Doç.Dr.Özekes: Yargı kararları toplum vicdanında yer bulmazsa tartışılır

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 19 Şubat 2009 15:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Emrullah Bayrak

ANKARA- Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Özekes, yargı kararlarının toplum vicdanında yer bulmadığı takdirde tartışıldığını belirterek hakimlerin kendi vicdan muhasebelerini iyi yapması gerektiğini söyledi.

Doç. Dr. Özekes, konuya ilişkin şu öneriyi sundu: "Davaları birikmiş adliyede lehte veya aleyhte sonuçlanmış 3-5 kişi seçilebilir. Zaman zaman mahkemedeki hakimlerle sohbet toplantısında, avukattan, barodan temsilciler gelerek o bitmiş dava, başından sonuna kadar tartışılabilir. Diyelim ki bir yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi hakimleri, bitmiş bir davadan lehte veya aleyhte olan 2 kişi çağırıp bir sohbet toplantısında 'Biz bu davayı görürken size kararın esasını bıraktık. İnsan davranışı olarak, etik olarak, size yaklaşım olarak nerede iyi şeyler, nerede kötü şeyler yaptık' diyerek bunları not edelim. Barolarda avukatlar kendi içinde, hakimler de kendi içinde yapabilirler. Daha sonra bu değerlendirmeler bittikten sonra hakimler, kendi içlerinde geri bildirim yapabilirler. Birbirimizi aynı meslek içerisinde eleştirmemiz belki daha kolay olacaktır. Ayda bir bu toplantılar yapılabilir. Veya hakimler birbirlerini eleştirebilirler. Benim böyle bir kararım var veya duyduğu şeyi eleştirebilir. Bu belki dışardan gelen taştan daha az etki veya yaralıyıcı olabilir."

Etik değerlerin yerleşmesi bakımından ceza sisteminin yanında ödül sisteminin de getirilmesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Özekes, bu ödülün illa para, makam vermek veya sicilini iyileştirmek olmadığını, insanlar içinde takdir edilmenin de önemli bir şey olduğuna dikkat çekti.

Değişimin en zor yargıda olduğuna dikkat çeken Özekes, yeni hakim, savcı ve avukatların çok iyi eğitilmesi gerektiğini vurguladı.

Yargı reformunun şart olduğunu dile getiren Özekes, birinci derecede etik kısmının öne çıkartılması gerektiğini belirtti.

"Bizde kural eksikliği yok, kuralları uygulama eksikliğimiz var." diyen Özekes, bahanelerin arkasına sığınıldığını niyet olması halinde düzeltileceğini söyledi.

SÜREKLİ DENETLENECEĞİNİ DÜŞÜNEN HAKİM SAĞLIKLI KARAR VEREMEZ

Yargı kararlarını eleştirenlerin bir kısmının haklı, bir kısmının ise haksız olduğunu dile getiren Özekes, işin teknik kısmını bilmeden eleştirilmemesi gerektiğini söyledi.

Nihayetinde bu kararları verenlerin insan olduğuna dikkat çeken Özekes, yürütülmesi gereken bazı prosedürler olduğunu ve bunlara uygun davranılması gerektiğini kaydetti.

Tedbir mahiyetinde olan şeylerde çok takdir hakkı olduğunu anlatan Özekes, "Mesela diyor ki delillerin karartılması. Bana göre delillerin karartılması olmayan şey size göre olabilir. Bunların bilimsel bir takım kriterleri var. Bunlara mı uygun davranıyorsunuz yoksa takdir hakkınızı kullanırken kendinize göre mi davranıyorsunuz? Karar verirken akşam okuduğunuz gazetenin haberine göre mi sabahleyin tutukluyup serbest bırakıyorsunuz veya kendi siyasi görüşünüze yakın veya uzak mı diye yapıyorsunuz? Mesele o takdir hakkının opsiyonları içerisinde hangi ölçüde samimi bir duygu içinde ben bunu hakim davranışıyla yapıyorum derseniz yanlış yapsanızda çok kabul edilebilir bir şey. Ama zihninizin arkasında başka sahiplenmeyle bunu yapıyorsanız o çok kabul edilebilir birşey değildir." diye konuştu.

"Hakimleri de sürekli denetim altında tuttuğunuz zaman nasıl bizim futbol hakemler yüzünden kötüye gidiyor aynı hale geliyor. Çünkü sürekli denetleneceğini düşünen bir hakim rahat ve vicdanını tam oluşturarak bir karar vermez. En suya sabuna dokunmayan karar verir." diyen Doç. Dr. Muhammet Özekes, şöyle konuştu: "Neye göre tatmin? Evet burada hakim bütün yargısal araştırmayı yaptı. Üzerine düşen herşeyi yaptı. Mukayese edildiğinde bundan daha fazla birşey yapamazdı hakim. Bu da çok önemli birşey. Birde anlatabilmeniz lazım. Yargı, mahkeme konusunda çok bilinçli değiliz. Bizde avukat tutma mecburiyeti yok. Haksızlıkta yarışıyoruz adeta. Toplumun yetişmesinde bunlar çok önemli şeyler. Çocuk evde babasından dayak yiyor, okula gidiyor öğretmeninden dayak yiyor, evleniyor kocasından dayak yiyor, askere gidiyor komutanından dayak yiyor, işe giriyor işvereninden korkuyor. Şimdi korku üzerine tesis edilmiş bir toplumsal yapıda her zaman çok sağlıklı sonuçlar çıkmayabilir. Hakimde öyle yetişmiş."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber