Yıldırım: FETÖ, dünyanın başının belasıdır

Başbakan Yıldırım: "Terör sadece Almanya'nın, Türkiye'nin meselesi değil. Dünyanın başının belasıdır. Amerika için de çok büyük tehdittir. El-Kaide'den en büyük bedel ödeyen Amerika'dır. Dolayısıyla DEAŞ başta olmak üzere bütün terör örgütlerini bölgeden temizlemek hepimizin ortak sorumluluğudur diye düşünüyorum.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 02 Şubat 2017 20:36, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Yıldırım: FETÖ, dünyanın başının belasıdır

Başbakan Binali Yıldırım, "Özellikle FETÖ ile ilgili mücadelede Almanya'nın çok daha fazla desteğine ihtiyacımız var. Zira bu örgütler Avrupa ülkelerinde rahatça faaliyetlerini sürdürebiliyorlar. Bunlar, Türkiye'nin bugün başını ağrıtıyor, canını yakıyor ama eminim ki gelecek bir zaman içinde bütün Avrupa için büyük bir tehdide dönüşebilir. Bu yüzden de terörle mücadeledeki iş birliğimizin artarak devamı hayati öneme sahiptir." dedi.

Başbakan Yıldırım ile Almanya Başbakanı Angela Merkel, Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirdikleri baş başa görüşme sonrasında ortak basın toplantısı düzenledi ve gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Yıldırım, Türkiye-Almanya ilişkilerinin, Merkel'in Türkiye'yi ziyaretiyle daha da önemli hale geldiğini belirtti.

Bölgede ve küresel düzeyde ortak tehditlerle ve ortak fırsatlarla karşı karşıya olduklarını ifade eden Yıldırım, "Bu gerçeği dikkate aldığımızda dost ve müttefik Almanya ile Türkiye ilişkileri, terörle mücadeleden mülteci sorununa, karşılıklı ekonomik iş birliğinden güvenlik sorununa kadar, bölgesel sorunların çözümüne kadar geniş bir yelpaze içerisinde değerlendirilebilir. Bu anlayışla sayın Şansölye Merkel ile ikili ilişkilerimizin bütün boyutunu değerlendirdik. Başta güvenlik ve ekonomi olmak üzere ikili ilişkilerimizi daha nasıl ileriye taşırız bunları konuşma fırsatımız oldu." diye konuştu.

Yıldırım, Merkel ile Türkiye'nin AB'ye aday ülke olması dolayısıyla ilişkilerin tekrar canlandırılması, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve mart 2016'da yapılan anlaşmanın gelecek aylarda tekrar güncellenerek, AB'ye üyelik konusunda bir adım daha ileriye gidilmesi için neler yapılabileceğini değerlendirme fırsatı bulduklarını söyledi.

Merkel'e, 15 Temmuz'daki darbe girişiminden sonra darbeciler karşısında gösterdiği dayanışma nedeniyle teşekkür eden Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

"Merkel'in bugünkü ziyareti bu dayanışmanın önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Aslında, darbe girişiminden sonra olağanüstü hal çerçevesinde darbecilerin sebep oldukları tahribatı, toplumsal travmayı ortadan kaldıracak birtakım önlemler aldık. Bu önlemlerle ilgili de görüş alışverişi yapma fırsatımız oldu. Şartlar ne olursa olsun, Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk içinde bütün sorumlular, suçlular değerlendirilecek ve hak ettikleri cezayı bulacaklardır. Bu büyük bir felakettir, dünya demokrasi tarihinde eşine çok az rastlanan, belki de örneği olmayan tanklara, toplara, uçaklara, helikopterlere, füzelere karşı bedenini ortaya koyup ülkesini savunan kahraman şehitlerimizin ve gazilerimizin topyekün bir milletin başarısından bahsediyoruz. Dolayısıyla bu alçak örgüt maalesef çok büyük tahribat yaptı, büyük zararlar verdi. Bunların zararlarını ortadan kaldıracak tedbirleri, yeni benzeri olaylar yaşanmaması için elimizden geldiğince tedbirlerini alıyoruz. Burada uygulamalarla ilgili zaman zaman şikayetler kulağımıza geliyor. Bu uygulamalarda bu kadar büyük bir olayın, yüzbinlerce sorumlunun içinde olduğu bir darbe girişiminde hata olabilir ancak bir kasıt söz konusu asla olamaz. Başından beri şunu söylüyoruz, Türkiye hukuk devleti. İntikam duygusuyla hareket etmeyeceğiz, hukuk içinde, adalet içinde muamele yapacağız, uygulamalarımız da bu yönde olmaktadır."

Başbakan Yıldırım, olağanüstü hale rağmen, memuriyetten çıkarılan ya da haklarında şikayet olanlara ilişkin geçtiğimiz günlerde yapılan düzenlemeyle yargı yolunu açtıklarını dile getirdi.

Yapılan düzenlemelerle, sanık veya suçluların gözaltı süreleri ve avukatlarla görüşmelerinde bir rahatlama sağlandığını anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Özellikle FETÖ ile ilgili mücadelede Almanya'nın çok daha fazla desteğine ihtiyacımız var. Zira bu örgütler Avrupa ülkelerinde rahatça faaliyetlerini sürdürebiliyorlar. Bunlar, Türkiye'nin bugün başını ağrıtıyor, canını yakıyor ama eminim ki gelecek bir zaman içinde bütün Avrupa için büyük bir tehdide dönüşebilir. Bu yüzden de terörle mücadeledeki iş birliğimizin artarak devamı hayati öneme sahiptir. Suriye'de, Irak'ta DEAŞ'a karşı verdiğimiz amansız mücadelede Almanya'nın yaptığı katkılar, istihbarat katkısı, hava desteği önemlidir, bunu takdir ediyoruz ve teşekkür ediyoruz. Amacımız terörün yok olduğu, ilişkilerimizin her alanda geliştiği bir ortamı oluşturmak. Avrupa'nın güvenliği Türkiye'den geçiyor. Türkiye 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Türkiye bir yandan da AB'nin, hem göçler bakımından hem de terör tehdidi bakımından engelleyen, kaynağında durduran ülke konumunda. Bunun da AB tarafından takdir edileceğini düşünüyoruz."

Binali Yıldırım, Almanya ve Türkiye'nin 35-36 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahip olduğunu, Almanya'nın doğrudan yatırımlarında Türkiye'nin 6'ıncı sırada yer aldığını aktardı.

Türk kökenli yatırımcıların Almanya'da oldukça yaygın bir faaliyet yürüttüğünü aktaran Yıldırım, ülkede 3.5 milyona varan Türk kökenli Alman vatandaşının iki ülke arasındaki bağları güçlendiren en önemli varlık olduğunu sözlerine ekledi.

Başbakan Binali Yıldırım, "Terör sadece Almanya'nın, Türkiye'nin meselesi değil. Dünyanın başının belasıdır. Amerika için de çok büyük tehdittir. El-Kaide'den en büyük bedel ödeyen Amerika'dır. Dolayısıyla DEAŞ başta olmak üzere bütün terör örgütlerini bölgeden temizlemek hepimizin ortak sorumluluğudur diye düşünüyorum." dedi.

Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Çankaya Köşkü'nde düzenlenen ortak basın toplantısında Yıldırım, Ortadoğu'da yaşanan olumsuzlukların kaynağında Suriye ve Irak'ta 6 yıldır süren otorite boşluğunun esas teşkil ettiğini belirtti.

Yıldırım, "Suriye'de başlanan barış süreci ve Irak'ta DEAŞ ile mücadele, Musul'un geri alınması konusundaki gayretler ümit ediyorum ki yakın bir gelecekte bu bölgelere de istikrar getirecek ve böylece enerjimizin büyük kısmını tüketen terör, güvenlik konusu daha azalacak ve daha fazla enerjiyi ikili işbirliğinin geliştirilmesi, bölgesel huzurun ve refahın sağlanmasına ayırmış olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Merkel ile görüşmelerinde Kıbrıs meselesini de konuşma fırsatını bulduklarını aktaran Yıldırım, "Kıbrıs'ta çözümün sağlanması bizim de en büyük arzumuzdur. Birleşik bir Kıbrıs, adil, iki federasyonlu, adil yönetişimi sağlanmış bir Kıbrıs tabiatıyla hem Avrupa'nın hem Türkiye'nin hem de Yunanistan'ın arzu ettiği bir çözüm olacaktır. Bu konuda tarafların daha dikkatli, daha sabırlı ve gereken fedakarlıkları karşılıklı, tek taraf olarak değil, yapmaları önem arz ediyor." şeklinde konuştu.

- Sorular

Başbakan Yıldırım ve Merkel, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Başbakan Yıldırım, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında geçen yıl mart ayında varılan mutabakat hatırlatılarak, vize muafiyetinin ne zaman hayata geçirileceğine ilişkin soru yöneltilmesi üzerine, bunun çok kapsamlı bir anlaşma olduğunu, terör konusunun yanı sıra geri kabul, parasal destek ve birebir değişim gibi konuları da kapsadığını anımsattı. "Bu konuların, bir kısmının iyi çalışırken bir kısmının da istedikleri gibi çalışmadığına" dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:

"Biz yapılması gereken işlerin çoğunu yaptık aslında. Kalan 5 madde var. O 5 maddenin de sadece bir tanesi var, terörle mücadeledir. Terörle Mücadele Yasası'nda da prensip olarak teröre en çok muhatap olan ve çok çetin bir mücadele yapan ülke olarak, terörle mücadelemizin Türkiye'nin, bölgenin ve Avrupa'nın güvenliğini sıkıntıya sokmayacak bir şekilde ele alınmasının hatta bunun Avrupa Komisyonu'nda ele alınmasının daha faydalı olacağını, daha sonra da birlik nezdinde kararlaştırılmasının gerçekleşmesini önerdik. Bu konuda çalışmalar devam ediyor. Ümit ederim ki kısa zaman içerisinde mesafe alırız."

- "Terör örgütlerini bölgeden temizlemek hepimizin ortak sorumluluğudur"

Başbakan Yıldırım, Türkiye ile Almanya'nın NATO nezdinde işbirliği halinde olduğu belirtilerek, ABD Başkanı Donald Trump'tan ne gibi beklentilerin olduğu ve Suriye açısından bunun ne anlama geleceğine yönelik soruya karşılık, "NATO'nun yarım asırdan fazla bir geçmişi var. NATO'nun küresel ve bölgesel barışı sağlamakta çok büyük etkinlikleri oldu." ifadelerini kullandı.

Suriye'de, Irak'ta terörün bitirilmesi, istikrarın sağlanması konusunda NATO koalisyon güçlerinin çok etkin bir mücadele verdiğini aktaran Yıldırım, "Yeni Amerikan yönetiminin NATO'nun fonksiyonu ve yapabilecekleri konusunda bir tereddütlerinin olduğunu düşünmüyorum." dedi.

NATO'nun bakanlar seviyesinde toplantılarının yapılacağını anımsatan Yıldırım, "Yeni yönetimin bakanı ilk defa bu toplantıya katılacak ve burada etraflıca bu konuları değerlendirecekler. Terör sadece Almanya'nın, Türkiye'nin meselesi değil. Dünyanın başının belasıdır. Amerika için de çok büyük tehdittir. El-Kaide'den en büyük bedel ödeyen Amerika'dır. Dolayısıyla DEAŞ başta olmak üzere bütün terör örgütlerini bölgeden temizlemek hepimizin ortak sorumluluğudur diye düşünüyorum." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, Anamuhalefetin, "Almanya Başbakanı Merkel'in ziyaretinin anayasa değişikliğinin oylanacağı referandum öncesinde destek olarak kullanılacağı" iddialarına yönelik soruya, "Muhalefet endişelenmesin, Sayın Merkel'in seçimi var, benim orada oy hakkım yok. Bizim referandum var, Sayın Merkel'in burada oy hakkı yok. Türkiye'de Türk vatandaşları, Almanya'da Alman seçmenler bu işe karar verecek." şeklinde yanıt verdi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber