Eğitim İş, yönetici atama yönetmeliğine dava açtı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 24 Nisan 2008 10:43, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlülüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Yönetmeliği'ne Eğitim-İş'den jet dava geldi. Dava gerekçesinde kadrolaşma iddialarına neden olan ödül sistemini belirleyen ?Yönetici Değerlendirme Formu'nun "MEB'den savunma almadan" iptali istendi.

Eğitim-İş tarafından yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, yönetmeliğin 11. maddesinin (1)-ç hükmü ve madde 12'nin geçici 2. madde hükmünde yer alan ?sınavların geçerlik süresi ile sınırlı olmak kaydıyla? ibaresinin kaldırılması istendi. Yönetmelikte, atamalardaki ödüllerin etkisini belirleyen ve kadrolaşma iddialarına neden olan Ek-2 Yönetici Değerlendirme Formunun öncelikli olarak durdurulması istenirken, ?Davalı idarenin savunması alınmaksızın yürütmesinin durdurulması ve sonrasında iptali, savunma alınmasına karar verilmesi halinde savunma süresinin kısaltılarak ek savunma süresi verilmemesi? denildi. Dava gerekçesinde Danıştay'ın verdiği kararları ?yok? sayarak düzenleyici işlemi yapan kamu görevlileri aleyhinde de suç duyurusunda bulunulması istendi.

-VEKALETEN ATAMALARA AÇIKLIK GETİRİLMESİ İSTENDİ-

Dava gerekçesinde, MEB Yönetici Atama Yönetmeliği'nin yürütmesinin durdurulması sonrasındaki vekaleten atamalara da dikkat çekildi. Gerekçede, ?iptal ya da yürütmeyi durdurma kararı sonrasında hukuki boşluk doğduğu gerekçesiyle binlerce yöneticiliği yandaşlarına vekaleten teslim eden idarenin yıllardır sürdürdüğü suistimalin önlenmesi amacıyla kararın uygulanma şeklinin açıklanması? istendi.

-YÖNETMELİĞİ YAPAN GÖREVLİLER ALEYHİNE SUÇ DUYURUSU-

Gerekçede, suç teşkil eden fiiller hakkında suç duyurusunda bulunma görev ve yetkileri doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı idarecileri hakkında suç duyurusunda bulunulması istendi. Gerekçede, ?Dairenizce işbu davamızın haklı temellere dayandığı sonucuna ulaşılırsa; aynı konuya ilişkin olarak verilen gerekçeli kararlarda ısrarlı biçimde yaptığı kanunsuzluk uyarılarını, dolayısıyla daireniz kararlarını yok sayarak hukuka ve yargısal mercilere olan güveni ağır biçimde zedeleyen dava konusu düzenlemeyi yapan kamu görevlileri aleyhinde suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz? denildi.

-?YILLARDIR OYNANAN OYUNUN ÖNÜNE GEÇİLECEK?-

Eğitim-İş, yönetmelik hakkında verilecek herhangi bir yürütmeyi durdurma ya da iptal kararı sonrasında uygulanma şeklinin açıklanmasını da talep etti. Gerekçede, ?Bu sayede, yıllardır oynanan oyunun önüne geçilecek ve eğitim kurumlarının vekâleten görevlendirmeler yoluyla yönetilmesinin önüne geçilecektir? denildi. Dava gerekçesinde davanın kabul görmemesi ihtimali de göz önünde bulundurulurken, ?Bu taleplerimizin kabul görmemesi halinde davalı idareyi sevk idare eden anlayış maalesef amacına ulaşmış olacak ve hukuk sistemini en zayıf noktasından yakalayarak kamu menfaatine aykırı tutum ve davranışlarını sürdürecektir? ifadesine yer verildi.

-?SINAV KOŞULUNUN YÖNETMELİKTE OLMAMASI OBJEKTİFLİĞE AYKIRI?-

Yönetici Atama Yönetmeliği ile ilgili geçen ay Danıştay tarafından bir kez daha verilen yürütmenin durdurulması ve iptali kararına da dava gerekçesinde yer verildi. Danıştay'ın verdiği 26 sayfalık gerekçeli kararda yer alan ?Hukuka uygunluk denetimi sonrasında oluşan kararların, oldukça önemli bir kaynak durumunda olduğu? kararına işaret edildi.

Dava gerekçesinde sınav koşulunun yönetmelikte yer almaması nedeniyle de Yürürlükten kaldırılan yönetici atama yönetmeliğine dikkat çekildi. Gerekçede ?Yönetmelikte objektif kriter ve liyakat ilkesi açısından var olan en önemli özellik asgari şartlarda da olsa, yeterliliğin tespiti için müdür yardımcısı atamalarında seçme sınavı, müdür atamalarında düzey belirleme sınavı öngörülmesi ve söz konusu sınavların başvuru şartlarına uygun niteliklere sahip olanlara en az 1 ay önce duyurulması idi. Sınav koşulunun yer almadığı dava konusu düzenlemenin kariyer ve liyakat ilkelerine aykırılık oluşturacağı açıktır ve Yüksek Mahkemeniz konuyla ilgili olarak verdiği önceki kararlarında bu hususu ısrarla vurgulamıştır? denildi.


Orijinal eklentiyi indir

DANIŞTAY 2. DAİRE BAŞKANLIĞI'NA

24.04.2008

İşlemin Niteliği ve Sonuçları Dikkate Alınarak Davalı İdarenin Savunması Alınıncaya Kadar

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMLİDİR

Memur Eliyle Tebliğ İstemlidir

Dairenizin Aynı Konuya İlişkin Olarak Verdiği Kararlarda Israrlı Biçimde Yaptığı Kanunsuzluk Uyarılarını Yok Sayarak Hukuka ve Yargısal Mercilere Olan Güveni Ağır Biçimde Zedelemek Pahasına, Konusu Anayasal Suç Teşkil Eden Dava Konusu Düzenlemeyi Yapan, Bu Yaklaşımları Nedeniyle Her Defasında Sonucu Bile Bile Binlerce Dava Açılmasına Neden Olarak Kamuyu Büyük Miktarlarda Zarara Sokan Kamu Görevlileri Aleyhinde Suç Duyurusunda Bulunulması İstemlidir.

DAVACI : Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (EĞİTİM-İŞ)

Ataç 1 Sok. Günal Apt. 42/5 Kızılay ? ANKARA

VEKİLLERİ : Av. Tansu BATUR

Av. Jale KURAL

Av. Göktan KOÇYILDIRIM

Meşrutiyet Cad. 3/14-16 Kızılay /Ankara

DAVALI : Milli Eğitim Bakanlığı / ANKARA

DAVA KONUSU :

24.04.2008 tarih ve 26856 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ?Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Yönetmeliği? ?nin madde 11/(1)-ç' nin ; madde 12' nin ; Geçici 2. madde hükmünde yer alan ?sınavların geçerlik süresi ile sınırlı olmak kaydıyla? ibaresinin ; Ek-2 Yönetici Değerlendirme Formunun öncelikle davalı idarenin savunması alınmaksızın yürütmesinin durdurulması ve sonrasında iptali, savunma alınmasına karar verilmesi halinde savunma süresinin kısaltılarak ek savunma süresi verilmemesi,

Daireniz kararlarını ?yok? sayarak düzenleyici işlemi yapan kamu görevlileri aleyhinde suç duyurusunda bulunulması ve

İptal ya da yürütmeyi durdurma kararı sonrasında, karar sonrasında hukuki boşluk doğduğundan bahisle binlerce yöneticiliği yandaşlarına vekaleten teslim eden idarenin yıllardır sürdürdüğü suistimalin önlenmesi amacıyla kararın uygulanma şeklinin açıklanması talebinden ibarettir.

İLAN TARİHİ : 24.04.2008

HUKUKA AYKIRILIK VE İPTAL NEDENLERİ

Bilindiği üzere, idare hukuku açısından atama; bir kişiye bir kamu hizmeti veren ve o kişiyi, hizmetin yerine getirilmesiyle yükümlü ve yetkili kılan objektif kıstaslarla belirlenmesi esas olan bir şart işlemdir. Bu yetki, kamu hizmetlerinin gereklerine uymayan amaçlar için kullanıldığında memuriyet güvencesi yerle bir olmaktadır. Kamu hizmeti ; devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında, genel ve ortak gereksinmeleri karşılamak, kamu yararı ya da çıkarını sağlamak için yapılan ve topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinliklerdir.(AYM. 23.06.1995 tarih, 1994/71E, 1995/23K) Bu hizmet, belirli bir siyasi partiye ve / veya düşünceye değil, devlet tüzelkişiliğine yapılır. İdare, gerek 657 sayılı DMK'nun 3. maddesi ile ve gerekse 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yasası 56. maddesi uyarınca yönetici atamalarında, kariyer ve liyakat ilkelerini esas almak zorundadır. Bunun yanında temel bir devlet ilkesi olan eşitlik ilkesi; aynı hukuki durumda bulunan kişilere hukuk kurallarının aynı şekilde uygulanması anlamını taşımaktadır. Sayılan ilkeler de dahil dava konusu düzenlemelerin hukuka uygunluğuna karine teşkil edecek bir ilke bulunmamaktadır. Amaç, kamu yararı gözeterek kamu hizmeti sunmak olmalıdır.

Kariyer ve liyakat kavramları kamu personeline tanınmış güvencelerdendir. Bu güvencelerle, kamu görevlilerinin huzurlu bir ortam içinde ve kamu yararına yönelik olarak çalışma yapabilmelerine olanak sağlanmaya çalışılmıştır. Buna göre : Kariyer ilkesi, DMK madde 3/B de de ifade edildiği üzere; memurlara, ifa ettikleri kamu hizmetleri için gerekli bilgilere ve yetişme koşullarına uygun biçimde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme olanağı sağlamayı ifade eder. Bu sayede kişi, erken yaşlarda daha da üst görev noktalarına ulaşmak amacıyla girdiği memurluk mesleğinde, şartların elverdiği ölçüler dahilinde emekli olana kadar çalışacaktır. Söz konusu meslek, kişinin ömrünün çok uzun bir dönemini içine alacak bir iştir. Kişi çeşitli kurallar çerçevesine mesleğinde yükselme olanağına sahip olur. İlke, meslekte uzmanlaşmayı getireceği için, kamu hizmetinin daha verimli sunulmasını sağlar. Elde edilecek kıdem sayesinde memur işinde tecrübe ve bilgi kazanır. Bu sayede memur, sosyal ve ekonomik açıdan güvence altında bulunur. Yükselme ve ilerlemelerin, yasal güvence altında olması, hukuk devletinin ve hukuka bağlı bir idarenin vazgeçilmez ölçütüdür. Yükselme ve ilerlemelerin kuralları önceden konulan usullerle düzenlenerek, adam kayırma ve siyasi baskılar en aza indirilir. Liyakat (yeterlilik) ilkesi ise, memurların hizmete giriş ve ilerleyişlerinde yeteneklerinin ve başarılarının ön planda tutulmasını ifade eder(DMK md.3/C). Bu ilke, söz konusu hizmet için en ehil, en nitelikli, en başarılı kim ise, hizmetin ifasına yönelik tercihte onun öne çıkarılmasını anlatır. Bu sistem kişilerin, siyasi iktidara ya da etkili pozisyondaki kamu görevlilerine yakınlığına bakılmaksızın değerlendirilmesini sağlar. Bunun için herkese, eşit koşullar altında yeterlilik ve yeteneklerini sunma olanakları sağlanır. Liyakat sistemi, her tür kayırmacılığı ve ayrımcılığı reddeder. Tarafsızlık ve fırsat eşitliği sağlanarak sürdürülmesi gereken kamu hizmetinde, bu unsurlar gözardı edilirse, kamu hizmetinin temel unsurlarından olan ?süreklilik? yok edilir, memuriyet güvencesi ortadan kaldırılır ve tüm bunların doğal sonucu olarak da, ?kamu hizmetinin en etkin ve en verimli? şekilde sağlanması hedefi tutturulamaz.

Yürürlükten kaldırılan yönetmelikten önce yürürlükte olan ve Dairenizin 2007/1114 Esas sayılı dosyada hukuka aykırılık tespitlerini kıyasen hükümlerine göre yaptığı yönetmelikte objektif kriter ve liyakat ilkesi açısından var olan en önemli özellik asgari şartlarda da olsa, yeterliliğin tespiti için müdür yardımcısı atamalarında seçme sınavı, müdür atamalarında düzey belirleme sınavı öngörülmesi ve söz konusu sınavların başvuru şartlarına uygun niteliklere sahip olanlara en az 1 ay önce duyurulması idi. Sınav koşulunun yer almadığı dava konusu düzenlemenin kariyer ve liyakat ilkelerine aykırılık oluşturacağı açıktır ve Yüksek Mahkemeniz konuyla ilgili olarak verdiği önceki kararlarında bu hususu ısrarla vurgulamıştır.

Dairenizin 14.3.2007 tarih 2004/830E - 2007/1043K sayılı ilamında; 14.3.2007 tarih 2004/840E - 2007/1042K sayılı ilamında ; 27.4.2007 tarih E:2004/8022, K:2007/1848 sayılı ilamında ; 14.8.2006 tarih 2006/493E sayılı ilamında ; 7.11.2006 tarih 2006/878E sayılı ilamında ; 7.11.2006 tarih , 2006/1140E sayılı ilamında ve son olarak 26 sayfadan oluşan ve tüm bu kararların genel analizinin ve hukuken nasıl yorumlanması gerektiğinin ayrıntılı biçimde izah olunduğu 22.01.2008 tarih ve 2007/1114E sayılı yürütmeyi durdurma kararında hukuka uygun bir yönetmelikte olmasın gereken unsurlar tek tek ortaya konulmuştur. Müvekkil sendikanın davacısı olduğu 2007/1114 Esas sayılı dosyanın HENÜZ BİR-KAÇ HAFTA ÖNCE VERİLEN YD kararında özet olarak ;

Anayasa'nın "Yargı yolu" başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen; "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır." hükmünün "Hukuk Devleti" ilkesinin gereklerinden biri olan yargısal denetimin en üst normatif dayanağını oluşturduğu ve bu kuralın, yargı kararlarının uygulanmaması halinde anlamını yitireceği,

Anayasa'nın "A. Mahkemelerin bağımsızlığı" başlıklı 138. maddesinin 4. fıkrasında yer alan; "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." şeklindeki hükmün yargı kararlarının uygulanması konusunda yasa koyucuya, yürütme organları ile idareye tartışmaya kapalı bir Anayasal görev yüklediği,

Yargı kararlarına uyma ve uygulama zorunluluğunun; şekli uygulama ve uymayı ifade etmediği, içeriğe ve öze yönelik uygulama ve uymayı içerdiği,

Dolayısıyla idarenin yargı kararını "aynen" ve "gecikmeksizin" uygulamaktan başka bir seçeneğinin bulunmadığı,

Hukuka uygunluk denetimi sonrasında oluşan kararların, oldukça önemli bir kaynak durumunda olduğu,

İdarelerin belli bir hukuksal düzenlemeyi gerçekleştirmek isterken, üst hukuk normlarına uygunluğu gözetmeleri ve yargısal kararlarla ortaya konan amaçların normatif kurallarda vücut bulmasını sağlamalarının, hukuki bir zorunluluk olduğu,

Yargı kararlarının uygulanma ve yargı kararlarına uyma zorunluluğunun, bireylerin hak arama özgürlükleri ile birebir bağlantılı olan bir durumu ortaya koyduğu ve bireylerin, yargı kararlarının uygulanması durumunda bu özgürlüklerinin varlığını somut bir biçimde hissetmelerinin mümkün olacağı,

Yargı kararı ile korunan bir hakkın, hak sahibine teslim edilmesi, "Hukuk Devleti'nin bir bireyi durumundaki herkes için anlamlı bir ayrıcalık olduğu ve bu ayrıcalığın Anayasa'nın 36. maddesinin 1. fıkrasında normatif biçimde ortaya konulduğu,

Dolayısıyla, idari yargı yerlerince verilen kararların uygulanıp uygulanmaması konusunda idarenin herhangi bir "takdir yetkisi"ne sahip olmadığı, bu kararların doğruluğunu tartışma ve buna göre uygulama yetkisinin bulunmadığı, idarelerin bu alandaki yetkilerinin, "BAĞLI YETKİ " niteliğinde olduğu,

2. Daire'nin konuyla ilgili olarak daha önce verdiği kararlarda yöneticilik görevine atanmada bazı hukuksal ilkeleri ortaya koyduğunu, bu ilkelerin ;.

* Yöneticilik görevine aday olacakların haberdar edilmesini sağlamak suretiyle geniş katılımı ortaya çıkarma,

* Yöneticilik görevine aday olanların değerlendirilmesini, kriterleri objektif (nesnel) olarak belirlenmiş bir seçme usulü ile gerçekleştirme,

* Değerlendirme kriterlerini, en uygun personelin seçilmesini sağlayacak biçimde oluşturma,

* Değerlendirmenin somut verilere (bilgi, belge) dayalı biçimde gerçekleştirilmesi suretiyle hukuka uygunluk denetiminin kapsamını sınırlandırıcı etkide bulunmama,

olduğu ve aynı şekilde bu kararların; hukuka aykırılığını ortaya kovduğu normatif düzenlemelere benzer yeni düzenlemeler yapılmaması konusunda idareyi bilgilendirici açıklamalar içerdiği ve buna göre; idarenin, yeni bir yönetmelikte bu ilkeleri gözönünde bulundurmak ZORUNDA OLDUĞU ,

KARİYER VE LİYAKAT ilkelerinin temelinde objektif kurallar çerçevesinde isin ehline verilmesi ve hak etme kavramlarının yattığı ve kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesinin tek güvencesinin de, hizmetin yetişmiş, ehil kamu görevlilerince verine getirilmesinden geçmekte olduğu,

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 43 ve 45. maddelerinde yer alan; görevin gerektirdiği niteliklere ilişkin vurguların, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı eğitim kurumlarına yönetici olarak atanacak ve bu görevi ikinci görev kapsamında yapacak olanlar açısından geçerli olması gereken yaklaşımı başka bir açıdan da ortaya koyduğu,

Atama tasarrufunun, mevzuatın öngördüğü koşulların varlığı halinde talep edilebilecek bir hak olduğu ve atama tasarrufunun amacının; kamu hizmetinin daha iyi bir biçimde yürütülmesini ve böylece kamu yararının gerçekleşmesini sağlamak olduğu,

Atama tasarrufunun temel amacının "kamu hizmeti" olduğu ve kamu hizmetinin daha iyi yürütülmesi amacına yönelik olması gerektiği ,

İdarenin işlem ve kararlarında hukuka uygunluğun sağlanması ve idare edilenlerin hak ve menfaatlerinin korunmasını esas almak zorunda olduğu ve bu esasın takdir yetkisinin hukuk sınırları içinde kullanılmasıyla mümkün olabileceği, TAKDİR YETKİSİNİN ASLA KEYFİLİK ARACI OLAMAYACAĞI,

Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik gibi yazılı hukuk kuralları yanında yargı kararlarıyla da sınırlanan takdir yetkisi konusunda İDARENİN BAĞLI YETKİ içerisinde olduğu,

Yönetsel işlemlerin, kanunilik ilkesi gereği çeşitli kayıtlara ve sınırlamalara tabi tutulduğu ve bu işlemlerin kendilerinden önce varolan ve nesnel hukuk kurallarınca belirlenmiş bulunan bir nedene dayanmak zorunda oldukları ve tesis ettikleri işlemi gerekçelendirmek zorunda oldukları,

Hiyerarşik normlar sistemi olan hukuk düzeninde alt düzeydeki normların, yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan aldığı; normlar hiyerarşisinin en üstünde evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasanın bulunduğu ; daha sonra gelen kanunların yürürlüğünü Anayasa'dan, tüzüklerin yürürlüğünü kanunlardan, yönetmeliklerin ise yürürlüğünü kanun ve tüzüklerden aldığı ; dolayısıyla bir normun, kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan bir norma aykırı veya bunu değiştirici nitelikte bir hüküm getiremeyeceği,

Sözkonusu hiyerarşinin, yönetmelikler bakımından bir ifadesi niteliğini taşıyan Anayasa'nın 124. maddesine göre ; Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri ; yönetmeliğin sebep unsurunu bir kanun veya tüzüğün teşkil edeceği ; kanunun veya tüzüğün daha önce hiçbir şekilde düzenlemediği bir alanda yönetmelik çıkarılamayacağı,

Mülga yönetmelik hükmünde, "PUAN ÜSTÜNLÜĞÜ" ilkesine ver verilmek suretiyle somut ve objektif bir değerlendirme kriteri getirilmişken, dava konusu düzenlemede böyle bir kritere ver verilmediği ,

?HİZMET SÜRESİNİN? ; kariyer ve liyakat ilkeleri acısından temel nitelikte bir unsur olduğu, mülga yönetmelik hükümleri gözetildiğinde, mülga yönetmelikte öngörülen hizmet sürelerinin dava konusu düzenleme ile kısaltıldığı; daha az kıdemi esas almanın kamu yararı ve hizmet gereklerine nasıl bir olumlu katkı sağladığının somut biçimde ortaya konulamadığı,

Dava konusu düzenlemelerin ;

Danıştay 2. Dairesinin konuyla ilgili içtihatlarına aykırılık oluşturduğu,

Sübjektif değerlendirmelere açık bir sistemi öngördüğü için objektiflik ilkesinden uzaklaşıldığı

Yöneticilik görevine aday olmak isteyecekleri haberdar edecek bir içeriğe sahip olmadığı için fırsat eşitliğini ortadan kaldırarak ve geniş katılımı engellemediği,

Takdir yetkisinin sınırlarını hiçbir kıstasla bağlı tutmayacak ölçüde genişlettiği için kamu personelinin mesleki anlamda kendini geliştirme isteğini sınırlayıcı nitelik taşıdığı ,

Hiçbir değerlendirme kriterine yer vermeyerek hukuka uygunluk denetiminin etkinliğini daralttığı,

Kariyer ve liyakat ilkelerini gözetmeyen yapısıyla kamu personeli açısından güvencesiz bir ortam yarattığı,

Görevin gerektirdiği niteliklere ilişkin bir vurguyu içermemesi nedeniyle en uygun personelin seçimini ve dolayısıyla kamu hizmetinin iyi işlemesini zorlaştırıcı bir etkiye sahip olduğu,

Yetkinin kişisel değerlendirmeye çok fazla açık olması nedeniyle, iyi niyetle kullanım halinde dahi, uygulanan işlemlerde büyük yanılgılara neden olacağı ve yapılacak değerlendirme hatalarının sonradan düzeltilmesinin oldukça güç bir uğraşı gerektireceği,

Takdir yetkisindeki mutlaklığın, keyfi ve kamu yararı amacı dışında uygulamalara neden olabileceği,

şeklinde ifade edilebilir. Dava konusu yönetmeliğin son derece ayrıntılı olarak ortaya konulan Daireniz değerlendirmelerine tamamen aykırı nitelik ve ruh taşıdığı tartışmasızdır. Şöyle ki :

1- İptal İstemine Konu Madde 11/(1)-ç Hükmünün Hukuki Değerlendirmesi

Hüküm aynen ; ?Son üç yıllık hizmet süresi içinde, yöneticilik görevi olanların yöneticilik görevi adli veya idari soruşturma sonucu üzerinden alınmamış olmak? şeklindedir.

Son derece suistimale açık bir hüküm olup, bünyesinde memuriyet güvencesine aykırı belirsizlikler barındırmaktadır. Kanımızca, bu tür bir hükmün yönetmelikte yer almasının nedeni yandaşlar dışındaki yöneticileri, uydurma soruşturmalarla görevden el çektirmek suretiyle görevlerinden uzaklaştırmaktır. Düzenlemeye göre, herhangi bir yönetici ne ölçüde keyfi ya da kasıtlı olursa olsun bir şekilde yöneticilikten el çektirilirse, kendisine yapılan haksızlığı yargı kararıyla ortaya koysa dahi yöneticilik vasfını yitirecektir. Bir an için farklı bir yorum yapılarak, soruşturma sonucu yöneticilik görevinden el çektirilmiş kişilerin soruşturma sürecinde bu görevlere talip olmalarının sakınca yaratacağı kabulse dahi, hüküm bu durumdaki yöneticilerin yargı kararı ile aklanmaları olasılığını dışlamıştır ve bu yönüyle de mutlak biçimde eksiktir.

Davalı idarenin, kendisine yakın görmediği yöneticileri uydurma soruşturmalarla yöneticilikten uzaklaştırma hedefine yönelik düzenlemenin öncelikle yürütmesinin durdurulması, sonrasında iptali zorunludur.

2? İptal İstemine Konu Madde 12 Hükmünün Hukuki Değerlendirmesi

?Müdürlüğe Atama? başlıklı hüküm aynen şu şekildedir ;

(1) (C) tipi eğitim kurumu müdürü olarak atanacakların eğitim kurumu yöneticiliklerinde en az bir yıl görev yapmış olmaları, (B) tipi eğitim kurumu müdürü olarak atanacakların eğitim kurumu yöneticiliklerinde en az iki yıl görev yapmış olmaları ve (A) tipi eğitim kurumu müdürü olarak atanacakların eğitim kurumu yöneticiliklerinde en az üç yıl görev yapmış olmaları kaydıyla, boş bulunan eğitim kurumu müdürlüklerine atanmak isteyenlerden bu Yönetmelikte öngörülen genel şartları taşıyanlar, valiliklerce yapılacak duyuru üzerine Ek-1'deki Yöneticilik İstek Formu ile en fazla beş eğitim kurumu tercih etmek suretiyle valiliklere başvuruda bulunurlar.

(2) Başvuruda bulunan adayların değerlendirmeleri Ek-2'deki Yönetici Değerlendirme Formu üzerinden yapılır.

(3) Yapılan değerlendirme sonucunda adayların atamaları, tercihleri doğrultusunda puan üstünlüğü esasına göre yapılır.

Düzenleme ile, atamaya esas görev yapma süreleri objektif hiçbir kriter ortaya konulmaksızın, önceki düzenlemelere nazaran- bu eksiklik nedeniyle eleştirilerek yürütmesi durdurulan mülga yönetmelik hükmü hariç- azaltılmıştır. Söz konusu hükmün iptal edilmemesi halinde, yeterlilik açısından gerekli şartlara sahip olmayan bir çok kişi eğitim kurumu yöneticisi olarak atanacaktır. Davalı idare bu iradesini, EK-2 de yer alan puanlamada hizmet süresinin ağırlığını düşürerek açıkca ortaya koymuştur. İşbu düzenlemenin ?aynısı?nın yürütmesi Daireniz'ce 2007/1114 Esasına kayıtlı dosyada üzerinden durdurmuştur. Yürütmeyi durdurma kararı gerekçesinde hukuka aykırılık aynen :

??Hizmet süresi; kariyer ve liyakat ilkeleri acısından temel nitelikte bir unsurdur. Nitekim, Danıştay Beşinci Dairesi'nin 27.6.2001 günlü, E:2000/384, K:2001/2833 sayılı kararında; "yönetici olarak atanacak ya da üst göreve getirilecek kişilerde diğer koşulların yanı sıra işlem tarihi itibariyle hizmet süresinin ön planda tutulmasının personel rejimimizin esasları arasında ver aldığı, başka bir anlatımla hizmet süresinin kıdem ve liyakatin ana unsurları arasında bulunduğu ve kişilerin somut olarak değerlendirilmesinin de önemli bir ölçütü olduğu" belirtilmiştir.Yukarıda belirtilen yönetmelik hükümleri gözetildiğinde, mülga Yönetmelikte öngörülen hizmet sürelerinin dava konusu düzenleme ile kısaltıldığı görülmektedir.Bununla birlikte; dava konusu hükümdeki sürelerin, mülga Yönetmelikteki sürelere göre kısa tutulmuş olmasını haklı gösterecek, bir başka ifadeyle, daha az kıdemi esas almanın kamu varan ve hizmet gereklerine nasıl bir olumlu katkı sağladığını somut biçimde ortaya kovacak bir sebep de davalı idare tarafından ileri sürülmemiştir??

şeklinde eleştiri konusu yapılmıştır. Kararda, ilgili davada konusu yönetmeliğin yürürlükten kaldırdığı yönetmeliğin bağlantılı hükmünde yer alan hizmet sürelerinin kısaltılmasının kamu yararı ve hizmet gereklerine olumlu katkısının olamayacağı belirtilmişti. Bahsi geçen dava dosyasının davada ifade ettiğimiz gibi, kıdem süresinin azaltılması 657 sayılık DMK da temel prensipleri belirlenmiş olan personel rejimine, kariyer ve liyakat ilkesine aykırıdır. Yöneticilik kadrolarına talip olan yandaş sayısı potansiyelini artırma hedefine odaklı bir düzenlemedir.

Hükmün (2) ve (3). bendlerinin ilk bentte yer alan hukuka aykırı ibarelerden bağımsız hukuki sonuç doğurma olanağı olmadığından, söz konusu hükümlerin de madde kapsamında hukuka aykırı olduğuna kuşku yoktur. Maddenin öncelikle yürütmesinin durdurulmasının sonrasında iptalinin zorunlu olduğu kanısındayız.

3 ?Geçici 2. Madde Hükmünde Yer Alan İptal İstemine Konu, ?sınavların geçerlik süresi ile sınırlı olmak kaydıyla? İbaresinin Hukuki Değerlendirmesi

Geçici 2. Madde hükmünde yer alan iptal istemine konu ?sınavların geçerlik süresi ile sınırlı olmak kaydıyla? ibaresi de hukuka aykırı olup sınav kazanan binlerce yönetici adayının, önceki yönetmelikten kaynaklanan haklı beklenti ve kazanılmış haklarına ağır saldırıdır. Zira davalı idare, 11.1.2004 tarihli yönetmelikte öngörülen sınavı kazanan adaylara başvuru olanağı sunmamıştır. Bu adayların, hiçbir kusurları olmamasına rağmen davalı idarenin kasıtlı olarak yarattığı hukuki kaos nedeniyle ilgili yönetmeliğin 16 . maddesinde yer alan 2 yıllık süreyi doldurmuşlardır. İdare kendi kusurunun ve kötü niyetinin faturasını objektif biçimde atanma hakkını kazanmış adaylara kesmeye çalışmaktadır.

Dolayısıyla, söz konusu atıf yapılan yönetmelikte yer alan 2 yıllık başvuru süresini yargı kararları sonrası hukuki düzenleme yapmayarak dolduran idare, eğitim yöneticisi adaylarının sözde kazanılmış haklarını koruma adı altında, mağdur etmeye çalışmaktadır. ?2 yıllık sürenin hesaplanmasında hukuken başvuru olanağının olmadığı süreler dikkate alınamaz? şeklinde bir istisna ibaresinin hükümde yer almaması, davalı idarenin yıllardır Daireniz kararlarını uygulamamak suretiyle ulaşmak istediği hedeflerden birine daha ulaşması anlamına gelecektir. Davalı idare, önceden sınav kazanarak atama bekleyen binlerce mağdur yönetici adayını devre dışı bırakabilmek için hukuki kaos yaratmış ve Daireniz kararlarını gerekçe göstererek onlara süreleri içerisinde başvuru hakkı tanımamıştır. Bu yaklaşım nedeniyle binlerce yönetici adayı, haklı beklentilerinin karşılıksız kalması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğramıştır. Bu nedenlerle, 2 yıllık başvuru süresini sınavların yapıldığı tarihten başlatan ?sınavların geçerlik süresi ile sınırlı olmak kaydıyla? ibaresinin öncelikle yürütmesinin durdurulması sonrasında iptali gereklidir kanısındayız.

4- İptale Konu Ek-2 Yönetici Değerlendirme Formunun Hukuki Değerlendirmesi

Form incelendiğinde görüleceği üzere, yönetici atamalarında SINAV KAPSAM DIŞI BIRAKILMIŞTIR. Dairenizin, bu tür bir eksikliği defalarca iptal sebebi yapmasına rağmen davalı idare keyfi tutumunu sürdürmektedir. Dairenizin 27.4.2007 tarih ve 2004/8022E, 2007/1848K sayılı ilamında son derece yerinde olarak; ?Kamu hizmetinin etkin ve süratli bir şekilde yürütülmesinin sağlanması amacıyla, liyakatin; kriterleri objektif olarak belirlenmiş bir yazılı sınavla saptanması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.? şeklindeki değerlendirmeyle OBJEKTİF KRİTERLERE GÖRE YAPILAN SINAVIN LİYAKATIN TESPİTİNDE ÖN KOŞUL OLDUĞUNU ortaya koymuştur. Sınav koşulu kayırmacılığın önündeki en büyük engel olduğu için davalı idare ısrarla, 11.01.2004 tarihli yönetmelikten geriye giderek yönetici atamalarında sınavı ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Danıştay verdiği tüm yürütmeyi durdurma kararları ve iptal kararlarında sınavsız atamaların öznel değerlendirmelere açık olmasını eleştiri konusu yapmış ve SINAVI OLMAZSA OLMAZ KOŞUL OLARAK ORTAYA KOYMUŞTUR.

Dolayısıyla, Daireniz bağlayıcı kararlarına rağmen SINAVI DIŞLAYAN EK-2 yönetici değerlendirme formunun öncelikle yürütmesinin durdurulması, sonrasında iptali zorunludur. Formda yer alan kriterler aynen şu şekildedir :

Yönetim hizmetleri

Vekaleten Müdür Yardımcılığında geçen her yıla 0,8 puan

Asaleten Müdür Yardımcılığında geçen her yıla 1 puan

Vekaleten Müdür Baş Yardımcılığında geçen her yıla 0,9 puan

Asaleten Müdür Baş Yardımcılığında geçen her yıla 1,1 puan

Vekaleten Müdürlükte (A,B,C tipi) geçen her yıla 1,2 puan

Asaleten Müdürlükte (A,B,C tipi) geçen her yıla 1,3 puan

Eğitim Kurumu Yön. Görev. Olarak Geçen Sürelerin Her Yılına 1 puan

Öğretmenlikte Geçen Her Yıla (Yöneticilikte Geçen Süreler Hariç) 0,1 puan

Ödüller , siciller, cezalar

Son 3 yıl sicil ortalaması 90 ve yukarı olanlara 10 puan

Son 3 yıl sicil ortalaması 76-89 arası olanlara 8 puan

3 defaya kadar her aylıkla ödül 8 puan (3x8 =24)

3 defaya kadar her AYA ce verilmiş takdir belgesi 5 puan (3x5 =15)

3 defaya kadar her teşekkür belgesi için 3 puan (3x3 = 9 )

Her uyarma , kınama, ihtar ve tevbih cezaları İçin -3 puan (sınırsız)

Har aylıktan kes., ders ücretlerini kes.i, maaş kes.cezası için -3 puan (sınırsız)

He kademe ilerlemesinin durd., kıdem ind., derece İnd. Cezası -8 puan (sınırsız)

Eğitim :

Yönetim alanında Yüksek Lisansa 5 puan,

Diğer alanlarda Yüksek Lisans 3 puan

Yönetim alanında Doktora 8 puan

Doktora (Diğer Alanlarda) 5 puan

Kariyer

Uzman Öğretmen Unvanlı Olanlar İçin 5 puan

Başöğretmen Unvanlı Olanlar İçin 8 puan

Ek puan

Atanmak İstediği Eğitim Kurumuna Branşı İtibariyle Öğretmen Olarak Atanabilecek Nitelikte Olanlar İçin 5 puan

Kurucu Müdür Olarak Görev Yapanlardan Görev Yaptıkları Eğitim Kurumuna Atanmak İsteyenler İçin 5 puan

?Yüksek Lisans ya da doktora yapmış olan uzman ve baş öğretmenlere ayrıca puan verilmez?

Görüldüğü üzere, davalı idare sınavı dışlamakla kalmamış objektif bir değerlendirme yaparım korkusuyla, yönetici adaylarını alaya alan değerlendirme kriterleri koymuştur. Anlaşılan o ki , son 6 yıldır milli eğitimi yöneten anlayış, 6 yıl boyunca ortaya koyduğu hukuksuzlarla kazandığı mevzilerin meyvalarını yemeye soyunmuştur. Yöneticiliği ? 6 YILDIR KENDİ ATADIĞI YÖNETİCİLERİN VERDİĞİ SİCİLLERE, CEZALARA, ÖDÜLLERE? odaklamıştır. Bu yaklaşım Türk Milli Eğitim sistemine yapılabilecek en büyük kötülük, eğitim çalışanlarına yapılabilecek en ağır hakarettir. Eğitim çalışanlarını bu ölçüde küçümsemek, en hafif tabirle insafsızlıktır.

Bu anlayışın yönetim dönemi henüz 5-6 yıllık olduğu için, başka dönemlerde elde edilen yöneticilik tecrübesi -hesapları bozar korkusuyla- dikkate alınmaması gereken bir olgudur. Aynı şekilde, 6 yıldır genel olarak okulları kendi anlayışlarına yakın yöneticilere teslim ettikleri için, ceza veren de ödül veren de bizden nasıl olsa felsefesiyle harekete edilmiştir. Dairenizin 2007/1114 Esas sayılı dosyada altını çizdiği üzere ; ?Hizmet süresi; kariyer ve liyakat ilkeleri acısından temel nitelikte bir unsurdur. Nitekim, Danıştay Beşinci Dairesi'nin 27.6.2001 günlü, E:2000/384, K:2001/2833 sayılı kararında; "yönetici olarak atanacak ya da üst göreve getirilecek kişilerde diğer koşulların yanı sıra işlem tarihi itibariyle hizmet süresinin ön planda tutulmasının personel rejimimizin esasları arasında ver aldığı, başka bir anlatımla hizmet süresinin kıdem ve liyakatin ana unsurları arasında bulunduğu ve kişilerin somut olarak değerlendirilmesinin de önemli bir ölçütü olduğu" dür. Kriterlere göre, deyim yerindeyse 5 yılını doktoraya, ömrünü yöneticiliğe vereceğine ; ?1 HAFTADA AMİRİNİN GÖNLÜNÜ 3 DEFA HOŞ EDİP 3 TEŞEKKÜR TEŞEKKÜR ALARAK YÖNETİCİ OLMAK MÜMKÜNDÜR. Kriterlerin tamamı sınırsız ve keyfi takdir yetkisini özendirici, suistimalleri ödüllendirici ; mutlak biçimde kamunun menfaatinin aleyhine odaklanmış kriterlerdir.

Daireniz kararlarına aykırı olarak sınav koşulunu içermeyerek YARIŞMA ORTAMINI DIŞLAYAN, tamamen öznel değerlendirmelere açık, objektif hiçbir kriter içermeyen, takdir yetkisine mutlaklık ölçüsünde bir etki kazandıran EK-2 değerlendirme formunun öncelikle yürütmesinin durdurulması sonrasında iptali gerekir kanısındayız.

Sonuç olarak ; dava konusu hükümler için Dairenizin 2007/1114 sayılı dosyada verdiği yürütmeyi durdurma kararında yaptığı ? Sübjektif değerlendirmelere açık bir sistemi öngördüğü için objektiflik ilkesinden uzaklaşmayı ifade etmektedir. Takdir yetkisinin sınırlarını hiçbir kıstasla bağlı tutmayacak ölçüde genişlettiği için kamu personelinin mesleki anlamda kendini geliştirme isteğini sınırlayıcı bir sonuç doğurmaktadır.Kariyer ve liyakat ilkelerini gözetmeyen yapısıyla kamu personeli açısından güvencesiz bir ortam yaratmaktadır.Görevin gerektirdiği niteliklere ilişkin bir vurguyu içermemesi nedeniyle en uygun personelin seçimini ve dolayısıyla kamu hizmetinin iyi işlemesini zorlaştırıcı bir etkiye sahiptir.Diğer taraftan, dava konusu düzenlemede; yetkinin bu derecede kişisel değerlendirmeye açık olması, iyi niyetle kullanım halinde dahi, uygulanan işlemlerde büyük yanılgılara neden olabilecektir. Yapılacak değerlendirme hatalarının sonradan düzeltilmesi de oldukça güç bir uğraşı gerektirecektir.? şeklindeki tespitlerin somut dava konusu düzenlemeler içinde de geçerli olduğu tartışmasızdır.

Yürütmenin Durdurulması İstemimiz Hakkında

Somut davada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 27/2.maddesinin koşulları bu davada gerçekleşmiştir. Yönetici atamalarında uygulanan objektif kriterlerin tamamının ortadan kaldırıldığı dava konusu işlemin yürütmesi ivedilikle durdurulmazsa kamu nezdinde ?giderilmesi olanaksız? zararlar ortaya çıkacak, konuyla ilgili binlerce dava açılacaktır. Bu nedenle bir an önce (idarenin savunması alınmaksızın) yürütmenin durdurulması kararının verilmesi gerekmektedir. Yürütmenin durdurulması isteminin karara bağlanabilmesi için, davalı idarenin savunmasının alınmasına gerek duyulması halinde ise, SAVUNMA SÜRESİNİN KISALTILMASINI, EK SAVUNMA SÜRESİNİN VERİLMEMESİNİ, verilecek kararların ALO POST, APS VEYA MEMUR ELİYLE TEBLİĞ OLUNMASINA karar verilmesini talep etmekteyiz.

SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda arz ve izah olunan sebepler yanında mahkemenizce re'sen gözetilecek hususlar dikkate alınarak;

24.04.2008 tarih ve 26856 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ?Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Yönetmeliği? ?nin madde 11/(1)-ç'nin ; madde 12'nin ; Geçici 2. madde hükmünde yer alan ?sınavların geçerlik süresi ile sınırlı olmak kaydıyla? ibaresinin ; Ek-2 Yönetici Değerlendirme Formunun öncelikle davalı idarenin savunması alınmaksızın yürütmesinin durdurulması ve sonrasında iptali, savunma alınmasına karar verilmesi halinde savunma süresinin kısaltılarak ek savunma süresi verilmemesi,

Verilecek kararların memur eliyle tebliğ edilmesi,

Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesi,

Daireniz kararlarını ?yok? sayarak düzenleyici işlemi yapan kamu görevlileri aleyhinde suç duyurusunda bulunulması,

İptal ya da yürütmeyi durdurma kararı sonrasında, karar sonrasında hukuki boşluk doğduğundan bahisle binlerce yöneticiliği yandaşlarına vekaleten teslim eden idarenin yıllardır sürdürdüğü suistimalin önlenmesi amacıyla kararın uygulanma şeklinin açıklanması

yönünde karar verilmesini arz ve talep ederiz. Saygılarımızla

24.04.2008

Davacı Eğitim-İş Sendikası Vekilleri

Av. Tansu BATUR Av.Jale KURAL Av.Göktan KOÇYILDIRIM

Ekler : 1- Onaylı vek. örneği

2- Dava konusu yönetmelik

3- Valiliklere yapılan başvuru örneği

4- Danıştay'a itiraz dilekçemiz sureti

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber