Vergi denetmenlerinden borç raporu...

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 02 Nisan 2009 11:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Vergi denetmenlerinin ?Türkiye Ekonomisinde Kamu Kesimi Finansmanında İç borçlanma Yöntemi: 1980-2008? raporuna göre, 1980'den 2008 yılı sonuna kadarki dönemde iç borç stokunda 379 bin 773 katlık artış meydana geldi.

Maliye Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren vergi denetmenlerinin kurduğu Vergi Denetmenleri Derneğince yayımlanan raporda, iç borçlanmada yaşanan süreçle, borçlanmanın ekonomik ve sosyal etkileri irdelendi.

Rapora göre, ülkemizde 1980'lerin başlarında genellikle yol, köprü ve baraj gibi altyapı yatırımlarını finanse etmek amacıyla iç borçlanmaya gidildi. Bu dönemde yatırım harcamalarında da yükselme görüldü.

Sonraki yıllarda, iç borçlanmayla ağırlıklı olarak transfer harcamaları finanse edildi ve 2001'e kadar devam eden bu dönem, iç borçlanmanın daha çok iç borç servisini karşılamak için yapıldığı yıllar oldu.

2001'den itibaren uygulanmaya başlanan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programıyla, kamu borç stokundaki artışlara rağmen yurt içi piyasalarda borçlanma imkanları giderek daraldı. Bu nedenle de uluslararası piyasalardan borçlanma imkanlarının geliştirilmesine dönük tedbirler uygulamaya konuldu.

Bu dönemde ekonomik ve siyasi belirsizliğin de ortadan kalkmasıyla, özel yabancı fon girişi hızlandı ve yurt içi piyasalarda da bir rahatlama sağlandı. Bunun ardından kamu iç borç yükünde de kademeli bir düşüş başladı ve 2001 yılında yüzde 69,2 seviyelerinde olan kamu iç borç yükü, 2007 yılında yüzde 39,5'e geriledi.

ÖZEL SEKTÖR BORÇLARI ARTTI

Rapora göre, 2001 yılından itibaren kamu iç borç yükünde meydana gelen düşüşe karşın, özel sektör dış borçlanmalarında önemli artışlar kaydedildi. 2002-2007 yılları arasında yüzde 223'ü bulan bu artışta, uygulanan düşük kur, yüksek faiz politikası da etkili oldu. Ancak özel sektör dış borçlanmalarında 2 temel sorun ön plana çıktı. Raporda bu sorunlar, ?borçların çoğunlukla kısa vadeli olması ve yeni yatırım ve istihdam yaratacak amaçların gözardı edilmesi? olarak belirtildi.

Raporda, özel sektörün dış borçlanmayla birlikte önemli boyutta kur riskini aldığı, dünya piyasalarındaki hareketlerin keskin bir hal alması ve kurlarda büyük sıçramalar olması halinde özel sektör büyük sıkıntı yaşayabileceğine dikkat çekildi.

İÇ BORCUN SOSYAL ETKİLERİ

Vergi denetçilerinin Raporunda, iç borçlanmanın ekonomik ve sosyal etkileri de şu şekilde ortaya kondu:

?İç borçlanma, özellikle toplumun orta ve alt gelir grubuna dahil kesimleri olumsuz etkilemektedir. Çünkü kamu iç borçlanma senetlerine zengin kesim rağbet etmekte, kamu zengin kesimden yüksek faiz karşılığı borçlanmaktadır. Buna bağlı olarak artan iç borç faiz ödemeleri de, vergiler vasıtasıyla sabit gelire sahip çalışanlardan finanse edilmektedir. Kamu iç borçlanma senetlerini ellerinde bulunduranlar, enflasyon artış hızının üzerinde faiz geliri sağladıklarından, gelir kaybına uğramadıkları gibi gelirleri artmaktadır.

- Kısa üreli borçları veren tarafların büyük bir kısmını bankaların oluşturması ve bunların borçlanmada tekelci güce sahip olmaları, devletin istediği miktarda ve faiz oranlarında borçlanmasına olanak vermemektedir. Uzun süreli borçlanmada kurum ve kuruluşların isteksiz olmaları, devleti kısa vadeli borçlanmaya sevk etmektedir.

- Borçlanma, vergi gibi kesin bir finansman kaynağı değildir. Faiz ödemeleri ve borç ana para ödemeleri, vergi gelirlerinden karşılanmaktadır. Devlet, bir kesime faiz geliri aktarırken, diğer kesimden de ek vergi almak suretiyle gelirini azaltmaktadır.

- Vergi veren kesimin özellikle az gelişmiş ülkelerde tasarruf eğilimleri düşüktür. Devlet borçlanması, toplumun bir kesiminden diğerine fon aktırımı yaparak, gelir dağılımını bozmaktadır. Orta gelir grupları, faiz geliri olarak aldıklarından fazlasını vergi olarak vermekte, üst gelir grubu mensupları ise vergi olarak ödediklerinden fazla faiz geliri elde etmektedirler.

- Merkez Bankasından borçlanma da, direkt olarak para arzı ve buna bağlı olarak enflasyon artışına neden olacağı ve toplumun büyük çoğunluğu da enflasyon karşısında korumasız kalacağı için gelir dağılımında bozucu etkiye sahiptir.?

VERGİ YÜKÜ ADALETSİZ

Raporda, vergiyle ilgili değerlendirmelere de yer verildi.

Türkiye'de vergi yükünün diğer ülkelere göre düşük olduğuna işaret edilen raporda, buna karşın vergi yükünün adaletsiz dağılımı nedeniyle, yükün belli gelir grupları üzerinde toplandığı belirtildi.

Vergi yükünün adil olmayan bir başka özelliğinin de dolaylı vergilerden kaynaklandığına dikkat çekilerek, ?Türkiye'de dolaylı vergilerin, toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 70'e ulaşmıştır. Bu durum, gelir dağılımını daha fazla çarpıklaştırmaktadır? denildi.

NELER YAPILMALI?

Raporda iç borçlanma sorununa ilişkin çözüm önerileri de şu şekilde sıralandı:

?Kayıt dışı önlenmeli, vergi oranları düşürülerek, verginin tabana yayılması sağlanmalı. Bu amaçla vergilemede oto kontrol sistemi olarak kabul edilen hayat standardına benzer bir düzenleme yapılmalı. Vergi yükünün toplum kesimleri arasında adaletli dağılımı sağlanmalı.

- Vergi kanunlarındaki muafiyet ve istisnalar gözden geçirilerek, vergi hasılatında meydana gelen kayıplar ortadan kaldırılmalı.

- Ülkemizde servet vergisi üzerinden alınan vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı çok düşük. Servet üzerinden alınan vergilerle ilgili yasal düzenlemeler yapılmalı ve bu tür gelirlerin vergilendirilmesi sağlanmalı.

- Devlet, özelleştirmeden elde edeceği gelirle, iç borç stokunu kapatmaya çalışmalı.

- Sosyal güvenlik alanında yapılan reform çalışmalarına ilave olarak, kayıt dışı çalışanlar, sisteme dahil edilmeli, buna ilave olarak prim tahsilatına etkinlik ve hız kazandırılmalı.

- İç borçlanmaya kamu yatırımlarının finansmanı için özellikle de gelir getiren yatırımlar için başvurulmalı.

- Reel faiz oranları azaltılmalı. Para, gelir ve kur politikaları hep birlikte uygulanmalı.?

İÇ BORÇLARIN GELİŞİMİ

Rapora göre, 1980 yılından 2008'e kadar geçen dönemde, iç borç stokunda 379 bin 773 katlık artış oldu.

1980 yılında 721 bin TL (o zamanki değeriyle 721 milyar TL) olan iç borç stoku, 2008 yılı Kasım sonu itibariyle 273 milyar 816 milyon TL'ye yükseldi. 1980 yılında iç borç stokunun yüzde 19,6'sını devlet tahvili, yüzde 6,8'ini hazine bonosu, yüzde 27'sini kısa vadeli avans ve yüzde 46,6'sını da konsolide borçlar meydana getiriyordu.

2008 yılında ise iç borç stokunun yüzde 95,5'ini devlet tahvilleri, yüzde 4,5'ini de Hazine bonoları oluşturdu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber