Çay için fişleme

Haber Giriş : 06 Aralık 2004 12:54, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç gündemdeki konuları yorumladı. 'MGK'ya sivil genel sekreter hatadır' diyen Kılınç'ın ifadeleri çok konuşulacak türden..

Milli Güvenlik Kurulu'nda glasnost olduğunu söylemek hata. Rusya da "glasnost" dedi ve dağıldı. MGK'daki konuşmalar gizlidir. MGK Genel Sekreteri'nin sivilleşmesi hata. Genelkurmay Başkanı'yla Başbakan arasında ahenkli bir iletişim kurması zor olacak...

* Sizce de 30 Kasını'da yapılan "ilk sivil Genel Sekreterli MGK" bir milat mı? Hayır efendim, öyle bir milat falan diye bir şey yok.

* Ama "glasnost" diye sunuldu bu son toplantı?..

Rusya "glasnost" dedi ve dağıldı. O yüzden ben glasnost yakıştırmasının uygun olmadığı kanaatindeyim.

* Peki sivil Genel Sekreter Alpogan'ın toplantısı? İlk kez değil miydi?

O toplantı şeffaflaşmak demek değildir. Yeni atanan sivil bir Genel Sekreter'in kendini basına tanıtması, göstermesi, biraz da yapıdaki değişikliğin ne olduğunu anlatmasıdır. Ama şimdi glasnost yapıldı denilen Sekretarya, toplantıdan sonra, oturup da gazetecilere "Bu toplantıda şöyle yapıldı, böyle konuşuldu" diyebilir mi? Diyemeyecek. 30 Kasım bilgilendirme toplantısından sonra Genel Sekreter'in söyleyecek başka bir şeyi yoktur. Bitti. Çünkü hakkı yoktur, oradaki konuşmalar gizlidir.

* Yani bir şey fark etmeyecek?

Hayır, bunun ötesinde bir şey olmaz.

* Mesela MGK toplantılarının bir aydan iki aya çıkarılması önemli bir fark değil mi?

Bence yanlış. Çünkü Türkiye'de gündem her gün değişir ve bu kadar süre ara verilmesi gündemi takip edememenize sebep olabilir.

* Peki MGK, kararlarının niteliği ve önceliği konusunda biraz budanmadı mı?

Evet doğrudur, bazı yetkileri yumuşatıldı. Biraz talileştirildi.

* Artık "Light MGK" mı demeliyiz? MGK değil ama Genel Sekerterlik fonksiyonları light'laşmış olabilir.

* Bu değişim içinize sindi mi?

Hayır, tabii ki sinmedi. Ama nasılsa o değişiklikten (MGK'nın yapısıyla ilgili yeni yasal düzenleme 7 Ağustos 2003'te yapıldı) bir ay sonra emekli olduğum için çok fazla şey yapmadım.

* "İyi ki emekliye ayrılmışım da sivil bir Genel Sekreter'e görevi devreden asker ben olmamışını" mı diyor musunuz?

Doğrudur. Tabii ki belli bir rütbe söz konusu. Böyle bir askerin elindeki bazı enstrümanların şekil itibariyle de olsa elinden alınması mutlu etmez insanları.

* Genel Sekreter'in sivil olması hata mı?

Hata, çünkü oranın zaten bir karar alma ve uygulama fonksiyonu yok ki... Oysa asker bir genel sekreter, Genelkurmayla siyasiler arasında daha ahenkli bir iletişim sağlar. Şimdi Genel Sekreter'in Genelkurmay Başkanı'yla bire bir görüşmelerinde mutlaka biraz çekingenlik olacak. Çünkü bir asker sonuçta belli kademelerde beraber çalıştığı biriyle muhatap olmak ister. Onlar birbirlerini şahsen tanıyan, bir yerde silah arkadaşıdır. Daha kolay koordinasyon sağlar.

* "Bugüne kadar Başbakan orgeneral rütbesindeki bir Genel Sekreter'le iletişim kurmaya çalışıyordu, bundan sonra da Genelkurmay Başkanı bir siville ortak dil geliştirmeye çalışsın" denemez mi?

Kim kime mahkum bunu geliştirirken? Hiyerarşik duruma baktığınız zaman tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış hali doğar. O mertebede kalırsa tabii Genelkurmay Başkanı'yla istişare edilmemiş bir konunun Genelkurmay Başkanı'nı bağlayan bir tarafı olamaz.

* Yeterlilik açısından bir kaygınız var mı?

Bir büyükelçi dünya meselelerini belki daha geniş bir şekilde ele alabilir. Bir asker ülkesinin iç konularına daha hakimdir. O bakımdan bir nüans olabilir ama öyle bir kaygım yok.

* Peki Alpogan'ın toplantıdaki performansını nasıl buldunuz?

Büyükelçilik yapmış biri için gazetecileri aydınlatmak zor bir olay değildir.

* Yanıtlarda takıldığınız bir şey oldu mu?

İrtica ile ilgili bir soruyu yanıtsız bıraktığı söyleniyor. Onu niye geçiştirdiklerini bilemem.

* Siz olsaydınız yanıt verir miydiniz?

Hemen.

* Önce Alpogan "Zabıtlar açıklanacak" dedi, sonra jet hızıyla "Hayır, pardon bildiri demek istemiştik" şeklinde bir düzeltme yapıldı.

30 seneyi doldurdu diye o zabıtların açıklanabileceğini sanmıyorum. Bildiriler ise zaten açıklama maksadıyla hazırlanıyor. Ama göreve yeni gelen birine olumsuz yaklaşmamak lazım.

* Peki siz hiçbir MGK toplantısından sonra düzeltme yaptınız mı?

Olur mu öyle şey efendim.

* MGK Genel Sekreteri, toplantıda alınan kararların hayata geçip geçmediğini takip etmekle de görevli. Bunun anlamı "askerin siyasetçileri denetlemesi" değil midir?

Hayır. Siz şimdi kimin adına iş yapıyorsunuz? Başbakan adına iş yapıyorsunuz.

* Yani Başbakan adına Başbakan'ı ve yürütmeyi takip ediyorsunuz?

Tabii bunu ilgili bakanlık da yapabilir ama bu bünyenin varlığının sebebi bu.

* Ama bu bünyeden rahatsız olunmasının sebebi de bu.

Belki şundandır: Biz askerler görevde çok rijit bir tutum içindeyizdir. Bir şey yapılacaksa zamanında yapılmalıdır. Ama sivil kesimde daha large tutumlar var. Ona fırsat vermemek için belki de askere böyle bir görev verilmiştir.

Başbakan, Yaş'a Şerh koymakla tatmin oluyor

* Yasalar her bakanlıktaki müsteşarı askere bilgi vermekle yükümlü tutuyor. Bu askerin yürütmenin içine beş parmağıyla girdiğini göstermiyor mu?

Silahlı Kuvvetler Türkiye'nin kurucusu bir defa. Dolayısıyla bunun etkisinin uzun bir süre TSK'da da, Cumhuriyet'in yapısı üzerinde de sürmesi doğaldır.

* Hala o refleks devam mı ediyor?

Refleks değil bu. Zaten benim insanımın beklentileri bu yönde Bizim birazcık "asker milletiz" diye övünme payımız var.

* Peki ciddi bir özeleştiri yapılsa, askerlerde sürekli bir "Kurtuluş Savaşı sendromu" ortaya çıkar mı?

Kimse bir vehim içersinde, illa bölünmek-parçalanmak sendromuyla yaşamıyor. Ortada belli kriterler var. O kriterler size bir tehlike olduğunu gösterince tedbir üretiyorsunuz.

* Batı'nın hoşuna gitmeyen bu mu acaba; askerin sürekli diken üzerinde durması mı?

Askerin dikkatli tutumu birilerini biraz tedirgin ediyor, olay bu. Atatürkçü düşünceye bağlı bir asker yapısı Batı'nın hoşuna gitmiyor. Çünkü Atatürk Türkiye insanları bütünleşiyor. Bu da onlara sıkıntı veriyor.

* MGK yumuşatıldı dedik, ama birden karşımıza YAŞ çıktı. İlk kez YAŞ kararlarında irtica, bu kadar sert bir şekilde dile getirildi.

Hayır, o tip kararlar hep çıkar. Sadece birbirlerine çok denk geldiler. Arada böyle bir irtibat kurulmasına katılmıyorum.

* YAŞ kararlarına Başbakan Erdoğan'ın şerh koymasının size göre anlamı nedir?

Hiçbir şey. Bir tatmin şeklidir o. Oy kaygısıyla mesaj göndermenin dışında manası yok.

* İrticai faaliyetler gerekçesiyle bazı askerlerin ordudan atılmasına engel olabilir mi?

Kararlar oy çokluğuyla alınıyor.

* 15 askere iki siville... Adaletsiz değil mi?

Ama oranın adı zaten Yüksek Askeri Şura.

* Peki şu adaletsiz değil mi: YAŞ kararlarının yargı denetimine açık olmaması?

Silahlı Kuvvetler otoriteye bağlı, hiyerarşik bir yapıdır. Tepede alınan bir kararın irdelenmesi otorite zaafı doğurur.

* Hukuk bir insan hakkı değil midir?

Bir üniformalı şahsın tabi olduğu birtakım kurallar var. Bu kuralları kabul ederek o bünyeye giriyorsunuz. Harp Okulu'na girdiğiniz andan itibaren kabul etmiş sayılıyorsunuz. Ondan sonra benim hakkım insan hakkıydı, kul hakkıydı deyip ortaya çıkamazsınız. Kahveye gitmek de insan hakkı ama, üniformayla bir kahvehanede oturamazsınız, kır keyfi yapamazsınız.

* İzmir'deki bir mahkemede bir karar alındı ve Anayasa'nın 90'ıncı maddesi değiştirildi. Orada diyor ki "Bu konuda uluslararası hukuk normları geçerlidir, kararlar yargıya açıktır." Henüz başvuran yok ama, olursa ne olur?

Vurur, efendim gider Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, orası da bir karar alır. Ama siz uygulamak zorunda değilsiniz. Sizin için önemli olan ulusal çıkarlarınız ve bünyenizdir. Başkası beni ilgilendirmez.

* Ve de işlemez diyorsunuz?..

Tabii ki yani. Avrupa almış kararını ne olur.

* Para cezası ödersiniz.

Ödenir, ne olacak? İdam edecek halleri yok ya... İdam kalktı.

* Kim bilir belki de gelecekte bir

İstiklal Mahkemesi daha kurulur. Bu kez de AB'nin şartlarına direnç gösterenler asılır. Olabilir. Ama bu yolda direnç gösteriyorsanız o zaman zaten ister idam etsinler, ister yargılasınlar. Ulusal çıkarlarını ön planda tutan bir insanın yargılanması onur verir.

* 17 Aralık'ta bir tarih alırsak belki 15 yıl sürecek bir müzakere sürecine gireceğiz. O sırada MGK buharlaşabilir mi?

O zaman Türkiye'nin buhar olması lazım. Ama eğer sizin adınıza Avrupa'da tedbir alacak, güvenliğinizi sağlayacak bir kuruluş varsa ona bu işi de ihale edebilirsiniz. Nasıl demokrasiyi ihale ettiniz, Avrupa kapısına "Beni çağdaşlaştırın" diye gittiniz, bunu da yapabilirsiniz.

* Farkında mısınız, en büyük sıkıntı sizsiniz...

Niye?

* AB'nin gözünde de siyasilerin gözünde de her şey için en büyük engel askerler değil mi?

Ama Türkiye'de gerçek çağdaşlaşmayı canı gönülden isteyen...

* Ama siz de kaç kez darbe yaptınız...

Efendim, darbe yapılmaz deyip de şimdi suçlamaya girmeyin. (Röportaj süresince ilk kez sinirleniyor) Darbeler Türkiye'deki bozuk düzeni, demokrasiyi rayına oturtmak içindir.

* Kızdınız bana...

Yok hayır, kızmadım. Kızmaya hakkımız yok. istediğinizi sorabilirsiniz.

* Peki asker bu konuda hemfikir mi? AB'ye hepiniz aynı mesafede mi duruyorsunuz?

Bütün Türkiye gibi asker de AB'yle bütünleşmeyi istiyor. Biz bir şeyler söylüyorsak oraya onurumuzla girmek için söylüyoruz, o kadar.

* İçinizde kanatlar yok mu?

Asker içinde bir ayrım söz konusu değildir.

* AB'yle müzakere sürecinde yine ulusal çıkarlar hakkında endişe duyarsanız ne olacak?

Varlığınızın devamına fırsat vermeyecek bir tutum olduğu takdirde varlığınızı tekrar kazanmanız gerekebilir.

* Genç subaylar hareketlenir mi?

Onu bilemem. Bıçak ne zaman kemiğe dayanır, o zaman birtakım şeyler olur. Onları bilemem. Zaten o kadarını göremem de...

-Fişleme yaptınız mı?

-Sadece çay almak için

* Alpogan'ın toplantısında yine gündeme geldi: Psikolojik harekat planı nedir?

Bir toplumun bir konu üzerindeki düşüncelerini aynı noktaya getirmek için yapılan bir çalışmadır.

* O planlar açıklanabilir mi?

Olabilir, bir şey diyemem.

* Bir örnek?

Kıbrıs'ta insanlar AB'ye girebilmek için fikirler doğdu, geçmişlerini unuttular, Annan Planı için propagandalar yapılıyordu. O zararlı propagandaların önünü kesebilmek, insanları bu faaliyetlerden kurtarmak için bir plan hazırlarsınız. Birtakım etkinlikler yaptırtmak suretiyle...

* Miting yaptırmak gibi mi?

Olabilir.

* Finanse eder mi?

Gerek varsa tabii eder.

* Fişleme yaptınız mı?

Sadece çay almak için fiş kullanmış olabilirler. Ama onun dışında MGK Genel Sekreterliği'nin istihbarat yapmak gibi bir bünyesi yoktur. Sekreterlik, MGK Toplantısı öncesinde Genelkurmay'ı, İçişleri'ni, MİT'i koordine eder, o kadar.

* Toplantıya daha önce davet edilmeyen sağ uçtaki gazetelerin çağrılıp sol uçtakilerin kabul edilmemesi antidemokratik değil mi?

Unuttuklarındandır.

* Siz niye hiç çağırmadınız?

Böyle bir toplantıya hiç ihtiyaç duymadık. Ben ancak şöyle bir şey yapabilirdim, ulusal güvenliği sarsan birtakım basın faaliyetleri nedeniyle basını motive edebilmek, insafa davet etmek.. Hepsini çağırır, "Mantıklı düşünün, fırsat vermeyin" derdim.

* Peki Yeni Şafak neden daha yeni akredite oldu?

Demek ki TSK onların yayınlarını bünyeye faydalı görmedi.

Hırçın değilim doğru bildiğimi en üst seviyede söylerim

* Niye hırçınsınız?

Hırçın mıyım?

* Çok şahinsiniz.

Benim yapım, düşüncelerimi dolambaçsız söylemektir. Hırçın görünmüş olabilir ama değilim.

* Neredeyse her konuda açıklama yaptınız, üniformanızla Avrupa'yı dolaştınız. Bu kadar faaliyet niye?

Ben Türkiye'nin çağdaşlaşmasına adanmış biriyim.

* Hiç içerden "Tuncer biraz sakin ol, bir dur" diye uyarılmadınız mı?

Duracak bir şey yapmadım ki... Belki bazı şeyler yadırgandı. Çünkü Avrupa'daki görüşmelerim çarpıtıldı.

* Daha sakin olsaydım, dediğiniz bir çıkışınız var mı?

Hayır...Ben doğru bildiğimi en üst seviyede söylerim.

Devrim SEVİMAY/vatan

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber