Ergenekon'da bugün neler oldu?

Haber Giriş : 12 Şubat 2009 18:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Ergenekon davasının 52. duruşması başladı

İstanbul - Ergenekon davasının 52. duruşması başladı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın 52. duruşmasına, emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu tutuklu sanıklardan 31'i katıldı. Tutuklu sanıklardan 10'unun gelmediği duruşmada, tutuksuz 45 sanıktan sadece Güler Kömürcü Öztürk hazır bulundu.

Duruşmada, tutuklu sanıklardan Hikmet Çiçek'in savunmasının alınmasına geçildi.


Ergenekon tutuklusu Serhan Bolluk'a cinayet suçlamasıyla dava açıldı

Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk hakkında DHKP-C'nin Önder Babat'ın ölümünden sorumlu tuttuğu Hakan Saraylıoğlu'nu tasarlayarak öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Davanın ilk duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görüldü. Mahkeme heyeti sözkonusu davanın Ergenekon Davası ile birleştirilmesine karar verdi.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ercan Şafak tarafından hazırlanan 6 sayfalık iddianamede, 1 Şubat 2006 tarihinde Küçükçekmece İkitelli Organize Sanayi Bölgesi'nde bir erkek cesedinin bulunduğu, Adli Tıp Kurumu raporuna göre kişinin bağla boğularak öldürüldüğünün anlaşıldığı kaydedildi. Yapılan araştırmalarda öldürülen kişinin Hakan Saraylıoğlu olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği iddianamede, yasadışı DHKP/C terör örgütünün internet sitesinde yayınlanan "DHKP/C 355, bir halk düşmanını bir kontracıyı cezalandırdık" başlıklı örgüt açıklamasında, Hakan Saraylıoğlu'nun DHKP/C'li savaşçılar tarafından gözaltına alındığı, bütün suçları nedeniyle 2 Şubat 2006'da örgüt tarafından cezalandırıldığı ve cesedinin İkitelli Organize Sanayi bölgesine bırakıldığının bildirildiği anlatıldı. Örgüt açıklaması üzerine İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın soruşturma başlatıldığının ifade edildiği iddianamede, Ergenekon terör örgütü ile ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında Ulusal Kanal'da yapılan aramalarda 2005 yılı ajandasının ele geçirildiği belirtildi. Ajandanın 19-20-21 Şubat'a ait sayfalarında el yazısı ile Hakan Saraylıoğlu isminin yazıldığının anlatıldığı iddianamede, terör örgütü DHKP/C'nin yayınlanan "DHKP/C 355, bir halk düşmanını bir kontracıyı cezalandırdık" başlıklı açıklamasında yer alan bilgilerle ajandadaki notların örtüştüğü, ajandanın fazladan bilgi içerdiği ifade edildi.

İstanbul Kriminal Polis Laboratuarı Müdürlüğü'nce yapılan incelemede ajandadaki el yazılarının Ergenekon terör örgütü üyesi olma suçundan tutuklu olan Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk'un el yazısı olduğunun tespit edildiği de iddianamede yer aldı. Örgüt açıklaması ile Serhan Bolluk'un ajandasındaki notların karşılaştırılmasına yer verilen iddianamede, ajandada örgüt açıklamasında yer olmayan fazladan bilgilerin yer aldığı, örgüt açıklamasında ismi geçen görevlilerin telefon numaralarının ajandada yazılı olduğu anlatıldı. Örgüt açıklamasında başka hiçbir yerde bulunmayan bilgilerin Serhan Bolluk'a ait ajanda da olduğu, ajandadaki bilgilerin örgüt açıklamasından alınmadığı, Serhan Bolluk'un bunu kabul ettiğinin belirtildiği iddianamede, tüm bu veriler değerlendirildiğinde Serhan Bolluk'un boğularak öldürülen maktul Hakan Saraylıoğlu'nun kimliği henüz belirlenemeyen DKKP/C militanları ile birlikte sorgusuna katıldığı, sorgusu sırasında ajandasına el yazısı ile notlar aldığı, bu şekilde Hakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesine iştirak suçunu işlediği belirtildi.


Ergenekon tutuklusu Hikmet Çiçek, Karargah Evleri bağlantısını kabul etmedi

Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında tutuklu sanıklardan Hikmek Çiçek savunmasını yapıyor. Karargah Evleri'nin yöneticisi olduğu ileri sürülen tutuklu sanık Hikmet Çiçek, subay ve askeri öğrencilerle bağlantıları bulunduğuna dair iddianamede tek bir delil bulunmadığını söyledi.

Gözaltına alınan subay ve astsubayların pırıl pırıl insanlar olduğunu belirten Çiçek, "Aklanacaklar ama 'Ergenekon soruşturmasının bilmem kaçıncı dalgasında gözaltına alındılar ve Ergenekon davasında yargılacaklar' diye sicillerine not düşülecek. Değerli insanların terfileri, bu operasyonla engellenmiştir." dedi.

Bugün savunmasını yapan Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Hikmet Çiçek, İşçi Partisi'nin (İP) basın sorumlusu, gazeteci ve yazar olduğunu belirterek, terör örgütü üyesi olmakla suçlandığını, bağlı bulunduğu tek örgütün ise İşçi Partisi olduğunu ifade etti. Çiçek, "Kendimi bildim bileli İP'liyim. Bir numara, iki numara ya da 99 numarayı tanımam. Bütün devrimci partilerde olduğu gibi partimin disiplini dışında otorite, disiplin tanımam." dedi.

-"TSK YIPRATILIYOR"-

Karargah evlerinin yöneticisi olmakla suçlandığını belirten Çiçek, "MİT imalatı olan Karargah Evleri'nin amacı Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmaktır." dedi. İP'in bu evler vasıtasıyla TSK içinde örgütlenmek istediğinin öne sürüldüğünü belirten Çiçek, "Şemada adı geçen subaylar ve askeri öğrencilerle hiçbir temasım olduğuna dair delil bulunmamaktadır" şeklinde konuştu.

5 yıldır TSK'yı hedef alan soruşturmalar yapıldığını ileri süren Çiçek bunlara örnek olarak Şemdinli, Atabeyler, Küre davalarını örnek gösterdi. Gazeteci olarak 5 yıldır bu soruşturmaları takip ettiğini belirten Çiçek, hepsinin ortak noktasının ise şemalar ve krokiler olduğunun altını çizdi. Kamuoyunun 5 yıldır krokilerle, siyasi davalarda oyalandığını iddia eden Çiçek, "Gladyo hiç yaratıcı değil. Eskiden polisin kızdığı insanların cebine esrar koyduğu söylenirdi. Şimri krokiler ve şemalar var" dedi.

İddianamede tutuklanmasına neden olan devletin gizli belgesini hile yoluyla temin ettiği belirtilen "MİT, Medya ve Ajan Gazeteciler" adlı belge ile ilgili olarak 2003 yılında beraat ettiğini hatırlatan Çiçek, "MİT, Medya ve Ajan Gazeteciler adlı belge adlı doküman, Veli Küçük, Ümit Oğuztan ve bende ele geçirildi. Suç delili olamaz." dedi. Aydınlık Dergisi'nde 2001 yılında MİT, Medya ve Ajan Gazeteciler adlı belgeyi yayınladıklarını belirten Çiçek, "Bu belgenin MİT kaynaklı olduğunu öğrenmiştik. Ancak haber imzasız çıkınca müdür olmam nedeniyle yargılandım. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi 2003 yılında verdiği kararda yazının içeriğinin eleştiri niteliği taşıdığını, devletin kurumlarını tahkir ve tezyif etmediğini gerekçe göstererek beraat kararı verdi. Bugün beraat ettiğim belge nedeniyle tutukluyum" dedi.

29 Mart 2008 tarihinde tutuklandığını belirten Çiçek, savcının "Terör örgütü üyeliği, devletin gizli belgelerini hile ile temin etmek" suçları çerçevesinde hakkında tutuklama talebinde bulunduğunu hatırlatarak, "Mahkeme beni sadece gizli belgeleri temin etmek suçundan tutukladı. Burada tutuklu bulunma gerekçemiz terör örgütü üyesi olmak değil" şeklinde konuştu.

Kendisinde bulunan belgelerin bir kısmının askeri belgeler olduğunu belirten Çiçek, "Bir kısmının üzerinde güncel ibaresi bulunan askeri belgelerdir. Bir kısmı 28 Şubat sürecinde Batı Çalışma Grubu'na yönelik raporlardır. Ben bu belgeleri toplayıp, irticaya karşı Genelkurmay belgeleri adı altında 1997 yılında yayınladım. Bu sadece Genelkurmay belgelerine dayanıyor. Her konu başında bu belgeyi nereden aldığımı yazdım. Her gazetecide olan belgeleri bir kenara atmadım ve bunları toplayarak bir kitap yaptım. Bu kitap Harp Akademileri'nde kaynak kitap olarak gösterilince memnun oldum. Şimdi bu belgelerin hangisinin gizli olduğu, hangisinin gizli olmadığı iddianamede tek tek belirtilmemiştir." diye konuştu. Çiçek, Batı Çalışma Grubu'nun 'Batı Harekat Konsepti' adı verilen Genelkurmay kaynaklı resmi kuruluşun çalışması olduğunu ileri sürdü.

-"KOMİK BULUYORUM"-

İddianamede Ergenekon adı verilen bu örgütlenmede yer alan sanıkların çok sayıda suçla itham edildiğini belirten Çiçek, "Bu dava dosyasına eklemek üzere çok sayıda dosyalar isteniyor. İddianamede Ergenekon'un bir çatı örgütü olduğu sıklıkla kullanılıyor. PKK, Hizbullah ve DHKP/C'yi yönettiği iddia ediliyor. Gülünç, komik buluyorum bunu. Bu iddiayı tanımlayacak sıfat bulamıyorum. Bu iddiaya göre İşçi Partisi'nin yönettiği, yönlendirdiği örgütlerden birisi de Hizbullah'tır." dedi. Hizbullah'ın Çevik Kuvvet Merkezi'nde eğitilmesine ilişkin haberlerin Aydınlık Dergesi'nde kapak yapıldığını belirten Çiçek, "Hizbullah tipik bir gladyo yapılanmasıydı. O dönemde Türkiye devleti içerisinde yapılanmış bu karanlık kuvvet, gladyo Hizbullah'ı PKK'ya karşı örgütledi. Hizbullah adlı bir örgütün olduğunu devlet uzun bir süre kabul etmedi. 1993 yılında İçişleri Bakanı 'Evet Hizbullah var' dediğinde ise Hizbullah'ın Doğu ve Güneydoğu'da işlediği cinayetlerin sayısı 178'i bulmuştu." şeklinde konuştu. Çiçek, Türkiye'nin Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu'nun ismini ve resmini ilk kendilerinden öğrendiğini ileri sürdü. Çiçek, "Hayatımız Hizbullah ile mücadeleyle geçti. Bu yolda şehit verdik. Şimdi ise Hizbullah'ı yöneten, yönlendiren bir parti olarak huzurunuza getirildik. Uydurma bir Ergenekon örgütü imal edilerek İşçi Partisi'nin örgütleri yönlendirdiği iddiası alçakça bir iddiadır." dedi.

-"GÖZALTINA ALINANLAR PIRIL PIRIL İNSANLAR"-

Ulusalcılık ve vatanseverlik diye bir suç icat edildiğini ileri süren Çiçek, "Bu yeni suça uygun olarak da suçlular ortaya çıkarıldı. Bunlar da vatansever teröristlerdir. Gözaltına alınan subay ve astsubaylara baktığımızda pırıl pırıl insanlar, tertemiz. Hayatları PKK ve terörle mücadeleyle geçmiştir. Tamam aklanacaklar ama 'Ergenekon dalgasının bilmem kaçıncı dalgasında gözaltına alındı, Ergenekon davasında yargılanacak' diye sicillerine not düşülecek. Değerli insanların terfileri bu operasyonla engellenmiş olacak. TSK'nın paspas gibi çiğnenmesine izin vermeyin. Heyet olarak bu tertibi yok edeceğinize inanıyor ve tahliyemi talep ediyorum" dedi.


Ergenekon davasına yarın devam edilecek

İstanbul - Ergenekon davası ile ilgili yargılamaya yarın devam edilecek.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen davanın bugünkü duruşması tamamlandı. Duruşma, yarın saat 09.30'a ertelendi.

AA - CİHAN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber