Kavga Eden Çiftlerin Çocukları Dine İnanmıyor!

Yapılan araştırmalar gelişim çağındaki çocuğun aile içi iletişimin bozulmasıyla birlikte, çocuğu din gibi manevi duygulardan uzaklaştırdığını ortaya koydu. Bu konuda aile düzeninin bozulması, yeni nesilde maneviyat açısından eksiklikler oluşturduğunu açıklayan uzmanlar ebeveynleri uyardı.

HER ZAMAN ÖRNEKSİNİZ! İnsanın ilk eğitim zamanları çocukluğundan itibaren başlamaktadır. Anne ve baba kişiliği, çocuğu hayata hazırlarken, dünyaya dair tüm ayrıntıları öğretmek zorundadır. Bununla birlikte kendi hayatları da çocuğun üzerinde örnek teşkil eder

ÇOCUK BEYNİ SÜNGER GİBİDİR... Özellikle çocukluk çağında 2 ile 6 yaş aralığı bir sünger gibi bilgilerin beyne çekilip, işlendiği zaman aralığıdır. Bu süreçte çocuk etrafını çözümlemeye çalışırken, bir taraftan da anne ve babası arasındaki ilişkiyi tüm hayatında uygulamak üzere örnek alır.

GÜVEN DUYGUSUNU YİTİRİYOR Anne ve baba eğer iletişim konusunda yetersiz, çocuğa ilgisiz ya da kendi aralarında kavga ve tartışma ortamı içerisindeyse, çocuğun gördüğü bu örnek, hayata karşı güvensizlik duygusu beslemesine yol açıyor.

GÜVEN DUYGUSUNU YİTİREN ÇOCUK İNANÇSIZ OLUYOR! Araştırmalarda güvensiz olan çocuğun ilk gördüğü insan modeli anne ve babası olduğu için manevi duygulara erişemediği ve dolayısıyla din konusunda eksik, inançsız kaldığı görülüyor.

Dini inancı olmayan, maneviyat duygusu barındıramayan çocuklarda, içerisinde olan boşluk hissiyatından dolayı ileri yaşlarında ruhsal hastalık olarak adlandırılan (depresyon v.b.) rahatsızlıklara yakalandığı ortaya konuldu.

2 YAŞINDAN İTİBAREN MANEVİ DEĞERLER ÖĞRETİLMELİ Bu konuda uyaran uzmanlar, çocukların özellikle yanlarında tartışılmaması, kavga edilmemesi gerektiğini belirtti. Bununla birlikte çocuğa 2 yaşından itibaren gelenek ve göreneklerin, din konusunda Allah ve yaratıcı kavramlarının öğretilmesi gerektiğini de açıkladı.

MUTLU BİR AİLE SAĞLIKLI ÇOCUKLAR DEMEK Anne ve babanın iletişim içerisinde olması, en az çocuklarıyla iletişim içerisinde olması kadar önemlidir. Sağlıklı iletişimin başlayacağı ilk nokta kişinin kendisi olduğu için, eşi sonra çocukları şeklinde sıralanır. Mutlu bir anne, mutlu bir eş demektir. Mutlu bir eş mutlu ailenin temeli olurken, onu mutlu edecek kişi de babanın kendisidir. Bu konuda iç içe geçmiş zincirler gibi olduğunu belirten uzmanlar, ilk temel adımın sağlam olması gerektiğini altını çizdi.

Çocuklara empoze edilmeye çalışılan LGBTİ+ anlayışı ise, temelinde bireyselleştirme yani toplumdan soyutlama, aileden koparma devamında ise yalnızlaştırarak yönetilebilir bir toplum oluşturma isteğinden ortaya çıkmıştır. Çocukların bu zihniyetle manevi değerlerden uzaklaşmaması ve aile kavramının değerini bilmesi önemlidir.

Din açıklanırken, karşınızda çocuk olduğu unutulmamalıdır. Basit, sade bir dil ile ufak ufak, korkutmadan anlatılması gerekir. Amaç dini sevdirmek olduğu akıldan çıkmamalı ve korkutulmamalıdır. En büyük korku yalnızca sevgiden doğar. Çocuğa sevmeyi, ve sevilmeyi öğretmek, ona zaten bir noktada Allah'ı yani dini öğretmek demektir.

Tüm bunlarla birlikte maneviyatı yüksek çocuklar yetiştirmek için, sosyalleşmesini sağlamanın oldukça önemli olduğunu açıklayan araştırmada, insanlarla iletişim kuran çocukların paylaşma özelliği ile öğrendiklerini aktarma konusunda hevesli olduğu görülmüştür. Çocuk hem kendi gibi hem kendinden farklı düşüncelerle eğitilmiş çocuklarla bir arada olduğunda düşünce ve yapısını pekiştiriyor, benliğine oturttuğu görülüyor.

Çocuğun bu adımlarla içine oturttuğu din anlayışı ve inancı, kendi içinde bir çatışma yaşamaksızın bilinçli bir dinsel tercihe büründüğü belirtildi.