Yargıdaki krizi bitirecek ilk adım atılıyor: AYM'nin yetki sınırı çizilecek
Anayasa Mahkemesinin çalışma usulünün yönetmelik yerine kanunla belirlenmesi gündemde. Bireysel başvuru konusu gözden geçirilecek. Ayrıca, AYM'nin Yargıtay kararlarını ortadan kaldırması önlenecek
TİP Milletvekili Can Atalay'ın hak ihlaline uğradığı iddiasıyla alınan karardan sonra Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yaşanan krizin aşılması için AK Parti düğmeye bastı. Yüksek yargıdaki iki önemli kurumun yetki çatışmasının giderilmesi ve AYM'nin yapısının değiştirilmesi konusunda bir anayasa değişikliği yapılması mevcut tabloda zor görünüyor. Bu sebeple, AK Parti yönetimi, krizi sonlandırmak ve benzer problemlerin yolunu kesmek için "AYM'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri"ne ilişkin mevzuatta kısmi değişiklikler yapılmasını planlanıyor. MHP'nin desteği ile Meclis gündemine getirilmesi düşünülen değişiklikler için muhalefet partilerinin desteğine ihtiyaç duyulmayacak.
NELER DEĞİŞECEK?
AK Parti kaynakları "AYM, çalışma usullerini kendi çıkardığı bir yönetmelikle belirliyor. AYM'nin çalışma usullerinin yönetmelik değil kanun ile belirlenmesi gündeme gelebilir. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin yerindelik denetimi yapmasının önüne geçilmesine dair adım atılabilir. AYM'nin sadece hak ihlali kararı verebileceği ve buna bağlı olarak sonucun AİHM'de olduğu gibi tazminatla sınırlı kalması gerektiği üzerinde de duruluyor. AYM'nin Yargıtay kararlarını ortadan kaldıran, mahkemelere talimat veren bir karar çıkartamayacağının sınırları net bir şekilde çizilebilir. Bir başka adım da bireysel başvurularla ilgili... Çünkü, bireysel başvuru sisteminden AYM de şikayetçi. Bu yüzden bireysel başvuruya ilişkin hükümler tekrar gözden geçirilecektir. Bunun çerçevesinin yeniden belirlenmesi gerekiyor. Bireysel başvuru kararlarında AYM'nin temyiz mahkemesi gibi davranmasının engellenmesi lazım" diyor.
'SÜPER TEMYİZ' OLAMAZ
AK Parti'nin hukukçularından Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya da, krizin aşılması konusunda yapılması gereken mevzuat değişikliklerini şöyle sıraladı: AYM'nin kuruluş kanununda yer alan "Hak ihlali mahkeme kararından kaynaklanmışsa dosya yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemeye gönderilir" hükmü olduğu müddetçe, her daim Yargıtay ve Danıştay'ın verdiği kesin kararları, AYM'nin süper temyiz mahkemesi gibi incelemesi ve bu sonuçları doğurma ihtimali her daim olacak. Yani, Yüksek Mahkemelerin kesin kararları tartışmaya açılacak ve bir huzursuzluk sebebi her daim olacak. Dolayısıyla AYM'nin bireysel başvurularla ilgili kararlarını düzenleyen 50'nci maddesi tekrar müzakere edilmeli, uygulamalı ve karşılaştırmalı hukuktaki emsal kararlar dikkate alınarak çözüm üretilmeli. Ayrıca, AYM'nin kararlarını salt çoğunlukla almasına ve oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın görüşü doğrultusunda karar verileceği hükmü yürürlükten kaldırılmalıdır. AYM bizim bütün mahkemelerde uyguladığımız gibi 2/3 çoğunlukla karar vermeli. Yasama organı, kendisinin ve diğer organların da sınırlarını çizen erkler ayrılığında en üst organdır. Yasamanın verdiği bir kararın AYM'nin müzakereye katılan üyelerinin eşitliği halinde başkanın oyu ile iptali gibi demokratik temsili ipotek altına alan bir usul kabul edilemez.
YÜKSEK YARGIDA "ALT-ÜST" OLMAZ
Antalya'da Yargı Teşkilatı Toplantısı'na katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un gündeminde, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki yetki krizi ve CHP lideri Özgür Özel'in sokak çağrısı vardı. Tunç "İki yüksek mahkemenin farklı kararları üzerinden sokak çağrısı yapmak, son derece çirkin ve sorumsuzca bir harekettir" dedi ve şu mesajları verdi: Yüksek mahkemelerin arasında astlık-üstlük ilişkisinin olmadığını hepimiz biliyoruz. Anayasanın birbiriyle çelişen birçok maddesi var. Kanun koyucunun iradesi dışında uygulanan veya uygulanmayan maddeler mevcut. Evet, AYM'nin kararları herkesi bağlar. Ancak, adliye mahkemelerinden verilen kararların son inceleme merciinin Yargıtay olduğu maddesi de var. Meselenin çözümü yeni anayasa yaparak çelişkileri ortadan kaldırmaktan geçiyor. Anayasa değişmeden kriz kalıcı olarak çözülemez. Türkiye bir hukuk devletidir. Meseleyi hukuk içerisinde çözebilecek dirayette bir Meclis'imiz ve milletin temsilcileri var. Bakan Tunç, yargıya birçok kanaldan zarar verilmek istendiğine dikkat çekti ve "Özellikle sosyal medyada yargıyı yıpratmaya yönelik açıklamalara kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Çünkü onların kastının devlete güveni sarsmak olduğunu çok iyi biliyoruz" diye konuştu.
MHP'NİN DESTEĞİ YETECEK
TBMM'deki mevcut tabloda anayasa değişikliği zor görünüyor. Bu yüzden, yargıdaki kriz için alternatif formül devreye sokulacak. "AYM'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri"ne ilişkin değişiklik teklifi için AK Parti ve MHP'li vekillerin desteği yeterli olacak. Bu arada, tepki için Meclis'te oturma eylemi yapan CHP'lilere Adalet Bakanı Tunç "Oturma eylemine değil, çalışma eylemine ihtiyacımız var" mesajını yolladı.
YÜCEL KAYAOĞLU-