Başbakan Aydın Doğan'a bir hafta süre verdi

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 07 Eylül 2008 15:14, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da partisinin Bayrampaşa İlçe Kongresi'nde konuştu. Erdoğan: "Bir hafta süre eğer önümüzdeki hafta yine İstanbul'dayım. Gelecek hafta açıklayacağım. Nedenini biliyorum. RTÜK ile ne işiniz. Açıklamadığın takdirde açıklayacağım. Birkaç hafta sonra açıklanacak bir davanın sonucunu neden bekliyorsunuz. CNN'in karasal yayını hakkında bir isteğiniz var mı yok mu? Bunları açıklayan yoksa ben açıklayacağım. Biz sadece iddiaları yazdım diyorsunuz."

İşte Erdoğan'ın konuşmasından önemli satır başları:

Gelelim Aydın Doğan meselesine. Dün yaptığım açıklamalardan sonra sayın Doğan yazılı cevap vermiş. Bu yazı cevapsız kalmaz bu hamur daha çok su kaldırır. Sayın Doğan anı kurtarmaya gayret etti. Ben dünkü açıklamayı biraz daha açmam gerekecek. Tabi Aydın Doğan'ın genel yayın yönetmeni bir cevap verme yarışına girmişler. Yönetmen diyor ki insani duyguları sömürenleri yazmayalım mı? Yazma diyen mi var. Yaz da doğruları yaz. Daha düne kadar Baykal ile paslaşma halinde yaparak toplanan paraların Başbakan Erdoğan'a elden verilen paraların makbuzu deniyordu. Ne oldu o belgeye. Kayıp mı oldu. Nerede o sözünü ettiğin tutanak. Şimdi yarım ağız elden değil, Başbakanlığa verildiğini söylüyorsunuz. Madem öyle baştan doğrusunu yazsaydınız. Doğrusunu beni konuşturduktan sonra mı öğreniyorsunuz da şimdi yazıyorsunuz.

Sayın Doğan dün hala iddia sahibi ben değilim. Toplanan paraların Başbakan'a verilmek üzere verildiğini yazıyor. Hukukta yataklık etme diye bir olay var. Şu anda böyle bir iftiraya yataklık ettiğinin farkında mısın. Soracaksın sen Türkiye'nin 1 numaralı medya grubusun ya. Başbakanlığın basın müşavirliği var. Niye teyit etmiyorsun. TC Başbakanı'na leke atmanın ne kadar çirkin oludğunu aklından geçirmiyor musun? Yoksa eski komünistlerin mantığı ile 'iftira at tutmazsa da lekesi kalsın' mantığını mı yürütüyorsun. Ben sana hatırlatayım. Tutanak dediğiniz üzerinde imza ve rakam olmayan bir belge. Tsunami bölgesine gönderilmek üzere aldım diye yazıyor. Rakam ve imza bile yok. Mahkeme safahatı hakkında böyle mi bilgi veriyorsunuz. Başbakanlık diye yazıyor. Sen hala Başbakan diyorsun. Eski yalan üzerinden yazıyorsun. Hanginiz yalan hanginiz doğru söylüyorsunuz. İftiralarla insanların şeref ve haysiyetine saldıracaksınız. Bu kadar ucuz mu bu iş. Kusura bakmayın bu kadar ucuz değil. Basın özgürlüğü size yalan yazma insanların şeref ve haysiyetleri ile oynama hakkı vermez. Yazacaksanız doğru yazın. İnsanları karalamaya hakkınız yok. Ben deniz Baykal'ın ve NTV'nin yalancısıyım diyor. İyi de Baykal'da ben Aydın Doğan'ın gazetelerinin yalancısıyım diyor. Böyle şey olur mu? Hani var ya şıracının şahidi bozacı. Oyun mu oynuyoruz yahu. Tayyip Erdoğan hiç bir zaman yanlış yapanın yanında olmadı olmayacaktır. Suçlu ile masumun birbirinden ayırt edileceği yer gazete sayfaları değil mahkeme salonlarıdır. Kimin suçlu kimin masum olduğuna siz mi karar vereceksiniz? İnsanları önce suçlu sonra kendilerini aklamalarını isteyeceksiniz. O işi mahkemelere bırakın. Karar aşamasına gelen bir dava var. Adalet tecelli edecektir. Saldırganlığınızın altında ne var onu söyleyin. Bunun altında muhakkak bir şey var. Bunu ben biliyorum da siz açıklayın bunu.

Bir hafta süre eğer önümüzdeki hafta yine İstanbul'dayım. Gelecek hafta açıklayacağım. Nedenini biliyorum. RTÜK ile ne işiniz. Açıklamadığın takdirde açıklayacağım. Birkaç hafta sonra açıklanacak bir davanın sonucunu neden bekliyorsunuz. CNN'in karasal yayını hakkında bir isteğiniz var mı yok mu? Bunları açıklayan yoksa ben açıklayacağım. Biz sadece iddiaları yazdım diyorsunuz.

Bak bu iftiranın dayandırıldığı belgeyi arkadaşlarım buldu. Alman yetkili diyor ki Türk hükümetinden Alman tutukluyu almak için talepte bulunduk. Onlar da Almanya'da tutuklu bulunan Türklerin durumunu hatırlattılar' diyor. Size ne oluyor. Madem yazacaksın al sana delil diye dosyaya eklenen belge. Milleti niye aldatıyorsun. Böyle mi haber yapıyorsun. Bu mudur basın özgürlüğü? Gayet iyi avukatlığınızı yapıyorlar. Onlar patronlarını savunmada mahirler. Öncelikle gelin de patronunuzun haksızlıklarını değil de gerçekleri yazın. Ve Aydın Doğan da tutmuş bana yazılı cevap vermiş. Özgür basını susturmak istiyormuşuz. Cevap vereceksen iddialarını doğrularsın. Diyor ki '' Hilton ile ilgili sorunu belediyenin sorunu olarak biliyordum. Belediyenin sorunu ise neden bu konuyu bana getirdin. Bana getirip yardım istedim. Şimdi açıklıyorum. Doğan Hilton'un önündeki devasa alanını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'na rezidans yapmak üzere ricada bulundu. Dedim ki mümkün değil. Benden sonra Başkanla görüştü. Yemekte yediniz değil mi? Evet yanlarında 3. şahıs vardı. Şişli belediye başkanı. Bunlar yalan değil çünkü ben gerçekleri söylüyorum. Kovaladığın iş hakkın değil. Gazetelerin çevreci çevreci dolaşıyor ya şimdi diyorum 'Çevreci Doğan sevsinler seni' O alanı rezidans yapmak üzere Şişli Belediyesi'nden işini halletti ama Büyükşehir'den sonar halletti. O yazılı açıklamadan sonar şimdi bunu açıklıyorum. Kullandığı ifade şu "Ben bu kadar parayı boşuna mı kullandım'' diyor. Bunlar köşeyi böyle döndüler. Bugüne kadar böyleydi şimdi temin edemedikleri için rahatsızlar. Önce köşeye sıkıştıracaklar. Gazetelerinin tekniği bu. Sonra alacaklarını alırlar. Bizden bunu alamadıkları için çılgına dönüyorlar. Tabi ki bizim bu tür meşru olmayan şeylere evet dememiz mümkün değil. Hilton'un imar değişikliği konusunda bizzat kendileri geldiler benden destek istediler. Bu desteği vermedim. Sadece konu bu değil. Biraz sabırlı olacaksınız bizi izlemeye devam edeceksiniz. Bundan sonra Doğan grubu yazdıkça ben de açıklayacağım.

O yazacak biz açıklayacağız. Onların tüm kara kaplı defterleri açığa çıkacak. Sen eleştirirken hakaret ederken hakkında siyasetçi olarak susacağız öyle mi. Attığın her iftiranın cevabını alacaksın AK Parti budur. Şimdi önümüzdeki hafta içerisinde Sayın Baykal ve sözcülerinin de açıklamalarına karşı bilgi ve belgelerle açıklama yapacaksınız. Gerekli cevapları arkadaşlarım da vermeye başlayacaklar. Çünkü AK Parti 3 Y ile mücadele ediyor. Bunlar yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk ile mücadele ederek iktidara geldik. Bundan sonra da vereceğiz. Doğan grubuna diyorum ki sana son bir katkım olsun sana yanlış söylemişler. Bunu da iyi öğren. Demokrasilerde konuşma hakkı sana da senin gazetelerine de mahsus değil. Başbakanların da konuşma hakkı var eleştirilme hakkı da var. Eleştirmek istiyorsan eleştirilmeyi de göze alacaksın. Ne kadar tahammüllü olduğunu zaten yaptığın açıklamalarla ortaya koyuyorsun. Çünkü senin maaşlı köşe yazarları, silahşorların var. Senin bu noktada paralı silahşorun bol. Milletim bunu görüyor. sen en iyisi bu eleştirilere tahammül konularına pek girme. Önce git kendi dersini iyi çalış. Cevap hakkına saygıyı öğren sonra gel. Bu bahse temenni ederim ki kaldığımız yerden devam etmeyelim. Doğrular yazılsın çizilsin devamı halinde İstanbul ilçe kongrelerindeyiz orada yine verilmeye devam edecektir.

Türkiye, gündem belirleyen ülke olmuştur. Türkiye artık yapıcı katkısı aranan, süreçlere katılması istenen, küresel ve bölgesel bir aktör haline gelmiştir. Tarafların güvenini kazanmak, durup dururken olmuyor. Dürüst ve samimi davranmakla oluyor. Türkiye, Ortadoğu'da da, Kafkaslarda da işbirliği aranan bir ülke olmuştur. Uluslararası zeminde sözünüz ne kadar dinleniyorsa, uluslararası gücünüz de o kadardır. Milleti aç ve açıkta bırakarak milliyetçilik yapmanın devri çoktan geçti. Türkiye'nin yeri alt kümeler değildir. Türkiye'nin yeri süper ligdir.

- Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili ülke kompleksi geride kalmıştır. Geldiğimizden beri, düşman üreten değil, dost üreten bir Türkiye var. Büyüklerimizin, 'Dereler akar, Türk bakar' diye bir sözü var. Şimdi 'Dereler akar, Türk yapar' diyoruz. İnancına güvenmeyen inanç hürriyetinden korkar. Düşüncesine güvenmeyen düşünce hürriyetinden korkar. Ben hiç bir şeye karışmam, kendi kabuğumda yaşar giderim deseydik... Hiç bir zaman masadan kaçmadık. Türkiye'yi tarihte olduğu gibi şanlı yerine yeniden çıkartacağız.

- Türkiye dünya ülkesi olmaya gözünü dikmişken, birileri Ankara'da hala taşra siyaseti güdüyor. Dışişleri Bakanıma talimat verdim. Muhalefeti ziyaret et, AB konusunda bilgilendir. Haftalar oldu, CHP cevap vermedi. En son gelen cevap şu: Onur Öymen'e gelip brifingi versinler! Ben bakanımı gönderiyorum. O zaman ben de bürokratımı gönderirim. Bilgiye ihtiyacınız varsa alırsınız. MHP'nin verdiği cevap. Babacan başkanımızın Petrosyan'la görüştüğünü söyledi. Biz ona kırgınız. Gelsin birine brifingi versin diyorlar. Bürokratımı gönderirim. Alparslan Türkeş'le, Petrosyan görüşmüş mü görüşmemiş mi?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber