Hamileler için kış tavsiyeleri

Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Şeyda Sıla Bilgili, kış aylarında daha çok yiyecek tüketilmesi ile ilgili hamile, yaşlı ve çocukların nelere dikkat etmesi gerektiğini anlattı.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 14 Ocak 2015 11:10, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57
Hamileler için kış tavsiyeleri

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Şeyda Sıla Bilgili, kış aylarında daha çok yiyecek tüketilmesi ile ilgili hamile, yaşlı ve çocukların nelere dikkat etmesi gerektiğini anlattı. Kış aylarında özellikle hamile kadınların soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlara daha yatkın olduğunu belirten Dyt. Şeyda Sıla Bilgili, kış aylarında yemek konusunda dikkatli olmaları yönünde tavsiyelerde bulundu. Hamileler, emzirme dönemindeki kadınlar, çocuk ve yaşlıların özel gereksinimleri olduğunu belirten Bilgili, "Bu tip bireylerde mutlaka vitamin ve minerallerden daha zengin beslenmeleri gerekmekte. Antioksidan özellikteki besinleri kullanmaları çok önemli. Özellik nar, greyfurt, ananas, kivi, mandalina, portakal gibi C vitamini yönünden yüksek ve lifli içeren besinleri tüketmelerinde fayda görüyoruz" şeklinde konuştu.

İLAÇ YERİNE KIŞ ÇAYI

Hamilelik döneminde ilaç kullanımını önermediklerini ifade eden Bilgili, kimyasal ilaç kullanımı yerine belli başlı kış çaylarını önerdi. Bilgili ilaç kullanımı ile ilgili şunları kaydetti:

"Hamilelerde gribal enfeksiyona yakalanma riski çok yüksektir. İlaç kullanmalarını istemediğimiz için mutlaka onlarda bağışıklık sistemini güçlendiren besinlerin olması gerekiyor. En çok biz nar ve portakal suyunun karışımlarını kullanıyoruz. Belli başlı kış çaylarımız var, ekineze, tarçın-zencefil çayı, nane-limon gibi çayları tercih edebilirler. Bunun dışında bağışıklığı güçlendiren diğer bir ürünümüz de yulaftır. Yulafta gerçekten çok faydası olan bir besindir. Süt ile beraber bunu tercih edebilirler. Bunun dışında kış aylarında nem oranının azalmasıyla beraber ciltte kurumalar oluşabiliyor. Bunun tip durumlar için de yine aynı şekilde sıvı desteği çok önemli, sıvı tüketimini arttırsınlar."

GEBELİK DÖNEMİNDE EN ÖNEMLİ YİYECEK: BALIK

Hamilelik döneminde sağlıklı yağların tüketilmesi gerektiğini belirten Dyt. Şeyda Sıla Bilgili, çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişmesi için balık yemeyi ve bunun yanı sıra uyku düzeninin önemini vurguladı. Bilgili, "Birazcık sağlıklı yağları tüketmekte fayda var. Bunun için de en çok balıkta bulunan Omega3 yağlarının tüketimi gerekiyor. Şu an mevsim balıklarından lüfer, somon, uskumru, istavrit ve palamut tercih edilebilir. Bebeklerin fiziksel, zihinsel, biliçsel fonksiyonları açısından Omega3 tüketimi önemlidir. Uyku düzenleri çok önemli. Mutlaka 23:00 ile 03:00 arasında uykuda olmaları gerekiyor. Özellikle burada IGF-1 dediğimiz gençlik hormonunun salgılandığını çok iyi biliyoruz. Bu hormondan daha çok faydalanabilmek adına da mutlaka iyi uyumaları gerektiğini de vurgulayalım" dedi.

Emziren annelerin sıkça sorduğu soru ise sütü nasıl artırabilecekleri konusuna da değinen Bilgili, "Dereotu, çörekotu, zerdeçal, kurutulmuş meyveler, kuru dut, hurma, kuru incir, kuru kayısı gibi yiyecekleri bol miktarda tercih etsinler. Anason ve Kimyon Çayının da bu konuda etkili olduğunu söylemek mümkün" önerisinde bulundu.

"BAĞIŞIKLIĞI ARTIRMAK İÇİN YULAFI DİYET LİSTENİZE EKLEYİN"

Kadınların hamilelik döneminde bağışıklık sistemini güçlendirmesi gerektiğini vurgulayan Bilgili, özellikle lifli besinleri ve meyve tüketimini işaret etti. Bilgili lifli bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için şu önerileri sundu: "Bağışıklığımızı artıran besinlerde genellikle sebze ve meyvelerden geçiyor aslında. Kırmızı sebze ve meyveler, kırmızı lahana, pancar, nar gibi besinler bizler için daha önemli bir besin grubu oluyor. Yine greyfurt, ananas gibi meyveler ise yağ yakımını da hızlandırdığı için daha sıklıkla tercih edebiliriz. Elma, armut, kivi gibi meyvelerin tüketmeye özen göstermek gerekiyor ve özellikle yulafın tüketilmesi bağışıklığın artmasında çok etkilidir. Bunların diyet listesine eklenmesinde fayda görüyorum."


SEZARYEN KISIRLIK RİSKİNİ ARTIRIYOR

Diyarbakır Veni Vidi Hastanesi Tüp Bebek Merkezi'nde görevli Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, sezaryenle yapılan doğumların, kadınlarda ileriki dönemlerde kısırlığa neden olabileceği uyarısında bulundu.

Gelişmiş ülkelerde kadınların normal doğumu tercih ettiğini, Türkiye'deki kadınların ise sezaryeni seçtiğini anlatan Diyarbakır Veni Vidi Hastanesi Tüp Bebek Merkezi'nde görevli Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, normal doğumun desteklendiğini ve anne adaylarının gerekmedikçe sezaryeni tercih etmemeleri gerektiğini söyledi. Son yıllarda sezaryen ameliyatıyla doğum yapmak isteyen kadınlarda artış gözlendiğini belirten Doç. Dr. Çoksüer, kadınların doğum sancısı çekmemek için daha çok sezaryen ameliyatını tercih ettiğini ve sezaryenle doğumun hem anne hem de bebek açısından ciddi sakıncalar doğurduğunu bildirdi. Normal doğumun fizyolojik bir olay olduğunu anlatan Doç. Dr. Çoksüer, sağlık açısından zorunlu olmadığı sürece, mutlaka normal doğumun tercih edilmesi gerektiğini kaydetti.

"ANNE KARNINDA TAHRİBATA NEDEN OLABİLİYOR"

Yapılan araştırmalara göre ilk doğumu sezaryenle yapan kadınların ikinci defa hamile kalma olasılığı yüzde 10 oranında azaldığını aktaran Doç. Dr. Çoksüer, "Bir araştırmaya göre sezaryen ile yapılan doğum ikinci hamilelikte risk oluşturuyor. Çünkü sezaryen anne karnında tahribata neden olabiliyor. Ameliyat esnasında rahim içi, tüpler veya yumurtalıklar yapışacak şekilde zarar görmüşse ve bunun içerisinde oluşabilecek yapışıklıklarda bir sonraki doğumu olumsuz etkileyebilir. Sezaryen ameliyatı, karın içindeki organların birbirine yapışmasına ve rahim zarının yapışıklığına, bu da ileriki dönemlerde kadında kısırlığa neden oluyor. Sezaryen ameliyatı, rahim içinde yapışıklıklar oluşturarak döllenmiş yumurtanın rahme tutunmasını engelleyerek veya düşüklere neden olarak normal gebeliği önleyebilir. Döllenmeden sonra oluşan embriyonun rahim içi bölgesinde yerleşebilmesi gerekir. Eğer rahim zarı sağlıklı olmazsa embriyoya yerleşemez ya da kısa sürede düşük ile kaybedilir. Gebelik oluşumunda spermlerin tüplere ulaşması için rahim içi boşluğunun, tüplerin açık olması gerekir, fakat ameliyata bağlı olarak tüplerde yapışıklık sonucu gebelik oluşumu önlenmiş oluyor" dedi.

"SEZARYEN İLE DOĞAN ÇOCUKLARDA ASTIM HASTALIĞINA DAHA SIK RASTLIYOR"

Normal doğumun doğal ve fizyolojik bir süreç olduğunu, sezaryenin ise gerektiğinde yapılan bir ameliyat olduğunu aktaran Doç. Dr. Çoksüer, "Bebek, doğma sürecinin önemli bir kısmını atladığı için sezaryen bebek için tam bir şoktur. Bebek için tüm doğum sonrası komplikasyon riskleri, sezaryende daha fazladır. Özellikle akciğer yetmezliği kat kat fazla görülür. Sezaryen sonrasında bebekte solunum sıkıntısı olma riski daha fazladır. Normal doğumda bebek doğum kanalından geçerken uğradığı basınç sayesinde akciğerlerindeki su dışarı atılır ancak sezaryende bu gerçekleşmediği için solunum sıkıntısı meydana gelebilir. Bazı araştırmalar sezaryen ile doğan çocuklarda astım hastalığına daha sık rastlandığını göstermiştir. Sezaryen olan annelerin karınlarında ameliyata bağlı oluşabilecek yapışıklıklar nedeniyle ileride kısırlık problemi de artmaktadır. Sezaryen sonrası anneler anestezinin yan etkileri, yara enfeksiyonu, karın içindeki organlarda hasar, tüplerde tıkanıklık rahim etrafında yapışıklık riski artıyor. Sağlık bakanlığının toplum sağlığı için normal doğumu özendirerek farkındalığı arttırmak için yaptığı kampanyalar, hem anne hem de bebek sağlığı açısından için çok faydalı çalışmalardır. Bizlerde normal doğumun faydalarını ve sezaryenin zararlarını topluma anlatarak duyarlılığımızı artırmamız gerekmektedir" diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber