EBS'den Anadolu Üniversitesi'ne suçlama

Eğitim-Bir-Sen Eskişehir 2 nolu Şubesi, Anadolu Üniversitesi'nde mobbing olduğunu belirterek, basın açıklaması yaptı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 30 Ocak 2018 14:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
EBS'den Anadolu Üniversitesi'ne suçlama

Eğitim-Bir-Sen 2 nolu Eskişehir Şubesi, Anadolu Üniversitesi'nde mobbing olduğunu belirterek, basın açıklaması yaptı.

Eğitim-Bir-Sen'in yaptığı açıklama şu şekilde

Son aylarda Anadolu Üniversitesi'nde meydana gelen olaylar hakkında ve bu olayların geldiği son nokta itibarıyla kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacı hasıl olmuştur.

Son 4-5 aydan beri kurumumuz içinde üniversite yönetimi tarafından haksızlık ve hukuksuzluk fırtınası estirilmektedir. Özellikle bu son dönemde günden güne dozu artarak devam eden baskı, mobbing ve yerini zulme bırakan bazı icraatla çalışanları canından bezdirecek olaylara imza atılmaktadır.

Birkaç örnek vermek gerekirse;

1-Devletin yanında olup FETÖ ile ilgili ifadeler verdiğini beyan eden personel dairesi başkanı; mağdur, savcı ve hakim rollerinin aynı şahısta birleştiği hukuka aykırı bir kararla görevinden azledilmekle kalmamış, daire başkanlığının altında bir görevle adeta cezalandırılmıştır.

2-AÖF Kartal Büro yöneticiliği yapan şube müdürü Zonguldak'a sürülmüş, çalışanlardan biri Gebze bürosuna gönderilmiş, bir başkası Kocaeli bürosuna, bir diğeri İstanbul Avcılar bürosunda görevlendirilmek suretiyle her gün 70 ila 140 km arasında yol yapmak zorunda bırakılmıştır. Bu konuda ses çıkaracak birileri olursa da hemen başka bir mobbing aracı ile gerekirse başka illere 13/b-4 maddesi kullanılmak suretiyle gönderilecekleri tehditleri ile karşı karşıya kalmışlardır.

3-Hiçbir gerekçe gösterilmeden yüzlerce çalışanın yeri değiştirilmiş, bunlar arasında dava açıp kazananlar olsa dahi mahkeme kararları hiçe sayılarak hukuk tanımazlık aynı şekilde devam etmiştir. Bu son zaman diliminde bir personelin birden fazla yerini değiştirmekte hiçbir beis görmeyenler, kişilerin ailevi ve gelir durumlarını, özür durumlarını dikkate almadan hiçbir yasal gerekçe göstermeden kanuna bağlı amir yönetmeliğin hükümleri açıkken fedakarca çalışan personeli mağdur etmeye devam etmekten geri kalmamıştır.

Basın yayın organlarında yalan dahi olsa kendi lehinde çıkan haberlere göz kırpanlar, devlet büyüklerinin manevi şahsiyetine sosyal medyada hakaret edenler kendisine bildirildiği halde bunlara gerekli yaptırımları uygulamak şöyle dursun, bu kişileri taltif etmiş, herhangi bir hakaret içermese dahi kendi aleyhlerine algıladığı çalışanlara karşı soruşturma açmak suretiyle susturma, baskılama metotlarına yeni bir araç daha eklemiştir.

FETÖ konusunda sahip oldukları bilgi ve belgeleri resmi makamlara teslim eden çalışanlar dahi soruşturma konusu haline getirilmiş ve 2547 sayılı Kanun'un 53. maddesine istinaden suç isnadı olarak kabul edilerek bu kişiler görevlerinden alınma veya kamu hizmetinden çıkarma ile tehdit edilir hale gelmiştir.

CİMER'e, BİMER'e ve Cumhuriyet savcılıklarına, YÖK'e yapılan müracaatlar bile disiplin soruşturmasına konu edilmemesi gerekirken, vatandaşlık görevini yerine getiren çalışanlar baskı altına alınmak suretiyle haklarında soruşturma açılmıştır. Bu soruşturmalar açılırken, hukukun temel ilkeleri ayaklar altına alınmış, kendileriyle ilgili resmi makamlara bilgi ve belge teslim edenlere karşı hem mağdur hem soruşturmacı hem hakim sıfatıyla ceza verme yoluna gidilmiştir. Oysa bu konuda iddia sahibi iseler kendilerinden beklenen, Cumhuriyet savcılıklarına müracaat ederek sahip oldukları bilgi ve belgeleri ilgili mercilere teslim etmek, haklarında bir suç isnadı olduğunu düşünüyorlarsa kendileri soruşturmak yerine dosyaları tekamül ettirerek bir üst kuruma göndermek olmalıdır.

Kamuoyu şu soruların cevaplarını merak ediyor

1-Matbaanın başına müdür olarak atanan ve sosyal medyada Cumhurbaşkanımızla ilgili hakaret içerikli paylaşımlarda bulunan, idari işlem için üniversite yönetimine bildirilen şahsa karşı herhangi bir idari işlem yapılmış mıdır?

2-Gezi Parkı eylemlerine katılan öğrencilere yasal dayanağı olmadan mazeretsiz sınav hakkı verilmiş midir? Bu kişilerle ilgili disiplin hukuku açısından hangi işlemler yapılmıştır?

3-Gezi Parkı eylemleri sırasında Üniversite Cumhuriyet kapısına ve bazı fakültelerin girişlerine illegal pankart asan, devletin ve devlet büyüklerinin aleyhine illegal sloganlar atan kişiler hakkında hangi idari yaptırımlarda bulunulmuştur?

4-Gezi Parkı eylemleri sırasında hukuk fakültesindeki odalarının kapısına "grevdeyiz, döneceğiz" gibi beyanlarla kişileri eylemlere yönlendiren çalışanlara karşı hangi idari işlemler yapılmıştır?

5-Kamuoyunda "imzacılar" olarak bilinen ve devletin manevi şahsiyetine hakaret eden kişilerle ilgili 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar neden hiçbir idari işlem yapılmamıştır? Hain darbe girişimi olmasaydı, 7 ay süren suskunluk aynen devam edecek miydi?

6-17-25 Aralık 2013 tarihinden sonra devletin üst yönetimi FETÖ/PDY'yi hain bir güruh olarak ilan edip bunlara karşı tedbir almayı emrettiği halde, kurumun en kritik noktası olan BAUM'a hangi kriterlerle sonradan FETÖ kapsamında hapis cezası ile cezalandırılan kişiler göreve getirilip her türlü bilgilendirmeye rağmen bu kişiler son ana kadar neden görevde tutulmuştur?

7-15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra dahi üniversiteye alınan ve FETÖ/PDY kapsamında mahküm olan öğretim üyesinin işe alınmasında hangi çevreler etkili olmuştur. Bu kişi göreve alınırken yapılması gereken araştırma ve soruşturmalarda dikkatsizlik gösteren kişi veya kişiler hakkında soruşturma açılmış mıdır?

8-FETÖ/PDY kapsamında sahip olduğu bilgi ve belgeleri yetkili mercilere teslim eden kişilere karşı acımasızca ve hukuka aykırı olarak, mağdur, savcı ve hakim rollerinin birleşerek, alelacele soruşturma açılıp cezalandırma yoluna gidilirken, diğer taraftan devletin ve milletin manevi şahsiyetine karşı haksız, hukuksuz ve hayasızca yapılan saldırılara karşı sessiz kalınması ve bunun geçiştirilmesi şeklinde geliştirilen taktiğin kaynağı nedir?

Üniversite personeline karşı sürgün ve yer değiştirme şeklinde başlayıp devam eden bu hukuksuzluk ve kanun tanımazlık süreci, soruşturma açmak ve savunmalar dikkate alınmadan alelacele cezalandırmak şekline dönüşmüş, devletin kendilerine tanıdığı yetkiyi baskı, şantaj aracına dönüştürmek suretiyle fiili olarak görevi kötüye kullanma halini almıştır. Özellikle mütedeyyin insanlara karşı başlatılan bu saldırıları kınıyor ve yetkili mercileri göreve davet ediyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber