Türkiye, NATO'da önemli kazanımlar elde etti

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 05 Nisan 2009 08:27, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya'nın yazısı

NATO Genel Sekreterliği için Rasmussen'e itirazını geri çeken Türkiye, çok etkili diplomasi mekanizmalarını devreye sokarak hayli önemli kazanımlar elde etti.

Danimarka Başbakanı Rasmussen'in, ROJ TV'yle ve karikatür kriziyle ilgili eski sözlerini hatırlayınca, Müslüman dünyadan özür dilenecek olmasının ve PKK sözcüsü televizyon kanalının kapatılma sürecinin önemi daha iyi anlaşılıyor.

Bir zamanlar, 'Demokraside böyle şeylere alışmak lazım' diyen Rasmussen'in şimdi Genel Sekreter koltuğuna oturmak için bu tavizleri vermesi Türkiye'nin çabalarıyla söz konusu oldu.

Dün yazı işleri toplantısında birinci sayfa üzerine tartışırken, değerlendirdiğimiz ve fikir jimnastiği yaptığımız başlıklardan birisi 'Davos ruhuyla NATO zaferi' oldu. Ama bu içimize sinmedi. Davos'ta yaşanılanlar ve dün NATO'da ortaya çıkan gelişmeler arasında ciddi bir farklılık vardı, bu başlık onu ifade etmekten uzak kalacaktı.

Davos'taki 'one minute' çıkışı her ne kadar gururumuzu okşasa da bir diplomatik zaferden ziyade, duygusal bir tepkinin yansımasıydı. Davos'ta aklımızla duygumuz arasında sıkışıp kalmıştık.

Bu kez arada ciddi fark var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünya siyasetine yön verilecek önemli bir zirvede, büyük ülke liderleriyle yaptığı bir dizi görüşmenin sonunda diplomatik kazanımlar sağladı. Bana kalırsa bu konuda Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan bir ayrışmadan ziyade birbirlerini tamamlayıcı rol dağılımı sergilediler.

Emin olduğumuz şudur; Başbakan Erdoğan kesinlikle Rasmussen'in olmasını istemiyordu ve kararlıydı. Dünya liderlerinin sıkı markajı karşısında öyle taleplerde bulundu ki yerine getirilmesini Erdoğan da beklemiyordu. Ancak olmaz denilen oldu. Rasmussen'in oturacağı bir koltuk için Türkiye ROJ TV belasından kurtuluyor.

Erdoğan dün İstanbul'da 'şartlarınızı kabul ettiler' haberini alınca önce şaşırdı, sonra memnun oldu. Kutsal değerlerine saldırı yapıldığı için rencide olan dünya Müslümanları da bekledikleri özre Türkiye'nin resti sonucunda kavuşuyor. NATO'da elde edeceğimiz yeni pozisyon ve Afganistan'daki sorumluluğumuzun artacağı haberi de önemlidir ama asıl iki kritik karar, ROJ TV ile özür dilemeye ilişkindir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, monşerler ifadesiyle aslında bir zihniyeti eleştiriyordu. Bu sözler üzerine, çok sayıda diplomat ve yakınlarıyla, özellikle emekli büyükelçilerin gönlü kırılmıştı. Dün Strasbourg'dan gelen haberlerle Rasmussen krizinin çözülmesi ise tastamam bir diplomasi başarısıdır.

Burada soğukkanlı, sabırlı ve kararlı bir duruşun, karşılıklı çıkarların gözetildiği bir yaklaşımın sonuçlarını alıyoruz. Uzun yıllara dayalı Türk diplomasi geleneğinin gücüyle, Başbakan Erdoğan'ın buradaki tutumunun sinerji yarattığına tanık oluyoruz. Türkiye'nin NATO'ya üyeliğiyle başlayan ve bugün bu ittifak içinde en güçlü pozisyonlardan birinin alınmasına yol açan sürecin arkasında bu geleneğin yansıması yer alıyor.

Başbakan pekala, Amerika'nın ve AB'nin çok istediği Rasmussen'in Genel Sekreterliği'ne bu kadar sert tavır göstermeden, zayıf eleştirilerle 'evet' diyebilirdi. Benzeri olayları geçmiş dönemlerde yaşamadık değil.

Dün yaşanan en düşündürücü gelişme ise Avrupa Birliği yetkililerinin, başta Olli Rehn olmak üzere, Türkiye'yi sıkıştırmak için müzakere sürecini tehdit unsuru olarak masaya sürmesiydi. Bu da Türk diplomasisinin ve hükümetin bundan sonraki dönem için üzerinde en fazla durması gereken büyük bir sorundur. Türkiye ziyaretinin hemen öncesinde, ABD Başkanı'nın bizzat garantörlük üstlenmesi de Türkiye'nin bölgedeki gücü ve etkinliği açısından bir göstergedir.

Türk başbakanlarının etkili diplomasi yapmak için ellerinde ülkelerine ait paha biçilmez değerde avantajları olduğunu bir kez daha gördük. İş, her koşulda diplomaside ısrar etmeye kalıyor.

Erdoğan'ın hakkı Erdoğan'a... Dün Türkiye adına bir diplomasi başarısı elde etti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber