Böcek ve kuşlar kene sayısını azaltır mı?

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 25 Mayıs 2008 18:49, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zati Vatansever, doğada kene yumurtalarını tüketebilecek avcı böceklerin bulunduğunu, birçok kuş türünün de konak arama durumundaki erişkin keneleri yiyebildiğini, fakat bunların hiçbirinin kene popülasyonunu kontrol edecek kadar etkili olmadığını bildirdi.

Vatansever, "Kene popülasyonunu azaltmak amacıyla doğaya salınmak istenen keklikler keneyi tüketmenin aksine, kenenin sayısal artışında rol oynarlar. Özellikle Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı virüsü taşıyabilen hylamomma marginatum kenesinin bulunduğu alanlara keklik salmak, çok riskli bir girişim olabilir" dedi.

Kene uzmanı Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zati Vatansever, A.A muhabirine, havaların ısınmasıyla birlikte yeniden ortaya çıkan, sadece bu yıl 8 kişinin ölmesine neden olan ve 2003 yılından beri Türkiye'de kabus haline gelen kene konusunda bilgi verdi.

Vatansever, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlere de sıçrayan, ölümle sonuçlanan ve insanlara korku saçan kene konusunda ülke genelinde bilgi kirliliği ve panik yaşandığını söyledi.

Zati Vatansever'in verdiği bilgiye göre, yeryüzünde yaklaşık 850 çeşit kene bulunuyor. Bunların da 30 çeşidi KKKA virüsü taşıyabiliyor.

KARINCA, BÖCEK, KEKLİK KENE SAYISINI AZALTIR MI?

Kene ile mücadele etmek için Tarım, Çevre ve Sağlık Bakanlıklarının çeşitli çalışmaları olduğunu anlatan Vatansever, son günlerde karınca veya kekliklerin keneleri tüketeceği konusunda bazı haberlerin yer aldığını belirterek, şunları söyledi:

"Doğada kene yumurtalarını tüketebilecek bazı avcı böcekler var. Hatta birçok kuş türü konak arama durumundaki erişkin keneleri yiyebilmektedir. Ancak, bunların hiçbiri kene popülasyonunu kontrol edecek kadar etkili değildir ve günümüzde kenelere karşı predator veya kuş kullanılması ile ilgili hiçbir rasyonel bilimsel eğilim yoktur. Bir de söz konusu kene, KKKA'nın taşıyıcısı hyalomma marginatum olduğunda, durum daha karışık hal almaktadır. Bu kenenin yavru dönemi öncelikli olarak hindi, keklik ve karga gibi yerden beslenen kanatlılarda beslenmeyi tercih eder. Bu nedenle bu gibi hayvanlar keneyi tüketmenin aksine, bu kenenin sayısal artışında rol oynarlar. Daha çarpıcı olanı ise yaptığımız çalışmalarda keklikler üzerinden topladığımız hyalomma marginatum yavrularında KKKA virüsüne de rastlamış olmamızdır. Durum böyle iken herhangi bir ön araştırma yapmadan hyalomma marginatum kenesinin bulunduğu alanlara keklik salmak çok riskli bir girişim olabilir."

KÜRESEL ISINMA KENE POPÜLASYONUNU ARTIRDI

Dünya genelinde kene sayısında ciddi artış olduğunu belirten Vatansever, bunun çevre (ısı ve nem) ve kan emebilecekleri canlıların varlığı ile sıkı sıkıya ilişkili olduğunu söyledi.

Normal koşullarda, bir kene neslinin ancak yüzde 40'ının yeni nesiller üretebilecek kadar yaşadığını anlatan Vatansever, ancak son yıllarda etkisi iyice hissedilmeye başlayan küresel ısınmanın çeşitli ekolojik değişimlere yol açtığını, bunun sonucunda değişen çevre şartlarının kenelerin hayatta kalma oranını yükselttiğini söyledi. Vatansever, "Bunun yanında artan çevre bilinci veya çeşitli sosyo-ekonomik koşullar, yaban hayvanı sayısının artışı da kenelerin sayısal artışı için iyi bir fırsattır" diye konuştu.

TÜRKİYE'DE NERELERDE YAŞIYORLAR Vatansever'in verdiği bilgiye göre, virüs taşıyabilen keneler Türkiye'de Karadeniz iklimi ile step ikliminin kesiştiği bölgelerde bulunuyor. Bu tür keneler bodur meşelik alanları ve yaban hayvanların bulunduğu yerleri tercih ediyorlar.

Bu çerçevede bakıldığı zaman Türkiye'de virüs taşıyabilen keneler için esas odak noktaları öncelikle Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, ikinci sırada da Çankırı, Gümüşhane, Sivas, Kastamonu, Artvin ve Erzurum öne çıkıyor.

Vatansever, virüs taşıyabilen keneler açısından en risksiz bölgelerin Akdeniz ve Karadeniz kıyıları olduğunu belirtiyor.

KKKA AÇISINDAN İSTANBUL RİSK TAŞIMIYOR

Zati Vatansever'in verdiği bilgiye göre, İstanbul'da görülen kene türü ağırlı olarak Ixodes Ricinus. Bu kene genellikle nemli taban örtüsüne sahip ormanlık alanlarda yaygınlık gösteriyor. Türkiye'de en çok Marmara ve Karadeniz bölgelerinin denize bakan kesimleri ve Akdeniz bölgesinin yüksek kesimlerinde görülüyor.

Söz konusu kene Laym Boreliyoz ve kene ensefaliti denilen iki ciddi hastalık taşıyabiliyor. Bu hastalıklar da günümüzde birçok Avrupa ülkesinin başlıca sağlık sorunları arasında yer alıyor. İstanbul da bu bakımdan ciddi risk altında bulunuyor.

KKKA hastalığı ise hyalomma marginatum adındaki kene tarafından bulaştırıyor. Bu kene genellikle orta Anadolu platosu ile Karadeniz Bölgesinin güneye bakan kesimleri arasında yaygınlık gösteriyor. İstanbul'da ise pek gözlenmiyor. Dolayısıyla İstanbul'da KKKA hastalığı açısından bir risk bulunmuyor.

KKKA VİRÜSÜ TAŞIYAN KENE

Türkiye'de 30'un üzerinde kene çeşidi bulunuyor ve bunlar 800'ün üzerinde hastalık taşıyor. KKKA virüsü her kenede bulunmuyor. Bu virüsü özellikle Hyalomma soyuna ait keneler taşıyabiliyor.

Virüs taşıyabilen kene yumurtadan çıktıktan sonra tavşan gibi küçük yaban hayvanları ile yerde beklenen yabani kuşların üzerinde konaklıyor. Erişkin olduğu zaman buradan yere düşüyor, daha sonra da büyük yaban hayvanları, büyükbaş evcil hayvanlar ve insanların üzerine geliyor. Beslenmesini tamamlayan kene tekrar toprağa düşüyor erkek ölüyor, dişi kene ise önce yumurtluyor (bir defada 5-7 bin adet yumurta bırakıyor) daha sonra ölüyor. KKKA virüsü taşıyan bir kenenin yumurtalarının yüzde 3-5'i virüslü çıkıyor.

Erişkin avcı kene konaklayacak bir canlı bulamazsa iklim şartlarına göre ortalama 1 yıl yaşıyor. Artı 16-18 derece sıcaklıkta yaşam süresi 3 yıla kadar çıkıyor.

Büyükbaş yaban veya evcil hayvanlara gelen kene bir defa besleniyor (kan emerek), bu da 10-15 gün sürüyor.

Bu keneler karakter olarak diğer kenelere benzemiyor. KKKA virüsü taşıyabilen Hyalomma soyuna ait keneler "avcı kene" olarak da biliyor. Bu keneler diğer keneler gibi otların üzerinde değil toprakta veya toprak altında saklanıyorlar, titreşimleri, ısı, koku ve nefesteki karbondioksiti hissedebiliyorlar, gözleri olduğu için de avlarını siluet şeklinde görebiliyorlar ve avlarına atlıyorlar.

KORKMAYIN, KİŞİSEL ÖNLEMİNİZİ ALIN

Hangi kene türü olursa olsun, kenelerle bulaşan hastalıklardan korunmak için birinci ve en öncelikli yapılması gereken şey "kişisel korunma önlemlerinin" alınması. Bu konuda Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış kene öldürücü spreyler ile muamele edilmiş elbiselerin kullanılması, kenelerden korunma açısından önem taşıyor.

Özellikle kırsal alanda yaşan, tarlada çalışan kişilerin bunu bir yaşam tarzı haline getirmeleri gerekiyor.

NASIL ÇIKARILMALI

Vücuda kene yapıştığı zaman öncelikle paniklememek gerekiyor, çünkü her kene hastalık taşımıyor. Keneyi bir uzmanın çıkarmasına veya hemen bir sağlık kuruluşuna gitmek gerekmiyor.

Keneyi deriye batmış bir ağaç kıymığı gibi algılamak gerekiyor. Kene elle, peçete, pens veya iple çıkartılabiliyor. Keneyi deriye tutunduğu en yakın yerinden sabit ve yavaş hareketlerle çıkartmak gerekiyor. Keneler kolay kolay patlamıyorlar ve kusmuyorlar.

Kene tutunmasını takip eden ilk 10 günü takip etmek gerekiyor. Ateş, baş ağrısı ve aşırı kırgınlık varsa hemen bir sağlık kuruluşuna gidip kene tutma hikayesini doktora anlatmak gerekiyor.

Bu arada Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilileri de kenelerin tümüyle yok edilmesinin imkansız olduğunu belirtirken, "bu konuda insanlık aciz kaldı" diye konuştular. Kene ile mücadelede en önemli önlemin "kişisel önlem" olduğunu vurgulayan yetkililer, pikniğe veya yeşil alana giden insanların en azından elbiselerinin kıvrım yerlerine sinek ilacı sıkmaları tavsiyesinde bulundular.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber