Personel Mevzuatı Bültenleri Dizisi 4: İntibak

Milli Eğitim Bakanlığınca yayımlanan personel mevzuatı bültenler dizisinin 4'üncü bölümü 'İntibak' ayrılmıştır. Bu çerçevede intibak konusu; 'Giriş Derecesi', 'Kademe İlerlemesi ve Derece Yükselmesi' ve 'Hizmet Değerlendirmesi' olmak üzere üç ana başlığa ayrılmıştır. Hizmet birleştirme ve 657 sayılı Kanunun 36. maddesi gereğince uygulanan emsal konusunun da ayrıntılı olarak ele alındığı, intibaka ilişkin bültene ulaşmak için başlığa tıklayın.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 02 Ocak 2005 04:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

T.C.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
Personel Genel Müdürlüğü

Sayı :B.08.0.PGM.0.23.01.06.24- 4286/90234 10/12/2004
Konu : İntibak Bülteni

Genel Müdürlüğümüzce hazırlanan "PERSONEL MEVZUATI BÜLTENİ"nin 3'üncü sayısında "İNTİBAK"la ilgili mevzuat ve açıklamalara yer verilmiştir.

Bu Bülten'in hazırlanmasındaki amaç, Devlet memurlarının intibak haklarıyla ilgili tereddütlerin mahallinde çözüme kavuşturulması ile uygulamada birlik ve beraberliğin sağlanmasıdır.
Bu sebeple, intibakla ilgili olarak daha önce gönderilen genelge, genel açıklama ve münferit yazılarda yer verilen hususların yanı sıra bu Bülten'deki açıklamalar doğrultusunda işlem yapılması gerektiğini bilgilerinize arz/rica ederim.

Remzi Kaya
Bakan a.
Personel Genel Müdürü

A. GİRİŞ DERECESİ
Devlet memuriyetine ilk defa atanacakların görev alacakları hizmet sınıfları ve öğrenim durumlarına göre aylıklarının ödenmesinde esas alınacak dereceler giriş derecesi olarak adlandırılmıştır.
Giriş dereceleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 1897 sayılı Kanunla yapılan değişikliğinden önce hizmet sınıfları bazında belirlenmişken, bu değişiklikten sonra bazı istisnai durumlar hariç, hangi hizmet sınıfında görev alınırsa alınsın öğrenim durumu esas alınarak belirlenmiştir.
657 sayılı Kanunun 1897 sayılı Kanunla değişik 36'ncı maddesi (A) bendinde; öğrenim durumları itibariyle gösterilen giriş derece ve kademelerinin yanı sıra, yine öğrenim durumlarına göre yükselinebilecek derece ve kademeler de gösterilmiştir.

1. Giriş Derece Ve Kademelerinde Farklılık Oluşturan Durumlar
Öğrenim durumları itibariyle Devlet memuriyetine alınmada giriş ve yükselinebilecek derece ve kademelerin 36'ncı maddenin (A) bendinde belirtilmiş olduğuna yukarıda değinmiştik. Aynı bendin fıkraları ile bazı hizmet sınıflarında görev alanlar, bazı öğrenimler ve meslekler bakımından ilave derece ve kademeler öngörülmek suretiyle giriş derece ve kademeleri ile yükselinebilecek derece ve kademeler bakımından farklı belirlemeler yapılmıştır.

Giriş derece ve kademelerinde farklı belirlemeleri, diğer bir ifadeyle öğrenim durumlarına göre tabloda gösterilen memuriyete giriş derecelerini yükselten hükümleri, (657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddenin (A) bendinin 1'den 7'ye kadar konumuzla ilgili olan alt fıkraları) sırasıyla irdeleyelim.

a) 1 sayılı fıkrada; "Avukatlık stajını açıkta iken yapanlara iki, memuriyette iken yapanlara bir kademe ilerlemesi uygulanır." denilmektedir.
Bilindiği üzere avukatlık stajına kabul edilebilecekler, ülkemizde sadece hukuk fakültesi mezunlarıdır. Dört yıl süreli yüksek öğrenim olan hukuk fakültesi mezunları hangi hizmet sınıfına dahil bir kadroda görev alırlarsa alsınlar 4 yıl süreli yüksek öğrenim mezunlarının Devlet Memuriyetine giriş derece ve kademesi olan 9'uncu derecenin 1'inci kademesinden başlayacaklardır. Ancak, bu öğrenimlerinden sonra memuriyete girmeden önce avukatlık stajı gördüğünü belgelendirenlerin giriş derece ve kademeleri, iki kademe ilave edilerek 9'uncu derecenin 3'üncü kademesi olacaktır. Avukatlık stajını memuriyetleri sırasında yani Devlet memuru olarak herhangi bir görevde iken yaptıklarını belgelendirenlere ise, stajlarını tamamladıklarında hangi derecenin kademesinde iseler o kademeye bir kademe ilâve edilecektir.
Dolayısıyla bu fıkra ile avukatlık stajını memuriyet dışında yapanlar için 2 kademelik, memuriyetleri sırasında yapanlar için ise bir kademelik bir avantaj sağlanmaktadır.

b) 2 sayılı fıkrada; "Dört yıl süreli yüksek öğrenimi bitirenlerden yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar sıfatını almış olanlar ile bunlardan öğretmenlik hizmetinde çalışanlar, Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu, Erkek Teknik Öğretmen Okulu ve Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu mezunları, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ile Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu mezunları, Teknik Eğitim Fakültesi (Yüksek Teknik Öğretmen Okulu) ve Güzel Sanatlar Fakültesi (İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu) mezunları, öğrenimlerine göre tesbit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece, ilave edilmek suretiyle bulunacak derece ve kademeden hizmete alınırlar." denilmektedir.
Bu hükümle, kapsamda belirtilen sıfatları alanlar, diğer bir ifadeyle mühendis, mimar ünvanını (sıfatını) kazananlar ile yine kapsamda sayılan öğretim kurumlarından mezun olanlar, hangi hizmet sınıfında görev yaparlarsa yapsınlar 4 yıl süreli yüksek öğrenimi bitirenler için giriş derece ve kademesi olarak belirlenen 9'uncu derecenin 1'inci kademesi üzerine bir derece eklenmek suretiyle 8'inci derecenin 1 'inci kademesinden hizmete alınacaklardır. Bu fıkra ile herhangi bir hizmet sınıfında görev yapma şartı öngörülmediği için, belirtilen unvanları kazananlar ve fıkra metninde münhasıran sayılan öğretim kurumlarından mezun olanlar hangi hizmet sınıfına dahil kadrolarda görev alırlarsa alsınlar fıkra hükmünden faydalanacaklardır.
Memuriyette iken bu sıfatların kazanılması veya belirtilen öğretim kurumlarının bitirilmesi halinde de bu sıfatların kazanıldığı veya belirtilen öğretim kurumlarının bitirildiği tarihteki kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine bir derece ilâve edilmesi gerekecektir.
Burada üzerinde durulması gereken önemli husus benzer öğrenimlerin veya mesleklerin bu kapsama dahil edilip edilmeyeceğidir. Bu duruma örnek olarak "Kimyager" sıfatını almış olanlarla "Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu" yeni adıyla "Mesleki Eğitim Fakültesi" mezunları gösterilebilir.
Mezunlarına "Kimya Mühendisi" unvanı veren yüksek öğretim kurumları ile "Kimyager" unvanı veren yüksek öğretim kurumlarının öğretim programları birbirlerinden farklıdır. Bu noktadan hareket edildiğinde "Kimyager" sıfatına haiz olanlar kimya mühendisi sayılmadıklarından bu fıkra kapsamından yararlandırılmaları mümkün değildir. O halde fıkra uygulamasında aranacak birinci şart, ilgililerin mezuniyetlerinde mühendis veya mimar yada yüksek mühendis veya yüksek mimar sıfatını almış olmalarıdır.
Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu veya Mesleki Eğitim Fakültesi mezunları bakımından olaya bakıldığında da, bu yüksek öğretim kurumlarına fıkra kapsamında yer verilmediği görülmektedir. Her ne kadar bahsi geçen yüksek öğretim kurumlarından mezun olanlar, 3795 sayılı Kanunla Teknik Öğretmen sıfatını almış olduklarını ileri sürerek Yüksek Teknik Öğretmen Okulu veya Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarında olduğu gibi kendilerinin de bu fıkra hükmünden yararlandırılmalarını istemekte iseler de, idarenin kanun hükümlerini daraltıcı veya genişletici mahiyette yorumlar yaparak uygulamaya geçme yetkisi bulunmadığından fıkra hükmünde münhasıran yer verilen yüksek öğretim kurumları dışında kalan yükseköğretim kurumları mezunlarının benzer veya aynı tür bir unvanla görev yapıyor olsalar da, bent metninin bu öğretim kurumları mezunlarını da kapsayacak şekilde değiştirilmediği sürece, bir derece yukarıdan memuriyete başlamaları mümkün değildir. Öyleyse bent uygulamasında aranacak ikinci şart kapsamda belirtilen yüksek öğretim kurumlarının birinden mezun olmaktır.

ÖRNEK: Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Bilgisayar Eğitimi Bölümü mezunu öğretmenin, "Teknik Öğretmen" unvanını kullanıp kullanmayacağı ve memuriyete giriş derece ve kademesine bir derece ilave edilip edilmeyeceği ?

Bilindiği gibi, 3795 sayılı Kanunun 3'üncü maddesinin (d) bendinde; "Lise üstü dört yıl süreli yüksek teknik öğretim gören erkek teknik öğretmen okulu, erkek teknik yüksek öğretmen okulu, yüksek teknik öğretmen okulu ve teknik eğitim fakültesi mezunları ile kız teknik öğretmen okulu, kız teknik yüksek öğretmen okulunun ve mesleki eğitim fakültesinin teknik eğitim veren bölümlerinden mezun olanlara "teknik öğretmen" unvanı verilir" denilmekte ve bu okulların hangi bölümlerinin teknik eğitim veren bölümler olduğu da Yüksek Öğretim Kurulunun 27/04/1995 tarih ve 856-8906 sayılı yazıları ile belirlenmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla, söz konusu yüksek öğretim kurumlarının (Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi ile önceki adıyla Endüstriyel Sanatlar Yüksek Öğretmen Okulu dahil) teknik eğitim veren bölümleri mezunlarının "Teknik Öğretmen" unvanını kullanmaları ve bu unvanla anılmaları mümkün bulunmakta ancak, teknik öğretmen unvanına bağlı olarak öğrenim durumları itibariyle memuriyete giriş derece ve kademelerine bir derece ilave edilmesi yasal yönden mümkün bulunmamaktadır.

c) 3'üncü fıkrada; "Beş yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenimini bitirenlerden yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar sıfatını almış olanlar ile bunlardan eğitim ve öğretim hizmetinde çalışanlar öğrenimlerine göre tespit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece ilâve edilmek suretiyle bulunacak derece ve kademeden hizmete alınırlar." denilmektedir.
Bu fıkra uygulaması da, ikinci fıkra uygulamasında olduğu gibidir. Aradaki fark beş yıl süreli yüksek öğrenim mezunu olmalarıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar sıfatını veren yüksek öğretim kurumlarının hangilerinin 5 yıl ve daha fazla öğrenim verdiğinin tespitidir. Bu bakımdan mezuniyet belgelerinde gösterilen öğrenim sürelerinin dikkatlice incelenmesi gerekmektedir. Mezuniyet belgelerinde öğretim kurumunun öğrenim süresi konusunda bir bilgi yoksa, ilgiliden öğrenim süresini belgelendirmesi veya ilgili öğretim kurumundan konu hakkında bilgi istenmelidir. Dikkat edilmesi gereken ikinci bir hususta, hazırlık sınıfında geçen sürenin öğrenim süresinden sayılmayacağıdır. Bu bakımdan hazırlık sınıfında geçen süreler o öğretim kurumunun öğretim süresine dahil edilmeyecektir.

d) 4'üncü fıkrada; "Teknik hizmetler sınıfında görev almak şartiyle jeolog, jeofizikçi, hidrojeolog, hidrolog, jeomorfolog, kimyager, fizikçi, matematikçi, istatistikçi, yöneylemci (Harekat araştırmacısı), matematiksel iktisatçı (Ekonometrici), Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi veya bölümlerinden mezun Şehir Plancısı, Yüksek Şehir Plancısı, Yüksek Bölge Plancısı, Erkek Teknik Öğretmen Okulu mezunları, fen memurları, teknikerler ve yüksek teknikerler, tütün ve müskirat eksperleri, tarım alet ve makineleri Uzmanlık Yüksek Okulu mezunları ile benzeri fen bilimleri ve teknik bilimler lisansiyerleri, Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Teknoloji Bölümü İş ve Teknik Anabilim Dalı mezunları, üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerinin prehistorya, protohistorya ve önasya arkeolojisi, klasik arkeoloji anabilim dallarından mezun olanlar, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ev Ekonomisi Yüksek Okulundan mezun olanlar öğrenimlerine göre tespit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece ilâve edilmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınırlar." denilmektedir.
Bu fıkra uygulamasında dikkat edilecek en önemli husus, sınıf şartı öngörülmüş olmasıdır. Fıkra metninde sayılan sıfatlar veya unvanlar kazanılmış, yada belirtilen öğretim kurumlarından mezun olunmuş olsa da teknik hizmetler sınıfına dahil kadrolarda görev almadıkça bu fıkra hükmünden yararlanılması mümkün değildir.
Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise fıkra metninde geçen "benzeri fen bilimleri ve teknik bilimler lisansiyerleri" ifadesinin kimleri kapsadığıdır. Kanun koyucu bir kısım unvanları ve bazı öğretim kurumlarını fıkra metninde münhasıran sayarken, bu unvanlara benzer veya eşdeğer bazı unvanların, yada benzer veya eşdeğer öğrenim veren bazı öğretim kurumlarının unutulmuş veya zaman içinde oluşmuş olabileceği noktasından hareketle bundan doğacak mağduriyetleri önlemek istemiştir. Öyleyse idarece, "benzeri fen bilimleri ve teknik bilimler lisansiyeri" ifadesinden kimlerin anlaşılması gerektiğinin iyi bilinmesi ve bu konuda dikkatli davranılması gerekmektedir.
Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun irdelemeye çalıştığımız 36'ncı maddesinin (G) bendinde; bu maddede sayılan sınıfların ve fıkraların tayininde, benzeri veya eşdeğer öğrenim veya hizmetlerin, ilgili bakanlık veya kuruluşun önerisi üzerine ilgili öğretim kurumu ile Millî Eğitim Bakanlığının muadelet tevsiki (denkliğinin, eşdeğerliğinin belirlenmesi) ve Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığının mütalâası alınarak Bakanlar Kurulunca tespit olunacağı hükme bağlanmaktadır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere, değişik 36'ncı maddenin (G) bendinin, hizmet sınıfları kapsamının tayininde açıkça belirlenmemiş öğrenim ve hizmetler hakkında uygulanması gerektiği, hizmet sınıflarının kapsamı içinde açıkça sayılmış olan unvanlarda bulunanların aynı maddenin ortak hükümler bölümündeki fıkra hükümlerinden yararlandırılmaları için (G) bendine göre Bakanlar Kurulu Kararı alınmasına gerek olmadığı ortaya çıkmakta ise de; benzeri fen bilimleri ve teknik bilimler lisansiyeri kapsamında değerlendirilecek unvan ve mezuniyetler hakkında öncelilikle Teknik Hizmetler Sınıfı kapsamında yer verilip verilmediğine bakmak, sınıf kapsamında yer almadığının tespit edilmesi halinde (G) bendi uyarınca işlem yapılmak üzere harekete geçmek gerekecektir.

ÖRNEK:?.. Üniversitesi ?.. Mühendislik Fakültesi ?? Meslek Yüksek Okulu ?? programından iki yıllık eğitim öğretimini başarıyla tamamlayarak tekniker unvanı ile mezun olanların, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi (A) bendi 4'üncü fıkrasına göre giriş derece ve kademesine bir derece eklenip eklenmeyeceği ?
Bilindiği gibi, 12.5.1992 tarih ve 21226 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 3795 sayılı Bazı Lise, Okul ve Fakülte Mezunlarına Unvan Verilmesi Hakkında Kanunun 3'üncü maddesinin (b) bendinde; "Gördükleri mesleki teknik öğretim alanlarına göre; lise üstü iki yıl süreli yüksek teknik öğretim görenlere "tekniker" unvanı verilir." hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun değişik 36'ncı maddesinin A/4'üncü fıkrasında; Teknik hizmetler sınıfında görev almak şartıyla, Erkek Teknik Öğretmen Okulu mezunları ile fen memurları, teknikerler ve yüksek tekniker unvanına sahip olanların öğrenimlerine göre tespit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece ilave edilmek suretiyle hizmete alınacakları hükme bağlanmıştır.
Bu hükümler kapsamında, tekniker unvanı ile mezun olanların, "tekniker" unvanını kullanma hakkını elde etmiş ve teknik hizmetler sınıfında görev yapmış olmaları halinde, memuriyete giriş derece ve kademesine bir derece eklenmesi gerekmektedir.

e) 5'inci fıkrada; "Dört yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenim görenlerden tabip, diş tabibi, veteriner hekim, eczacı ile benzeri sağlık bilimleri lisansiyerleri (Hayvan sağlığı dahil), biyolog unvanına sahip akademik personel giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınırlar." denilmektedir.
Bu hükümle kapsamda belirtilen unvanları kazananların hangi hizmet sınıfında görev yaparlarsa yapsınlar, gördükleri yüksek öğrenimin süresine göre tabloda gösterilen giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle hizmete alınacaklardır.
Bir önceki fıkra uygulamalarında olduğu gibi, bu fıkra uygulamasında da iki durum ortaya çıkmaktadır. Birincisi ilk defa Devlet memuru olarak atanacaklar, ikincisi Devlet memuru iken veya Devlet memurluğundan ayrılarak bu unvanları kazananlar.
Devlet memurluğuna ilk defa atanacaklar için durum açıktır. Öğrenim durumlarına göre belirlenen giriş derece ve kademelerine bir derece ilâve edilmek suretiyle konu çözümlenecektir. Ancak, Devlet memuru iken veya Devlet memurluğundan ayrılarak, yani belirli bir derece ve kademeyi müktesep hak olarak aldıktan sonra bu unvanları kazananların bu fıkra hükmünden ne şekilde yararlanacaklarıdır.
Bu bakımdan memuriyette iken veya memuriyetten ayrılarak söz konusu unvanları kazananların, hangi hizmet sınıfında görev yaptıklarına bakılmaksızın ve bu yönde bir ayrıma gidilmeksizin öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceyi geçmemek şartıyla, kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine bir derece ilâve edilmesi gerekecektir.
Diğer taraftan, 4'üncü fıkrayla ilgili açıklamada da belirtildiği gibi fıkra metninde geçen "benzeri sağlık bilimleri lisansiyerleri" ifadesi, uygulamada dikkat edilecek önemli bir husustur. Bu bağlamda, uygulayıcının yanlışlıklara meydan vermemesi bakımından kimlerin sağlık bilimleri lisansiyeri olduğunu iyi tespit etmesi gerekmektedir.
Bu bakımdan, "Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı"nın tanımında sayılan unvanları taşıyıp sağlık alanında en az dört yıl, yada sekiz yarıyıl yükseköğrenim görmüş bulunan sağlık personeli açısından, bu maddenin (G) bendine istinaden Bakanlar Kurulu Kararı alınmasına gerek olmadan sağlık bilimleri lisansiyeri sayılarak fıkra hükmünden yararlandırılmaları gerekecektir. Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı ve fıkra kapsamında sayılmayanların bu fıkra hükmünden yararlandırılabilmeleri için (G) bendine istinaden Bakanlar Kurulu Kararı gerekecektir.

ÖRNEK: ?? Üniversitesi ?? Sağlık Fakültesi Hemşirelik bölümünden "Yüksek Hemşire" unvanı ile mezun olanların, memuriyete giriş derece ve kademelerine bir derece ilave edilip edilmeyeceği ?

Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 36'ncı maddesi III'üncü bendinde Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil unvanlar arasında ebe, hemşire ve hemşire yardımcısı gibi unvanlar sayılmış, aynı maddenin (A) fıkrası 5'inci bendinde; Dört yıl ve daha fazla yükseköğrenim görenlerden tabip, diş tabibi, veteriner hekim, eczacı, biyolog ile benzeri sağlık bilimleri lisansiyerlerinin giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınacakları hükme bağlanmıştır.
Ayrıca Sayıştay Genel Kurulu'nun 2.3.1987 gün ve E.No:1987/1, K.No:4594/1 sayılı Kararın sonuç bölümünde de; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 36'ncı maddesinde yer alan Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında unvanları sayılan sağlık bilimleri lisansiyerlerinin, hangi sınıfta görev alırlarsa alsınlar, bunun için anılan maddenin (G) bendi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı aranmadan 36'ncı maddenin (A) fıkrası 5'inci bendi hükmünden faydalandırılmaları gerektiğine işaret edilmiştir.
Bu itibarla, ?? Üniversitesi ?? Sağlık Fakültesi Hemşirelik bölümünden "Yüksek Hemşire" unvanı ile mezun olanlar, sağlık bilimleri lisansiyeri sayıldığından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi (A) fıkrası 5'inci bendi hükmüne göre giriş derece ve kademelerine bir derece ilave edilerek 8'inci derecenin 1'inci kademesinden göreve başlatılmaları gerekmektedir.

ÖRNEK: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulundan "Sosyal Hizmet Uzmanı" unvanı ile mezun olanların, memuriyete giriş derece ve kademesine bir derece ilave edilip edilemeyeceği?
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36'ncı maddesinin III'üncü bendinde; Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil olan unvanlar sayılmış olup, sağlık hizmetlerinde mesleki eğitim görerek yetişmiş olan tabip, diş tabibi, sosyal hizmetler mütehassısı, biyolog, psikolog, diyetçi gibi benzeri sağlık personelini kapsadığı; aynı maddenin (A) fıkrasının 5'inci bendinde; Dört yıl ve daha fazla süreli yükseköğrenim görenlerden tabip, diş tabibi, veteriner, hekim, eczacı, biyolog ile benzeri sağlık bilimleri lisansiyerlerinin giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınacakları hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, Sayıştay Genel Kurulunca verilen 2.3.1987 tarih ve E.No: 1897/2, K.No: 4594/1 sayılı kararın sonuç bölümünde de 657 sayılı Kanunun 36'ncı maddesinde Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında unvanları sayılan sağlık bilimleri lisansiyerlerinin hangi sınıfta görev alırlarsa alsınlar bunun için anılan maddenin (G) bendi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı aranmadan 36'ncı maddenin (A) bendi 5'inci fıkrası hükmünden yararlandırılmaları gerektiğine karar verilmiştir.
Diğer taraftan, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulunun 14.6.1990 tarihli toplantısında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu mezunlarının, Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil "sosyal çalışmacı" unvanlı kadrolara atanmalarının 2547 sayılı Kanunun 2880 sayılı Kanunla değişik 43/b maddesi uyarınca uygun olduğuna karar verilmiştir.
Bu itibarla, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulundan "Sosyal Hizmet Uzmanı" unvanı ile mezun olanların sağlık bilimleri lisansiyeri sayıldıklarından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 36'ncı maddesinin (A) fıkrasının 5'inci bendi hükmüne göre giriş derece ve kademesine bir derece eklenmek suretiyle 8'inci derecenin 1'inci kademesinden göreve başlatılması gerekmektedir.

ÖRNEK: Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Yüksek Okulu mezunu olanların, memuriyete giriş derece ve kademesine bir derece ilave edilip edilemeyeceği ?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36'ncı maddesi III'üncü bendinde Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil unvanlar sayılmış, aynı maddenin A bendi 5'inci fıkrasında da; dört yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenim görenlerden tabip, diş tabibi, veteriner hekim, eczacı, biyolog ile benzeri sağlık bilimleri lisansiyerlerinin giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınacakları hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun değişik 43'üncü maddesinin (b) bendi hükmü uyarınca, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'nın 1.3.1991 gün ve 91.9.265 no'lu kararında; Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Yüksek Okulundan mezun olanların Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında sayılmalarını gerektirecek nitelikte doğrudan sağlık eğitimi görmedikleri ve Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfından sayılmalarının uygun olmadığı belirtilmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Yüksek Okulu mezunlarının, görmüş oldukları yüksek öğrenim programı itibariyle sağlık bilimleri lisansiyeri sayılmadıklarından, söz konusu Kanunun anılan hükmünden faydalandırılmaları mümkün görülmemektedir.

ÖRNEK: ?..Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü mezunu olan ve Biyolog Unvanını kullanma hakkı bulunan personelin, memuriyete giriş derece ve kademesine bir derece eklenip eklenmeyeceği ?
657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesinin III'üncü bendinde; Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil olan unvanlar sayılmış olup, sağlık hizmetlerinde mesleki eğitim görerek yetişmiş olan tabip, diş tabibi, sosyal hizmetler mütehassısı, biyolog, psikolog, diyetçi gibi benzeri sağlık personelini de kapsadığı hükmüne yer verilmiştir.
Anılan maddenin "Ortak Hükümler" bölümünün (A) bendinin 5'inci fıkrasında da; dört yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenim görenlerden tabip, diş tabibi, veteriner hekim, eczacı, biyolog ile benzeri sağlık bilimleri lisansiyerlerinin giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınacakları hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, Sayıştay Genel Kurulunca verilen 2/3/1987 tarih ve Esas No: 1987/2, Karar No: 4594/1 sayılı kararda; sağlık bilimleri lisansiyerlerinin kimler olduğu belirtilmiş sonuç bölümünde de 657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesinde yer alan Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında unvanları sayılan sağlık bilimleri lisansiyerlerinin, hangi sınıfta görev alırlarsa alsınlar bu maddenin ve "Ortak Hükümler" bölümünün (A) bendinin 5'inci fıkrası hükmünden yararlandırılmaları gereğine karar verilmiştir.
Diğer taraftan, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 15/9/1988-46.88.46.1192 sayılı yürütme kurulunun kararında ise Fen veya Fen-Edebiyat Fakültelerinin Biyoloji bölümü mezunlarına Biyolog unvanı verilmesine karar verilmiştir.
Bu itibarla, Fen veya Fen-Edebiyat Fakültelerinden Biyolog unvanı ile mezun olanların, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde sağlık bilimleri lisansiyeri sayılacaklarından 657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesinin (A) bendinin 5'inci fıkrası hükümlerine göre giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle 8'inci derecenin 1'inci kademesinden göreve başlatılmaları gerekmektedir.

ÖRNEK: ?.. Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümünden mezun olanların, memuriyete giriş derece ve kademesine bir derece eklenip eklenmeyeceği ?
Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi III'üncü bendinde; Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil unvanlar sayılmış, Sağlık hizmetlerinde mesleki eğitim görerek yetişmiş olan tabip, diş tabibi, eczacı, veteriner hekim, sosyal hizmetler mütehassısı, biyolog, psikolog, diyetçi gibi benzeri sağlık personelinin bu sınıfta yer aldığı; aynı maddenin A/5'inci fıkrasında; Dört yıl ve daha fazla süreli yükseköğrenim görenlerden tabip, diş tabibi, veteriner hekim, eczacı, biyolog ile benzeri sağlık bilimleri lisansiyerlerinin giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınacakları hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, Sayıştay Genel Kurulu'nun 2.3.1987 gün ve E.No:1987/2, K.No:4594/1 sayılı Kararının sonuç bölümünde de; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesinde yer alan Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında unvanları sayılan sağlık bilimleri lisansiyerlerinin, hangi sınıfta görev alırlarsa alsınlar bunun için anılan maddenin (G) bendi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı aranmadan 36'ncı maddenin A/5'inci fıkrası hükmünden faydalandırılmaları gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulu'nun 15.9.1988 gün ve 46 no'lu oturumunda Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümü mezunlarının "Psikolog" unvanı kullanabileceklerine karar verilmiştir.
Bu çerçevede,?..Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümünden "Psikolog" unvanına sahip olanlar sağlık bilimleri lisansiyeri sayıldığından, memuriyete giriş derece ve kademesine bir derece eklenmek suretiyle giriş derece ve kademelerinin 8'inci derecenin 1'inci kademesi olarak belirlenmesi gerekmektedir.

f) 6/b fıkrasında; "Ortaokul ve dengi, lise ve dengi okulların, normal öğrenim süresinden fazla olması halinde başarılı her öğrenim yılı için bir kademe ilerlemesi uygulanır. Bunlardan teknik öğretim okulları mezunlarına, meslekleri ile ilgili görevlerde çalışmaları halinde ayrıca bir kademe ilerlemesi daha verilir." denilmektedir.
Bu fıkra ile ortaokul ve dengi, lise ve dengi okulların normal öğrenim süresinden fazla olması halinde uygulanacak işlem ile teknik okul mezunlarının meslekleriyle ilgili görevlerde çalışmaları halinde uygulanacak işlem belirlenmiştir.
Ortaokul ve dengi okullarla, lise ve dengi okulların normal öğrenim süreleri 3 öğretim yılı olarak belirlenmiştir. Bazı mesleki yada teknik okullar için öğretim programlarının yoğunluğu nedeniyle aynı derecede öğretim kurumu olmalarına rağmen farklı öğrenim süreleri tespit edilmiştir. Aynı derecedeki öğretim kurumlarının öğretim programlarının yoğunluğundan kaynaklanan fazla sürelerin bu okul mezunlarının Devlet memuriyetine alınmalarında aleyhine oluşacak kıdem farklılığının giderilmesi amacıyla normal öğrenim süresinden fazla olan ve başarılı geçen her öğrenim yılı için bir kademe ilerlemesi uygulaması mümkün olmaktadır.
Ancak, öğretim süresi 4'er yıl olan akşam ortaokulu ve akşam liselerinin bu kapsamda görülmesi mümkün değildir. Bu okullarımızın öğretim süresinin 4 yıl oluşu, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin akşam saatlerinde yürütülmesi sebebiyle normal ortaokul ve lise öğretim programının 4 yılda tamamlanmasından kaynaklanmaktadır.
Söz konusu hüküm, iki ayrı düzenlemeyi içermekte olup, birinci cümleden yararlananların ikinci cümleden yararlanabilmeleri için orta öğrenim düzeyinde teknik okul mezuniyetlerine bağlı olarak meslekleri ile ilgili görevlerde çalışmaları halinde ilâve bir kademe ilerlemesinden yararlandırılmalarını öngörmektedir.
Bu nedenle yüksek öğretim kurumlarından mezun olduktan sonra Bakanlığımız kadrolarına öğretmen olarak atananların 3795 sayılı Kanun uyarınca "Teknik Öğretmen" unvanını kullanmış olsalar da orta öğrenim düzeyinde teknik okul mezunu olduktan sonra meslekleri ile ilgili görevlerde çalışanlar için öngörülen ikinci cümle hükmünden yararlandırılmaları mümkün değildir.
Diğer taraftan; memuriyete başlamadan veya memuriyete başladıktan sonra dışardan fark derslerini vererek meslek lisesi mezunu olanların, öğrenim seviyesi aynı fakat 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36'ncı maddesinde memuriyete giriş derecesi farklı belirlenmiş iki ayrı öğrenimi bitirmiş olanların, bu öğrenimlerini tamamladıktan sonra memuriyete girmiş olmaları halinde giriş derece ve kademesi yüksek olan öğrenimleri dikkate alınarak giriş derecelerinin belirlenmesi, memur iken bitirmeleri durumunda ise; mevcut kazanılmış hak aylık dereceleri, bitirdikleri son öğrenim durumları itibariyle memuriyete girebilecekleri derecenin altında olması halinde memuriyete giriş derecelerine yükseltilmesinin mümkün bulunduğu, bunun dışında intibak yapılması ve giriş derece ve kademeleri arasındaki farkın kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine ilâve edilmesinin mümkün bulunmamaktadır.

ÖRNEK: Lise dengi mesleki ve teknik okul mezunu olanların Devlet memurluğuna giriş derece ve kademeleri 12'nci derecenin 2'nci kademesidir. Birinci ve ikinci devresiyle birlikte 7 yıl süreyle lise dengi mesleki öğretim veren imam hatip lisesi mezunlarının Devlet memurluğuna girişlerinde normal öğrenim süresinden fazla olan bir yılı için bir kademe ilerlemesi uygulanarak 12'nci derecenin 3'üncü kademesinin esas alınması gerekmektedir.
Aynı fıkrada, bunlardan teknik okul mezunlarının meslekleriyle ilgili görevlerde çalışmaları halinde ayrıca bir kademe ilerlemesi daha uygulanacağına işaret edilmiştir.
Burada "bunlardan" ifadesine dikkat etmek gerekmektedir. "Bunlardan" ifadesi ile bu ifadeden önce gelen ortaokul ve dengi, lise ve dengi okullardan normal öğrenim süresinden fazla öğrenim veren mesleki okullar değil teknik nitelikli okullar ifade edilmektedir.

ÖRNEK: Teknik Lise Mezunu olup, Endüstri Meslek Lisesinde Meslek Dersleri Öğretmeni olarak görev yapanlara 657 sayılı Kanun'un Ortak Hükümler Başlıklı (A) Bendinin 6/b fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağı?
Teknik Liseler 4 yıl süreyle lise dengi teknik öğrenim veren öğretim kurumlarıdır. Bu okul mezunları, Devlet memurluğuna girişlerinde, normal öğrenim süresinden fazla olan bir yıl için bir kademe, teknik hizmetler sınıfında meslekleriyle ilgili görevlerde çalışmaları halinde bir kademe ilerlemesi daha uygulanacaktır.
Ancak, Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfında öğretmen olarak görev yapanların anılan fıkrada meslekleri ile ilgili görevlerde çalışanlar için öngörülen ilâve bir kademe ilerlemesinden yararlandırılmaları mümkün değildir.
Ayrıca, ortaokul ve dengi okullarla, lise ve dengi okulların hazırlık sınıfında geçen süreler de normal öğrenimden fazla olan sürelerden sayılmaktadır. Bu okullarda hazırlık sınıfı okuyarak mezun olanların memuriyete giriş derece ve kademelerine, hazırlık sınıfında geçen süre, kademe ilerlemesi olarak ilâve edilecektir.
Yüksek öğrenim sırasında görülen hazırlık sınıflarının anılan fıkra kapsamında bulunmaması nedeniyle, fıkra hükmünün uygulanması mümkün değildir.

g) 7/b fıkrasında; "Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluşunda halen görevli bulunanlarla yeniden göreve atanacaklardan hafız oldukları Diyanet İşleri Başkanlığınca tespit edilecek bir yönetmelik uyarınca belirlenenlere bir derece yükselmesi verilir. (lisans üstü eğitim sebebiyle verilen derece ve kademe ilerlemesi bu fıkra gereğince verilen derece ilerlemesi ile birlikte uygulanamaz.)" denilmektedir.
Bu fıkra ile Diyanet İşleri Başkanlığında görev yapanlardan hafız olduklarını belgelendirenlerin memuriyete giriş derece ve kademelerine 1 derece eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademeden göreve başlatılmaları öngörülmüştür.
Ancak anılan fıkra hükmünden yararlandırılanlar, daha sonra hizmet sınıflarını değiştirmek suretiyle başka bir hizmet sınıfına atanmaları halinde, öğrenim durumları itibariyle görev yaptıkları hizmet sınıfındaki emsallerinin bulundukları derecenin üstünde bir derecede bulunacaklarından, emsalleri ile aradaki farkın giderilmesi bakımından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 71'inci maddesi uyarınca bulunduğu derece ve kademede bir derece (üç yıl) süresince bekletilmeleri gerekmektedir.

ÖRNEK: İmam hatiplik görevini yapmakta iken bir üst öğrenimi bitiren ve sınıf değiştirme suretiyle Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfında görev alanların intibakında hafızlıktan dolayı verilen ilave bir derecenin dikkate alınıp alınmayacağı ?

Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 71'inci maddesinde; "Memurların eşit dereceler arasında veya derece yükselmesi suretiyle sınıf değiştirmeleri caizdir. Bu şekilde sınıf değiştireceklerin geçecekleri sınıf ve görev için bu Kanunda veya kuruluş kanunlarında belirtilen niteliklere sahip olmaları şarttır. Bu durumda sınıfları değişenlerin eski sınıflarının derecesinde elde ettikleri kademelerde geçirdikleri süreler yeni sınıflardaki derecelerinde dikkate alınır.
Kurumlar, memurlarını meslekleri ile ilgili sınıftan genel idare hizmetleri sınıfına veya genel idare hizmetleri sınıfından meslekleri ile ilgili sınıfa, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle atayabilirler.
Eski sınıflarında, görev alacakları yeni sınıfa göre memurluğa daha yüksek bir derece ve kademeden başlamış olup da sınıf değiştirenlerin yeni görevlerindeki ilk ilerleme süreleri eski sınıflarında kazandıkları derece ve kademelere tekabül eden süre kadar uzatılır ve bu süre tamamlanıncaya kadar kendilerine sınıf değiştirmeleri sırasında bulundukları derecede kademe ilerlemesi verilmez" denilmektedir.
Bu hüküm uyarınca, imam hatiplik görevini yapmakta iken hafızlık belgesi bulunması nedeniyle bir derece ilerlemesi uygulananların, eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında üç yıl (bir derece süresince) bulunduğu derece ve kademede bekletilmesi gerekmektedir.


2. Kazanılmış Hak Aylık Derece ve Kademelerine İlâve Olarak Kademe veya Derece Verilecek Durumlar

Devlet memurlarının memuriyetleri sırasında kazandıkları bazı durumlar veya gördükleri bazı öğrenimler sebebiyle kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine kademe ilerlemesi veya derece yükselmesi şeklinde ilâve yapılması öngörülmektedir. Bu fıkralar, her ne kadar kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine ilâve olarak kademe veya derece verilecek durumlar başlığı altında düzenlenmişse de sadece memur statüsünü kazanmış olanlar hakkında uygulanacağı anlamı çıkarılmamalıdır. Nitekim, bundan önce (1) numaralı şıkta incelediğimiz fıkralarda olduğu gibi Devlet memuriyeti statüsüne atanma sırasında, diğer bir ifadeyle bu statüyü kazanma aşamasında giriş derece ve kademesine ilâve yoluyla söz konusu fıkra ile öngörülen kademe ve dereceden yararlanma mümkün olacaktır.

Kazanılmış hak aylık derece ve kademesine ilâve olarak kademe ilerlemesi veya derece yükselmesi uygulanacak durumlar 36'ncı maddenin (A) bendinin 9 ila 12'nci fıkraları ile (B) ve (C) bentlerinde düzenlenmiştir. Şimdi bunları sırasıyla inceleyelim.

a) 9'uncu fıkrada; "Memurluğa girmeden önce ve memuriyetleri sırasında yüksek öğrenim üstü master derecesi almış olanlarla yüksek öğrenim kurumlarında en az bir yıl ilave öğrenim yaparak lisans üstü ihtisas sertifikası alanlara bir kademe ilerlemesi, tıpta uzmanlık belgesi alanlara, meslekleri ile ilgili öğrenim dallarında doktora yapanlara bir derece yükselmesi uygulanır.
Master derecesini alıp bir kademe ilerlemesinden yararlanan memura, mesleği ile ilgili öğrenim dalında doktora yaptığı takdirde iki kademe ilerlemesi uygulanır." denilmektedir.
Bu fıkra ile gerek memuriyetten önce gerekse memuriyetleri sırasında lisans üstü (tezli veya tezsiz ayrımı yapılmaksızın) öğrenim görenlerin bu öğrenimlerinin kademe ilerlemesi veya derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilmesi öngörülmektedir.
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun Tanımlar Başlıklı 3'üncü maddesinde lisans üstü öğrenim, "Yüksek lisans, doktora, tıpta uzmanlık ve sanatta yeterlilik eğitimini kapsar" şeklinde tanımlanmıştır. Görüldüğü gibi lisans üstü öğrenim, dört kademeye ayrılmıştır. Bunlardan konumuzla ilgili olanları şu şekilde sıralamak mümkündür.
(1) Yüksek lisans; lisans öğrenimine dayalı, eğitim öğretim ve araştırmanın sonuçlarını ortaya koymayı amaçlayan bilim uzmanlığı, yüksek mühendislik, yüksek mimarlık ve master ereceleri bu tür yüksek öğrenimlerdir.
(2) Doktora; lisans öğrenimine dayalı, en az altı veya yüksek lisans veya eczacılık veya fen fakültesi mezunlarınca Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen esaslara göre bir laboratuar dalında kazanılan uzmanlığa dayalı en az dört yarı yıllık programı kapsayan ve orijinal bir araştırmanın sonuçlarını ortaya koymayı amaçlayan yüksek öğrenimlerdir.
(3)Tıpta uzmanlık; Sağlık Bakanlığınca düzenlenen esaslara göre yürütülen ve tıp doktorlarına belirli alanlarda özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan yüksek öğrenimlerdir.
9'uncu fıkra düzenlemesinde, her ne kadar master derecesi, lisans üstü ihtisas sertifikası ve tıpta uzmanlık belgesi almak şeklinde bir ayrıma gidilmişse de master öğrenimi de, tıpta uzmanlık öğrenimi de "Lisans üstü öğrenim" derecesi kapsamındadır. Ancak kanun koyucu, bu öğrenim derecelerini değerlendirirken farklı statüde görmek istemiştir.

ÖRNEK: Lisans üstü öğrenim derecesinde olmakla birlikte master öğrenimi ile yüksek lisans (bilim uzmanlığı) öğrenimi için bir kademe ilerlemesi öngörülmüşken, tıpta uzmanlık ve öğrenimleri ile ilgili alanlarda doktora için bir derece yükselmesi öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan sonra fıkra uygulamasında dikkat edilecek iki husus ortaya çıkmaktadır.
Birincisi, yüksek mühendislik ve yüksek mimarlık, lisans üstü öğrenimin kademelerinden olan "yüksek lisans" kapsamında sayılmıştır. Dolayısıyla sorun, yüksek mühendis veya yüksek mimar öğrenimlerinin bu fıkra uygulamasından yararlandırılıp yararlandırılmayacaklarıdır.
Hatırlanacağı üzere, 36'ncı maddenin (A) bendi 2 ve 3'üncü fıkraları ile ilgili olarak yapılan açıklamalarımızda, yüksek mühendis ve yüksek mimar sıfatını almış olanların hangi hizmet sınıfında görev yaparlarsa yapsınlar öğrenimlerine göre belirlenen giriş derece ve kademelerine bir derece ilâve edileceği belirtilmiştir. 5 yıl süreli yüksek öğretim kurumu mezunlarının giriş derece ve kademeleri 9'uncu derecenin 2'nci kademesi olarak belirlendiğine göre bu derece ve kademeye mühendislik ve mimarlık fakültelerinden yüksek mühendis veya yüksek mimar sıfatını alarak mezun olanlar için hangi hizmet sınıfında görev yaparlarsa yapsınlar bir derece ilâve edilerek giriş derece ve kademesi 8'inci derecenin 2'nci kademesi olarak uygulanacaktır. Dolayısıyla yüksek mimar ve yüksek mühendislik bu fıkralar kapsamında değerlendirildiği ve aynı sebebin mükerrer değerlendirilemeyeceği ilkesi dikkate alınarak bu durum ayrıca 9'uncu fıkra kapsamında değerlendirilmeyecektir.
İkincisi, fıkranın ikinci paragrafında master öğrenimi sebebiyle bir kademe ilerlemesinden yararlandıktan sonra doktora öğrenimini tamamlayanlara bir derece yükselmesi değil, iki kademe ilerlemesi verileceğidir.
Böylece, master öğreniminden sonra bir kademe ilerlemesinden yararlanmaksızın doktora öğrenimini tamamlayanlar (genelde memuriyetleri öncesinde yada memuriyetten ayrılarak bu öğrenimi görenler) ile master öğrenimi sebebiyle öncelikle bir kademe ilerlemesinden yararlananlar arasındaki denge korunmuştur.

b) 10'uncu fıkrasında; "Doktora üstü üniversite doçentliği unvanını üniversitede görevli iken kazananlara bir derece, diğer memuriyetlerde iken bu unvanı kazananlara iki kademe ilerlemesi uygulanır." denilmektedir.
Fıkra metni çok açık bir şekilde ifadelendirilmiş olup, herhangi bir yanlış anlamaya veya farklı yoruma imkân vermemektedir. Bununla birlikte fıkradan, doktora öğreniminden sonra doçentlik unvanını üniversitede görevli iken kazananlara bir derece yükselmesi, diğer memuriyetlerde görevli iken kazananlara iki kademe ilerlemesi verilmek suretiyle uygulanması gerektiğinin ifade edilmesinde yarar görülmektedir.

c) (21/09/2004 tarih ve 25590 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 17/09/2004 tarih ve 5234 sayılı Kanunla değişik) 12/d fıkrasında; "Memuriyette iken veya memuriyetten ayrılarak (87 nci maddeye tâbi kurumlarda çalışanlar dahil) üst öğrenimi bitirenler, aynı üst öğrenimi tahsile ara vermeden başlayan ve normal süresi içinde bitirdikten sonra memuriyete giren emsallerinin
ulaştıkları derece ve kademeyi aşmamak kaydıyla, bitirdikleri üst öğrenimin giriş derece ve kademesine memuriyette geçirdikleri başarılı hizmet sürelerinin tamamı her yıl bir kademe, her üç yıl bir derece hesabıyla ilave edilmek suretiyle bulunacak derece ve kademeye yükseltilirler." denilmektedir.
Fıkra uygulamasıyla ilgili hususlar bu bültenin ana konularından birini oluşturan "Hizmet Değerlendirmesi" konusu işlenirken ayrıntılı bir şekilde açıklanacaktır.


B. KADEME İLERLEMESİ
Kademe, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 38'inci maddesinde; "Kademe, derece içerisinde, görevin önemi veya sorumluluğu artmadan, Devlet memurunun olumlu sicil almasına ve bulunduğu derecedeki hizmet süresine bağlı olarak aylığındaki ilerleyiş adımıdır." şeklinde tanımlanmıştır.

1. Kademe İlerlemesinin Şartları
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 64'üncü maddesinde; Devlet memurlarının kademe ilerlemesi için gerekli olan şartlar;
a) Bulunduğu kademede en az bir yıl çalışmış olması,
b) O yıl içinde olumlu sicil almış bulunması,
c) Bulunduğu derecede ilerleyebileceği bir kademenin bulunması,
şeklinde belirlenmiştir.
Bu şartları taşıyan her memur bulunduğu derecede, aylık almakta olduğu kademenin bir ileri kademesine yükseltilecektir.


2. 6 Yıllık Sicil Notu Ortalamasına Göre Yapılacak Kademe İlerlemeleri

Buraya kadar ifade edilmeye çalışılan kademe ilerlemesi işlemleri genel anlamda Devlet memurlarının başarılı olarak bir yıllık çalışma sürelerinin karşılığında bulunduğu derecede bir ileri kademeye diğer bir ifadeyle aylığının bir ileri kademeye yükseltilmesiydi. Genel anlamdaki bu tür kademe ilerlemeleri dışında farklı şekillerde kademe ilerlemesini hak kazanma, yada kademe ilerlemesi yapılma durumları da mevcuttur.
Bunlardan birisi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 64'üncü maddesine, 29/11/1984 tarih ve 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen "Devlet memurlarından 6 yıllık sicil notu ortalaması 90 ve daha yukarı olanların aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesi uygulanır." şeklinde eklenen fıkradır.
Fıkra uygulamasında dikkate alınacak hususlar şu şekilde sıralanabilir.
a) Değerlendirmeye esas alınacak son 6 yılın tümünde veya 6'ncı yılda olumlu sicil almış olma şartı söz konusu değildir. Bu süre içinde düzenlenen sicil raporlarına göre sicil notu ortalamasının en az 90 puan olması yeterlidir.
b) Sicil raporlarının her yılın Aralık ayı içinde düzenleneceği ve 31 Aralık tarihi itibariyle saklamaktan sorumlu birimlere teslim edileceği dikkate alınarak 6 yıllık sicil notu ortalaması 90 ve daha yukarı olanlar için uygulanacak bir kademe ilerlemesi 1 Ocak tarihinden itibaren geçerli olacaktır.
c) Bu şekilde uygulanan kademe ilerlemesi 1'inci şıkta ifade edilen kademe ilerlemelerinde olduğu gibi yukarı derecelere yükselme bakımından da dikkate alınacaktır.
d) Öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri derecenin son kademesinde olanlar için ilerletilebilecek bir kademe bulunamayacağından bu durumda olanlara kademe ilerlemesi verilemeyecektir.
Konu hakkında bir örnek vermek gerekirse; 30/06/2002 tarihinde 6'ncı derecenin 2'nci kademesine kademe ilerlemesi yapan ortaokul mezunu bir personelin 1997, 1998, 1999, 2000, 2001, 2002 yılları sicil raporu sonuçlarına göre 6 yıllık sicil notu ortalaması 90 veya daha yukarı olduğu tespit edildiğinde bu personele, 01/01/2003 tarihi itibariyle bir kademe ilerlemesi uygulanarak 6'ncı derecenin 3'üncü kademesine ilerletilecektir. Ayrıca ilgilinin 30/06/2002 tarihinden 01/01/2003 tarihine kadar 2'nci kademede geçen 6 ay 1 günlük süresi 3'üncü kademede kıdem olarak gösterilecek ve bu kıdemiyle 6 yıllık ortalamaya dahil edilen 2002 yılı sicil raporunun olumlu olması halinde 30/06/2003 tarihinde 5'inci derecenin 1'inci kademesine yükseltilecektir.
Bu personelin 30/06/2002 tarihinde 5'inci derecenin 9'uncu kademesine ilerletildiğini varsaydığımızda öğrenim durumuna göre yükselebileceği 5'inci derecede ilerletilebileceği bir kademe bulunmadığından, 37'nci madde uygulaması istisna tutulacak olursa 6 yıllık sicil notu ortalamasından yararlandırılmayacaktır.
6 yıllık sicil notu ortalamasının tespitinde, aylıksız izin, muvazzaf askerlik, görevden çekilme (istifa), görevden çekilmiş sayılma (müstafi) gibi sicil raporu düzenlenemeyecek dönemler dikkate alınmayacak, sicil raporu düzenlenerek geçirilen sürelerin 6 yılı doldurması yeterli görülecektir.

ÖRNEK: 1995, 1996 yıllarında Devlet memuru olarak görevde bulunan ve aylıksız izinli sayılarak 1997 ve 1998 yıllarında muvazzaf askerliğe ayrılan bir personelin 6 yıllık sicil notu ortalaması için 1995, 1996, 1999, 2000, 2001 ve 2002 yılları dikkate alınacaktır. Bu yıllara ait sicil notu ortalamasının 90 veya daha fazla olduğunun tespiti halinde 01/01/2003 tarihi itibariyle bir kademe ilerlemesinden yararlandırılacak, bu yıllara ait sicil notu ortalamasının 90'a ulaşamaması halinde bir sonraki yıl, yani 2003 yılı sicil notu ortalamaya dahil edilecek, bu defa ortalamadan 1995 yılı düşülecektir. Yani hangi yılda ortalama sicil notu 90'a ulaşırsa o yıl için bir kademe uygulaması yapılacaktır. Bu şekilde kademe uygulamasından yararlanan memur için artık yeni bir 6 yıllık dönem beklenecek ve bu altı yılın sicil notuna göre işlem yapılacaktır.


3. Görev Yerlerine Göre Uygulanacak Kademe İlerlemeleri

Devlet memurlarının yıl içindeki başarı durumuna göre yapılan kademe ilerlemeleri ve 6 yıllık hizmet süresindeki başarı ortalamasına göre verilen kademe ilerlemelerinden başka 64'üncü maddenin sonuna eklenen fıkra çerçevesinde uygulanan kademe ilerlemesi vardır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası; "Ancak, 72 nci madde gereğince belirli bir süre görev yapmak üzere mecburi olarak sürekli görevle atanan Devlet memurlarından kalkınmada 1 inci derecede öncelikli yörelerde bulunanlara (Erzurum ve Artvin illeri dahil) bu yörelerde fiilen çalışmak suretiyle başarılı geçirilen her iki yılın karşılığında aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere ayrıca bir kademe ilerlemesi daha verilir. Yıllık izinde geçirilen süreler fiilen çalışılmış sayılır. İki yıldan az süreler dikkate alınmaz" şeklinde düzenlenmiştir.
Bu hükmün uygulanabilmesi için öncelikle kimlerin her iki yılına bir kademe ilerlemesinden yararlandırılacağının tespiti gerekmektedir. Bu tespit yapılırken personelin,
1-Atama ve yer değiştirme yönetmelikleri uyarınca (istek, eş durumu, sağlık ve benzeri nedenlerle o ile atanmış olsa da) zorunlu yer değiştirmeye (rotasyona) tabi bir personel olması,
2-Görev yaptığı ilin kalkınmada birinci derecede öncelikli iller arasında olması,
3-Görev yaptığı ilde veya aynı kapsamda (zorunlu hizmet (rotasyon) yükümlüsü ve kalkınmada birinci derecede öncelikli) olan birden çok illerde görev yapanların bu illerde başarılı geçen hizmet süreleri toplamının iki yılını doldurmuş olması,
4-Görev yaptığı il/yer'in zorunlu hizmete alındığı tarih ile kalkınmada birinci derecede öncelikli yöreler kapsamına alındığı tarihler arasında farklılık bulunması halinde yürürlük tarihleri bakımından her iki şartın birlikte gerçekleştiği tarih dikkate alınarak bu tarihten sonra yukarıda belirtilen şartların gerçekleştiği tarih itibariyle uygulanması,
5-Atama ve yer değiştirme yönetmelikleri uyarınca görev yaptığı yerde zorunlu hizmetini tamamlamış olsa da aynı yerde görevine devam ediyor olması,
gerekmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünün uygulanmasında esas alınan 01/05/1990 tarihinde yürürlükte bulunan atama ve yer değiştirme yönetmeliği uyarınca zorunlu hizmet bölgesi ve kalkınmada birinci derecede öncelikli iller listesi daha sonra yönetmeliklerde yapılan değişikliklerle yeniden belirlenmiş ve kalkınmada öncelikli iller arasına yeni illerin alınmış olduğu da dikkate alınması gerekmekle birlikte en son 06/12/2000 tarih ve 24252 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Ekindeki Ek-1 Çizelgenin Değiştirilmesi Hakkında Yönetmelikle belirlenen ikinci ve üçüncü hizmet bölgelerinde olmakla birlikte aynı zamanda kalkınmada birinci derecede öncelikli yöreler kapsamında bulunan Adıyaman, Aksaray, Amasya, Artvin, Bartın, Bayburt, Çanakkale (Gökçeada, Bozcaada), Çankırı, Çorum, Elazığ, Erzincan, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, İstanbul, K.Maraş, Karabük, Karaman, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Kilis, Malatya, Nevşehir, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Samsun, Sinop, Sivas, Şanlıurfa, Tokat, Trabzon, Yozgat, Zonguldak, Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van illeri olarak belirlenmiştir.
Bakanlığımız kadrolarında görevli personelden 03/08/1990 tarih ve 20594 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği" ve değişik tarihlerde yayımlanan müteakip Yönetmeliklerle öğretmenlere, 27/10/1990 tarih ve 20678 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "İlköğretim Müfettişleri Yönetmeliği" ve değişik tarihlerde yayımlanan müteakip Yönetmeliklerle de ilköğretim müfettişlerine, Yönetmeliklerince belirlenen zorunlu hizmete (rotasyona) tabi kalkınmada birinci derecede öncelikli illerde (yörelerde) belirli sürelerde görev yapma mecburiyeti öngörülmüştür.
Ancak, söz konusu personelin anılan fıkra hükmünden yararlandırılabilmeleri için yukarıda da belirtildiği üzere, öncelikle atama ve yer değiştirme yönetmelikleri uyarınca zorunlu hizmete (rotasyona) tabi olup, olmadığının ilgili birimlerce tespiti gerekmektedir.
Öğretmen ve ilköğretim müfettişleri dışında kalan memuriyetler bakımından söz konusu illerde belirli bir süre görev yapma mecburiyetini öngören Bakanlığımıza ait herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
(Not: Bakanlığımız Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfında öğretmen, yönetici veya Genel İdare Hizmetleri Sınıfında şef olarak görev yapmakta iken, Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama, Değerlendirme, Görevde Yükselme ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ve 03/10/2000 tarih ve 24189 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin Geçici 4'üncü maddesi uyarınca 5 ve 6'ncı hizmet bölgelerine şube müdürü olarak atananların, anılan fıkra hükmünden yararlandırılıp, yararlandırılmayacakları hususundaki çalışmalar ilgili kurumlar nezdinde sürdürülmekte olup, sonuçlandığında ayrıca açıklama yapılacaktır.)
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünün uygulamasında karşılaşılan sorunların giderilmesi amacıyla Bakanlığımız personel Genel Müdürlüğü tarafından valiliklere gönderilen 30/06/1992 tarih ve 89105, 27/03/1995 tarih ve 39427, 11/04/1996 tarih ve 44360, 23/05/1997 tarih ve 66671 sayılı yazılar ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 113 ve 150 seri No'lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğleri ile açıklama yapılmıştır.
Artvin ve Erzurum illeri dahil kalkınmada birinci derecede öncelikli illerde geçirilen hizmetler için kademe ilerlemesini öngören fıkranın, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 64'üncü maddesine 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklendiğini belirtmiştik. Bu fıkranın 01/05/1990 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği dikkate alındığında sadece 01/05/1990 tarihinden sonra geçen hizmetlerden her 2 yıl için bir kademe ilerlemesi uygulanacaktır. İki yıldan az hizmetler dikkate alınmayacağı gibi 01/05/1990 tarihi öncesindeki hizmetler de dikkate alınmayacaktır.
Ancak, 01/05/1990 tarihinden önce rotasyon veya zorunlu hizmetin ifası maksadıyla bahsi geçen illere atanmış ve bu tarihten önce gerekli bekleme süresini doldurduğu halde görevine bu iller kapsamında öğretmen veya ilköğretim müfettişi olarak devam etmiş olanların da 01/05/1990 tarihinden sonra geçen hizmetlerinin iki yılına bir kademe ilerlemesi uygulanacaktır. Bu durumda olanlar, rotasyon veya zorunlu hizmet sürelerinin bitiminde söz konusu iller dışına gerek istekleri, gerekse idari tasarruf sonucu çıktıktan sonra istekleri üzerine tekrar bu illere atandıklarında fıkra hükmünden yararlanamayacaklardır.
Artvin ve Erzurum dahil kalkınmada birinci dereceli öncelikli birden fazla ilde geçen sürelerin toplamı iki yıla ulaştığında kademe ilerlemesi, en son görev yapılan ilde uygulanacaktır.

ÖRNEK: İlk defa öğretmenlik görevine 21/11/1989 tarihinde Nevşehir ilinde başlayan ve halen aynı ilde görevine devam eden öğretmenin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı ?
Bilindiği gibi, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 14'üncü maddesinde; öğretmenlik görevine 03/08/1990 tarihinden sonra başlayanlar zorunlu hizmet bölgesine dahil birinci grup illerde 3 yıl yada ikinci grup illerde 4 yıl süreyle çalışmak zorunda oldukları hükme bağlanmıştır.
İlk defa öğretmenlik görevine 21/11/1989 tarihinde Nevşehir il'inde başladığı ve o tarihte Nevşehir ili'nin zorunlu bölge hizmeti kapsamında bulunmaması ve Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 14'üncü maddesi uyarınca da bu il'de görev yapmakta iken zorunlu hizmet yükümlülüğünden muaf sayıldığı ancak, söz konusu il'in 01/01/1998 tarihinde her ne kadar zorunlu hizmet yükümlülüğü kapsamına alınmış ise de ilgilinin bu il'de geçen hizmet sürelerinin zorunlu hizmet yükümlülüğü ile herhangi bir ilgisi bulunmaması nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesi son fıkrası hükmünden yararlandırılması mümkün değildir.

ÖRNEK: Aylıksız izinli olarak muvazzaf askerlik görevini zorunlu hizmet bölgesi kapsamındaki illerde er öğretmen olarak yapan öğretmenin, bu sürelerinin zorunlu bölge hizmetinden sayılıp sayılmayacağı ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı?
Bilindiği gibi, 19.01.1995 tarih ve 22176 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 31 inci maddesinin (a) bendinde; "Aylıksız izinli olarak geçen sürelerin zorunlu bölge hizmetinden sayılmayacağı" hükme bağlanmıştır.
Bu nedenle, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği 19/01/1995 tarihinden sonra muvazzaf askerlik hizmetini zorunlu bölge hizmeti kapsamındaki illerde öğretmen olarak yapanların aylıksız izinli olarak geçen bu sürelerinin zorunlu çalışma yükümlülüğünden sayılması ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılması mümkün değildir.

ÖRNEK: Van ilinde aylıksız izinli olarak (muvazzaf askerlikte) geçen sürelerinin zorunlu çalışma yükümlülüğünden sayılması ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı ?
Bilindiği gibi, 19.01.1995 tarih ve 22176 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmeliğin 31'inci maddesinin (a) bendinde; "Aylıksız izinli olarak geçen sürelerin zorunlu bölge hizmetinden sayılmayacağı" 02/07/2003 tarih ve 25156 sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik değişikliği ile aynı madde bendi; "Muvazzaf askerlikte geçen süreler hariç, aylıksız izinli olarak geçirilen sürelerin zorunlu çalışma süresinden sayılmaz." şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Bu nedenle, ilgilinin Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Yönetmelik değişikliğinin yürürlüğe girdiği 19/01/1995 tarihinden sonra muvazzaf askerlik hizmetini 30/11/1995-31/03/1997 tarihleri arasında zorunlu bölge hizmeti kapsamındaki illerde öğretmen olarak yapmış olması nedeniyle, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik değişikliği kapsamında değerlendirilmesi ve aylıksız izinli olarak geçen sürelerinin zorunlu çalışma yükümlülüğünden sayılarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılması mümkün değildir.

ÖRNEK: Şanlıurfa, Hakkari ve Bayburt illerinde görev yaptıktan sonra naklen Tokat iline atanan ve halen aynı ilde görevine devam eden öğretmenin, bu illerde geçen süreleri bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddenin son fıkrası hükmünden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı ?
Bilindiği gibi, 11/06/2000 tarih ve 24076 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğin 7'inci maddesinde; Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği (11/06/2000) tarihten sonra Bakanlık kadrolarına ilk defa öğretmen olarak atananların zorunlu hizmet yükümlülüğüne tabi olacakları hükme bağlanmıştır.
İlgilinin durumunun incelenmesinden; zorunlu bölge hizmeti kapsamında bulunan Şanlıurfa ilinde 04/10/1991-27/08/1992, Hakkari ilinde 21/02/1995-10/09/1996, Bayburt ilinde 30/09/1999-15/08/2001 tarihleri arasında görev yaptıktan sonra 03/09/2001 tarihinde Tokat iline naklen atandığı ve halen bu il'de görev yaptığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, ilgilinin 04/10/1991-03/09/2001 tarihleri arasında Şanlıurfa, Hakkari ve Bayburt illerinde geçen hizmet süreleri bakımından, yürürlükte bulunan atama ve yer değiştirme yönetmelikleri uyarınca zorunlu hizmet yükümlülüğü kapsamında bulunması nedeniyle, her bir il'de iki yıldan az geçen sürelerin bir sonraki il'le birleştirilerek iki yılı doldurdukları tarih itibariyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılması gerekmektedir.
Ancak, ilgilinin Bayburt ilinde görev yapmakta iken 11/06/2000 tarihinde yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 7'inci maddesi uyarınca zorunlu bölge hizmetinden muaf sayıldığından 03/09/2001 tarihinde Tokat iline yapılan atamasının zorunlu hizmet yükümlülüğü ile bir ilgisi bulunmaması nedeniyle, Tokat ilinde geçen hizmet süreleri bakımından anılan fıkra hükmünden yararlandırılması mümkün değildir.

ÖRNEK: İlk defa öğretmenlik görevine 05.10.1987 tarihinde Mardin ilinde başlayan daha sonra askere giden ve terhisini müteakip ise 13.9.1992 tarihinde Yozgat iline isteğe bağlı olarak atanan öğretmenin, Yozgat ilinde geçen hizmet süreleri bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı ?
Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrasında; "Ancak, 72 nci madde gereğince belirli bir süre görev yapmak üzere mecburi olarak sürekli görevle atanan Devlet Memurlarından kalkınmada 1 inci derecede öncelikli yörelerde bulunanlara (Erzurum ve Artvin İl'leri dahil) bu yörelerde fiilen çalışmak suretiyle başarılı geçirilen her iki yılın karşılığında aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere ayrıca bir kademe ilerlemesi daha verilir. Yıllık izinde geçirilen süreler fiilen çalışılmış sayılır. İki yıldan az süreler dikkate alınmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Devlet Memurları Kanunu 113 Seri No'lu Genel Tebliğin 3'üncü maddesinde ise; "657 sayılı Kanunun 64 üncü maddesine eklenen ibare ile belli bir süre ile kalkınmada 1 inci derecede öncelikli yörelerde görev yapmak zorunda olan Devlet Memurlarının terfilerinde, iki yılda bir ayrıca ilave bir kademe ilerlemesinin uygulanacağı öngörülmüş olduğundan bu durumda bulunan Devlet Memurları bu yörelerde görev yaptıkları sürece iki yılda bir derece yükselmesi imkanına sahip olacaklardır.
Bu imkandan sadece atama ve yer değiştirme yönetmelikleri gereği zorunlu olarak bu yörelerde görev yapanlar yararlanacaklar, zorunlu yer değiştirmeye tabi olmayan personel bu imkandan yararlanamayacaktır." denilmektedir.
Ayrıca, 28.9.1997 gün ve 23124 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Devlet Memurları Kanunu 150 Seri No'lu Genel Tebliğ'in 6'ncı şıkkında ise; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlanma süresinin zorunlu görev yapma süresiyle sınırlandırılmadığı, bu nedenle zorunlu çalışma süresini tamamlamalarına rağmen aynı ilde görev yapmaya devam edenlerin 1.5.1990 tarihinden sonra zorunlu çalışma süresi dışında geçen sürelerinin de söz konusu fıkra hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Bu hüküm kapsamında, Bakanlığımıza bağlı kurumlarda eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında görev yapan öğretmenlerden 15.10.1978 tarihinden sonra göreve başlayanlar bakımından rotasyon (zorunlu bölge hizmeti) yükümlülüğü öngörülmüş, bu tarihten önce göreve başlayanlar bakımından ise herhangi bir şekilde rotasyon (zorunlu bölge hizmeti) yükümlülüğü öngörülmemiş olup, daha sonra Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ve müteakip yönetmeliklerle de bu durum aynen korunmuştur.
Söz konusu fıkranın yürürlüğe girdiği 1.5.1990 tarihinden sonra Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği kapsamında rotasyon veya zorunlu bölge hizmetine tabi olarak kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde görev yapanların, bu fıkra hükmünden faydalandırılmaları hususunda Devlet Memurları Kanunu 113 ve 150 Seri No'lu Genel Tebliğler ile Bakanlığımız tarafından hazırlanan bülten ve değişik tarihli yazılarla konuya ilişkin Valiliklere bir çok kez açıklama da yapılmıştır.
Diğer taraftan, 3.8.1990 gün ve 20594 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Geçici 1'inci maddesinde; "Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte, 83/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yürürlüğe konulan "Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik" ile tespit edilen beşinci hizmet bölgesine dahil illerde üç, dördüncü hizmet bölgesine dahil illerde dört veya her iki bölgeye dahil illerde toplam dört yıl süreyle görev yapmış olanların bu yönetmelikle öngörülen zorunlu bölge hizmetini tamamlamış sayılırlar. Eksik hizmeti olanların eksik hizmetleri 15 inci madde hükmü de gözönünde bulundurularak bu esasa göre öğretim yılı bütünlüğü içinde tamamlattırılır." denilmektedir.
İlgilinin durumunun incelenmesinden; ilk defa öğretmenlik görevine 05.10.1987 tarihinde Mardin ilinde başladığı ve 3 yıl 7 ay 22 gün görev yaptıktan sonra askere gittiği ve terhisini müteakip 13.9.1992 tarihinde Yozgat iline isteğe bağlı olarak atandığı ve halen aynı ilde görevine devam ettiği anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, ilgilinin Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Geçici 1'inci maddesine göre 5'inci hizmet bölgesi kapsamında bulunan Mardin ilinde geçen hizmet süreleri bakımından zorunlu hizmet yükümlülüğünü tamamlamış sayıldığı, Yozgat iline atanmasının zorunlu bölge hizmeti yükümlülüğü ile herhangi bir ilgisi bulunmadığından, bu il'de geçen hizmet sürelerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünün uygulanması mümkün değildir.

ÖRNEK: 02.08.1999-06.09.2001 tarihleri arasında Artvin ilinde görev yaptıktan sonra 06/09/2001 tarihinde Ankara İline atanan öğretmenin, Artvin İlinde geçen hizmet sürelerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmüne göre bir kademe verilip verilmeyeceği ?
Bilindiği gibi, 9.11.1979 gün ve 16804 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğiyle Türkiye dört hizmet bölgesine ayrılarak, Eğitim ve Öğretim Hizmetleri sınıfında görev yapan personelden 15.10.1978 tarihinden sonra ilk defa göreve başlayanların bu bölgelerde belirli bir süre görev yapma yükümlülüğü öngörülmüştür. Ancak, daha sonra Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle, Türkiye'nin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren illeri gruplandırılarak gelişmişlik sırasına göre beş hizmet bölgesine, 3.8.1990 tarihinde yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile de tek bölge esasına dayalı olarak zorunlu hizmet yükümlülüğü öngörülmüştür.
Diğer taraftan, 19.1.1995 gün ve 22176 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yönetmeliğin 14'üncü maddesinde yapılan değişiklikle 3.8.1990 tarihinden önce öğretmenlik görevine başlayanların zorunlu bölge hizmeti yükümlülüğünden muaf sayılacakları belirtilmiştir.
İlgilinin durumunun incelenmesinden; ilk defa öğretmenlik görevine 30.11.1984 tarihinde Çorum ilinde başladığı, daha sonra 24.09.1987 tarihinde Ankara iline, 16.07.1999 tarihinde ise Artvin iline atandığı ve 06.09.2001 tarihinden itibaren yeniden Ankara iline atanarak halen aynı ilde görevine devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede, Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yönetmelikle 3.8.1990 tarihinden sonra ilk defa öğretmenlik görevine başlayanların zorunlu bölge hizmeti yükümlüsü olacağı hükme bağlandığından, 24.09.1987 tarihinde ilk defa öğretmenlik görevine başlayan ilgilinin, 16.07.1999 tarihinde Artvin iline yapılan atamasının zorunlu hizmet yükümlülüğü ile bir ilgisi bulunmadığından söz konusu fıkra hükmünden yararlandırılması mümkün değildir.


C. DERECE YÜKSELMESİ
Giriş derecesi bölümünde de belirtildiği gibi her memurun başlangıçta öğrenim durumu ve çalıştığı hizmet sınıfı itibariyle belirlenen bir derecesi ve bu dereceyle ifade edilen kadrosu vardır. İşte, memuriyetteki başarılı hizmet sürelerine göre kanunun ileride açıklayacağımız hükümlerine göre bulundukları derecelerden daha yukarı derecelere geçirilme işlemleri derece yükselmesini ifade etmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda derece yükselmesini öngören birbirinden ayrı 3 hüküm bulunmaktadır. Bunlar 37, 67 ve 68'inci maddelerdir. Ancak burada şu hususun belirtilmesinde yarar görülmektedir. Her ne kadar derece yükselmesiyle ilgili birbirinden ayrı 3 hüküm bulunmakta ise de en geniş uygulama alanı olan ve derece yükselmesi konusunun temelini teşkil eden 68'inci maddedir. 37 ve 67'nci maddeler de derece yükselmesiyle ilgili olmakla birlikte, derece yükselmesinde gerekli olan kadro şartının yerine getirilememesi karşısında personelin mağduriyetinin giderilmesine yönelik tedbir olarak 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 sayılı Kanuna eklenmiştir. Bu noktadan hareketle ve derece yükselmesi konusunun en iyi şekilde kavranması açısından 68'inci maddeden başlayarak açıklanması yerinde olacaktır.

1. Derece Yükselmesinin Usul ve Şartları
Derece Yükselmesinin Usul ve Şartları başlığı altında düzenlenen 68'inci madde, (A) ve (B) bentlerinden müteşekkil iki bölümden ibarettir. Maddenin (A) bendinde derece yükselmesi için şartlar belirlenmişken (B) bendinde 36'ncı madde ile öngörülen hizmet sınıflarından eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı hariç unvanlı kadrolar dediğimiz 1-4 dereceli kadrolara ne şekilde yükselinebileceği öngörülmektedir.


2-657 sayılı Kanun'un 68'inci Maddesinin (A) bendine göre derece yükselmesinde aranan şartlar
(a) Üst derecelerden boş bir kadronun bulunması,
(b) Derecesi içinde en az 3 yıl ve bu derecenin 3'üncü kademesinde 1 yıl bulunmuş olması,
(c) Kadronun tahsis edildiği görev için öngörülen nitelikleri elde etmiş olması,
(d) Sicil bakımından üst derecelere yükselebilecek nitelikte bulunduğunun tespit edilmiş
olmasıdır.
Bu şartları taşıyan Devlet memurları bir üst dereceye yükseltilerek yükseltildiği derecenin aylığına hak kazanmaktadır.


3-Kadrosuzluk Sebebiyle Derece Yükselmesi Yapılamayan Durumlar
Hatırlanacağı üzere "Derece Yükselmesi" ile ilgili konumuza başlarken, derece yükselmesinde gerekli olan kadro şartının yerine getirilememesinden kaynaklanan mağduriyetin giderilmesine yönelik tedbir mahiyetindeki derece yükselmelerinden söz etmiştik.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunun değişik 67'nci maddesinde memurun aylığının bir üst dereceye yükseltilebilmesi için üst derecelerde boş bir kadronun bulunması şartı aranmakta iken, 13/07/2001 tarih ve 24461 sayılı Resmî Gazetenin Mükerrer sayısında yayımlanan 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile anılan madde; "Diğer şartları taşımakla birlikte üst derecelerde kadro olmadığı için derece yükselmesi yapamayan memurların kazanılmış hak aylıkları, öğrenim durumları itibariyle yükselebilecekleri dereceyi aşmamak şartıyla işgal etmekte oldukları kadroların üst derecelerine yükseltilir." hükmüyle yeniden düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeyle, 657 sayılı Kanunun 67'nci maddesinde yer alan "Üst derecelerden boş bir kadronun bulunması" şartı, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3'üncü maddesiyle anılan maddede yapılan değişiklikle "boş" ibaresi kaldırılarak "bir üst dereceye yükseltilebilirler" ibaresi de "üst derecelerine yükseltilir" olarak yeniden düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, aynı Kararnamenin 9'uncu maddesiyle 657 sayılı Kanuna eklenen geçici 33'üncü maddesiyle de; "67 nci madde uyarınca, diğer şartları taşımakla birlikte üst derecelerde kadro olmadığı için derece yükselmesi yapamamış olan memurlardan öğrenim durumları ve bulundukları derece ve kademelerdeki çalışma süreleri itibariyle birden fazla üst derecelere yükselebilecek durumda olanların kazanılmış hak aylıkları, 01/01/2002 tarihinden itibaren, kademe ilerlemelerine müstehak oldukları tarih itibarıyla ve her yıl azami bir derece uygulanmak suretiyle yükseltilir." denilmektedir.
Bu hükmün uygulanmasıyla ilgili olarak Maliye Bakanlığı tarafından 14/03/2002 tarih ve 24695 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Devlet Memurları Kanunu 153 Seri No'lu Genel Tebliğiyle de 631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Mali ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 3'üncü maddesiyle değiştirilen 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 67'nci maddesinin ve 9'uncu maddesiyle de anılan Kanuna eklenen geçici 33'üncü maddenin uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütlerin giderilmesi ve uygulama birliğinin sağlanması amacıyla açıklama yapılmıştı.
657 sayılı Kanununda 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan değişiklikten önceki 67'nci maddesinde, diğer şartları taşımakla birlikle üst derecelerde boş kadro olmadığı için derece yükselmesi yapamayan memurların kazanılmış hak aylıklarının, öğrenim durumları itibarıyla yükselebilecekleri dereceyi aşmamak kaydıyla işgal etmekte oldukları kadroların bir üst derecesine yükseltilebileceği hükme bağlanmıştı.
Yukarıda belirtilen hükme göre, madde kapsamına giren memurlardan, derece yükselmesine ilişkin diğer şartları taşımakla birlikte üst derecelerde boş kadro olmadığı için derece yükselmesi yapamayanların kazanılmış hak aylıkları, öğrenim durumları itibarıyla yükselebilecekleri dereceyi aşmamak şartıyla, işgal ettikleri kadronun bir üst derecesine takdire bağlı olarak yükseltilebiliyordu.

Görüleceği üzere, 657 sayılı Kanunun değişik 67'nci ve geçici 33'üncü maddelerinin uygulamada birbirinden farklı değerlendirilmesi gerekmekledir.
a) 657 sayılı Kanun'un 67'nci maddesinin uygulanması
1 - İlk aşamada, anılan Kanun'un 68'inci maddesinde belirtilen derece yükselmesine ilişkin diğer şartları 1.1.2002 tarihinden önce taşımakla birlikte daha önce 67'nci madde hükmünden yararlanamamış memurların kazanılmış hak aylıklarının, maddede yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihi itibarıyla kadro şartı aranmaksızın öğrenim durumu itibariyle yükselebilecekleri dereceyi aşmamak kaydıyla bir üst dereceye yükseltilmeleri gerekmektedir.

ÖRNEK: Lise mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 5'inci derecenin 4'üncü kademesinde bulunan ve terfi tarihi 25.10.2002 olan memurun kazanılmış hak aylığı;
- Daha önce 67'nci madde uygulamasından yararlanamaması nedeniyle 1.1.2002 tarihi itibarıyla 4 üncü derecenin l inci kademesine,
- 25.10.2002 tarihinde 4'üncü derecenin 2'nci kademesine,
- 25.10.2003 tarihinde 4'üncü derecenin 3'üncü kademesine,
- 25.10.2004 tarihinde 3'üncü derecenin l'inci kademesine,
- İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 3'üncü derecenin son kademesine kadar yükseltilecektir.
Ancak kadrosunda bir değişiklik olmadığı sürece 5'inci dereceli kadroyu işgal etmeye devam edecektir.

ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 5'inci derecenin 6'ncı kademesinde bulunan ve terfi tarihi 10.6.2002 olan memurun kazanılmış hak aylığı;
- Daha önce 67'nci madde uygulamasından yararlanamaması nedeniyle 1.1.2002 tarihi itibarıyla 4' üncü derecenin 3'üncü kademesine,
-10.6.2002 tarihinde 3'üncü derecenin l'inci kademesine,
- İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere l'inci derecenin 4'üncü kademesine kadar yükseltilecektir.

2- Değişikliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden sonra, derece yükselmesine ilişkin diğer şartları taşımakla birlikte üst derecelerde kadro olmadığı için derece yükselmesi yapamayacak memurların kazanılmış hak aylıkları kademe ilerlemelerine müstehak oldukları tarih itibariyle bir üst dereceye yükseltilecektir.

ÖRNEK: Lise mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 5'inci derecenin 3'üncü kademesinde bulunan ve terfi tarihi 15.8.2002 olan memurun kadrosu 5'inci derecede kalmakla birlikte kazanılmış hak aylığı,
-15.8.2002 tarihinde 4'üncü derecenin 1'inci kademesine,
-15.8.2003 tarihinde 4'üncü derecenin 2'nci kademesine,
-15.8.2004 tarihinde 4'üncü derecenin 3'üncü kademesine,
- 5.8.2005 tarihinde 3'üncü derecenin l'inci kademesine,
- İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 3'üncü derecenin son kademesine kadar yükseltilecektir,
ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 3'üncü dereceli kadroda kazanılmış hak aylığı 19.5.2002 tarihinde 2'nci derecenin 3'üncü kademesinden 4'üncü kademesine ilerleyecek olan Şefin kazanılmış hak aylığı;
-19.5.2002 tarihinde 1'inci derecenin l'inci kademesine,
- İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere l'inci derecenin 4'üncü
kademesine kadar yükseltilecektir.

ÖRNEK: Lise mezunu olup 3'üncü dereceli kadroda 3'üncü derecenin 2'nci kademesinden aylık alan ve terfi tarihi 20.11 2002 olan Şefin kazanılmış hak aylığı;
- Son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması durumunda
l. l.2002 tarihi itibarıyla 3'üncü derecenin 3'üncü kademesine,
- 20.11.2002 olan terfi tarihinde 3'üncü derecenin 4'üncü kademesine, 2001 yılı sicil notunun da olumlu olması halinde, 657 sayılı Kanun'un 37'nci maddesi hükmü uygulanarak aynı tarih itibarıyla 2'nci derecenin l'inci kademesine,
- İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 2'nci derecenin son kademesine kadar yükseltilecektir.

ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup zorunlu atamaya tabi olarak 10.6.2000 tarihinden itibaren kalkınmada l'inci derecede öncelikli yörelerde fiilen görev yapan ve terfi tarihi olan 17.4.2001 tarihi itibarıyla 5'inci dereceli kadroda 5'inci derecenin 2'nci kademesinde bulunan memurun kazanılmış hak aylığı,
-17.4.2002 tarihinde 5'inci derecenin 3'üncü kademesine,
-10.6.2002 tarihinde 64'üncü maddenin son fıkrası hükmü uyarınca 5'inci derecenin 4'üncü kademesine ve aynı tarih itibarıyla müteakip terfi tarihi olan 17.4.2003 beklenmeksizin 67'nci madde uygulanarak 4'üncü derecenin l'inci kademesine,
- İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere l'inci derecenin 4'üncü kademesine kadar yükseltilecektir,

3- 657 sayılı Kanunun 64'üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması nedeniyle 1.1.2002 tarihinden itibaren bir kademe ilerlemesinden yararlanacak memurlara, derece yükselmesine hak kazanmaları halinde, 67'nci maddenin de aynı tarih itibarıyla uygulanması gerekmektedir.

ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 3'üncü dereceli Veri Hazırlama ve Kontrol işletmeni kadrosunda 2'nci derecenin 3'üncü kademesinden aylık alan ve terfi tarihi 15.10 2002 olan memurun kazanılmış hak aylığı;
- Son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması durumunda 1.1.2002 tarihi itibarıyla 2'nci derecenin 4'üncü kademesine ve aynı tarih itibarıyla 67'nci madde gereğince l'inci derecenin l'inci kademesine,
- İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere l'inci derecenin 4'üncü kademesine kadar yükseltilecektir.

ÖRNEK: Lise mezunu olup 4'üncü dereceli Şef kadrosunda 4'üncü derecenin 6'ncı kademesinden aylık alan ve terfi tarihi 23.12.2002 olan memurun kazanılmış hak aylığı;
- Daha önce 67'nci madde uygulamasından yararlanamaması nedeniyle, 1.1.2002
tarihi itibarıyla 3'üncü derecenin 3'üncü kademesine,
- Son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması nedeniyle 1.1.2002 tarihi itibarıyla 3'üncü derecenin 4'üncü kademesine.
- Öğrenim durumu itibarıyla yükselebileceği derecenin 4'üncü kademesinden aylık almaya hak kazanmış olduğundan, son sicil notunun da olumlu bulunması halinde, 657 sayılı Kanunun 37'nci maddesi uygulanarak aynı tarih itibarıyla 2'nci derecenin l'inci kademesine,
-23.12.2002 tarihinde 2'nci derecenin 2'nci kademesine,
-İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 2'nci derecenin son kademesine kadar yükseltilecektir.

4- 67'nci maddenin uygulanması nedeniyle ilgililere yapılacak derece yükselmesi; kazanılmış hak aylığı ile emekli keseneğine esas aylığının derece ve kademesi aynı olanların her iki aylığına birlikte uygulanacak, farklı olanlara ise 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Ek 8'inci maddesi hükümlerine göre işlem yapılacaktır.
b) 657 sayılı Kanuna eklenen geçici 33'üncü maddesinin uygulanması
Derece yükselmesine ilişkin diğer şartları taşımakla birlikte, üst derecelerde kadro olmadığı için maddenin yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar öğrenim durumları ve bulundukları derece ve kademelerdeki çalışma süreleri itibarıyla birden fazla üst derecelere yükselebilecek durumda olanlardan;
-1.1.2002 tarihinden önce 67'nci madde hükmünden yararlandırılmamalar nedeniyle işgal etlikleri kadro dereceleri ile kazanılmış hak aylık dereceleri aynı olan ve kazanılmış hak aylık derecelerinin 7'nci veya daha ileri kademelerinde bulunanların, bu Tebliğin (A/l) bölümünde yapılan açıklamalar doğrultusunda 1.1.2002 tarihi itibarıyla 67'nci madde hükmü uygulanarak bir üst dereceye yükseltildikten sonra,
-1.1.2002 tarihinden önce 67'nci madde hükmünden yararlandırılmaları nedeniyle kazanılmış hak aylık dereceleri kadro derecelerinin üst derecelerinde olanlardan, kazanılmış hak aylık derecelerinin 4'üncü veya daha ileri kademelerinde bulunanların,
kazanılmış hak aylıkları, öğrenim durumları itibarıyla yükselebilecekleri dereceleri aşmamak kaydıyla, kademe ilerlemesine müstehak oldukları tarihlerde yapılmak ve her yıl azami bir derece uygulanmak suretiyle üst derecelere yükseltilecektir.
İlgililerin birden fazla üst derecelere yükselebilecek durumda olup olmadıklarının tespiti yapılırken 1.1.2002 tarihinden önceki son kadro derecesi ile kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin mukayesesi yapılacaktır.

ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 4'üncü derecenin 7'nci kademesinden aylık alan ve terfi tarihi 31.7.2002 olan memurun kazanılmış hak aylığı;
-Daha önce 67'nci maddeden yararlanması ve kadro derecesine göre birden fazla üst derecelere yükselebilecek durumda olması nedeniyle geçici 33'üncü madde gereğince her yıl azami bir derece uygulanabileceğinden 31.7.2002 tarihinde 3'üncü derecenin 5'inci kademesine,
- 31.7.2003 tarihinde 2'nci derecenin 3'üncü kademesine,
- 31.7.2004 tarihinde l'inci derecenin l'inci kademesine,
-İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 1'inci derecenin 4'üncü kademesine kadar yükseltilecektir.

ÖRNEK: Lise mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 5'inci derecenin 8'inci kademesinde bulunan ve terfi tarihi 15.10.2002 olan Şefin kazanılmış hak aylığı;
- Daha önce 67'nci madde hükmünden yararlanamadığından 1.1.2002 tarihi itibarıyla 4'üncü
derecenin 5'inci kademesine,
-Kadro derecesine göre birden fazla üst derecelere yükselebilecek durumda olması nedeniyle, geçici 33'üncü madde gereğince 15.10 2002 olan terfi tarihinde 3'üncü derecenin 3'üncü kademesine,
-2002 yılı sicilinin olumlu ve son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması durumunda (657 sayılı Kanunun 64 ve 37'nci maddelerine göre) 1.1.2003 tarihinde 3'üncü derecenin 4'üncü kademesine ve aynı tarih itibarıyla 2'nci derecenin l'inci kademesine,
-15.10.2003 tarihinde 2'nci derecenin 2'nci kademesine,
- İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 2'nci derecenin son kademesine
kadar yükseltilecektir.

ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 30.3.2000 tarihinde 4'üncü derecenin 9'uncu kademesine ilerleyen ve 2001 yılında kademe ilerlemesi yapamamış memurun kazanılmış hak aylığı;
- 30.3.2002 terfi tarihinde bekleme süreleri de dikkate alınarak geçici 33'üncü
madde hükmü gereğince, 3'üncü derecenin 8'inci kademesine,
- 30.3.2003 tarihinde 2'nci derecenin 6'ncı kademesine,
- 30.3.2004 tarihinde ise l'inci derecenin 4'üncü kademesine yükseltilecektir.

ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 3'üncü dereceli kadroda 2'nci derecenin 6'nci kademesinden 7.9.2001 tarihinden beri aylık almakta olan Şefin kazanılmış hak aylığı terfi tarihi olan 7.9.2002 tarihinde l inci derecenin 4 üncü kademesine yükseltilecektir.
Ancak son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması halinde, 1.1.2002 tarihinden itibaren bir kademe ilerlemesine hak kazanacağından, kazanılmış hak aylığı terfi tarihi beklenmeksizin anılan tarih itibarıyla l'inci derecenin 4'üncü kademesine yükseltilecektir.

ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 4'üncü derecenin 7'nci kademesinden aylık alan ve terfi tarihi 15.3.2002 olan memurun kazanılmış hak aylığı;
- Son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması durumunda, 1.1.2002 tarihinden itibaren bir kademe ilerlemesine hak kazanacağından terfi tarihi beklenmeksizin anılan tarih itibarıyla geçici 33'üncü madde uygulanarak 3'üncü derecenin 5'inci kademesine.
- Son altı yıllık sicil notu nedeniyle kademe ilerlemesine müstehak olduğu 1.1.2002 tarihi itibariyle geçici 33'üncü madde uygulandığından 15.3.2002 olan terfi tarihinde 2'nci derecenin 3'üncü kademesine yükseltilmeyerek 3 üncü derecenin 6'ncı kademesine,
-15.3.2003 tarihinde 2'nci derecenin 4'üncü kademesine, -15.3.2004 tarihinde l'inci derecenin 2'nci kademesine,
-İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere l'inci derecenin 4'üncü kademesine kadar yükseltilecektir.

ÖRNEK: Lise mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 30.4.2000 tarihinde 4'üncü derecenin 9'uncu kademesine ilerleyen, 1995-2000 yılları arasındaki son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olmasına rağmen ilerleyebileceği kademe bulunmadığından bir kademe ilerlemesinden 1.1.2001 tarihi itibarıyla yararlanamayan ve 30.4.2001 tarihinde, sicil nedeniyle hak kazanmış olduğu kademe ile birlikle bulunduğu derece ve kademede iki kademe ilerlemesi yapamamış olan memurun kazanılmış hak aylığı;
- 30.4.2002 tarihinde 3'üncü derecenin 8'inci kademesine (l yıl kıdemli),
- 1996-2001 yılları arasındaki son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması ve 2001 yılı sicilinin de olumlu bulunması halinde 657 sayılı Kanunun 37'nci maddesi hükmü gereğince, l yıl bekleme süresi de dikkate alınmak suretiyle 30.4.2002 tarihi itibarıyla 2' ncı derecenin 6'ncı kademesine yükseltilecektir.
- 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (A) Bendi l2/d fıkrasının uygulanması 657 sayılı Kanunun 36'ncı maddesi (A) Bendi l2/d fıkrasında ve maddenin uygulanmasını gösteren Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğlerinde, memuriyette iken veya memuriyetten ayrılarak üst öğrenimi bitirenlerin, aynı üst öğrenime tahsile ara vermeden başlayan ve normal süresi içinde bitirdikten sonra memuriyete giren emsallerinin ulaştıkları derece ve kademeyi aşmamak kaydıyla, bitirdikleri üst öğrenimin giriş derece ve kademesine memuriyette geçirdikleri başarılı hizmet sürelerinin tamamı her yıl bir kademe, her üç yıl bir derece hesabıyla ilave edilmek suretiyle bulunacak derece ve kademeye yükseltileceği belirtildiğinden, anılan madde uyarınca yapılacak intibak işlemlerinde emsal kıyaslaması yapılırken, 67'nci ve geçici 33'üncü madde hükümlerinden yararlanmış emsallerinin ulaştıkları derece ve kademelerin aşılmaması gerekmektedir.
Kadroları kaldırılmış personel hakkında da yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde kazanılmış hak aylıkları bakımından anılan Kanunun 67'nci ve geçici 33'üncü maddeleri hükümlerine göre işlem yapılacaktır.
- Kazanılmış hak aylıkları bulunmuş oldukları kadro derecelerinin daha üst derecelerine yükseltilenlerin aylıkları, yükseltildikleri derecenin gösterge ve varsa ek göstergesi esas alınarak ödenecektir Kadro derecesine bağlı haklar ise işgal edilen kadro derecesine göre belirlenecektir.
657 sayılı Kanunun 67'nci ve geçici 33'üncü madde hükümlerinden yararlanamadan emekli olanlar hakkında, 26/12/2001 tarihli ve 2001/3486 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı hükümleri çerçevesinde T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce gerekli işlemler yapılacaktır,
Diğer taraftan, tüm öğretmen kadrolarının 09/11/1991 tarih ve 21046 Mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 91/2344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1-9'uncu dereceler olarak değiştirilmiş olması sebebiyle öğretmenlerimiz için derece yükselmesine ilişkin her türlü terfilerinde giriş derecelerinden öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceye kadar hiçbir kadro sıkıntıları zaten yoktu.
Yukarıda belirtilen 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de diğer hizmet sınıfları bakımından öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceye kadar hiçbir kadro sıkıntısı olmadan yükselmelerine imkan sağlanmıştır.


4. Yükselinebilecek Derecenin Üstünde Bir Dereceye Yükselme (657 sayılı Kanun'un 37'nci maddesinin uygulanması)
Kadro şartına bağlı olmadan Devlet memurlarının aylıklarının bir üst dereceye yükseltilmesine imkân veren bir diğer hükümde 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile "Yükselinebilecek Derecenin Üstünde Bir Dereceye Yükselme" başlığı altında düzenlenen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 37'nci maddesidir.
Söz konusu maddede; "Bu Kanun hükümlerine göre öğrenim durumları, hizmet sınıfları ve görev unvanları itibariyle azami yükselebilecekleri derecelerin dördüncü kademesinden aylık almaya hak kazanan ve son altı yıllık sicil notu ortalaması doksan ve daha yukarı olanlardan son sicil notu olumlu bulunanların kazanılmış hak aylıkları kadro şartı aranmaksızın bir üst dereceye yükseltilir." denilmektedir.
Devlet memurlarının kazanılmış hak aylıkları ilke olarak öğrenim durumları itibariyle "GİRİŞ DERECESİ" bölümünde de ifade edildiği gibi 36'ncı maddede belirtilen yükselinebilecek derecelere kadar çıkabilmektedir. Ancak, gerek 01/03/1979 tarihi itibariyle uygulanan 2182 sayılı Kanunla gerekse 15/10/1991 tarihi itibariyle uygulanan 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu genel kurala istisnalar getirilmiştir. Diğer bir ifade ile 2182 sayılı Kanun ve 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile müktesep hak aylık derecelerine uygulanan bir derece yükselmesinde kadro koşulu aranmadığından, öğrenim durumuna göre yükselinebilecek derecenin üzerine çıkılabilmiştir.
İşte, bu istisnai haller hariç, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden düzenlenen 37'nci maddesi ile memurların kazanılmış hak aylıklarının, öğrenim durumları itibariyle yükselebilecekleri derecenin bir üstündeki dereceye yükselmelerine imkân sağlanmıştır.
Söz konusu imkandan yararlanabilmek için memurların şu şartları taşımaları gerekmektedir.
a) Öğrenim durumu itibariyle azami yükselebileceği derecede üç yılını tamamlayarak bu
derecenin dördüncü kademesinden aylık almaya hak kazanmak,
b) Son sicil notunun olumlu olması kaydıyla son 6 yıllık sicil notu ortalaması doksan veya daha
yukarı olmak.
Bu şartları taşıyan memurlar, yükselebileceği derecenin üzerindeki bir dereceden kadroya atanmamakla birlikte, işgal etmekte olduğu kadroda bırakılarak, aylığı yükselebileceği derecenin bir üstündeki dereceye çıkarılabilecektir. Ayrıca, bu memur yükseltildiği dereceden aylık alanlar için öngörülen haklardan da yararlanabilecektir.

ÖRNEK: 3'üncü derece kadroda olup bu derecede kalma süresi olan 3 yılını tamamlayarak aynı derecenin 4'üncü kademesinden aylık almaya hak kazanan ve son yıla ait sicil notu olumlu, son 6 yıllık sicil notu ortalaması da 90 veya daha yukarı olan lise mezunu bir memur yine 3'üncü derecedeki kadrosunda bırakılmakla birlikte kazanılmış hak aylığı 2'nci derecenin 1'inci kademesine yükseltilecektir.
Ancak, bu memurun kadrosunun ikinci dereceye yükseltilmesini gerektirecek bir durum olmadıkça (memuriyetine uygun bir yüksek öğrenimi bitirmesi gibi) aylığını memuriyete devam ettiği sürece 2'nci derecenin son kademesine kadar yükseltilmesine imkân bulunmakla birlikte, hiçbir şekilde birinci dereceye yükseltilemeyecektir. Diğer bir ifadeyle 37'nci madde bu memur için bir daha uygulanamayacaktır.


5. 657 sayılı Kanun'un 37 ve 64'üncü Maddelerinin Karşılaştırılmalı İncelenmesi
Dikkat edileceği gibi 6 yıllık sicil notu ortalaması bakımından 37'nci madde ile 64'üncü madde uygulaması arasında bir benzerlik bulunmaktadır. Bu benzerlikten dolayı genelde uygulamada hangi hükmün öncelikle uygulanacağı veya her iki hükmün bir arada uygulanıp uygulanamayacağı hususlarında tereddüt oluşmaktadır.
Gerek "KADEME İLERLEMESİ" ile ilgili bölümde 64'üncü madde uygulamasında, gerekse incelemekte olduğumuz 37'nci madde ile ilgili olarak yukarıda işaret edildiği üzere, her iki hüküm de 6 yıllık sicil notu ortalamasına göre işlem yapılıyor olmasından doğan benzerliğin yanı sıra uygulamayı birbirinden ayıran çok önemli farklılıkları mevcuttur.
Şimdi bu farklılıkları inceleyelim.
a) Her şeyden önce 37'nci madde, öğrenim durumuna göre yükselebileceği derecenin 4'üncü kademesinden aylık almaya hak kazanmış olan memurun aylığının, kadrosunda herhangi bir değişiklik yapmadan öğrenim durumuna göre yükselebileceği derecenin bir üstündeki dereceye yükseltilmesidir. 64'üncü maddeye eklenen ikinci fıkradaki durum ise memur hangi dereceden aylık alıyor olursa olsun müktesep hak aylık derece ve kademesine bir kademe ilerlemesi verilmesidir.
b) 37'nci madde uygulamasında son 6 yıllık sicil notu ortalamasının en az doksan olmasının yanı sıra son yıla ait sicil notunun da başarılı olması şartı vardır.
64'üncü madde hükmünde ise son 6 yıllık sicil notu ortalamasının en az 90 olması yeterli görülmekte ayrıca son yıl sicil notunun olumlu olma şartı aranmamaktadır.
Her iki hükmü birbirinden ayıran unsurlara bu şekilde işaret ettikten sonra hükümlerin birlikte uygulanabilirliği hususuna da değinmek gerekecektir.
Öğrenim durumları itibariyle azami yükselebilecekleri derecede olup son 6 yıllık sicil notu ortalamasına göre 64'üncü madde uyarınca bir kademe ilerlemesinden yararlanarak aylığı bu derecenin 4'üncü kademesine yükseltilen ve böylece öğrenim durumuna göre yükselebileceği derecenin 4'üncü kademe aylığını hak kazanan bir memur, aynı sicil notu ortalamasına göre ancak son sicil notunun olumlu olması şartıyla kadrosu işgal etmekte olduğu derecede bırakılmak suretiyle aylığı 37'nci madde uyarınca bir üst dereceye yükseltilebilecektir.
Görüldüğü gibi, şartların oluşması halinde 64 ve 37'nci maddelerin birlikte uygulanmasına engel bir durum yoktur. Bu memur 6 yıllık sicil notu ortalamasına göre aldığı bir kademe ilerlemesini müteakip aynı yıl içinde terfi tarihi geldiğinde bulunduğu derecenin 4'üncü kademe aylığını hak kazandığında da 37'nci madde uyarınca aylığı bir üst dereceye yükseltilebilecektir.

Her iki durumu birer örnekle açıklamak gerekirse;
Lise mezunu olarak 30/06/2000 tarihinde 3'üncü derecenin 3'üncü kademesinde bulunan, 1995-2000 dönemine ait sicil notu ortalaması 90 veya daha yukarı ve 2000 yılı sicil notu da olumlu olan bir memura 01/01/2001 tarihinden geçerli olmak üzere önce 64'üncü madde uyarınca bir kademe ilerlemesi uygulanarak 3'üncü derecenin 4'üncü kademe aylığını hak kazanmış olduğundan, aynı tarih itibariyle 37'nci madde uyarınca kadrosu 3'üncü derecede kalmak suretiyle 2'nci derecenin 1'inci kademesine yükseltilecektir.
Aynı memur, 90 puan uygulaması ile 01/01/2001 tarihinde 3'üncü derecenin 3'üncü kademesine ilerletilseydi, bu kez normal terfi tarihi olan 30/06/2001 tarihinde 3'üncü derecenin 4'üncü kademesini hak kazandığında 37'nci madde uyarınca aylığı 30/06/2001 tarihinde 2'nci derecenin birinci kademesine yükseltilecekti. İlgilinin öğrenim durumuna göre yükselebileceği 3'üncü derecenin 4'üncü kademesini bir sonraki yılda yani 30/06/2002 tarihinde kazanması durumunda, bu kez 1996-2002 dönemine ait sicil notu ortalamasının 90 puan veya daha fazla olması gerekecekti.
Burada ifade edilmesinde yarar görülen bir durum vardır. 6 yıllık sicil notu ortalaması 90 puan veya daha yukarı olup da öğrenim durumuna göre yükselebileceği derecenin 4'üncü kademe aylığına hak kazanma şartının, alt sınır olarak algılanması gerekmektedir. Zira 6 yıllık sicil notu ortalamasının 90 puan veya daha üst seviyede tespit edildiği dönemde memurun öğrenim durumuna göre yükselebileceği derecenin 5'inci, 6'ncı, 7'nci, 8'inci, 9'uncu ve hatta bu kademede belirli bir kıdem süresinin (bekleme süresinin) olması uygulamada sonucu değiştirmeyecektir. Bu durumda olanlar değişik 161'inci madde çerçevesinde yükseltildiği derecenin eşit göstergeli kademesine getirilecek ve varsa artan kıdemi bu kademede geçmiş sayılacaktır. Ayrıca 9'uncu kademeyi kazanılmış hak olarak alanların bu kademede geçen kıdem süresinin her yılı yükseltildiği üst derecede kademe ilerlemesi verilmek suretiyle değerlendirilecektir.


D- HİZMET DEĞERLENDİRMESİ
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun halen uygulama alanı bulabilen dolayısıyla intibak yapmayı gerektiren hükümlerinden öncelikle geçici nitelikte olanlara, daha sonra da sürekli hükümlerine yer vererek örneklerle incelemeye çalışalım. Ancak ek geçici maddeler genelde intibak maddeleri olmakla birlikte günümüzden çok geride kaldıklarından uygulama alanı kalmamıştır. Buna rağmen intibakın temelini oluşturan maddeleri sırasıyla inceleyelim.

1. Ek Geçici 2'nci Madde;
Hizmet değerlendirilmesinin ne olduğunun en belirgin örneği 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 1897 sayılı Kanunla değişik ek geçici 2'nci maddesi uyarınca yapılan intibak işlemleridir.
Ek geçici 2'nci madde, 01/03/1970 -30/11/1970 tarihleri arasında görevde olmaları nedeni ile intibakı yapılmış olanlar (1327 sayılı Kanun'a göre) ile 30/11/1970'den 01/03/1975 tarihine kadar olan sürede göreve alınanlardan öğrenim durumları değişmemiş olanların derece ve kademelere intibakının hangi esaslara göre yapılacağını göstermektedir.
İşte bu manada ek geçici 2'nci madde, Devlet memurlarının nerelerde ve hangi şartlarda geçen sürelerinin derece yükselmesi ve kademe ilerlemesi açısından değerlendirileceğini ifade etmektedir.
Burada üzerinde durulması gereken önemli bir husus, ek geçici maddenin hüküm ifade ettiği süredir. Yani, hangi tarihler arasında uygulama alanı bulduğudur.
Bilindiği gibi, Kanunların asıl maddeleri, aksine bir hüküm olmadıkça yürürlüğe girdiği tarihten itibaren meydana gelen olay ve durumlar için uygulanır. Geçici maddeler, kanunun getirdiği yeni hükümlerin kanunun hüküm ifade ettiği kesimine ne şekilde ve nasıl etki edeceği ile bu etkileşim süresinde takip edilecek yolu belirler. Ek geçici maddeler ise kanunla getirilen sistem içerisinde kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olay ve durumların bu kanun hükümlerine uydurulmasına dönük hükümleri kapsar. Bu bakımdan geçici ve ek geçici maddelerin kanunun yürürlük tarihinden sonraki olay ve durumlara uygulama alanı yoktur.
Bu anlamda ek geçici 2'nci maddenin uygulama alanı 657 sayılı Kanunda köklü ve geniş kapsamlı değişiklik yapan 1897 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 01/03/1975 tarihi ile sınırlıdır. Yani ek geçici 2'nci madde, 01/03/1975 tarihinde veya bu tarihten önce Devlet memurluğuna girmiş olanların 1897 sayılı Kanunla getirilen esaslara uyarlanmasına dönüktür.
Şimdi, Ek Geçici 2'nci madde uyarınca yapılacak intibakta hangi hizmetler değerlendirilecek ve bu hizmetler hangi derece ve kademe üzerine hesaplanacak bunları kavramaya çalışalım.

a) Yapılacak intibakta esas alınacak giriş derecesi;
Gerek incelemekte olduğumuz Ek Geçici 2'nci madde, gerekse 01/03/1975 tarihinden sonra herhangi bir kanun yada kanun hükmünde kararname uyarınca yapılması gereken intibaklarda bu bültenin "GİRİŞ DERECESİ" bölümünde işaret edildiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 1897 sayılı Kanunla değişik 36'ncı maddesinde tespit olunan hizmete giriş derece ve kademesi esas alınacaktır. Nitekim bu durum, Ek Geçici 2'nci maddenin (A) bendinde; "Başlangıç derece ve kademesi olarak 1/3/1975 tarihindeki öğrenim durumuna göre 36 ncı maddede tespit olunan hizmete giriş derece ve kademesi esas alınır." denilmek suretiyle esasa bağlanmıştır.

b) Hangi hizmetler değerlendirmeye alınacaktır.
Ek Geçici 2'nci maddenin (B) bendinde; "18 yaşın bitirilmesinden sonra, 87 nci maddede belirtilen kurumlarda geçen başarılı hizmet süreleri değerlendirilir." hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu bendin irdelenmesinde; memurun hizmetinin değerlendirmeye alınabilmesi için 18 yaşın bitirilmesinden sonra geçmiş olması gerekecektir.
Bunun gerekçesi; Türk Medeni Kanununa göre kadın-erkek her Türk vatandaşı medeni haklarını kullanma ehliyetine 18 yaşında sahip olmasıdır. Bu temel noktadan hareketle, kamu kurum ve kuruluşlarına alınacaklarda 18 yaşını bitirmiş olma durumu şart olarak öngörülmektedir. Ancak, bir meslek veya sanat okulunu bitirenler açısından en az 15 yaşını doldurmuş olmak ve Türk Medeni Kanununun 12'nci maddesine göre kazaî rüşt kararı (medeni haklarını kullanma ehliyeti) almak şartıyla kamu görevlerine alınabilmektedirler. Bu şekilde geçirilen hizmetlerde 18 yaşın bitirilmesinden sonra geçmiş gibi değerlendirmeye alınacaktır. Kazaî rüşt kararının mahkemelerce verildiği unutulmamalıdır.
Hizmetin 87'nci maddede belirtilen kurumlarda geçmiş olması: Bu madde, kuşkusuz 657 sayılı Kanunun 1897 sayılı Kanunla değişik 87'nci maddesidir. Madde, başlığına uygun olarak memurlar için ikinci görev yasağını düzenlemekte ise de ikinci görev verilmeyecek kurumlar kamu kurumları olduğundan aynı zamanda madde kamu kurumlarını da düzenlemiş olmaktadır.
Çok genel anlamda ifade edilen bu kamu kurumlarında geçen hizmetler kamu hizmetleri olarak görülmekte olup, bu kurumlarda geçen hizmetler değerlendirmeye alınacaktır.
Hizmet değerlendirmesi yapılırken, hizmetin geçtiği kurumun 87'nci maddede belirtilen kurumlardan olup olmadığı konusunda net karar verilemediğinde, kurumun niteliği hakkında ilgili birimlerden bilgi alınmalıdır. İhtiyaç duyulması halinde ilgili kurumdan, kurumlarının 657 sayılı Kanunun 87'nci maddesinde belirtilen kurumlar niteliğinde olup, olmadığının bildirilmesi istenilebilecektir.
Hizmet değerlendirmesinde dikkate alınıp alınmayacağı sıkça gündeme gelen hususlardan birisi de vekil öğretmenlikte geçirilen sürelerdir.
Bilindiği gibi 657 sayılı Kanunun değişik 86'ncı maddesi uyarınca öğretmen ihtiyacı karşılanamayan okullarımızda vekil öğretmen görevlendirilmektedir. Vekil öğretmenlik, bu amaçla sağlanan geçici kadrolara yapılan görevlendirmeler olması nedeniyle asli kadrolardaki memuriyet görevleri gibi mütalâa edilmemektedir.
Diğer taraftan, aynı Kanunu'nun 36'ncı maddesi (C) bendinde; hangi hizmetlerin kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinde değerlendirileceği belirtilmiş, bunlar arasında vekil öğretmenlikte geçen hizmetlerin değerlendirilmesine yönelik her hangi bir düzenlemenin bulunmaması nedeniyle söz konusu hizmetlerin kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinde değerlendirilmesi mümkün olamamaktadır.
Ancak, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nun (f) bendine göre açıktan tayin edilen vekillerin kanunlarına göre, aldıkları vekillik aylık ve ücret tutarları üzerinden emekli keseneği kesileceği hükme bağlanmış olması nedeniyle bu sürelerin emekli keseneğine esas aylık derece ve kademelerinde değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.
Hizmetlerin Başarılı Geçmesi: Hizmet değerlendirmesinde dikkate alınacak bir diğer hususta hizmetin başarılı geçmiş olmasıdır. Bilindiği gibi Devlet memurlarının başarı durumları sicil raporları ile belirlenmektedir. Bu raporlara göre başarısız olduğu belirlenen hizmet sürelerinin intibakta (hizmet değerlendirmesinde) dikkate alınması mümkün değildir.
Bu incelemelerden sonra akla şu gelecektir. Kazai rüşt kararı alanlar hariç, 18 yaşın bitirilmesinden sonra 87'nci maddede belirtilen kurumlarda geçen başarılı hizmet sürelerinden neyi anlayacağız? Diğer bir ifade ile bu hizmetler hangi statüde geçmiş olacaktır?
Bent metni tekrar incelendiğinde de görüleceği gibi, 18 yaşın bitirilmesinden sonra 87'nci madde kapsamına giren kurumlarda başarılı geçen hizmetlerin hangi statüde geçtiği yönünde bir ayrıntıya yer verilmemiştir. Bu bakımdan hangi statüde olursa olsun ister memur, ister işçi, isterse sözleşmeli olarak yukarıdaki incelememiz çerçevesinde bu kurumlar kapsamında geçen her hizmet ek geçici 2'nci madde uyarınca yapılan intibaklarda değerlendirme kapsamında görülecektir.

c) Değerlendirmeye alınan hizmetlere ilâve edilebilecek süreler:
(B) bendi ile genel olarak bu şekilde gösterildikten sonra, bu hizmetlere ilâve edilebilecek süreler de (C) bendi ile düzenlenmiştir. Bu bentte yer alan süreler (dikkat edilecek olursa hizmetler denmiyor, süreler deniyor) 87'nci madde kapsamına giren kurumlar niteliğinde olmayan yerlerdir. Süreler ise genel olarak belirli bir işin görülmesi amacıyla ve karşılıklı yapılan bir akte (sözleşmeye) dayalı olarak yapılan hizmetler mahiyetinde değildir. Statü itibariyle ne memur, ne işçi ve nede sözleşmeli personel sayılmaktadır. Bunlar (C) bendinde fıkralar halinde gösterilmiştir. Muvazzaf askerlikte, serbest avukatlıkta Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinde geçen süreler gibi.
Bu fıkralarda yer alan durumlar, Kanunun sürekli maddelerinden olan 36'ncı madde kapsamında da yer aldığından 01/03/1975 tarihinden sonra göreve alınanların giriş derecesine veya kazanılmış hak aylığında değerlenecek süreler hüviyetini kazanmışlardır. Ancak (k) fıkrasında belirtilen yabancı memleketlerde öğretmen olarak Türk kültürüne hizmet edenlerin bu suretle geçen hizmetlerinin değerlendirilmesi, her ne sebepten kaynaklanmış ise 36'ncı maddede yer almamıştır. Bu bakımdan söz konusu fıkranın incelenmesine özellikle ihtiyaç duyulmaktadır.
Ek Geçici 2'nci maddenin (C) bendi (k) fıkrası aynen şu şekilde düzenlenmiştir. "Yabancı memleketlerde öğretmen olarak Türk kültürüne hizmet edenlerden Türk vatandaşlığına geçmiş ve Devlet memuru olmuş olanların, yurt dışında öğretmenlikte geçen hizmetlerinin, (12 yılı geçmemek üzere 2/3'ü" (B) bendi uyarınca belirlenecek sürelere eklenerek intibakı açısından değerlendirilecektir.
Bu fıkra, Türkiye dışındaki ülkelerde (yabancı ülkeler) Türk kültürüne öğretmen olarak hizmet edenlerden, sonradan Türk Vatandaşlığına geçerek Devlet memuru olanların bu şekildeki hizmetlerinin belirli bir miktarının değerlendirilmesi amacıyla düzenlenmiştir. Fıkra geçici hüküm kapsamında olduğu için uygulama alanı 01/03/1975 tarihi ile sınırlı durumdadır. Daha önceki konularda değinildiği gibi geçici maddelerin kanunun yürürlük tarihinden sonraki olay ve durumlara uygulama alanı olmadığından, bu fıkra kapsamında bir değerlendirme yapılabilmesi için hakkında intibak yapılacak kişinin 01/03/1970-01/03/1975 tarihleri arasında Türk Vatandaşı sıfatıyla Devlet memuru olarak görevde bulunması gerekmektedir. 01/03/1975 tarihinden sonra memuriyete girenler hakkında bu fıkra uyarınca işlem yapılmasına imkân bulunmamaktadır.
(Not: 657 sayılı Kanun'un Ek Geçici 2'nci maddesinin (C) bendi k fıkrasının uygulanması hususunda yargı organlarınca kişiler lehine verilen yargı kararlarının genelleştirilerek uygulanması mümkün olmamakla birlikte uygulamanın yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde sürdürülmesi gerekmektedir. Ayrıca, konunun idari yönden çözüme kavuşturulması bakımından ilgili kurumlar nezdinde gerekli çalışmalar sürdürülmekte olup, sonuçlandığında ayrıca açıklama yapılacaktır.)
Yabancı memleketlerde öğretmen olarak Türk kültürüne hizmet edenlerin bu suretle geçen hizmetlerinin değerlendirilmesi bakımından 01/03/1975 öncesinde memur olanlarla bu tarihten sonra memur olanlar arasında var olan ayrıcalığın giderilmesi için mutlaka kanun veya kanun hükmünde kararnamelerle yeni bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır. Bu düzenleme bağımsız özel bir hüküm olabileceği gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 36'ncı maddesine bir bent veya fıkra ilavesi yoluyla da olabilecektir.
Ek Geçici 2'nci maddenin diğer bent ve fıkralarında bu madde uyarınca yapılacak intibaklarda kamu kurumlarında geçtiği halde değerlendirmeye alınmayacak hizmet süreleri ile göz önünde bulundurulacak diğer hususlar belirlenmiştir. Bu bent ve fıkralar uygulayıcılar tarafından kavranması gereken önemli hükümlerdendir.

2. Ek Geçici 3'üncü madde;
Bu madde, 01/03/1970-30/11/1970 tarihleri arasında görevde bulunmaları sebebiyle haklarında 1327 sayılı Kanun uyarınca intibakı yapılmış olanlar ile 30/11/1970 tarihinden 01/03/1975 tarihine kadar olan sürede göreve alınanlardan memuriyetleri sırasında öğrenim durumları 36'ncı maddeye göre daha ileri kademe veya daha yüksek dereceden hizmete alınma hakkı verecek şekilde değişenlerin derece ve kademelere intibakının ek geçici 2'nci madde hükmü dikkate alınarak (değerlendirmeye esas olacak hizmet sürelerinin tespiti bakımından 36'ncı maddenin (A) bendi 12/d fıkrası uyarınca yapılmasına imkân tanımaktadır.
Gerek geçici 3'üncü madde ile yapılan bu düzenleme olmasaydı, memuriyetleri sırasında 36'ncı maddeye göre daha ileri derece ve kademeden hizmete alınmayı gerektiren öğrenimi bitirenlerin emsal uygulaması yapılmasına imkân olmadığından intibakları en son öğrenim durumları itibariyle esas alınacak, giriş derece ve kademeleri üzerine değerlendirmeye esas toplam hizmetleri, ek geçici 2'nci madde çerçevesinde her yılına bir kademe her üç yılına bir derece hasabıyla değerlendirilecekti. Böylece, ilgilinin memuriyete başladığı tarihte kendisiyle aynı öğrenim düzeyinde olan ve öğrenime ara vermeden üst öğrenime devam ederek bu öğrenimi bitirdiği tarihte memuriyete başlayan emsalini geride bırakacak ve ilgiliye emsaline göre haksız bir menfaat sağlanmış olacaktı.
Bu maddenin uygulanmasıyla ilgili olarak Maliye Bakanlığının 31 Seri No'lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği en güzel örnek, sürekli dikkate alınacak en güzel kaynaktır.

3. Ek Geçici 41'inci madde;
Ek Geçici 2'nci madde hakkında bilgi verilirken 01/03/1970-01/03/1975 tarihleri arasında görevde olanların intibakının ek geçici 2'nci madde hükümleri çerçevesinde yapılacağı ifade edilmişti. 01/03/1970 tarihinden önce Devlet memuru olarak çalışmış olupta herhangi bir sebeple söz konusu tarihler arasında görevde bulunmayanlardan tekrar memuriyete atananlar hakkında ne yönde işlem yapılacağı, işte bu hükümle yani ek geçici 41 'inci madde ile çözüme kavuşturulmuştur.
1897 sayılı Kanunla değişik Ek Geçici 41'inci madde, aynen şu şekilde düzenlenmiştir.
"Personelinin intibakı bu Kanun hükümlerine göre yapılan kurumlarda 1/3/1970 veya 1/3/1975 tarihlerinde yahut bu iki tarih arasında görevde bulunmamış olanların intibakı yapılmaz.
Bu durumda olanlardan sonradan göreve girmek isteyenler hakkında aşağıdaki şekilde işlem yapılır.
A) 1/3/1975 tarihinde;
a) Askerlik görevini yapmakta olanlar,
b) Özel okullarda yöneticilik ve öğretmenlik görevlerinde bulunanlar (Sadece Millî Eğitim Bakanlığı emrinde görev kabul etmiş olmaları şartıyla),
c) 1416 sayılı Kanuna göre yurt dışında öğrenim yapmakta olanlar.
d) 4489 sayılı Kanun ile bu Kanunun 77 nci maddesine dayanılarak yabancı bir memleket veya uluslararası bir kuruluşta görevli bulunanlar,
e) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinde, belediye başkanlığında, illerin daimi komisyon üyeliğinde bulunanlar,
bu Kanunun ek geçici maddeleri ile getirilmiş bulunan intibak hükümleri dairesinde intibak ettirilecekleri derece ve kademe ile göreve alınabilirler.

B) Görevde bulunmamaları (A) bendinde belirtilen nedenlere dayanmayanlardan, çeşitli barem ve personel kanunlarına veya T.C.Emekli Sandığı Kanununa göre kazanılmış hakkı olanlar evvelce kazandıkları barem veya emeklilik dereceleri (Bu derece sınıf ve öğrenim durumlarına göre 36 ncı madde ile tespit edilen yükselebilme derecesini geçmişse, 36 ncı maddede tespit edilen yükselebilme derecesi) ve bu derecede geçirilen süre göz önüne alınmak suretiyle tespit edilecek kademe ile göreve alınabilirler." denilmektedir.

Burada iki önemli husus göze çarpmaktadır. Bunlar, madde metninde (A) ve (B) bentleri olmak üzere birbirinden ayrılan durumlardır.
Madde girişinde her ne kadar 01/03/1970-01/03/1975 tarihleri arasında görevde olmayanların intibaklarının yapılmayacağı ifade edilmekte ise de, (A) bendinde sayılan hallerde intibak yapılmasına müsaade edilmiştir. Yani görevde bulunmayışları (A) bendinde sayılan hallerden birine dayalı olanların 657 sayılı Kanunun ek geçici maddeleri çerçevesinde intibaklarının yapılarak göreve atanmalarına imkân sağlanmıştır.

ÖRNEK: 1965 yılında memuriyete alınan ve 1969 yılında da Belediye başkanlığına seçilen ve bu görevi 01/03/1970 sonrasına kadar devam eden bir kişi 01/03/1975 tarihinden sonra tekrar memuriyete dönmek istediğinde ek geçici maddeler çerçevesinde intibakı yapılarak bulunacak derece ve kademeden hizmete alınabilecektir.
Görevde bulunmamaları (A) bendinde sayılan hallere bağlı olmayanlardan 01/03/1975 tarihinden sonra memuriyete dönmek isteyenler hakkında yapılacak işlem ise (B) bendinde ifade edilmiştir.
Aynı örnekten hareket ettiğinizde memuriyete 1965 yılında alınan ve 1969 yılında görevinden kendi isteğiyle çekilen ve çekilmiş sayılan bir kişi 01/03/1975 tarihinden sonra tekrar memuriyete dönmek istediğinde, hakkında intibak yapılması mümkün değildir. Ancak bu kişi 1970 öncesi görevden ayrıldığı tarihte yürürlükte olan personel kanunlarına göre kazanılmış hak olarak elde ettiği maaş veya ücretin karşılığı olan derece ve kademeden hizmete alınabilecektir. Tabii ki bu derece ve kademe öğrenim durumu itibariyle 657 sayılı Kanunun 1897 sayılı Kanunla değişik 36'ncı maddesinde belirtilen giriş derecesinin altında kalıyorsa giriş derecesinden hizmete alınması gerekecektir. Yine bu personelin kazanılmış hak (müktesep hak) olarak belirlenen derece ve kademesi öğrenim durumuna göre yükselebileceği derecenin üzerinde ise bu derece ve kademe esas alınacaktır. Yani lise mezunu olan bir kişi 01/03/1970 öncesinde kazanılmış hak olarak elde ettiği aylığının karşılığı, 36'ncı madde ile belirlenen yükselinebilecek derece olan 3'üncü derecenin üstünde bir derece olarak (1 veya 2) belirlenmişse, artık ilgili için bu derece kazanılmış hak olarak görülecek ve 01/03/1975 tarihi sonrasında tekrar memuriyete alınmak istediğinde bu derece ve kademeden hizmete alınacaktır.

4. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (A) Bendi 12/d fıkrasının uygulanması;
Hatırlanacağı gibi, bu bültenin "GİRİŞ DERECESİ" ile ilgili bölümünde, doğrudan ilgili olduğu için mütemadiyen 36'ncı maddeden bahsedilmişti. Bu maddenin (A) bendi işlenirken 12/d fıkrasına geldiğimizde, bu fıkranın giriş derecesi olmaktan ziyade hizmet değerlendirmesi ile ilgili olduğuna işaretle, bu fıkranın "HİZMET DEĞERLENDİRMESİ" ile ilgili bölümde teferruatlı bir biçimde anlatılacağı belirtilmişti.
Sonradan yapılan değişikliklerle kapsamı oldukça daraltılmış olsa da intibakı sürekli hale getiren tek hüküm 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi (A) bendi 12/d fıkrasıdır.
Anayasa Mahkemesinin 16/04/2003 tarih ve E.No:2003/22, K.No:34 sayılı Kararıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi (A) bendi 12/d fıkrasının İPT ALİNE bir yıl sonra yürürlüğe girmek üzere 16/04/2003 tarihinde oy birliğiyle karar verilmesi nedeniyle, 21/09/2004 tarih ve 25590 sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 5234 sayılı Kanunun birinci maddesiyle yapılan değişiklikle fıkra; "Memuriyette iken veya memuriyetten ayrılarak (87 nci maddeye tâbi kurumlarda çalışanlar dahil) üst öğrenimi bitirenler, aynı üst öğrenimi tahsile ara vermeden başlayan ve normal süresi içinde bitirdikten sonra memuriyete giren emsallerinin ulaştıkları derece ve kademeyi aşmamak kaydıyla, bitirdikleri üst öğrenimin giriş derece ve kademesine memuriyette geçirdikleri başarılı hizmet sürelerinin tamamı her yıl bir kademe, her üç yıl bir derece hesabıyla ilave edilmek suretiyle bulunacak derece ve kademeye yükseltilirler." şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Fıkra hükmü yeni bir düzenleme olmakla birlikte farklı olmaması nedeniyle uygulanmasında daha önceden olduğu gibi şu hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.
a) İster memuriyet sırasında, isterse memuriyetten ayrılmış durumda iken olsun memuriyete başladığı öğrenim durumuna göre bir üst öğrenimi bitirenler hakkında intibak yapılacaktır. Bir üst öğrenim ilkokula göre ortaokul, ortaokula göre lise, liseye göre de yüksek okuldur. Lise öğrenimine göre farklı giriş derecesi olan lise dengi mesleki öğrenimler (endüstri meslek lisesi, icaret lisesi, kız meslek lisesi gibi) bir üst öğrenim sayılmamaktadır.
b) İntibak, aynı üst öğrenimi tahsile ara vermeden başlayan ve normal süresi içinde bitirdikten sonra memuriyete giren emsalin ulaştığı derece ve kademeyi aşmamak üzere yapılacaktır.
12/d fıkrasına göre yapılacak intibaklarda emsal hesaplaması, güncelliğini hep koruyan bir husustur. Bu bakımdan emsalin bulunması, intibakı yapılacak personelin hizmetinden emsale göre ne kadarının değerlendirileceği konusu önem arz etmektedir. Bu bakımdan her şeyden önce memurun değerlendirmeye esas hizmetlerinin neler olduğunu bulmak gerekecektir. Fıkra metninde memuriyette geçen sürelerden bahsedilmekte ise de, diğer intibak işlemlerinde olduğu gibi bu fıkra uygulamasında da 87'nci madde kapsamına giren kurumlarda geçen başarılı hizmetler, muvazzaf askerlikte geçen süreler gibi kanun hükümleriyle değerlendirilmesi öngörülen hizmet sürelerinin tümünün dikkate alınması gerekecektir. Konuyu özetleyecek olursak ek geçici 2'nci madde ile değerlendirilmesi öngörülen süreler 12/d fıkrası uyarınca yapılacak intibaklarda da dikkate alınacaktır. Bundan sonra üst öğrenimi bitiren kişinin yani hakkında intibak işlemi yapılacak kişinin emsalinin kim olduğunu bulmak gerekecektir. Kanun koyucu fıkra metninde emsal kişiyi tarif etmiştir. Bu tarife göre emsal, memurun bitirdiği üst öğrenimi tahsile ara vermeden başlayan ve normal süresi içinde bitirdikten sonra memuriyete giren kişidir. Burada dikkat edeceğimiz şey memurun memuriyete başladığı öğrenim derecesini kendisiyle birlikte bitiren kişinin intibaka konu olan üst öğrenime ara vermeden başlayan ve normal süresi içinde bitirerek memuriyete başlayan kişinin tespitidir. Öyleyse lise mezunu olarak memuriyete başlayan bir kişinin emsali, kendisiyle birlikte liseyi bitiren ve öğrenime ara vermeden yüksek öğretime devam eden ve intibaka konu olan yüksek öğrenimi normal süresi içinde bitirerek memuriyete başlayan kişi olacaktır. İşte memurun üst öğrenimi bitirdiği tarihte, emsali hangi derece ve kademeye ulaşmışsa ilgilinin intibakı emsalinin ulaştığı derece ve kademeyi geçmeyecek şekilde yapılacaktır.

ÖRNEK: 30/06/1991 tarihinde bitirdiği lise mezuniyeti ile 01/07/1991 tarihinde memuriyete başlayan ve memuriyette iken 4 yıl süreli yüksek öğrenimi 27/06/2002 tarihinde tamamlayan bir kişinin bu öğrenimi bitirdiği tarihe kadar 10 yıl 11 ay 26 gün hizmeti olacaktır. Bu memurun hangi derece ve kademeye intibak ettirileceği emsale göre şu şekilde bulunacaktır.
Emsal; kendisiyle birlikte, (30/06/1991 tarihinde) liseyi bitiren ve öğrenime ara vermeden 4 yıl süreli yüksek öğrenimi 31/07/1995 tarihinde (Emsal uygulamasında emsalin ortaokul, lise ve dengi okulları bitirme tarihi 30 Haziran, yüksek öğrenimi bitirme tarihi ise 31 Temmuz olarak alınmaktadır.) tamamlayarak memuriyete başlayan kişidir. Bu kişinin memuriyete başladığı tarihten (31/07/1995), ilgilinin üst öğrenimi bitirdiği 27/06/2002 tarihine kadar 6 yıl 10 ay 26 gün hizmeti ile 7'nci derecenin 1 'inci kademesinde 10 ay 26 gün kıdemli olacaktır.
İlgilinin, 10 yıl 11 ay 26 gün hizmetinden olumlu sicil almış olmak (başarılı olmak) kaydıyla, ancak emsalin hizmeti kadarı, yani 6 yıl 10 ay 26 günü değerlendirmeye alınacak, kalan 4 yıl 1 ay'ı değerlendirme dışı bırakılacaktır. Böylece ilgili bir üst öğrenimi bitirdiği tarihte aynı öğrenimli emsalinin ulaştığı derece ve kademeye intibak ettirilecek, artan süresi (10 ay 26 gün) bu kademede kıdem olarak verilecektir. Burada, değerlendirme dışı kalan 4 yıl 1 ay'ın fiili hizmet süresinden sayılacağını ve 15/10/1991 tarihinde fiilen devlet memuru olması sebebiyle ayrıca 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince 1 derece ilerlemesinden yararlandırılması gerekeceğini hatırlatmakta yarar görülmektedir.

5. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 1'inci Fıkrasının uygulanması;
Bu fıkrada; "Teknik hizmetler sınıfına girenlerden memurluğa girmeden önce yurt içinde veya yurt dışında mesleklerini serbest olarak veya resmi veya özel müesseselerde ifa edenlerle memuriyetten ayrıldıktan sonra bu işlerde çalışarak yeniden memuriyete girmek isteyenlerin teknik hizmetlerde geçen süresinden bu kanun ve bu Kanunun 87 nci maddesinde sözü edilen kurumlarda geçen sürenin tamamı ve geri kalan sürenin ¾ ü toplamı memuriyette geçmiş sayılarak bu süreler her yılı bir kademe ilerlemesi ve her üç yıl için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilir." denilmektedir.
Fıkra ile teknik hizmetler sınıfı kapsamına dahil bir görevi, gerek bu sınıfa dahil bir memuriyet kadrosuna atanmadan önce, gerekse bu sınıfa dahil bir memuriyet kadrosundan ayrılarak kendi adına serbest olarak veya herhangi bir resmi veya özel sektörde ifa edenlerin, bu suretle geçen sürelerinin değerlendirilmesi öngörülmektedir.
Fıkra uygulamasında karşımıza iki durum çıkmaktadır.
Birincisi, değerlendirilecek sürenin teknik hizmetler sınıfına dahil görevlerde geçmiş olması, ikincisi ise, ilgilinin bu sürelerinin değerlendirilmesi sırasında mutlaka teknik hizmetler sınıfına dahil memuriyet kadrolarında görevlendirilmiş olmasıdır.
Öyleyse, ister kendi adına açtığı bir iş yerinde, ister resmi herhangi bir kurumda, isterse özel sektörde geçmiş olsun teknik hizmetler sınıfına dahil görevlerdeki çalışma süreleri bu hizmet sınıfına dahil memurluklara atananlar bakımından belli esaslar dahilinde derece yükselmesi ve kademe ilerlemesi açısından değerlendirilecektir.
Bu esaslar ise şunlardır. Resmî kurumlarda (87'nci madde kapsamına giren kurumlar) geçen sürelerinin tamamı, özel sektörde veya kendi adına serbest olarak çalıştığı sürelerinin ise ¾'ünün toplamı her yıl için bir kademe her üç yıl için bir derece hesabıyla değerlendirilerek ilk defa memuriyete girenlerin giriş derece ve kademelerine daha önce memuriyette bulunanların ise kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine ilâve edilecektir.
ÖRNEK: Memuriyete girmeden önce mühendis olarak 4 yıl süreyle özel sektörde, 7 yıl süreyle de kendi adına açtığı bir büroda çalıştıktan sonra teknik hizmetler sınıfına dahil mühendis kadrosunda memuriyete atanan bir kişinin bu sürelerinin ¾'ü olan 8 yıl 3 ayı, ilk defa memuriyete atanıyor olması sebebiyle giriş derecesi olan 8'inci derecenin 1 'inci kademesi üzerine her yılına bir kademe her 3 yılına bir derece verilmek suretiyle 6'ncı derecenin 3'üncü kademesine yükseltilecek bu kademede 3 ay kıdemli sayılacaktır.
Ancak bu şekilde değerlendirilecek hizmetlerden özel sektörde geçen süre 12 yılı geçemeyeceği gibi bu değerlendirmeler neticesinde öğrenim durumuna göre yükselinebilecek derecenin üzerine de çıkamayacaktır.

6. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 2'nci Fıkrasının uygulanması;
Bu fıkrada; "Sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfına girenlerden memurluğa girmeden önce yurt içinde veya yurt dışında mesleklerini serbest olarak veya resmi veya özel kurumlarda yapanlarla, memurluktan ayrıldıktan sonra bu işlerde çalışarak yeniden memurluğa girmek isteyenlerin sağlık hizmetlerinde geçen süresinden, bu Kanun ve bu Kanunun 87 nci maddesinde sözü edilen kurumlarda geçen süreleri ile 196 ncı maddede belirtilen şekilde tespit edilecek mahrumiyet bölgelerinde en az 3 yıl çalışanların veya çalışacak olanların sürelerinin tamamı ve geri kalan sürelerinin ¾ ü toplamı memurlukta geçmiş sayılarak bu sürelerin her yılı için bir kademe ilerlemesi ve her üç yılı için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilir." denilmektedir.
Fıkra ile bu kez sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfına dahil memuriyet kadrolarına atananların gerek memuriyetleri öncesinde gerekse memuriyetten ayrılarak bu sınıf dahilindeki bir görevi, yurt içinde veya yurt dışında kendi adlarına açacakları bir iş yerinde, yada resmi veya özel sektörde ifa edenlerin bu suretle geçen çalışma sürelerinin değerlendirilmesi öngörülmektedir.
Öyleyse sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfına dahil görevlere atananların yurt içinde veya yurt dışında ister kendi adlarına açtıkları iş yerlerinde, ister özel sektörde, isterse kamu sektöründe geçsin meslekleriyle ilgili çalışma sürelerinin, yani sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı kapsamına dahil bir görevde geçen sürelerinin, belirli esaslarda değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu esaslar ise, kamu kurumlarında geçen süreler ile mahrumiyet bölgesi kapsamına giren yörelerde geçen sürelerinin tamamının bunların dışında kalan sürelerinin ise ¾'ünün toplamının her yılı bir kademe, her üç yılı bir derece hesabıyla değerlendirilmesidir.
Ancak bu şekilde değerlendirilecek hizmetlerden özel sektörde geçen süreler, hiçbir şekilde 12 yılı geçemez ve bu değerlendirmeler sonucu ilgilinin öğrenim durumuna göre yükselebileceği derecenin üstündeki bir dereceye de yükselinemez.

7. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 3'üncü Fıkrasının uygulanması;
Bu fıkrada; "Avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin memuriyete girmeden önce veya memurluktan ayrılarak serbest avukatlıkla geçirdikleri sürelerin ¾ ü memuriyette geçmiş sayılarak, bu sürelerin her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir." denilmektedir.
Yukarıda (C Bendinin 1 ve 2'nci fıkralarında) belirtildiği gibi bu kez de avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin, memuriyete girmeden önce veya memurluktan ayrılarak serbest avukat olarak çalıştıkları sürenin ¾'ünün değerlendirilmesi öngörülmektedir.

8. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 4'üncü Fıkrasının uygulanması;
Bu fıkrada; "Basın Kartları Yönetmeliğine göre, basın kartına sahip olmak suretiyle gazetecilik yaparak memurluğa girenlerin; meslekleriyle ilgili görevlerde istihdam edilmeleri şartıyla, fiilen gazetecilik yaparak geçirdikleri sürenin ¾ ü fiilen memuriyette geçmiş sayılarak; bu sürenin her yılı bir kademe ilerlemesi ve her üç yılı bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilir." denilmektedir.
Bu fıkra ile de basın kartına sahip olmak şartıyla gazetecilik yapanların, meslekleriyle ilgili bir göreve atanmaları halinde fiilen gazetecilik yapmak suretiyle geçen hizmetlerinin belirli bir bölümünün değerlendirilmesi öngörülmektedir.
Bakanlığımızda Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği kadrosu hariç gazetecilik mesleği ile ilgili herhangi bir görev kadrosu bulunmadığından fıkranın Bakanlığımız personeli açısından uygulama alanı yoktur.

9. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 5'inci Fıkrasının uygulanması;
Bu fıkrada; "Özel okullarda öğretmenlik veya yöneticilik yaptıktan sonra Millî Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullarda geçen hizmet sürelerinin 2/3 ünün her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir." denilmektedir.
Bakanlığımız kadrolarında görev alanlar açısından en sık karşılaşılan hizmet değerlendirmesi işlemlerinden birisi de, bu fıkra gereği özel okul ve dershanelerde öğretmenlik veya yöneticilikte geçen sürelerin değerlendirilmesidir.
Burada dikkat edilmesi gereken 2 önemli husus bulunmaktadır. Bunlardan birincisi öğretmenlik veya yöneticilik görevinin 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında geçmiş olması ikincisi ise; Millî Eğitim Bakanlığı emrinde görev kabul edilmiş olmasıdır. Burada hizmet sınıfı ve kadro unvanı yönünden bir ayırım yapılmamış olup, görevin Millî Eğitim Bakanlığı emrinde olması yeterli görülmüştür. Ayrıca, özel okullar dışında kalan özel dershanelerde öğretmenlik ve yöneticilik yaptıktan sonra Bakanlığımız emrinde memuriyet kabul edenlerin bu şekilde geçen hizmetleri ödenecek aylık derece ve kademelerinde değerlendirilmemesi uyuşmazlık konusu olmuş ve idari yargı yoluna gidilmiştir.
Gerek çeşitli İdare Mahkemeleri kararlarında ve gerekse Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun 20/10/1995 tarih ve E.No: 1994/488, K.No: 1995/728 sayılı Kararında 657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesi "Ortak Hükümler" bölümünün C/5'inci fıkrasında yer alan "Özel okul" ibaresinin dar anlamda değil "Özel öğretim kurumu" anlamında anlaşılması gerektiği vurgulanarak 625 sayılı Kanun kapsamında bulunan okul, dershane vb. yerde geçen hizmet sürelerinin ödenecek aylık derece ve kademelerinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Söz konusu kararın genelleştirilerek uygulanması hususunda, uygulamaya yönelik Valilikler ve Merkez Teşkilatı Birimlerine gönderilen 19/11/2001 tarih ve 114719 sayılı 2001/95 No'lu Genelge ile uygulamaya ilişkin geniş açıklama da yapılmıştır.
Ayrıca, bu fıkra gereğince değerlendirilecek hizmet, daha önce incelediğimiz fıkralarda öngörülenden farklı olarak 2/3'ü olup hiçbir şekilde 12 yılı geçmeyecektir. Bu değerlendirme neticesinde öğrenim durumuna göre yükselinebilecek derece aşılmayacaktır.

ÖRNEK: 01/10/1991-31/12/1994 tarihleri arasında sigortalı olarak ????????? Eğitim Vakfı Özel Öğrenci Yurtlarında Yurt Müdürü olarak geçen hizmet sürelerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi C/5'inci Fıkrası kapsamında kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ?
Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi C/5'inci fıkrasında; "Özel okullarda öğretmenlik ve yöneticilik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullarda geçen hizmet sürelerinin 2/3 ünün her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir.
Yukarıdaki fıkralara göre, değerlendirilecek hizmet süresinden sadece özel sektörde geçen süre 12 yılı geçemez?." denilmektedir.
Diğer taraftan, gerek çeşitli İdare Mahkemeleri kararlarında gerekse Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 20/10/1995 tarih ve E.No: 1994/488, K.No: 1995/728 sayılı Kararında; 657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesi Ortak Hükümler bölümünün yukarı da verilen C/5'inci fıkrasındaki "Özel okul" ibaresinin dar anlamda değil "Özel öğretim kurumu" anlamında anlaşılması gerektiği vurgulanarak 625 sayılı Kanun kapsamında bulunan okul, kurs, dershane vb. geçen hizmet sürelerinin anılan hüküm çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Ancak, eğitim vakıflarına bağlı yurtlar, 625 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36'ncı maddesi C/5'inci fıkrası kapsamında da değerlendirilmesi mümkün olmaması nedeniyle, ????????. Eğitim Vakfı Özel Öğrenci Yurtlarında Yurt Müdürü olarak görev yapan ilgilinin, 1/10/1991-31/12/1994 tarihleri arasında sigortalı olarak geçen hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilmesi mümkün değildir.

ÖRNEK: 15/01/1994-14/07/1997 tarihleri arasında TÖMER'de Türkçe Okutman olarak sözleşmeli statüde geçen hizmet sürelerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi C/5'inci fıkrası kapsamında kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ?
Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi C/5'inci fıkrasında; "Özel okullarda öğretmenlik ve yöneticilik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullarda geçen hizmet sürelerinin 2/3 ünün her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir.
Yukarıdaki fıkralara göre, değerlendirilecek hizmet süresinden sadece özel sektörde geçen süre 12 yılı geçemez?." denilmektedir.
Diğer taraftan, gerek çeşitli İdare Mahkemeleri kararlarında gerekse Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 20/10/1995 tarih ve E.No: 1994/488, K.No: 1995/728 sayılı Kararında; 657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesi Ortak Hükümler bölümünün yukarı da verilen C/5'inci fıkrasındaki "Özel okul" ibaresinin dar anlamda değil "Özel öğretim kurumu" anlamında anlaşılması gerektiği vurgulanarak 625 sayılı Kanun kapsamında bulunan okul, kurs, dershane vb. geçen hizmet sürelerinin anılan hüküm çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Ancak, 625 sayılı Kanun kapsamında olmayan Ankara Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Araştırma ve Uygulama Merkezi (TÖMER)'de Türkçe Okutman olarak görev yapan ilgilinin, 15/01/1994-14/07/1997 tarihleri arasında sözleşmeli statüde geçen hizmet sürelerinin 19/11/2001 tarih ve 114719 sayılı ve 2001/95 No'lu Genelge çerçevesinde kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilmesi mümkün değildir.

10. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 6'ncı Fıkrasının uygulanması;
Bu fıkrada; "Bu Kanunun 4 üncü ve 237 nci maddesinin (e) fıkrasına göre sözleşme ile istihdam edilenlerin, memuriyete geçirilmeleri halinde, sözleşmeli olarak geçirdikleri hizmet süreleri, her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her üç yıl için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilir." denilmektedir.
Bilindiği gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 4'üncü maddesinde istihdam şekilleri düzenlenmiştir. Bu maddeyle düzenlenen istihdam şekillerinden birisi de "Sözleşmeli Personel" statüsü olup hangi hallerde, hangi işlerde ve hangi niteliklerde sözleşmeli personel çalıştırılabileceği madde metninde belirtilmiştir.
İşte, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 4'üncü maddesi uyarınca sözleşmeli olarak çalıştırılanlardan memuriyete geçirilenlerin sözleşmeli statüde geçirdikleri hizmetlerinin değerlendirilmesi öngörülmektedir.
Yine aynı fıkrada, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 237'nci maddesi (e) fıkrasına göre sözleşme ile istihdam edilenlerin bu suretle geçen hizmetlerinin memuriyete geçirilmeleri halinde değerlendirilmesi öngörülmüştür.
Bu değerlendirmeler sonucunda, 657 sayılı Kanun'un 36'ncı maddesi ile belirlenen öğrenim durumu itibariyle yükselinebilecek dereceyi geçmemesi gerekmektedir.
241 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 15'inci maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenen Ek Geçici 58'inci Maddesi ile sürekli işçi ve sözleşmeli statüde çalışmakta iken, memuriyete geçenlerin bu statüde geçen sürelerinin değerlendirilmesi öngörülmektedir.
Bu hükümle iki durum düzenlenmektedir. Birincisi yürürlük tarihi olan 01/07/1984 tarihinden 1984 yılı sonuna kadar kamu kurumlarında sözleşmeli veya sürekli işçi statüsünde çalışanlardan memuriyete geçmek için yazılı istekte bulunanların bu statülerde geçen hizmetlerinin değerlendirilmek suretiyle memuriyete alınmalarıdır. İkincisi ise, 01/03/1975 ile 01/03/1982 tarihleri arasında aynı statülerden memuriyete geçenlerin bu statülerde geçirdikleri sürelerin değerlendirilmesidir.
Hatırlanacağı üzere 01/03/1975 tarihi itibariyle 1897 sayılı Kanun uyarınca Ek Geçici 2'nci madde uyarınca sözkonusu tarihte Devlet memuru olmaları sebebiyle haklarında yapılan intibaklarda 18 yaşın bitirilmesinden sonra 87'nci madde kapsamına giren kurumlarda başarılı geçen hizmet sürelerinin değerlendirilmesi öngörülmüş ve bu hüküm çerçevesinde memur, işçi ve sözleşmeli statüde geçmiş olması yönünde bir ayrım yapılmaksızın kamu kurumlarında geçen hizmetler değerlendirilmiş, 2595 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen Geçici 9'uncu Maddesi uyarınca da 01/03/1982 tarihinden sonra 01/09/1982 tarihine kadar memuriyete geçenler hakkında bir düzenleme yapılmıştı.
Böylece 01/03/1975 -01/03/1982 tarihleri arasında, belirtilen statülerden memuriyete geçenlerin bu manada oluşan mağduriyetleri sözkonusu olmuştur. İşte 241 sayılı kanun Hükmünde Kararnamenin 15'inci maddesiyle 657 sayılı Kanuna eklenen Ek Geçici 58'inci Maddenin ikinci fıkrası ile bu mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
Görüldüğü üzere, 241 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan düzenleme ile 1984 yılı sonuna kadar memuriyete geçenlerin mağduriyetleri giderilmiştir.
Öyleyse uygulamada dikkat edilecek husus, geçici hükümlerle yapılan bu düzenlemelerin hangi dönemi, kimleri ve hangi halleri kapsadığının iyice tespit edilmesidir.
Burada konuyu kısaca özetlemek gerekirse kamu kurumlarında sözleşmeli statüde veya sürekli işçi statüsünde çalışmakta iken memuriyete geçenlerin bu sürelerinin değerlendirilmesi ile ilgili olarak 36'ncı maddenin C Bendi 5'inci fıkrasından başka 2595 sayılı Kanun ve 241 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerden 2595 sayılı Kanunun geçici 9'uncu maddesi 01/03/1982 tarihinden 01/09/1982 tarihi arasında memuriyete geçenleri, 241 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 15'inci maddesi ise 01/03/1975 tarihinden 01/03/1982 tarihi ile 01/07/1984 tarihinden 31/12/1984 tarihleri arasında memuriyete geçenleri kapsamaktadır.

11. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 7'nci Fıkrasının uygulanması;
Bu fıkrada; "2834 ve 2836 sayılı Kanunlara göre kurulmuş olan Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatiflerinde çalışanlardan sonradan memuriyete girenlerin bu kooperatiflerde geçen hizmetlerinin 12 yılı geçmemek üzere her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her üç yılı için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilir." denilmektedir.
Bu fıkra ile tarım kredi ve tarım satış kooperatiflerinde çalışanların memuriyete atanmalarında buralarda geçen hizmetlerinin değerlendirilmesi öngörülmektedir.
Fıkranın çok açık ifadeli olması sebebiyle genişçe açıklanmasına ihtiyaç bulunmamakla birlikte hizmetin geçtiği kooperatifin mutlaka 2834 ve 2836 sayılı Kanunlarla kurulmuş Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatifi olması ve değerlendirilecek sürenin 12 yılı geçmemesi, bu değerlendirme sonucunda da öğrenim durumuna göre yükselinebilecek derecenin aşılmaması gerekmektedir.

12. Muvazzaf Askerlikte Geçen Sürelerin Değerlendirilmesi;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 83'üncü maddesinde muvazzaf askerliğe ayrılan memurların 84'üncü maddesinde ise muvazzaf askerlik görevinden sonra memuriyete alınanların muvazzaf askerlikte geçen sürelerinin değerlendirilmesi öngörülmektedir.
Bilindiği gibi, 108'inci maddede yapılan bir düzenleme ile muvazzaf askerlik görevini yapmadan memuriyete alınanların bu görevlerini memuriyetlerinden aylıksız izinli sayılmak suretiyle yapmalarına imkân sağlanmıştır.
Gerek bu düzenlemeden önce muvazzaf askerliklerini memuriyetlerinden ayrılarak yapsınlar, gerekse bu düzenleme sebebiyle aylıksız izinli sayılarak yapsınlar terhislerini müteakip görevlerine döndüklerinde askerlikte geçen sürelerinin memuriyette geçmiş gibi kademe ilerlemesi ve derece yükselmeleri açısından değerlendirilecektir.
Bu değerlendirmede askerlik sürelerinin 5434 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde T.C. Emekli Sandığına borçlanıp borçlanmadığına bakılmayacaktır. Bilindiği gibi muvazzaf askerlikte geçen sürenin T.C. Emekli Sandığına borçlanılması, o sürenin fiili hizmetten sayılmayla ilgili bir husustur. Bu nedenle muvazzaf askerlik süresi borçlanılsın, borçlanılmasın diğer bir ifadeyle fiili hizmetten sayılsın sayılmasın 83'üncü madde uyarınca memurun kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi bakımından değerlendirilecektir. Ancak bu değerlendirmenin yapılabilmesi için ilgilinin adaylığının kaldırılmış olması gerekmektedir.
Değişik 84'üncü maddede, aynı mahiyettedir. Tek farkı muvazzaf askerlik görevini yaptıktan sonra memuriyete atanmaktır. Bu maddeye göre de muvazzaf askerlikte geçen süreler adaylığın kaldırılmasını müteakip kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi bakımından değerlendirilecektir.
Muvazzaf askerlikte geçen sürelerin değerlendirilmesinin diğer hizmet değerlendirmelerinden farkı bu sürenin fiili hizmet süresinden sayılsın sayılmasın, kazanılmış hak aylık derece ve kademesinin belirlenmesinde dikkate alınması ve bu değerlendirmenin adaylığın kaldırılmasından sonra gerçekleştirilmesidir.
Seferde veya talim ve manevra için hazarda, silah altına alınanların bu suretle geçen süreleri de aynı kanunun 85'inci maddesi uyarınca muvazzaf askerlik süresinde olduğu gibi kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak çok uzak bir ihtimal olmakla birlikte şu hususun ifade edilmesinde fayda bulunmaktadır. Bu değerlendirmeler sonucunda öğrenim durumuna göre yükselinebilecek derece ve kademe aşılamayacaktır.

13. Adaylıkta Geçen Sürelerin Değerlendirilmesi;
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 54'üncü maddesi uyarınca ilk defa Devlet memuru olarak atananlar bir yıldan az, iki yıldan çok olmamak üzere adaylığa tabi tutulmaktadırlar. Aynı Kanunun "Asaleti Onaylanan Memurların Kademe İlerlemeleri" başlığı altında düzenlenen değişik 159'uncu maddesinde; "Adaylık süresi sonunda bu Kanun hükümlerine göre asıl memurluğa atananların adaylıkta geçirdikleri süreler, kademe ilerlemelerinde ve derece yükselmelerinde değerlendirilir." denilmek suretiyle adaylıkta geçen sürenin adaylığın kaldırılmasını müteakip değerlendirileceği öngörülmüştür.
Burada akla gelebilecek önemli bir husus adaylık süresi içinde olumsuz sicil alan veya adaylığın birinci yılında başarısız olan Devlet memurunun durumu ne olacaktır?
Maddede her ne kadar adaylıkta geçen sürelerin değerlendirileceği belirtilirken olumlu sicil almış olma ibaresi yer almıyorsa da, adaylık devresi içinde göreve son vermeyi düzenleyen değişik 56'ncı madde ile adaylık süresi sonunda başarısızlığı düzenleyen 57'nci madde hükümlerinin birlikte değerlendirildiğinde, adaylığın kaldırılması için adaylık süresinde olumlu sicil almış olma şartının aranacağı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla adaylıkta geçen sürelerin 159'uncu madde uyarınca değerlendirilmesinde de olumlu sicil almış olma şartı aranacaktır.

14. Devlet Memurlarının Kazanılmış Hak Aylık Derece ve Kademelerinin Kadro Şartı Aranmadan Bir Üst Dereceye Yükseltilmesi; (2182 sayılı Kanun ve 458 sayılı KHK uyarınca)
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun öngördüğü ve şimdiye kadar incelemeye çalıştığımız normal derece yükselmesi ve hizmet değerlendirmesi işlemlerinin dışında Devlet memurlarının kazanılmış hak derece ve kademelerinin kadro ve öğrenim durumu şartına bağlı olmadan kanun veya kanun hükmünde kararnameler ile bir derece yükseltilmesi sağlanmıştır.
Bunlardan birincisi 01/03/1979 tarihi itibariyle uygulanan 20/02/1979 tarih ve 2182 sayılı Kanundur. Bu Kanunla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na üç adet Ek Geçici Madde eklenmektedir.
Bu maddelere göre, (Ek Geçici 55, 56,57) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve ek geçici maddelerine göre aylık almakta olan personelin kazanılmış hak aylık derece ve kademeleri bir defaya mahsus olmak üzere öğrenim durumlarına bakılmaksızın ve kadro koşulu aranmaksızın bir üst derecenin aynı kademesine getirilmesi ve alt derecede geçen sürenin üst derecedeki kademede geçmiş sayılması, ayrıca yürürlük tarihinden (01/03/1979) önce emekli, malüllük, dul ve yetim aylığı bağlananların bu aylıklarının, emekli keseneğine esas aylığı ödenecek aylığa esas derece ve kademesinin üstünde bulunanların emekli keseneğine esas aylıklarının da bir derece yükseltilmesi, Kanunun yürürlük tarihinde askerlik görevini yapmakta olanların da bu Kanun hükmünden faydalandırılması öngörülmüştür.
Bu esaslar çerçevesinde Kanunun uygulamasında bazı tereddütler gündeme gelmiştir.

ÖRNEK: 01/03/1979 tarihi öncesinde Devlet memuru olduğu halde kanuni zorunluluklardan dolayı (muvazzaf askerlik görevi gibi) görevlerinden ayrılanların; 01/03/1979 tarihinden önce atamaları yapıldığı halde kanunlardan kaynaklanan bazı hakların kullanılması sebebiyle 01/03/1979 tarihine kadar veya bu tarihte görevlerine başlayamayanların; 01/03/1979 tarihinden sonra bir üst öğrenimi bitirenlerin, bu Kanun hükmünden ne şekilde yararlanacağı veya yararlanıp yararlanamayacağı tereddüt konusu olmuştur.
Bu ve benzeri durumlardan kaynaklanan problemlerin giderilmesi amacıyla yetkili kurumlarca tebliğ ve genelgeler çıkarılmış, Sayıştay ve Danıştay'ca bazı kararlar verilmiştir.
Bu tebliğ, genelge ve kararlarla 2182 sayılı Kanundan yararlanmanın başlangıçta da ifade edildiği gibi 01/03/1979 tarihinde görevde bulunma ve fiilen Devlet memuru olma şartları ile kanun koyucunun bu kanunu çıkarmadaki amacı ve bu çerçevede kanunun gerekçesi ve hakkaniyet kuralları çerçevesinde problemlere uygun çözüm yolları bulunmuştur.
Bunlardan 01/03/1979 tarihinden önce atamaları yapıldığı halde, ister kanunlardan kaynaklanan bir hakkın kullanılmasından ister idari işlemlerin gecikmesinden, isterse başka herhangi bir sebepten dolayı görevlerine 01/03/1979 tarihinden sonra başlayanların yani bu tarihte fiilen Devlet memuru olmayanların bahsi geçen kanun hükmünden yararlandırılmalarının mümkün olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımın, daha önce bir süre memuriyet yaptıktan sonra görevinden herhangi bir sebeple ayrılanlardan tekrar memuriyete dönmek isteyenlerle, ilk defa memuriyet görevine atanmak isteyenler açısından bir farkı yoktur. Her iki durum bu kapsamda değerlendirilmiştir.
01/03/1979 tarihinde memuriyette bulunuyor olması sebebiyle bir derece yükselmesinden yararlanan, ancak bu tarihten sonra bir üst öğrenimi bitirenler hakkında yapılacak intibakta emsalin 2182 sayılı kanundan yararlanma imkanının olup olmadığı yönünden bir ayrım yapılmadan ilgilinin emsale göre bulunacak dereceye 2182 sayılı Kanun gereği bir derece uygulanması gerekecektir.
Bu konularla ilgili olarak Maliye Bakanlığınca düzenlenen 08/05/1980 tarih ve 68, 25 Kasım 1988 tarih ve 2000 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 107 Seri No'lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğleri önemli birer kaynaktır.
Kadro ve öğrenim şartı aranmadan Devlet memurlarının kazanılmış hak aylık derecelerinin bir derece yükseltilmesini öngören ikinci düzenleme ise 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa Ek Geçici Madde (Ek: 22.9.1991 -KHK 458/1 md.) eklenmesini öngören bu Kanun Hükmünde Kararnamenin temel amacı, yukarıda açıklandığı üzere, 01/03/1979 tarihinde Devlet memuru olarak görevde bulunmaları sebebiyle 2182 sayılı Kanunla öngörülen bir derece yükselmesinden yararlanan personel ile bu tarihten sonra göreve başlamaları sebebiyle söz konusu derece yükselmesinden yararlanamayan personel arasındaki farkın giderilmesidir.
Öyleyse, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, yürürlüğe girdiği 15/10/1991 tarihinde aylıksız izinde olma hali dahil fiilen Devlet memuru olması şartıyla 2182 sayılı Kanun hükmünden yararlanamayanları kapsamaktadır.
458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uygulamasında 2182 sayılı Kanunda olduğu gibi, kapsama dahil personelin, kazanılmış hak aylık derece ve kademelerini bir defaya mahsus olmak üzere öğrenim durumuna ve buna göre yükselebilecekleri dereceye bakılmaksızın ve kadro şartı aranmaksızın bir üst derecenin aynı kademesine getirilmeleri öngörülmektedir. Alt derecedeki bulundukları kademede geçirdikleri süre, yükseltildikleri bir üst derecedeki yeni kademelerinde geçirilmiş sayılacaktır. Emekli keseneklerine esas derece ve kademeleri, kazanılmış hak aylık derecelerinden farklı yürütülenlerin emekli keseneklerine esas derece ve kademeleri de aynı şekilde yükseltilecektir.
Nitekim, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulaması ile ilgili olarak da 28/10/1991 tarih ve 21035 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Maliye Bakanlığının 122 Seri No'lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği ve bu tebliği müteakip Bakanlığımız Personel Genel Müdürlüğünün 07/11/1991 tarih ve 201.4.MEV.D.BŞK.MH.Şb.91/2875-160922 sayılı genelgesi önemli birer kaynaktır.

15. Hizmet Birleştirmesi;
Ülkemizde, çalışanların sosyal güvenlikleri bakımından statülerine göre tabi oldukları çeşitli sosyal güvenlik kurumları vardır. Bu sosyal güvenlik kurumlarına, çalıştıkları süre içinde ilgili mevzuatına göre kazançlarından belirli bir oranda prim ödemek suretiyle, çalışamaz duruma geldiklerinde veya emekliliklerini hak kazandıklarında kendilerine, bağlı oldukları bu sosyal güvenlik kurumlarınca aylık bağlanmakta, bir defaya mahsus olmak üzere ikramiye verilebilmekte ve sağlık ve ölüm hallerinde yardım yapılmaktadır.
İşte insanlar memur, işçi, serbest meslek mensubu gibi birden fazla statüde çalışabilmekte ve bu sebeple birbirinden farklı sosyal güvenlik kurumuna tabi olabilmektedirler. Bu birbirinden farklı sosyal güvenlik kurumuna tabi olarak geçirilen hizmetlerin en son tabi olunan sosyal güvenlik kurumunda toplanması, oradaki hizmetlerle birleştirilmesi ve toplam hizmet üzerinden emekli primi (kesenek) kesilmesi ve dolayısıyla kişinin emeklilik haklarının toplam hizmeti üzerinden tesis edilmesi, zaman zaman geliştirilerek düzenlenen kanunlarla sağlanmıştır.
İşte bu bölümde, çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen sürelerin birleştirilmesi ve birleştirilen sürelerin kişi ve Devlete sağladığı hak ve yükümlülükler ile birleştirmenin, özellikle Bakanlığımız çalışanlarının çok büyük bölümünün Devlet memuru statüsünde olmaları nedeniyle T.C. Emekli Sandığına tabi olmaları dikkate alınarak diğer sosyal güvenlik kurumlarında geçen hizmetlerin T.C. Emekli Sandığında birleştirilmesi işlemleri üzerinde duracağız.
Hizmet birleştirilmesi ilk defa 05/01/1961 tarih ve 228 sayılı Kanunun 28/01/1970 tarih ve 1214 sayılı Kanunla değişik 1 'inci maddesi ile öngörülmüştür. Söz konusu madde şöyledir.
"Sigorta Kanunlarına tabi işlerden T.C. Emekli Sandığına tabi görevlere geçenlerin sigorta primi ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin tamamı, emeklilik keseneğine esas aylıklarının tespitinde nazara alınır."
Daha sonra 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığına 08/07/1971 tarih ve 1425 sayılı Kanunla eklenen Ek-3'üncü madde 01/03/1971 tarihi itibariyle yürürlüğe konulmuştur. Bu maddede;
"Sosyal Sigortalar Kanununa tabi görevlerde bulunduktan sonra iştirakçi olanların, emeklilik keseneklerine, personel kanunları gereğince kazanılmış hak olarak aldıkları derece ve kademe aylıkları üzerine, sigorta primi ödemek suretiyle geçirdikleri sürelerin her yılı bir kademe ilerlemesine ve tahsil durumlarına göre her 2, 3, 4 veya 5 yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde eklenerek bulunacak derece ve kademe aylığı esas alınır.
Bunların, personel kanunlarına göre kazanılmış hak olarak aldıkları kademelerin ilerletildiği veya derecelerin yükseltildiği sürece, emeklilik keseneğine esas kademeleri ilerletilir ve dereceleri yükseltilir.
Ancak, bunların emeklilik keseneğine esas aylık derecelerinin yükseltilebilmesi için, tahsil durumları itibariyle personel kanunları hükümlerine göre, en son yükselebilecekleri dereceleri geçmemeleri ve bir derecede en az geçirilmesi gereken yıl sayısı kadar kademeden emeklilik keseneği ödemiş olmaları şarttır.
Şu kadar ki, 18'inci yaşın ikmalinden önce veya iştirakçi oldukları tarihteki tahsil derecelerinden daha aşağı bir tahsil derecesinde sigorta primi ödemek suretiyle geçirdikleri süreler dikkate alınmaz.
Sigorta primi ödemek suretiyle geçen sürelerin, personel kanunları hükümlerine göre, memuriyette geçmiş sayılmak suretiyle, kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilen kısımları, bu madde uyarınca emeklilik keseneğine esas aylığın tespitinde ayrıca nazara alınmaz." denilmektedir.
01/03/1970 ile 01/03/1975 tarihleri arasında hizmet değerlendirmesi bu kanunlar uyarınca yapılmakta iken, hatırlanacağı üzere 01/03/1970 - 01/03/1975 tarihleri arasında görevde bulunmaları sebebiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 1897 sayılı Kanunla değişik ek geçici 2'nci maddesi uyarınca yapılan intibaklarda kamu kurumlarında 18 yaşın bitirilmesinden sonra 87'nci madde kapsamında geçen başarılı hizmetlerin değerlendirilmesiyle yeni bir anlam kazanmıştır. Gerek bu intibaklarda gerekse bu intibaklar sonrasında özel sektör sigortalısı veya bağkur mensubu olarak geçen hizmetler ise sadece emekli keseneğine esas derece ve kademenin belirlenmesi açısından dikkate alınmıştır. Yani özel sektör, kamu sektörü, işçi, memur veya bağkur mensubu ayrımı yapılmaksızın tüm hizmetler emekli keseneğine esas derece ve kademenin belirlenmesi bakımından değerlendirilmiştir.
Bu kez, 24/05/1983 tarih ve 2829 sayılı "Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun"la hizmet birleştirilmesi işlemleri yeniden düzenlenerek dağınıklıktan kurtarılmıştır. Bu kanunla daha önce işaret edilen 228 ve 1214 sayılı Kanunlaryürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte hizmet birleştirmesi işlemlerinin yanısıra birleşen hizmetlerin ne şekilde değerlendirileceğini öngören 1425 sayılı Kanun yürürlükte bırakılmıştır. Nitekim, 2829 sayılı Kanun birleştirilen sigorta ve bağkur kapsamındaki hizmetlerin personel hakkında ne şekilde değerlendirileceği yönünde bir düzenleme getirmemektedir.

Bu bakımdan;
a) 01/03/1970 tarihinden önce geçmiş ve bu tarihten önce T.C. Emekli Sandığına tabi bir hizmete atanmış olunması halinde 228 sayılı Kanunun 1214 sayılı Kanunla değişik ek 1'inci maddesi uyarınca 01/03/1970 tarihi esas alınarak, 1425 sayılı Kanun uyarınca da 01/03/1971 tarihi esas alınarak,

b) İlgilinin bu tür hizmetlerinin olmasına rağmen 1214 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01/03/1970, 1425 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01/03/1971, 1897 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01/03/1975 tarihinden sonra T.C. Emekli Sandığına tabi bir göreve atanması (iştirakçi olması) halinde, iştirakçi olduğu tarihi izleyen aybaşından itibaren,
değerlendirilmesi gerekecektir.
Günümüzde sıkça rastlanan hizmet değerlendirmesi işlemi, 01/03/1975 tarihinden sonra memuriyete girenlerin memuriyete girdikleri tarihten önce sigorta veya bağkur kapsamında geçen hizmetlerin değerlendirilmesine yönelik olmaktadır.
Bu hizmetlerin birleştirilmesinde ilk müracaatın kurumumuza yapılması halinde gerekli belgelerin T.C. Emekli Sandığına intikal ettirilmesi gerekecektir. Yani ilk etapta hizmet birleştirmesinde kurumumuz doğrudan muhatap durumunda değildir. Hizmet birleştirmesi işlemini ilk etapta T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü gerçekleştirecek bu hizmet birleştirmesi sonucunu Bakanlığımıza intikal ettirecektir. İşte Bakanlığımızca yürütülecek hizmetler bu safhada başlamaktadır.
01/03/1975 tarihi öncesinde iştirakçi olan Devlet memurlarının kamu kurumlarında geçen sigortalı hizmetleri Ek Geçici 2'nci madde kapsamında değerlendirileceğini yukarıda ifade etmiştik. 01/03/1975 tarihinden sonra kamu kurumlarında sigortalı olarak geçen hizmetler ise 2595 sayılı Kanun ile 241 ve 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler kapsamında kazanılmış hak aylık derece ve kademeleri açısından değerlendirilecektir. Bu Kanun ve kararnameler kapsamına girmeyen haller ile özel sektörde geçen sigortalı ve bağkur mensubu olarak geçirilen süreler (657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi (C) bendine giren haller hariç) sadece emekli keseneğine esas derece ve kademenin belirlenmesi açısından dikkate alınacaktır.
Bu değerlendirme sonucunda emekli keseneğine esas derece ve kademeleri aylık ödemesine esas derece ve kademesinin üzerine çıkacaktır ki bu durumda memuriyet süresince ödenecek aylığa esas derece ve kademenin yükseltildiği sürece emekli keseneğine esas derece ve kademesinde kadro şartı aranmadan ancak öğrenim durumuna göre yükselebileceği dereceyi geçmemek şartıyla yükseltilecektir.
Bu tür hizmet değerlendirmeleri sonucu meydana gelecek kesenek ve karşılık farklarının hesaplanmasında bu hizmetlerin değerlendirilmesi gereken tarihlerde yürürlükte olan katsayı ve gösterge tutarları ile yine o tarihteki kesenek ve karşılık oranları esas alınacak kurumca karşılanması gereken karşılıklar kurum bütçesinden, personelce karşılanması gereken kesenekler ise personelden usulüne uygun olarak tahsil edilecektir.
Konuyu bir örnekle açıklayacak olursak, 04/09/1977 tarihinde memuriyete başlayan bir kimse aynı tarih itibariyle T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olacaktır. Bu personelin 04/09/1977 tarihi öncesinde 5 yıl özel bir sektörde sigortalı işçi olarak çalıştığını varsaydığımızda bu personelin sigortalı süresi özel sektörde geçmiş olması nedeniyle ödenecek aylığı bakımından herhangi bir değerlendirmeye alınmayacaktır. Ancak bu süre ilgilinin T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne müracaatla hizmet birleştirmesi yaptırdığında bu süresi göreve başladığı (iştirakçi olduğu) 04/09/1977 tarihi itibariyle emekli keseneğine esas derece ve kademesinin belirlenmesinde şu şekilde dikkate alınacaktır. Lise mezunu olduğunu kabul edersek 04/09/1977 tarihinde memuriyete 13'üncü derecenin 3'üncü kademesinden başlayacaktır. Henüz kamu hizmeti olmadığına göre 5 yıllık özel sektör sigortalılığı süresinin her yılı bir kademe her üç yılı bir derece hesabıyla 1 derece 2 kademelik kıdem süresi 13'üncü derecenin 3'üncü kademesi üzerine eklenerek emekli keseneğine esas aylık derece ve kademesi 11 'inci derecenin 2'nci kademesine yükseltilecektir. Dolayısıyla bu personel aylığını 13'üncü derecenin 3'üncü kademesinden alırken, emekli keseneği 11'inci derecenin 2'nci kademesinden kesilecektir.
Bu personelin memuriyet görevi içinde kademesinin ilerletildiği ve derecesinin yükseltildiği sürece buna paralel olarak emekli keseneğine esas kademesi ilerletilecek, derecesi yükseltilecektir.

01/12/2004 TARİHİNE KADAR PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN İNTİBAK VE HİZMET DEĞERLENDİRMESİ/BİRLEŞTİRİLMESİ İLE İLGİLİ YAYIMLANAN YÜRÜRLÜKTE BULUNAN GENELGE VE GENEL AÇIKLAMALAR

TARİHİ SAYISI
(SEVK) NUMARASI KONUSU
30/06/1992 89105 657/64. Maddesi son fıkrasının uygulanması
08/10/1992 172543 Teknik Öğretmen Unvanı
27/03/1995 39427 657/64. Maddesi son fıkrasının uygulanması
14/07/1995 85881 Meslek liselerini bitirenler
08/03/1996 28751 657/36. Maddesi 12/d fıkrasının uygulanması
11/04/1996 44360 657/64. Maddesi son fıkrasının uygulanması
12/09/1996 122478 Hizmet birleştirmesi
24/09/1996 132976 657/3 6.Maddesi A/5 fıkrasının uygulanması
23/05/1997 66671 657/64. Maddesi son fıkrasının uygulanması
27/03/1998 30704 Teknik Öğretmen Unvanı
07/07/1998 70768 1998/69 4359 sayılı Kanunun Geçici 7. Maddesinin uygulanması
20/11/1998 140701 4359 sayılı Kanunun Geçici 7. Maddesinin uygulanması
19/11/2001 114719 2001/95 Özel Öğretim Kurumlarında Geçen Hizmetlerin Değerlendirilmesi
07/10/2004 76665 Emsal uygulaması

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber