İstanbul'un Garip Adetleri!

İstanbul’un yaklaşık 3 bin yıllık tarihinde seyısız ilginç âdet var...

  1. Yüzlerini una bulayıp eğlenen Hıristiyanlar, yedikleri duttan şifa bekleyen Osmanlı halkı hatta savaş uzar korkusuyla evde oya işlemeyen kadınlar... İstanbul’un yaklaşık 3 bin yıllık tarihinde bunlara benzer seyısız ilginç âdet var...

    Yüzlerini una bulayıp eğlenen Hıristiyanlar, yedikleri duttan şifa bekleyen Osmanlı halkı hatta savaş uzar korkusuyla evde oya işlemeyen kadınlar... İstanbul’un yaklaşık 3 bin yıllık tarihinde bunlara benzer seyısız ilginç âdet var...

  2. APUKURYA MASKARALARI: İstanbullu Hıristiyanların yaklaşık 500 yıldan beri kutladığı bir festivaldir. Paskalyadan 40 gün önceki pazartesi kutlanan günün adı Katari Lefteri’dir. Bu günden sonra Hıristiyan halk büyük perhize girer.

    APUKURYA MASKARALARI: İstanbullu Hıristiyanların yaklaşık 500 yıldan beri kutladığı bir festivaldir. Paskalyadan 40 gün önceki pazartesi kutlanan günün adı Katari Lefteri’dir. Bu günden sonra Hıristiyan halk büyük perhize girer.

  3. Festivalde, özellikle Beyoğlu ve Kurtuluş çevresindeki Rumlar ve diğer Hıristiyan halk yüzlerini una bularlar, kırmızıya boyarlar, çeşitli maskeler takarlar, garip elbiseler giyerek “maskara olur”lar ve dans edip eğlenirlerdi. Festival, 2010’dan beri yeniden yaşatılmaya çalışılıyor.

    Festivalde, özellikle Beyoğlu ve Kurtuluş çevresindeki Rumlar ve diğer Hıristiyan halk yüzlerini una bularlar, kırmızıya boyarlar, çeşitli maskeler takarlar, garip elbiseler giyerek “maskara olur”lar ve dans edip eğlenirlerdi. Festival, 2010’dan beri yeniden yaşatılmaya çalışılıyor.

  4. BEYAZIT DUTLUĞU: 18. yüzyılın sonlarına kadar Beyazıt Meydanı’nda kırk kadar dut ağacı vardı. Haziran ayı başından temmuzun ortalarına dek bir buçuk ay kadar süren dut zamanı boyunca İstanbul halkı şifalı dutlardan yemek için meydana akın ederdi.

    BEYAZIT DUTLUĞU: 18. yüzyılın sonlarına kadar Beyazıt Meydanı’nda kırk kadar dut ağacı vardı. Haziran ayı başından temmuzun ortalarına dek bir buçuk ay kadar süren dut zamanı boyunca İstanbul halkı şifalı dutlardan yemek için meydana akın ederdi.

  5. Halk, Beyazıt Camii’nden ötürü buradaki ağaçların ve meyvelerinin şifalı olduğuna inanırdı. Üç dört yaşına geldiği halde konuşmayan, kekeme olan veya dili tutulan çocuklar buraya getirilip, dut yedirilirdi. Eski İstanbullular birçok hastanın bu şifalı dutlar sayesinde iyi olacağına inanırdı.

    Halk, Beyazıt Camii’nden ötürü buradaki ağaçların ve meyvelerinin şifalı olduğuna inanırdı. Üç dört yaşına geldiği halde konuşmayan, kekeme olan veya dili tutulan çocuklar buraya getirilip, dut yedirilirdi. Eski İstanbullular birçok hastanın bu şifalı dutlar sayesinde iyi olacağına inanırdı.

  6. ARNAVUTKÖY PANAYIRI: Çengelköy, Göksu, Kuzguncuk gibi semtlerde halk arasında panayır kurma âdeti vardı. Panayır yerlerinde gazinolar kurulurdu. En rağbet göreni ise Arnavutköy Panayırı’ydı. İstanbul işgal edildikten sonra bir daha panayır kurulmadı.

    ARNAVUTKÖY PANAYIRI: Çengelköy, Göksu, Kuzguncuk gibi semtlerde halk arasında panayır kurma âdeti vardı. Panayır yerlerinde gazinolar kurulurdu. En rağbet göreni ise Arnavutköy Panayırı’ydı. İstanbul işgal edildikten sonra bir daha panayır kurulmadı.

  7. MUAMMA ASMAK: Ådete göre âşıklar kahvelere giderek duvara bir muamma (bilmece) asar, muammanın cevabını da kapalı bir zarfta kahveciye bırakırdı. Kahve müdavimleri de muammayı çözmeye uğraşırdı.

    MUAMMA ASMAK: Ådete göre âşıklar kahvelere giderek duvara bir muamma (bilmece) asar, muammanın cevabını da kapalı bir zarfta kahveciye bırakırdı. Kahve müdavimleri de muammayı çözmeye uğraşırdı.

  8. SEYR-İ BAHAR: İstanbulluların ilkbaharda kırlara çıkma âdeti vardı. Bu âdet özellikle Lale Devri’nde bir tutku halini almıştı. Tercih edilen başlıca yerler; Kağıthane Mesiresi, Boğaz köyleri ve Baltalimanı çayırıydı.

    SEYR-İ BAHAR: İstanbulluların ilkbaharda kırlara çıkma âdeti vardı. Bu âdet özellikle Lale Devri’nde bir tutku halini almıştı. Tercih edilen başlıca yerler; Kağıthane Mesiresi, Boğaz köyleri ve Baltalimanı çayırıydı.

  9. &#8220;İstanbul&#8217;un 100 Âdeti&#8221; kitabı geçmişten günümüze kadar İstanbul&#8217;da yaşamış toplumların büyük kitleleri etkisi altına alan önemli âdetlerini konu alıyor. Kitapta Hıristiyanların, Müslümanların hatta Paganların bile dini inançlarına yönelik gerçekleştirdikleri aktiviteler, festivaller ve batıl inançlar yer alıyor.<br>Kitabın yazarı Uğur Aktaş&#8217;la geçmişten günümüze İstanbul&#8217;un en enteresan 100 âdetini konuştuk.

    “İstanbul’un 100 Âdeti” kitabı geçmişten günümüze kadar İstanbul’da yaşamış toplumların büyük kitleleri etkisi altına alan önemli âdetlerini konu alıyor. Kitapta Hıristiyanların, Müslümanların hatta Paganların bile dini inançlarına yönelik gerçekleştirdikleri aktiviteler, festivaller ve batıl inançlar yer alıyor.
    Kitabın yazarı Uğur Aktaş’la geçmişten günümüze İstanbul’un en enteresan 100 âdetini konuştuk.

  10. -Kitap İstanbul&#8217;un hangi dönemini kapsıyor?<br>  Hıristiyanlık&#8217;tan öncesine hatta Pagan dinine inananların olduğu döneme kadar uzanıyor. 1950&#8217;lerde de sonlanıyor.

    -Kitap İstanbul’un hangi dönemini kapsıyor?
    Hıristiyanlık’tan öncesine hatta Pagan dinine inananların olduğu döneme kadar uzanıyor. 1950’lerde de sonlanıyor.

  11. -Bu 100 âdeti toplamanız ne kadar zamanınızı aldı?<br>  6 ayda bitirdim. Belli başlı kaynaklar üzerinden yürüdüm. Birçok farklı kurum ve kişiye ait tarih ansiklopedilerini taradım.

    -Bu 100 âdeti toplamanız ne kadar zamanınızı aldı?
    6 ayda bitirdim. Belli başlı kaynaklar üzerinden yürüdüm. Birçok farklı kurum ve kişiye ait tarih ansiklopedilerini taradım.

  12. -Kitapta gayrimüslimlere has birçok âdet var. Bugün hiçbiri yaşamıyor ama eski İstanbul&#8217;da uzunca süre yaşatılmış...<br>  Hıristiyanların 500 yıl boyunca yaşattıkları festivalleri var. Ancak 1941&#8217;de yasaklanmış. Böyle engellere takılan birçok âdet var. Günümüzde ise gayrimüslimler âdetlerini genelde evlerde, kendi içlerinde yaşatıyor.

    -Kitapta gayrimüslimlere has birçok âdet var. Bugün hiçbiri yaşamıyor ama eski İstanbul’da uzunca süre yaşatılmış...
    Hıristiyanların 500 yıl boyunca yaşattıkları festivalleri var. Ancak 1941’de yasaklanmış. Böyle engellere takılan birçok âdet var. Günümüzde ise gayrimüslimler âdetlerini genelde evlerde, kendi içlerinde yaşatıyor.

  13. -Farklı zümrelere ait insanlar için birçok farklı kutlama yapılıyordu değil mi?<br>  Eski İstanbul&#8217;da saray ve konaklarda çalışan, İstanbul halkının &#8220;siyah tenli Araplar&#8221; dediği zenci haremağaları ve bacıların kutladığı Çilehane Bayramı vardı. Her yıl mayıs ayının ilk cumartesi günü Çamlıca&#8217;daki Çilehane&#8217;de toplanıp bayram yaparlardı.

    -Farklı zümrelere ait insanlar için birçok farklı kutlama yapılıyordu değil mi?
    Eski İstanbul’da saray ve konaklarda çalışan, İstanbul halkının “siyah tenli Araplar” dediği zenci haremağaları ve bacıların kutladığı Çilehane Bayramı vardı. Her yıl mayıs ayının ilk cumartesi günü Çamlıca’daki Çilehane’de toplanıp bayram yaparlardı.

  14. -Nasıl bir kutlamaydı?<br>  Haremağaları, bacılar Çilehane&#8217;de toplanır, boyunlarına sukabağı takarak gruplar halinde tepeye tırmanır, yabani çiçeklerden başlarına taçlar, çelenkler, bellerine kemerler, bileklerine bilezikler, kulaklarına küpeler örer, halkalar oluşturup Habeş türküleri söyleyerek bayramlarını kutlarlardı.

    -Nasıl bir kutlamaydı?
    Haremağaları, bacılar Çilehane’de toplanır, boyunlarına sukabağı takarak gruplar halinde tepeye tırmanır, yabani çiçeklerden başlarına taçlar, çelenkler, bellerine kemerler, bileklerine bilezikler, kulaklarına küpeler örer, halkalar oluşturup Habeş türküleri söyleyerek bayramlarını kutlarlardı.

  15. -&#8220;Ateş gecesi&#8221; âdetiyle hıdrellez&#8217;i çok benzettim...  <br>İstanbul Rumları&#8217;nın 24 Haziran&#8217;da meydan ve açıklıklarda büyük ateşler yakarak kutladığı gecedir. Aslında Yahudilerin de buna çok benzeyen bir âdeti vardır. Onlar Kamış Bayramı&#8217;nın son günü büyükçe bir ateş yakarlar. Bu kitabı yazarken şunu fark ettim ki bu âdetlerin çoğunu herhangi bir dinle bağdaştırmak doğru olmaz. Çünkü hepsi dinlerden bağımsız bir şekilde ortaya çıkmış ve ufak değişikliklerle yaşatılmaya devam etmiş şeyler.

    -“Ateş gecesi” âdetiyle hıdrellez’i çok benzettim...
    İstanbul Rumları’nın 24 Haziran’da meydan ve açıklıklarda büyük ateşler yakarak kutladığı gecedir. Aslında Yahudilerin de buna çok benzeyen bir âdeti vardır. Onlar Kamış Bayramı’nın son günü büyükçe bir ateş yakarlar. Bu kitabı yazarken şunu fark ettim ki bu âdetlerin çoğunu herhangi bir dinle bağdaştırmak doğru olmaz. Çünkü hepsi dinlerden bağımsız bir şekilde ortaya çıkmış ve ufak değişikliklerle yaşatılmaya devam etmiş şeyler.

  16. -Günümüzde en çok yaşatılanlar hangileri?<br>  Özellikle ev içinde yapılan aktivitelere hâlâ devam ediliyor. Çocukların mahalle alışkanlıkları, kadınların evlilik ve doğum âdetleri annelerinden kızlarına miras kalıyor.

    -Günümüzde en çok yaşatılanlar hangileri?
    Özellikle ev içinde yapılan aktivitelere hâlâ devam ediliyor. Çocukların mahalle alışkanlıkları, kadınların evlilik ve doğum âdetleri annelerinden kızlarına miras kalıyor.

  17. -Sizin en enteresan bulduğunuz âdet hangisi oldu?<br>  Yüz sayısıyla sınırlamak zorunda olduğum için her şeyi kitaba ekleyemedim. Daha fazla kişi tarafından yaşatıldığını ve daha kalabalık bir zümreyi etkilediğini düşündüklerimi yazabildim sadece. Mesela yeni bir elbise dikilirken yakasından artan parça doğranıp atılırsa, elbise ilk olarak cuma veya pazar günü giyilirse ve elbise giyilmeden önce yere konup ayakla yakasına basılırsa, o elbisenin sahibine uğur getireceğine inanılırmış. Bu bana çok garip gelmişti.

    -Sizin en enteresan bulduğunuz âdet hangisi oldu?
    Yüz sayısıyla sınırlamak zorunda olduğum için her şeyi kitaba ekleyemedim. Daha fazla kişi tarafından yaşatıldığını ve daha kalabalık bir zümreyi etkilediğini düşündüklerimi yazabildim sadece. Mesela yeni bir elbise dikilirken yakasından artan parça doğranıp atılırsa, elbise ilk olarak cuma veya pazar günü giyilirse ve elbise giyilmeden önce yere konup ayakla yakasına basılırsa, o elbisenin sahibine uğur getireceğine inanılırmış. Bu bana çok garip gelmişti.