Taksirli suç sebebiyle hapis cezası alan Memur aylıksız izin kullanabilir mi?

657 sayılı Kanun hükümleri, Danıştay kararları ve mülga DPB görüşü birlikte değerlendirildiğinde; taksirli suç nedeniyle hapis cezası alan memurun aylıksız izin kullanamayacağı değerlendirilmiştir.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 07 Şubat 2024 00:10, Son Güncelleme : 31 Ocak 2024 13:49
Taksirli suç sebebiyle hapis cezası alan Memur aylıksız izin kullanabilir mi?


Türk Ceza Kanununa göre "taksir"; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.

657 sayılı Kanunun 18'inci maddesine göre; kanunlarda yazılı haller dışında Devlet memurunun memurluğuna son verilmez, aylık ve başka hakları elinden alınamaz.

657 sayılı Kanunun 48'inci maddesine göre; Devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlardan birisi de A5'te " Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahküm olmamak." şeklinde düzenlenmiştir.

657 sayılı Kanunun 94'üncü maddesine göre; Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır. Çekilmek isteyen memur yerine atanan kimsenin gelmesine veya çekilme isteğinin kabulüne kadar görevine devam eder. Yerine atanan kimse bir aya kadar gelmediği veya yerine bir vekil atanmadığı takdirde, üstüne haber vererek görevini bırakabilir. Olağanüstü mazeretle çekilenler, üstüne haber vermek şartıyla bir ay kaydına tabi değildirler.

657 sayılı Kanunun 98'inci maddesine göre; Devlet memurlarının bu kanun hükümlerine göre memurluktan çıkarılması; memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi; memurluktan çekilmesi; istek, yaş haddi, malullük sebeplerinden biri ile emekliye ayrılması; ölümü hallerinde memurluğu sona erer.

657 sayılı Kanunun 125'inci maddesine göre; Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller; a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak, b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek, c) Siyasi partiye girmek, d) Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek, e) Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak, f) Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak, g) Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak, h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak, ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek, j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak, k) 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek, l) Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkan ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak.

Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; taksirli suçlar nedeniyle verilen hapis cezalarının Devlet memurluğuna alınmaya engel haller arasında gösterilmediği ve Devlet memurluğunun sona ermesini gerektiren durumlar arasında taksirli suç nedeniyle alınan hapis cezasının bulunmadığı görülmektedir.

Danıştay Birinci Dairesinin bir iştişari görüş kararında (T. 13.01.2012, E.2003/170, K.2004/3) ; Devlet memurluğuna engel nitelik taşımayan bir hapis cezasının infazı amacıyla cezaevine giren Devlet memuru hakkında, 657 sayılı Kanunun 94, 98 ve 125'inci maddeleri uyarınca işlem tesis edilebilmesinin hukuken mümkün olmadığı ve Devlet memuru olup da memuriyetine son verilmesini gerektirmeyen bir hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahküm olan bir kişinin, söz konusu cezanın infazı süresince memuriyet haklarını koruma ve kullanma ehliyetinin devam ettiğinin kabulü mümkün bulunmadığı, bu durumda olan Devlet memurunun hizmet ilişkisinin infaz süresince askıda olduğunun kabulüyle hükümlülük süresinin sona ermesinden sonra göreve iade suretiyle memuriyet statüsünü yeniden kazanması gerektiği, bunun da, memur hukukunun sonucu olan memur güvenliği ilkesinin bir gereği olduğu, hürriyeti bağlayıcı bir cezanın infazı süresi içinde memur statüsünü taşımayan bir kişinin, yasalarla memurlara tanınan haklarından yararlanabilmesi olanaklı bulunmadığından, söz konusu kişinin belirtilen süre zarfında hastalık ve yıllık izin kullanabilmesi ve bu suretle kendisine aylık ödenebilmesinin mümkün bulunmadığına hükmedilmiştir.

Danıştay Onikinci Dairesinin bir kararında (T. 11.10.1999, E. 1997/3319, K. 1999/1785); taksirli bir suçtan dolayı hükmedilmiş cezanın infaz edilmesinden sonra, hükümlünün aynı göreve iade edilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.

Mülga Devlet Personel Başkanlığı'nın bir görüşünde (T. 23.06.2016, S. 3823); bahse konu Danıştay kararı esas alınarak taksirle işlenen suçlar nedeniyle verilen mahkümiyetlerin memur olarak atanmaya engel teşkil etmediği, dolayısıyla memur iken taksirle işlenen suç nedeniyle hüküm giyenlerin memurluklarına son verilemeyeceği, hapis cezasının infazı süresince memuriyetinin askıda olduğu, ancak söz konusu cezanın infaz edilmesinden sonra ilgilinin tekrar göreve başlatılması gerektiği belirtilmiştir.

Taksirli suçlardan mahküm olunan cezanın miktarı ve nevi ne olursa olsun memuriyete engel değildir. Aynı şekilde, böyle bir suç işleyen memur da hapis cezasını çektikten sonra memuriyetine geri dönebilecektir. Taksirli bir suçtan mahküm olan memurların, cezanın infazı için cezaevinde bulunduğu sürede görevle ilişkileri askıya alınacak ancak memuriyetlerine son verilmeyecektir. Memuriyetten önce memur adayı olabilecek kimseler ile memur olan kimselerin memuriyetleri sırasında taksirli bir suçtan mahküm olmaları halinde, infazın ve hak yoksunluğunun tamamlanmasından sonra, yani süreli yasaklılık hali sona erdikten sonra Devlet memuru olma şartını yeniden kazanırlar

Bu yapılan açıklamalara ışığında; taksirli suç nedeniyle hakkında hapis cezasına hüküm verilen memurun memuriyetine son verilemeyeceği, hapis cezasının infazı süresince memuriyetinin askıya alınması gerektiği, bu askı süresinde kişinin memur statüsü taşımaması nedeniyle aylıksız izin kullanamayacağı değerlendirilmiştir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber