İDDK: Çifte uyruklular yabancı uyruklu kontenjanından TUS'a giremez

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Çift uyruklu olan davacının Tıpta Uzmanlık Sınavı başvuru işlemlerini Türk vatandaşı statüsünde yürütmesi gerektiği, hukuka uygun görülen dayanağı düzenleme uyarınca yabancı uyruklu kontenjanından yararlanması mümkün olmamasına karşın "açık hata"ya dayalı olarak yabancı kontenjanından uzmanlık eğitimine başlatıldığı anlaşıldığından hakkında tesis edilen ilişik kesme işleminde hukuka aykırılık bulunmadığına karar verdi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 30 Mart 2024 00:10, Son Güncelleme : 26 Mart 2024 13:56
İDDK: Çifte uyruklular yabancı uyruklu kontenjanından TUS'a giremez

Açık hatada işlem her zaman geri alınabilir
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, idari işlemlerin geri alınması koşullarını da belirleyen bahsi geçen kararında açıklandığı üzere; dava açma süresi içinde, hukuka aykırı tüm işlemlerini geri almaya yetkili olan idarenin, dava açma süresi geçtikten sonra ancak, yok hükmündeki idari işlemleri ile ilgililerin gerçeğe aykırı beyanı veya hilesi nedeniyle veya açıkça hataya düşerek tesis ettiği idari işlemlerini, süre kaydı aranmaksızın geri almasının mümkün olduğu, bu tür işlemlerin ilgililer lehine hak doğurması mümkün bulunmadığı gibi bu nitelikleri itibarıyla istikrar yaratmalarının da mümkün olmadığı, zira kazanılmış hakkın, objektif bir hukuk kuralının kişilere uygulanmasıyla objektif ve genel hukuki durumun kişisel bir işlemle özel hukuki duruma dönüşmesi olduğu,

Bu itibarla, idarelerce tesis edilen işlemlerin, kanunun açık hükmüne aykırı olması halinde, açık hata nedeniyle idarelerce her zaman geri alınabileceği hususunun, 22/12/1973 tarih ve E:1968/8, K:1973/14 sayılı Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararının gereğidir.

Aday kılavuzda yer alan açık uyarıya rağmen başvuru yapmıştır
Olayda, 2016 yılı Sonbahar Dönemi Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı'nda başarılı olarak yabancı uyruklu kontenjanından Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalında uzmanlık eğitimi yapmaya hak kazanması sonucu 03/04/2017 tarihinde uzmanlık eğitimine başlayan çift uyruklu (Türk ve Bulgar) davacının, Başvuru Kılavuzu'ndaki uyarıyı dikkate almak suretiyle tıpta uzmanlık sınavı başvuru işlemlerini Türk vatandaşı statüsünde yürütmesi gerektiği, yabancı uyruklu kontenjanından yararlanması mümkün olmamasına karşın açık hataya dayalı olarak uzmanlık eğitimine başlatıldığı anlaşılmıştır

Bu gerekçelerle Danıştay 8. Daire davayı reddetmiş, İDDK da bu kararı onamıştır.

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/2932
Karar No: 2022/3442

İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/02/2022 tarih ve E:2019/9353, K:2022/1091 sayılı kararının
temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava Konusu İstem: 2016 yılı Sonbahar Dönemi Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı'nda başarılı olarak yabancı uyruklu kontenjanından Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalında uzmanlık eğitimi yapmaya hak kazanması sonucu 03/04/2017 tarihinde uzmanlık eğitimine başlayan çift uyruklu (Türk ve Bulgar) davacının, 05/07/2019 tarihi itibarıyla üniversiteden ilişiğinin kesilmesine ilişkin Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörlüğünün 04/07/2019 tarihli işlemi ile bu işlemin dayanağı olan Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 30/05/2019 tarih ve 791 sayılı ve 27/06/2019 tarih ve 906 sayılı işlemlerinin iptali istenilmiştir.

Daire Kararının Özeti:
Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/02/2022 tarih ve E:2019/9353, K:2022/1091 sayılı kararıyla;
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 1., 2. ve 8. maddeleri, 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği'nin 12. maddesinin 1. ve 5. fıkraları, 13. maddesinin 9. fıkrası ve 14. maddesi ile 2016 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavları Başvuru Kılavuzu'nda yer alan kurallar aktarılarak,

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 30/05/2019 tarih ve 791 sayılı ve 27/06/2019 tarih ve 906 sayılı işlemleri yönünden;
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 tarih ve E:1968/8, K:1973/14 sayılı kararı ile, idarenin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı ve hilesi hallerinde süre aranmaksızın kanunsuz terfi veya intibaka dayalı ödediği meblağı her zaman geri alabileceği; belirtilen istisnalar dışında kalan hatalı ödemelerin geri alınmasının, hatalı ödemenin ilk yapıldığı tarihten başlamak üzere idari dava açma suresi içinde mümkün olduğu, bu süre geçtikten sonra geri alınamayacağının karara bağlandığı, anılan karar, her ne kadar hatalı terfi ve intibaktan doğan ödemelerin geri alınmasına ilişkin ise de, bu karar ile idari işlemlerin geriye alınmasında uyulması gereken temel ilkeler ortaya konulmuş bulunduğundan, anılan kararın tüm hatalı işlemlerin idarece geri alınmasında da dikkate alınması gerektiği,

Dolayısıyla, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, idari işlemlerin geri alınması koşullarını da belirleyen bahsi geçen kararında açıklandığı üzere; dava açma süresi içinde, hukuka aykırı tüm işlemlerini geri almaya yetkili olan idarenin, dava açma süresi geçtikten sonra ancak, yok hükmündeki idari işlemleri ile ilgililerin gerçeğe aykırı beyanı veya hilesi nedeniyle veya açıkça hataya düşerek tesis ettiği idari işlemlerini, süre kaydı aranmaksızın geri almasının mümkün olduğu, bu tür işlemlerin ilgililer lehine hak doğurması mümkün bulunmadığı gibi bu nitelikleri itibarıyla istikrar yaratmalarının da mümkün olmadığı, zira kazanılmış hakkın, objektif bir hukuk kuralının kişilere uygulanmasıyla objektif ve genel hukuki durumun kişisel bir işlemle özel hukuki duruma dönüşmesi olduğu,

Bu itibarla, idarelerce tesis edilen işlemlerin, kanunun açık hükmüne aykırı olması halinde, açık hata nedeniyle idarelerce her zaman geri alınabileceği hususunun, 22/12/1973 tarih ve E:1968/8, K:1973/14 sayılı Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararının gereği olduğu,

2016 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavları Başvuru Kılavuzu'nda, T.C. uyruklu adaylar ve KKTC uyruklu adayların genel kontenjanları; Mavi Kartlı adaylar ile 2527 uyruklu adayların genel kontenjanlar ile yabancı uyruklu kontenjanlarını (tercih aşamasında hangi kontenjanlardan yararlanacaklarını sistemde seçerek); yabancı uyruklu adayların da yabancı uyruklu kontenjanlarını tercih edebileceklerinin belirtildiği, birden fazla uyruk bilgisi olması nedeniyle hem genel kontenjandan hem de yabancı uyruklu kontenjanından tercih hakkı bulunan adayların, tercih aşamasında hangi kontenjandan yararlanacaklarını sistemde belirterek tercih yapacaklarının öngörüldüğü, uyruğundan biri T.C. olan çift uyruklu adayların ise ileride hukuki sorun yaşamamak için diplomaları tescil edilirken esas alınan uyruklarına göre başvuruda bulunmak zorunda olduklarının belirtildiği,

Bu durumda, çifte uyruğa sahip vatandaşlarımızdan, işlemlerini Türk vatandaşı statüsünde yürütmesi gerektiği halde yabancı uyruklu kontenjanlarına yerleşenlerin uzmanlık eğitimine başlatılmaması, uzmanlık eğitimine başlatılanların eğitimlerinin sonlandırılması, eğitimi tamamlamış olanların ise Sağlık Bakanlığınca değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 30/05/2019 tarih ve 791 sayılı ve 27/06/2019 tarih ve 906 sayılı işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı,

Davacının, 05/07/2019 tarihi itibarıyla üniversiteden ilişiğinin kesilmesine ilişkin Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörlüğünün 04/07/2019 tarihli işlemi yönünden;
Olayda, 2016 yılı Sonbahar Dönemi Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı'nda başarılı olarak yabancı uyruklu kontenjanından Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalında uzmanlık eğitimi yapmaya hak kazanması sonucu 03/04/2017 tarihinde uzmanlık eğitimine başlayan çift uyruklu (Türk ve Bulgar) davacının, Başvuru Kılavuzu'ndaki uyarıyı dikkate almak suretiyle tıpta uzmanlık sınavı başvuru işlemlerini Türk vatandaşı statüsünde yürütmesi gerektiği, yabancı uyruklu kontenjanından yararlanması mümkün olmamasına karşın açık hataya dayalı olarak uzmanlık eğitimine başlatıldığının anlaşıldığı,

Bu durumda, dava konusu düzenleyici işlemler uyarınca tesis edilen davacının üniversiteden ilişiğinin kesilmesine ilişkin Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörlüğünün 04/07/2019 tarihli işleminde de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesinin 16/09/2020 tarih ve E:2019/9353 sayılı kararı uyarınca uzmanlık eğitimine tekrar başlatıldığı ve 4 yıllık uzmanlık eğitimini başarıyla tamamladığı, uzmanlığının tescili için Sağlık Bakanlığına yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, Ankara 18. İdare Mahkemesinin 30/12/2021 tarih ve E:2021/1810, K:2021/2408 sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusunun Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesinin 09/06/2022 tarih ve E:2022/488, K:2022/1501 sayılı kararı ile reddedildiği ve dosyanın temyiz aşamasında olduğu, söz konusu iptal kararı üzerine Sağlık Bakanlığınca 28/01/2022 tarihinde mecburi hizmete başlatıldığı ve bu görevine devam ettiği, bu nedenle asıl yargılamanın söz konusu davada devam ettiği, işbu davanın konusuz kaldığı, uyuşmazlıkta idarenin açık hatasından söz edilemeyeceği, Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavları Başvuru Kılavuzu'nda yapılan değişikliklerin de bu durumu doğruladığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI:
Davalı idarelerden Sağlık Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörlüğü tarafından ise savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK H KİMİ DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
İdari Dava Daireleri Kararları İdari Dava Daireleri Kurulu
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 23/02/2022 tarih ve E:2019/9353, K:2022/1091 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kullanılmayan 134,00-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 30/11/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
Uyuşmazlıkta; uyruğundan biri T.C. olan çifte vatandaşlığa sahip adayların, yabancı uyruklular için ayrılmış kontenjanları tercih edemeyeceği yönünde, Tıpta Uzmanlık mevzuatı ve 2016 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavları (TUS) Başvuru Kılavuzu'nda açık bir düzenleme bulunmadığı ve çifte (Türk ve Bulgar) vatandaşlığa sahip olan davacının, 2016 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavları (TUS) Başvuru Kılavuzu'nun tanıdığı seçimlik haktan yararlanarak tıpta uzmanlık eğitimi yapmaya başladığı görülmektedir.
2016 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavları (TUS) Başvuru Kılavuzu'nun "Başvuru" başlıklı 2. bölümünün "Aday Başvuru Formunun Doldurulması" başlıklı 2.3. kısmının 1. maddesinin (a) bendinde, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları T.C. Kimlik Numaralarını yazacaklardır."; aynı kısmın "Uyruğu" başlıklı 10. maddesinin (a) bendinde, "T.C. uyruklular T.C. seçeneğini işaretleyeceklerdir."; (b) bendinde, "Uyruğundan biri T.C. olan çift uyruklular T.C. seçeneğini işaretleyeceklerdir."; son paragrafında ise, "Birden fazla uyruğu olan adaylar, bu alanda birden çok seçeneği işaretleyebileceklerdir ancak diğer uyruk bilgilerinin sisteme işlenebilmesi için değişikliğe esas belgelerini dilekçe ekinde Merkezimize göndermelidir..." kuralları yer almaktadır.
Anılan Kılavuz'un "Tercih Bildirimi ve Yerleştirme İşlemleri" başlıklı
5. bölümünün 5.8. maddesinde, "... TC uyruklu adaylar ve KKTC uyruklu
adaylar genel kontenjanları; Mavi Kartlı adaylar ile 2527 uyruklu adaylar genel kontenjanlar ile yabancı uyruklu kontenjanlarını (tercih aşamasında hangi kontenjanlardan yararlanacaklarını sistemde seçerek); Yabancı uyruklu adaylar yabancı uyruklu kontenjanlarını tercih edebileceklerdir. Yerleştirme işlemleri de yukarıda belirtilen uyruk bilgilerine göre yapılacaktır.
Birden fazla uyruk bilgisi olması nedeniyle hem genel kontenjandan hem de yabancı uyruklu kontenjanından tercih hakkı bulunan adaylar, tercih aşamasında hangi kontenjandan yararlanacaklarını sistemde belirterek tercih yapacaklardır. Kılavuzdaki KKTC Kontenjanlarını sadece KKTC uyruklu veya uyruğundan biri KKTC olan adaylar tercih edebileceklerdir." kuralına yer verilmiştir.
Dava konusu Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 30/05/2019 tarih ve 791 sayılı ve 27/06/2019 tarih ve 906 sayılı işlemlerinde ise çifte uyruğa sahip vatandaşlarımızdan, işlemlerini Türk vatandaşı statüsünde yürütmesi gerektiği halde yabancı uyruklu kontenjanlarına yerleşenlerin uzmanlık eğitimine başlatılmaması, uzmanlık eğitimine başlatılanların eğitimlerinin sonlandırılması, eğitimi tamamlamış olanların ise Sağlık Bakanlığınca değerlendirilmesi gerektiğine karar verilmiştir.
Kurulumuzun çoğunluk kararında davacının durumu açık hata olarak değerlendirilmiştir.
Hukuka aykırı ve hak doğurucu nitelikte olan idari işlemlerin geri alınmasında kural olarak idarenin süre yönünden sınırsız bir yetkisi olmadığı, bu yetkinin belli işlemlerde dava açma süresi içinde, bunların dışında kalan işlemlerde ise makul süre içinde kullanılması gerektiği Türk idari yargısı içtihatlarında yerleşik bir kural halini almıştır. Bu kurala istisna olarak yoklukla malül işlemler, hile sonucu tesis edilen işlemler ve açık hata ile yapılan işlemler sayılmaktadır.
Yokluk ve hile hallerini tespit etmek nispeten kolay olsa da, açık hata kavramının genel kabül görmüş bir tanımı bulunmamaktadır. Danıştay kararlarına baktığımızda iki farklı eğilim dikkat çekmektedir. Bir grup Danıştay kararında açık hata kavramı, mevzuatın yoruma ihtiyaç göstermeyecek kadar açık olduğu ve herhangi bir araştırma ve incelemeye gerek bulunmayan hallerde yapılan hukuki hatalar olarak kabul edilmektedir. Bazı kararlarda ise bu kavram daha dar bir içeriğe indirgenmekte ve işlemin muhatabının fark edebileceği nitelikteki hatalar bu kapsamda değerlendirilmektedir. Böylece işlemin muhatabının fark etmesine rağmen idareyi uyarmadığı haller açık hata kabul edilerek kavrama hileye yakın bir içerik atfedilmektedir. Bu sayede işlemin muhatabının iyi niyeti korunmaktadır. Oysa, işlemin muhatabının mevzuata yabancı olması veya
mevzuatın karmaşıklığı sebebiyle fark edemeyeceği hataların da açık hata kapsamına alınması mevzuatta yoruma ihtiyaç göstermeyecek kadar açık fakat bir o kadar da teknik pek çok hüküm bulunduğu göz önüne alındığında, işlemin muhatabının iyi niyetine rağmen hatanın sorumluluğunu üstlenmesine yol açacaktır. Açık hata kavramının hileye yakın bir içerikle tanımlanması hem kişilerin idareye olan güvenlerini koruyacak hem de geri alma konusunda kabul edilen dava açma süresi ve makul süre kriterlerinin de uygulama alanını genişletecektir.
Somut olayda; davacının gizlediği, hileye başvurduğu, sahtecilik yaptığı gibi iddialar bulunmamaktadır. Nitekim davacı gibi çifte vatandaşlığı olanların ÖSYM'ye dilekçeyle başvuru yapması üzerine ÖSYM'nin imkan tanıması sonucunda başvuruların kabul edildiği, davacının da ÖSYM tarafından sistemin aktif hale getirilmesi suretiyle 2016 TUS Başvuru Kılavuzu'nu dikkate alarak elektronik ortamda başvuru işlemlerini tamamladığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda; çifte vatandaşlığı olan bir kişinin düzenlemedeki alternatiflerden birisini seçmesi anlamına gelebilecek tercihi nedeniyle cezalandırılamaz.
Nitekim, davacının da başvuru yaptığı Kılavuz ile önceki Kılavuz'arda yer alan bu düzenlemenin, 2018 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS 2. Dönem) Başvuru Kılavuzu'nda da yer aldığı görülmektedir. Anılan Kılavuz'larda yer alan bu ibarelerin farklı yorumlanmaya açık olduğunu anlayan davalı idarece, 2019 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS 2. Dönem) Başvuru Kılavuzu'nun 22. sayfasında "SAĞLIK BAKANLIĞI SAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖNEMLİ UYARI! Uyruğundan biri T.C. olan çift uyruklu adayların ileride hukuki sorunlarla karşılaşmaması için tercihlerini T.C. vatandaşı olarak yapmaları gerekmektedir." şeklinde değişiklik yaptığı anlaşılmaktadır.
Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği'ndeki düzenlemeler gereği, yabancı ülkelere ayrılan kontenjanlar hariç olmak üzere, uzmanlık eğitimi yapmak isteyen yabancı uyruklulara, uzmanlık öğrenciliği kontenjanlarının %10'una kadar ilave kontenjan ayrılabileceği ve Türkiye'de yabancı uyruklu olarak uzmanlık eğitimi görmekte iken Türk uyruğuna geçenlerin uzmanlık eğitiminin, eğitime başladıkları statüde devam edeceği, davacının bu tercihinin ise davacıya T.C. vatandaşlarının önüne geçme hakkı vermediği ve davacının yabancı uyruklu kontenjanını kullanmak suretiyle bu tercihini kullandığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile yabacı uyruklu ve T.C. uyruklu öğrencilerin bütün bu hak ve borçları dikkate alındığında; davacının 2016 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavları (TUS) Başvuru Kılavuzu'nun
tanıdığı seçimlik haktan yararlanarak, tıpta uzmanlık eğitimine yabancı uyruklu statüsünde başladığı ve açık hatanın bulunmadığı anlaşıldığından, altmış günlük dava açma süresinin geçmesinden sonra tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi yolunda verilen temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber