Bakan Çubukçu'nun, KPSS, SBS ve öğretmen atamalarına ilişkin düşünceleri
Abbas Güçlü'nün yazısı
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu"nun eğitime ve eğitim sorunlarına bakış açısıyla ilgili gözlemlerimizi bugün de sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
Dün de belirttiğimiz gibi, yazdıklarımız, sadece gözlem.
İşte temel sorunlardan bazıları ve bu konuda bıraktığı izlenimler:
SBS: Bu konuda çok şikâyetin geldiği, okul başarı puanının haksızlıklara neden olduğu, sınav sayısının artmasının çocukları oyundan, sanattan ve spordan uzaklaştırdığına yönelik duyumlarının bulunduğunu söyledi. Olaya bir anne ve veli duyarlılığıyla yaklaşıyor. Çocukları çok sevdiği için onlara kıyamıyor. Başbakan Erdoğan'ın "Çocuklarımızı sınav garabetinden kurtarın?" mesajını ciddiye alıyor.
KPSS: Sınavın içeriğine şiddetle itiraz ediyor. Kendi alanlarıyla ilgili sorular sorulmasına tamam ama hiç alakası olmayan sorulara hayır diyor. Onun yerine Yeterlilik Sınavı benzeri oluşumlar düşünülebilir kanaatinde. Bu konuda yeni açılımlar arayışında.
Yeni ÖSS sistemi: Herkes gibi o da yeni sistemi anlamaya çalışıyor. Meslek liselerinin kazanılmış haklarının korunmasını istiyor. Bireysel olarak eğitimde özgürlükten yana ama bakan olarak eğitimin geneline sahip çıkması gerektiğinin fazlasıyla farkında. Öğrencilere, okumadıkları derslerden sorular sorulmasına sıcak bakmıyor.
Dershaneler: Dershanelere akan kaynaklar gözünü kamaştırıyor. Ama giden paralar eğitimin kalitesini yükseltiyor mu, bu konuda kuşkuları var. Öğrenciyi dershaneye mecbur bırakmayacak projeler peşinde. Sektörü eğitime ve gençlere daha yararlı hale nasıl getiririz"in arayışında.
Okul öncesi eğitim: Liselerin neden 4 yıla çıktığına bir türlü anlam veremiyor. Keşke o bir yıl okul öncesi eğitime eklenseydi diyor. Sanki kafasının derinliklerinde, liseden erken mezuniyetin önünü açıp, o kaynağı okul öncesine aktarma gibi bir düşünce vardı.
Kadrolaşma: Hemşeri kontenjanı yerine liyakate önem verecek gibi. Tepe yöneticiler kadar, alt kadroları da dinleyerek farklı görüşler ve farklı isimler arayışında. Hukukçu kimliği ile hukuku çiğnemek yerine hukuku hâkim kılmak kararlılığında.
Ödevler: Öğrenci ve velileri bunaltan ağır ödev anlayışına kesinlikle karşı. Çocuklar çocukluğunu, gençler gençliğini yaşamalı görüşünde.
Zorunlu bağışlar: Kayıt dönemlerindeki zorunlu bağışlara hele hele senetli sepetli zoraki bağışlara hiç sıcak bakmıyor. Okulların temizliği için il özel idareleriyle kapsamlı bir hizmet alım anlaşması öngörüyor. Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da dayatmaya karşı. Bu konuda burnundan kıl aldırmayan müdürlerin başını ağrıtabilir.
Giriş sınavları: SBS, ÖSS, KPSS, TUS benzeri sınavlara hiç sıcak bakmıyor. Çocukları ve gençleri gerçek hayattan uzaklaştırdığı inancında. Kendi oğlunu bu yarışın dışında tutmuş. Bir anne olarak bunu yakın çevresine de hep önermiş. Hâlâ da öneriyor.
Yabancı dille eğitim: Öyle ya da böyle kesin bir tavrı yok. Anadolu liselerinin geldiği nokta çok hoşuna gitmiyor. Sadece bazı okullarda değil tüm okullarda kalitenin yükselmesinden yana. Nasıl olacağı konusunda ise sihirli formüller arıyor. Bu konuda her türlü görüşe açık. Uygulanabilir her projeyi ciddiye alacağından eminim.
8 yıllık kesintisiz eğitim: Sistemin değerlendirilmesine sıcak bakıyor. İlköğretim birinci ve ikinci kademe uygulaması da dahil her türlü olasılığın değerlendirilmesinden yana. Temel eğitimin yarıda bırakılmasını hiç hoş karşılamıyor. Bu yönde ciddi önlemler getirebilir.
Yurt, burs, yemek: Yokluk nedir, çok iyi biliyor. Özellikle üniversite öğrencilerinin durumlarının daha da iyileştirilmesi için Bakanlar Kurulu"nda sesini fazlasıyla yükselteceğinden emin olabilirsiniz. Aç ve açıkta kalan her gence kendi çocuğuymuş gibi yaklaşacağı kesin.
Öğretmen atamaları: Öğretmenleri eğitim sisteminin temel direği olarak görüyor. Onlar mutlu olmadan bu iş düzelmez yaklaşımında. Şu an için konuya fazlasıyla hâkim değil. Ama daha fazla kadro, daha fazla zam, daha fazla moral için en azından elinden geleni yapacağı havası var.
Çubukçu, Milli Eğitim"in ilk kadın bakanı. Başarı olması halinde, bu gelenek hep devam edebilir. Bakanlığa, en azından bir anne sıcaklığı ve şefkati getireceği kesin. Sorunların uzağında olması dezavantaj gibi gözükse de çok iyi bir kadroyla çok iyi sonuçlar alabilir. Önyargıları ve şahsi ince hesapları yok. İçi neyse dışı da o. Genç Bakış"ta olduğu gibi ilk görüşme sonrasında bir karne verecek olursak, ilk dönem yani başlangıç karnesi şöyle olabilir:
Samimiyet: 90,
Konuya hâkimiyet: 45,
Öğrenme isteği: 80,
İnandırıcılık: 80,
Tempo: 60,
Vizyon: 70,
Karizma: 80,
Giyim kuşam: 80,
Ağırlama: 70,
Diyalog: 90,
Hoşgörü: 90,
Kadro kurma: 30
Özetin özeti: Sayın Çubukçu"ya her üç ayda bir karne vereceğiz. Umarız notları hep böyle yüksek kalır. Sorunlara çok kısa sürede vakıf olacağı, çözüm üreteceği ve eğitime yeni bir hava getireceği kesin. İlk sinyalleri bir ay sonra görebilirsiniz...