MEB, İl İçi Yer Değiştirme Sorununu Çözmelidir
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler şuan iki sorunla karşı karşıyadır. Bu sorunlardan bir tanesi sıraya dayalı il içi yer değiştirme işlemleridir. Bakanlığın bu işlemi 2008 yılında bir kez yapmış olmasından dolayı çok sayıda sorun oluşmuştur. Bir diğer sorun ise yeni açılan okullara, norm kadro tahsisi yapılmadan öğretmen atamasıdır. Devamı için başlığa tıklayınız.
Sorun Olarak Karşımızda Duran 2 Konuyu Ele Almak İstiyoruz:
1- Sıraya dayalı İl İçi Yer değiştirme İşlemleri:
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 04.03.2006 tarihinde değiştirilerek yürürlüğe konulan Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 22.maddesi şu şekildedir:
"İl içinde ve iller arası yer değiştirmeler
MADDE 22-(1) Öğretmenler bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde il içinde veya
iller arası yer değişikliği isteğinde bulunabilirler.
?
Mart ayı içinde yapılacak başvurular, Nisan ayı içinde yapılacak değerlendirme
sonucu tercih edilen eğitim kurumları itibarıyla hizmet puanı üstünlüğüne göre
sıraya alınır. Bu sıralar millî eğitim müdürlüklerince ilân edilir.
Atamalar, bu sırada bulunanlar arasından eğitim kurumlarındaki norm kadro açığı
ölçüsünde o okul veya kurumu tercih edenlerden hizmet puanı en fazla olandan
başlanması suretiyle Mayıs ayı içinde gerçekleştirilir. Ataması yapılanların
eski görev yerlerinden ayrılmaları Haziran ayı sonu itibarıyla sağlanır.
Ataması yapılamayanlara ait sıra durumu, takip eden yılın Şubat ayı sonuna kadar
geçerli olup, dönem içinde oluşacak öğretmen ihtiyacı bu sırada bulunanlardan
karşılanır.
Sıra kapsamındaki il içi yer değiştirmeler, eğitim-öğretimin aksatılmaması bakımından
yarı yıl ve yaz tatillerinde yapılır. Ancak, sırada bulunan öğretmenlerin kadrolarının
bulunduğu eğitim kurumlarında norm kadro fazlası konumunda olmaları halinde
bu dönemler dışında da yer değiştirmeleri yapılabilir.
Eğitim kurumları itibarıyla oluşturulan sıraların ilân edilmesinden sonra bu
Yönetmelikte belirtilen özür durumlarından biri nedeniyle il içinde yer değişikliği
isteyenlerin atamaları, sırada atanmak üzere öğretmen bulunmayan eğitim kurumlarına
yapılır.
Ataması yapılanlar ile herhangi bir şekilde sırası iptal edilenlerin yerine
sıra içinden veya dışından hiçbir şekilde sıra kaydı yapılmaz."
Mart ayı içerisinde başvurular alınmıştır, sıralamalar da açıklanmıştır fakat; yönetmelikte bulunmasına rağmen Mayıs ayı içerisinde sıralar çalıştırılmamıştır. Sıralar sadece bir kez Ağustos ayında çalıştırılmıştır. Bu durumda sırada bekleyen bir çok öğretmenin yer değiştirmesi gerçekleştirilemediği gibi bir çok okulda da öğretmen açığı oluşmuştur.
Bunu bariz örneklerle açıklayacak olursak; İstanbul İlinde sıraların bir kez çalıştırılması nedeniyle İstanbul'un en gözde ilçelerinden olan ve öğretmensiz kalması mümkün olmayan Beşiktaş İlçesindeki bir okulda 5 tane Sınıf Öğretmenliği kadrosu açık olmasına (emeklilik ve norm kadro artışından kaynaklanan) ve sırada bekleyen onlarca öğretmen bulunan bu okul 5 sınıf öğretmeni açığıyla eğitim öğretime başlamaktadır.
Bir Örnek: 5 açık kadrosu bulunan bu kurumda sırada bulunan ve
ilk sıralarda olan bir öğretmenin eşi de o bölgede çalıştığından ve sıra tayininin
mutlaka yapılacağı düşüncesiyle tayin istemiş ve evini taşımıştır. Bu öğretmenin
ataması yapılmadığından (sıralar çalıştırılmadığından) her gün İstanbul trafiğinde
1,5 saat gidiş 1,5 saat geliş yol gitmek zorunda kalacaktır. Eğer metrobüs faaliyete
geçerse 4 araç değiştirerek 1 saatte okuluna ulaşmasının mümkün olup olmadığının
hesabını yapmaktadır.
Oysa ki 2007 yılında yaz döneminde sıralar Mayıs, Temmuz ve Ağustos aylarında
çalıştırılmıştı.
2- Yeni açılan kurumlara öğretmen ataması:
Bu konuyu da defalarca ele almıştık. Bakanlık başvuruların Ağustos ayında alınacağını ilan etmişken kılavuzda yaptıkları değişiklikle Eylül ayına almıştır. Şu anda bir çok ilde başvurular alınmış ve hummalı bir şekilde atamaların yapılmasına çalışılmaktadır.
İstanbul'da karşılaşılan bir durum ise okullara gelen yazılarda "Yeni açılan ekte sunulan kurumlara atama işlemlerinin hizmet puanı üstünlüğüne göre yapılacağı" duyurulmuştur.
Yazı ekinde yer alan listelerde Norm kadrosu verilmeyen kurumlar da yer almıştır. Yani okul yapılmış, bina açılmış, öğrenci kaydı da alınmış eğitim öğretim başlayacak fakat okula Norm Kadro tahsisi yapılmamış. Daha doğrusu bir şekilde bürokrasiye takılmış. Buralara da öğretmen ataması değil görevlendirmesi yapılacakmış. Bu da demek oluyor ki;
a- Bir öğretmen Norm kadrosuz bu okullardan birine görevlendirilirse kadrosunun
bulunduğu okuldaki, kadroyu doldurduğundan öğretmen açığı oluşacak ve bu kadro
ücretli öğretmenle doldurulacaktır.
b- Bu okula Norm Kadro tahsis edildikten sonra herhangi bir sebeple (özür gurubu
vs?) bir öğretmen geldiğinde görevlendirilen öğretmen kadrosunun olduğu yere
geri dönecektir.
Yani eğitim öğretimi düşünen yok. Günü kurtaralım da ne olursa olsun mantığıyla hareket vardır. Norm kadro tahsisi zor bir iş değildir. Bunun için sadece ve sadece elektronik ortamda yazışmaların tamamlanması gerekli onayların alınması gerekmektedir. Bugüne kadar neden tamamlanmadığı da başka bir muammadır.
Bir örnekte bu konuya verelim: 25 yıllık bir öğretmen emekliliği yaklaşmış bir sınıf öğretmeni 2007-2008 öğretim yılının kapanmasına az bir süre kala bulunduğu kuruma 40 km uzaklıkta bir yerden bir ev alır. Bu bölgede evine yakın bir yerde kesin olarak açılacağını yetkililerden öğrendiği bir okula puanının da çokluğu ve kıdemi nedeniyle atanabileceğini düşünerek evine yerleşir. Okulun duyurusunun yapılmasını bekler. Duyuru yapılır (01 Eylül 2008) ve duyuruda bu okulun Norm Kadrosu olmadığını bu nedenle görevlendirme yapılacağını öğrenir. Buna rağmen müracaatını mecburiyetten yapar.
Şimdi düşünelim: Yıllarını eğitme adamış bu öğretmen orada göreve başladıktan sonra o okula başka bir nedenle atama yapılırsa bu öğretmen eski görev yerine (kadrosunun bulunduğu yere) dönmek zorunda kalacaktır. Bu öğretmenin suçu devletine güvenmek midir? Bu sorunu çözmek çok mu zordur? Bu sorunları öğretmene yaşatmanın eğitim öğretime ne kadar yararı vardır?
Yukarıda verdiğimi örnekler farazi olmayıp ispatı tarafımca mümkün olan örnekler
olup bu ve buna benzer nice nice örneklerin var olduğu da şüphesizdir.
Bu konularda gerçek vicdan ve ehliyet sahibi yöneticilerden duyarlılık ve acil
çözüm beklenmektedir.
Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi