Kapatma davası AB için kriter oluyor

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 31 Mart 2008 08:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

HABER ANALİZ / Güven Özalp Brüksel

Rehn'in AKP kapatılırsa müzakere sürecinin askıya alınabileceğini ima eden sözlerini değerlendiren üst düzey bir AB yetkilisi, ?Davaya olumlu yaklaşmamız, ilkelerimizle çelişme olur. AKP'nin gizli ajandası olduğuna inanmıyoruz' dedi

AKP'nin kapatılması istemiyle açılan dava konusunda AB'nin endişe ve uyarı dozunda ?yeni bir ayarlama? yapması, ağır ilerleyen müzakere sürecinin geleceği açısından yeni sinyaller içeriyor.

Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın ?AB müzakereleri askıya alabilir? açıklamasının ardından, AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'in de önceki gün ilk kez benzer nitelikli bir vurgu yapması dikkati çekiyor.

Rehn, ?Bu olay Türkiye'nin anayasal çerçevesinde değişiklik gerektirebilecek ?bir sistem hatası? bulunduğunu ortaya koyuyor? diyerek, AB'nin parti kapatılmasını zorlaştıracak bir anayasa değişikliği beklediğini de ifade etmiş bulunuyor.

Hukukun üstünlüğüne büyük önem veren ve daha önceki parti kapatmalarda fazla ses çıkarmayan AB'nin, AKP'ye yönelik dava için uyarı dozunu yükseltmesinde en önemli rolü ?AKP'nin laik düzeni değiştirme yönünde bir gündemi olduğu? yönündeki iddiaları paylaşmaması oynuyor.

?Venedik ilkeleri'

AB ve özellikle Komisyon, parti kapatma konusuna Avrupa Konseyi çatısı altında görev yapan Venedik Komisyonu tarafından belirlenen ilkeler çerçevesinde yaklaşıyor. Bu ilkelere göre hükümetlerin veya devletin diğer yetkili organlarının, bir siyasi partinin kapatılmasını istemeden önce, partinin demokratik ve özgür politik düzen için gerçek anlamda bir tehdit oluşturup oluşturmadığını göstermeleri gerekiyor.

Aynı organlar, kapatma kadar radikal olmayan diğer önlemlerin (para cezası, idari ceza veya bazı parti üyelerinin adalet önünde hesap vermesi gibi) söz konusu tehdidi engelleyip engellemeyeceğini de düşünmeye davet ediliyor. Yine aynı ilkeler çerçevesinde, siyasi partileri yasaklamak için alınacak yasal önlemlerin, partinin sadece üyelerinin değil, kendisinin de anayasal olmayan yöntemler kullanarak politik hedefler güttüğünü kanıtlaması isteniyor.

AB, AKP'ye yönelik olarak açılan davanın bu ilkelerle bağdaşmadığı görüşünde.

Çelişme endişesi

Rehn'in son açıklamasının sürpriz olmadığını ve başından bu yana dile getirdiği ?Bu tür sorunların çözüm yerinin mahkeme salonları olmadığı? yönündeki mesajının devamı niteliğinde olduğunu söyleyen üst düzey bir AB yetkilisi de şunları söyledi:

?Türkiye'de, Brüksel'in AKP'ye gözü kapalı destek verdiği yönünde bir imaj yaratılıyor. Bu doğru değil. Yeri geldiğinde AKP'yi sert bir şekilde eleştiriyoruz.

Hatta son bir iki yıldır AB sürecinde sergiledikleri performanstan memnun olmadığımızı da rahatlıkla söyleyebilirim. Kapatma davasına olumlu yaklaşmamız ise kendi ilkelerimizle çelişmemiz anlamı taşır. AKP'nin gizli bir ajandası olduğuna inanmıyoruz. Bunu göreve geldikleri ilk yıllarda da dile getirmiştik. Bu yaklaşımımızda bir değişiklik yok.?

Askı vurgusu için erken

Rehn'in açıklamasında açıklık getirilmesi gereken bir noktayı da müzakere sürecinin askıya alınmasıyla ilgili vurgusu oluşturuyor. Süreç ancak Müzakere Çerçeve Belgesi'nde yer alan kurallar doğrultusunda askıya alınabiliyor.

Bu belgeye göre müzakereler ancak ?özgürlük, demokrasi, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin Türkiye'de ciddi ve devamlı biçimde ihlal edilmesi halinde? mümkün olabilir. Türkiye'de bu ilkelerin ihlal edilmemesini sağlama görev ve sorumluluğu hükümete ait. Kapatma davasında ?potansiyel mağdur? konumunda olanın, iktidar partisi olması ise Brüksel açısından işleri biraz daha karmaşık bir hale sokan bir yapıya sahip.

Askıya almanın koşulu

Askıya alma, Komisyon'un önerisi ya da dokuz AB ülkesinin talebi doğrultusunda gündeme gelebiliyor ve bu yönde karar alınabilmesi için nitelikli çoğunluk gerekiyor

Yetkililer, siyasi açıdan imkansız gözükmese de müzakerelerin askıya alınması yönünde bir adım için henüz erken bir aşamada olunduğunun altını çiziyorlar.

Rehn'in açıklamasının Babacan tarafından yapılan açıklamalara paralel bir içerikte olması ve Babacan'ın ?AB'nin mesajını AB'den önce vermesi? de dikkat çeken bir unsur olarak göze çarpıyor.

Olli Rehn ne demişti?

AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn önceki gün, ?AKP'nin kapatılması ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi siyasilere yasak getirilmesinin ne gibi etkileri olabilir?? sorusu üzerine şunları söylemişti:

?Normal bir Avrupa demokrasisinde bu tür siyasi meselelerin mecliste tartışılması ve bu meseleler hakkında mahkemelerde değil, sandıkta karar verilmesi gerekir. Brüksel, AB'nin siyasi ve insan hakları kriterlerinin ısrarlı ve ciddi ihlali durumunda müzakere sürecini gözden geçirmeye mecbur kalabilir.?

Muhalefet eleştirdi, AKP destekledi

AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'in ?Türkiye'de siyasi ve insan hakları kriterlerinin ısrarlı ve ciddi ihlali durumunda müzakere sürecini gözden geçirecekleri? yolundaki açıklamasına AKP'den destek, muhalefetten eleştiri geldi. İktidar ve muhalefet partilerinin önde gelen isimlerinin Rehn'in sözlerine tepkileri şöyle:

?Sen işine bak'

Gündüz Aktan (Türkiye - AB Karma Parlamento Komisyonu Üyesi - MHP): Benim Rehn'e söyleyeceğim; İşine bak! Bu kadar karışma hakkına sahip değilsin. Irkçılar tarafından dövülerek öldürülen, sürekli evleri yakılan Türklerle meşgul olsalar daha iyi olur. Venedik kriterlerinde parti kapatma için ırkçılık, şiddet var. Irkçılık yok Türkiye'de. Tek Müslüman ülke olan Türkiye'de laiklik çok önemli. AİHM, laikliğin önemini RP davasında kabul etti. RP'nin kapatılması Avrupa normudur. Aynı nedenle kapatılırsa AİHM gene bakabilir. O kararı vermek Rehn'in işi değildir.

Nevin Gaye Erbatur (AB Uyum Komisyonu üyesi - CHP): AİHM, RP'nin kapatılmasıyla ilgili bir karar verdi. Kapatma kararının Avrupa'daki temel insan hak ve özgürlüklere karşı olmadığına karar verdi. Rehn dönüp önce o kararı bir okusun. AİHM bunu yaptıktan sonra Rehn ne söyleyecek? Kararı yok mu farz edecek? Kimse için çifte standart olmamalı.

?Başkaları da böyle bakıyor'

Bekir Bozdağ (AKP Grup Başkanvekili): Türkiye'nin dışarıdan nasıl göründüğü, nasıl algılandığıyla ilgili bir konu. Türkiye'de yaşananların, Avrupa'nın ulaştığı ileri demokrasi anlayışıyla bağdaşmadığı yönünde bir değerlendirme. Bunu başkaları da yapıyor. Ama sadece Avrupa'da, Amerika ya da başka ülkelerdeki kanaat önderleri söylemiyor. Daha yüksek bir sesle Türkiye'deki siyaset, ilim, hukuk adamları, yaşananların Türkiye'nin ulaştığı demokratik olgunluk ve hukuk devleti anlayışı bakımından doğru olmadığını yazdı, söyledi.

İçeriğine bakıldığında sudan bahanelerle açılmış bir dava olduğunu söylemeyen yok.

?Umarım iade edilir'

Ahmet İyimaya (TBMM Adalet Komisyonu Başkanı - AKP): Türkiye uzun zamandır reform yapmasına rağmen uygulama işleyişe giremedi. Avrupa'da kapatmayla ilgili kural var. Özgürlük ve siyaset alanının genişletilmesi veya sürece müdahale etmeme hassasiyetiyle yaptırım uygulanmamış. Türkiye'de zorlaştırıcı kurallar var, kolaylaştırıcı şekilde dava açılıyor. Türkiye zor bir süreçte.

Umuyorum pazartesi günü (bugün), Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki iddianamenin iadesi yoluna başvurulur. Türkiye, somut davayla bağ kurmaksızın bu sorunun doğuracağı sisonuçları da gözeterek bir düzenleme ihtiyacıyla karşı karşıya. Çünkü büyük fırsatların kaçırılması veya senelerin kaybedilmesi gibi acı sonuçlarla karşılaşabiliriz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber