30 günü 1 dakika geçe yapılan istinaf başvurusu geçerli midir?

Danıştay İdari Dava Daireleri yeni tarihli bir kararında, ; idare mahkemesi kararının davacı vekiline tebliğ edildiği tarihi izleyen otuz günlük başvuru süresinin son günü saat 22.17'de istinaf başvurusuna ait harç ve posta giderlerinin yatırıldığı, bu günün sona ermesinden bir dakika sonra da istinaf başvuru dilekçesinin UYAP sistemine yüklendiğini dikkate alarark başvurunun reddini hukuka aykırı buldu.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 06 Şubat 2024 00:10, Son Güncelleme : 26 Ocak 2024 13:48
30 günü 1 dakika geçe yapılan istinaf başvurusu geçerli midir?

İdareler aşırı şekilcilikten ve esneklikten kaçınmalıdır

Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular üzerine verdiği çok sayıda kararında atıfta bulunduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 26/07/2007 tarih ve B. No: 35787/03, Walchli/Fransa kararında, "Bir mahkemeye başvuru hakkının yasal birtakım şartlara tabi tutulması kabul edilebilir olsa da mahkemeler usul kurallarını uygularken bir yandan adil yargılanma hakkını ihlal edebilecek aşırı şekilcilikten, diğer yandan da yasalar tarafından düzenlenen usul kurallarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurabilecek aşırı esneklikten kaçınmalıdır." ifadesine yer verilmiştir.

Elektronik ortamda yapılan işlemlerde sürenin gün sonudur

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 445. maddesinden, elektronik ortamda dava açılabileceği, kanun yollarına başvurulabileceği ve elektronik ortamda yapılan işlemlerde sürenin gün sonunda biteceği anlaşılmaktadır.

Elektronik ortamda açılan davalarda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda elektronik ortamda verilen dava dilekçesi üzerine yapılacak işlem ve davanın açılmış sayılacağı tarihin özel olarak düzenlendiği bir maddeye yer verilmemiş olması nedeniyle yukarıda yer verilen Kanun hükmünün elektronik ortamda verilen dava dilekçesi ve davanın açılmış sayılacağı tarih hakkında da uygulanması gerekmektedir. Bununla beraber, Kanun hükmü uygulanırken elektronik ortamın kendine has özellikli durumlarının da göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır.

Dosyanın incelenmesinden; idare mahkemesi kararının davacı vekiline tebliğ edildiği tarihi izleyen otuz günlük başvuru süresinin son günü saat 22.17'de istinaf başvurusuna ait harç ve posta giderlerinin yatırıldığı, bu günün sona ermesinden bir dakika sonra da istinaf başvuru dilekçesinin UYAP sistemine yüklendiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, yasal süresi içerisinde istinaf başvurusuna ait harç ve giderlerini yatıran ve bu sürenin sona ermesinden bir dakika sonra da istinaf başvuru dilekçesini UYAP sistemine yükleyen davacı vekili tarafından yapılan başvurunun süresinde yapıldığının kabulü gerekmekte olup aksine bir yorum yukarıda yer verilen AİHM kararında öngörülenin aksine aşırı şekilci bir yorum olacak ve davacının adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlaline neden olacaktır.


T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2022/3798
Karar No: 2023/879

İSTEMİN KONUSU:

.Bölge İdare Mahkemesi ..İdari Dava Dairesinin .tarih ve E:., K:.sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:
Davacıya ait Ağrı İli, Patnos İlçesi, .Mahallesi, .ada, .parsel ile .Köyü, .parsel sayılı taşınmazları kapsayan alanda Patnos Belediye Meclisinin .tarih ve . sayılı kararıyla onaylanan 1/1000 ölçekli Patnos Revizyon İlave Uygulama İmar Planının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

. İdare Mahkemesinin .tarih ve E:., K:.sayılı kararıyla;

Dava konusu uygulama imar planının .Mahallesi, .Mevki, .ada, .parsel sayılı taşınmazın bir kısmının park ve yol olarak ayrılmasına ve .Köyü, .Mevki, .parsel sayılı taşınmazdan ise iki adet yol geçirilmesine ilişkin kısımları yönünden dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, .Mahallesi, .Mevki, .ada, .parsel sayılı taşınmazda kat adedinin 2 kat ile sınırlı tutulmasına ilişkin kısmı yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:

.Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesinin .tarih ve E:., K:.sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 1. fıkrasına yer verilerek,
Dava dosyasının incelenmesinden; .İdare Mahkemesinin .tarih ve E:., K:.sayılı kararının 05/09/2018 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, bu tarihi izleyen günden itibaren otuz gün içerisinde olmak üzere en geç 05/10/2018 Cuma günü verilmesi gereken istinaf dilekçesinin bu sürenin geçirilmesinden sonra 06/10/2018 (bölge idare mahkemesi kararında sehven 06/10/2021 yazılmıştır) tarihli elektronik imzalı dilekçeyle Daireleri kayıtlarına girdiğinin anlaşıldığı,
Bu durumda, Mahkeme kararına karşı otuz günlük başvuru süresi geçirildikten sonra istinaf talebinde bulunulduğu anlaşıldığından, istinaf isteminin süre aşımı yönünden reddi gerektiği,
Her ne kadar, istinaf başvurusuna ait harçlar Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden 05/10/2018 tarihinde yatırılmış ise de; 2577 sayılı Kanunun 6. maddesinin 1. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun dilekçenin verildiği 06/10/2018 tarihinde yapılmış sayıldığı ve harçların 05/10/2018 tarihinde yatırılmış olmasının istinaf başvurusunun süresinde yapıldığını kabul etmeye yeterli olmadığı sonucuna varıldığı,
gerekçesiyle istinaf başvurusunun süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay Altıncı Dairesinin 22/06/2022 tarih ve E:2022/1263, K:2022/7348 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 1. fıkrası, aynı Kanunun 31. maddesinin "elektronik işlemler" konusunda yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 445. maddesine yer verilerek,
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden, elektronik ortamda dava açılabileceği, kanun yollarına başvurulabileceği ve elektronik ortamda yapılan işlemlerde sürenin gün sonunda biteceğinin anlaşıldığı,
Dava dosyasının incelenmesinden, idare mahkemesi kararının davacı vekiline Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca 05/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, bu karara karşı davacı vekili tarafından UYAP Avukat portal üzerinden kararın tebliğini izleyen otuzuncu günde yani 05/10/2018 tarihinde, saat 22:17'de harçlar yatırılarak izleyen gün saat 00:01'de istinaf başvuru dilekçesinin sunulduğu, bunun üzerine temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararı ile dilekçenin verildiği 06/10/2018 tarihinde istinaf isteminde bulunulmuş sayılacağı gerekçesiyle istinaf isteminin süre aşımı yönünden reddine karar verildiğinin anlaşıldığı,
Uyuşmazlıkta, davacı vekili tarafından idare mahkemesi kararının tebliği üzerine otuzuncu günde UYAP üzerinden istinaf harçlarının yatırıldığı ve istinaf dilekçesinin UYAP kayıtlarına gün sonunu bir dakika geçtikten sonra girdiği görüldüğünden elektronik ortamda verilen istinaf dilekçesinin hak arama hürriyeti kapsamında 05/10/2018 tarihinde verildiğinin kabulü gerektiği, bu nedenle istinaf başvurusunun süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında isabet bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı,
gerekçesiyle .Bölge İdare Mahkemesi . .İdari Dava Dairesinin .tarih ve E:., K:.sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti:

.Bölge İdare Mahkemesi .İdari Dava Dairesinin .tarih ve E:., K:.sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 1 ve 2. fıkraları, 48. maddesinin 6 ve 7. fıkraları, aynı Kanunun "elektronik işlemler" konusunda atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 445. maddesinin 4. fıkrasına yer verilerek,
Yukarıda aktarılan usul kurallarının açık olduğu, gün sonunu bir dakika geçtikten sonra verilen istinaf başvuru dilekçesinin gün sonu bitmeden önce verildiğini kabul etmeye imkan sağlayan yasal bir düzenleme bulunmadığından, söz konusu bozma kararına uyulmayarak ısrar kararı verilmesi gerektiği,
gerekçesi eklenerek istinaf başvurusunun süre aşımı nedeniyle reddine dair ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, Danıştay tarafından verilen bozma kararının kesin nitelikte olduğu ve Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesinin bu karara karşı ısrar yetkisinin bulunmadığı, idare mahkemesi kararının 05/09/2018 tarihinde davacı vekiline değil muhtara tebliğ edildiği, haber kağıdının ise daire kapısına değil bina kapısına yapıştırıldığı ve sonraki bir tarihte sokakta oynayan çocukların elinden alındığı, dolayısıyla söz konusu tebligatın usulsüz olduğu, usulüne uygun olarak yapılmayan bu tebligattan 06/09/2018 tarihinden sonraki bir tarihte haberdar olunduğu, dolayısıyla idare mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusu yasal süresi içerisinde yapıldığından süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen bölge idare mahkemesi kararında isabet bulunmadığı belirtildikten sonra dava konusu uygulama imar planının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olmadığına dair birtakım iddialar da ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ .'İN DÜŞÜNCESİ:

7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesinin 1. fıkrasında; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin 1. fıkrasında, "Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir." düzenlemesine, "31. maddesinde ise, "Tebliğ memuru;
a) Muhatap veya muhatap adına tebligat yapılabilecek kişiler, o adreste bulundukları halde hiçbirinin tebliğ anında gösterilen adreste mevcut olmamaları,
b) Muhatap ya da kendilerine tebligat yapılabilecek kişilerin tebellüğden kaçınması,
c) Muhatap, gösterilen adreste hiç oturmamış veya bu adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi tebligatın, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine bu husus meşruhat verilerek çıkarılması,
hallerinden biri gerçekleştiği takdirde tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi üyesinden birine ya da kolluk amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder. Tebliğ memuru, ek-1'de yer alan (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştırır. (a) bendinde belirtilen halin gerçekleşmesi durumunda tebliğ memuru, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir.

Birinci fıkranın (c) bendi gereğince yapılacak tebligatlarda tebliğ memurunca 30 uncu maddeye göre araştırma yapılmaz." düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen Kanun maddesinde, tebligat yapılmak istenen muhatabın "adreste bulunmama" ve "tebellüğden imtina" durumları birlikte düzenlenmiştir.
Yönetmeliğin 30. maddesinde ise, muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenlenmiştir. Buna göre tebliğ memuru, muhatabın neden adreste bulunmadığını maddede yazılı kişilerin beyanına başvurmak suretiyle araştıracak, bu araştırmasının sonucunu tebliğ mazbatasına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere beyan sahibine imzalatacaktır. Beyan sahibinin imzadan kaçınması halinde ise, bu durum tebliğ mazabatasına şerh verilerek tebliğ memurunca imzalanacaktır.
Bu araştırma neticesinde, muhatabın adreste geçici olarak bulunmadığı ve tevziat saatlerinden sonra geleceği anlaşılmışsa, Kanunun 21/1. maddesi ve Yönetmeliğin 31. maddesinde düzenlenen diğer işlemlere geçilecek, yani tebliğ evrakı anılan maddelerde sayılan kişilerden birisine imza karşılığı teslim edilip 2 numaralı haber kağıdı (ihbarname) muhatabın kapısına yapıştırılacak ve komşusu durumdan haberdar edilecektir. Muhatabın adreste geçici olarak bulunmadığı ve tevziat saatlerinden sonra geleceği hususu maddede yazılı kişilerden sorulup beyanı ve imzası alınmadan, imzadan çekinme halinde ise bu husus mazbataya şerh verilerek tebliğ memurunca imzalanmadan sonraki işlemlere geçilmesi söz konusu olmayacaktır.
Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere 2 numaralı haber kağıdının kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı yapmasına ve bu araştırmasını tebliğ mazbatası ile belgelemesine bağlıdır.
Dosyada bulunan tebliğ mazbatası incelendiğinde; idare mahkemesi kararını davacı vekiline tebliğ etmek için gösterilen adrese giden tebliğ memurunun, adreste kimsenin bulunmadığının görülmesi üzerine isim ve imzadan imtina ettiğini belirttiği 2 no'lu daire sakininin muhatabın nerede olduğunu bilmediği yönündeki beyanı üzerine Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre tebliğ evrakını ilgili mahalle muhtarlığına tebliğ ettiği, komşusuna haber vererek 2 no'lu haber kağıdını muhatabın kapısına yapıştırdığı anlaşılmaktadır.
Tebliğ memurunca yapılan araştırma neticesinde, 2 no'lu daire sakininin "nerede olduğunu bilmiyorum" şeklindeki beyanından muhatabın tevziat saatlerinden sonra adresine geleceği ve dolayısıyla adreste bulunmama durumunun geçici olduğu anlaşılamadığından Tebligat Kanununun 21/1. maddesi uyarınca yapılan tebligat geçersizdir.

Nitekim, gerek Yargıtay hukuk daireleri gerekse de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun konuya ilişkin istikrar kazanmış içtihadı da bu yöndedir. (Örnek: Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 13/12/2022 tarih ve E:2022/10701, K:2022/13281 sayılı kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/02/2022 tarih ve E:2022/(23)6-126, K:2022/160 )
Bu itibarla, idare mahkemesi kararı davacı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmediğinden, kararın 05/09/2018 tarihinde tebliğ edildiğinin kabulü ile istinaf dilekçesinin otuz günlük yasal süre içerisinde verilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki bölge idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu bölge idare mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:
Patnos Belediye Meclisinin .tarih ve . sayılı kararıyla davacıya ait Ağrı İli, Patnos İlçesi, .Mahallesi, .ada, .parsel ile .Köyü, .parsel sayılı taşınmazları kapsayan alanda 1/1000 ölçekli Patnos Revizyon İlave Uygulama İmar Planı onaylanmış, bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İdare mahkemesince kısmen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına kısmen davanın reddine karar verilmiş, bu karar Tebligat Kanunun 21/1. maddesi uyarınca 05/09/2018 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından UYAP Avukat portal üzerinden tebliğ tarihini izleyen otuzuncu günde yani 05/10/2018 tarihinde saat 22:17'de harçları yatırılarak izleyen gün saat 00:01'de istinaf başvuru dilekçesi sunulmuştur.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4. maddesinde, "Dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın asliye hukuk hakimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk konsolosluklarına verilebilir." hükmüne; 6. maddesinin 1. fıkrasında, "Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına veya 4 ncü maddede yazılı yerlere verilen dilekçelerin harç ve posta ücretleri alındıktan sonra deftere derhal kayıtları yapılarak kayıt tarih ve sayısı dilekçenin üzerine yazılır. Dava bu kaydın yapıldığı tarihte açılmış sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanunun 31. maddesinin "elektronik işlemler" konusunda yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 445. maddesinde ise, "Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir. Dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hallerde UYAP kullanılarak veriler kaydedilir ve saklanır.
Elektronik ortamda, güvenli elektronik imza kullanılarak dava açılabilir, harç ve avans ödenebilir, dava dosyaları incelenebilir. Bu Kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması öngörülen tutanak ve belgeler güvenli elektronik imzayla elektronik ortamda hazırlanabilir ve gönderilebilir. Güvenli elektronik imza ile oluşturulan tutanak ve belgeler ayrıca fiziki olarak gönderilmez, belge örneği aranmaz.
Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken hallerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hakim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanır ve mühürlenir.
Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.
Mahkemelerde görülmekte olan dava, çekişmesiz yargı, geçici hukuki koruma ve diğer tüm işlemlerde UYAP'ın kullanılmasına dair usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular üzerine verdiği çok sayıda kararında atıfta bulunduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 26/07/2007 tarih ve B. No: 35787/03, Walchli/Fransa kararında, "Bir mahkemeye başvuru hakkının yasal birtakım şartlara tabi tutulması kabul edilebilir olsa da mahkemeler usul kurallarını uygularken bir yandan adil yargılanma hakkını ihlal edebilecek aşırı şekilcilikten, diğer yandan da yasalar tarafından düzenlenen usul kurallarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurabilecek aşırı esneklikten kaçınmalıdır." ifadesine yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 6. maddesinde, fiziki ortamda verilecek dava dilekçesi üzerine yapılacak işlem ve davanın açılmış sayılacağı tarih düzenlenmiş olup; bu Kanun hükmünün, kanun yoluna başvuru dilekçeleri ve kanun yolu başvurusunun yapılmış sayılacağı tarih hakkında da kıyasen uygulanması gerekmektedir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 445. maddesinden, elektronik ortamda dava açılabileceği, kanun yollarına başvurulabileceği ve elektronik ortamda yapılan işlemlerde sürenin gün sonunda biteceği anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda elektronik ortamda verilen dava dilekçesi üzerine yapılacak işlem ve davanın açılmış sayılacağı tarihin özel olarak düzenlendiği bir maddeye yer verilmemiş olması nedeniyle yukarıda yer verilen Kanun hükmünün elektronik ortamda verilen dava dilekçesi ve davanın açılmış sayılacağı tarih hakkında da uygulanması gerekmektedir. Bununla beraber, Kanun hükmü uygulanırken elektronik ortamın kendine has özellikli durumlarının da göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır.

Dosyanın incelenmesinden; idare mahkemesi kararının davacı vekiline tebliğ edildiği tarihi izleyen otuz günlük başvuru süresinin son günü saat 22.17'de istinaf başvurusuna ait harç ve posta giderlerinin yatırıldığı, bu günün sona ermesinden bir dakika sonra da istinaf başvuru dilekçesinin UYAP sistemine yüklendiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, yasal süresi içerisinde istinaf başvurusuna ait harç ve giderlerini yatıran ve bu sürenin sona ermesinden bir dakika sonra da istinaf başvuru dilekçesini UYAP sistemine yükleyen davacı vekili tarafından yapılan başvurunun süresinde yapıldığının kabulü gerekmekte olup aksine bir yorum yukarıda yer verilen AİHM kararında öngörülenin aksine aşırı şekilci bir yorum olacak ve davacının adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlaline neden olacaktır.

Bu itibarla, istinaf başvurusunun süre aşımı nedeniyle reddine dair temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına kısmen davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki .Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesinin .tarih ve E:., K:.sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3.Kullanılmayan .TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın .Bölge İdare Mahkemesi ..İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 27/04/2023 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY

X-Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; . Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile temyize konu ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber