Diyanet, hac süresini kısaltacak
İslam ülkeleri arasında en uzun hac organizasyonunu düzenleyen Diyanet, 2 aylık sürenin düşürülmesi için çalışmalara başladı. İlgili havayolu şirketleriyle temasta bulunan Diyanet, kutsal topraklarda 35 gün kalınmasını planlıyor.
Hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal topraklara giden son kafilenin dönmesiyle 11 Kasım 2007'de başlayan hac yolculuğu tamamlandı. 2 aylık dönemle, İslam ülkeleri arasında en uzun hac organizasyonunu düzenleyen Diyanet, önümüzdeki yıl süreyi kısaltmak için havayollarıyla görüşecek.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Fikret Karaman, "Haccın iki aya yayılmasının sebebi, 100 bin hacının uçakla taşınmasından kaynaklanıyor. İlgili havayollarıyla görüşüp bu sürenin 35 güne indirilmesini istiyoruz." dedi. Bu yıl ilk hacı kafilemiz 11 Kasım'da kutsal topraklara hareket etti. Son kafilenin önceki gün yurda dönmesiyle 2007 yılı hac sezonu sona erdi. Görevlilerin 74, bazı hacı kafilelerinin yaklaşık iki ayı Suudi Arabistan'da geçirmesi sebebiyle Türkiye, en uzun hac sezonunu gerçekleştiren ülkelerin başında geliyor. Hacda ideal sürenin bir ay olduğunu belirten ilahiyatçılar, bu sürenin daha da aşağıya çekilebileceğini söylüyor. Görevlerini yerine getiren hacıların uzun süre Mekke'de kalması da hacılarda sıkıntı doğuruyor. Aşırı yoğunluktan dolayı Kâbe'ye gitmeye çekinen hacılardan bazıları yurda dönmek için otellerinde gün sayıyor. Haccın iki aya yayılması, organizasyonu düzenleyen Diyanet'i de sıkıntıya sokuyor. İki ay boyunca 100 binden fazla insana yemek, barınma ve servis hizmeti veriliyor. Süreyi 35 güne çekmek için havayolu şirketleriyle görüşeceklerini ifade eden Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Fikret Karaman, "Evlerin kısa zaman için tutulması maliyeti artırıyor. Bu bize ek masraf getirecek. Ancak yemek giderlerimiz azalacağı için buradan tasarrufumuz olacak. Uzun süreli konaklamada hacılarımızın sağlıkları da tehlikeye giriyor." diye konuştu. İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı ise 'haccın tamamlanmasından sonra Beytullah'ta olmanın verdiği derin mutluluğun sönmeye başlaması ve onun yerini geçici heveslerin alması' gibi bir tehlike baş göstermişse Mekke'yi terk etmenin kalmaktan iyi olduğuna dikkat çekti. Çağrıcı, Hz. Ömer'in hac heyecanını kaybedip laubalileşmeye başlayanları Mekke'den uzaklaştırdığına, ibadet ciddiyetini ve heybetini kaybedecek kadar fazla sayıda tavaf edilmesine de engel olduğuna vurgu yaptı. Mustafa Çağrıcı, "Hz. Ömer, hacıların ülkelerine erken dönmelerini öğütlemiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Mükremin Albayrak