AKP: MHP'ye gizli protokolümüz yok

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 14 Şubat 2008 15:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, başörtüsü konusunda MHP ile protokol imzaladıkları yolundaki haberleri değerlendirirken, "Ortada bir protokol, gizli saklı bir şey yok. Gazetelerde 'protokol' olarak çıkan metin, sadece Anayasa'nın 42. maddesiyle ilgili bir mutabakat metni... MHP'nin isteğiyle böyle bir metni imzaladık" dedi.

Bozdağ, TBMM'de gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtlarken, MHP ile mutabık kaldıkları metni, TBMM Başkanlığına sunduklarını ve Genel Kurulda kabul edilerek yasalaştığını söyledi.

"Protokol, gizli, saklı bir şey yok..." diyen Bozdağ, gazetelerde "protokol" olarak yayınlanan belgenin de Anayasa'nın 42. maddesiyle ilgili bir mutabakat belgesi olduğunu, bunu da MHP'nin isteği ile imzaladıklarını bildirdi.

AK Parti Grup Başkanvekili Bozdağ, Anayasa değişikliği ile ilgili sürecin devam ettiğini hatırlatarak, "Yükseköğretim Kanununun ek 17. maddesini de teklif olarak TBMM Başkanlığına sunduk. İmzalarımız, TBMM Başkanlığındaki teklifte var, hepsi orada" diye konuştu.


BUGÜNKÜ AKŞAM GAZETESİNDE YER ALAN HABER

İŞTE O PROTOKOL

TÜRBAN yasasına destek veren MHP Lideri Devlet Bahçeli, çok tartışılan AKP-MHP protokolünü çekmeceden çıkarıp uyardı: Üniversiteye sokulmak istenen kılık kıyafetler laikliği zedeleyebilir. Çarşafı, peçeyi önlemek için YÖK Yasası'nın ek 17'nci maddesi düzenlenmeli. İmzalanan protokol, bu maddenin de Meclis'e getirilmeseni isöylüyor

Bahçeli partileri de, üniversiteleri de, medyayı da uyardı:

Cepheleştirmeyin, germeyin. Kimse türbanı zafer, rövanş gibi sunmaya kalkmasın. Türkiye'de TV seyreden, gazete okuyan adam sabah evden korku, endişe içinde çıkıyor. Felaket tellallığı yapılıyor. Kamuda asla serbest olmayacak

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, anayasa değişikliği nedeniyle tansiyonun yükseldiği bu günlerde, siyasi partilere, üniversitelere, medyaya ?Cepheleştirmeyin, germeyin? uyarısında bulundu. Bahçeli, AKP ile türban konusunda imzaladıkları tek sayfalık protokol metnini de ilk kez AKŞAM'a açıkladı. AKP'den protokole uymasını, peçe ve çarşafı önlemek için gerekli gördükleri ek 17. maddenin mutlaka hayata geçirilmesini isteyen Bahçeli türbanın kamuda ve liselerde takılabilmesi konusunda ise ?Asla ve hiçbir zaman? diyerek tavrını koydu.

Devlet Bahçeli'nin açıklamaları şöyle:

ARA REJİM DÖNEMİ YAŞATMAK İSTİYORLAR: Ana muhalefet partisi, medyanın önemli bir kesimi, bazı köşe yazarları, üniversiteler, rektörler, Üniversitelerarası Kurul, sanki laikliğin ortadan kalkacağı bir karanlık güne geliniyor gibi, bir takım korkulara kapılan insanları aşırı derecede tahrik edebilecek yaklaşımlar ortaya koydu. Meclis'in büyük çoğunluğundan böyle bir karar çıkıyorsa, ana muhalefet olarak durdurma şansı görmüyorlarsa, durdurmanın yolu olarak, bir ara rejim dönemi yaşatmak gibi bir yolu tercih ediyorlarsa, bu çok yanlış bir tercihtir.

ZAMAN GÖSTERECEK: Sabırlı ve soğukkanlı olmak lazım. Biraz zaman geçince halk kendi kendine bunu görmeye başlayacak. Acaba tesettürlü genç kızla başı açık genç kızın okula kardeşçe gittiğini mi göreceğiz, yoksa kopmuş, kırılmış, küsmüş, çatışmaya hazır psikolojiyle mi gidecekler. Zaman gösterecek. Bugünden bunu kestirip şöyle bir davranış modeli ortaya çıkacak demek, çok şık olmaz.

TÜRKİYE YASAYLA MI BÖLÜNDÜ: Bazı siyasiler, geçmişte ülke yönetiminde bulunanlar, medyamız, sanki Meclis'ten böyle bir yasa çıkar çıkmaz Türkiye'nin bölünmeye gittiği iddiasını ortaya atıyorlar. Bu tespit doğruysa, 40 yıla yaklaşan süreçte başörtüsü tartışması ne amaca yönelik yapıldı. O zaman da bu yazarların makalelerine bakınca, Türkiye'deki cepheleşmeden bahsedilir, anti laik-laik çatışması, inananlar-inanmayanlar çatışması, buna benzer kamplaşma tanımları yapılarak Türkiye'nin bölünmeye gittiği söylenirdi. O günden bugüne bölünmedi de, toplumsal uzlaşmayla çıkmış olan bu yasa çıktığı gün mü Türkiye'yi böldü?

KORKU VE ENDİŞE YAŞANIYOR: Başörtüsü meselesi artık sonuçlandırılmalıdır. 9-10 yıldır tartışılıyor. Bu konu üzerinde partiler doğru veya yanlışı konuşabilir ama sonucu çözmeye yönelik de hareket edebilir. Şu an TV'leri, büyük gazeteleri sabahleyin izleyen bir kişi, korku ve endişeye kapılarak evden çıkıyor. Bu kadar felaket telallağı üzerine yayın politikası olmaz. Bu endişeyi ortadan kaldıracak olanlar siyasi iktidarlar, kurumlar, medya ve üniversite yönetimleri. Bunlar, tansiyonu düşürmeye dönük proje uygulayacakları yerde, karşılıklı sertleşmeyle, sanki Türkiye çok büyük bir endişenin eşiğindeymiş gibi göstermeye çalışıyor. Türkiye'yi böyle tehlikeli eşiğe getiren, bu yaklaşımlardır.

TEHLİKEDEN NASIL KORUNACAĞIZ: Laikliği zorlayıcı, anayasanın ilk üç maddesini delmeye yönelik aşamalar gelebilir mi şeklinde düşünen insanlar olabilir. Önemli olan bunların endişeli yaklaşımlarını ortadan kaldıracak netlik ve berraklığı kamuoyuna sunmaktır. Bunu başarabilirsek, Türkiye bazı tehlikelerden kendisini korumuş olur.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber