilmesi amacıyla kabul edilen kuralın, kamu yararına aykırı olduğu söylenemez.

Kanun koyucunun, kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla çalışanların ücret politikasında geleceğe dönük olarak değişiklik yapmasında Anayasa'ya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Nitekim aksi düşüncenin kabulü, çalışanların ücret politikalarında hiçbir zaman idarece değişiklik yapılamayacağı sonucunu doğurur ki bu, idari fonksiyonun değişkenliği karşısında mümkün değildir.

37. Öte yandan MYK personeli, hangi hak ve yükümlülüklere sahip olduklarını önceden bilerek ve kendi rızaları ile çalışmaya başlamaktadır. Bir başka ifadeyle, MYK Yönetim Kurulunun kararı ve Genel Kurulun onayı ile belirlenen ücret, mali ve sosyal hakların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Genel Müdürüne yapılan ödemeleri aşamayacağının, MYK kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan uzman unvanlı meslek personeline, ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarının, Başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemeyeceğinin, görevi kabul eden MYK personelince işe girme öncesinde bilindiği açıktır. Bu anlamda, MYK personelinin ücret, mali ve sosyal hakları yönünden itiraz konusu kurallarla öngörülen sınırlamaları bilmedikleri söylenemez. Herhangi bir zorlama olmadan, serbest iradeleriyle bu şartlarda çalışmayı kabul etmeleri karşısında MYK personelinin ücret, mali ve sosyal hakları yönünden üst sınırların belirlenmiş olması, Devletin, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğüne bir aykırılık oluşturmadığı gibi ülkenin ekonomik ve mali kaynakları, kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınarak ilk defa veya yeniden atanacak olan MYK uzmanları yönünden geçerli olacak, ayni ve nakdi ödemelere ilişkin yeni bir düzenleme yapılmasının da Devletin, çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğüyle bağdaşmayan bir yönü bulunmamaktadır." Denildiğini, dolayısıyla MYK'da görevli uzman unvanlı meslek personeline yapılacak bütün ayni ve nakdi ödemeler yönünden 666 sayılı KHK kuralı ile getirilen üst sınır, KHK kuralında değişiklik öngören yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra MYK kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan uzman unvanlı meslek personeli bakımından geçerli iken yürürlük tarihinden önce atanmış bulunan uzman unvanlı meslek personelini kapsamadığını,

Ancak, Temyiz Kurulu İlamında bu hükmün dikkate alınmadığını, yasal düzenlemenin yürürlük tarihinden önce istihdam edilen uzman unvanlı personele de kamu zararı çıkartıldığını, yine kamu zararının sadece uzman unvanlı meslek personeline çıkartılması gerekirken tüm unvanlara kamu zararı çıkartıldığını,

Yukarıda ifade edilen hükümler doğrultusunda, Temyiz Kurulu İlamı hakkında karar düzeltme talebinin 6085 sayılı Sayıştay Kanunun 52'nci maddesi uyarınca işleme alınmasını talep etmiştir.

Başsavcılık mütalaasında;

"... Kurumu 2014 yılı hesabına ilişkin Temyiz Kurulunun 14.11.2018 tarih 45329 tutanak ve 29499 nolu İlamı hakkında Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı . tarafından karar düzeltilmesi talebinde bulunulmuştur.

Söz konusu İlamda; Kurum personeline ilgili mevzuatında belirlenen sınırlar aşılmak suretiyle yapılan ödemelere ilişkin tazmin hükümlerini Temyiz Kurulu tasdik etmiştir.

Bu defa, Temyiz Kurulunun tasdike yönelik İlamı hakkında İlamda sorumlu olarak yer almayan, ancak İlam tebligatını alan Kurum Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı tarafından; 14-11-2018 tarihli ve 45329 sayılı Temyiz Kurulu İlamında Anayasa Mahkemesinin 12/07/2017 tarihli ve E.2017/27 sayılı Kararının dikkate alınmadığı ve mezkur ilam hükümlerinde anılan mahkeme kararına aykırı hükümlere yer verildiği, dolayısıyla MYK'da görevli uzman unvanlı meslek personeline yapılacak bütün ayni ve nakdi ödemeler yönünden 666 sayılı KHK kuralı ile getirilen üst sınır, KHK kuralında değişiklik öngören yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra MYK kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan uzman unvanlı meslek personeli bakımından geçerli iken, yürürlük tarihinden önce atanmış bulunan uzman unvanlı meslek personeli kapsamadığı, ancak, Temyiz Kurulu İlamında bu hükmün dikkate alınmadığı, yasal düzenlemenin yürürlük tarihinden önce istihdam edilen uzman unvanlı personele de kamu zararı çıkartıldığı, yine kamu zararının sadece uzman unvanlı meslek personeline çıkartılması gerekirken tüm unvanlara kamu zararı çıkartıldığı gerekçeleriyle, karar düzeltilmesi talebinde bulunulmuştur.

Öncelikle ilgilinin karar düzeltilmesi talebinde bulunamayacağı değerlendirilmektedir. Karar düzeltilmesi talebinde bulunabilecekler 6085 sayılı Kanunun 52/1 inci maddesinde belirtilmiştir. İlgilinin "Temyiz Kurulu İlamını tebliğ alan" olması karar düzeltilmesi talebinde bulunması hakkını sağlamaz. Çünkü, bu talepte bulunabilecekler sorumlular, kamu idaresinin üst yöneticisi ve muhasebe yetkilisidir. İlgilinin bu sıfatlardan hangisine göre talepte bulunduğu anlaşılamadığı gibi, muhasebe yetkilisi olarak başvurma durumunun da olmadığı, çünkü Kurumda bu görev ve yetkiyi kullanan atanmış-belirlenmiş bir görevli de mevcuttur. Dolayısıyla talebin yetki yönünde yerinde olmadığı düşünülmektedir.

Diğer taraftan, bu güne kadar gelinen süreçte sorumlular, ücretlere tavan sınırı getiren 5544 sayılı ... Kurumu Kanunun 25/1 maddesi ile 6495 saylı Kanunun 73/c maddesiyle değiştirilen 375 sayılı KHK'nın Ek 11/1 maddesinin Anayasanın 49, 53, 54 ve 55 maddelerine aykırı olduğunu ileri sürmüşler, Anayasa Mahkemesinin 12.7.2017 tarih ve 2017/27 Esas ve 2017/17 sayılı Karar ile aykırılık iddialarını reddetmesi üzerine, mevzuatında belirlenen ücret tavan sınırını aşarak ilave tediye, fazla mesai, fazla çalışma ve vergi dilimindeki değişiklikleri dikkate almadan ücret ödenmesi nedeniyle oluşan kamu zararlarının tazminine hükmedilmiş ve Temyiz Kurulu da bu hükümleri tasdik etmiştir.

Anayasa Mahkemesinin konunun Anayasaya aykırı olmadığı yönündeki Kararı, Yüksek Hakem Kurulu Kararıyla gerçekleşen yılı Toplu İş Sözleşmesinin 24 üncü maddesi ve ilgili mevzuatı çerçevesinde tavan sınırı aşan bütün ödemeler ilgili mevzuatı yönünden hem Daire hem de Temyiz Kurulu İlamında detaylı olarak değerlendirilip karşılanarak kamu zararına hükmedilmiş olduğundan; karar düzeltilmesi talebinin hem yetki hem de ileri sürülen itirazlar bakımından yerinde olmadığı değerlendirilmektedir. Bu nedenlerle talebin reddi ile karar düzeltilmesine mahal bulunmadığına karar verilmesi uygun olur."

Denilmiştir.

Dosyadaki mevcut belgelerin okunup, incelenmesinden sonra,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Usul yönünden inceleme

Temyiz Kurulu'nun 14.11.2018 tarih ve 29499 sayılı İlam hükmüne karşı, kendisine ilam tebligatı yapılan, ancak sorumlular arasında yer almayan Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı . tarafından karar düzeltilmesi talebinde bulunulmuştur.

6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun "İlamların tebliği, tavzihi ve düzeltilmesi" başlıklı 52. Maddesinde; "(1) Sayıştay ilamları; sorumlulara, sorumluların bağlı olduğu kamu idarelerine, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için Maliye Bakanlığına, ilgili muhasebe birimine ve başsavcılığa tebliğ edilir." hükmü ile "Karar düzeltilmesi" başlıklı 57. Maddesinde de, "(1) Temyiz Kurulu kararları hakkında, 52 nci maddenin birinci fıkrasında yazılı ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere aşağıdaki sebeplerle karar düzeltilmesi isteminde bulunabilirler." hükmü yer almaktadır.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri uyarıca, Sayıştay ilamlarının tebliği edildiği yerlerden biri de ilgili muhasebe birimi olup, ilgili muhasebe birimince de Temyiz Kurulu Kararları hakkında da karar düzeltilmesi talebinde bulunulabilmektedir.

... Kurumunun teşkilat şeması ve dilekçi ekinde gönderilen belgeler incelendiğinde; muhasebe biriminin Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı altında örgütlendiği, . 'un Strateji Geliştirme Dairesi başkanı olarak ... Kurumu Muhasebe Biriminin de yöneticisi olduğu görülmüştür. Bu itibarla, muhasebe birimi adına .'un karar düzeltme talebinin kabul edilerek, konunun esastan görüşülmesine karar verildi.

Esas yönünden inceleme

... Kurumu personeline yapılan ilave tediye ödemelerinin, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (ç) bendi ile ayni ve nakdi tüm ödemelerin aylık net tutarları toplamı için öngörülen üst sınırların aşılmasına sebebiyet verdiği ve bu suretle de kamu zararı oluşturduğu iddiasıyla ilgili hüküm vermek için yapılan yargılama sırasında; anılan KHK maddesinin birinci fıkrasının 6495 sayılı Kanunun 73 üncü maddesiyle değiştirilen (c) bendi; Anayasanın 49, 53, 54 ve 55 inci maddelerine aykırı görülmüş ve bu bağlamda da söz konusu bendin ... Kurumu açısından iptali için Anayasa Mahkemesine başvurularak, bu konuda verilecek karara kadar hükmün geri bırakılmasına ve 104 sayılı ilamın 2 nci maddesiyle verilen hüküm dışı kararının da Anayasa Mahkemesinin kararı üzerine düzenlenecek ek raporun yargılanmasına değin devamına karar verilerek 269 sayılı ek ilam düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesi kararında söz konusu hükümlerin, Anayasaya aykırı olmadığına karar verilmesi üzerine, Daire tarafından yapılan yargılama sonucunda 316 sayılı Ek İlam düzenlenmiş olup, ... TL'ye verilen tazmin hükmünün 14.11.2018 tarih ve 45329 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 1. maddesi ile tasdikine karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin söz konusu başvuruya ilişkin 12.07.2017 tarih ve E.2017/27, K.2017/117 sayılı Kararında ise özetle;

Sendika hakkının bir unsuru olan toplu iş sözleşmesi hakkının, Anayasanın 53 üncü maddesinde özel olarak düzenlendiği, anılan maddenin birinci fıkrasında, "İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler." denildikten sonra devamındaki fıkrada, "Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir." hükmüne yer verildiği,

Anayasanın 53 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağının kanunla düzenleneceği belirtilmekle birlikte bu hakkın sınırlama sebeplerine yer verilmediği, ancak toplu iş sözleşmesi hakkı, sendika hakkının bir unsuru olarak görüldüğünden Anayasanın 51 inci maddesinin ikinci fıkrasında sendika hakkı için öngörülen sınırlama nedenlerinin toplu iş sözleşmesi hakkı için de geçerli olması gerektiği, buna göre, toplu iş sözleşmesi hakkının, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerine dayanılarak kanunla sınırlanmasının mümkün olduğu,

Bununla birlikte, bir düzenlemenin kamu yararına yönelik yapılmasının, Anayasaya uygunluk bakımından tek başına yeterli kabul edilemeyeceği, temel hak ve hürriyetler için meşru amaçla getirilen sınırlamaların Anayasanın 13 üncü maddesinde ifade edilen ölçütlere aykırı olamayacağı,

Anayasanın 13 üncü maddesinde yer alan ve aralarında sıkı bir ilişki bulunan, "temel hak ve hürriyetlerin özü", "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ile "ölçülülük ilkesi" kavramlarının, bir bütünün parçaları olarak "demokratik bir hukuk devleti" nin özgürlükler rejiminde gözetilmesi gereken temel ölçütlerini oluşturduğu,

Toplu iş sözleşmesi veya grev neticesinde elde edilebilecek ücret, mali ve sosyal haklar yönünden belirli bir ölçü ve denge gözetilerek üst sınırlar belirlenmesinin, toplu iş sözleşmesi ve grev haklarını ortadan kaldıran veya onları kullanılamayacak ölçüde sınırlayan bir düzenleme olarak nitelendirilemeyeceği,

Merkezi yönetim bütçesi kapsamında yer alan ve özel bütçeli bir kamu kuruluşu olan ... Kurumu personeline ücret, mali ve sosyal haklar kapsamında yapılacak ödemeler için üst sınırlar belirlenmesi suretiyle kamusal kaynakların etkili ve verimli kullanılmasının, kamusal harcamaların kısıtlanmasının, bütçe disiplininin sağlanmasının ve bu suretle kamu yararının gerçekleştirilmesinin amaçlandığı gözetildiğinde, söz konusu sınırlamaların, "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ne aykırılık taşımadığı,

İtiraz konusu kuralla getirilen sınırlamanın toplu iş sözleşmesindeki konulardan sadece ücret, mali ve sosyal haklara ilişkin olması, buna karşılık toplu iş sözleşmesine konu olabilecek diğer alanların tamamında ve öngörülen üst sınırlar aşılmamak kaydıyla ücret, mali ve sosyal haklarda toplu iş sözleşmesi ve grev haklarının kullanılma imkanının devam etmesi nedeniyle, toplu iş sözleşmesi ve grev haklarına yapılan müdahalenin, ölçülü olduğu ve çalışanlara aşırı bir külfet yüklemediği,

Ayrıca, ... Kurumunda görevli uzman ünvanlı meslek personeline yapılacak bütün ayni ve nakdi ödemeler yönünden üst sınır öngören itiraz konusu 375 sayılı KHK kuralının, aynı veya benzer kadrolarda olup farklı kurumlarda görev yapanlar arasındaki ücret dengesizliğini gidermeye yönelik olduğu, nitekim, bu hususun itiraz konusu kuralın temelini oluşturan 666 sayılı KHK'nın gerekçesinde de belirtildiği, dolayısıyla çalışanlar arasındaki ücret dengesizliğinin giderilmesi amacıyla kabul edilen kuralda, kamu yararına aykırılık bulunduğunun söylenemeyeceği, kanun koyucunun, kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla çalışanların ücret politikasında geleceğe dönük olarak değişiklik yapmasının Anayasaya uygun olduğu, nitekim aksi düşüncenin kabulü halinde, çalışanların ücret politikalarında hiçbir zaman idarece değişiklik yapılamayacağı sonucuna ulaşılacağı ve bu durumun da idari fonksiyonun değişkenliği karşısında mümkün olamayacağı,

... Kurumu personelinin, hangi hak ve yükümlülüklere sahip olduklarını önceden bilerek ve kendi rızaları ile çalışmaya başladıkları, itiraz konusu 375 sayılı KHK kuralının yürürlük tarihinden sonra Kurumun kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan uzman ünvanlı meslek personelinin de söz konusu KHK ile öngörülen sınırlamadan işe girme öncesinde haberdar olduğu, dolayısıyla, ücret, mali ve sosyal haklar yönünden üst sınırlar belirlenmesinde, Devletin, yapılan işe uygun adaletli ücret ve sosyal yardımlar ödenmesi için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğüne bir aykırılık bulunmadığı gibi ülkenin ekonomik ve mali kaynakları, kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alındığında ilk defa veya yeniden atanacak olan Kurum personeli için geçerli olacak yeni bir düzenleme yapılmasının, çalışma barışını sağlamak için Devletçe alınması gereken tedbirler çerçevesinde kabul edileceği,

belirtilmiş ve açıklanan nedenlerle;

21.9.2006 tarihli ve 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu'nun 25. maddesinin (I) numaralı fıkrasında yer alan ".bakanlık genel müdürüne yapılan ödemeleri aşmamak kaydıyla,." ibaresi ile

375 sayılı KHK'nın ek 11 inci maddesinin birinci fıkrasının 6495 sayılı Kanunun 73 üncü maddesiyle değiştirilen (c) bendinin "... Kurumu kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan . uzman unvanlı meslek personeline, ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam, tazminat, ikramiye, fazla çalışma ücreti, kar payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarı; . uzman unvanlı meslek personeli için Başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez." bölümünün "... Kurumu" yönünden,

Anayasaya aykırı olmadığına hükmedilmiştir.

5544 sayılı ... Kurumu Kanununun;

"... Kurumu" başlıklı 3 üncü maddesinde;

"Bu Kanunla kendisine verilen görevleri yerine getirmek ve Kanunda belirtilen hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve özel bütçeli ... Kurumu kurulmuştur. ."

"Personelin atanma şartları ve statüsü" başlıklı 24 üncü maddesinin birinci fıkrasında;

"Kurum hizmetleri iş mevzuatı hükümlerine göre istihdam edilen uzman yardımcısı, uzman ve diğer personel eliyle yürütülür." ve yedinci fıkrasında;

"Kurum personeli, emeklilik ve sosyal güvenlik yönünden 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabidir. ."

hükümlerine yer verilmiştir.

Dolayısıyla, Kurum personeli, 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olarak sürekli işçi statüsünde istihdam edilmekte ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun "Sigortalı sayılanlar" başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan; "Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar" kapsamında sigortalı kabul edilmekte olup bu bağlamda da; amacı "işçi ve işveren sendikaları ile konfederasyonların kuruluşu, yönetimi, işleyişi, denetlenmesi, çalışma ve örgütlenmesine ilişkin usul ve esaslar ile işçilerin ve işverenlerin karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını belirlemek üzere toplu iş sözleşmesi yapmalarına, uyuşmazlıkları barışçı yollarla çözümlemelerine, grev ve lokavta başvurmalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemek" olarak öngörülen 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun ve ilgili mevzuatının kapsamı dahilinde bulunmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "A. Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı" başlıklı 53 üncü maddesinde de;

"İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir." hükmü yer almış ve bu hükümden hareketle yayımlanan 6356 sayılı Kanunun "Toplu iş sözleşmesi ve çerçeve sözleşmenin içeriği" başlıklı 33 üncü maddesinde;

"(1) Toplu iş sözleşmesi, iş sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hükümleri içerir.

(2) Toplu iş sözleşmesi, tarafların karşılıklı hak ve borçları ile sözleşmenin uygulanması ve denetimini ve uyuşmazlıkların çözümü için başvurulacak yolları düzenleyen hükümleri de içerebilir.

.

(5) Toplu iş sözleşmeleri ve çerçeve sözleşmeler, Anayasaya ve kanunların emredici hükümlerine aykırı düzenlemeler içeremez."

denilmiş olup böylelikle işçiler ile işverenlere karşılıklı hak ve borçlarını ancak Anayasa ve kanunların emredici hükümlerinin çizdiği sınırlar çerçevesinde serbestçe tayin edebilme yetkisi tanınmıştır.

6495 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 73 üncü maddesiyle değişen 375 sayılı KHK'nın ek 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendindeki;

"Türk Akreditasyon Kurumu Genel Sekreterliği, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü Başkanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığı, kalkınma ajansları ve ... Kurumu kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan genel müdür, genel sekreter, genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcısı unvanlı personel ile uzman unvanlı meslek personeline, ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam, tazminat, ikramiye, fazla çalışma ücreti, kar payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarı; genel müdür ve genel sekreterler için bakanlık genel müdürü, genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcıları için bakanlık genel müdür yardımcısı, uzman unvanlı meslek personeli için Başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez." hükmü ve (ç) bendindeki;

"(b) ve (c) bentlerinde yer alan idarelerde istihdam edilen personelden anılan bentlerde emsali belirlenmemiş olan personele, ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam, tazminat, ikramiye, fazla çalışma ücreti, kar payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarı, ilgili kurumun önerisi Devlet Personel Başkanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenecek emsali Devlet memuruna ilgili mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez. Emsal alınacak memur unvanlarının tespitinde, kadro veya pozisyon unvanları ile ifa ettikleri görevler itibarıyla 657 sayılı Kanuna göre girebilecekleri sınıflardaki aynı veya benzer görevlerin aynı veya benzer kadro, unvan veya derecesi dikkate alınır."

hükmü de toplu iş sözleşmesi ile karşılıklı hak ve borçlarını belirleme yetkisi bulunan işçiler ile işverenin söz konusu yetkisine sınırlandırma getirmiş ve anılan sınırlayıcı hükümler Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsedilen Kararı ile sabit hale gelmiştir.

Kurum uygulamasında;

6772 sayılı "Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun"un 1 inci maddesinde;

"Umumi, mülhak ve hususi bütçeli dairelerle mütedavil sermayeli müesseseler, sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olan şirket ve kurumlarla belediyeler ve bunlara bağlı teşekküller, 3460 ve 3659 sayılı Kanunların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan İş Kanununun şümulüne giren veya girmeyen yerlerde çalışmakta olan ve İş Kanununun muaddel birinci maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselere, ücret sistemleri ne olursa olsun, her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilave tediye yapılır." hükmüne yer verilmek suretiyle işçi statüsünde çalışan personele söz konusu ödemenin yapılacağının açıkça yasal düzenlemeye konu edilmiş olduğu,

... Kurumunu temsilen . işveren sendikası ile işçileri temsilen . işçi sendikası arasında düzenlenen Toplu İş Sözleşmesinin, üzerinde mutabakat sağlanamayan maddeleri için; gerek 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun "Yüksek Hakem Kuruluna başvurma" başlıklı 51 inci maddesinin birinci fıkrasındaki;

"Grev oylaması sonucunda grev yapılmaması yönündeki kararın kesinleşmesinden itibaren altı iş günü içinde işçi sendikası; grev ve lokavtın yasak olduğu uyuşmazlıklarda 50 nci maddenin beşinci fıkrasında belirtilen tutanağın tebliğinden ya da erteleme süresinin uyuşmazlıkla sonuçlanması halinde sürenin bitiminden itibaren taraflardan biri altı iş günü içinde Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir. ."

Hükmü, gerekse Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "B. Grev hakkı ve lokavt" başlıklı 54 üncü maddesindeki;

"Grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde veya ertelendiği durumlarda ertelemenin sonunda, uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. Uyuşmazlığın her safhasında taraflar da anlaşarak Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir. ."

hükmü uyarınca Yüksek Hakem Kuruluna başvurulduğu ve Kurumca yapılan ilave tediye ödemelerinin de söz konusu başvuru üzerine anılan Kurulca karara bağlanan "İlave Tediye" başlıklı 25 inci maddedeki; "Üyelere, 6772 sayılı Kanunda belirtilen usul, esas ve miktarlarda hesaplanmak ve bu Kanuna göre belirlenen tarihlerde ödenmek üzere ilave tediye yapılır." hükmü çerçevesinde hesaplandığı görülmektedir.

Ancak ilam konusu kamu zararı; ilave tediye ödemelerinin hukuki dayanaktan yoksun olmasından veya hesaplanma şeklindeki herhangi bir hatadan değil aylık hesaplanan ilave tediye ödemesinin mevzuatta öngörülen aylık ödeme sınırını aşmasından kaynaklanmaktadır.

Zira, 6772 sayılı Kanun tüm işçiler için geçerli genel bir kanun iken 375 sayılı KHK'nın ek 11 inci maddesinin birinci fıkrasının Anayasa Mahkemesi Kararı ile sabit (c) bendi (buna bağlı olarak (ç) bendi) Kurum personelini ilgilendiren özel bir mevzuat hükmü olup öncelikli uygulanma zorunluluğu bulunmakta, bu bağlamda da; ilave tediyelerin ancak söz konusu KHK ile öngörülen ve her türlü mali ve sosyal hakların aylık toplam tutarını kapsayan üst sınırı aşmayacak şekilde ödenmesi gerekmektedir.

Toplu İş Sözleşmesinin; "Ücret Sistemi" başlıklı 24 üncü maddesinde;

". işçilere yapılacak her türlü mali ve sosyal hakların ödemesinde, 6495 sayılı Kanun'un 73. maddesi 2. fıkrası (c) ve (ç) bentleri hükümleri dikkate alınır." denilmiş olmakla Yüksek Hakem Kurulu tarafından da mali ve sosyal hakların aylık tutarları için mevzuatla öngörülen üst sınıra vurgu yapıldığı ve söz konusu madde her ne kadar ilave tediyeye ilişkin Toplu İş Sözleşmesi maddesinden ayrı düzenlenmiş olsa da anılan sınırlayıcı hükümde sadece maaş ödemelerinden değil aylık bazda yapılan tüm mali ve sosyal haklara ilişkin ödemelerden bahsedilmek suretiyle ilave tediye ödemelerinin de bu sınıra tabi tutulmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Dolayısıyla, mali ve sosyal hakların aylık tutarları için mevzuatta öngörülen üst sınırları aşacak şekilde ilave tediye ödenmesi açıkça kamu zararı niteliğindedir.

Dilekçi karar düzeltme dilekçesinde; Anayasa Mahkemesi'nin 12/07/2017 tarih ve E.2017/27 sayılı Kararının dikkate alınmadığını, mezkur ilam hükümlerinde, anılan mahkeme kararına aykırı hükümlere yer verildiğini, Anayasa Mahkemesinin ilk incelemeye ilişkin Kararında görüleceği üzere belirtilen maddeler kapsamında Sayıştay ilgili dairesinin yetkisizliğinin dikkate alınmadığını, tazmine gerekçe olarak gösterilen maddelerin uygulanmakta olan davada kural olarak ele alınamayacağı ve 375 sayılı KHK'nın Ek 11/c maddesinin MYK'da sadece Uzman unvanlı personele uygulanabileceğini, MYK'da görevli uzman unvanlı meslek personeline yapılacak bütün ayni ve nakdi ödemeler yönünden 666 sayılı KHK kuralı ile getirilen üst sınır, KHK kuralında değişiklik öngören yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra MYK kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan uzman unvanlı meslek personeli bakımından geçerli iken yürürlük tarihinden önce atanmış bulunan uzman unvanlı meslek personelini kapsamadığı halde Temyiz Kurulu İlamında bu hükmün dikkate alınmadığını, yasal düzenlemenin yürürlük tarihinden önce istihdam edilen uzman unvanlı personele de kamu zararı çıkartıldığını, yine kamu zararının sadece uzman unvanlı meslek personeline çıkartılması gerekirken tüm unvanlara kamu zararı çıkartıldığını iddia etmişse de;

Sayıştay 3. Dairesince, 21.9.2006 tarihli ve 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu'nun 25. maddesinin (l) numaralı fıkrası ile,

27.6.1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek II. maddesinin birinci fıkrasının, 12.7.2013 tarihli ve 6495 sayılı Kanun'un 73. maddesiyle değiştirilen (c) bendinin "... Kurumu" yönünden, Anayasa'nın 49., 53., 54. ve 55. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptal edilmesi için başvurulmuş, Anayasa Mahkemesince de;

5544 sayılı Kanun'un 25. maddesinin itiraz konusu (I) numaralı fıkrasında; Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanının, yönetici personelinin ve diğer personelinin ücret, mali ve sosyal haklarının; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı genel müdürüne yapılan ödemeleri aşmamak kaydıyla, Yönetim Kurulunun kararı ve Genel Kurulun onayı ile belirleneceğinin düzenlendiğini, başvuran Mahkemede görülmekte olan davanın ise, Mesleki Yeterlilik Kurumu personeline, anılan kuralda belirtilen sınırdan fazla ödeme yapılması nedeniyle oluşan kamu zararının sorumlulardan tahsili yönünde düzenlenen rapor üzerine yapılan yargılamaya ilişkin olduğu, bu itibarla, 5544 sayılı Kanun'un 25. maddesinin itiraz konusu (l) numaralı fıkrasının "Başkan, yönetici personel ve diğer personelin ücret, mali ve sosyal hakları." ve "Yönetim Kurulunun kararı ve Genel Kurulun onayı ile belirlenir. " bölümü, bakılmakta olan davada uygulanacak kural olmadığından, belirtilen bölüme yönelik başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine, (I) numaralı fıkrasında yer alan ".bakanlık genel müdürüne yapılan ödemeleri aşmamak kaydıyla,." ibaresinin esastan incelenmesine,

İtiraz konusu KHK kuralının, Türk Akreditasyon Kurumu Genel Sekreterliği, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü Başkanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığı, kalkınma ajansları ve Mesleki Yeterlilik Kurumu kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan genel müdür, genel sekreter, genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcısı unvanlı personel ile uzman unvanlı meslek personelini kapsadığı,

Anayasa'nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 40. maddelerine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa'ya aykırı görmesi halinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda, bu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkili olduğu, ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için, elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali istenen kuralın da o davada uygulanması gerektiği, uygulanacak kuralın ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte olması gerektiği ifade edilerek, başvuran Mahkemede görülmekte olan davanın ise Mesleki Yeterlilik Kurumu personeline, anılan kuralda belirtilen sınırdan fazla ödeme yapılması nedeniyle oluşan kamu zararının sorumlulardan tahsili yönünde düzenlenen rapor üzerine yapılan yargılamaya ilişkin olduğu ve 5544 sayılı Kanun'a bağlı "İHDAS EDİLEN POZİSYONLAR CETVELİ" ile bakılmakta olan davadaki yargılamaya esas rapor gözetildiğinde davaya konu fazla ödemenin, 375 sayılı KHK'nın itiraz konusu kuralında belirtilen unvanlardan yalnızca "uzman unvanlı meslek personeli "ne yönelik olduğu, bu sebeple,

KHK kuralında yer alan "Türk Akreditasyon Kurumu Genel Sekreterliği, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü Başkanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Standardları Enstitüsü Başkanlığı, kalkınma ajansları ve... ", " ...genel müdür, genel sekreter, genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcısı unvanlı personel ile " ve "genel müdür ve genel sekreterler için bakanlık genel müdürü, genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcıları için bakanlık genel müdür yardımcısı, ... " ibarelerinin uyuşmazlıkta uygulanma olanağı bulunmadığından, söz konusu ibareler yönünden başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine, (c) bendinin kalan bölümünün esasının incelenmesine,

karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi tarafından, Sayıştay 3. Dairesinin, 375 sayılı KHK'daki söz konusu ibareler yönünden, ilk incelemede yetkisizliği nedeniyle başvurusunun reddine karar verilmesinin nedeni, yargılamaya esas raporda, 375 sayılı KHK'nın ek 11. Maddesinin c bendi kapsamında yalnızca "ilk defa veya yeniden atanan uzman unvanlı meslek personeli" bulunması olup, anılan KHK kapsamında ilk defa veya yeniden atanan genel müdür, genel sekreter, genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcısı unvanlı personel bulunmamasıdır. Anayasa Mahkemesi, bu sebeple, 375 sayılı KHK'nın ek 11. Maddesinin c bendini "ilk defa veya yeniden atanan uzman unvanlı meslek personeli" açısından esastan incelemiştir. Anılan KHK kapsamı dışındaki personele yapılan fazla ödemenin dayanağını ise 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu'nun 25. maddesinin (I) numaralı fıkrası oluşturmakta olup, söz konusu hükümde yer alan ".bakanlık genel müdürüne yapılan ödemeleri aşmamak kaydıyla,." ibaresinin de mezkur kararda Anayasaya aykırı olmadığına hükmedilmiştir.

Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesi Kararında, 375 sayılı KHK kuralı esastan sadece uzman unvanlı meslek personeli açısından değerlendirilmişse de, MYK personeline ücret, mali ve sosyal haklar yönünden üst sınırların belirlenmiş olmasının, Devletin, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğüne bir aykırılık oluşturmadığı gibi ülkenin ekonomik ve mali kaynakları, kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınarak ayni ve nakdi ödemelere ilişkin yeni bir düzenleme yapılmasının da Devletin, çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğüyle bağdaşmayan bir yönünün bulunmadığına karar verilmiştir. Mezkur kararın gerekçesi görüldüğü üzere, özü itibariyle, tüm MYK personeli için geçerli olabilecek genel bir gerekçedir.

Tüm bunların yanında, ilamın gerekçesini oluşturan 375 sayılı KHK'nın Ek 11. Maddesinin (c) bendi (buna bağlı olarak (ç) bendi) ile 5544 sayılı Kanunun 25. maddesinin (I) numaralı fıkrası halen geçerliliğini korumakta olup, dilekçinin iddiaları yasal dayanaktan yoksundur.

Bu itibarla, 14.11.2018 tarih ve 45329 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 1. maddesinde, KARAR DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, oybirliği ile,

Karar verildiği 03.11.2021 tarih ve 50372 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber