İDDK: Diyanete atanmadan önceki tespitlerde meslekten çıkartılmaya gerekçe olabilir
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, davacının göreve atanmadan önce tespit edilen özel hayatına ilişkin değerlendirmenin meslekten çıkartılmaya gerekçe olabileceğini belirterek aksi yöndeki Daire kararını bozdu.
Daire işlemi iptal etmişti
Davacının üzerine atılı bulunan ve soruşturma konusu olan eylemin, din hizmetleri sınıfında müezzin-kayyım olarak göreve başladığı 19/07/2012 tarihinden çok önce gerçekleştiği ve özel hayatına ilişkin olduğu, yürütmekte olduğu kamu göreviyle ilgisinin olmadığı; bu nedenle, davacının itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinde İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğuna dair ortak nitelik şartını taşımadığından bahisle ağır idari yaptırım niteliğini haiz olan müezzin-kayyımlık görevine son verilmesine ilişkin dava konusu 15/04/2015 tarihli işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.
İDDK: Göreve atanırken gerekli şartları taşımıyordu
Bakılan uyuşmazlıkta, davacının müezzin-kayyım olarak atandığı tarihten önce yaşadığı ve hem soruşturma kapsamındaki kendi ifadesinden hem de tanık ifadelerinden çevrede bilindiği anlaşılan evli bir kadınla yaşadığı ilişki nedeniyle, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olması şartını göreve atanırken taşımadığı anlaşılmakta olup, halkı din konusunda aydınlatan din görevlisi sıfatını haiz davacının, söz konusu gayri ahlaki eyleminin doğrudan görevinin gereklerine ve dolayısıyla göreve atanma şartlarına aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmıştır.
657 sayılı Kanun'un 98. maddesinde yer alan, devlet memurlarının memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması halinde memurluğun sona ereceği düzenlemesi uyarınca; yukarıda belirtilen eylemlerinin, ifa edilen görevin özelliklerine göre belirlenen niteliklerin taşınmaması/kaybedilmesi sebebi olarak kabul edilmesi ile kurum disiplinini ve itibarını olumsuz yönde etkileyen bir unsur olarak değerlendirilmesinde ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla alınması zorunlu bir tedbir olarak görevine son verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2021/3496
Karar No: 2022/664
TEMYİZ EDENLER: 1- (DAVACI) : ...
VEKİLİ: Av. ...
2-(DAVALI) : ...Başkanlığı
VEKİLİ: I. Hukuk Müşaviri ...
DİĞER DAVALI : ...
İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Onikinci Dairesinin 18/03/2021 tarih ve E:2021/1842, K:2021/1472 sayılı kararının, davalı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından iptale ilişkin kısmının, davacı tarafından redde ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması ve davacı tarafından, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 9. maddesinin ikinci fıkrasının iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
Aksaray İli, Bahçesaray Mahallesi, Hamidiye Camii müezzin-kayyımı olarak görev yapan davacı tarafından; Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan "Atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan unvanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak" şartını kaybettiğinden bahisle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 98. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığının 15/04/2015 tarih ve E.8016 sayılı işleminin ve Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin "Genel şartlar" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin iptaline karar verilmesi ile 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevlerine Hakkında Kanun'un 9. maddesinin ikinci fıkrasının iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay Onikinci Dairesinin 18/03/2021 tarih ve E:2021/1842, K:2021/1472 sayılı kararıyla;
Anayasa'ya aykırılık iddiasının ciddi görülmediği,
Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin "Genel şartlar" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi yönünden;
Din görevlisinin toplum nezdindeki yeri ve önemi ile ifa edilen görevin sosyal yapıya etkileri gözetildiğinde, din hizmetleri sınıfında görev yapan din görevlilerinden, topluma örnek olacak davranışlar içinde olmalarının bekleniyor olması, örnek kişilik özellikleri sergileme sorumluluğu taşımaları, toplumda kabul gören değerlere ters düşmeyen ve inanç, ibadet, ahlak ve davranış bütünlüğüne uygun bir yaşam tarzına sahip olmalarının yürütülen kamu hizmetinin ayrılmaz parçası olması, inanç, ibadet, ahlak değerlerinin yaşama yansıyan yönlerinde örnek olma görevini yüklenmeleri karşısında, bu hizmet sınıfı için "Atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan unvanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak." şartının aranmasında, Yönetmeliğin dayanağı ve üst hukuk normu olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'a, hukuka, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı;
Davacının görevine son verilmesine ilişkin işlem yönünden;
Davacının üzerine atılı bulunan ve soruşturma konusu olan eylemin, din hizmetleri sınıfında müezzin-kayyım olarak göreve başladığı 19/07/2012 tarihinden çok önce gerçekleştiği ve özel hayatına ilişkin olduğu, yürütmekte olduğu kamu göreviyle ilgisinin olmadığı; bu nedenle, davacının itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinde İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğuna dair ortak nitelik şartını taşımadığından bahisle ağır idari yaptırım niteliğini haiz olan müezzin-kayyımlık görevine son verilmesine ilişkin dava konusu 15/04/2015 tarihli işlemde hukuka uygunluk görülmediği;
gerekçesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin "Genel şartlar" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin iptali istemi yönünden davanın reddine, Diyanet İşleri Başkanlığının ...tarih ve E....sayılı işleminin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, dava konusu Yönetmeliğe ilişkin hukuka aykırılık iddialarının
temyize konu kararda irdelenmediği, Anayasa'ya aykırılık itirazının kabul edilmesi
gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, davacının işlediği
fiilin özel hayata ilişkin olduğu değerlendirmesinin haklı olmadığı, üçüncü
kişilerin özgürlük alanını tehdit etmedikten sonra kişilerin istedikleri fiilleri
işleyebilecekleri; ancak işlenen fiil icra edilen meslek ile bağdaşmıyorsa bu
fiilin özel hayat kapsamında değerlendirilemeyeceği; öte yandan, halkı din konusunda
aydınlatan, telkin eden din görevlisi sıfatını haiz davacının, dine aykırı olması
yanında cemaate aktardığı kendi beyanlarına aykırı eyleminin göreviyle ilgisi
olmadığını söylemenin yerinde olmadığı; davacının eyleminin doğrudan görevinin
gereklerine aykırılık teşkil etmesi yanında göreve atanma şartlarına da aykırılık
teşkil ettiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI:
Davacı tarafından, Danıştay Onikinci Dairesince verilen iptal kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı idarelerden Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davalı Cumhurbaşkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Davacının temyiz isteminin reddi ile Daire kararının redde ilişkin kısmının onanması; davalı Diyanet İşleri Başkanlığının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacı tarafından; 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun'un 9. maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa'nın 2., 7. ve 128.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de; kamu görevlisi olarak atanmak
için aranan genel şartların yanında ifa edilecek görevin niteliği gözetilerek
aranacak özel şartların Yönetmelikle belirlenmesi, kanunilik ilkesinin ihlali
olarak yorumlanamayacağından, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası yerinde
görülmemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Aksaray İli, Bahçesaray Mahallesi, Hamidiye Camii müezzin-kayyımı olarak görev
yapan davacı hakkında, göreve başladığı 19/07/2012 tarihinden önce evli bir
kadınla 2008-2012 yılları arasında gayrimeşru ilişki yaşadığına ilişkin iddialar
içeren 15/10/2014 tarihli şikayet dilekçesi sunulmuştur.
Şikayet konusuyla ilgili yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen... tarih ve
...sayılı raporda;
Davacının 19/07/2012 tarihinde 4/B statüsünde sözleşmeli müezzin kayyım olarak göreve başlamadan önce, eşi yurt dışında olan evli bir kadın ile 2008-2012 yılları arasında gayrimeşru ilişki yaşadığı, bu ilişkinin anılan kadının eşi tarafından öğrenilmesi üzerine açılan boşanma davası sonucunda 26 yıllık evliliğinin sona erdiği, bu olayın çevrede duyulduğu ve dedikodu şeklinde konuşulduğu hususunun tanıkların ve davacının ifadelerinden anlaşıldığı tespitlerine yer verilmiş ve Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde sayılan ortak nitelik şartını göreve alınmadan önce kaybettiğinden bahisle davacının görevine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'un 98. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca son verilmesi teklif edilmiştir. Bu teklif uyarınca, Diyanet İşleri Başkanlığının dava konusu 15/04/2015 tarih ve E.8016 işlemi ile davacının görevine son verilmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından, görevine son verilmesi işlemi ile Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin iptaline ve 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevlerine İlişkin Kanun'un 9. maddesinin ikinci fıkrasının iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın "Özel hayatın gizliliği" başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında; "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz." hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" başlıklı 8. maddesinde;
"(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir." düzenlemesi yer almaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'un "Memurluğun sona ermesi" başlıklı 98. maddesinin ilgili kısımları şu şekildedir:
"b)Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan
anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi;
d) ... hallerinde memurluğu sona erer."
02/07/1965 tarih ve 12038 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Personelin nitelikleri" başlıklı 9. maddesi şu şekildedir:
"Başkanlık personelinde, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen genel şartlar yanında; Başkan, başkan yardımcısı, genel müdür, Rehberlik ve Teftiş Başkanı, il ve ilçe müftüsü, Başkanlık vaizi ve vaizlerin en az lisans düzeyinde dini yüksek öğrenim mezunu olması gerekir. Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü için ise dört yıllık yüksek öğrenim mezunu olması şartı aranır.
Başkanlık personelinin 657 sayılı Kanunda ve bu Kanunda yer almayan diğer nitelikleri ile atanmalarında dini öğrenim şartı arananlara ilişkin ortak nitelikler yönetmelikle düzenlenir."
15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin "Genel
şartlar" başlıklı 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (b) bentleri
şu şekildedir:
"a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendindeki
şartları taşımak.
b) Atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan unvanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak."
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya
eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.
Dairece, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin "Genel şartlar" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin iptali istemi yönünden davanın reddine, Diyanet İşleri Başkanlığının ...tarih ve E....sayılı işleminin iptaline karar verilmiştir.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onikinci Dairesi kararının, redde ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararının, davacının görevine son verilmesi işleminin iptaline ilişkin
kısmına gelince;
Kamu görevlisi olarak atanmak için aranan genel şartlar yanında ifa edilecek
görevin niteliği gözetilerek özel şartlar öngörülmesinde ve bu bağlamda Diyanet
İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin dava konusu hükmünde
hukuka aykırılık görülmemiş ve Daire kararının bu kısmı Kurulumuzca da uygun
bulunmuştur.
Somut olayda, davacının kendisi tarafından da bizzat kabul edilen, kamu görevine girmeden önce gayrı meşru ilişki yaşadığına dair iddiaların ve özel hayatına dair mahrem konuların, göreve son verme işleminin sebebi olduğu; ifa ettiği görev için belirlenen özel şartları, bu göreve atanmadan önce taşımadığının görevde iken anlaşıldığı gerekçesiyle davacının görevine son verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı hakkındaki iddialara ilişkin yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen raporda, davacının beyanları ile tanık ifadeleri ve telefon görüşme kayıtları gözetilerek yapılan değerlendirme sonucunda; davacının ilişkisinin 2012 yılı Nisan ayına kadar devam ettiği, davacının aynı yılın Temmuz ayında müezzin-kayyım olarak atandığı, olayın çevrede duyulduğu ve dedikodu şeklinde konuşulduğu, dinen ve ahlaken toplumda nefretle karşılanan davranışıyla davacının göreve atanma şartını atanma tarihinde taşımadığı tespitleri yapılmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Fernandez Martinez/İspanya (B. No:56030/07, 12/6/2014) kararında, özel hayat haklarını diğer Sözleşme haklarıyla dengelerken, Devletten her iki hakkı da temin etmesinin ve birinin korunması diğerine bir müdahale ile sonuçlandığında, bu müdahaleyi güdülen amaçlarla orantılı hale getirmek için uygun tedbirleri seçmesinin beklendiğini belirlemiştir. Bu dava özel hayat/aile hayatı ve dini kuruluşların özerklik hakkına ilişkindir. Mahkeme Katolik dinini ve değerlerini benimseyen bir öğretmenin sözleşmesini, öğretmen duruşunu "evli bir rahip" olarak alenen ortaya koyduktan sonra yenilemeyi reddetmenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesini ihlal etmediğine karar vermiştir (§ 89). Kararda, görevine son verilen kişinin çıkarlarıyla toplumun veya diğer bireylerin menfaatleri arasında adil bir denge kurulması gereğine dikkat çekilmektedir. AİHM, Katolik inancını öğretmenin sadece teknik anlamda öğretme yeteneğinden ibaret olmadığını, Kilise kurallarına bağlı olmayı da gerektirdiğini vurgulamıştır (§§ 111, 138). Ayrıca başvurucunun Katolik Kilisesi doktrininin bir parçası olan bilgi ile kişisel görüşüne karşılık gelen bilgiyi birbirinden ayırmak için henüz yeterli olgunlukta olmayan öğrencileri eğittiğine dikkat çekmiştir (§ 142).
Din hizmetleri sınıfında görev yapan din görevlilerinden, topluma örnek davranışlarda bulunmaları beklenildiğinden, örnek kişilik özellikleri sergilemeleri gerekir. Toplumda kabul gören değerlere ters düşmek yerine inanç, ibadet ve davranış bütünlüğü içinde örnek olma görevi; Anayasa'nın 20. maddesi ile güvenceye alınan özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı ile birlikte değerlendirildiğinde, bu görevin gereklerine aykırı davranıldığının tespiti halinde uygulanan tedbirin, Anayasa'nın 20. maddesine aykırılığından bahsedilemez.
Bakılan uyuşmazlıkta, davacının müezzin-kayyım olarak atandığı tarihten önce yaşadığı ve hem soruşturma kapsamındaki kendi ifadesinden hem de tanık ifadelerinden çevrede bilindiği anlaşılan evli bir kadınla yaşadığı ilişki nedeniyle, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olması şartını göreve atanırken taşımadığı anlaşılmakta olup, halkı din konusunda aydınlatan din görevlisi sıfatını haiz davacının, söz konusu gayri ahlaki eyleminin doğrudan görevinin gereklerine ve dolayısıyla göreve atanma şartlarına aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmıştır.
657 sayılı Kanun'un 98. maddesinde yer alan, devlet memurlarının memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması halinde memurluğun sona ereceği düzenlemesi uyarınca; yukarıda belirtilen eylemlerinin, ifa edilen görevin özelliklerine göre belirlenen niteliklerin taşınmaması/kaybedilmesi sebebi olarak kabul edilmesi ile kurum disiplinini ve itibarını olumsuz yönde etkileyen bir unsur olarak değerlendirilmesinde ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla alınması zorunlu bir tedbir olarak görevine son verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu itibarla, Daire kararının, davacının görevine son verilmesi yolundaki Diyanet İşleri Başkanlığının ...tarih ve E....sayılı işleminin iptaline ilişkin hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine, davalı idarelerden Diyanet İşleri Başkanlığının temyiz isteminin kabulüne,
2. Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 18/03/2021 tarih ve E:2021/1842, K:2021/1472 sayılı kararının, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin "Genel şartlar" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin iptali istemi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının ONANMASINA, Diyanet İşleri Başkanlığının ...tarih ve E....sayılı işleminin iptaline ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 28/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.