Siyasi faaliyette bulunan imamın yer değişikliğine mahkemeden vize

Danıştay, dönemin başbakanı ve hükümeti aleyhine propaganda yapan, vatandaşlara oylarını bir partiye vermeleri yönünde telkinde bulunan, mahalli seçimler öncesinde aleni olarak siyasi muhtevalı broşürler dağıtan, konuşmalarında açıkça propaganda yapan imam-hatibin yer değişikliği işleminin hukuka uygun olduğunu belirtti.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 19 Ağustos 2021 10:02, Son Güncelleme : 09 Ağustos 2021 12:08
Siyasi faaliyette bulunan imamın yer değişikliğine mahkemeden vize

Olayda, Camiinde imam-hatip olarak görev yapan davacının, hakkında yürütülen soruşturma sonucunda, başka bir Köy Camiine atanmıştır.

İlk derece mahkemesi, davacının 'siyasi faaliyetlerde' bulunduğunun soruşturma raporu ile tespit edilmiş olmasını dikkate alarak davayı reddetmiştir.

Danıştay da bu kararı onamıştır.

DANIŞTAY 5. DAİRE

Esas No 2016/29991

Karar No: 2020/3891

Karar tarihi: 28.09.2020

TEMYİZEDEN(DAVACI): .

VEKİLİ: Av..

KARŞITARAF(DAVALI): Diyanet İşleri Başkanlığı / ANKARA

VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri . -Aynı Adreste-

İSTEMİN KONUSU:

Manisa 1. İdare Mahkemesinin 30/03/2016 tarih ve E:2015/623, K:2016/357sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

DAVA KONUSU İSTEM:

A1 Camiinde imam-hatip olarak görev yapan davacının, hakkında yürütülen soruşturma sonucunda, A2 Köyü Camiine atanmasına ilişkin 18/05/2015 tarih ve 21892 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı işleminin iptali istenilmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

Manisa 1. İdare Mahkemesinin 30/03/2016 tarih ve E:2015/623, K:2016/357 sayılı kararında; soruşturma raporu ile eki ifade tutanakları dikkate alınarak soruşturma konusu itibariyle değerlendirme yapıldığında, din görevlisi olan davacının görevinin niteliği gözönüne alındığında, soruşturmaya konu fiilin davacının başka bir yere atanmasını gerektirir nitelik ve ağırlıkta olduğu, soruşturmaya konu fiil nedeniyle görev yaptığı yerde kalmasının kamu hizmetini olumsuz etkileyeceği, her ne kadar davacı tarafından C grubu bir camiden D grubu bir camiye tenzili rütbe mahiyetinde atanmasının Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 30. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüşse de, dava konusu atamanın, davacı hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda hizmet gerekleri gözetilerek tesis edilmesi karşısında bu iddiaya itibar edilmediği, idareye tanınan takdir yetkisinin kamu hizmetinin daha etkin ve sağlıklı yürütülmesini sağlamak amacıyla kullanıldığı anlaşıldığından, davacının A2 Köyü Camiine imam-hatip olarak atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, herhangi bir siyasi parti lehine ya da aleyhine faaliyette bulunmak şeklinde bir eylemde bulunmadığı, hakkındaki tüm iddiaları reddettiği ve kendi cami cemaatinden olan tanıkların da dinlenilmesini talep ettiği halde, savunma hakkı kısıtlanarak asılsız ithamlarla haksız yere suçlandığı, aleyhinde ifade veren. sonradan ifadesini geri aldığı, yalnızca hakkında şikayetçi olan kişilerin ifadeleri dayanak alınmak suretiyle dava konusu işlemin tesis edildiği, diğer taraftan; hakkındaki asılsız ithamlar varit kabul edilse dahi, söylemiş olduğu iddia edilen sözlerin, ifade özgürlüğü ve eleştiri sınırları içerisinde kalan, suç unsuru içermeyen siyasi yorumlar olduğunun ve herhangi bir kimseyi veya tüzel kişiliği aşağılayıcı, hakaret içeren ifadeler olmadığının kabulü gerektiği, kamu görevlisi olmakla birlikte ülkenin bir ferdi olarak, görev mahalli dışında ve görevinden bağımsız olarak ülke gündemini meşgul eden konularda görüş belirtmesinin - mesleğinin icrasına yansımadığı sürece- önünde hukuki bir engelin bulunmadığı ve ifade hürriyeti ile düşünce ve kanaat hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dava konusu işlem nedeniyle aile bütünlüğünün bozulduğu ve son derece mağdur olduğu, Manisa ili içerisinde veya yakın illere atanması mümkünken adeta cezalandırma mahiyetinde binlerce km. uzaklıktaki Muş iline atanmasının haksız ve hukuka aykırı olduğu, C grubu bir camiden D grubu bir camiye tenzili rütbe mahiyetinde atanmasının Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 30. maddesine de açıkça aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, davacı hakkında müfettişlerce yapılan soruşturma sonucu tanzim edilen 23/10/2014 tarih ve 663.07-32 sayılı Soruşturma Raporu'nda; davacının, 30 Mart 2014 mahalli seçimleri öncesinde dönemin başbakanı ve hükümeti aleyhine propaganda yaptığı, vatandaşlara oylarını muhalefet partilerine vermeleri yönünde telkinde bulunduğu, mahalli seçimler öncesinde aleni olarak siyasi muhtevalı broşürler dağıttığı, konuşmalarında açıkça propaganda yaptığı, . isimli görevli ile birlikte imam-hatip . görev yaptığı camide ikindi namazını kıldıktan sonra köy kahvelerinde siyasi konuşmalar yaptıkları, bu konuşmalarında "Başbakan cemaate cephe aldı, cemaatimize sahip çıkalım, siz ne yapılması gerekiyorsa yaparsınız" dediği, söz konusu eylemleriyle siyaset yasağını ihlal edici tutum ve davranışlar sergilediği ve din görevlisi sıfatını ve halk üzerindeki etkinliğini mensubu olduğu . hareketi doğrultusunda kullanması nedeniyle şikayetlere sebep olduğunun tespit edildiği, yapılan soruşturma ve idari işlemlerin hukuka ve başta Anayasa olmak üzere ilgili mevzuata uygun olarak ve davacı lehine tesis edilmiş olduğu, davacının unvanı, kazanılmış hak aylık derecesi, sosyal durumu gözetilerek asli görevinde kalacak şekilde işlem gerçekleştirilmiş olduğundan, kanunen mahfuz ve müktesep haklarından dolayı davacının herhangi bir mağduriyet te yaşamadığı, dava konusu işlemin kamu yararı ve hizmet gerekleri icabı, hukuka ve ilgili mevzuata uygun olarak tesis edilmiş olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ K8'NUN DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın reddi yolundaki Manisa 1. İdare Mahkemesinin 30/03/2016 tarih ve E:2015/623, K:2016/357 sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,

3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,

4.Kullanılmayan 48,10 TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,

5. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber