Soğuk algınlığının en iyi tedavi yolu istirahat ve bol sıvı

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 12 Kasım 2008 16:43, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Soğuk algınlığının en iyi tedavisinin evde istirahat ve bol sıvı alınması olduğu, antibiyotik kullanımının iyileşme sağlamadığı, aksine tedaviye dirençli bakterilerin gelişmesine yol açabildiği kaydedildi.

Soğuk algınlığının, solunum yolunda etki eden virüslerin sebep olduğu sık rastlanan bir hastalık olduğunu belirten İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik İnfeksiyon Hastalıkları Bölümü'nde görevli Prof. Dr. Ayper Somer, 200'den fazla virüsün soğuk algınlığına sebep olduğunu söyledi. İnsanların, bu kadar çok virüsün hastalık yapmasının sonucunda defalarca soğuk algınlığına yakalandığını ifade eden Somer, "Henüz bağışıklık sistemi tam gelişmemiş olan 6 yaşından küçük çocuklarda yılda 6 ile 8 kere soğuk algınlığı atağı görülebiliyor. İlköğretim çağında ise hastalık sıklığı azalır. Çünkü çocuk o yaşa gelinceye kadar soğuk algınlığı yapan virüslerin çoğuyla karşılaşmış ve bağışıklık kazanmış olur. Soğuk algınlığı bulguları ise burun akıntısı veya tıkanıklığı, boğaz ağrısı veya boğazda kaşıntı hissi, hapşırık, ses kısıklığı, öksürük ve daha nadiren ateş ve baş ağrısı olarak görülür. Yorgunluk, halsizlik ve kas ağrıları da görülür. Bu bulgular 3-10 gün içinde kendiliğinden düzelir" dedi.

Aksırma, öksürme veya konuşma sırasında etrafa saçılan damlacıklar içinde bol miktarda virüs bulunduğunu ifade eden Somer, soğuk algınlığı virüslerinin kalem, defter, telefon, bilgisayar klavyesi veya kahve fincanı gibi yüzeylerde saatlerce canlı kalabildiğini, bu yüzeylere dokunan kişilerin de bilmeden virüsü vücutlarına alabildiğini dile getirdi. Halk arasında soğuk algınlığının veya nezlenin, grip ile birbirine karıştırıldığını hatırlatan Somer, "Grip hastalığı nezleden tamamen farklı bir hastalık.

Gribe influenza adında bir virüs neden olurken, nezlenin etkeni 200'den fazladır. Nezle ve grip hastalığının bazı bulguları benzer olsa da grip her zaman daha ağır bir hastalık. Ani başlangıçlı grip hastalığı yüksek ateş, titreme ve terlemeye sebep oluyor. Ayrıca şiddetli baş ağrısı, kas ağrısı, kuru öksürük ve aşırı halsizlik de görülür. Grip hastası yataktan kalkamayacak hale gelirken, nezle veya soğuk algınlığı sıklıkla ayakta geçirilir. Ayrıca grip tanısında kullanılabilecek laboratuvar testleri

bulunuyor" diye konuştu.

Soğuk algınlığının tedavisinde antibiyotiklerin yerinin olmadığını da açıklayan Somer, antibiyotiklerin bakterilerin sebep olduğu hastalıklarda kullanıldığını söyledi. Virüslerin sebep olduğu soğuk algınlığında antibiyotik kullanımının hastada iyileşme sağlamadığı gibi, tedaviye dirençli bakterilerin gelişmesine de sebep olacağına dikkat çeken Ayper Somer, şöyle konuştu:

"Soğuk algınlığının kesin tedavisi yoktur. Uygulanan tedaviler bulgulara yöneliktir. En iyi tedavi evde istirahat ve bol sıvı alımıdır. Dinlenmekle ve başkalarından uzak kalmakla, hasta yalnız kendisine yarar sağlamaz, aynı zamanda temas edeceği kişilere de virüsün bulaşmasını önler. Aşırı giyinmekten kaçınmak, sigara dumanından uzak durmak gerekir. Öksürük şurupları, boğaz spreyleri yarar sağlayabilir. Burun tıkanıklığını ve akıntısını azaltıcı psödoefedrin içeren şuruplar, burun damlaları veya

antihistamin ilaçları, tuzlu su spreyleri, nemlendiriciler bazı hastalarda yarar sağlayabilir. Yüksek ateş ve boğaz ağrısı için parasetamol veya ibuprofen içeren ilaçlar kullanılabilir. Çocuklarda nezle ve grip sırasında aspirin kesinlikle kullanılmamalıdır. Reye sendromu adı verilen ve karaciğer yetersizliğine sebep olan bir durum gelişebilir. Soğuk algınlığında etkili olan antiviral ilaçlar, virüslere etki eder ve virüslerin vücuda yayılmasını engeller. Soğuk algınlığı belirtileri başladıktan en geç 48

saat içinde antiviral ilaçların kullanılması hızlı bir şekilde iyileşme sağlar."

Soğuk algınlığının veya nezlenin genellikle evde tedavi edilebildiğini belirten Somer, çok yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı, ense ağrısı veya ensede sertleşme, bulantı, kusma, nefes almada zorluk, göğüs ağrısı, dalgınlık, döküntü gibi ciddi bulguların varlığında mutlaka doktora başvurulması gerektiğini ifade etti. Tedavi edilmeyen soğuk algınlığının kulak ve sinüs enfeksiyonlarına yol açabileceğini de dile getiren Somer, yüksek ateş, şişmiş boğaz, sinüs ağrısı ve balgamlı öksürük ortaya çıkabileceğini de kaydetti. Virüsler her yere bulaşabileceği için hijyenin önemli olduğunu vurgulayan Somer, "Sık sık ellerin sabunla yıkanması iyi bir korunma yolu. C vitamini soğuk algınlığı sıklığını ve riskini azaltmadığı gibi, diğer vitaminlerin kullanımı, bol meyve ve sebze tüketimi de hastalık sıklığına ve seyrine etki etmiyor. Soğuk algınlığından korunmada kullanılacak bir aşı henüz geliştirilememiştir. Riskli kişilere her sene yapılması önerilen grip aşısı soğuk algınlığı ve nezleden korunma sağlayamaz. Çünkü bu aşı sadece grip virüsüne etki etmektedir" şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber