Hayatını Kaybetti Cesedi Çürümüyor?

Dünya bu soruların yanıtlarını arıyor!

  1. Elma yediğiniz anda midenizde neler oluyor? Mumyalar neden çürümez? Afrika'daki en tehlikeli hayvan hangisi? Haşlanmış yumurtanın sarısı neden yeşile dönüyor? İşte insanlığın çokça merak ettiği soruların yanıtları... (Popular Science)

    Elma yediğiniz anda midenizde neler oluyor? Mumyalar neden çürümez? Afrika'daki en tehlikeli hayvan hangisi? Haşlanmış yumurtanın sarısı neden yeşile dönüyor? İşte insanlığın çokça merak ettiği soruların yanıtları... (Popular Science)

  2. Mumyalar neden çürümez?

    Mumyalar neden çürümez?

  3. Mumyalama işleminin sırrı kurutma sürecinde yatıyor. Bu da vücuttaki tüm nemli oluşumların atılması ve tamamen kuru bir hale getirilmesi demek oluyor.

    Mumyalama işleminin sırrı kurutma sürecinde yatıyor. Bu da vücuttaki tüm nemli oluşumların atılması ve tamamen kuru bir hale getirilmesi demek oluyor.

  4. Bedenlerin çürümesinin nedeni, bakterilerin nemli ortamda gelişim gösterip yayılmalarından kaynaklanıyor. Ancak suyun olmadığı bir ortamda bakterinin de hayatta kalması imkansız.

    Bedenlerin çürümesinin nedeni, bakterilerin nemli ortamda gelişim gösterip yayılmalarından kaynaklanıyor. Ancak suyun olmadığı bir ortamda bakterinin de hayatta kalması imkansız.

  5. Mısırlılar, tüm organları çıkarıp, bedeni içten dışa tuzlu bir karışımla kaplıyorlardı. Aradan 40 gün geçtiğinde, tuzlama işlemi geriye kalan tüm nemi emmiş oluyordu.

    Mısırlılar, tüm organları çıkarıp, bedeni içten dışa tuzlu bir karışımla kaplıyorlardı. Aradan 40 gün geçtiğinde, tuzlama işlemi geriye kalan tüm nemi emmiş oluyordu.

  6. Uçaklar direkt uçmak yerine neden eğri çizerler?

    Uçaklar direkt uçmak yerine neden eğri çizerler?

  7. Dünya yüzeyi küresel bir eğri olduğu için, iki nokta arasındaki en kısa mesafe de dümdüz yerine eğri bir çizgi olmaktadır. İki boyutlu düzlemde bu çizgilere baktığınızda gerçek en kısa mesafe çizgisi, doğrusal mesafeden çok daha uzun gözükür.

    Dünya yüzeyi küresel bir eğri olduğu için, iki nokta arasındaki en kısa mesafe de dümdüz yerine eğri bir çizgi olmaktadır. İki boyutlu düzlemde bu çizgilere baktığınızda gerçek en kısa mesafe çizgisi, doğrusal mesafeden çok daha uzun gözükür.

  8. Bitmiş piller neden çöpe atılmaz?

    Bitmiş piller neden çöpe atılmaz?

  9. Civa, kurşun, lityum, mangan, nikel, kobalt, kadmiyum gibi kimyasal maddeler pilin içinde bulunan maddelerden sadece bazılarıdır. Çöpe atıldığı taktirde bu maddeler toprağın yapısını kullanılamayacak kadar bozar. Suya karışan metaller ise suyun ekosisteminde büyük bir karışıklık meydana getirir.

    Civa, kurşun, lityum, mangan, nikel, kobalt, kadmiyum gibi kimyasal maddeler pilin içinde bulunan maddelerden sadece bazılarıdır. Çöpe atıldığı taktirde bu maddeler toprağın yapısını kullanılamayacak kadar bozar. Suya karışan metaller ise suyun ekosisteminde büyük bir karışıklık meydana getirir.

  10. Ayrıca bu kimyasallar topraktan beslenen hayvanlara ya da direkt olarak sudan insanlara geçer ve çok çeşitli hastalıklara sebep olur. Kanser, böbrek ve karaciğer hastalıkları, merkezi sinir sistemi bozuklukları, nörobiyolojik bozukluklar bunlardan bazılarıdır. Küçük bir kalem pil, 4 metrekare toprağı kirletip bu toprağı üretim yapılamaz hale getirebilecek kadar kimyasal içerir.

    Ayrıca bu kimyasallar topraktan beslenen hayvanlara ya da direkt olarak sudan insanlara geçer ve çok çeşitli hastalıklara sebep olur. Kanser, böbrek ve karaciğer hastalıkları, merkezi sinir sistemi bozuklukları, nörobiyolojik bozukluklar bunlardan bazılarıdır. Küçük bir kalem pil, 4 metrekare toprağı kirletip bu toprağı üretim yapılamaz hale getirebilecek kadar kimyasal içerir.

  11. Haşlanmış yumurtanın sarısı neden bazen yeşile dönüşür?

    Haşlanmış yumurtanın sarısı neden bazen yeşile dönüşür?

  12. Yumurtayı suda kaynatarak pişirme yöntemi sırasında,yumurtadaki proteinlerde bulunan aminoasit zincirleri değişime uğrayarak ya geçici olarak birbirinden kopuyor ya da yapılarını değişime uğratıyorlar. Bir taraftan bu yaşanırken,eş zamanlı olarak yine kümeleşip bir araya toplanma eğiliminde olurlar. Isınma devam ettikçe bu yığınlar içinde yeni bağlar kurulur ve sonuçta sımsıkı bir protein ağı oluşur.

    Yumurtayı suda kaynatarak pişirme yöntemi sırasında,yumurtadaki proteinlerde bulunan aminoasit zincirleri değişime uğrayarak ya geçici olarak birbirinden kopuyor ya da yapılarını değişime uğratıyorlar. Bir taraftan bu yaşanırken,eş zamanlı olarak yine kümeleşip bir araya toplanma eğiliminde olurlar. Isınma devam ettikçe bu yığınlar içinde yeni bağlar kurulur ve sonuçta sımsıkı bir protein ağı oluşur.

  13. İşte bu,yumurtanın beyazının da sarısının da katı kıvama erişmesine yol açar. Kaynamaya devam ederse sarısının rengi yeşile dönüşür. Çünkü yumurtanın beyazı sülfür içerir ve bu sülfür kaynama esnasında hidrojenle bir araya geldiğinde hidrojen sülfite dönüşür. Bunun kokusu,bozulmuş yumurta kokusu olarak bildiğimiz şey. Hidrojen sülfit zehirli,yanıcı ve patlayıcı bir gaz. Ama tabii yumurtadaki hidrojen sülfit miktarı böyle riskler oluşturabilecek kadar fazla değil. Yani bunun zararlı olduğunu düşünüp korkmanıza gerek yok.

    İşte bu,yumurtanın beyazının da sarısının da katı kıvama erişmesine yol açar. Kaynamaya devam ederse sarısının rengi yeşile dönüşür. Çünkü yumurtanın beyazı sülfür içerir ve bu sülfür kaynama esnasında hidrojenle bir araya geldiğinde hidrojen sülfite dönüşür. Bunun kokusu,bozulmuş yumurta kokusu olarak bildiğimiz şey. Hidrojen sülfit zehirli,yanıcı ve patlayıcı bir gaz. Ama tabii yumurtadaki hidrojen sülfit miktarı böyle riskler oluşturabilecek kadar fazla değil. Yani bunun zararlı olduğunu düşünüp korkmanıza gerek yok.

  14. Erkeklerin tıraş bıçaklarıyla kadınlarınki arasında gerçekten bir fark var mı?

    Erkeklerin tıraş bıçaklarıyla kadınlarınki arasında gerçekten bir fark var mı?

  15. Tıraş bıçağı üreticilerinin raflara dizdiği erkek ve kadın ürünleri arasında belirgin bir fark var; fiyatı. Kadınlara özel üretildiği söylenenler diğerlerine oranlara çok daha pahalı. Önce ürünün asıl iş gören kısmıyla,yani bıçağıyla başlayalım. Buna bir cevap verebilmek için aynı markanın hem erkek hem de kadın ürünlerine bakmak gerek. Üreticiler kadınlara özel günlerde farklı bir bıçak türü kullanmadıklarını söylüyor.

    Tıraş bıçağı üreticilerinin raflara dizdiği erkek ve kadın ürünleri arasında belirgin bir fark var; fiyatı. Kadınlara özel üretildiği söylenenler diğerlerine oranlara çok daha pahalı. Önce ürünün asıl iş gören kısmıyla,yani bıçağıyla başlayalım. Buna bir cevap verebilmek için aynı markanın hem erkek hem de kadın ürünlerine bakmak gerek. Üreticiler kadınlara özel günlerde farklı bir bıçak türü kullanmadıklarını söylüyor.

  16. Örneğin Gilette bu konuda bir basın bildirisi yayınlamış ve her iki grupta da tamı tamına aynı bıçak teknolojisini kullandıklarını duyurmuştu. Yani bıçaklar birbirinden farklı özelliklere sahip değil. Peki farkı nedir? Ya da şöyle soralım; Kadınların tıraş bıçakları neden pahalı? Kadınlar tıraş bıçaklarını daha geniş bir yüzey alanında kullanıyor ve bu nedenle tıraş başlığının erkeklerinkine oranla daha fazla dayanması gerekiyor. Kadınlara özel ürünlerin başlık kısmı dayanıklı olması için tasarlanmış. Erkeklerinkiyse daha küçük bir başlığa sahip. Ayrıca erkek tıraş bıçaklarının açısı da kadınlarınkinden farklı. Bu açı farkı,kadınlara özel ürünlerin kullanımında,tıraş edilen bölgenin daha net görünebilmesini sağlıyor. Erkekler dümdüz karşılarındaki aynaya bakarken,kadınların tıraş olurken aşağı doğru bakmaları gerek. Fiyat farkına gelince... Bu sadece tıraş bıçaklarında değil tüm kozmetik ve temizlik ürünlerinde karşılaşılan bir durum. 2009 yılında bu konuya cevap bulmak için tüm üreticilere mektup yazan bir tüketici hakları kurumunun aldığı yanıtlar öyle afakiydi ki sorunun cevaplanabildiğini söyleyemiyoruz.

    Örneğin Gilette bu konuda bir basın bildirisi yayınlamış ve her iki grupta da tamı tamına aynı bıçak teknolojisini kullandıklarını duyurmuştu. Yani bıçaklar birbirinden farklı özelliklere sahip değil. Peki farkı nedir? Ya da şöyle soralım; Kadınların tıraş bıçakları neden pahalı? Kadınlar tıraş bıçaklarını daha geniş bir yüzey alanında kullanıyor ve bu nedenle tıraş başlığının erkeklerinkine oranla daha fazla dayanması gerekiyor. Kadınlara özel ürünlerin başlık kısmı dayanıklı olması için tasarlanmış. Erkeklerinkiyse daha küçük bir başlığa sahip. Ayrıca erkek tıraş bıçaklarının açısı da kadınlarınkinden farklı. Bu açı farkı,kadınlara özel ürünlerin kullanımında,tıraş edilen bölgenin daha net görünebilmesini sağlıyor. Erkekler dümdüz karşılarındaki aynaya bakarken,kadınların tıraş olurken aşağı doğru bakmaları gerek. Fiyat farkına gelince... Bu sadece tıraş bıçaklarında değil tüm kozmetik ve temizlik ürünlerinde karşılaşılan bir durum. 2009 yılında bu konuya cevap bulmak için tüm üreticilere mektup yazan bir tüketici hakları kurumunun aldığı yanıtlar öyle afakiydi ki sorunun cevaplanabildiğini söyleyemiyoruz.

  17. Örneğin hepimizin yakından tanıdığı bir temizlik ve kozmetik ürünleri üreticisi,aynı kategorideki kadın ürünlerini erkek ürünlerine oranla %27 oranında daha yüksek fiyatla satıyor olmasının nedeni,kadınlarınkinde ''cilt duyarlılığı teknolojisi'' kullandıklarını söyleyerek yanıtlamıştı. Ancak ürünün arkasındaki içerik etiketinde bu teknolojiye ait en ufak bir bilgi yer almadığı görüldü. Tıraş bıçaklarında da benzer açıklamalar var ve yine tabii kadınlara özel tasarım daha maliyetli olduğu söyleniyor.

    Örneğin hepimizin yakından tanıdığı bir temizlik ve kozmetik ürünleri üreticisi,aynı kategorideki kadın ürünlerini erkek ürünlerine oranla %27 oranında daha yüksek fiyatla satıyor olmasının nedeni,kadınlarınkinde ''cilt duyarlılığı teknolojisi'' kullandıklarını söyleyerek yanıtlamıştı. Ancak ürünün arkasındaki içerik etiketinde bu teknolojiye ait en ufak bir bilgi yer almadığı görüldü. Tıraş bıçaklarında da benzer açıklamalar var ve yine tabii kadınlara özel tasarım daha maliyetli olduğu söyleniyor.

  18. Sis düdüğünü kim çalıyor?

    Sis düdüğünü kim çalıyor?

  19. ABD'de kabaca 400 deniz fenerinin bakım idaresinden sorumlu olan ABD Sahil Güvenliği aynı sis saptayıcıyı 20 yılı aşkın süredir kullanıyor. Sistem bunun için,projektör kullanarak önceden belirlenmiş bir optik yola ışık tutuyor. Sonra geri yansıyan ışığı ölçüp yorumluyor. Saptayıcı görünürlükte bir azalmanın farkına varırsa birim,deniz fenerinin elektronik donanımına sinyal gönderiyor ve bunun üzerine sis düdükleri ötüyor.

    ABD'de kabaca 400 deniz fenerinin bakım idaresinden sorumlu olan ABD Sahil Güvenliği aynı sis saptayıcıyı 20 yılı aşkın süredir kullanıyor. Sistem bunun için,projektör kullanarak önceden belirlenmiş bir optik yola ışık tutuyor. Sonra geri yansıyan ışığı ölçüp yorumluyor. Saptayıcı görünürlükte bir azalmanın farkına varırsa birim,deniz fenerinin elektronik donanımına sinyal gönderiyor ve bunun üzerine sis düdükleri ötüyor.

  20. Fakat Sahil Güvenlik'e göre eski projektörlerin birçoğu bozuluyor ve yedek parçasını bulmak da mümkün değil. Ayrıca sistem sık sık hata yapıyor ve sis düdükleri berrak havada bile boş yere çalabiliyor. O yüzden de deniz fenerlerinde MRASS'a geçiliyor. Bu da olumsuz hava koşullarında yol bulmaya ihtiyacı olan gemicilerin,sis düdüklerini kendilerinin çalıştırmasına izin veriyor. Standart VHF radyo kullanan bir denizci önceden belirlenmiş kanala gidip mikrofona beş defa tıklıyor. Bunun üzerine en yakınındaki sis düdüğünün alıcısı o kendine has inleme sesiyle 60 dakika boyunca ötüyor. Kulakları tırmalayan bu sesli sinyal 800 metre uzaktan duyulabiliyor.

    Fakat Sahil Güvenlik'e göre eski projektörlerin birçoğu bozuluyor ve yedek parçasını bulmak da mümkün değil. Ayrıca sistem sık sık hata yapıyor ve sis düdükleri berrak havada bile boş yere çalabiliyor. O yüzden de deniz fenerlerinde MRASS'a geçiliyor. Bu da olumsuz hava koşullarında yol bulmaya ihtiyacı olan gemicilerin,sis düdüklerini kendilerinin çalıştırmasına izin veriyor. Standart VHF radyo kullanan bir denizci önceden belirlenmiş kanala gidip mikrofona beş defa tıklıyor. Bunun üzerine en yakınındaki sis düdüğünün alıcısı o kendine has inleme sesiyle 60 dakika boyunca ötüyor. Kulakları tırmalayan bu sesli sinyal 800 metre uzaktan duyulabiliyor.

  21. Gerçekten de üşüyünce hasta olur muyuz?

    Gerçekten de üşüyünce hasta olur muyuz?

  22. Hepimize kat kat giyinmezsek hasta olacağımız söylenmiştir. Ancak bilim,soğuk algınlığının hava durumundan değil rhino virüsten kaynaklandığını söylüyor. Aslına bakarsanız,Yale Üniversitesi'nden araşt ırmacılara göre bu eski kocakarı masalında doğruluk payı olabilir. Araştırmacılar yıllardan beri biliyor ki rhinovirüs soğuk ortamlarda,örneğin burun boşluğunda vücudun geri kalanından daha kolay çoğalıyor. Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yardımcı doçent olan Ellen Foxman bunun nedeninin uzun zamandır bir sır olarak kaldığını söylüyor. Bilim insanları virüsün mü soğukta daha iyi çalıştığını yoksa bağışıklık sisteminin mi soğukta kötü çalıştığını bilmiyordu. Ardından Foxman ve arkadaşları her hücrede bulunan doğuştan gelme bağışıklık sistemini incelediler ve rhinovirüse farklı sıcaklıklarda nasıl tepki verdiğini araştırdılar. Laboratuvarda farelerin solunum yolundan alınma hücreleri incelediler ve bağışıklık sisteminin düşük sıcaklıklarda enterferon adlı proteini daha az ürettiğini,bunun da soğuk algınlığı virüsünün çoğalmasına yol açtığını gördüler.

    Hepimize kat kat giyinmezsek hasta olacağımız söylenmiştir. Ancak bilim,soğuk algınlığının hava durumundan değil rhino virüsten kaynaklandığını söylüyor. Aslına bakarsanız,Yale Üniversitesi'nden araşt ırmacılara göre bu eski kocakarı masalında doğruluk payı olabilir. Araştırmacılar yıllardan beri biliyor ki rhinovirüs soğuk ortamlarda,örneğin burun boşluğunda vücudun geri kalanından daha kolay çoğalıyor. Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yardımcı doçent olan Ellen Foxman bunun nedeninin uzun zamandır bir sır olarak kaldığını söylüyor. Bilim insanları virüsün mü soğukta daha iyi çalıştığını yoksa bağışıklık sisteminin mi soğukta kötü çalıştığını bilmiyordu. Ardından Foxman ve arkadaşları her hücrede bulunan doğuştan gelme bağışıklık sistemini incelediler ve rhinovirüse farklı sıcaklıklarda nasıl tepki verdiğini araştırdılar. Laboratuvarda farelerin solunum yolundan alınma hücreleri incelediler ve bağışıklık sisteminin düşük sıcaklıklarda enterferon adlı proteini daha az ürettiğini,bunun da soğuk algınlığı virüsünün çoğalmasına yol açtığını gördüler.

  23. Bu yıl yayımlanan bir araştırmada insan hücrelerinde de benzer sonuçlar elde edildi. Vücut sıcaklığı daha yüksek olduğunda,virüslerin büyümesini engelleyen doğal bağışıklık sistemi daha faal ve virüs genomunu bozan enzim daha iyi çalışıyor. Ekip şu anda vücudun rhinovirüsü baskılamak için kullandığı savunma yöntemlerini daha iyi anlamayı hedefliyor.Burnunuzu ısıtmak için soğuk havalarda atkı takmak soğuk algınlığına yakalanmayı engellemeye yardımcı olabilir ama Foxman'ın önerisi zararlıları burnunuza,ağzınıza ya da gözlerinize taşımamak için sıkça elleri yıkamak. ''Eğer virüs burnunuzda değilse enfeksiyona zaten yol açamaz'' diyor.

    Bu yıl yayımlanan bir araştırmada insan hücrelerinde de benzer sonuçlar elde edildi. Vücut sıcaklığı daha yüksek olduğunda,virüslerin büyümesini engelleyen doğal bağışıklık sistemi daha faal ve virüs genomunu bozan enzim daha iyi çalışıyor. Ekip şu anda vücudun rhinovirüsü baskılamak için kullandığı savunma yöntemlerini daha iyi anlamayı hedefliyor.Burnunuzu ısıtmak için soğuk havalarda atkı takmak soğuk algınlığına yakalanmayı engellemeye yardımcı olabilir ama Foxman'ın önerisi zararlıları burnunuza,ağzınıza ya da gözlerinize taşımamak için sıkça elleri yıkamak. ''Eğer virüs burnunuzda değilse enfeksiyona zaten yol açamaz'' diyor.

  24. Uyduların da uydusu olabilir mi?

    Uyduların da uydusu olabilir mi?

  25. Ay gibi bir uydunun kendi uydusu olamaz diye bir kural yok. Ama böyle bir alt-uydunun varlığını sürdürebilmesi çok kolay olmayabilir. Her şeyden önce,istikrarlı bir yörüngeye oturabilmiş olması şart. Bu da şu anlama gelir; alt -uydunun küçük olması ve yörüngesinde hareket ederken ana uydudan fazla uzaklaşmadan kalabiliyor olması gerek.

    Ay gibi bir uydunun kendi uydusu olamaz diye bir kural yok. Ama böyle bir alt-uydunun varlığını sürdürebilmesi çok kolay olmayabilir. Her şeyden önce,istikrarlı bir yörüngeye oturabilmiş olması şart. Bu da şu anlama gelir; alt -uydunun küçük olması ve yörüngesinde hareket ederken ana uydudan fazla uzaklaşmadan kalabiliyor olması gerek.

  26. Ana uydudan uzaklaşması ya da büyük olması halinde çevresinde döndüğü uydunun çekim gücünden daha fazla etkilenmeye başlar. Tüm bu şartların bir araya gelmesinin zor oluşu nedeniyle uydusu olan bir uydunun nadiren ortaya çıkabileceği düşünülüyor.

    Ana uydudan uzaklaşması ya da büyük olması halinde çevresinde döndüğü uydunun çekim gücünden daha fazla etkilenmeye başlar. Tüm bu şartların bir araya gelmesinin zor oluşu nedeniyle uydusu olan bir uydunun nadiren ortaya çıkabileceği düşünülüyor.

  27. Jüpiter'in her geçen gün daha da büyüdüğü doğru mu?

    Jüpiter'in her geçen gün daha da büyüdüğü doğru mu?

  28. Dev Jüpiter,kuvvetli çekim gücü nedeniyle sık sık gökcisimlerinin kendisine çarpmasına sebep oluyor. 1984'de Shoemaker-Levy 9 kuyruklu yıldızı gezegenin atmosferine daldığında Jüpiter'in kütlesine 1 trilyon kilogram eklemişti. Jüpiter'in kütlesi,kendisine çarpan her yeni gökcismiyle biraz daha artıyor. Bilim insanları bu artışın bazen tek seferde 8 bin Dünya kütlesine eşdeğer olabildiğini gösterdi. Shoemaker-Levy 9 ile çarpışması sonrasındaki büyüme ise son derece nadir rastlanan bir durumdu. Tabii gezegene sürekli gökcismi yağdığını düşünürsek,Jüpiter'in kütlesinin her geçen gün daha da arttığı sonucuna varırız. Ama bu yanlış bir çıkarım. Jüpiter sıcak bir atmosfere sahip. Hatta öyle sıcak ki gaz molekülleri hızla etrafa saçılıp gezegenin kuvvetli etkisini aşarak uzaya karışıyor. Dahası güneş rüzgarları da atomların bir kısmını iyonlaştırıp gezegenin manyetik alanına karıştırıyor ve buradan yine uzaya yayılıyorlar. Bir yanda çarpışmaların etkisiyle bir artış olsa da diğer taraftan yaşanan bu kayıpların etkisi çok daha fazla. Özetle, Jüpiter büyümüyor,aksine her geçen saniye kütlesinin bir kısmını kaybederek git gide küçülüyor.

    Dev Jüpiter,kuvvetli çekim gücü nedeniyle sık sık gökcisimlerinin kendisine çarpmasına sebep oluyor. 1984'de Shoemaker-Levy 9 kuyruklu yıldızı gezegenin atmosferine daldığında Jüpiter'in kütlesine 1 trilyon kilogram eklemişti. Jüpiter'in kütlesi,kendisine çarpan her yeni gökcismiyle biraz daha artıyor. Bilim insanları bu artışın bazen tek seferde 8 bin Dünya kütlesine eşdeğer olabildiğini gösterdi. Shoemaker-Levy 9 ile çarpışması sonrasındaki büyüme ise son derece nadir rastlanan bir durumdu. Tabii gezegene sürekli gökcismi yağdığını düşünürsek,Jüpiter'in kütlesinin her geçen gün daha da arttığı sonucuna varırız. Ama bu yanlış bir çıkarım. Jüpiter sıcak bir atmosfere sahip. Hatta öyle sıcak ki gaz molekülleri hızla etrafa saçılıp gezegenin kuvvetli etkisini aşarak uzaya karışıyor. Dahası güneş rüzgarları da atomların bir kısmını iyonlaştırıp gezegenin manyetik alanına karıştırıyor ve buradan yine uzaya yayılıyorlar. Bir yanda çarpışmaların etkisiyle bir artış olsa da diğer taraftan yaşanan bu kayıpların etkisi çok daha fazla. Özetle, Jüpiter büyümüyor,aksine her geçen saniye kütlesinin bir kısmını kaybederek git gide küçülüyor.

  29. Elma yediğimizde neden acıkırız?

    Elma yediğimizde neden acıkırız?

  30. Elma yediğimizde sanki hiçbir şey yememiş gibi hissederiz. Hatta açlığımızı bastırmak için yediysek hemen ardından daha fazla acıkıyoruz. Çünkü elmanın yüzde 85’i sudan, yüzde 12’si karbonhidrattan ibaret. Bu nedenle yediğimizde tokluk hissi yaratmaz.

    Elma yediğimizde sanki hiçbir şey yememiş gibi hissederiz. Hatta açlığımızı bastırmak için yediysek hemen ardından daha fazla acıkıyoruz. Çünkü elmanın yüzde 85’i sudan, yüzde 12’si karbonhidrattan ibaret. Bu nedenle yediğimizde tokluk hissi yaratmaz.

  31. Ancak elma yemenin açlık hissine sebep olması, onun bir meyve olmasından kaynaklanıyor. Meyvelerde bulunan doğal şeker, yani früktoz beynin özellikle dikkat ve ödüllendirme mekanizmalarını etkileyerek bu birimlerde daha fazla nöral aktivite oluşmasını sağlar. Bunu şöyle de yorumlayabiliriz; beynimiz meyve yediğimizde ödül olarak bazı kimyasallar salgılıyor, dikkat seviyemizi artıyor.

    Ancak elma yemenin açlık hissine sebep olması, onun bir meyve olmasından kaynaklanıyor. Meyvelerde bulunan doğal şeker, yani früktoz beynin özellikle dikkat ve ödüllendirme mekanizmalarını etkileyerek bu birimlerde daha fazla nöral aktivite oluşmasını sağlar. Bunu şöyle de yorumlayabiliriz; beynimiz meyve yediğimizde ödül olarak bazı kimyasallar salgılıyor, dikkat seviyemizi artıyor.

  32. Araştırmacılar bu ödül mekanizmasını tekrar hareket geçirmek için açlık hissettiğimizi söylüyor. Çünkü früktoz beynin bazı mekanizmalarını harekete geçirirken çok önemli bir uyarıcıyı atlıyor. Örneğin insülin hormonunu uyarmayı başaramaz. İnsülin salgılanmadığında az önce bir şeyler yemiş gibi olmuyor, açlık hissetmeye devam ediyoruz.

    Araştırmacılar bu ödül mekanizmasını tekrar hareket geçirmek için açlık hissettiğimizi söylüyor. Çünkü früktoz beynin bazı mekanizmalarını harekete geçirirken çok önemli bir uyarıcıyı atlıyor. Örneğin insülin hormonunu uyarmayı başaramaz. İnsülin salgılanmadığında az önce bir şeyler yemiş gibi olmuyor, açlık hissetmeye devam ediyoruz.

  33. Afrika'daki en tehlikeli hayvan hangisi?

    Afrika'daki en tehlikeli hayvan hangisi?

  34. Bu soruyu zehirli yılan ve böcekleri bir tarafa bırakıp Afrika'ya özgü büyük memelilere odaklanarak cevaplayacaksak su aygırlarının insanlar için en tehlikelisi olduğunu söyleyebiliriz. Büyük memeliler tarafından öldürülen insanların sayısına bakıldığında en yüksek ölüm oranlarının su aygırlarının saldırısında ortaya çıktığı görüldü.Üstelik et yemeyi seven bir tür bile değil. Son derece büyük olup huysuzluklarıyla tanınan su aygırları hem karada hem de denizde çok hızlılar.

    Bu soruyu zehirli yılan ve böcekleri bir tarafa bırakıp Afrika'ya özgü büyük memelilere odaklanarak cevaplayacaksak su aygırlarının insanlar için en tehlikelisi olduğunu söyleyebiliriz. Büyük memeliler tarafından öldürülen insanların sayısına bakıldığında en yüksek ölüm oranlarının su aygırlarının saldırısında ortaya çıktığı görüldü.Üstelik et yemeyi seven bir tür bile değil. Son derece büyük olup huysuzluklarıyla tanınan su aygırları hem karada hem de denizde çok hızlılar.

  35. Tek bir ısırığıyla koca koca memelileri anında öldürebilecek kadar güçlü bir çene yapısı ve dev gibi dişlere de sahip olduğundan,genelde saldırılarından canlı kurtulmak mümkün olmuyor. Su aygırları, insanların kendilerine fazla yaklaşmasından hoşlanmıyor.Zaten kısa sürede 'sinirlenebiliyor' olmasıyla ünlü olan bu tür,böyle bir durumda hiç vakit kaybetmeden saldırıya hazır hale geçiyor. Biraz daha yaklaşmak,o kocaman dişlerin tadına bakmaya razı olmak demek.

    Tek bir ısırığıyla koca koca memelileri anında öldürebilecek kadar güçlü bir çene yapısı ve dev gibi dişlere de sahip olduğundan,genelde saldırılarından canlı kurtulmak mümkün olmuyor. Su aygırları, insanların kendilerine fazla yaklaşmasından hoşlanmıyor.Zaten kısa sürede 'sinirlenebiliyor' olmasıyla ünlü olan bu tür,böyle bir durumda hiç vakit kaybetmeden saldırıya hazır hale geçiyor. Biraz daha yaklaşmak,o kocaman dişlerin tadına bakmaya razı olmak demek.

  36. İnsanlar yaşlanınca saçları beyazlıyor da hayvanların tüyleri neden beyazlamıyor?

    İnsanlar yaşlanınca saçları beyazlıyor da hayvanların tüyleri neden beyazlamıyor?

  37. Aslında bazı hayvanlar aynı bizler gibi yaşlandıkça beyaz saçlara sahip olmaya başlıyor. Örneğin goril türleri arasında kafasını kaplayan tüylerin tamamen beyazlayabildiği alfa erkekler mevcut.

    Aslında bazı hayvanlar aynı bizler gibi yaşlandıkça beyaz saçlara sahip olmaya başlıyor. Örneğin goril türleri arasında kafasını kaplayan tüylerin tamamen beyazlayabildiği alfa erkekler mevcut.

  38. Saçlarımız beyazlıyor çünkü foliküler pigment üretme yeteneklerini zamanla yitiriyor. Köpekler,kediler ve atların da tüyleri yaşlandıkça renk kaybedebilir. Ama her bir tür,renk pigmentlerini farklı şekillerde ürettiği için bu süreç hepsinde bizdeki gibi gelişmiyor.

    Saçlarımız beyazlıyor çünkü foliküler pigment üretme yeteneklerini zamanla yitiriyor. Köpekler,kediler ve atların da tüyleri yaşlandıkça renk kaybedebilir. Ama her bir tür,renk pigmentlerini farklı şekillerde ürettiği için bu süreç hepsinde bizdeki gibi gelişmiyor.

  39. Sivrisinekler gündüz saatlerinde nereye kayboluyor?

    Sivrisinekler gündüz saatlerinde nereye kayboluyor?

  40. Sivrisineklerin büyük bir bölümü gün batımından sonra avlanmaya başlar. Yaz aylarında gündüz saatlerinde oluşan kuru sıcaklar onları kolayca öldürebildiği için bu durumdan korunmak adına saklanmayı tercih ediyorlar.

    Sivrisineklerin büyük bir bölümü gün batımından sonra avlanmaya başlar. Yaz aylarında gündüz saatlerinde oluşan kuru sıcaklar onları kolayca öldürebildiği için bu durumdan korunmak adına saklanmayı tercih ediyorlar.

  41. Genelde ilk buldukları karanlık ve nemli ortamda dinlenmeye çekilip,akşamki avları için hazırlık yaparlar.

    Genelde ilk buldukları karanlık ve nemli ortamda dinlenmeye çekilip,akşamki avları için hazırlık yaparlar.

  42. Sadece vitamin hapları ve suyla beslensek hayatta kalabilir miyiz?

    Sadece vitamin hapları ve suyla beslensek hayatta kalabilir miyiz?

  43. Vitaminler mikro besin maddeleri grubunda. Vücudunuzun onlara duyduğu ihtiyaç ufak miktarları aşmıyor. Optimum sağlık seviyesi için onlara ihtiyacımız var ama hayatta kalmak için gereken besinlerin yerini alamazlar.

    Vitaminler mikro besin maddeleri grubunda. Vücudunuzun onlara duyduğu ihtiyaç ufak miktarları aşmıyor. Optimum sağlık seviyesi için onlara ihtiyacımız var ama hayatta kalmak için gereken besinlerin yerini alamazlar.

  44. Bunun için öncelikle karbonhidratlar,yağ ve proteinlere ihtiyaç duymaktayız. Multivitaminler genelde biraz karbonhidrat ve proteinde içerir. Yine de yeterli miktarda kaloriyi karşılamak için her gün bunlardan yutmak gerekiyor.

    Bunun için öncelikle karbonhidratlar,yağ ve proteinlere ihtiyaç duymaktayız. Multivitaminler genelde biraz karbonhidrat ve proteinde içerir. Yine de yeterli miktarda kaloriyi karşılamak için her gün bunlardan yutmak gerekiyor.

  45. Ve böyle bir şeyi denerseniz öncelikle A vitamini fazlasından zehirlenirsiniz. Önerildiği şekliyle; günde bir ya da iki tane alarak hayatta kalmayı denerseniz bu sefer de altı hafta içinde açlıktan ölecek hale gelirsiniz.

    Ve böyle bir şeyi denerseniz öncelikle A vitamini fazlasından zehirlenirsiniz. Önerildiği şekliyle; günde bir ya da iki tane alarak hayatta kalmayı denerseniz bu sefer de altı hafta içinde açlıktan ölecek hale gelirsiniz.

  46. Neden haftanın beş günü çalışıyoruz? Bu durum nasıl uluslararası bir standart haline kavuştu?

    Neden haftanın beş günü çalışıyoruz? Bu durum nasıl uluslararası bir standart haline kavuştu?

  47. Haftada beş gün,toplam 40 saatlik çalışma kuralını ilk uygulamaya koyan şirketlerden biri Ford oldu. Bunu yaparken,fabrika işçilerinin maaşlarına günlük beş dolar zam yapmayı da unutmadı. Şirket,yaptığı açıklamalarda,haftada beş gün,günde 8 saat çalışmanın insanları hafta sonlarında ve akşam saatlerinde daha güzel vakit geçirmeye teşvik ettiğini söylüyordu.

    Haftada beş gün,toplam 40 saatlik çalışma kuralını ilk uygulamaya koyan şirketlerden biri Ford oldu. Bunu yaparken,fabrika işçilerinin maaşlarına günlük beş dolar zam yapmayı da unutmadı. Şirket,yaptığı açıklamalarda,haftada beş gün,günde 8 saat çalışmanın insanları hafta sonlarında ve akşam saatlerinde daha güzel vakit geçirmeye teşvik ettiğini söylüyordu.

  48. Tabii belli bir düzende çalışmaya başlayan insanların daha fazla para harcamaya başlayacakları da öngörülmüştü. Nitekim çok çalışanların daha fazla kıyafete ihtiyaç duyacakları,daha fazla yemek isteyecekleri,akşamları daha iyi eğlenmek adına bar ve restoranlara akın edecekleri de biliniyordu.

    Tabii belli bir düzende çalışmaya başlayan insanların daha fazla para harcamaya başlayacakları da öngörülmüştü. Nitekim çok çalışanların daha fazla kıyafete ihtiyaç duyacakları,daha fazla yemek isteyecekleri,akşamları daha iyi eğlenmek adına bar ve restoranlara akın edecekleri de biliniyordu.

  49. Bu yüzden maaşlarına da para biriktirip otomobil alacakları oranda zam yapılması hedeflenmişti. Ford,mutlu kişilerin daha fazla üretim anlamına geldiğini de fark etti.

    Bu yüzden maaşlarına da para biriktirip otomobil alacakları oranda zam yapılması hedeflenmişti. Ford,mutlu kişilerin daha fazla üretim anlamına geldiğini de fark etti.

  50. Sadece hafta içi çalışıp,hafta sonlarında vakitlerini diledikleri gibi geçirdiklerinde şikayetleri azalıyor,çalışmaktan memnun oluyorlardı. Ford'un bu uygulamasının verimliliği yükselttiğini gören diğer şirketler de kısa zaman içinde aynı sistemi alıp kendi bünyelerinde uygulamaya başladı.

    Sadece hafta içi çalışıp,hafta sonlarında vakitlerini diledikleri gibi geçirdiklerinde şikayetleri azalıyor,çalışmaktan memnun oluyorlardı. Ford'un bu uygulamasının verimliliği yükselttiğini gören diğer şirketler de kısa zaman içinde aynı sistemi alıp kendi bünyelerinde uygulamaya başladı.

  51. Boz ayı saldırısından kurtulmanın bir yolu var mı?

    Boz ayı saldırısından kurtulmanın bir yolu var mı?

  52. Tüm ayı türleri çok hızlı koşabiliyor olmalarıyla ünlü. Boz ayıların hem suda hem de karada hızlı olmaları,saldırmak için atıldıklarında elleri boş dönmemelerini garantiliyor. Peki bir boz ayıyla karşılaşma anında böyle bir saldırıdan kaçıp kurtulma ihtimalimiz var mı?

    Tüm ayı türleri çok hızlı koşabiliyor olmalarıyla ünlü. Boz ayıların hem suda hem de karada hızlı olmaları,saldırmak için atıldıklarında elleri boş dönmemelerini garantiliyor. Peki bir boz ayıyla karşılaşma anında böyle bir saldırıdan kaçıp kurtulma ihtimalimiz var mı?

  53. Boz ayılar kaçan hayvanlara saldırmayı tercih ediyor. Bu onların içgüdüsel avlanma dürtülerini tetikleyen bir durum. Kaçmak yerine yüksek bir ağaca tırmanmak daha mantıklı. Ama kahverengi ayılar tırmanma konusunda çok usta olmasalar da siyah ayılar bunda iddialı. Bu yüzden ayılarla karşılaşan insanların yavaşça geri geri yürüyerek uzaklaşmaları tavsiye ediliyor.

    Boz ayılar kaçan hayvanlara saldırmayı tercih ediyor. Bu onların içgüdüsel avlanma dürtülerini tetikleyen bir durum. Kaçmak yerine yüksek bir ağaca tırmanmak daha mantıklı. Ama kahverengi ayılar tırmanma konusunda çok usta olmasalar da siyah ayılar bunda iddialı. Bu yüzden ayılarla karşılaşan insanların yavaşça geri geri yürüyerek uzaklaşmaları tavsiye ediliyor.

  54. Böyle bir karşılaşma anında soğukkanlı kalmak ve göz temasını kesmeden geriye doğru uzaklaşmak sizi kurtarabilir. Ama ayı saldırmak konusunda kararlıysa bu taktik de yeterli gelmez.

    Böyle bir karşılaşma anında soğukkanlı kalmak ve göz temasını kesmeden geriye doğru uzaklaşmak sizi kurtarabilir. Ama ayı saldırmak konusunda kararlıysa bu taktik de yeterli gelmez.

  55. Saldırıya saldırıyla karşılık verip şansınızı denemek istiyorsanız kullanabileceğiniz en iyi silah biber gazı. Gaz sizle ayı arasında yoğun bir gaz bulutu oluşmasına sebep olacağı için bunu kaçmak için bir avantaja dönüştürebilirsiniz.

    Saldırıya saldırıyla karşılık verip şansınızı denemek istiyorsanız kullanabileceğiniz en iyi silah biber gazı. Gaz sizle ayı arasında yoğun bir gaz bulutu oluşmasına sebep olacağı için bunu kaçmak için bir avantaja dönüştürebilirsiniz.

  56. Dünyanın merkezine bir robot kaşif yollama imkanımız yok mu?

    Dünyanın merkezine bir robot kaşif yollama imkanımız yok mu?

  57. Diğer gezegenleri araştırmak için uzayın zorlu ve sert koşullarına dayanıp hedefine ulaşabilen,vardığında yine son derece zor koşullar altında çalışmaya devam edebilen robot kaşifler üretirken neden gezegenimizin merkezine gidecek bir robot yapmıyoruz? Dünyanın merkezine ulaşmak için 6.371 km boyunca içeriye doğru yol almak gerek. Bu yolculuğu bizim yapmamız mümkün değil.

    Diğer gezegenleri araştırmak için uzayın zorlu ve sert koşullarına dayanıp hedefine ulaşabilen,vardığında yine son derece zor koşullar altında çalışmaya devam edebilen robot kaşifler üretirken neden gezegenimizin merkezine gidecek bir robot yapmıyoruz? Dünyanın merkezine ulaşmak için 6.371 km boyunca içeriye doğru yol almak gerek. Bu yolculuğu bizim yapmamız mümkün değil.

  58. Belki bir robot kaşif tasarlayabiliriz ama onun da çok yol alabileceğini söyleyemeyiz.Çünkü dünyanın merkezine yaklaşıldıkça basınç da muazzam oranlarda artıyor. Merkezdeki basınç,okyanusların en derin noktasından bile 3 bin kat fazla. Sıcaklıksa 5.000 santigrat derece civarında. Yani merkeze doğru ilerlemek isteyen herhangi bir aracın önce önündeki engeli aşması,tünel açarak ilerlemesi lazım. Ama bir noktadan sonra basınç çok fazla yükseleceği için en ufak olmaya başlaması da kaçınılmaz. Buna dayandı diyelim,bu sefer de biraz daha ilerlerse aşırı sıcaklık yüzünden yanmaya başlar.

    Belki bir robot kaşif tasarlayabiliriz ama onun da çok yol alabileceğini söyleyemeyiz.Çünkü dünyanın merkezine yaklaşıldıkça basınç da muazzam oranlarda artıyor. Merkezdeki basınç,okyanusların en derin noktasından bile 3 bin kat fazla. Sıcaklıksa 5.000 santigrat derece civarında. Yani merkeze doğru ilerlemek isteyen herhangi bir aracın önce önündeki engeli aşması,tünel açarak ilerlemesi lazım. Ama bir noktadan sonra basınç çok fazla yükseleceği için en ufak olmaya başlaması da kaçınılmaz. Buna dayandı diyelim,bu sefer de biraz daha ilerlerse aşırı sıcaklık yüzünden yanmaya başlar.

  59. Kesintisiz bir şekilde güneş ışınlarına maruz kalmak neden yorgunluk hissine sebep oluyor?

    Kesintisiz bir şekilde güneş ışınlarına maruz kalmak neden yorgunluk hissine sebep oluyor?

  60. Güneş ışınlarına belirli bir süreden sonra fazla maruz kaldığımızda güneşlenirken vücudumuz ışınların etkisiyle oluşan aşırı ısınmayı önlemek için enerji harcamaya başlar. Bunun bir yolu terlemektir. Yeterince su içmediysek bu durum yorgunluk,uyuşukluk ve sıvı kaybına sebep oluyor. Süreyi ne kadar uzatırsak,vücudumuzun harcadığı enerjide de o kadar artacağından bu etkiler daha fazla hissedilmeye başlar.

    Güneş ışınlarına belirli bir süreden sonra fazla maruz kaldığımızda güneşlenirken vücudumuz ışınların etkisiyle oluşan aşırı ısınmayı önlemek için enerji harcamaya başlar. Bunun bir yolu terlemektir. Yeterince su içmediysek bu durum yorgunluk,uyuşukluk ve sıvı kaybına sebep oluyor. Süreyi ne kadar uzatırsak,vücudumuzun harcadığı enerjide de o kadar artacağından bu etkiler daha fazla hissedilmeye başlar.

  61. Soğuk havada hissedilen yorgunluk da aynı şekilde ortaya çıkıyor. Bu kez vücudumuz kendi sıcaklığını düşürmemek adına çalışıp aşırı enerji tüketiyor. Ve bu da titremeye başlamamızla sonuçlanıyor.

    Soğuk havada hissedilen yorgunluk da aynı şekilde ortaya çıkıyor. Bu kez vücudumuz kendi sıcaklığını düşürmemek adına çalışıp aşırı enerji tüketiyor. Ve bu da titremeye başlamamızla sonuçlanıyor.

  62. Piranaların insan yediği doğru mu?

    Piranaların insan yediği doğru mu?

  63. Piranaları konu alan filmlerin yanlış aktarımları nedeniyle hepimiz onlardan çok korkuyoruz. Zaten keskin dişleri yüzünden öyle korkunç görünüyorlar ki onları sevimli bulan bir insan rastlamak neredeyse mümkün değil. Güney Amerika'daki akarsularda yaşayan bu balık türü kendi içinde de sınıflara ayrılıyor. Örneğin etobur olmayanları bile var. Ama farklı sınıflardan olan piranaları ayırt etmek pek kolay değil. Bu yüzden konuyla ilgilenen uzmanlar da zorlanıyorlar. Dolayısıyla bir pirana gördüğünüzde etobur olup olmadığını anlayamazsınız.

    Piranaları konu alan filmlerin yanlış aktarımları nedeniyle hepimiz onlardan çok korkuyoruz. Zaten keskin dişleri yüzünden öyle korkunç görünüyorlar ki onları sevimli bulan bir insan rastlamak neredeyse mümkün değil. Güney Amerika'daki akarsularda yaşayan bu balık türü kendi içinde de sınıflara ayrılıyor. Örneğin etobur olmayanları bile var. Ama farklı sınıflardan olan piranaları ayırt etmek pek kolay değil. Bu yüzden konuyla ilgilenen uzmanlar da zorlanıyorlar. Dolayısıyla bir pirana gördüğünüzde etobur olup olmadığını anlayamazsınız.

  64. Piranaların insanlara saldırıp onları saniyeler içinde parçaladıklarını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu tamamen uydurmaca. Böyle bir durumun gerçekleşebilmesi için en az 500 pirananın aynı anda saldırması gerek. Her ne kadar sürü halinde geziyor olsalar da saldırı bu kadar kalabalık bir grupla gerçekleşmiyor.

    Piranaların insanlara saldırıp onları saniyeler içinde parçaladıklarını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu tamamen uydurmaca. Böyle bir durumun gerçekleşebilmesi için en az 500 pirananın aynı anda saldırması gerek. Her ne kadar sürü halinde geziyor olsalar da saldırı bu kadar kalabalık bir grupla gerçekleşmiyor.

  65. Üstelik canlı insanlara asla saldırmıyorlar. Piranalar sadece ölmüş veya ölmek üzere olan insanları yem olarak görürler. Örneğin,ölümcül bir yaraya sahip olan biri onlar için av kategorisine giriyor. Etobur piranaların diyetinde insanların yanı sıra bir de kapibara adlı kemirgen yer var. Ama zorunda kalmadıkça ona da saldırmıyorlar.

    Üstelik canlı insanlara asla saldırmıyorlar. Piranalar sadece ölmüş veya ölmek üzere olan insanları yem olarak görürler. Örneğin,ölümcül bir yaraya sahip olan biri onlar için av kategorisine giriyor. Etobur piranaların diyetinde insanların yanı sıra bir de kapibara adlı kemirgen yer var. Ama zorunda kalmadıkça ona da saldırmıyorlar.

  66. Uykudan önce peynir yemenin uykuyu kaçırdığı ya da kabuslara sebep olduğu doğru mu?

    Uykudan önce peynir yemenin uykuyu kaçırdığı ya da kabuslara sebep olduğu doğru mu?

  67. İngiltere'de yapılan bir araştırmada bu soruya cevap arandı. 200 gönüllüye bir hafta boyunca her gece 20 gr peynir yediren araştırmacılar peynirin uykuyu kaçırmadığı gibi kabus görmeye de sebep olmadığını ortaya koydu. Yani bu mit bilimsel olarak test edildi ve yanlış olduğu kanıtlandı.

    İngiltere'de yapılan bir araştırmada bu soruya cevap arandı. 200 gönüllüye bir hafta boyunca her gece 20 gr peynir yediren araştırmacılar peynirin uykuyu kaçırmadığı gibi kabus görmeye de sebep olmadığını ortaya koydu. Yani bu mit bilimsel olarak test edildi ve yanlış olduğu kanıtlandı.

  68. Ama kayda geçirdikleri ilginç bir şey daha vardı; Erkeklerin %75'i,kadınlarınsa 85'i bu bir hafta boyunca daha canlı ve akılda kalıcı rüyalar gördüklerini iletti.

    Ama kayda geçirdikleri ilginç bir şey daha vardı; Erkeklerin %75'i,kadınlarınsa 85'i bu bir hafta boyunca daha canlı ve akılda kalıcı rüyalar gördüklerini iletti.

  69. Sıcak iklimde yaşayan hayvanlar da kış uykusuna yatar mı?

    Sıcak iklimde yaşayan hayvanlar da kış uykusuna yatar mı?

  70. Kış uykusu,soğuk iklimde yaşayan türlerin kış aylarında gerçekleştirdiği bir aktivite. Sıcak ülkelerde yaşayan türler de benzer bir şeyi,yazın aşırı sıcak geçen bölümünde yapıyor.

    Kış uykusu,soğuk iklimde yaşayan türlerin kış aylarında gerçekleştirdiği bir aktivite. Sıcak ülkelerde yaşayan türler de benzer bir şeyi,yazın aşırı sıcak geçen bölümünde yapıyor.

  71. Kış uykusuna benzer şekilde,bazı tropikal iklim türleri yaz uykusuna yatıyor ve böylece metabolizma hızlarını yavaşlatıyorlar. Genelde uyku vaktinin geldiğini ani sıcaklık değişimlerine göre ya da suya erişimin zorlaşmasıyla belirliyorlar. Örneğin çöl kaplumbağaları,timsahlar ve tropikal kirpiler bu grupta.

    Kış uykusuna benzer şekilde,bazı tropikal iklim türleri yaz uykusuna yatıyor ve böylece metabolizma hızlarını yavaşlatıyorlar. Genelde uyku vaktinin geldiğini ani sıcaklık değişimlerine göre ya da suya erişimin zorlaşmasıyla belirliyorlar. Örneğin çöl kaplumbağaları,timsahlar ve tropikal kirpiler bu grupta.

  72. Hayvanlar da renkleri görebiliyor mu?

    Hayvanlar da renkleri görebiliyor mu?

  73. Renkleri görmemizi gözdeki koni hücrelerine borçluyuz. Türlerin koni hücre sayısı birbirinden farklı. Tek tip koni hücreleri olanlar da var,16 farklı çeşide sahip olanları da. Koni hücrelerinin çeşidi ne kadar fazlaysa,o kadar çok rengi ayırt edebilir oluyoruz. Rakunlar tek tip koni hücresine sahip.

    Renkleri görmemizi gözdeki koni hücrelerine borçluyuz. Türlerin koni hücre sayısı birbirinden farklı. Tek tip koni hücreleri olanlar da var,16 farklı çeşide sahip olanları da. Koni hücrelerinin çeşidi ne kadar fazlaysa,o kadar çok rengi ayırt edebilir oluyoruz. Rakunlar tek tip koni hücresine sahip.

  74. Dolayısıyla dünyayı siyah-beyaz görüyorlar. Gececil hayvanların büyük çoğunluğu sadece gece aktif olduklarından renkleri ayırt edebilme becerisine ihtiyaç duymazlar. Bunların da gözlerinde bir ya da iki tip koni hücresi mevcut. iki tip koni hücresi olanlar çift renkli görüşe sahip.

    Dolayısıyla dünyayı siyah-beyaz görüyorlar. Gececil hayvanların büyük çoğunluğu sadece gece aktif olduklarından renkleri ayırt edebilme becerisine ihtiyaç duymazlar. Bunların da gözlerinde bir ya da iki tip koni hücresi mevcut. iki tip koni hücresi olanlar çift renkli görüşe sahip.

  75. Gördükleri bu iki renk hangisiyse tüm dünyayı ikisinin karışımıyla ortaya çıkan farklı tonlarla algılıyorlar. Örneğin köpekler renkleri böyle görüyor. İnsanlar ve diğer pritmalarda çoğunlukla üç tip koni hücresi bulunur. Ama bazı araştırmalarda üçten fazla koni hücresi çeşidine sahip insanlar olduğu da raporlandı.

    Gördükleri bu iki renk hangisiyse tüm dünyayı ikisinin karışımıyla ortaya çıkan farklı tonlarla algılıyorlar. Örneğin köpekler renkleri böyle görüyor. İnsanlar ve diğer pritmalarda çoğunlukla üç tip koni hücresi bulunur. Ama bazı araştırmalarda üçten fazla koni hücresi çeşidine sahip insanlar olduğu da raporlandı.

  76. Onlar,bizim algılayamadığımız renkleri de görebiliyor.Mantis karidesi adlı türse 12 tip koni hücresine rağmen,bilimsel araştırmalardan gördüğünüz kadarıyla; algıladığı renkleri birbirinden ayırt etmek konusunda pek de iyi sayılmaz.

    Onlar,bizim algılayamadığımız renkleri de görebiliyor.Mantis karidesi adlı türse 12 tip koni hücresine rağmen,bilimsel araştırmalardan gördüğünüz kadarıyla; algıladığı renkleri birbirinden ayırt etmek konusunda pek de iyi sayılmaz.