Eğitim-Sen'den ilköğretim kurumlarının fiziki durumuna ilişkin rapor

Haber Giriş : 15 Aralık 2004 14:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), '17 Aralık'ta AB'den Müzakere Tarihi Almak İsteyen Türkiye'nin İlköğretim Kurumlarının Fiziki ve Yapı ve Donanım Durumu' adlı bir rapor hazırladı. Rapora göre, bin 342 öğrenciye bir laboratuar, 8 bin 624 öğrenciye bir bilgisayar laboratuarı, 6 bin 226 öğrenciye bir müzik odası, bin 665 öğrenciye bir atölye, bin 609 öğrenciye bir kütüphane düşüyor. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, rapora ilişkin değerlendirmesinde, "Yeşil alan ile oyun alanı yoksulu okullarımızda, beton yığınlarından oluşmuş duvarlar, üzerine yazı yazarken kağıdın yırtıldığı tahta sıralardan, karatahtadan ve öğretmen masasından başka araç olmadığı anlaşılmaktadır" dedi.

Dinçer, Eğitim-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısıyla '17 Aralık'ta AB'den Müzakere Tarihi Almak İsteyen Türkiye'nin İlköğretim Kurumlarının Fiziki Yapı ve Donanım Durumu' adlı raporu açıkladı. Dinçer'in açıklamalarına göre, araştırma, Türkiye'nin 7 bölgesinde gelişmişlik düzeyi göz önüne alınarak hazırlandı. Aralarında Ankara, İstanbul, İzmir, Van ve Diyarbakır'ın da bulunduğu 30 ili kapsayan araştırma, 711 ilköğretim okulundan örneklem alınarak yapıldı. Örneklem alınan okullarda 860 bin öğrenci okuyor ve 22 bin öğretmen görev yapıyor. Söz konusu araştırmaya göre, okul başına arsa büyüklüğü ortalama 4 bin 848 metrekare olup, bu alan her bir öğrenci için yaklaşık 4 metrekare olarak belirlendi. Öğrenci başına düşen oyun alanı ise 1,16 metrekare olarak tespit edildi. Taşımalı eğitim Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde daha yoğun durumda. Okulların yüzde 70'inde sabahçı-öğlenci uygulaması yapılıyor. Araştırma kapsamındaki okullarda ortalama 21 derslik bulunuyor. Bir dersliğe Güneydoğu'da 89 öğrenci, Marmara'da 71 öğrenci, Ege ve Doğu Anadolu'da 51 öğrenci düşüyor.

4 OKULDA SADECE 1'İNDE KÜTÜPHANE BULUYOR

Raporda 'Laboratuar ve Atölye Durumu' başlığı altında da şu bilgiler verildi: "Bin 341 öğrenciye bir laboratuar düşüyor. Güneydoğu, Marmara, Akdeniz fen laboratuarından en yoksun durumda. En iyi durumdaki Karadeniz'de bile ancak 961 kişiye bir fen laboratuarı düşüyor. Bir bilgisayar laboratuarı 8 bin 624 öğrenci kullanıyor. Okul başına ise 0,5 bilgisayar laboratuarı, bir bilgisayar laboratuarına 2 bin 255 öğrenci düşüyor. 29 bin 571 kişiye bir dil laboratuarı düşmektedir. Her 5 okuldan ancak 1'inde müzik odasına rastlandı. Bir müzik odasına 6 bin 226 öğrenci düşüyor. Her 4 okuldan 1'inde atölye bulunuyor; bin 665 öğrenciye bir tane düşüyor. Kütüphane bile 4 okuldan 1'inde bulunuyor. Bir kütüphaneye ise bin 609 öğrenci düşüyor. Kütüphane açısında Güneydoğu daha kötü durumdadır. Bin 571 öğrenciye bir rehberlik birimi düşüyor. Bir konferans salonunu 4 bin 339 öğrenci kullanıyor. 649 okuldan sadece 33'ünde revire rastlandı. Yemekhane ise 649 okuldan 51'inde bulunuyor. Her 472 öğrenciye bir okul servisi düşüyor. Bir okulda ortalama 10-11 tuvalet bulunuyor, bir tuvalet 134 öğrenciye hizmet veriyor. Her bir teneffüste bir tuvaleti nerdeyse 30 öğrenci kullanıyor."

"TÜRKİYE'NİN EĞİTİMİ İÇLER ACISI"

Dinçer, rapora ilişkin bir değerlendirme yaptı. Avrupa Birliği'nden müzakere tarihi almak için uğraşan Türkiye'nin eğitim sisteminin sorunları devam ettiğini söyleyen Dinçer, "21. yüzyılı yaşayan Türkiye'nin eğitimi içler acısı. Okullarımızın fiziki alt yapısı ve donanım eksikliği, memur, hizmetli yokluğu çok ciddi boyutlara ulaşmış durumdadır. Yetersizlikler ve yoksunluklar bir yana, ikili eğitim, taşımalı eğitim, birleştirilmiş sınıflarda eğitim uygulaması yapılan, yeşil alan ile oyun alanı yoksulu okullarımızda; beton yığınlarından oluşmuş duvarlar üzerinde yazı yazarken kağıdın yırtıldığı tahta sıralardan, karatahtadan ve öğretmen masasından başka araç olmadığı anlaşılmaktadır" dedi.

Bu olumsuz koşullara rağmen veli, öğretmen ve öğrencilerin özverili çabaları sonucu eğitim sisteminin ayakta durmaya çalıştığını savunan Dinçer, eğitim sisteminin istenilen düzeye yükselmesi için planlı yatırımlara gereksinim olduğunu kaydederek, bütçeden eğitime ayrılan payın en az iki katına çıkarılmasını istedi. Dinçer, sözleşmeli öğretmen alımı ile ilgili bir soru üzerine ise, şunları söyledi:

"Bir panik havası yaratıldı. Bunun 3 sonucu var. Birincisi deneyimli, birikimli öğretmenler en verimli çağlarında ayrılmak durumunda kalacak. Bu da eğitim sistemini olumsuz etkileyecek. İkincisi AKP kadrolarını boşaltarak kendi yandaşlarına yer açıyor. Diğeri ise IMF ile yapılan anlaşmadır. Bu karar IMF ile yapılan görüşmeler kapsamında alındı. Biz kazanılmaz haklarımıza kimseyi dokundurmayız. Böyle bir çalışmaya izin vermeyeceğiz. Öyle anlaşılıyor ki 17 Aralık'tan sonra hükümet ile çok kavga edeceğiz. Kazanılmaz haklarımızı kimseye vermeyiz. Yok öyle yağma."

iha

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber