İşte Demokrasi Kahramanlarımız

hangi şehidimiz nerede, ne yaptı?

  1. FETÖ  darbe girişimini engellemek için Genelkurmay Başkanlığına giren ilk grupta yer  alan ve darbecilerin açtığı ateş sonucu yaralanan Onur Asutay'un bacağındaki  mermi ameliyatla alındı.

    FETÖ darbe girişimini engellemek için Genelkurmay Başkanlığına giren ilk grupta yer alan ve darbecilerin açtığı ateş sonucu yaralanan Onur Asutay'un bacağındaki mermi ameliyatla alındı.

  2. Asutay: "Yaşlı teyzeler, sakallı amcalar herkes bir  olmuştuk. Darbecilerin amacı meydanları boşaltmaktı ama meydanları canımız  pahasına boş bırakmadık"

    Asutay: "Yaşlı teyzeler, sakallı amcalar herkes bir olmuştuk. Darbecilerin amacı meydanları boşaltmaktı ama meydanları canımız pahasına boş bırakmadık"

  3. "Kurşun sıkan askerlere pet şişe fırlatıyorduk.  Gerçekten silah kullanmadan bu millet, devletini geri aldı. Yine olsa yine  giderim"

    "Kurşun sıkan askerlere pet şişe fırlatıyorduk. Gerçekten silah kullanmadan bu millet, devletini geri aldı. Yine olsa yine giderim"

  4. Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe  girişimini engellemek için gittiği Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde şehit düşen  Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünde görevli jeoloji mühendisi Cuma Dağ'ın  ailesi şehidiyle gurur duyuyor.

    Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimini engellemek için gittiği Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde şehit düşen Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünde görevli jeoloji mühendisi Cuma Dağ'ın ailesi şehidiyle gurur duyuyor.

  5. Şehit genç "Doktor yaramı sarsın tekrar gideceğim" demiş.<p>    FETÖ'nün darbe girişimini engellemeye çalışırken Ankara'da şehit olan 31  yaşındaki Fuat Bozkurt'un ailesi, yaralı haldeyken "Doktor yaramı sarsın tekrar  gideceğim" diyen ve vatanı için canını feda eden oğulları ile gurur duyuyor.

    Şehit genç "Doktor yaramı sarsın tekrar gideceğim" demiş.

    FETÖ'nün darbe girişimini engellemeye çalışırken Ankara'da şehit olan 31 yaşındaki Fuat Bozkurt'un ailesi, yaralı haldeyken "Doktor yaramı sarsın tekrar gideceğim" diyen ve vatanı için canını feda eden oğulları ile gurur duyuyor.

  6. Baba Bozkurt: - "Oğlumu yaralı olduğu yerde bir milletvekili geçerken görmüş.  Oğluma &#8216;Ben vekilim&#8217; demiş. Oğlum da &#8216;Vekilim, bana bir doktor getir ki yaramı  sarsın, ben tekrar gideceğim&#8217; demiş.

    Baba Bozkurt: - "Oğlumu yaralı olduğu yerde bir milletvekili geçerken görmüş. Oğluma ‘Ben vekilim’ demiş. Oğlum da ‘Vekilim, bana bir doktor getir ki yaramı sarsın, ben tekrar gideceğim’ demiş.

  7. Onu der demez vekil ağlamış"<p>    Anne Bozkurt:  "Anneye, babaya, milletine canını verdi. Allah&#8217;ım verdi, Allah&#8217;ım aldı.  Allah&#8217;ım niyetlerini nasip etti"

    Onu der demez vekil ağlamış"

    Anne Bozkurt: "Anneye, babaya, milletine canını verdi. Allah’ım verdi, Allah’ım aldı. Allah’ım niyetlerini nasip etti"

  8. 15 Temmuz'daki darbe girişimi gecesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla pijamasıyla sokağa çıktıktan sonra hayatını kaybeden Akın Sertçelik'in öyküsü.    <p>  "Gece telefonumuz yana yana çalıyor. Annesiydi arayan. Hastanede hasta kız kardeşi olduğu için korktum. Hayırdır dedim. Hemen kalktı. Televizyonu açtı. Açar açmaz cumhurbaşkanımızın çağrısını duydu. Bayrağı verin dedi. Ben bayrağı alıp dışarıya çıkacağız diye düşündüm. Bayrağı dışarıya astı. Çocuklar ayaktaydı. Bayrağı astı. Önümüzden geçti. Yatak pijamasıyla kalktı. Giyinmedi bile. Eline telefonunu aldı, gitti."

    15 Temmuz'daki darbe girişimi gecesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla pijamasıyla sokağa çıktıktan sonra hayatını kaybeden Akın Sertçelik'in öyküsü.

    "Gece telefonumuz yana yana çalıyor. Annesiydi arayan. Hastanede hasta kız kardeşi olduğu için korktum. Hayırdır dedim. Hemen kalktı. Televizyonu açtı. Açar açmaz cumhurbaşkanımızın çağrısını duydu. Bayrağı verin dedi. Ben bayrağı alıp dışarıya çıkacağız diye düşündüm. Bayrağı dışarıya astı. Çocuklar ayaktaydı. Bayrağı astı. Önümüzden geçti. Yatak pijamasıyla kalktı. Giyinmedi bile. Eline telefonunu aldı, gitti."

  9. Sema Sertçelik eşi, Akın Sertçelik'i en son anlattığı bu anda gördü.  15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminin sembol noktalarından biri olan Boğaz Köprüsü'ne yürüyerek 15 dakika uzaklıkta Fetih Mahallesi'nde bir evdeyiz, önünde bayraklar asılı.  <p>    Bu bayraklar o geceden bu yana dükkanlara, yollara, büyük binalara asılanlardan farklı. Bu kez gelip geçene buradan bir kişinin hayatını darbe girişiminde kaybettiğini söylemek için orada.<p>  Apartmanın kapısından girdiğimde üst üste konmuş sandalyeleri görüyorum. Akşamları kalabalıklaşıyor evin önü; burada Kur'an okunuyor.

    Sema Sertçelik eşi, Akın Sertçelik'i en son anlattığı bu anda gördü. 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminin sembol noktalarından biri olan Boğaz Köprüsü'ne yürüyerek 15 dakika uzaklıkta Fetih Mahallesi'nde bir evdeyiz, önünde bayraklar asılı.

    Bu bayraklar o geceden bu yana dükkanlara, yollara, büyük binalara asılanlardan farklı. Bu kez gelip geçene buradan bir kişinin hayatını darbe girişiminde kaybettiğini söylemek için orada.

    Apartmanın kapısından girdiğimde üst üste konmuş sandalyeleri görüyorum. Akşamları kalabalıklaşıyor evin önü; burada Kur'an okunuyor.

  10. Karşımda Sema Sertçelik var.  Taksi şoförü eşi Akın Sertçelik o gece hayatını kaybeden 179 sivilden, mahalleden köprüye bir çırpıda varanlardan biri.  Mahalledekiler köprüye arabayla ulaşmanın yürüyerek gitmekten daha uzun sürdüğünü; o gece pek çok kişinin bu mahalleden yayan şekilde köprüye ulaştığını anlatıyor.  <p>  Canlı yayında sivillerin askerler tarafından tarandığı bu yerde yaşanan anlar ise her gün yeni bir görüntü ile ortaya çıkıyor. Görüntünün açısı, kalitesi, sesler değişse de tek bir şey sabit kalıyor: Tankların üzerine doğru sivillere ateş eden askerler.

    Karşımda Sema Sertçelik var. Taksi şoförü eşi Akın Sertçelik o gece hayatını kaybeden 179 sivilden, mahalleden köprüye bir çırpıda varanlardan biri. Mahalledekiler köprüye arabayla ulaşmanın yürüyerek gitmekten daha uzun sürdüğünü; o gece pek çok kişinin bu mahalleden yayan şekilde köprüye ulaştığını anlatıyor.

    Canlı yayında sivillerin askerler tarafından tarandığı bu yerde yaşanan anlar ise her gün yeni bir görüntü ile ortaya çıkıyor. Görüntünün açısı, kalitesi, sesler değişse de tek bir şey sabit kalıyor: Tankların üzerine doğru sivillere ateş eden askerler.

  11. Sema Hanım, tek başına kalkıp giden eşinin o gece nasıl öldüğünü bilmiyor. Yanında kimse yokmuş. Ancak onun için darbe girişiminin ertesi günü "pijamalı, kimliksiz bir adamı" arayarak geçiyor.<p>    "Her yerde kanlar var"  <p>  Arka arkaya attığı, yanıt alamadığı telefon mesajlarını gösteriyor.  Sema Sertçelik, cüzdanını bile almadan evden çıkıp gittiğini söylediği eşini Yenibosna'daki adli tıpta buluyor 16 Temmuz sabahı. "Kimliksizlerin, sahipsizlerin" gönderildiği yerde.    <p>  O günün gecesini ise şöyle anlatıyor büyük bir dirayetle: "Gece birkaç kez konuştuk. Kanlar var dedi yerlerde. Yaralılar var, kurşun atıyorlar. Dedim dikkat et kendine. O sırada birilerine 'yere yatın' diye de bağırıyor. Sabah namazıydı en son konuştuğumuzda.

    Sema Hanım, tek başına kalkıp giden eşinin o gece nasıl öldüğünü bilmiyor. Yanında kimse yokmuş. Ancak onun için darbe girişiminin ertesi günü "pijamalı, kimliksiz bir adamı" arayarak geçiyor.

    "Her yerde kanlar var"

    Arka arkaya attığı, yanıt alamadığı telefon mesajlarını gösteriyor. Sema Sertçelik, cüzdanını bile almadan evden çıkıp gittiğini söylediği eşini Yenibosna'daki adli tıpta buluyor 16 Temmuz sabahı. "Kimliksizlerin, sahipsizlerin" gönderildiği yerde.

    O günün gecesini ise şöyle anlatıyor büyük bir dirayetle: "Gece birkaç kez konuştuk. Kanlar var dedi yerlerde. Yaralılar var, kurşun atıyorlar. Dedim dikkat et kendine. O sırada birilerine 'yere yatın' diye de bağırıyor. Sabah namazıydı en son konuştuğumuzda.

  12. Kur'an okuyun, dua edin, dedi.  <p>  "Kapattım telefonu. Namazımı kıldım. Üzerime bir ağırlık çöktü. Hafif sızmışım. Bir baktım saat yediyi 20 geçiyor. Baktım telefonu aramamış. Arıyorum cevap vermiyor; arıyorum cevap vermiyor. Sürekli arıyorum. Diyorum herhalde bunu kan tuttu, kan tutardı çünkü eşimi; bayıldı ya da yaralandı. Ama hiç aklınıza gelmiyor. Rabbim size kondurtmuyor. Bekliyorum arayacak. Ama dedi ki bana Cumhurbaşkanımız evlere dönün demeden dönmem."  <p>  "Bulduk kızım babanı, uyuyor"  <p>  Sema Sertçelik ile sabahın erken saatlerinde buluştuğumuz evleri şimdilik sakin. Yanımızda çocukları Irmak ve Hamza da var. Irmak 17 yaşında. O gece o da babasının arkasından çıkmak istemiş ama dönmek zorunda kalmışlar.  Hamza 10 yaşında. Sema Sertçelik onu "henüz ağlamadı" diye anlatıyor.

    Kur'an okuyun, dua edin, dedi.

    "Kapattım telefonu. Namazımı kıldım. Üzerime bir ağırlık çöktü. Hafif sızmışım. Bir baktım saat yediyi 20 geçiyor. Baktım telefonu aramamış. Arıyorum cevap vermiyor; arıyorum cevap vermiyor. Sürekli arıyorum. Diyorum herhalde bunu kan tuttu, kan tutardı çünkü eşimi; bayıldı ya da yaralandı. Ama hiç aklınıza gelmiyor. Rabbim size kondurtmuyor. Bekliyorum arayacak. Ama dedi ki bana Cumhurbaşkanımız evlere dönün demeden dönmem."

    "Bulduk kızım babanı, uyuyor"

    Sema Sertçelik ile sabahın erken saatlerinde buluştuğumuz evleri şimdilik sakin. Yanımızda çocukları Irmak ve Hamza da var. Irmak 17 yaşında. O gece o da babasının arkasından çıkmak istemiş ama dönmek zorunda kalmışlar. Hamza 10 yaşında. Sema Sertçelik onu "henüz ağlamadı" diye anlatıyor.

  13. 17 yaşındaki Irmak'a ise babasının öldüğünü söylerken nasıl zorlandığını ekliyor: "Eşimi bulduktan sonra eve geldim. Kızım kalktı geldi. Annem, dedi. Babam nerede, dedi. Bulduk kızım babanı, uyuyor dedim. Yatıyor dedim. Sarıldı, öptü; annem yat dedim; sabah konuşalım. Yatağına gitti, tekrar geldi. Annem dedi. Bu kez bıraktım ve söyledim o gece.<p>    "Bu vatan için üç can daha var"<p>    Eve yapılan ziyaretlerin izleri var. Televizyonun üzerindeki ay yıldızlarla dolu büyük bir eşarp bunlardan biri. "Kaymakam bey getirdi" diyor Sema Hanım. Kimsenin onları yalnız bırakmadığını söylüyor.  <p>  Eşi "şehit olduğu için gururlu olduğunu" söylüyor Sema Sertçelik, o gün yaşadığı, tanık olduğu başka kareleri anlatıyor: "Ben orada cenazemizi alırken, 20 yaşında gencimizi de gördüm. Yaşlı amcamızı da gördüm. Kadınımızı da gördüm. Bu vatan sahipsiz değil. Bu vatan için üç can daha var verilecek seve seve."

    17 yaşındaki Irmak'a ise babasının öldüğünü söylerken nasıl zorlandığını ekliyor: "Eşimi bulduktan sonra eve geldim. Kızım kalktı geldi. Annem, dedi. Babam nerede, dedi. Bulduk kızım babanı, uyuyor dedim. Yatıyor dedim. Sarıldı, öptü; annem yat dedim; sabah konuşalım. Yatağına gitti, tekrar geldi. Annem dedi. Bu kez bıraktım ve söyledim o gece.

    "Bu vatan için üç can daha var"

    Eve yapılan ziyaretlerin izleri var. Televizyonun üzerindeki ay yıldızlarla dolu büyük bir eşarp bunlardan biri. "Kaymakam bey getirdi" diyor Sema Hanım. Kimsenin onları yalnız bırakmadığını söylüyor.

    Eşi "şehit olduğu için gururlu olduğunu" söylüyor Sema Sertçelik, o gün yaşadığı, tanık olduğu başka kareleri anlatıyor: "Ben orada cenazemizi alırken, 20 yaşında gencimizi de gördüm. Yaşlı amcamızı da gördüm. Kadınımızı da gördüm. Bu vatan sahipsiz değil. Bu vatan için üç can daha var verilecek seve seve."

  14. Eşini anlatmasını istediğimde ise, hayatın her anını paylaştıkları mutlu bir aile anlatıyor:<p>    "Sağ kolumdu. Sağ eliniz olmazsa nasıl yapamazsınız. Her şeyimdi. Evimde her şeyimdi. Destekçimdi. Eve gelirdi, mutfağa girerdik. Birlikte yapar eder pişirir yerdik. Bizde kadın erkek ayrımı yoktu. Her türlü desteği vardı ev içinde. Ben razıyım Allah'ım da razı olsun ondan."<p>    Evdeki iş bölümünün nasıl adil yapıldığını anlatıyor. Birbirlerine nasıl ihtimam gösterdiklerini, birbirlerinin üzerlerine nasıl titrediklerini... Sohbetimiz sırasında "Bizsiz boğazından tek lokma geçmemiştir" diyor pek çok kere.<p>    Biz konuştukça albümler çıkıyor ortaya. Fotoğraflara bakıyoruz. Akın Sertçelik'in çalıştığı yerlerden fotoğrafları, çocuğunu kucağına ilk aldığı zamandan bir fotoğraf, nikahları, düğünleri...  Fotoğraflarda genelde ciddi bir ifadesi olan Akın Sertçelik'in gülümsediği nadir fotoğraflardan birini ise Hamza buluyor. Dördü bir arada, mutlu bir aile.  Sema Sertçelik'e eşinin yüzünü nasıl hatırladığını sorduğumda ise, son gününü söylüyor:<p>  "Vefat ettiği zaman. Yüzü nur doluydu ve gülüyordu. Ben eşimi gördüm. Çok güzel bir yerde dedim.  "Allah'ım korudu. Rabbim oyunlarını bozdu. Ben inanıyorum ki kanları yerde kalmayacak. Bunları yapanların yanına kar kalmayacak. Bizim şehidimiz cennette bizi bekleyecek, onlar iki cihanda cehennemde ateşleri bol olsun diye dua edeceğiz."

    Eşini anlatmasını istediğimde ise, hayatın her anını paylaştıkları mutlu bir aile anlatıyor:

    "Sağ kolumdu. Sağ eliniz olmazsa nasıl yapamazsınız. Her şeyimdi. Evimde her şeyimdi. Destekçimdi. Eve gelirdi, mutfağa girerdik. Birlikte yapar eder pişirir yerdik. Bizde kadın erkek ayrımı yoktu. Her türlü desteği vardı ev içinde. Ben razıyım Allah'ım da razı olsun ondan."

    Evdeki iş bölümünün nasıl adil yapıldığını anlatıyor. Birbirlerine nasıl ihtimam gösterdiklerini, birbirlerinin üzerlerine nasıl titrediklerini... Sohbetimiz sırasında "Bizsiz boğazından tek lokma geçmemiştir" diyor pek çok kere.

    Biz konuştukça albümler çıkıyor ortaya. Fotoğraflara bakıyoruz. Akın Sertçelik'in çalıştığı yerlerden fotoğrafları, çocuğunu kucağına ilk aldığı zamandan bir fotoğraf, nikahları, düğünleri... Fotoğraflarda genelde ciddi bir ifadesi olan Akın Sertçelik'in gülümsediği nadir fotoğraflardan birini ise Hamza buluyor. Dördü bir arada, mutlu bir aile. Sema Sertçelik'e eşinin yüzünü nasıl hatırladığını sorduğumda ise, son gününü söylüyor:

    "Vefat ettiği zaman. Yüzü nur doluydu ve gülüyordu. Ben eşimi gördüm. Çok güzel bir yerde dedim. "Allah'ım korudu. Rabbim oyunlarını bozdu. Ben inanıyorum ki kanları yerde kalmayacak. Bunları yapanların yanına kar kalmayacak. Bizim şehidimiz cennette bizi bekleyecek, onlar iki cihanda cehennemde ateşleri bol olsun diye dua edeceğiz."

  15. Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ)  darbe girişiminde, Boğaziçi Köprüsü'ne giden ve vatandaşların şehit olmasına,  yaralanmasına tanık olan Siirtli Mushap Karakoyun, tişörtündeki şehit kanıyla  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konutunun bulunduğu Kısıklı'daki "demokrasi  nöbeti"ne katıldı.

    Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişiminde, Boğaziçi Köprüsü'ne giden ve vatandaşların şehit olmasına, yaralanmasına tanık olan Siirtli Mushap Karakoyun, tişörtündeki şehit kanıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konutunun bulunduğu Kısıklı'daki "demokrasi nöbeti"ne katıldı.

  16. Elinde Türk bayrağı, üzerinde şehitler ile yaralananların kanının  bulunduğu tişörtüyle darbe girişimine tepki gösteren Karakoyun, AA muhabirine  yaptığı açıklamada, 15 Temmuz gecesinde yaşadıklarını anlatmaya kelimelerin  yetmediğini söyledi.

    Elinde Türk bayrağı, üzerinde şehitler ile yaralananların kanının bulunduğu tişörtüyle darbe girişimine tepki gösteren Karakoyun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz gecesinde yaşadıklarını anlatmaya kelimelerin yetmediğini söyledi.

  17. Darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı üzerine  Boğaziçi Köprüsü'ne gittiğini ve tek düşüncesinin herkes gibi vatanın bölünmez  bütünlüğünü korumak olduğunu belirten Karakoyun, şöyle konuştu:

    Darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı üzerine Boğaziçi Köprüsü'ne gittiğini ve tek düşüncesinin herkes gibi vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak olduğunu belirten Karakoyun, şöyle konuştu:

  18. "Köprüde yaşadıklarımı ömrüm boyunca unutmayacağım. Bir yandan o gece  ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum, diğer yandan ne yapabilirim diye  düşünüyordum. Cumhurbaşkanının çağrısını duyunca arkadaşlarımla dışarı çıktık.  Evime en yakın yer olan Boğaziçi Köprüsü'nde tankların olduğunu öğrenince hemen  oraya doğru yöneldik. Ben gişelerin oradaydım. Bir itfaiye arabası vardı ve onun  arkasında askerin bize sıktığı kurşunlardan saklanıp zaman zaman yere yatarak  siper alıyorduk. Üzerimize sıkılan kurşunlardan kaçırmaya çalışıyorduk. Bizim  orada tek amacımız vardı bu vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak ve geleceğimize  sahip çıkmaktı."

    "Köprüde yaşadıklarımı ömrüm boyunca unutmayacağım. Bir yandan o gece ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum, diğer yandan ne yapabilirim diye düşünüyordum. Cumhurbaşkanının çağrısını duyunca arkadaşlarımla dışarı çıktık. Evime en yakın yer olan Boğaziçi Köprüsü'nde tankların olduğunu öğrenince hemen oraya doğru yöneldik. Ben gişelerin oradaydım. Bir itfaiye arabası vardı ve onun arkasında askerin bize sıktığı kurşunlardan saklanıp zaman zaman yere yatarak siper alıyorduk. Üzerimize sıkılan kurşunlardan kaçırmaya çalışıyorduk. Bizim orada tek amacımız vardı bu vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak ve geleceğimize sahip çıkmaktı."

  19. Yanındaki bazı arkadaşlarının şehit olduğunu, bazılarının ise  yaralandığını, kendilerinin de ellerinden geldiği kadar yaralılarla  ilgilendiklerini dile getiren Karakoyun, şunları anlattı:    <p>      "Bizler gibi Boğaziçi Köprüsü'ne vatan sevdalısı olduğu için  gelenlerle yaralıları hastanelere ulaştırma gayretindeydik. Bazılarını  motosikletle, bazılarını da sivil araçlarla hastanelere yetiştirmek istedik.  Boğaziçi Köprüsü'nde elimizden geldiği kadar darbe girişiminde bulunanlarla  mücadele etmeye çalıştık. O gün, o gece orada yaşananları kelimelerle anlatmak  mümkün değil. Neler hissettiğimizi, neler yaşadığımızı Boğaziçi Köprüsü'nde  olanlar iyi bilir. Bunu orada yaşamak lazım. O anda yaşamayan hissetmez. Vatanın  ve milletin için oradasın, tek derdin vatanı kurtarmak. O gün vatan için göğsünü  siper edenler, yaralanıp yerlere serilenler vardı. Yanımdaki bir arkadaşım  askerin sıktığı kurşunlarla yaralanıp yere düşmemek için kolumdan tutmaya  çalıştı. Sonra koluma sarıldı ve yere düştü. O anda ne yapacağımı bilemedim.  Arkadaşınız yaralanıyor ve yanınızda kanlar içinde yere yığılıyor."

    Yanındaki bazı arkadaşlarının şehit olduğunu, bazılarının ise yaralandığını, kendilerinin de ellerinden geldiği kadar yaralılarla ilgilendiklerini dile getiren Karakoyun, şunları anlattı:

    "Bizler gibi Boğaziçi Köprüsü'ne vatan sevdalısı olduğu için gelenlerle yaralıları hastanelere ulaştırma gayretindeydik. Bazılarını motosikletle, bazılarını da sivil araçlarla hastanelere yetiştirmek istedik. Boğaziçi Köprüsü'nde elimizden geldiği kadar darbe girişiminde bulunanlarla mücadele etmeye çalıştık. O gün, o gece orada yaşananları kelimelerle anlatmak mümkün değil. Neler hissettiğimizi, neler yaşadığımızı Boğaziçi Köprüsü'nde olanlar iyi bilir. Bunu orada yaşamak lazım. O anda yaşamayan hissetmez. Vatanın ve milletin için oradasın, tek derdin vatanı kurtarmak. O gün vatan için göğsünü siper edenler, yaralanıp yerlere serilenler vardı. Yanımdaki bir arkadaşım askerin sıktığı kurşunlarla yaralanıp yere düşmemek için kolumdan tutmaya çalıştı. Sonra koluma sarıldı ve yere düştü. O anda ne yapacağımı bilemedim. Arkadaşınız yaralanıyor ve yanınızda kanlar içinde yere yığılıyor."

  20. Karakoyun, yaralananların ve şehit olanların bir çoğunun kanın  üzerindeki tişörte bulaştığını ve bu elbiseleri de hiçbir zaman yıkamayacağını  söyledi.  <p>      Askerlerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybedenleri asla  unutmayacağını anlatan Karakoyun, şunları anlattı:  <p>        "Bugün o kardeşlerim, o arkadaşlarım burada yok ama onların kanları  burada ve demokrasi nöbeti tutuyor. Onlar burada olmasalar da onların kanlarını  taşıyan tişörtümle ben buradayım. Onların sayesinde bugün buradayız. Eğer darbe  girişimi başarılı olsaydı bizler bugün evlerimizden dışarı çıkamayacak, kaos  ortamında hayatımızı sürdürecektik. Darbe başarılı olsaydı hayatını kaybedenlerin  sayısı daha fazla olacaktı. Boğaziçi Köprüsü'ne askerlerin teslim olmasıyla  birlikte tankları ele geçirip tamamen oranın alınmasının ardından eve gittim.  Anneme şehit ve yaralıların kanlarını taşıyan elbiselerimi yıkamamasını söyledim.  Bu kanlı tişörtümü ömrüm boyunca saklayacağım. Bu tişörtümü hiç bir zaman  yıkamayacağım ve bu olayın izlerini içimizden kolay kolay atamayacağımızı da  biliyorum. Şehitlerimiz içimizde yaşayacak ve bizler de alanlarda demokrasi  nöbeti tutmaya devam edeceğiz. Sadece ben değil. Halkımız yaşanan olaylarda  birlik içindeydi ve bizler her zaman bir oldukça bu vatanın bölünmez bütünlüğüne  kimse göz dikemez."

    Karakoyun, yaralananların ve şehit olanların bir çoğunun kanın üzerindeki tişörte bulaştığını ve bu elbiseleri de hiçbir zaman yıkamayacağını söyledi.

    Askerlerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybedenleri asla unutmayacağını anlatan Karakoyun, şunları anlattı:

    "Bugün o kardeşlerim, o arkadaşlarım burada yok ama onların kanları burada ve demokrasi nöbeti tutuyor. Onlar burada olmasalar da onların kanlarını taşıyan tişörtümle ben buradayım. Onların sayesinde bugün buradayız. Eğer darbe girişimi başarılı olsaydı bizler bugün evlerimizden dışarı çıkamayacak, kaos ortamında hayatımızı sürdürecektik. Darbe başarılı olsaydı hayatını kaybedenlerin sayısı daha fazla olacaktı. Boğaziçi Köprüsü'ne askerlerin teslim olmasıyla birlikte tankları ele geçirip tamamen oranın alınmasının ardından eve gittim. Anneme şehit ve yaralıların kanlarını taşıyan elbiselerimi yıkamamasını söyledim. Bu kanlı tişörtümü ömrüm boyunca saklayacağım. Bu tişörtümü hiç bir zaman yıkamayacağım ve bu olayın izlerini içimizden kolay kolay atamayacağımızı da biliyorum. Şehitlerimiz içimizde yaşayacak ve bizler de alanlarda demokrasi nöbeti tutmaya devam edeceğiz. Sadece ben değil. Halkımız yaşanan olaylarda birlik içindeydi ve bizler her zaman bir oldukça bu vatanın bölünmez bütünlüğüne kimse göz dikemez."

  21. Üsküdar'da art arda 2 tankın önüne yatarak onları durdurmaya çalışan adamın kim olduğu ortaya çıktı.

    Üsküdar'da art arda 2 tankın önüne yatarak onları durdurmaya çalışan adamın kim olduğu ortaya çıktı.

  22. "Bu Kahramanlık öyküsünün gerçek sahibi 200 tane şehidimiz 1090 tane veya daha fazla yaralanan vatandaşlarımızdır, ben sadece 1 dakikalık bir eylemle katkıda bulunabildim" diyen Ünal, "O gece Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım açıklamayı yapar yapmaz kardeşlerimle birlikte evden çıktık ve en yakın eylem yapabileceğimiz yere gitmeye çalıştık. Lakin ulaşım tamamen durduğu için gidemedik."

    "Bu Kahramanlık öyküsünün gerçek sahibi 200 tane şehidimiz 1090 tane veya daha fazla yaralanan vatandaşlarımızdır, ben sadece 1 dakikalık bir eylemle katkıda bulunabildim" diyen Ünal, "O gece Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım açıklamayı yapar yapmaz kardeşlerimle birlikte evden çıktık ve en yakın eylem yapabileceğimiz yere gitmeye çalıştık. Lakin ulaşım tamamen durduğu için gidemedik."

  23. "Ben Pendik&#8217;te oturuyorum ve Pendik&#8217;ten yola çıktım ilk önce Kartal Köprüsü&#8217;nde ilk eylemimizi gerçekleştirebildik; ama tek başımaydım bir manga asker vardı bir de askerlerin komutanı vardı. Yapabileceğim tek şey komutanı çağırmak yapabileceğim tek şey bu yaptıklarının tamamen hukuksuz olduğunu söylemek."

    "Ben Pendik’te oturuyorum ve Pendik’ten yola çıktım ilk önce Kartal Köprüsü’nde ilk eylemimizi gerçekleştirebildik; ama tek başımaydım bir manga asker vardı bir de askerlerin komutanı vardı. Yapabileceğim tek şey komutanı çağırmak yapabileceğim tek şey bu yaptıklarının tamamen hukuksuz olduğunu söylemek."

  24. "EMASYA protokolünün en az 4 sene önce iptal edildiğini askerlere de bire bir olarak anlattım kendilerine verilen emirlere uymamalarını bu yaptıklarının anayasal ve yasal olarak suç olduğunu söyledim" dedi.

    "EMASYA protokolünün en az 4 sene önce iptal edildiğini askerlere de bire bir olarak anlattım kendilerine verilen emirlere uymamalarını bu yaptıklarının anayasal ve yasal olarak suç olduğunu söyledim" dedi.

  25. Sabri Ünal sözlerini şöyle sürdürdü:    "Komutan daha sonra bana kim olduğumu ve bana hakarette bulundu. Ben de komutana biber gazıyla karşılık verdim 2 defa. Daha sonra baktım kimse yok ve en yakın eylem yapabileceğim yere köprüye doğru gitmeye çalıştım. Yoldayken Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklaması geldi. 12.30 gibiydi... Daha sonra yollar daha da kalabalıklaşmaya başladı. Üsküdar&#8217;a varmamız bir buçuğu buldu. Bir buçukta köprüye ulaşabilmek için Bağlarbaşın&#8217;dan yukarı doğru çıkıyordum. O arada elimde 3 tane taş vardı belki bir köpek gelir atarız diye. O arada tankların ateş ederek geldiği söylendi. Ben ateş sesi duymadım; ama elimden gelen tek şey 3 tane taşla tanka karşılık vermekti."

    Sabri Ünal sözlerini şöyle sürdürdü: "Komutan daha sonra bana kim olduğumu ve bana hakarette bulundu. Ben de komutana biber gazıyla karşılık verdim 2 defa. Daha sonra baktım kimse yok ve en yakın eylem yapabileceğim yere köprüye doğru gitmeye çalıştım. Yoldayken Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklaması geldi. 12.30 gibiydi... Daha sonra yollar daha da kalabalıklaşmaya başladı. Üsküdar’a varmamız bir buçuğu buldu. Bir buçukta köprüye ulaşabilmek için Bağlarbaşın’dan yukarı doğru çıkıyordum. O arada elimde 3 tane taş vardı belki bir köpek gelir atarız diye. O arada tankların ateş ederek geldiği söylendi. Ben ateş sesi duymadım; ama elimden gelen tek şey 3 tane taşla tanka karşılık vermekti."

  26. "Tanklara taşları attım ve dur işareti yaptım. Lakin tank durmadı beni ezeceğini anlayınca tankın orta kısmına yattım. Allaha şükür ilk tanktan kurtuldum lakin kafamı kaldırdım yani ilk önce tank üstümde duraksadı ezip ezmediğine belki bir Vicdan&#8217;ı kontrol yaptı sonra bastı gitti bende ayağa kalktım. O arada ikinci tank geldi. İkinci tank gelince sağa kaçmaya çalıştım kaçamayacağımı anlayınca tekrar tankın ortasına yatmaya çalıştım; lakin tank kolumun üzerinden geçti. Buradan şehitlerimize ve gazilerimize Allah&#8217;tan dua ve şifa talep ediyorum. Kolumun durumu ödem olduğu için kask ve sinirlere operasyon yapamıyorlar. Az önce gelen doktor dirseğimin dağıldığını söyledi. Muhtemelen düzelemeyeceğimi söyledi."

    "Tanklara taşları attım ve dur işareti yaptım. Lakin tank durmadı beni ezeceğini anlayınca tankın orta kısmına yattım. Allaha şükür ilk tanktan kurtuldum lakin kafamı kaldırdım yani ilk önce tank üstümde duraksadı ezip ezmediğine belki bir Vicdan’ı kontrol yaptı sonra bastı gitti bende ayağa kalktım. O arada ikinci tank geldi. İkinci tank gelince sağa kaçmaya çalıştım kaçamayacağımı anlayınca tekrar tankın ortasına yatmaya çalıştım; lakin tank kolumun üzerinden geçti. Buradan şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan dua ve şifa talep ediyorum. Kolumun durumu ödem olduğu için kask ve sinirlere operasyon yapamıyorlar. Az önce gelen doktor dirseğimin dağıldığını söyledi. Muhtemelen düzelemeyeceğimi söyledi."

  27. "Bizim bildiğimiz bu kadar; ama Allah bir kapı açmıştır mutlaka devletimizin başka bir kurumunda bunun tedavisini yapacaklardır. Yazılımla uğraşıyorum, ilahiyat mezunuyum. Savunma ve havacılık konusunda meraklıyımdır. Sayın Cumhurbaşkanımızı Allah korudu. 15 dakika olmasaydı hepimiz şu an felaketin içindeydik. O Şehitler olmasaydı belki. O Görüntülerde bir eksik var beni hastaneye götüren araç o araçtaki arkadaşlar lütfen bana ulaşsınlar. Beni ilk hastaneye götürdüklerinde şu an adını açıklamak istemediğim hastane beni almadı. Özel bir hastane beni almadı ve arkadaşları silahla öldürmekle tehdit etti O arkadaşlar lütfen bize ulaşsın."

    "Bizim bildiğimiz bu kadar; ama Allah bir kapı açmıştır mutlaka devletimizin başka bir kurumunda bunun tedavisini yapacaklardır. Yazılımla uğraşıyorum, ilahiyat mezunuyum. Savunma ve havacılık konusunda meraklıyımdır. Sayın Cumhurbaşkanımızı Allah korudu. 15 dakika olmasaydı hepimiz şu an felaketin içindeydik. O Şehitler olmasaydı belki. O Görüntülerde bir eksik var beni hastaneye götüren araç o araçtaki arkadaşlar lütfen bana ulaşsınlar. Beni ilk hastaneye götürdüklerinde şu an adını açıklamak istemediğim hastane beni almadı. Özel bir hastane beni almadı ve arkadaşları silahla öldürmekle tehdit etti O arkadaşlar lütfen bize ulaşsın."

  28. Fetullahçı terör örgütünün (FETÖ) darbe girişiminde  bulunduğu 15 Temmuz'da Atatürk Havalimanı'nda kendisini aracına kilitleyerek  tankların önüne geçen Elazığlı servis şoförü Erdem Aksan, yaşadıklarını anlattı.

    Fetullahçı terör örgütünün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz'da Atatürk Havalimanı'nda kendisini aracına kilitleyerek tankların önüne geçen Elazığlı servis şoförü Erdem Aksan, yaşadıklarını anlattı.

  29. Kendisine ait servis aracıyla özel bir havayolu şirketinin kabin  memurlarını ve pilotlarını Atatürk Havalimanı'na taşıyarak geçimini ağlayan 35  yaşındaki Aksan, olay günü saat 22.00'de iç hatlar gidiş katında yolcu  beklediğini söyledi.

    Kendisine ait servis aracıyla özel bir havayolu şirketinin kabin memurlarını ve pilotlarını Atatürk Havalimanı'na taşıyarak geçimini ağlayan 35 yaşındaki Aksan, olay günü saat 22.00'de iç hatlar gidiş katında yolcu beklediğini söyledi.

  30. Bu sırada sosyal medya ve internet sitelerinden, askeri kalkışmanın  büyüdüğüne dair bilgiler aldığını dile getiren Aksan, aracını bırakarak,  havalimanı ana giriş kapısına gittiğini ifade etti.

    Bu sırada sosyal medya ve internet sitelerinden, askeri kalkışmanın büyüdüğüne dair bilgiler aldığını dile getiren Aksan, aracını bırakarak, havalimanı ana giriş kapısına gittiğini ifade etti.

  31. Aksan, vatandaşların da yoğun şekilde buraya gelmeye başladığını dile  getirerek, "Kısa bir süre sonra tanklar da gelmeye başladı. Tankların önüne  kendimizi siper ettik, durdurduk. Yoğun protestolar sonucu bir arbede yaşandı.  Sonra tanklardan bir tanesini gönderdik. Daha sonra ikinci tankı da yoğun  protestolar sonucu gönderdik." diye konuştu.

    Aksan, vatandaşların da yoğun şekilde buraya gelmeye başladığını dile getirerek, "Kısa bir süre sonra tanklar da gelmeye başladı. Tankların önüne kendimizi siper ettik, durdurduk. Yoğun protestolar sonucu bir arbede yaşandı. Sonra tanklardan bir tanesini gönderdik. Daha sonra ikinci tankı da yoğun protestolar sonucu gönderdik." diye konuştu.

  32. Havalimanı girişinde olayların sakinleşmeye başlaması üzerine tekrar  aracının bulunduğu bölüme geldiğini belirten Aksan, burada palet seslerini  duyduğunu söyledi.

    Havalimanı girişinde olayların sakinleşmeye başlaması üzerine tekrar aracının bulunduğu bölüme geldiğini belirten Aksan, burada palet seslerini duyduğunu söyledi.

  33. Aksan, iç hatlar geliş terminaline yürüdüğünde iki tankın son sürat  içeriye doğru geldiğini, vatandaşların da onu takip ettiğini ifade ederek, hemen  aracının önüne Türk bayrağı astığını bildirdi.

    Aksan, iç hatlar geliş terminaline yürüdüğünde iki tankın son sürat içeriye doğru geldiğini, vatandaşların da onu takip ettiğini ifade ederek, hemen aracının önüne Türk bayrağı astığını bildirdi.

  34. Direksiyonu bir anda tankların önüne doğru kırdığını anlatan Aksan,  şunları kaydetti:    <p>      "O dakika tabii ki vatandaşlar daha fazla aşka ve şevke geldi.  Kendilerini tankların önüne siper ettiler. Ben de kapıları içeriden kilitledim.  'Beni çıkarmasınlar, ezerseler de ezsinler' dedim. Tank, ilk hamlede arabanın  üstüne çıktı, sonra geri çıktı. 10-15 saniye sonra tam gaza basarak, insanları  eze eze, dağıtarak, bastı geçti. İkinci tankı bırakmadık, ikinci tank orada  kaldı. Ertesi gün saat 04.00'e kadar buradaydık. Daha sonra artık tükendik.  Emniyete gittik, arabamı buraya çektiler. Rapor falan tuttuk tabii. Araç kendi  aracım."

    Direksiyonu bir anda tankların önüne doğru kırdığını anlatan Aksan, şunları kaydetti:

    "O dakika tabii ki vatandaşlar daha fazla aşka ve şevke geldi. Kendilerini tankların önüne siper ettiler. Ben de kapıları içeriden kilitledim. 'Beni çıkarmasınlar, ezerseler de ezsinler' dedim. Tank, ilk hamlede arabanın üstüne çıktı, sonra geri çıktı. 10-15 saniye sonra tam gaza basarak, insanları eze eze, dağıtarak, bastı geçti. İkinci tankı bırakmadık, ikinci tank orada kaldı. Ertesi gün saat 04.00'e kadar buradaydık. Daha sonra artık tükendik. Emniyete gittik, arabamı buraya çektiler. Rapor falan tuttuk tabii. Araç kendi aracım."

  35. Erdem Aksan, bir gazetecinin, "Tank, aracının üstüne gelirken neler  hissettin, korkmadın mı?" şeklinde sorusuna, "O dakika hiçbir şeyin önemi yoktu.  Çünkü ertesi gün sabah olduğunda bir IŞİD gibi kafalar kesilecekti. Onun artık az  çok farkına vardık. Çünkü her tarafı bombalamaya başlamışlardı. Darbe eğer  gerçekleşmiş olsaydı bugün havalimanında ve statlarda insanlar çırılçıplak  olacaktı. Elleri kelepçeli olacaktı." cevabını verdi.

    Erdem Aksan, bir gazetecinin, "Tank, aracının üstüne gelirken neler hissettin, korkmadın mı?" şeklinde sorusuna, "O dakika hiçbir şeyin önemi yoktu. Çünkü ertesi gün sabah olduğunda bir IŞİD gibi kafalar kesilecekti. Onun artık az çok farkına vardık. Çünkü her tarafı bombalamaya başlamışlardı. Darbe eğer gerçekleşmiş olsaydı bugün havalimanında ve statlarda insanlar çırılçıplak olacaktı. Elleri kelepçeli olacaktı." cevabını verdi.

  36. Türkiye olarak çok kötü bir olayı atlattıkları için Allah'a  şükrettiğini ifade eden Aksan, kendisine sosyal medya aracılığıyla dualarını  iletenlere de teşekkür etti.

    Türkiye olarak çok kötü bir olayı atlattıkları için Allah'a şükrettiğini ifade eden Aksan, kendisine sosyal medya aracılığıyla dualarını iletenlere de teşekkür etti.

  37. Darbe yapmaya çalışanlara karşı halk ülkenin her yerinde kuvvetli bir direnç gösterdi. Tankların karşısında set oluşturan, önüne yatan, askerin silahına sarılan, meydanları dolduran ve cuntacıların kurşunlarıyla can verenler oldu. İşte o geceden hafızalara kazınan sayısız demokrasi kahramanı vardı.

    Darbe yapmaya çalışanlara karşı halk ülkenin her yerinde kuvvetli bir direnç gösterdi. Tankların karşısında set oluşturan, önüne yatan, askerin silahına sarılan, meydanları dolduran ve cuntacıların kurşunlarıyla can verenler oldu. İşte o geceden hafızalara kazınan sayısız demokrasi kahramanı vardı.

  38. Cuntacıların uygulamaya çalıştığı sokağa çıkma yasağını umursamayan halk, sokağa çıktı ve darbeye direndi.

    Cuntacıların uygulamaya çalıştığı sokağa çıkma yasağını umursamayan halk, sokağa çıktı ve darbeye direndi.

  39. Ankara'da Kızılay Meydanı'nda halk tanklara karşı koydu.

    Ankara'da Kızılay Meydanı'nda halk tanklara karşı koydu.

  40. Cuntacıların zorla TRT&#8217;de bildiri okutmasından sonra, Ankara halkı TRT&#8217;nin Oran&#8217;daki binasının önüne yığıldı. TRT&#8217;nin önündeki bulvarı kapattı. Sonra da TRT&#8217;yi cuntacıların elinden almak için harekete geçti.

    Cuntacıların zorla TRT’de bildiri okutmasından sonra, Ankara halkı TRT’nin Oran’daki binasının önüne yığıldı. TRT’nin önündeki bulvarı kapattı. Sonra da TRT’yi cuntacıların elinden almak için harekete geçti.